Cuma, Aralık 19, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 236

Giresun trafik eğitimleri seminerlerinde Türkiye birincisi

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Giresun, 2009 yılında “Sürücü ve Yaya Eğitimleri Seminerleri” eğitimlerinde Türkiye geneline ait % 18 ortalamasını geçerek 17. sırada bitirmiş, 2010 yılında ise iller arasında her 1.000 kişiden 136 kişiye eğitim verilerek 1. sırada yer aldığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığınca açıklanmıştır.

 

Trabzon Valiliğinden yılbaşı eğlence gecesi

0

Haber: İlker ÇAKAN                                       

  Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ın eşi Sema Kızılcık’ın organizasyonuyla Trabzon Fatih Çocuk Yuvası, Çocuk Evleri ve Yetiştirme Yurdu’nda kalan yaklaşık 90 çocuk için Novotel’de düzenlenen yılbaşı eğlencesi güzel anlara sahne oldu.Yılbaşı eğlence programa Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık ve eşi Sema Kızılcık, kamu kurum ve kuruluşları temsilcileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü çalışanları ve bakıma muhtaç çocuklar katıldı.

Ordu Üniversitesinden geleceğe dönük yatırımlar

0

Haber: İlker  ÇAKAN

  Ordu Üniversitesi 2012 Yılı Merkezi Yönetim bütçe görüşmelerinde gösterdiği ciddi performans ile yeni kurulan üniversitelerden en fazla mali kaynağı elde edenler arasına girdi. Ayrıca 85 dönümlük bir araziyi Bakanlar Kurulu’nun acil kamulaştırma kararı ile yerleşkesine dahil eden Ordu Üniversitesi, kamulaştırmada kullanılmak üzere DPT’den 10 milyon TL üzerinde bir kaynağın tahsisini sağladı.

  Yeni dönem için 54 milyonluk TL’lik dev bir kaynağı kullanma imkânını Ordu Üniversitesi’ne kazandıran Rektör Prof. Dr. Tarık YARILGAÇ şöyle konuştu: “Her zaman olduğu gibi üniversitemiz için de büyük düşünmeyi ilke edindik ve önümüze büyük hedefler koyduk. Hayal ettiğimiz tablonun gerçekleşebilmesi için gereken kaynağı elde etmek de ciddi bir gayret gerektiriyordu. Rektörlük görevini devraldığımız günden bu yana bütçe konusunda önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Kurduğumuz istişari komisyonlarda Ordu Üniversitesi mensuplarının yaşamayı arzu ettikleri üniversitenin gereksinimlerinin neler olabileceğini ayrıntılı biçimde değerlendirdik. Ancak daha da önemlisi ihtiyaç duyulan bütçeyi karar organlarından çıkarabilmekti. Bunun da üstesinden geldik. Yaklaşık 50 milyonluk bir bütçe ile yeni kurulan üniversitelerden en fazla mali kaynağı elde edenler arasında yer aldık.”

  Prof. Dr. Tarık Yarılgaç “Yönetim olarak üniversitemizin en öncelikli sorunun eğitimin sürdürüleceği yeni yapıların yükselmesine imkân veren bir genişleme alanı olduğuna karar verdik. Fakat bu safhada büyük iki engel ile karşılaştık. İlki kamulaştırılacak arazi için kamulaştırma kararının çıkması, ikincisi ise kamulaştırılmasına kararı verilecek arazinin kamulaştırma bedelini karşılayabileceğimiz mali kaynaktı. Her iki engeli de aşmak için geceli gündüzlü yoğun hazırlık çalışmaları yürüterek iki konuyu da eş zamanlı olarak çözüme ulaştırmak adına birçok görüşmelerde bulunduk.” dedi. 

Kırklareli Valisi Mustafa Yaman meyve bahçelerini gezdi

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Kırklareli-Babaeski i ilçesine bağlı Terzili Köyü ve Lüleburgaz İlçesine Bağlı Ovacık Köyünde, “Meyveciliği Geliştirme Projesi” kapsamında yapılan meyve bahçelerini gezdi.

