Soykırımın
Hocalı kolu…
“Ben savaşlar hakkında, Alman faşistlerinin gaddarlığı hakkında çok duydum, fakat Ermeniler 5-6 yaşındaki çocukları, sivil halkı katletmekle onları gölgede bıraktılar “.
“Ben savaşlar hakkında, Alman faşistlerinin gaddarlığı hakkında çok duydum, fakat Ermeniler 5-6 yaşındaki çocukları, sivil halkı katletmekle onları gölgede bıraktılar “.
(Fransız
gazeteci Jan-İv Gnet)
Soykırım
insanlık tarihinin en ciddi ve karmaşık sorunlarındandır.
Soykırım bir etnik toplumun dil, din, kültür vb. malum nedenlerle
bilinçli şekilde yok etmeğe yönelik bir eylemdir. Bir grubun
varlığının tamamen silinmesi amacıyla her türlü şiddet ve
vahşeti içeren kuramdır.
Tarih boyunca ezeli Azerbaycan topraklarını sahiplenmeye çalışan, kendi menfur ve sahte niyetlerini gerçekleştirmek ümidiyle yaşayan Ermeniler zaman-zaman bu isteklerini gerçekleştirmek için fırsat kazanmışlardır. Yirminci yüzyılın sonlarında da SSCB’nin çökmesi, yeni çatışma ocaklarının kurulması “Büyük Ermenistan” düşü ile çırpınan Ermenilerin aktifleşmesine ortam yaratıyordu. 1988-1991 yılları arasında Dağlık Karabağ çevresinde çok çelişkili, karmaşık bir durum idi. “Türksüz Ermenistan” sloganı altında mücadeleye kalkan Ermeni milliyetçileri Azerileri kendi dede-baba yurtlarından zorla çıkarıyor, etnik temizlenmeye maruz bırakıyorlardı. 1991 yılının Ekim ayından 1992 yılının Şubat ayına kadar, yani 5 ay süreyle ise Ermeniler Dağlık Karabağ’ı Azerbaycanlılardan neredeyse, “temizlemişlerdi”.
Tarih boyunca ezeli Azerbaycan topraklarını sahiplenmeye çalışan, kendi menfur ve sahte niyetlerini gerçekleştirmek ümidiyle yaşayan Ermeniler zaman-zaman bu isteklerini gerçekleştirmek için fırsat kazanmışlardır. Yirminci yüzyılın sonlarında da SSCB’nin çökmesi, yeni çatışma ocaklarının kurulması “Büyük Ermenistan” düşü ile çırpınan Ermenilerin aktifleşmesine ortam yaratıyordu. 1988-1991 yılları arasında Dağlık Karabağ çevresinde çok çelişkili, karmaşık bir durum idi. “Türksüz Ermenistan” sloganı altında mücadeleye kalkan Ermeni milliyetçileri Azerileri kendi dede-baba yurtlarından zorla çıkarıyor, etnik temizlenmeye maruz bırakıyorlardı. 1991 yılının Ekim ayından 1992 yılının Şubat ayına kadar, yani 5 ay süreyle ise Ermeniler Dağlık Karabağ’ı Azerbaycanlılardan neredeyse, “temizlemişlerdi”.
Hocalı
faciası Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun en
korkunç sayfalarından biridir. Yüz yıllardır Azerbaycanlılara
karşı şovenist, antoqonist ilişki yürüten Ermeni vahşetinin
iğrenç ve hain sayfalarından biri (1905-1907; 1918-1920; 1948-1953
ve s.). 1992 yılı 25 Şubat 26’sına bağlayan gece Ermeni-Taşnak
silahlı kuvvetleri ve eski Sovyet 366. motorlu alayı Hocalı
bölgesine saldırdı, yüzyılın en dehşetli soykırımlarından
biri gerçekleştirildi. Henüz 1991 yılının sonlarına doğru
Ermeni silahlı birlikleri tarafından Hocalı, ablukaya alınmış,
Dağlık Karabağ’dan ordusu çıkarıldıktan sonra tam
kuşatılmıştı. Fakat bağımsız devlet yapılanması yoluna yeni
temel atmış Azerbaycan’ın iktidarını eline geçirmek isteyen
daireleri Hocalıdan daha “önemli” nitelendirdikleri
kişisel çıkarlarıyla meşgul idiler. Devlet yetkililerinin aciz
ve suskun pozisyonları da Hocalı faciası için zemin
hazırlamıştı.
