Pazar, Aralık 21, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 251

K.K.T.C. Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Ahmet Zengin:”20.000’nin üzerinde Karadenizli var, yoğunluğu Trabzonlular teşkil ediyor

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Trabzon-Çaykara -Uzungöl Beldesinden küçük yaşta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine göç eden ve   daha sonra burada milletvekili seçilen  Kuzey  Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  Ulusal Birlik Partisi İskele Bölgesi Milletvekili Ahmet Zengin, Cumhuriyet Meclisinde ” Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ekonomik ve sosyal durumu ve Trabzon ” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Kıbrıs’ı bir değerlendirir misiniz?

Avrupa’dan, Birleşmiş Milletlerden ve dünyadan büyük vaatler almıştık.

  “Önce Yavruvatandan;, Anavatan’a saygı, sevgi ve şükranlarımı  iletiyorum..Size de hoş geldiniz diyorum. Ulusal Birlik Partisi İskele Bölgesi Milletvekiliyim. Ulusal Birlik Partisi biliyorsunuz 2009 seçimlerinde 26 milletvekiliyle iktidar olmuş bir partidir. Şu anda da 27 milletvekiliyle de iktidardayız. Ancak Kıbrıs birçok evreden geçti.2004 bir Annan Planı gelip, geçti. Annan Planı sonucunda bildiğiniz gibi Birleşmiş Milletlerin yapmış olduğu Annan Planında bir oylama için referandum yapıldı.

                                         
                                              
                                Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Ahmet Zengin
                                         ve Sonsöz Gazetesi Köşe Yazarı-
                                  Habergünebakış Sitesi Editörü İlker Çakan
 
Anavatanımızın da büyük bir desteği ile evet

  Referandum sonucu Türk tarafı yani kuzey tarafı evet dediği halde Rum tarafı maalesef hayır diyerek bu planı rafa kaldırdılar. Ancak biz Anavatanımızın da büyük bir desteği ile evet derken, Avrupa’dan, Birleşmiş Milletlerden ve dünyadan büyük vaatler almıştık. Ne iyi sözler almıştık. Neydi o iyi sözler? Ambargoların kalkacağı, dolayısıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile yani yaşayan insanlarla sportif faaliyetler dahi olsa, ticari yönden de gerekli kolaylıkların sağlanacağı vaatleri almıştık.

Halkın büyük bir çoğunluğu anavatana bağlıdır

  Ne yazık ki Rum tarafı ret ettiği halde Avrupa ve diğer Birleşmiş Milletlerin birçok ülkesi, Amerika da dahil olmak kaydıyla artık o verdikleri sözü yerine getirmemişlerdir. Biz hala ambargolar altında yalnız anavatanla ekonomik,  siyasi, sosyal her türlü ilişkilerimiz devam etmektedir. Fakat bu arada marjinal bir grup dediğimiz çok küçük bir grupta olmak kaydıyla tüm anavatana karşı da hareketlerde bulunarak sanki de Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ta bir işgalciymiş gibi grubun savunduğu bazı fikirleri aynı savunur hale gelmiştir. Birkaç gergin bir durumdan sonra tabi onlarda susturulmuş, çünkü halkın büyük bir çoğunluğu anavatana bağlıdır. Bunu kesinlikle söyleyebilirim. Dünyada olan ekonomik krizinin bazı etkilerini ambargolar nedeniyle biz zaten çekiyorduk.

Biz her şeyimizle anavatana bağlandık

  İşsizli var ancak Ulusal Birlik Partisinin iktidara gelişiyle maliyede büyük bir tasarruf yoluna gidilerek düzenleme yapılmış, gelir-gider dengesi korunmaya çalışılmış ve bazı kararlar alınmıştır. Bu kararlar belki halkımıza ağır geldi ama devletin ayakta durabilmesi içinde bu kararların alınmasından fayda mülahaza edilmiştir. Dolayısıyla memleketimizde bir işsizlik var. Ama umudumuz ilerisi için iyi şeyler olduğu inancındayım. Plan, proje ve turizm yatırımlarıyla, Anavatanında bu yıl turizm yılı ilan etmesi ve Anavatan’da tatil yapacak insanlarımızın Kuzey Kıbrıs’a gelerek, bu konuda bir rahatlama olacağından eminim. Sağolsun Anavatanımız. Biz her şeyimizle anavatana bağlandık. Anavatana güveniyoruz. Anavatanımız sayesinde herhalde en kötü günümüz böyle olacaktır.

Siz Trabzon kökenli milletvekilisiniz. Cumhuriyet Meclisinde

kaç tane Trabzon kökenli milletvekili vardır.

Trabzon-Lefkoşa uçak seferleri hakkında bilgi verir misiniz?

Milletvekillerinden ikisi Trabzonlu, birisi Adanalı

  1975 yılının onikinci ayında Trabzon’un incisi Uzungöl’den ailemle birlikte göçmen olarak Kıbrıs’a geldim. O zaman Trabzon Eğitim Enstitüsünün son sınıf öğrencisiydim. Ben bilahare üniversiteyi,  Eğitim Fakültesini bitirdikten sonra burada Sosyal Hizmetler Dairesine memur olarak girdim. Uzun yıllar Sosyal Hizmetler memuru olarak görev yaptım. Daire müdürlüklerine kadar çıktım ve terfi ettim.

Trabzon halkı gerçekten bilinçli, çalışkan, dürüsttür

  Dolayısıyla hayatımı halkımızla iç içe geçirdim. Halkımızın da tabi takdiri sonucu, beni geçen seçimlerde parlamentoya gönderdiler. Benimle beraber ama daha öncede yine Çaykara’lı Uzuntarla’dan Mustafa Gökmen diye bir arkadaşımız o daha önce milletvekili seçilmişti. Arkadaşımız hatta bakanlıkta yapmıştır. Parlamento da bugün 50 tane milletvekili var. Bu milletvekillerinden ikisi Trabzonlu, birisi Adanalı, diğerleri de yerli Kıbrıslıdır.

Bundan da şunu çıkarmak istiyorum. Trabzon halkı gerçekten bilinçli, çalışkan, dürüsttür. Benim burada bir avantajım daha vardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Karadeniz Kültür Derneğinin kurucusuyum.

