Günümüzde
dünyada jeopolitik oyunların çok hızlı cereyan etmesi ve olayların her gün yeni
bir yöne sapması dünya düzenini tamamen karışık bir hale getirmektetir.
Dünyanın modern siyasi manzarası ve uluslararası ilişkiler sistemi Jeosiyaset kavramının
kapsamını daha da genişletti.
Yirminci yüzyılın sonlarından itibaren
uluslararası arenada yeni güç merkezlerinin oluşumu, devletlerarası ilişkilerin
farklı açıdan gelişmesi yeni dünya düzeninin oluşmasına, laik önemli sorunların
belirmesine neden oldu. Küreselleşen dünyanın en önemli, hassas noktalarından
birinde bulunan Azerbaycan da istem dışı olsa da bu gerçeğe katıldı.
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin jeopolitik konumu
ve mevcut uluslararası durumu bölgesel projelerin gerçekleşmesinde ülkemizin anahtar
rolünü oynaması gerekliliğini yaratır. Bu bakımdan Azerbaycan’ın modern
uluslararası ilişkiler sisteminde rolünü güncelleyen tezleri aşağıdaki şekilde
sıralamak mümkündür:
– Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını
yeniden ilan etmesi ile uluslararası ilişkiler sisteminin bağımsız üyesine
dönüştürülmesi;
– XXI yüzyılın başlarından itibaren
Azerbaycan’ın yeni dünya politikasında yenilikçi bir ülke olarak temsil
edilmesi, dünya birliğine hızlı entegrasyonu, bölgenin önde gelen aktörüdür
imajını yaratması;
– Azerbaycan’ın Batı’ya entegrasyon
politikası, uluslararası ilişkilerin önde gelen aktörüne dönüşmesi, bölgede
cereyan eden proje ve yeniliklerin katalizatoru rolünde çıkış yapması,
uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla işbirliğinin karakterizasyonu;
– BM
GK-nun geçici üyesi olarak Azerbaycan’ın 2 yıllık etkin faaliyetinin
perspektifleri, üyeliğin Cumhuriyetimizin laik imajına olumlu etkilerinin
değerlendirilmesi;
– Başarılı ve pragmatik enerji stratejisi,
Batı’nın enerji güvenliğinin sağlanmasında Azerbaycan’ın önde gelen devlete
dönüştürülmesi, gerekli işçi imajının alınması.
Dünya
politikasının merkezi sayılan Avrasya’da bu bölge jeopolitik açıdan büyük önem
taşımaktadır. Dünyanın siyasi ve ekonomik gücünün önemli bölümü toplanmış
Avrupa yeni dünya düzeninde ne kadar öneme sahipse, Asya bölümü de bundan az
olmayan bir önem taşımaktadır. Doğu ile Batı arasında geçiş rolünü oynayan
Azerbaycan istese de istemese de yeni dünya düzenine karışmaktadır. Çünkü
Avrasya dünya siyasetinin merkezi arenası olduğundan bu bölgede yerleşip
tarafsız kalmak mümkün değildir. Ayrıca Azerbaycan coğrafi olarak ne tam
Avrupa, ne de tam Asya devleti değildir. Avrupa ile Asya’nın altın köprüsü
sayılan Azerbaycan dünya politikasını belirleyen devletler için hayati önemli
jeopolitik mekandır.
Bağımsız Azerbaycan için artık yeni dünya
düzeni politikasında karmaşık, kapsamlı, uzun vadeli geostratejinin
hazırlanması ve ortaya koymasının zamanıdır. Çünkü bölgede yaşanan veya
yaşanacak küresel önemde siyasi süreçlerde aktiv olmamak cumhuriyetimiz için
olumsuz sonuçlar doğura bilir. Bu küresel siyasette etkinlik ülkenin gelişimini
ve güvenliğini sağlıyor. Azerbaycan’ın coğrafi konumu onun dünya düzeninde
lider yöneticilerden olmasına olanak tanır. Ülkemiz Doğu ve Batı kültürlerinin
buluştuğu mekanda, islam ve Hıristiyan dinlerinin sınırında bulunmaktadır. Bu
nedenle dinlerarası diyalogda yer imkanına, tek dünya kültürünün oluşumundaki
faaliyetine göre önemli rolü olabilir. Bu pozisyon Azerbaycan’ın yeni dünya
düzeni politikalarının uygulanmasında önemini daha da artırıyor. Azerbaycan
gelişmiş dünya devletleri ile karşılaştırıldığında bir az daha düşük dereceli
sayılsa da potansiyeline göre orta dereceli devlettir.