Hocalı’ nın ele geçirilmesi için gerçekleştirilen askeri operasyon sırasında şehrin yerli halkına karşı toplu şiddet gerçekleştirilmiştir. Bağımsız koridor hakkında ise Hocalı nüfuzu, hemen bilgilendirilmiştir. Olay tanıklarının ifadelerinden, Hocalı soykırımına dair dünya basınında demeçlerinden, fotoğraflardan, Ermeni katılımcıların itiraflarından görüldüğü gibi Hocalı faciası Ermeni milliyetçilerinin Azerbaycan halkına karşı yaptığı soykırım ve etnik temizlik politikasının en kanlı biçimidir. Bu soykırım eylemi başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere, birçok uluslararası hukuki-normatif düzenlemelere (İnsan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi, Cenevre Sözleşmesi vb.) Kaba şekilde ihlal edilmesine yol açmıştır. Barış, insanlık restore etmeye çalışan dünya birliği bu facianın organizatörleri ve katılımcılarına karşı kesin tutumdan vazgeçmesi, onların suçlanmasının edilmemesi adalet ve hümanizme yönelik faaliyetleri şüphe altına düşürüyor.
Hocalı’ nın ele geçirilmesi için gerçekleştirilen askeri operasyon sırasında şehrin yerli halkına karşı toplu şiddet gerçekleştirilmiştir. Bağımsız koridor hakkında ise Hocalı nüfuzu, hemen bilgilendirilmiştir. Olay tanıklarının ifadelerinden, Hocalı soykırımına dair dünya basınında demeçlerinden, fotoğraflardan, Ermeni katılımcıların itiraflarından görüldüğü gibi Hocalı faciası Ermeni milliyetçilerinin Azerbaycan halkına karşı yaptığı soykırım ve etnik temizlik politikasının en kanlı biçimidir. Bu soykırım eylemi başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere, birçok uluslararası hukuki-normatif düzenlemelere (İnsan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi, Cenevre Sözleşmesi vb.) Kaba şekilde ihlal edilmesine yol açmıştır. Barış, insanlık restore etmeye çalışan dünya birliği bu facianın organizatörleri ve katılımcılarına karşı kesin tutumdan vazgeçmesi, onların suçlanmasının edilmemesi adalet ve hümanizme yönelik faaliyetleri şüphe altına düşürüyor.
Hocalı
katliamı Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı uzun yıllardır
yürüttüğü kasıtlı soykırım politikasının bir parçasıydı.
Hocalı soykırımına siyasi değer verilmesi
1993 yılında halkın ısrarı ile iktidara getirilen Haydar Aliyev iç istikrarın sağlanması, siyasi, ekonomik çöküşün önlenmesi yönünde faaliyete başladı. 1994’de ateşkesi sağlamayı başardı. Dış politikada temel görev Azerbaycan’ın bağımsızlığının tanınması ve Azerbaycan hakkında objektif fikrin oluşumu idi. Ayrıca Hocalı Soykırımı Azerbaycan’ın sosyal-politik fikir tarihinde önemli yerlerden birini tutmalı, bundan sonra devletin hem iç, hem de dış politikasında Hocalı soykırımı, onun objektif şekilde anlatılması, tanınması ön plana geçmeli, bu yolda fiili adımlar atılmalı idi. Maalesef, Azerbaycan’ın başının iç işlerine karıştığı, yeni ilerlemeye doğru attığı adımların zamanında yurt dışındaki imkanları kullanan Ermeniler dünya birliğine Hocalı Soykırımı hakkında çarpık bilgiler aktarmaya çalışmış ve bunu bir anlamda başarmışlardır.