20.000’nin üzerinde Karadenizli var

  Karadeniz Kültür Derneğini kurarken tabi ki ilk Genel Başkan Mustafa Gökmen, ben o zaman Genel Sekreteriydim. O zaman vekil olduktan sonra ben Genel Başkan oldum. Bende vekil olduktan sonra başka arkadaşlara devir ettik, Şimdi 20.000’nin üzerinde Karadenizli var. Bunun büyük bir yoğunluğunu Trabzonlular teşkil ediyor. Misafirperverliğimiz zaten atalarımızdan kalan bir özelliktir. Gelen misafirin başımızın-gözümüzün üstünde yeri var. Gelen misafirler beni buluyor. Ben bundan da memnuniyet duyuyorum. 

 
                                               
                                   Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Ahmet Zengin
 
Sayın Valiyle bir görüşme yaptık. Bizi merasimle karşıladı

  Daha öncede Trabzon’dan buraya gelen iş adamları o zaman Ali Osman Ulusoy, Ticaret Odası Başkanı Sayın Mustafa Yusuf Bey, Genel Sekreteri Hakan Bey buraya geldiler, burada tanıştık ve gittikten sonra bu sefer  İpek yolu  2. İşadamları toplantısına sağolsun bizleri davet ettiler. Buranın Maliye Bakanı birlikte Trabzon’a gittik. Bizi çok iyi karşıladılar. Çok iyi bir görüşme oldu ve bu arada da oraya gitmişken Sayın Maliye Bakanını oradaki heyetle birlikte Uzungöl’e gittik. Orada bir öğle yemeğimizi, alabalığımızı yedikten sonra, Sayın Valiyle bir görüşme yaptık. Bizi merasimle karşıladı, onurlandırdı.

Sizin vasıtanızla sevgi, saygılarımızı götürürseniz çok memnun olurum

  Bize hediyeler verdi. Ben bir vesileyle sizin aracılığınızla tekrar Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasına, Genel Meclis Başkanı Ali Osman Ulusoy’a, Trabzon Valimize, Çaykara Kaymakamına ve bizi orada karşılayan bütün halkımıza, hatta yerel gazete ve televizyon sahiplerine teşekkürlerimi arz ediyorum. Sizin vasıtanızla bu sevgi, saygılarımızı götürürseniz çok memnun olurum.

Trabzon-Lefkoşa uçak seferleri başladı

  Trabzon’la Kıbrıs arasında en büyük sorun ulaşım sorunuydu. Orada da dile getirmiştik. Nitekim Trabzon-Lefkoşa uçak seferleri başladı. Böylece Trabzon’la Yavruvatan arasındaki ulaşım sorunu ortadan kalkmış oldu. Ticaret Odasıyla buradan ihraç edeceğimiz ürünler konusunda söz verdiler. Yapılacak mesela narenciye konusunda olsun, patates konusunda olsun yani Trabzon limanından yurt dışına oradan da diğer ülkelere; Rusya’ya, Ukrayna’ya, İran’a, Irak’a oradan ihraç edebilme olanaklarını sağlamaya çalışacağız. Dolayısıyla görüşmelerimiz devam ediyor. Bende size teşekkür ediyorum. Tekrar selamlar, saygılar Anavatanımıza.

Trabzonspor’la övünüyoruz. Trabzonlu olmakla övünüyoruz

  Trabzonspor’u büyük bir heyecan içerisinde izliyoruz. Trabzon’daki halkımızdaki o heyecan belki bizde daha da fazla var. Niye daha fazla var? Biz burada Trabzonspor’la övünüyoruz. Trabzonlu olmakla övünüyoruz. Hele de Trabzon’un şampiyon olmasıyla çok daha moral destek bulacağız.

Şampiyonluğu hasretle ve heyecanla bekliyoruz

  Çünkü burada Fenerbahçeli ve diğer büyük takımların taraftarı çok daha fazladır. Ama biz Trabzonlu olara burada bir birlik içerisinde kendimizi gösteriyoruz.  Şampiyonluğu hasretle ve heyecanla bekliyoruz. İnşallah şampiyon oluruz ve bu 25-26 yılık hasretimiz sona ermiş olur. Ama Türkiye’deki Futbol Federasyonu, futbol hakemleri bilmiyorum acaba duygusal mı düşünüyorum.

Gelecek sene çok iyi olacağı inancındayım

  Bazı şeylerde haksızlıklar oluyor inancındayım. Ama bu son iki maçta Fenerin takılması, bizimde takılmamamız gerekiyor. Ama her ne olursa olsun yani ikinci dahi olsak biz yine şampiyonuz. Bu konuda Trabzon gerekeni yaptı. Ama bir aksama oldu, onun cezasını çekiyoruz. İnşallah bir daha olmaz. Gelecek sene çok iyi olacağı inancındayım. Tedbirler alınsın. Teşekkür ederim.”

 

Amerika Birleşik Devletlerinden merhaba

0

  Değerli Okuyucularım,

  Yaklaşık olarak 2 haftadır Amerika Birleşik Devletleri, Florida eyaletinde bulunan bir üniversite kasabası olan Gainesville’deyim. Kasaba dediğime bakmayın University of Florida ABD’nin beşinci büyük üniversitesi olarak kabul ediliyor. 300 milyon kadar nüfusun olduğu ve 4.000 kadar yüksek öğretim kurumunun bir ülkede yaklaşık olarak 75.000 kişiye bir yüksek kurumunun düştüğünü görünce ülkemizde zaman zaman ilçelere yüksek okul yada fakülte açılır mı yada açılması uygun olur mu tartışması yaşandığını bir akademisyen olarak hatırlıyorum. Şekle ne kadar önem veriyoruz meğer. Neden kalite ve kuralların geçerli olduğu prensipleri hayata geçirmede zorlanıyoruz.

  Kurallar ve kalite derken yine aynı üniversitenin Tıp Fakültesi Pharmacology and Therapeutics Departmanı ile Geriatric Research Education and Clinical Center’da 18 yıl önce doktora tezimin deneysel aşamasını tamamladığım dönem aklıma geldi. Prensipler ve kurallara uymadaki titizlik aynen devam ediyor. Ancak, güvenlik önlemleri daha da artmış durumda.

  Amerika Birleşik Devletlerine vize alırken Türkiye’deki elçilikte parmak izi alınmasından tutun varış noktasında tekrar parmak izinin alındığı ciddi güvenlik önlemleri uygulanıyor. Amasya Üniversitesi’nde Rektör Yrd. ve Dekan olarak görev yaptığım dönemde yetkili olduğum ve Amasya Üniversitesi’nde İngilizce öğretmenliği yapan Jesica ve Mathew ile görüşme imkanımızda oldu. Önümüzdeki Akademik yılda da Amasya’ya gidebileceklerini söylediler.