  İlk olarak Babaeski İlçesine bağlı Terzili Köyü’nde bulunan Çorbacı  çiftliğini ziyaret etti. Vali Mustafa Yaman, İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdüründen bilgiler aldı.Yaklaşık 156 dekar üzerinde 5 ayrı çeşit meyvenin yetiştirildiği çiftlikte, meyveler tamamen Avrupa ülkelerine ihraç edilecek standartlarda üretilmektedir. Modern Elma Bahçesi Tesisi 3.3000 adet  MM 9 ve  MM 106 Anaçlı Tam Bodur ve Yarı  Bodur  Sertifikalı Fidan kullanılarak tesis edilmiştir. 2009 yılında  beton direk-tel   ve  gölgeleme amaçlı  file  sistemi kullanılarak tesis edilen  modern elma bahçesinde   Grany Smith,  Fuji , Gala ve Pink Layd çeşitleri bulunmaktadır.

  Modern elma bahçesinde otomatik  sulama-gübreleme sistemi mevcuttur.  Derin kuyudan çıkan su,  600 ton kapasiteli havuzda dinlendirildikten sonra 4 bölümden oluşan damla sulama sistemi ile sulama ve gübreleme işlemi otomatik olarak gerçekleştirilmektedir.

 

Gümüşhane

0

  Gümüşhane ili Karadeniz Bölgesi’nin doğu kesimine düşer. Doğuda Erzurum’un Aşkale-Tercan-İspir, batıda Giresun’un Alucra-Tirebolu, kuzeyde Trabzon’un Of-Araklı-Vakfıkebir, güneyde Erzincan’ın Refahiye-Çayırlı ilçeleri ile komşudur.

  Gümüşhane  engebeli bir arazide yer almaktadır. Gümüşhane jeolojik yapı bakımındanda çeşitlilik gösterir. Denizden yüksekliği 1.150 m.’dir. Harşit Vâdisinde, Harşit Çayı’nın iki yakası üzerinde yer yer 10 km. uzanan bir alana yayılmıştır. Gümüşhane ili komşu illerle her mevsimde irtibatını devam ettirecek İran-Erzurum-Trabzon transit karayolu üzerinde bulunması nedeniyle büyük önem taşır.

  Gümüşhane il merkezi, Trabzon-Erzurum karayolu üzerinde ve Harşit Çayı kıyısında, Cumhuriyetten sonra kurulmuş 8 km. uzunluğunda bir vâdi kenttir. Eski tarihi Gümüşhane, Harşit Çayı’nın 3 km. güneyinde dağ yamacında kurulmuştur. Gümüşhane ilinde Osmanlı Devleti zamanında ve daha önceleri asırlarca gümüş yataklarından gümüş madeni çıkarılmıştır. Merkez ilçe toprakları dağlıktır. Ekonomisi tarıma dayanır. Başlıca tarım ürünleri; arpa, buğday, çavdar, patates, fasulye, elma, armutur. En çok elma yetiştirilir. Hayvancılıkta ilçe ekonomisinde önemli yer tutar.

  Gümüşhane, 1917 yılında bir takım doğu illeri gibi Rus işgâline uğramış ve iki yıl işgâl içerisinde bulunmuştur. 15 Şubat 1918’de Gümüşhane merkezi, 17 Şubat 1918’de Kelkit ilçesi düşman işgâlinden kurtulmuştur. 23 Temmuz 1919-17 Ağustos 1919 tarihleri arasında yapılan ve Kurtuluş Savaşımızın ilk hamlelerinden sayılan Erzurum Kongresine; Gümüşhane’den Kadirbeyoğlu Zeki Bey, Kelkit’ten İlçe Müftüsü Osman Efendi, Şiran’dan Kaza Müftüsü Hasan Fehmi Efendi ülkenin içinde bulunduğu şartları belirten, delegeleri coşturan konuşmalar yapmıştır. 1920 yılında yönetim olarak bağımsız sancak olan Gümüşhane, 1921 yılında il olmuştur.

  Eski adı “Canca” olan yerleşim yerine, Kanuni Sultan Süleyman İran seferi sırasında (1534) Harşit Vâdisi’nden geçerken gümüş madenlerinin bulunduğu Canca yöresinin; imar edilmesini, bir câmi ve 50 evin yapılmasını emrederek buraya Gümüşhane ismini vermiştir.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde 1647 yılındaki Gümüşhane’-yi şöyle anlatıyor: “Burada olan gümüş madeni hiç bir diyarda yoktu. Şehire o zaman Gümüşhane denilmiş ise de Defterhane-i Âl-i Osmanda Canca yazılmıştır. Bütün ahalisi her türlü vergiden afedilmiş olup, gümüş işletmeye mecburdur. Şehir hâlen Osmanlıların elinde olup, 70 kadar kimi terk olunmuş kimi işler gümüş madenleri vardır. Gümüşhane şehrinin gümüş damarları 7 koldan, kol kalınlığında olup, hepsi kurşunsuz halis cevherdir” demektedir. 