1993 yılında halkın ısrarı ile iktidara getirilen Haydar Aliyev iç istikrarın sağlanması, siyasi, ekonomik çöküşün önlenmesi yönünde faaliyete başladı. 1994’de ateşkesi sağlamayı başardı. Dış politikada temel görev Azerbaycan’ın bağımsızlığının tanınması ve Azerbaycan hakkında objektif fikrin oluşumu idi. Ayrıca Hocalı Soykırımı Azerbaycan’ın sosyal-politik fikir tarihinde önemli yerlerden birini tutmalı, bundan sonra devletin hem iç, hem de dış politikasında Hocalı soykırımı, onun objektif şekilde anlatılması, tanınması ön plana geçmeli, bu yolda fiili adımlar atılmalı idi. Maalesef, Azerbaycan’ın başının iç işlerine karıştığı, yeni ilerlemeye doğru attığı adımların zamanında yurt dışındaki imkanları kullanan Ermeniler dünya birliğine Hocalı Soykırımı hakkında çarpık bilgiler aktarmaya çalışmış ve bunu bir anlamda başarmışlardır.
Hocalı
soykırımına siyasi değerin verilmesi Ulu önder Haydar Aliyev’in
girişimleri ile olmuştur. Halen Cumhurbaşkanlığı yetkilerini
kullanırken Yüksek Sovyet Başkanı Haydar Aliyev Ermeni
saldırısının önlenmesi amacıyla acil önlemler alınması için
BM Güvenlik Konseyi’nin derhal çağrılması talebi Güvenlik
Konseyi Başkanına 26 Temmuz 1993 tarihli yazılı başvuru ile
yapılmıştır. 1994 yılı 24 Şubat’ta Milli Meclisin kararı ile
her 26 Şubat «Hocalı Soykırımı Günü” olarak anılması
ve bu konuda uluslararası kurumlara bilgi verilmesi ile Hocalı
soykırımına ilk kez siyasi değer verilmiş oldu. Milli lider
Haydar Aliyev’in girişimi ile yüzyılın bu büyük faciası devlet
tarafından yüksek düzeyde değerlendirildi. 1995 24 Şubat’ta
Milli Meclisin dünya parlamentolarına ve uluslararası kuruluşlara
Hocalı Soykırımı ile ilgili başvurusu yapıldı. Milli lider
Haydar Aliyev Hocalı Soykırımının tanınmasının temel
müsebbibi, girişimcisi olmuştur. Bu konudaki fikrini Ulu önder
şöyle ifade etmiştir: “… 1994 26 Şubat arifesinde ben
Milli Meclis’e teklif verdim. Milli Meclis karar aldı ve Hocalı
Soykırımı Hocalı faciası günü ilan edildi. Bugün bizim
tarihimizde, bizim takvimimizde matem
günüdür, hüzün günüdür. Bunu biz kanunla kabul ettik…”,
Soykırım
kurbanlarını her zaman anarak, şehitlerin anısını aziz tutan
milli lider Haydar Aliyev 1997 25 Şubat’ta “Hocalı soykırımı
kurbanlarının anısına 1 dakikalık saygı duruşu ilan edilmesi
hakkında” ferman imzaladı. Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ,
Hocalı Soykırımının onuncu yıldönümü ile ilgili Azerbaycan
halkına 2002 yılı 25 Şubat tarihli ulusa sesleniş konuşmasında
belirtiyordu ki: “Bugün Azerbaycan hükümeti ve halkı önünde
Hocalı Soykırımı ve tamamen Ermenilerin Dağlık Karabağ’da
yaptıkları vahşetler hakkında gerçekleri olduğu gibi, bütün
gerçeklik ve dehşetleri ile dünya devletlerine, parlamentolarına,
geniş kamuoyuna duyurmak, tüm bunların asıl soykırımı eylemi
olarak tanınmasını görevi durmaktadır. Bu Hocalı şehitlerinin
ruhu karşısında bizim vatandaşlık ve insanlık borcumuzdur. Öte
yandan, facianın asıl uluslararası hukuki-siyasi değer alması,
onun ideologlarının, organizatörlerinin ve gerçekleştirenlerin
layıkıyla cezalandırılması tamamen insanlığa yönelik böyle
acımasız eylemlerin gelecekte tekrarlanmaması için önemli
şarttır “.