  ABD’ye 16 saat kadar süren bir yolculuk sonucunda Miami şehrine ulaştık. Bir gece Miami’de konakladıktan sonra otomobil ile yaklaşık 300 mil yol katederek Gainesville kasabasına geldik. Burada araçlar ucuz, benzin ucuz (1 litre benzin 1 dolar yada 95 cent kadar). Ülkemizde sanırım 1 dolar 1.60 TL civarında ve 1 litre benzin neredeyse 3 dolara yakın. 18 yıl sonra edindiğim ilk izlenimlerim, ülkemizin dünyada özel bir yeri olduğunu ve öneme sahip olduğunu, Akdeniz ülkesi olması nedeniyle belki insanlarımızın sıcakkanlı ve daha duygusal olduklarına kanaat getirmem oldu.

  Buradaki çalışmalarım yaklaşık iki ay sürecek. 2011-2012 Akademik yıl başında İnönü Üniversitesindeki görevime tekrar döneceğim. Bundan sonraki yazılarımda buradaki izlenimlerimi paylaşmaya devam edeceğim. Tekrar görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

  Saygılarımla.    

Kamu yönetimi ve yolsuzluk

0

  Türk Toplumu, kamu yönetiminin üstlendiği hizmetleri, kaynakları etkin ve verimli kullanarak, zamanında ve gereken en kısa süre içinde, bir başka deyişle hızlı bir biçimde üretmesini beklemektedir. Genelde modern yönetim bilimi, özelde kamu yönetimi disiplini, etkin verimli ve hızlı çalışan, nitelikli mal ve hizmet üreten kuruluşların benimsemeleri ve uygulamaları gereken ilke, önlem, yöntem ve teknikleri belirlemeye ve geliştirmeye çalışmaktadır.

  Yolsuzlukların yapılmasıyla bir ülkenin ekonomik ve siyasal düzeni, sosyal ve ahlaki yapısı, hukuk ve asayiş düzeni doğrudan veya dolaylı olarak olumsuz yönde etkilenmektedir. Yolsuzlukların yaygılaşması, serbest pazar ekonomisinin temel dinamikleri olan; serbest rekabet, kişisel girişimler, fiyatların oluşması, mal ve hizmetlerin sunulmasında arz-talep dengesinin sağlanması gibi unsurları tahrip etmekte ve hatta işleyemez duruma getirebilmektedir. Ayrıca her bir mali suçun ülke ekonomisine reel olarak verdiği zararların hesaplanması durumunda, bu suçla mücadelenin önemi net olarak anlaşılmaktadır.

  Yolsuzluğun; bürokrasiyi ve siyaseti çürüttüğü, enflasyonu körüklediği, ekonomiye zarar verdiği, haksız rekabet yarattığı, böylece devlete ve halka zarar verdiği kabul edilen evrensel bir gerçektir. Yolsuzluğun sadece günümüz toplumlarına özgü bir olgu olmayıp, en az devletler kadar eskilere dayandığı bir gerçektir.

  Yolsuzluğun şüphesiz en önemli etkisi, demokrasinin vazgeçilmez koşulu olan ‘hukuka bağlılık’ ilkesi üzerindeki etkisidir. Yolsuzluklar, demokraside tüm bireylerin hukuk önünde eşitliği ilkesini ortadan kaldırarak, kamu mallarına ve olanaklarına eşitlik içinde ulaşabilme ilkesini zedelemekte ve böylece kamusal makamları ya da görevleri, küçük bir gruba hizmet sunan ve karşılığında çıkar sağlanan bir tür ayrıcalıklı yerlere dönüştürmektedir.

  Bunların yanı sıra yolsuzluklar, yasal otoriteye karşı duyulan saygıya da büyük zarar vermekte, siyasi otorite halkın desteğinden yoksun kalmakta, iktidar ile halk arasında kopukluklar başlamaktadır.

  Bir görevlinin görevini bir gerçek veya tüzel kişiye haksız çıkar sağlayacak biçimde yapması ya da bu kişinin eylemlerini görmezlikten gelmesini sağlamak için kendisine verilen para, hediye ya da sağlanan olanak olarak tanımlayabileceğimiz rüşvet, devletin ortaya çıktığı çağlardan bu yana güncelliğini korumuş, modern ceza yasalarında suç olarak düzenlenmiştir (Bozkurt ve Ergun,1998). 

  İngilizce “corruption” sözcüğü ile tanımlanan yolsuzluk tam karşılığı bulunmamakla birlikte siyaset adamları ya da kamu yöneticilerinin normları ihlal edici (hukuki, kültürel ya da ahlaki) gayrı meşru uygunsuz, kötü ve haksız davranış ve eylemlerini belirleyen genel anlamlı bir sözcüktür (Şaylan, 1975:83).

  Her kurum üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirirse, yolsuzluk kapsamında suçu işleyen yetkililer temizlenmeye başlayacak ve gelecek nesiller daha iyi bir toplumda yaşama şansını elde edeceklerdir.

  Kamu sektöründe yolsuzluk, saydamlık ve hesap verebilirlik ilkeleri uygulanmalıdır, 

Hükümetlerin sağladığı bilgi sayesinde vatandaşların hükümet politikaları hakkında bilgi sahibi olmalıdır, 

  Mevcut durum, karar ve faaliyetler hakkındaki bilgilerin, somut ve anlaşılır olması gereklidir,

  Bilgi paylaşımı, mali saydamlık, parasal ve finansal politikalarda saydamlık sağlanmalıdır,

  Hükümetlerin rolü ve sorumlulukları açıkça belirlenmelidir,

  Hükümetlerin faaliyetleri hakkında kamuoyunu bilgilendirilmelidir,

  Bütçenin hazırlanması, uygulanması ve raporlama süreci açık olmalıdır,

  Maliye konularındaki bilginin güvenilirliğinin bağımsız olması sağlanmalıdır,.

  Kamu hizmetleri reformu, Yargı reformu, Vergi Politikası ve idari reformlar yapılmalıdır,

  Çalışanları için etik konular ve etik eğitimi verilmelidir,

  İyi yönetim ve güvenilir kamu idareler geliştirilmelidir,

  Sivil toplum ve sendikalar desteklenmelidir,

  Yatırımlar, vergiler ve diğer mali konular basit, anlaşılabilir olmalıdır,

  Kanunlar sadece yapılmamalı, uygulanmalıdır,

  Yolsuzluk konularında toplumsal farkındalık bilinci artırılmış olacaktır,

  Yolsuzlukla mücadelede, kolluk kuvvetlerine olduğu kadar, diğer denetleme görevi olan kurumlara, sivil toplum kurumu/kuruluşu temsilcileri, kamu kurumu/kuruşu yetkilileri, özel sektör yetkilileri ve yerel yönetim yetkililerine seminerler verilmelidir,

Yolsuzlukla mücadelede daha etkin ve verimli olunması öncelikle, kamu sektöründe şeffaflığın sağlanmalıdır,

  İyi yönetim ve hesap verme sorumluluğunun geliştirilmelidir,

  Yolsuzluğa karşı toplumun duyarlılığının artırılmalıdır,

  Kısa ve uzun vadeli politikaların hayata geçirilmelidir,

  Uygulamaların sürekliliğinin sağlanmalıdır.