Sözde soykırım ve iki yüzlülük

0

  2004 yılında Polonya’da düzenlenen bilimsel bir kongreye katılmış ve Auswitch kasabasında Nazi Toplama Kampını da görme imkanımız olmuştu. Orada gördüklerimizle Almanların Yahudilere, insanlığa yaptıkları zulümü iliklerimize kadar hissetmiştik. Bir insan vücudunun sığabileceği büyüklükte bir hücreye konularak günlerce aç susuz bırakılan Yahudi esir eğer hala ölmemişse dışarı çıkarıp kurşuna diziliyordu. Kadınların saçları kesilerek kumaş dokunmuştu, çocukların oyuncakları hatta emziklerini bile görmeniz mümkündü.  Krematoryumların hemen bitişiğinde bulunan gaz odalarına çırılçıplak soyularak kapatılan kadın, erkek, çocukların ölüp ölmediklerini gözetleme deliklerinden  nazi subayları kontrol ediyorlardı. Arkasından yakma fırınlarına konulup kül olana kadar yakıyorlardı. Yukarıda anlatmaya çalıştıklarım Yahudilere yapılan zulüm küçük bir kısmı. Toplama kampını gördükten sonra bunlar insanın iliklerine işliyor ve bir insan bir insana bunu nasıl yapabilir, yapmış diye kendi kendinize soruyorsunuz.

   Zamanı hızla ileri saralım, (yanılmıyorsam 80’li yıllar), birkaç asker bir insanı yakalamış eline aldıkları taşlarla vuruyorlar kollarına taa ki kol kırılana kadar, hatırladınız mı kamera görüntülerini,  kol kıranlarla kolu kırılanın kim olduklarını. Biraz daha ileri saralım zamanı, 1992-93 yıllarında Avrupa’nın tam ortasında, insan haklarının savunulduğu, demokrasilerinin ileri olduğu söylenen ülkelerin arasında 300.000 (üçyüz bin) kadar insan öldürüldü. O zamanlar yurtdışında doktora çalışması için Amerika Birleşik Devletlerinde bulunuyordum. Basında katliamla ilgili haberler yer alıyordu. Karikatürize bir haberde Sırplı elinde bir hançerle bir Bosnalıya saldırmaya çalışırken, Bosnalı  Birleşmiş Milletlerin kapısını yardım için çalıyordu. Birleşmiş Milletler yetkilisinin cevabı ise çok manidardı, kapıyı çalar açmazsak bir süre sonra gider… Hatırlayalım, BM ve NATO gücü ancak binlerce insanın katledilmesinden sonra duruma müdahil olmuştu. Olmuştu ama 300.000 kadar insan da  katledilmişti. 

  Kendisini dürüst, ahlaklı, erdemli, insan haklarına saygılı gören Avrupa nasıl oluyor da bu soykırıma göz yummuştu ve dünyanın pek çok ülkesi de bunu görmemezlikten gelmişti. Kıbrıs’ta 1963’te ev basılarak silahsız kadın ve çocukların küvette öldürülmesi nedense erdem sahibi Avrupalıları ilgilendirmemişti. Daha yakın zamanda Almanya’da Solingen de insanlar yakılmıştı. Hadi iğneyi, kendimize çuvaldızı başkalarına batıralım. Ekonomik sebeplerle çıkan 1. Dünya savaşı bitmiş, çok sayıda ülke milliyetçilik akımlarıyla Osmanlıdan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etmeye başlamışlardı. Osmanlıda zayıflayan otorite nedeniyle Rum, Ermeni ve diğer çeteler katliam yapmaya başlamış ve ülkemiz hem içten hem dıştan paylaşılmaya çalışılmaktaydı. Gaziantep’te ve Türkiye’de herkes bilir Şehit Kamil’i annesini korumak isteyen Kamil Fransız askerlerinin süngüsüyle şehit olmuştur. Ne işiniz vardı, özgürlük ve demokrasi mi getireceklerdi.

