Azerbaycan Cumhuriyeti 18 Ekim 1991’de
bağımsızlığını kazandıktan sonra, devletçiliğini geliştirerek güçlendirmek için
tarihi fırsat elde etmiş oldu. Böyle bir ortamda milli devletçilik ilkelerine
uygun olarak yeni dış siyasetin oluşturulması ve hayata geçirilmesi en önemli
mesele olarak önümüzde duruyordu. Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı asılsız
toprak iddiaları ile Dağlık Karabağ’da başlayan Ermeni bölücülüğü ve askeri
tecavüzün genişlemesi ülkemizi ciddi siyasi ve ekonomik sorunlarla yüz yüze
koymakla birlikte, devletimizin dış politikada da önemli görevlerin yerine
getirilmesini ön plana çekti.
Ermenistan’ın
ülkemize karşı askeri saldırısının önlenmesi, onun ağır sonuçlarını ortadan
kaldırmak, devletimizin toprak bütünlüğünü ve güvenliğini sağlamak, dünyaya
siyasi ve ekonomik entegrasyon lüzumu düşünülmüş, seri ve aktif dış politika
gerektiriyordu.
1993 yılının ikinci yarısında Ulusal Önder Haydar Aliyev’in
yeniden iktidara gelişi Azerbaycan’da bağımsız devlet düşüncelerinin ortaya
çıkmasına olanak sağladı. Bundan sonra Azerbaycan’ın dış politikasında mevcut
gerçekleri dikkate alan ve ülkemizin milli menfaatlerinin korunmasına yönelik
fiili değişiklikler yapıldı. Bu dönemden başlayarak gerçekleştirilen dış
politikamız işte Ulusal Önder’in adı ve faaliyetleri ile ilgilidir. Zengin
devletçilik deneyimine dayanarak devletimizin yeni dış siyasetinin temel
yönlerini belirleyen Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in bu yenilenmiş dış politika
çizgisinde öncelikle bir takım en önemli ve acil görevlerin yerine getirilmesi
öne konmuştu.
Bu görevlerden biri
ve en önemlisi Azerbaycan’ı uluslararası alandaki tecrit durumundan çıkarmak,
ülkemiz hakkında oluşturulan olumsuz kamuoyunu dağıtmak ve halkımızın hak işini
dünya kamuoyuna olduğu gibi ileterek cumhuriyetimiz çevresindeki bilgi
ablukasını delmekten ibaretti. Bu nedenle yeni dış politika çizgisi için her
şeyden önce savaşı durdurmak ve huzurlu ortam sağlanmalı idi. Bu amaçla 1994
yılı mayıs ayından Ermenistan’la ateşkese ulaşılması ve ülke genelinde istikrar
oluşturma yolunda atılan adımlar sayesinde yeni dış politika çizgisinin hayata
geçirilmesi için gereken elverişli huzurlu ortam oluştu.
Demokratik devlet yapılanması yoluna kadem koymuş Azerbaycan
Cumhuriyeti bağımsızlığını kazandıktan sonra, karşılaştığı sosyal ekonomik ve
siyasi sorunların başarıyla çözümlenmesi ülkemizin uluslararası alandaki
konumu, ayrı ayrı ülkelerle milli devlet çıkarlarına uygun karşılıklı faydalı
ilişkiler ve dünya birliğine entegrasyon sürecinin yoğunluğu ile yakından
ilişkili idi. Bu anlamda Azerbaycan’ın uluslararası ilişkiler sisteminde iyi
yer tutması için dünya politikasının şekillenmesinde rol oynayan devletlerle ve
uluslararası kuruluşlarla karşılıklı ilişkilerin düzenlenmesi ve geliştirilmesi
önem arz ediyordu.
Azerbaycan’ın
Avrupa güvenlik sistemine katılması
İşte bu nedenle dünya birliğine eşit üye olarak dahil olmaya
çalışan ve bağımsızlığının ilk adımlarını atan, hem de Ermenistan’ın askeri
saldırısı sonucunda toprak bütünlüğü bozulmuş Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dış
politikasında dünya birliğine entegrasyonu, ikili ve çok taraflı ilişkiler
dahil uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla ilişkilerin kurulması ve
geliştirilmesi Ulusal Önder Haydar Aliyev’in faaliyetinin başlıca yönlerinden
birini teşkil etmiştir.
Ulusal Önder çok becerikli, son derece tecrübeli devlet
başkanı ve büyük bir politikacı olarak bu zor ve karmaşık görevlerin üstesinden
başarıyla ve büyük ustalıkla gelmek becerisi sergiledi. Ülkemizin sistemli
şekilde dünya birliğine entegrasyonunda ikili ve çok taraflı siyasi ilişkilerin
genişletilmesi doğrultusunda atılan adımlar büyük önem taşımaktadır.