  Devlet bütçesi rüşvet sonucu büyük zarar görmekte, hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları için tehdit oluşturmakta, serbest piyasa ekonomisinin gereği olan rekabet yerini haksız rekabete bırakmakta, toplumsal düzen bozulmakta, yasalar uygulanamamakta, toplumsal dengeler bozulmakta, ahlaki değerler erozyona uğramaktadır (Türk, 2001:1). 

Türk Ceza Kanunda Rüşvet Suçu

Madde 251

  (1) Zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur.

  (2) Denetim görevini ihmal ederek, zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine imkân sağlayan kamu görevlisi, üç aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

Madde 252

  (1) Rüşvet alan kamu görevlisi, dört yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Rüşvet veren kişi de, kamu görevlisi gibi cezalandırılır. Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması hâlinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

  (2) Rüşvet alan veya bu konuda anlaşmaya varan kişinin, yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması hâlinde, birinci fıkraya göre verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

   (3) Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır.

   (4) Birinci fıkra hükmü, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler, kooperatifler ya da halka açık anonim şirketlerle hukukî ilişki tesisinde veya tesis edilmiş hukukî ilişkinin devamı sürecinde, bu tüzel kişiler adına hareket eden kişilere görevinin gereklerine aykırı olarak yarar sağlanması hâlinde de uygulanır.

   (5) Yabancı bir ülkede seçilmiş veya atanmış olan, yasama veya idarî veya adlî bir görevi yürüten kamu kurum veya kuruluşlarının memur veya görevlilerine veya aynı ülkede uluslararası nitelikte görevleri yerine getirenlere, uluslararası ticarî işlemler nedeniyle, bir işin yapılması veya yapılmaması veya haksız bir yararın elde edilmesi veya muhafazası amacıyla, doğrudan veya dolaylı olarak yarar teklif veya vaat edilmesi veya verilmesi de rüşvet sayılır.

 __________________

 AKTAN, Coşkun Can, Kirli Devletten Temiz Devlete, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999.

 BOZKURT, Ömer, ERGUN, Turgay, Kamu Yönetimi Sözlüğü, TODAİE Yayınları, Ankara, 1998.

 ŞAYLAN, Gencay, Toplumsal Değişme, Yöneysel Bozulma ve Yolsuzluk,

 Amme İdaresi Dergisi,   s:83, S:4, c:8, Aralık 1975.

 ŞAYLAN, Gencay, Değişim ve Yolsuzluk, Amme İdaresi Dergisi, s:3, S:3, c:28, Eylül 1995.

 TÜRK, Hikmet Sami, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadelede Uluslararası İşbirliği,

 Adalet Dergisi, s:1, 2001.

 www.transparency international.org

 www.worldbank.org/coruption

 www.tesev.org.tr

Şaire Sevil Mısırlıoğlu’nun “Düşlerin Köpüğü” kitabı

0

  Düşlerin Köpüğü” isimli kitabından.
  “Düşlerin Köpüğü” isimli şiir, sayfa: 11 “

  “Bırakırım kendimi
  Hayal nehrinin umut sandalına
  Bir başka âleme akarım.

  Yüreklerde
  Güneşin yakıcılığı
  Bulutların akıcılığı
  Olan

  Güneşi ayı sevgiye doğan
  Sevginin yoğun
  Ve yalın
  Köpüklerinde boğulan”

 
                                       
                               Şaire Sevil Mısırlıoğlu’nun “Düşlerin Köpüğü” kitabı

  Mısırlıoğlu’nun satırlarında ustalıkla işlediği duyguları ve insani yönünün yoğunluğu göze çarpıyor. Şiirlerinin konusu çoğunlukla sevgi üstüne; çünkü sevgi, değerlerin en güzeli ve en kıymetlisi. Ayrıca sosyal ilişkileri ile hayat görüşünü de şiirlerinde işlemiş olması onun şiiri ne kadar iyi bildiğinin bir kanıtı. Benim Sevil Mısırlıoğlu hanımefendi de ve şiirlerinde tespit ettiğim iki önemli unsur var. Birincisi duygularının yoğunluğuna ilişmiş içtenliği.
Diğeri ise; şiir kitabını kendi imkânları ile yayınlamış olmak.
Yani cesareti çok büyük. Bu iki büyük unsur onun önünü aydınlatacak ve ona yön verecek.

  Şiir zaten başlı başına bir güzellik demektir. En güzellerini bir araya getirmek de şairin kendisine düşer. İşte sevgili Mısırlıoğlu da; bu güzellikleri en güzel şekilde işlemiş ve kitabında okuyucularına sunmuş. 
  Şu dizelerin güzelliği es geçilebilir mi hiç?

 

  Düşlerin Köpüğü” isimli kitabından.
  “Gecelerin Birinci Yüzü” isimli şiir, sayfa:53

 

  “Kapanırken göklerde gri siyah o perde
  Gecenin istilası başlar suskun şehirde


  Aydınlık yüzü örter karanlığın pençesi
  Merhaba der bedene yorgun günün gecesi

 

  Paslanmış çividir güç takatsiz dizlerinde
  Uyku istenen konuk mayışan gözlerinde”….

K.K.T.C Turizm Çevre ve Kültür Bakanı Dt. Ünal Üstel: ” Türkiye’de 2011 K.K.T.C. turizm yılı ilan edildi”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Turizm Çevre ve Kültür Bakanı Dt. Ünal Üstel, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde turizm” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Türkiye’de 2011 K.K.T.C. turizm yılı ilan edildi. Bu konudaki düşünceniz nedir?