   Ülkemiz o dönemde çok zorlu bir dönemden geçerken Tehcir kanunu çıkarıldı. Kanunun işe yarayıp yaramadığı tartışılabilir ama öyle iddia edildiği gibi 1,5 milyon kişi de öldürülmemiştir. Hiç mi bilen yok bu kadar kişinin toplu mezarını. Buna karşılık Türk Toplu mezarları ortaya çıkıyor. Şu anda ki yöneticilerimiz de dahil olmak üzere geçmiş hükümet yetkilileri de hem bizdeki hem Ermenistan’daki veya Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere’de Rusya’da, Fransa’da varsa diğer ülkelerdeki arşivlerin incelenerek Türkiye ve Ermenistan’dan tarihçilerin tarihi gerçekleri ortaya çıkarılmasını istemiştir. Kim istiyor kim istemiyor, Türkiye dışında kimse işin tarihi yönünün ortaya çıkarılmasını istemiyor. Şimdiye kadar hangi tarih siyasi kararla yazılmıştır ve düzeltilmiştir. İstedikleri, kanlı elleriyle çıkardıkları siyasi kararlarla sözde soykırımı kabul etmemiz. Bir akademisyen, bir eğitimci olarak yazının girişteki bölümlerini de dikkate alarak şunu söylemek istiyorum. Baskı baskıyı, şiddet şiddeti doğurur ve bunun ne dini nede milliyeti vardır. Eğer İsrail, Auswitch’den ders alsaydı fosfor bombalarıyla çocukları yakmazdı, kendisine yapılan saldırıları bertaraf etmede bütün dünyanın itirazına rağmen orantısız güç kullanmazdı. Baskı ve şiddet kimden gelirse gelsin savunulamaz. Eğer insan hakları savunuluyor olsaydı Irak’ta 8 yıl içerisinde  bir milyona yakın sayıda insan ölmezdi.  

   Gelelim yazının başlığına, bir yandan Cezayir’de baskı, şiddet katliam, soykırım yapan, 1789 ihtilalini yaparak özgürlüğü savunan, birde ABD’ye sözüm ona özgürlük anıtını gönderen işte o Fransa, eğer soykırım yapılmamıştır derseniz sizi cezalandıracak ki zaten daha önce sözde soykırımı kabul etmişti. Fransa ve diğer ülkeler siyasi kararla tarih yazarken kendi kanlı tarihlerini nasıl temizleyecekler nasıl düzeltecekler. 577 parlamenterden 70’nin oylamaya katılarak aldığı kararı protesto edecek kadar bile bulmuyorum. Sözüm ona demokrasi savunucusu Fransa’nın, 70 parlamenterin yarısı kadarının kabul ettiği kararla nasıl demokratik ülke olduğunu iddia edecek (Böylesine siyasi kararda toplam parlamenter sayısının değil de salona girenlerin oy çokluğu ne kadar demokratiktir acaba?).

  Sonuç, ülke olarak ne kadar anlatırsak anlatalım, bunun soykırım olmadığını arşivlerle belgelerle kanıtlarsak kanıtlayalım, yinede bizim sözümüze kulak asmayarak kendi bildiklerini okuyarak klasik çifte standart anlayışlarını ve iki yüzlülüklerini sürdüreceklerdir.   Ne zamana kadar, siyasi güç kadar ekonomik gücümüzü kazanana kadar. Ha bizim ekonomik gücümüz Fransa parlamentosu böyle bir karar alırken bizim parlamentomuzda asılın değil de vekillerin maaşlarını % 60 oranında artıracak kadar güçlüdür. İyi tatiller.      

Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin altıncı sayısı çıktı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da yayın hayatına başlayan ve Batumi-Georgia Network Medya Grup tarafından çıkarılan, Türkiye temsilciliğini de Habergünebakış Sitesinin yaptığı  (www.habergünebakis.com)  Karadeniz Bölgesinin Türkçe-Gürcüce dilinde haftalık olarak yayınlanan tek gazetesi olan Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin altıncı sayısı çıktı.”Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi” nin kağıdı kuşe, haftalık tirajı 8.000 olup,8 sayfa renkli olarak yayınlanmaktadır.