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin jeopolitik önemini
artıran, ulusal çıkarlarının garantisi ve temel araçlardan biri de uluslararası
alanda petrol faktörü ile ilgilidir. Amerika siyaset bilimcilerinden Konatın
fikrine göre, jeosiyasetde petrol faktörü önemli bir rol oynar. Hazar’ın
200’den fazla petrol yapısının 145-i Azerbaycan sektöründe bulunmaktadır.
Azerbaycan’ın zengin petrol kaynaklarına sahip olan coğrafi mekanda yerleşmesi
XX yüzyılın 90’lı yıllarında milli lider Haydar Aliyev tarafından doğru
değerlendirildi. Devletin petrol stratejisi zamanın talebine uygun olarak
zamanında milli çıkarlara göre yöneltildi.
Azerbaycan bugün Avrupa ve bütün dünya enerji
pazarında lider güçtür. Azerbaycan’ın enerji piyasasına katılması ile yeni bir
canlanma gözlemlenmiş, petrol-gaz altyapısının modernleşmesi doğrultusunda
doğru politik adımlar atılmıştır. Görüldüğü gibi enerji politikamızla ilgili
tüm adımlar düşünülmüş olarak atılmaktadır. Şu anda Azerbaycan Avrupa’nın
enerji güvenliği konularının çözümünde Avrupa ile bu yönde ortak olarak
çalışmaktadır.
TAB Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan,
Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan, Tacikistan gibi devletlerden oluşsa da,
onun misyonu, kapsamı, mensup olduğu medeniyet doğrultusu gibi faktörler bu
bloğa ek devletlerin katılmasını mümkün kılıyor. Hem de buraya diğer
devletlerin kabulünü mümkün kılan etkenlerden bir de, TAB ın yeni dünya
düzeni fikrini savunmasıdır.
Cumhuriyetimizin ulusal çıkarlarının
jeopolitik açıdan gerçekleşmesinin etkenlerini aşağıdaki tezlerle
özetlenebilir:
– Devlet bağımsızlığının, toprakların
korunması jeopolitik açıdan Azerbaycan’ın ulusal çıkarlarının sağlanması
açısından özel önem taşımaktadır. Çünkü Azerbaycan Batı ile Doğu arasında köprü
rolünü oynamakla, bir çok ilgi ve menfaatlerin çarpıştığı karmaşık bir
jeopolitik mekanda bulunmaktadır. Bu açıdan milli çıkarların jeostratejik
değişikliklerin arka planda gerçekleşmesi sorunu özel aciliyet arz etmektedir;
– Günümüz gerçekleri ispat ediyor ki, enerji
devletinin temel gücüdür. Petrolle zengin olan ülkelerde jeopolitik petrol
mekanı oluşmaktadır. Başarılı petrol stratejisi sonucunda Azerbaycan da bu
mekana girmiştir. Bu durumda ise Azerbaycan’ın petrol servetinin verimli ve
hedefli şekilde kullanımı,gelirlerin halkın geleceğinin gelişmesi yönlenünde
harcanması her zaman ilk sırada olmuştur;
– Azerbaycan kendisini tüm imkanlarını
kullanarak modern uluslararası güvenlik sisteminde aktif şekilde katılmaktadır.
Bu ise yeni tehditlerin gözaltında tutulması, kaldırılması, ayrıca devletin
ulusal çıkarlarının korunması yönünde ciddi faaliyetin gerçekleştirilmesine
olanak tanımaktadır.