Tabii ki bizleri bu konuda çok mutlu ettiler

  “Sevgili dostum, çoktan beri arzuladığımız, hedeflerimiz arasında olan bir olayı gerçekleştirdik. Burada ki en büyük pay K.K.T. C.’de bulunan Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi kanalıyla ile Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyin ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Beyin sayesinde gerçekleştirdik. Bizim onlardan öyle bir talebimiz oldu. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’da Bakanlar Kuruluna getirdi ve böyle bir karar aldılar. Bu karardan dolayı da kendilerine kendilerine bir kez daha teşekkür etme ihtiyacı hissettim. Tabii ki bizleri bu konuda çok mutlu ettiler. Çünkü dediğim gibi uzun zamandan beridir ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak 2011 yılını turizm yılı olarak ilan etmek düşüncemiz vardı. Ama o gün, bugün o veya bu nedenden dolayı gerçekleştiremedik.

  Tabii şimdi gerçekleştirdiğimizde  buradaki ana hedeflerimizden birisi işte; aynı,aynı dine sahip olan insanların birbirlerine daha sıkı bağlarla bağlı olması ve bunlarla ilişkilerin daha iyi bir noktaya getirilmesi amacıdır. İkinci ana hedefimizden bir tanesi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bulunan doğal güzelliklerimiz, denizimiz, havamızın ve tarihi eserlerimizin güzellikleri ve geçmişte Osmanlının kalıntılarından kalan gerek camilerimiz, gerekse eski eserlerimiz, kalelerimiz, Namık Kemal’in zindanı gibi değerli eserlerimizin Anavatandaki insanımızın ziyaret edip, hem bu ziyaret esnasında bu güzellikleri görmesi, bizim insanımızla buluşmasını sağlamak amacıyla 2011 Türkiye’de Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti yılı olarak ilan ettik.

                                              
K.K.T.C. Turizm Çevre ve Kültür Bakanı
Dt. Ünal Üstel ve Sonsöz  Gazetesi Köşe Yazarı-Habergünebakış
Sitesi Editörü İlker Çakan
 
Kısa bir biyografinizden sonra, K.K.T. C.’nin turizm politikasını anlatır mısınız?

Kuzey Kıbrıs’ta 16.800 yatağımız mevcuttur

  Kuzey Kıbrıs’ta 16.800 yatağımız mevcuttur. Bunların içinde bir kısmı beş yıldızlı, bir kısmı dört yıldızlı, bir kısmı üç yıldızlı, bir kısım da iki yıldızlı olarak yıldız sayısına göre ayrılmaktadır. Bunun yanında bu büyük otellerin içerisinde birde tabi ki şans oyunları mevcuttur. Dolayısıyla bu sınıflandırmayı yaparken biz şunu da göz önünde bulundurmaya çalıştık. Şans oyununda şansını denemek isteyen şahıslar o otellerde tatilini yapsınlar. Şans oyunları ile arası iyi olmayan insanların da en büyük otellerde konaklama yapsınlar.

Dıştan bakıldığı zaman Kıbrıs bir şans oyunu cenneti

  Bu düşüncelerle yola çıkılınca bir baktık ki her geçen turizmimizde özellikle Türkiye’den gelen sayıda bir azalma baş göstermesi bunun nedenlerini kurcaladığımızda bir baktık ki dıştan bakıldığı zaman Kıbrıs bir şans oyunu cenneti, değişik düşüncelerin olduğu yer olarak gözlenince biz bunu ihtiyaç hissettik. Bunları ortadan kaldırmak için yalnız Kıbrıs’ta her otelde şans oyunu mevcut değildir. Şans oyunu olan otellerimiz vardır. Şans oyunu olmayan otellerimiz vardır. Doğal güzelliklerimiz vardır. Ondan yola çakarak da bu ihtiyacı da hissettik.

Eko turizmini pilot bölge olarak seçtiğimiz bölgeler

  Türkiye’de bunları anlatmaya ve turizmimizi çeşitlenme yoluna gitmiştik. Tabi ki bunun yanında bu çeşitlenmeyi yaparken de ana hedeflerimizden birisi de turizmi 12 aya bölmekti. Bunların yanında şans oyunu olan oteller, tatil için gelip istirahat etmek isteyenler bunun yanında eko turizmini pilot bölge olarak seçtiğimiz bölgeler olarak hayata geçirdik. Bunun yanında dağ turizmi vardır. Dağ turizminde de işte güzel, yeşil adamız dendiği zaman dağlarımızda bulunan yürüyüş yolları ile bunları da hedefledik ki gelen turistimiz eğer dağ turizmi de hoşuna gidiyorsa o dağın içindeki yaptığımız güzergahlarda yürüyüşlerini yapsınlar.

                                                         
 K.K.T.C.’de turizmin incisi Girne ve Girne Limanı
 
Adamızın var olan turizmlerinden biri golf

  Bunun yanında adamızın var olan turizmlerinden biri golf sahasının mevcudiyeti, oynamak isteyenlerin o golf sahasında vakitlerini geçirmeleridir. En büyük turizmlerimizden bir tanesi de üniversitelerimizdir. Kuzey Kıbrıs’ta tam teşekkülü 6 tane üniversitemiz vardır. Tahmini toplam üniversite öğrenci sayısı 38.000 civarındadır.  

2009-2010 yılları arasında bir düşüş gözlenmektedir

  Bugüne kadar gelen yılık turist sayısı ortalama 500.000′ idi. Ama bir baktığımızda 2009-2010 yılları arsında bir düşüş gözlenmektedir. Bunun düşüşü üçüncü ülkeler ve Türkiye anavatanımızdan gözlenmektedir. Bunun nedenleri de hava ulaşımı en büyük etkendi. İkincisi fiyat, üçüncüsü de bizim en büyük handikaplarımızdan birisi de Kuzey Kıbrıs’ın tanınmaması ve dünyada uygulanan izalosyonların neticesindedir. Bu sene uyguladığımız bir teşvik politikası ile değişik istasyonlardan çarter seferleri başlamış bulunmaktaydı. Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğinin verdiği teşviklerle biz bunu gündeme getirdik.

Teşvik sistemiyle çarter uçak seferlerini ön plana çıkardık

  Bu teşvik sistemiyle çarter uçak seferlerini ön plana çıkardık ve 13 yeni değişik destinasyonlarla çarter seferlerle oradaki turistlerimizi Kuzey Kıbrıs’a getirmeye çalışıyoruz. Bu seneki hedeflerimiz arasında yıllık gelen turist sayısını 500.000’den 800.000’e çıkararak % 31 artışla iyi bir noktaya getirmektir. Zaten bunun üzerindeki turisti buraya getirmek, şu anda bu turisti buraya getirdiğimiz zaman onu karşılayacak kapasitemiz de mevcut değildir.