2003
15 Şubat’ta Hocalı göçmenlerinin Birleşmiş Milletler, Avrupa
Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na başvurusu
yapıldı. Başvurunun amacı dünyanın nüfuzlu uluslararası
örgütleri olan Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na 1992 Şubat’ında
Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde Ermeniler tarafından
işlenmiş Hocalı soykırımı hakkında gerçekleri dünya
kamuoyunun dikkatine sunmak ve bu kanlı cinayete hukuki-siyasi değer
verilmesini sağlamaktan oluşmaktaydı.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından da her yıl soykırım ülkemizin her yerinde soykırım kurbanları anılıyor. Soykırımın 20.yıldönümü ise 2012 yılında halk yürüyüşü ile yapılmıştır.Başkentin Hürriyet meydanından başlayan, 60 binden fazla kişinin katıldığı halk yürüyüşü Hocalı faciası kurbanlarının hatırasını anmak ve Ermeni faşistleri tarafından insanlığa karşı işlenen vahşi cinayeti yeniden dünya kamuoyunun dikkatine sunmak amacı taşıyordu.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından da her yıl soykırım ülkemizin her yerinde soykırım kurbanları anılıyor. Soykırımın 20.yıldönümü ise 2012 yılında halk yürüyüşü ile yapılmıştır.Başkentin Hürriyet meydanından başlayan, 60 binden fazla kişinin katıldığı halk yürüyüşü Hocalı faciası kurbanlarının hatırasını anmak ve Ermeni faşistleri tarafından insanlığa karşı işlenen vahşi cinayeti yeniden dünya kamuoyunun dikkatine sunmak amacı taşıyordu.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 2011 yılı 23 Şubat
tarihli konuşmasında belirtmiştir ki: ” …bizim siyasetimiz,
özellikle yurtdışındaki faaliyetimiz, Hocalı hakkında
gerçekleri dünya birliğine göstermemiz bu durumu, neredeyse,
tamamen değiştirdi… Hocalı Soykırımı Ermeni vahşetini
göstermiştir… Ben eminim ki, gün gelecek Hocalı faciasını
işleyen, sivil halka karşı zulüm eden, ahalini öldüren Ermeni
suçluları yargı önünde cevap vereceklerdir. O gün gelecektir”.
Benzeri
görülmemiş vahşeti, vahşetle işlenmiş, insanlığa sığmayan
Hocalı Soykırımı ve genellikle, Azerbaycan halkının
adaletsizliğe maruz kaldığı Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık
Karabağ sorununun tüm gerçekleri dünya kamuoyuna detayları ile
iletilmesi, onların kesin konumlarını bildirmeleri için ciddi ve
hedefli çalışma yapılmalıdır. Çünkü soykırıma siyasi
tutumun bildirilmemesi yeni katliamların vuku verebileceği
kanaatini, ayrıca zeminini oluşturur. Aynı zamanda soykırım
faciasının objektif şekilde tanınması birliğin, dayanışmanın,
hümanizmin onayı, uluslararası ispatının sonucu olarak
zorunludur. Hocalı Soykırımı Ermenistan tarafından
gerçekleştirilen kasıtlı ve düşünülmüş siyasetin bir
parçası olmakla Ermeni barbarlığının, vahşetinin de en tepe
noktasıdır. Bu trajedi her şeyden önce insanlığa, hümanizme
karşı işlenmiş bir eylemdir.
Soykırımı
tanıyan devletler Hocalı Soykırımı aynı zamanda Ermenistan
tarafından gerçekleştirilen kasıtlı ve düşünülmüş
siyasetin bir parçası olarak beyan edilmelidir. Tesadüf değildir
ki, yirminci yüzyılın en kanlı ve korkunç cinayetlerinden biri
olan Hocalı soykırımının dünya devletleri tarafından tanınması
ve soykırım olarak kabul edilmesi, ona siyasi değer verilmesi
yönünde gerçekleştirilen siyaset artık olumlu sonuçlar
göstermektedir, dünyanın birçok devletleri tarafından bu
soykırım eylemi kötülenmiştir.