Güney Kafkasya bölgesi ve onun en umut verici
ülkesi olan Azerbaycan küresel, bölgesel ve bölgeden öte güçlerin büyük dikkat
merkezinde tuttuğu arazidir. Burada ikili ve çok taraflı düzlemde çıkarlar
toplanmıştır. Bu açıdan Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yeni dünya düzeninde rolü
önemli ölçüde artmaktadır. Bugün
küresel ve bölgesel düzeyde jeopolitik güce dönüşmeye çalışan herhangi bir
devlet Hazar bölgesinde, bölgenin öncü ülkesi olan Azerbaycan’da etkisini
artırmayı öncelik olarak görüyor.
Azerbaycan Batı’ya kendisinin Avrasya
coğrafyasındaki önemli jeopolitik durumunu ve zengin enerji kaynaklarını
gerekli düzeyde sunarak, Güney Kafkasya’nın lider devleti statüsünü koruyor. Şu
anda bölgede ve dünyada yaşanan önemli ekonomik, siyasi, kültürel olay ve
süreçlerde Azerbaycan devleti gerektiği gibi temsil edilmektedir, kendi
konumunu belirtmiş ve çıkarlarını korumuştur.
Cumhuriyetimizde gerçekleştirilen demokratik
reformlar ve ekonomik değişiklikler, aktif dış politika bugün dünyanın en güçlü
devletlerinin, prestijli kurum ve kuruluşlarının dikkatini Azerbaycan’a
yöneltmiş, uluslararası hukuk normlarına uygun karşılıklı yararlı işbirliğinin
kurulmasına ve gelişmesine uygun ortam yaratmıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin
jeopolitik çıkarları onun tüm alanlarda kendi ulusal devletinin kurulması ve bu
doğrultuda hedeflere ulaşmak gibi ekonomik-siyasi kültürel yükselişinin temel
faktörüdür.
Yeni jeopolitik beklentileri zemininde
Cumhuriyetimizin çağdaş gelişme stratejisinin uygulanması çok yönlü ve karmaşık
bir süreçtir. Bu süreci zorlaştıran faktörleri ve ulusal gelişme stratejisi ile
ilgili beklentileri aşağıdaki tezler şeklinde ifade etmek mümkündür:
– Azerbaycan’ın bulunduğu Kafkasya bölgesi
jeostratejik konumu açısından yeni dünya düzeninde büyük önem taşımaktadır. Bu
durum yeni düzen içerisinde büyük güçler arasında dengeyi oluşturmak açısından,
hem de petrol rezervlerine sahip olması nedeniyle ekonomik açıdan bakıldığında
açıkça görülmektedir. Bu şartlar altında düzgün bir dış politikanın hayata
geçirilmesi Azerbaycan’ın nüfuzu açısından çok önemlidir;
– Bölgede mevcut çatışma, özellikle
Azerbaycan’ın haksızlığa uğradığı Dağlık Karabağ sorunu Cumhuriyetimizin
güvenliğinin sağlanmasın önemli ölçüde gerekli olduğunu bir daha ispat ediyor.
AGİT-in Minsk Grubu üyelerinin sorunun çözümü sürecine samimiyetsiz yaklaşımı,
kendi jeopolitik çıkarlarını sağlamaya çalışmaları askeri-stratejik kaynakların
ordu kuruculuğuna yönelmesi, onun güçlü savunma gücünün oluşturulmasını zorunlu
kılıyor. Aynı zamanda silahlı kuvvetlerin askeri-teknik ve personel
potansiyelinin güçlendirilmesi de önemlidir. Bu
sonuçla söylemek mümkündür ki, Azerbaycan kendi askeri-jeostratejik ve güvenlik
politikasının önceliklerini NATO ile işbirliği zemininde daha da genişleterek,
kendi toprak bütünlüğünün sağlanmasına, bölgede çatışan çıkarlar arasında bir
denge kurulmasına çalışacaktır;
– Azerbaycan’ın uluslararası enerji
güvenliğinin sağlanmasında yakından katılımıyla ülkemizin Avrupa’nın enerji
güvenliğinde konumunu güçlendiriyor. Genellikle, Avrupa’nın enerji güvenliği
yönünde Azerbaycan’la ilgili beklentileri de fazladır. Yakın yıllarda
“Şahdeniz” de gaz ihracı maksimum düzeye ulaşacaktır. Tabii ki, bu
zaman enerji güvenliği Avrupa’yı şimdikinden daha da çok düşündüren güncel
mesele olarak gündemde olacaktır. “Umut” ve “Abşeron” dan
üretimin başlaması ise Azerbaycan’ı gelecekte aslında dünyada büyük gaz
ihracatçısı olan ülke olarak tanıtacaktır. Bu da Azerbaycan’ın Güney
Kafkasya’daki jeopolitik konumunu daha da güçlendirecektir;
– Azerbaycan’ın jeostratejik konumu Orta Asya
ile Avrupa arasındaki enerji, ulaşım ve iletişim uluslu projelerin merkezinde
durmasına uygun ortamı yaratmaktadır. Yani Azerbaycan gelecekte de Orta Asya
ülkelerinin jeoekonomik ve jeopolitik çıkarları, bölgesel güvenliğinin
sağlanmasında doğrudan katılacaktır. Çünkü Azerbaycan Cumhuriyeti Doğu ile
Batı, Kuzey ile Güney arasında köprü rolünü oynamak için gerekli imkanlara
(uygun jeopolitik konuma, doğal kaynaklara, yüksek insan potansiyeline vb.)