Nuhun Gemisi  adlı yeni bir otelimiz gündeme girmektedir

  Şu anda var olan yatağımız 16.800  ama şu anda açılacak yeni tesislerimiz mevcuttur. Özellikle Magosa ve Bafra bölgesinde  Nuhun Gemisi  adlı yeni bir otelimiz gündeme girmektedir ve açılmaktadır. Nuhun Gemisi aşağı yukarı 1200 yatağa hitap eden büyük bir tesisimizdir. Bunun yanında insanlarımızda istikrar görülmediği için kapalı, atıl vaziyette duran  otellerimiz de vardır ve inanırım ki önümüzdeki  günlerde bu istikrarı gören  otelcimiz veya otel sahipleri veya tur operatörleri bunları da bizim de vereceğimiz teşviklerle oraları da iyileştirip ilk hedeflediğimiz yatak sayısını 20.000’e çıkarıp, ondan sonra 30.000, en son hedefimizde 50.000’e getirmektir. Dolayısıyla önce bu ulaşımdaki anomaliyi ortadan kaldırdıktan sonra sanırım ki istediğimiz hedeflere yakın zamanda ulaşacağız.

K.K.T.C.’de Girne dışında marka dediğimiz turizm merkezleri var mı?

Magosa’daki denizimiz Girne’den çok çok iyidir

  Beldelerimizin hepsi birbirinden güzeldir. Turizm dediğimizde akla Girne ve Girne sahilleri gelmektedir. Zaten baktığınızda yatak sayısının en çok olduğu yer Girne’mizdir ondan sonra ikinci sırada gelen Magosa bölgemizdir. Burada bir gerçek vardır ki Magosa’ya göre Girne yatak sayısında fazla olmasına rağmen, Magosa’daki denizimiz Girne’den çok çok iyidir. Özellikle Altın Kum’a sahip olan bir beldemizdir ve oralarda koruma olan bölgelerimiz vardır ve bu korumaların dışında da hızla yeni yeni otellerimiz inşa yoluna gidilmektedir. Bu beldeler arasında değişik bir görünme sahip olan da Güzelyurt beldemizdir. Kendine has, özellikle narenciye yönünden zengin olan bir yöremizdir ama yatak sayısı çok aşağılardadır ama turistimiz geldiği zamanda gezdireceğimiz en iyi beldelerimizden bir tanesidir.

 
                                             
K.K.T.C. Turizm Çevre ve Kültür
              Bakanı Dt. Ünal Üstel  
      
K.K.T.C.’ye gelen yabancı turistlere baktığımızda en çok hangi ülkeler ilgi gösteriyor?

En büyük turistimiz anavatanımızdandır

  Gelen turist açısından sıralama yaptığımızda en büyük turistimiz anavatanımızdandır. İkinci olarak aldığımız en büyük pay İngiltere’dir. Ondan sonra da değişik şekilde dağılmaktadır. Ama inanırım ki bu yakın tarihlerde şu anda 13 tane destinasyonumuz var ve Almanya ve İtalya üç veya dördüncü sıraya girecek diye düşünüyorum. Çarter uçaklarımız örneğin kalkış Londra’dan olduğu zaman izolasyon olduğumuz için önce  İstanbul, Alanya, Antalya’ya geliyor. Uçak Londra veya Almanya’dan kalktığı zaman direkt olarak Kuzey Kıbrıs’taki  Ercan Havaalanına inemez.

Türk halkına ve turizmcilere mesajınız nedir?

Kuzey Kıbrıs’a öncelik vermelerini istiyorum

  Turizmcilere ve özellikle anavatandaki insanlarımıza tatillerini yaparken, Kuzey Kıbrıs’a öncelik vermelerini istiyorum. Bunu söylerken de bir kere hava ulaşımındaki zorlukları aşmışız. Bugün baktığımız zaman bugün İstanbul’dan ve Türkiye’nin değişik yerlerinden Kuzey Kıbrıs’a direkt uçak seferleri vardır. Nereden buralara geldik? Tabi ki bu yıl ilk defa yaptığımız bir uygulama vardır. Değişik 5-6 yeni uçak şirketine havayolumuzu açmış bulunmaktayız.

Onur Air Havayolları Trabzon seferlerini başlatmıştır

  Dolayısıyla o havayolunu açtığımız zaman da o uçak izinlerini verirken de bir mecburiyet getirdik ki mesela Onur Air Havayolları Trabzon seferlerini başlatmış bulunmaktadır. Dolayısıyla bizim anavatanımızdaki insanımıza söyleyişimiz veya çağrımız buradaki yavru vatanda yaşayan insanlarımızı yakından görmek, yakından tanıyabilmek için, buradaki güzelliklerden faydalanmaları için ve Osmanlının geçmişte bıraktığı tarihi ve ondan öncekilerin bıraktıkları tarihi eserleri yerinde görmeleri için biz çağrı yapıyoruz ve istiyoruz. İki toplumun daha çok bağlarının güçlenmesi için tatillerini yaparken önceliklerini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine vermelerini istirham ediyoruz. Bu güzel söyleşiyi yaptığınız için ben size teşekkür ediyorum.

Mersin-Silifke-Taşucu Belediyesinin K.K.T.C.’ye gidişlerde turistlerden kişi başına aldığı 12 TL. Belediye işletmecilik ücretini nasıl değerlendiriyorsunuz?  Ayrıca dönüşlerde K.K.T.C. Maliye Bakanlığı’nın; “Havaalanları ve Limanlar Yolcu Çıkış Hizmet Ücreti” adı altında toplam  22.75 TL. aldığını, bunun dışında da Girne limanından yolculuk yaptığınızda “Liman İşçileri Hizmetleri ” bedeli olarak 5.25 TL, “Girne Belediyesi Yolcu Liman Hizmetleri”bedeli olarak da 5 TL. alınarak  toplamda  33 TL . K.K.T.C.’yi çıkış parası alınmaktadır. Bunlar K.K.T.C turizmini etkileyen olumsuz faktörler olabilir mi? Bu konuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Bu konuda tam bir bilgi sahibi değilim

Sizin izah ettikleriniz, zaten turizmi etkileyen önemli faktörler

  Bu konuda tam bir bilgi sahibi değilim. Sizin izah ettikleriniz, zaten turizmi etkileyen önemli faktörlerin bir tanesi de bunlardır. Hata geçen haftalarda Başbakanın başkanlığında mini bir zirve yaptık ve aynı sıkıntıların bazıları havalimanındaydı ve havalimanın iç düzenini iyileştirmek için vatandaşlarımızın kontrollerden daha rahat geçmeleri için tedbirler aldık. Birinci hedefimiz hava limanıydı.