Bu açıdan Hazar Denizi’nin Azerbaycan sektöründeki petrol
yataklarının kullanımına dair 20 Eylül 1994’te imzalanan “Yüzyılın
anlaşması” ülkemizin dünya devletleri ile karşılıklı ilişkilerinin
derinleşmesi ve uluslararası konumunun güçlendirilmesine büyük bir ivme verdi.
“Yüzyılın anlaşması” ve sonraki yıllarda imzalanan çok sayıda petrol
anlaşmaları Azerbaycan’ın dünya birliğine entegrasyonunu hızlandırdı. Bundan
önce Haydar Aliyev Azerbaycan Cumhurbaşkanı olarak ilk dış ziyareti sırasında 1993
yılının Aralık ayında önemli bir belgeye daha imza atmıştı. Öyle ki, yeni Avrupa için “Paris
Şartı”na katılan ülkemiz Avrupa’nın genel güvenlik sistemine doğru ilk
büyük adımı atmış oldu.Ulusal Önder Haydar Aliyev dış politika çizgisinde
uluslararası kuruluşlarla işbirliğinin genişletilmesi konularına çok büyük
dikkat çekmiştir. Azerbaycan’ın uluslararası kuruluşlara üye olmakla birlikte,
onların çalışmalarına düzenli, hem de aktif olarak katılmak ve verimli
işbirliği ülkemizin sorunlarını dünya kamuoyuna duyurmak için büyük önem
taşımaktadır.
Bu açıdan 4 Mayıs
1994’te Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in “Barış için ortaklık”
programının çerçeve belgesini imzalaması Azerbaycan’ın uluslararası konumunun
güçlendirilmesi yönünde atılan önemli adımlardan biri oldu . Bu programın
Azerbaycan için önemi şudur ki, ülkemiz NATO üyesi olan Avrupa ülkeleri ve ABD
ile dünya güvenlik sisteminin ve uluslararası ilişkilerinin sivil kuralları
çerçevesinde her türlü işbirliği olanağı kazandı. Bu da NATO’nun askeri
yapıları ile Azerbaycan ordusunun barış için işbirliği yapmak, ortak eğitim ve
tatbikatlar geçirmek, onların ordu yapılanması birikiminden yararlanmak,
personel eğitimi vb. alanda ortak hareket etmek imkanı vermekle birlikte,
ülkemizin bu programda katılımı öne sürülen amaçların gerçekleştirilmesi için
elverişli ortam yaramıştır.
Azerbaycan’ın NATO
ile işbirliğini cumhuriyetimizin dış politika stratejisinin bir kaç temel
unsuru açısından değerlendirilmelidir. Birincisi, genç Azerbaycan devleti kendi
dış politikasında uluslararası kuruluşlarla işbirliğine özel önem veriyor.
İkincisi, Azerbaycan uluslararası kuruluşların üyesi olan tüm dünya devletleri
ile işbirliğine katılmaktadır ve çok taraflı diplomasi siyaseti uyguluyor.
Üçüncüsü, Azerbaycan’ın savaş durumunda olması gerektirir ki, tüm araç ve
yollarla uluslararası alemle temasta olsun ve onu bağımsızlık sorunlarımızın
çözümüne daha fazla katsın. Bu üç etken Azerbaycan’ın NATO programına
katılmasında önemli bir rol oynamıştır. Bugün NATO ile ilişkilerin
genişletilmesi ve derinleştirilmesi, Azerbaycan’ın dünya birliğiyle
bütünleşmesi, kendi çıkarlarını doğrudan temsil etmesi açısından özel önem arz
ettiğinden bu alanda faaliyet bağımsız Azerbaycan devletinin dış politikasının
öncelikli yönlerinden birini oluşturuyor.
22 Nisan 1996’da
Lüksemburg’da Avrupa Birliği ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında ticaret,
yatırım, ekonomi, mevzuat, kültür, göç ve yasadışı ticaretin önlenmesi alanında
işbirliğini öngören “Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması” (PCA)
imzalanmıştır . Bu anlaşmanın imzalanması Azerbaycan’ın dış politikasının en
başarılı sayfalarından biri olarak değerlendiriliyor. Devletimiz ve halkımız
için önemli tarihi önem arz eden bu anlaşma Azerbaycan’ın Avrupa yapıları ve
enstitüleri ile ilişkilerinin genişlemesi, özellikle entegrasyon yönünde hukuki
temel rolünü oynuyor.