 
           
        Haberci Gazetesi 1.sayfa     Haberci Gazetesi 2.sayfa        Haberci Gazetesi 3.sayfa 
 
               
        Haberci Gazetesi 4 .sayfa     Haberci Gazetesi 5.sayfa       Haberci Gazetesi 6.sayfa 
 
                                
                              Haberci Gazetesi 7.sayfa     Haberci Gazetesi 8.sayfa     

Gürcistan ve Türkiye’ye kimlik kartlarıyla geçiş başladı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Sarp Sınır Kapısından kimlikle geçiş, 09 Aralık gününü 10 Aralık Cumartesi gününe bağlayan gece saat 24.00’de başladı. Hopa Kaymakamı ve Sarp Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş bu saatlerde görevinin başında bulunarak gerekli tüm tedbirleri aldı. Giriş-çıkış kontrolü yapan personel sayısını 2’den 5’e çıkardı. 09 Aralık Cuma günü gece saat 24.00 olduğunda  Gürcistan’a kimlikle ilk geçiş belgesini Sarp Köyü Muhtarı Yalçın Çakır aldı. Daha sonra Gürcistan’a kimlikle geçişin ilk uygulamasını yerinde görmek amacıyla;

 
                                      
                      Sarp Sınır Kapısı Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş gece saat 0:05 de
                         Gümrük Muhafaza Personeline uygulama ile ilgili bilgi verirken
 
  Hopa Kaymakamı ve Sarp Sınır Kapısı Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş, Sarp Sınır Kapısı Emniyet Müdürü Onur Karaburun ve Başkomser  Göksel Kök, Sarp Gümrük Muhafaza Bölge Amiri Kazım Şahan ve Kısım Amiri Hakan Kocaçiftçi, Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve www.habertgunebakis.com Haber Sitesi Editörü İlker Çakan, Gürcistan’a kimlikle ilk geçişi yapacak olan Sarp Köyü Muhtarı Yalçın Çakır Gürcistan yaya giriş koridorundan Gürcistan Gümrük Kontrol noktası tarafına geçtiler. Gürcistan Gümrük Kapısında Yalçın Çakır’ın kimlikle geçiş işlemi yapıldıktan sonra Yalçın Çakır ilk defa Gürcistan’a geçiş yaparak, Gürcistan’a kimlik kartıyla ilk geçiş yapan Türk vatandaşı unvanını aldı. Gürcistan kapısından geçiş sırasında Yalçın Çakır’la birlikte Gürcistan tarafındaki kimlikle geçiş  uygulamasını yerinde görmek amacıyla Sarp Sınır Kapısı Emniyet Müdürü Onur Karaburun ve Başkomser Göksel Kök, Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve www.habertgunebakis.com Haber Sitesi Editörü İlker Çakan Gürcistan tarafına geçiş yaparak tekrar aynı şekilde Gürcistan’dan Türkiye’ye giriş yaptılar.
 
                                    
                                 Sarp Sınır Kapısı Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş
                      gece saat 01.00′ de Gümrük Muhafaza Müdürlüğü personeli ile birlikte
 
  Türkiye Kapısında bekleyen Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş’la birlikte ilk uygulama yerinde tatbik edilerek Türkiye’ye tekrar giriş yapıldı. Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş’ın gecenin ilerleyen saatlerine her geçiş noktasında Türkiye Sınır Kapısı bölgesinde görev yapan personele uygulamayı bizzat kendisinin göstermesi ve sizler Türkiye Cumhuriyetini temsil ediyorsunuz onun farkında olmanızı özellikle bilmenizi istiyorum demesi kendisinin görevine ne derece bağlı olduğunu ve titizliğini gösteriyor.
 
                                  
                                Sarp Sınır Kapısı Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş gece
                         saat 01:07’de Gürcistan giriş kapısında uygulamayı kontrol ederken
 

  Ayrıca gece saat 24.00’de Hopa Kaymakamlığı Kimlikle Geçiş İrtibat Bürosunda görev yapacak personelle toplantı yaparak onlara sizler devletimizi ve kaymakamlığımızı temsil ediyorsunuz, bu nedenle vatandaşlarımıza en iyi şekilde davranın ve davranışlarınıza özen gösterin dediği dikkat çekti. Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş Sarp Sınır Kapısının Türkiye tarafında Hopa Kaymakamlığı Kimlikle Geçiş İrtibat Bürosunu kurdu. Bu büroda üç gişe kurularak 12 saat vardiyalı çalışan 9 kişi alındı. Hopa Kaymakamlığı iş istihdamı konusunda Karadeniz Bölgesinde bir ilki gerçekleştirerek TIR Parkları ve  Hopa Kaymakamlığı Kimlikle Geçiş İrtibat Bürosunda çalıştırılmak üzere toplam 45 kişiyi işe aldı. Kimlikle Geçiş İrtibat Bürosu Şefliğinden vatandaş 1 TL. kaşığında kimlikle geçiş belgesini aldıktan sonra başka hiçbir ücret ödemeden Gürcistan’a kimlikle  geçiş yapacak  ve bu ülkede 90 gün süreyle kalabilecektir. Sarp Sınır Kapısı Mülki İdare Amiri ve Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş  Sarp Sınır Kapısından Gürcistan’a kimlik kartlarıyla geçişin başlaması ile ilgili olarak Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve www.habergunebakis.com Haber Sitesi Editörü İlker  Çakan’a yaptığı açıklamada şunları söyledi;