Sizin söylediklerinizden sonra da bunları ortadan kaldırmak için

Girne Limanını, Taşucu Limanını ziyaret etme ihtiyacını hissettim

  Hava limanının ihalelerini yapmış bulunmaktayız. Gelen turistin daha rahat ve daha güzel bir ortamda dışarı çıkması için onun iyileştirmesini başlattık, bitmek üzeredir ama bu sizin söylediklerinizden sonra da Girne Limanını, Taşucu Limanını  bir ziyaret etme ihtiyacını hissettim. Gemi Şirketleri ile bunları oturup konuşalım. Bunlar gelen turistin bir daha gelmesine neden olan olaylardır. Dolayısıyla da bunları ortadan kaldırmak içinde sizin söylediklerinizi bir ihbar kabul ederek buralarda birtakım görüşmeler yapmayı başlatacağım.”

Uluslararası Türkçe Olimpiyatları öğrencilerinden Kırklareli valisini ziyaret

0

Haber: İlker ÇAKAN

  9. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’na katılmak üzere farklı ülkelerden Türkiye’ye gelen öğrenciler, Kırklareli’nde düzenlenen etkinlikler kapsamında geldikleri şehirde  Kırklareli Valisi Mustafa Yaman’ı ziyaret etti.30 ayrı ülkeden gelen 70 öğrenciyi Valilik Atatürk Toplantı Salonunda ağırlayan Kırklareli Valisi Mustafa  Yaman öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi;

  “Değerli misafirler, değerli genç kardeşlerim. Bugün sizleri İlimizde ağırlamaktan mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Sizleri günlerdir takip ediyoruz. Dünyanın 130 ülkesinden binden fazla sizin gibi genç kardeşimiz ülkemize gelerek, ülke insanımıza büyük sevinç ve coşku yaşattınız. Aynı heyecanı ve coşkuyu, vilayet meydanında düzenleyeceğiniz etkinlik ile Kırklarelili vatandaşlarımıza da yaşatacaksınız. Bu vesile ile hepinizi kutluyorum. İlimize hoş geldiniz. Sizler sayesinde bütün dünya Türkçenin dünya dili olduğunu, kardeşlik ve barış dili olduğunu öğrenmiş oldu. “dedi.

 
                                                    
                                                Kırklareli Valisi Mustafa Yaman’ı
                                                ziyaret eden  Uluslararası Türkçe 
                                                       Olimpiyatları öğrencisi        
 
  Kırklareli Valisi Mustafa Vali Yaman’ın konuşmasının ardından çeşitli ülkelerden gelen öğrenciler de düşüncelerini şöyle dile getirdiler; ” Türkiye’yi ve Türk insanını çok seviyoruz., Gösterdikleri sıcakkanlılık ve misafirperverlikleri için Türk halkına teşekkür ediyoruz.”

Kırklareli Emniyet Müdürlüğünde personel terfisi

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Kırklareli Emniyet Müdürlüğü’nde terfi eden 10 personelin yeni apoletleri düzenlenen törenle takıldı. Kırklareli Valisi Mustafa Yaman, Kırklareli Emniyet Müdürlüğü bünyesinde Komiser, Başkomiser, Emniyet Amiri, 1, 2, 3 ve 4’üncü sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesine terfi eden 10 personel için 30 Haziran 2011 Perşembe günü Polis Yazlık Sosyal Tesislerinde düzenlenen terfi törenine katıldı.

 
                               
                          Kırklareli Valisi Mustafa Yaman-İl Jandarma Alay Komutanı
                          Albay Mehmet Yiğit-İl Emniyet Müdürü M.Behzat Canbazoğlu 
                             Kırklareli İl Emniyet Müdürlüğü personeli terfi töreninde
 
  Kırklareli Valisi Mustafa Yaman terfi eden emniyet personelinin apoletlerini takarak tebrik etti. Düzenlenen törende; 2. Sınıf Emniyet Müdürü Hüseyin Ertuğrul Dilek, 3. Sınıf Emniyet Müdürü Ogün Vural, 3. Sınıf Emniyet Müdürü İsmail Soyseven,  4. Sınıf Emniyet Müdürü Bahri Erol, 4. Sınıf Emniyet Müdürü Hüsnü Uz, Emniyet Amiri Emel Uzcan Derin, Başkomiser İbrahim Özdemir, Başkomiser Rıza Topçu, Başkomiser Nezahat Dal, Komiser Kemal Mutlu ve Başkomiser Şaki Oda apoletlerini takarak bir üst rütbeye yükseldi. Törene; Vali Mustafa Yaman, İl Emniyet Müdürü M.Behzat Canbazoğlu, İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Yiğit, Kırklareli Emniyet Müdürlüğü personeli ve aileleri katıldı.

Kıbrıslılar milleti ve Kıbrıslılık ruhu

0

  Esasen Cemiyetimizin 1971’de yayınlamış olduğu “AKRITAS PLANI”nda  da açıkça görüleceği gibi Makarios 1959-60 döneminde de ayni nedenlerle Londra ve Zürih Anlaşmalarını kabul etmiş fakat 1963’te Kıbrıs  Cumhuriyetini yıkmak için  halkımıza saldırmaktan çekinmemiştir.

  Bugünkü ortamda da “mümkün olan çözüm” siyaseti gütmeğe çalışan bir Makarios ve “Kıbrıs’ı hukuken bağımsız fakat fiilen Yunanistan’la birleşmiş”  olarak  mütalaa eden  bir Yunan hükümeti mevcut oldukça halkımız ve Türklük için  tehlike çanları  bütün şiddeti ile  çalıyor demektir., dikkatli, olalım.

  Kıbrıs Cumhuriyeti “Türk ve Rum halklarının  ortaklaşa kurdukları bir cumhuriyettir.

Bu iki halk asırlardan beri Kıbrıs’ta yaşadıkları halde bir “Kıbrıslılar” Milleti ve “Kıbrıslılık” ruhu ne doğmuş ne de yaratılmak istenmiştir. Yaratılmak istenmemiştir çünkü buna ihtiyaç hissedilmemiştir. Her yaratılan yeni şey hatta zihniyet bir ihtiyaçtan doğar. Eğer bir “Kıbrıslılar” milleti yaratılmamışsa demek ki buna ihtiyaç hissedilmemiştir ve dolayısıyla buna olanak bulunamamıştır. Bulunamamıştır çünkü iki halk arasındaki din,  dil,  kültür ve  milliyet ayrılığına ek olarak siyasî görüş ve ideal ayrılığı mevcuttu.