sahiptir. Bunu ünlü Norveç araştırmacısı Byörn Veqqe böyle bir cümle ile ifade
etmektedir: “Azerbaycan dünyada en büyük yol ayrımıdır”.
Analizler gösteriyor ki, Azerbaycan bölgenin
geosrateji rolünde lider ülkedir; bölgesel projelerin temel girişimcisi ve
katılımcısıdır. Bu ise sonuç olarak yeni jeopolitik değişiklikler eşiğinde
Azerbaycan’ın bölgede liderliğinin korunmasına olanak yaratan stratejik
adımların atılmasını gerektirir. Azerbaycan her alanda diğer devletlerle
işbirliği yapmaya hazır olan ülke gibi kendi konumunu korumaktadır. Bu ister
bölgesel, gerekse küresel ölçekte cereyan eden olay ve süreçlere ülkemizin
aktif şekilde katılımını sağlayacaktır. Azerbaycan kendisinin jeoekonomik,
askeri-jeostratejik ve güvenlik çıkarlarını, milli ilgi ve menfaatinin
korunmasına hizmet eden stratejik konseptini dönemin gerçekleri ve gelecek
beklentilerle uzlaşmış şekilde hazırlamaktadır.
Gelecek dünyanın siyasi coğrafyasını tahmin
etmek olağanüstü zor meseledir. Fakat küresel sistemde yaşanan tektonik çatışmalar,
mini lokal savaşlar çok sayıda faktörler XXI yüzyılın jeostratejik şemasını
kısmen anlatmaktadır. Devletin ve toplumun, vatandaşlarının menfaatlerinin
korunması için tek dış politika, diplomatik becerisi yapılmalıdır. İster
Azerbaycan, gerekse diğer ülkeler dış politikada dünyada yaşanan siyasi
gerçeklerin mantığına ayak uydurmalı ve kendi politikasını hem de yeni dünya
düzenine uygun kurmalı, düzgün uzlaştırmalıdır. Eğer Azerbaycan’ın devlet
menfaatlerinin, ulusal çıkarlarının uluslararası devletler tarafından
desteklenmesi Azerbaycan’ın hayatında önemliyse, diğer taraftan Azerbaycan ile
işbirliği yapan Batılı ülkelerin ve enerji kaynaklarının güvenliği için de
önemlidir.
Böylece, küreselleşmenin derinleştiği bir
dönemde dünya düzenin de yaşanan süreçlerin hangi mecraya sürükleyeceğini
beklemek riskli yaklaşımdır. Dolayısıyla, gelecekte de Cumhuriyetimizin gücü ve
kaderi milli birliği, ideolojik güvenliği, ayrıca, ekonomik bağımsızlığı,
siyasi egemenliği korumak, tüm bunlara paralel olarak dünyaya entegrasyonu
sürdürmesi politik yeteneğine bağlı olacaktır. Cumhuriyetimiz ise Batı ile Doğu
arasında hem enerji, hem ulaşım, hem de bilgi teknolojileri koridorlar merkezi
olma konumunu korumakla, bölgesel güvenliğin garantörü konumunu sürdürecektir.