Olay, Devlet Güvenlik Mahkemeleri ile diğer Adli Mahkeme duruşmalarının birlikte yürütüldüğü bir Adliye Sarayında meydana gelir.
Adliye Polis Karakolu’nda karakol amiri olarak görev yapan başkomiser, görevlerinin hassasiyetini göz önünde bulundurarak Adliye çevre güvenliğinden giriş kapısında yapılan üst aramalarına, içerideki duruşma salonlarına girişte yapılan aramalar ile koridorlarda alınan tedbirlere kadar tüm görevlerini titizlikle yerine getirmeye çalışır. Personelini sık sık toplayıp alınan önlemleri gözden geçirerek eksikliklerin olup olmadığını araştırır ve personele daima müteyakkız bulunmalarını belirtir.
Olay günü ayrı ayrı köylerde bulunan iki aşiret arasında 15 yıl öncesine dayanan bir arazi anlaşmazlığından doğan ve zamanla kan davasına dönüşen bir husumet yüzünden aşiretlerden birisine mensup bağa-oğlun, müştereken diğer aşiretten bir kişiyi öldürmesiyle ilgili davanın son duruşması yapılacaktır. Öldürülen şahsın aşiretine bağlı kalabalık bir izleme gurubu davayı izleyebilmek için çok sıkı bir aramadan geçirilerek duruşma salonuna alınır. Duruşmanın karar aşamasında 10 dakika ara verilir. Bu esnada taraflar duruşma salonundan dışarı çıkartılır. Verilen ara bittiğinde taraflar içeriye ayrıca bir arama yapılmasına gerek duyulmadan alınır. İşte bu esnada daha sonra maktulün yeğeni olduğu anlaşılan ve önce duruşma salonuna girmeyen bir kişi, o karışıklıktan yararlanarak guruba katılır ve içeriye girer.
Karar okunduktan sonra taraflar salondan çıkartılırken bu kişi en sona kalarak içeriden kapıyı kapatır. Verilen cezanın az olduğunu söyleyerek silahını çeker, baba-oğulun üzerine doğrultur ve bir el ateş eder. O sırada duruşma salonuna 15-20 metre mesafede avukat arkadaşı ile konuşmakta olan Adliye Polis Karakolu’nun amiri, silah sesini duyar ve silahını çekerek salona doğru koşar. Kapı önüne geldiğinde içeriden ikinci bir silah sesi daha duyar. Maktulün aşiretine mensup tarafların engellemesine rağmen içeriye girer ve 6-7 metre önünde, arkası kendisine dönük vaziyette, elinde silahı olan birisinin sıraların arasında hasımlarını aradığını ve mahkeme görevlileri ve avukatların da masaları kendilerine siper ederek gizlendiklerini görür. Karakol amiri, bir el uyarı atışı yaptıktan sonra “Polis, teslim ol, silahını yere at” diye bağırır. Bağırdığı şahıs ise kendisine dönerek bir el ateş ettikten sonra tekrar hasımlarının bulunduğu tarafa döner ve silahını doğrultup tetiğe basar. Tetik düştüğü halde şahsın elindeki silahın patlamadığını gören karakol amiri, bu fırsattan yararlanarak ayaklarına doğru iki el ateş ettiği şahsı ayağından vurur. Vurulduğunun bile farkına varmayan şahıs, hasımlarına doğrulttuğu silahını hala ateşlemeye çalışmaktadır. Şahsın silahın ateş almadığını görerek cebinden yedek şarjörü çıkardığı sırada karakol amiri koşarak kendi silahını şahsın başına dayar ve bir eliyle de şahsın elindeki silahı almaya çalışır. Bunu gören Mahkeme Başkanı’nın “Yakalandı, yardım edin” diye bağırması üzerine, masaların altında siper alarak gizlenmiş Jandarma görevlileri ile Adliye Karakolu’nda görevli memurlar, amirin yanına gelerek şahsın etkisiz hale getirilmesine yardımcı olurlar. Karakol Amiri telsizle merkeze bilgi verir ve yaralı şahsı polis nezaretinde hastaneye gönderir.
Yapılan araştırma ile bu olayın, maktulün aşireti tarafından aslında bir yıl önceden planlandığı ancak alınan güvenlik önlemleri ve sıkı kontroller nedeniyle uygulamaya konulamadığı anlaşılır.