  (Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethinden (1571) adanın İngiliz’lere devrine kadar (1878) devam eden süre içinde Rum Ortodoks kilisesi etrafında toplanan Rum topluluğu kendi benliğini   (identitesini)   muhafaza   etmek   için   içine   kapalı,   din   açısından müsamaha bilmeyen bir siyaset takip etmişti. Osmanlı idaresinde benliğini kaybetmemek, din ve dilini muhafaza etmek için devamlı bir çaba harcayan kiliseye Osmanlı idaresinin tanıdığı ve tatbik ettiği “millet” sistemi de faydalı olmuştu.

  Bu sistem altında Rum Ortodoks kilisesi kendi toplumundan mes’ûl, oto-kefal bir kuruluş olarak ipka edildi. 1878’de İngilizler ada’ya geldikten sonra ayni kilise Enosis bayrağını açacak ve bu bayrak altında da Rumların Türklerle kaynaşmasına set çekilmiş olacaktı. Bugün bile adada iki halkın gençleri için müşterek bir lisanı olan (İngilizce) bir üniversitenin kuruluşuna ayni kilise ve ayni zihniyet “Yunan kültürüne bir darbedir” sloganı ile karşı çıkmaktadır….

K.K.T.C.’nin başkenti Lefkoşa’da Mehmet Ercan ailesinden çorap üretimi

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti başkenti Lefkoşa’da Mehmet Ercan aile bütçesine katkı amacıyla çorap üretim makineleri alarak “Mehmet Ercan Çorapları” markası adında çorap üretimi yapıyor. Aslen Gaziantepli olan Mehmet Ercan eşi Behiye Ercan ile birlikte çeşitli desenlerde çorap üretimi yaparak Lefkoşa’da bulunan mağazalara satışını yapıyor.

 
          
      Lefkoşa’daki evinde çorap üretimi yapan Mehmet Ercan ve üretimini yaptığı çoraplar
 
                             
                               K.K.T.C.’de çorap üretimi yapan Mehmet Ercan ve eşi 
                           Behiye Ercan, çocukları; Ali Ercan-Metin Ercan-Yusuf Ercan  

Tuzak

0

  Kıbrıs meselesinin ne olduğu konusunda, yani gerçekçi bir teşhiste, henüz taraflar arasında bir görüş birliği hasıl olmamışken ve “dünya” dediğimiz malum ülkelerle, BM Genel Sekreteri, konuyu 1964’de aldıkları kararın ışığında yorumlarken bizim acele dörtlü, beşli uluslararası toplantı konusunda sabırsızlık göstermemizin anlamı nedir, bilemiyorum. Böyle bir toplantı, iç konularda anlaştıktan sonra, üç garantör ile iki halkın mutabakatını teyid için gerekli olur. İç konularda varılacak anlaşmanın geçerli olabilmesi için “gerçekçi bir teşhiste” de mutabakat gerekir. Aksi halde polis konusunda varılan anlaşmanın da kıymeti harbiyesi yoktur.

  Bu konuda Hristofyas “şartlı olarak” uluslararası konferansı kabul edebileceğini açıkladı. Türk tarafından bu şartların, kabul edilmezliğine dair henüz bir ses çıkmadı. Belki zamansız konuşmak istemiyorlar. O halde, “sırtında yumurta küfesi taşımayan” bizler, düşündüklerimizi, geçmişten ders alarak ortaya koyalım:

  Hristofyas’ın derdi Kıbrıs meselesini ait olduğu milli garantiler çerçevesinden çıkarmaktır. Bu nedenle uluslararası bir toplantıyı Güvenlik Konseyinin Daimi üyeleri + AB Temsilcileri + Kıbrıs Cumhuriyeti + Rum Cemaati + Türk Cemaatinden olursan bir toplantı olarak görmektedir.

  Yukarıda da söylediğim gibi Kıbrıs meselesi iki eşit halk (iki eski ortak) ile garantörler arasındadır. Buna dışarıdan, Kıbrıs meselesinde bu güne kadar, bilerek – bilmeyerek taraf tutmuş yabancıların eklenmesine gerek yoktur. Buna şiddetle karşı çıkılmalıdır.

  Hristofyas,ın böyle bir toplantıya “Kıbrıs Devleti” ile Rum Cemaatinin katılması talebindeki cingözlüğü 1964’de bize Garantör İngiltere’nin Bakanı Duncan Sandys oynadı. Londra Konferansına Kıbrıs Hükümetini de davet edeceğini söyleyince ben itiraz ettim. Beni ikna edemeyen Bakan Dr. Küçük’e gitti. Osman Örek’in de hazır bulunduğu oturumda onları iknaya çalıştı. Bunun mümkün olmadığını gören Bakan, Örek’in talebi üzerine, Londra Konferansına iki toplumun davet edileceğini teyiden yazılı bir belge verdi.

  Londra’ya gittik. Karşımıza “Kıbrıs Hükümetini” çıkardılar. Kıyameti kopardık. Geri dönüyoruz dedik. TC Dışişleri Bakanı  Feridun Cemal Erkin “aman yapmayınız, ağır şekilde suçlanırız” dedi. Ara yol olarak “söz hakkı tanımayınız. Söz hakkı verirlerse o zaman ayrılırsınız” dedi. Teklifimiz kabul edildi. “Kıbrıs Hükümeti”ni temsil eden kişi ağzını açamadı. Ancak, “Kıbrıs Hükümeti” olarak boy gösterdi.

  Garantör İngiltere, Londra Konferansını başlatabilmek için bize bu oyunu oynadı. Bu oyuna gelmemeliydik. Ancak, o günlerde Türkiye, Kıbrıs’a müdahale edecek durumda değildi. Meseleyi görüşmeler yolu ile halletmek istiyordu. Meselenin süratle Güvenlik Konseyine gitmesini istiyordu. Öyle de oldu. Ve 48 yılda Hristofyas bize, 28 yaşında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hükümetine ayni oyunu teklif ediyor. Cevabımız “Kıbrıs Hükümeti” (Rum idaresini temsilen) katılacaksa KKTC’de, Kıbrıs Türk Halkını temsilen, ayrıca Halkı temsil eden bir heyetle birlikte toplantıya katılır. Rum ne isterse, bize de uygulanır; Hiç başka formül aramasınlar. Ayni tuzağa ikinci kez aptallar düşer!

  Kabul edecek yiğit var mı?

error: Content is protected !!