Hocalını tanıyan devletler ve eyaletler:
Devletler
|
ABD
eyaletleri
|
Meksika;
Pakistan;
Kolombiya;
Çek
Cumhuriyeti;
Bosna
Hersek;
Peru;
Sudan
|
Massachusetts
eyaleti; Texas eyaleti; New Jersey eyaleti; Georgiya eyaleti; Men eyaleti; New Mexico; Arkansas eyaleti; Mississippi; Oklahoma eyaleti; Tennessee eyaleti; Pensilvanya eyaleti; Batı Virginia eyaleti; Connecticut eyaleti; Florida eyaleti |
“Hocalı’ya adalet-Karabağ’a özgürlük” uluslararası bilgi ve kışkırtma kampanyası
Hocalı gerçeklerinin dünyaya ulaştırılması, uluslararası dağıtım ve katliamın objektif değerlendirilmesi yönünde atılan adımlarda Haydar Aliyev Vakfının müstesna rolü göz ardı edilemez. Fonun emeği ve maksatlı faaliyetleri sonucunda dünya ülkeleri Ermeni saldırganlarının insanlığa sığmayan katliamları hakkında daha dolgun bilgilendirilmektedir. Bir takım devletler, uluslararası kuruluşlar, etkili kurumlar insanlığa karşı işlenmiş bu cinayetin asıl mahiyetini anlayarak katliamı şiddetle kınıyorlar. Haydar Aliyev Vakfı tarafından Hocalı soykırımı ile ilgili 100e kadar malzemenin yurtdışında sergisi düzenlendi, Azerbaycan kültürel mirasının düşman tarafından çiğnenmesi, kültürel-tarihi yapıların yıkılması ile ilgili çeşitli dillerde yayınlanan kitap ve kitapçıklar yurtdışında yayınlandı.
Haydar Aliyev Vakfı Başkan Yardımcısı, İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Gençlik Forumu’nun kültürlerarası diyalog üzere Genel Koordinatörü Leyla Aliyeva’nın girişimiyle 2008 yılından itibaren faaliyete başlamış “Hocalı’ya adalet” kampanyası Hocalı gerçekliklerinin tanıtımı yönünde yorulmadan faaliyet göstermektedir.
Geçtiğimiz
dönemler boyunca başarılı propagandası ile eyleme dünyanın
birçok ülkelerinden yüzlerce gönüllü katıldı. Propaganda
kampanyası sadece Hocalı soykırımını dünyaya tanıtmakla
kalmamakta, aynı zamanda, Ermenistan’ın yıkıcı ve saldırgan
politikalarının ortaya çıkarılması ile ilgili aktif çalışma
yapıyor. Genellikle, İKÖ’ nün Diyalog ve İşbirliği uğrunda
Gençlik Forumu da Ermenistan’ın işgalci tutumunun dünya çapında
kötülenmesi yönünde net faaliyet gerçekleştiriyor. Onlarca
ülkenin gençlik örgütlerini birleştiren İKÖ’ nün Gençlik
Forumu İslam Konferansı Teşkilatı
onaylanmış
tesisatı, hem de BM “Medeniyetler alyansı” kurumunun
resmi ortağıdır. İKT Gençlik Forumu Yönetim Kurulu 2008 yılının
Nisan ayında Kuveyt’te düzenlenen 6’ncı oturumunda Haydar Aliyev
Vakfı Rusya Delegasyonu Başkanı Leyla Aliyeva forumun kültürler
ve medeniyetler arası diyalog konularında birinci baş koordinatörü
seçilmesi ise İKT Gençlik Forumu’nun Azerbaycan topraklarının
Ermenistan tarafından işgaline daha çok dikkat ayırmasında
önemli rol oynadı. İşte bunun sonucuydu ki, bu yıl 17 Mayıs
İstanbul’da İKT Gençlik Forumu ve İSESKO – nun organizasyonu ile
düzenlenen İKT uzmanlarının iki günlük toplantısında Leyla
Aliyeva’nın girişimiyle başlatılan “Hocalı’ ya adalet –
Karabağ’a özgürlük” kampanyası İKT uzmanları tarafından
desteklendi ve 26 Şubat – Hocalı soykırım gününün İKT
ülkelerinde insani felaketler kurbanlarının hatırasını anma
günü olarak kutlanması konusunda karar alındı. Ayrıca, Hocalı
katliamının islam ülkelerinde ders kitaplarına dahil edilmesi ile
ilgili teklifin de İKT bakanlarının toplantısına sunulmasına
karar verildi.