 
                                   
                                 Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş-Sarp Sınır Kapısı
                                 Emniyet Müdürü Onur Karaburun- Sarp Gümrük Bölge
                                 Muhafaza Kısım Amiri Hakan Kocaçiftçi- Kimlik kartıyla
                              Gürcistan’a ilk girişi yapan Sarp Köyü Muhtarı Yalçın Çakır
                                  gece saat 01:07’de Gürcistan Gümrük giriş kapısında
 
  “Türkiye-Gürcistan arasında iki ülke vatandaşlarının Sarp Sınır Kapısından kimlik kartlarıyla geçiş yapabilmeleri hususunda bu yıl bir anlaşma imzalanmıştı. Bu nedenle Sarp Sınır Kapısından vatandaşlarımızın kimlik kartlarıyla Gürcistan’a geçiş yapabilmeleri ilgili olarak tüm hazırlıklarımızı tamamladık. Sarp Sınır Kapısından Gürcistan’a kimlik kartlarıyla geçiş 09 Aralık gününü 10 Aralık gününe bağlayan gece saat 24.00’de başladı. Bununla ilgili olarak Sarp Sınır Kapısında Hopa Kaymakamlığı Kimlikle İrtibat Büro Şefliği hizmete başlamıştır. Bu büroda kimlikle giriş-çıkış işlem formu alınması ile ilgili olarak da 3 gişe hizmete başlamıştır. Vatandaşlarımızın Sap Sınır Kapısına gelişlerinde sadece yanlarında kimlik kartlarını bulundurmaları yeterli olacaktır. Vatandaşlarımız kimlik kartlarıyla vizesiz olarak Gürcistan’a geçişlerinde orada 90 gün süreyle kalabileceklerdir. Bu işlem sırasında vatandaşlarımızdan sadece kimlikle geçiş formu ücreti olarak 1 TL. alınacaktır.   Sarp Sınır Kapısında giriş-çıkış kontrolü yapan personel sayısını 2’den 5’e çıkardık.  Böylece vatandaşlarımızın ve yabancı ülke vatandaşlarının kimlik kartlarıyla Gürcistan’a rahat bir şekilde giriş-çıkış yapabilmeleri için tüm tedbirler alınmıştır.”
 
Sarp Sınır Kapısından 09 Aralık 2011 gününü 10 Aralık 2011 gününe bağlayan
 gece  saat 00.01’den itibaren ilk defa  kimlik kartıyla geçiş uygulaması fotoğrafları
 
   
 
   
   
    
 
    
 
   
 
    
 
   
 
        

Hopa bulunan İl Özel İdaresi Şantiyesi yeni yerine kavuşuyor

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Artvin-Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş, Hopa’da bulunan İl Özel İdaresi Şantiyesinin yeni yerine taşınması ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi; ” Hopa’da bulunan eski İl Özel İdare Şantiyesi alanının dar olması nedeniyle ihtiyaca cevap veremediğinden yeni şantiyemizi Kopmuş’a taşıyoruz.Bununla ilgili çalışmalar başladı.”

Hopa’da Çevik Kuvvet hizmet binası projesi hazırlandı

0
Haber: İlker ÇAKAN
Artvin-Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş,  Hopa İlçe Emniyet Müdürlüğü-Çevik Kuvvet hizmet binası projesi ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi;  “Hopa’da bulunan Termik Santralı yanındaki hazineye ait alanda Çevik Kuvvet hizmet binası inşaatına bir ay içinde başlanacaktır. Çevik Kuvvet Hopa’da 45 personeli ile hizmet yapmaktadır.
error: Content is protected !!