İKT
Dışişleri Bakanları toplantısının 35. oturumunda “Hocalı’
ya adalet – Karabağ’a özgürlük” kampanyası ile ilgili
kararın dışişleri bakanları tarafından desteklenmesi dünyanın
57 ülkesinde ilgili kampanyanın gerçekleştirilmesi için
siyasi-hukuki tabanı oluşturulmasına yol açtı.2009 yılının
Mayıs ayında ise İKT Dışişleri Bakanları Konseyi Şam’da geçen
36. toplantısında bakanlar Gençler Forumu hakkında kabul
ettikleri nihai kararda “Hocalı’ ya adalet – Karabağ’a
özgürlük” kampanyasını tam destekleyerek üye ülkeleri bu
kampanyada aktif katılmalarının çağırdı. Bununla da Hocalı
faciası hakkında gerçeklerin dünya kamuoyuna iletilmesine ve
olayın dünya kamuoyu tarafından hukuki-siyasi ve manevi
değerlendirilmesine ulaşmaya yönelik uluslararası bilgi ve
kampanyası faaliyete başladı.
2011 yılında İslam Konferansı Örgütü Parlamentolar Birliği (İKÖ PB) Leyla Aliyeva’nın girişimi ile gerçekleş tirilen “Hocalı ‘ya adalet” uluslararası kampanyasına destek olarak beyanname kabul etti. İKÖ Parlamentolar Birliği Konseyi’nin Birleşik Arap Emirliklerinin (BAE) başkenti Abu Dabi’de düzenlenen 13’üncü oturumunda konseye üye ülkelerin kabul ettikleri Ebu-Dabi beyannamesinde Hocalı faciasını insanlığa karşı işlenmiş büyük bir suç olarak tanımaya çağırdı. Kararın 3’üncü fıkrasında yer aldı ki, İKÖ PB-ye üye parlamentolar Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Hocalı kentinde sivil Azerbaycanlı nüfusa karşı işlenen toplu katliamı insanlığa karşı suç olarak tanıyor. Belge üye devletler belirtilen suça ulusal düzeyde gerekli değerin verilmesine çağırıldılar.
2011 yılında İslam Konferansı Örgütü Parlamentolar Birliği (İKÖ PB) Leyla Aliyeva’nın girişimi ile gerçekleş tirilen “Hocalı ‘ya adalet” uluslararası kampanyasına destek olarak beyanname kabul etti. İKÖ Parlamentolar Birliği Konseyi’nin Birleşik Arap Emirliklerinin (BAE) başkenti Abu Dabi’de düzenlenen 13’üncü oturumunda konseye üye ülkelerin kabul ettikleri Ebu-Dabi beyannamesinde Hocalı faciasını insanlığa karşı işlenmiş büyük bir suç olarak tanımaya çağırdı. Kararın 3’üncü fıkrasında yer aldı ki, İKÖ PB-ye üye parlamentolar Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Hocalı kentinde sivil Azerbaycanlı nüfusa karşı işlenen toplu katliamı insanlığa karşı suç olarak tanıyor. Belge üye devletler belirtilen suça ulusal düzeyde gerekli değerin verilmesine çağırıldılar.
Kampanyanın
doğrudan yararlı tarafı Hocalı gerçeklerinin dünyanın birçok
ülkelerinde yayılması, yüzyılın soykırım vahşetinin
gösterisi ile sonuçlanmıştır. 2013 Aralık 9-11-de Gine
Cumhuriyetinin başkenti Konakri de 57 ülkenin üye olduğu İslam
İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi (İİT DİBK)
40. toplantısında temsil olunan Diyalog ve İşbirliği Uğrunda
İslam Konferansı Gençlik Forumu tarafından oturuma Hocalı
faciasını soykırım belgesi olarak tanınması hakkında karar
tasarısı sunuldu. İİT DİBK bu kararı kabul etmekle Hocalı
faciasını soykırım eylemi olarak tanıdığını bir kez daha
beyan etti. Oturumun beyannamesinde “Hocalı’ ya adalet”
kampanyasına dair özel madde konulmuştur. Aynı paragrafta der ki:
“İİT DİBK” Hocalı’ ya adalet “uluslararası bilgi
kampanyasını alkışlıyor ve üye devletlerden bu soykırımı
yasasını ulusal ve uluslararası düzeyde insanlığa karşı suç
olarak tanınması için kampanyanın çalışmasında aktif yer
almaya ve gerekli çaba göstermeye çağırmaktadır”. Kampanya
kapsamında görülen amaçlı faaliyet sonucunda 2013 yılının
Şubat ayında Kahire’de yapılan İİT yüksek kurumu olan devlet
başkanlarının zirve toplantısında Hocalı faciası insanlığa
karşı suç ve soykırım eylemi olarak tanındı.
“Hocalı’ ya adalet” uluslararası bilgi ve kışkırtma kampanyası şimdi dünyanın birçok ülkesinde yüzlerce gönüllü tarafından başarıyla uygulanmaktadır. Bu yıl da kampanya “Yalanla mücadee için ateş yak” (“Light a fire to fight the liar”) başlığında propagandaya başladı ve artık dünyanın çeşitli ülkelerinde anma eylemleri gerçekleştirilmiştir.
1992 yılı 26 Şubatı Hocalı faciası halkımıza karşı işlenen soykırımdır. Hümanizme, barışa, güvenliğe, insanların en temel ve önemli haklarına yönelik bir eylemdir. Bu tarih bir şehrin nüfusunun bilinçli, düşünülmüş şekilde yok edilmesi amacını taşıyan adımdır. Bu facia bir daha onu gösteriyor ki, Ermeniler sadece bizim topraklarımızı işgal edip, sahiplenmekle değil, hem de bizim bir millet olarak varlığımızı sonlandırmak hırsı ile yaşıyorlar. Ermeni milliyetçileri kendi bebeklerine bile Türk nefreti ile göz açtırıp, Türk düşmanlığının aşılıyorlar. Türkün azapla yok edilmesi, tarihten silinmesi bir görev gibi her Ermeni’nin karşısına konulmaktadır. Böyle bir gösterişli, acımasız, cellat, kinci bir ruhla büyümüş milletten hangi hümanizmi beklenir? Soykırım sonucunda şehrin 5 bin kişi nüfusundan 335 kişi şehit olmuş, Ağdamın merkezine ulaşmak umuduyla şehri terk eden 2500 Hocalı vatandaşından 613-ü düşman mermisiyle katliamın kurbanı olmuştur. Aynı zamanda 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı ve kadın olmak üzere – 613 kişi Hocalı sakini katledildi, 8 aile tamamen yok edildi, 25 çocuk her iki ebeveynini, 130 çocuk ebeveynlerinden birini kaybetti. Düşman mermisiyle yaralanan 487 kişiden 76 tanesi çocuktu. 1275 Hocalı lı esir, 150 Hocalı lı ortadan kayboldu. Devletin ve vatandaşların malvarlığına 1 Nisan 1992 tarihindeki fiyatlarla 5milyar ruble değerinde hasar vurulmuştur. “Ermeni soykırımı” altında dünyaya yalan haberler yayan, tarihi ve insanlığı lekelemeye çalışan Ermeniler yakın geçmişte yaşanan trajediyi “Hocalı savaşı” adı altında sunuyor, vahşi niyetlerini gizlemeye çalışıyorlar. Maalesef, taraflı tutum sergilemeyen uluslararası birlikler Azerbaycan’ın hak sesini duymazdan geliyorlar.
“Hocalı’ ya adalet” uluslararası bilgi ve kışkırtma kampanyası şimdi dünyanın birçok ülkesinde yüzlerce gönüllü tarafından başarıyla uygulanmaktadır. Bu yıl da kampanya “Yalanla mücadee için ateş yak” (“Light a fire to fight the liar”) başlığında propagandaya başladı ve artık dünyanın çeşitli ülkelerinde anma eylemleri gerçekleştirilmiştir.
1992 yılı 26 Şubatı Hocalı faciası halkımıza karşı işlenen soykırımdır. Hümanizme, barışa, güvenliğe, insanların en temel ve önemli haklarına yönelik bir eylemdir. Bu tarih bir şehrin nüfusunun bilinçli, düşünülmüş şekilde yok edilmesi amacını taşıyan adımdır. Bu facia bir daha onu gösteriyor ki, Ermeniler sadece bizim topraklarımızı işgal edip, sahiplenmekle değil, hem de bizim bir millet olarak varlığımızı sonlandırmak hırsı ile yaşıyorlar. Ermeni milliyetçileri kendi bebeklerine bile Türk nefreti ile göz açtırıp, Türk düşmanlığının aşılıyorlar. Türkün azapla yok edilmesi, tarihten silinmesi bir görev gibi her Ermeni’nin karşısına konulmaktadır. Böyle bir gösterişli, acımasız, cellat, kinci bir ruhla büyümüş milletten hangi hümanizmi beklenir? Soykırım sonucunda şehrin 5 bin kişi nüfusundan 335 kişi şehit olmuş, Ağdamın merkezine ulaşmak umuduyla şehri terk eden 2500 Hocalı vatandaşından 613-ü düşman mermisiyle katliamın kurbanı olmuştur. Aynı zamanda 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı ve kadın olmak üzere – 613 kişi Hocalı sakini katledildi, 8 aile tamamen yok edildi, 25 çocuk her iki ebeveynini, 130 çocuk ebeveynlerinden birini kaybetti. Düşman mermisiyle yaralanan 487 kişiden 76 tanesi çocuktu. 1275 Hocalı lı esir, 150 Hocalı lı ortadan kayboldu. Devletin ve vatandaşların malvarlığına 1 Nisan 1992 tarihindeki fiyatlarla 5milyar ruble değerinde hasar vurulmuştur. “Ermeni soykırımı” altında dünyaya yalan haberler yayan, tarihi ve insanlığı lekelemeye çalışan Ermeniler yakın geçmişte yaşanan trajediyi “Hocalı savaşı” adı altında sunuyor, vahşi niyetlerini gizlemeye çalışıyorlar. Maalesef, taraflı tutum sergilemeyen uluslararası birlikler Azerbaycan’ın hak sesini duymazdan geliyorlar.
Bugün
çok uluslu Azerbaycan milletinin önündeki temel görevlerden biri
nerede yaşamasına bakılmaksızın Ermenilerin Dağlık Karabağ’da
yaptıkları vahşetler hakkında gerçekleri olduğu gibi, tüm
boyut ve dehşetleri ile dünya devletlerine, parlamentolarına,
geniş kamuoyuna duyurmak, tüm bunların asıl soykırım eylemi
olarak tanınmasını ulaştırmak görevi durmaktadır. Bu en
azından Hocalı şehitlerinin ruhu karşısında bizim vatandaşlık
ve insanlık borcumuzdur. Soykırıma siyasi değerin verilmemesi,
Ermenistan hükümetinin yıkıcı politikalarının ortaya
çıkarılması dünyanın enerji güvenliği için önemli rol
oynayan Güney Kafkasya bölgesinde istikrarın ciddi şekilde
bozulmasına yol açabilir. İnsanlığa karşı en büyük suçlardan
biri olan Hocalı soykırımında bulunanlar, bu soykırıma ortak
olanlar uluslararası hukuk kanunlarında yaptırımlarla
yargılanmalı cezalandırılmalıdırlar.