Azerbaycan’ın Avrupa
kurumlarına entegrasyonu yönünde Avrupa Konseyi eşit üyesi olması –
cumhuriyetimizin önemli sorunlarının dünya kamuoyunun dikkatine objektif
erdirilmesi için yeni ve çok önemli tribün vermiş oldu. Öyle ki, Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi 2001 yılı 17 Ocak’ta temsilciler seviyesinde yapılan
toplantısında Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Avrupa Konseyi’ne tam üye kabul edilmesine
dair karar kabul etti. Bu karar Ulusal Önder’in ileri görüşlü, iç ve dış
politikasının ve bu yönde yapılan faaliyetinin sonucu idi. Az sonra, yani 25 Ocak’ta Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar
Aliyev’in katılımıyla Strasbourg’da ülkemizin bu örgüte üye kabul edilmesi
dolayısıyla resmi tören düzenlenmiş ve devletimizin üç renkli bayrağı
dikilmiştir. Bu olayı Ulusal Önder Haydar Aliyev yüksek değerlendirerek
demişti: “Azerbaycan’ın Avrupa Konseyi’ne kabul edilmesi sadece bağımsız,
egemen, demokratik, laik bir devlet olarak tanınması değildir, hem de Avrupa
ailesinin eşit üyesi olarak Azerbaycan devletinin gelişmesinde yeni aşamanın
başlangıcıdır”.
Azerbaycan
Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev Avrupa Konseyi kürsüsünün Azerbaycan’ın çıkarlarına uygun şekilde
kullanılması için başarılı bir adım attı. Öyle ki, Avrupa Konseyi
Parlamenterler Asamblesi’ndeki Azerbaycan heyetine milletvekili İlham Aliyev’in
rehberlik etmesi ve daha sonra Sayın İlham Aliyev’in AKPA’daki etkinliği Ulusal
Önder Haydar Aliyev’in öne sürdüğü
tüm görevleri gerçekleştirdi. Sayın İlham Aliyev kendisinin mantıksal
çıkışları, somut önerileri ile bu nüfuzlu uluslararası organizasyonda dikkati
çekti ve Azerbaycan’ın nüfuzunu daha da yükseltti. O, Azerbaycan heyetinin
başkanı olarak ilk kez bu kurumun kürsüsünden Ermenistan silahlı kuvvetleri
tarafından Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ ve daha 7 bölgesinin işgal edildiğini,
işgal edilmiş toprakların terörizm ve uyuşturucu maddelerin transit geçişinde
kullanıldığını beyan etmiştir. Avrupa Konseyi belgelerinde Ermenistan saldırgan
devlet olarak tanınmış, işgalci birliklerin hemen Azerbaycan topraklarından
çıkarılması talep edilmiştir. Söylenilen bu olgular AKPA’nın belgelerine yansır
.
İşte Sayın İlham
Aliyev’in ilkesel ve seri faaliyeti sonucunda AKPA’nın 2002 eylülünde yapılan
sonbahar oturumunda ilk kez olarak bu uluslararası kurumun belgelerinde
Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından Dağlık Karabağ’ın işgali olgusu resmi
şekilde yer buldu . Bu olay Azerbaycan heyetinin, özellikle, Heyet Başkanı
Sayın İlham Aliyev’in kararlı tutumunun sonucu idi. Tüm bunların mantıksal
devamı olarak 2003 yılı 27 Ocak’ta siyasi yeteneği, diplomatik mahareti ve
ilkeselliği ile seçilen Azerbaycan Heyeti Başkanı Sayın İlham Aliyev’in
AKPA’nın başkan ve kurumun Büro üyesi seçilmesi ile bağımsız Azerbaycan
tarihine yeni sayfa yazmış oldu .
Genellikle,
Azerbaycan’ın Avrupa Konseyi ile diplomatik ilişkileri son yıllarda yükselen
bir çizgi üzerinde gelişmiştir. Azerbaycan’ın hak sesinin dünya kamuoyuna doğru
şekilde ulaştırılmasında bu kurumun önemli rolü olmuştur. Özellikle, ülkemizin
yasama organı olan Ulusal Meclis’in AKPA’deki heyetinin faaliyetleri Avrupa
Konseyi ile işbirliğinin genişletilmesi ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
2001-2003 yıllarında, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde heyet
tarafından onlarca belge hazırlanmış ve konseyin resmi belgeleri gibi
yayılmıştır.
Kazanılan bu
başarılarla birlikte, Azerbaycan’ın en acıklı sorunu olan
Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümlenmesi Ulusal Önder
Haydar Aliyev’in dış politika faaliyetinde başlıca yer tutmuştur. Bu amaçla
1993 yılının ikinci yarısından başlayarak Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev
cumhuriyetimizin güvenlik sorunlarını, özellikle, Ermenistan’ın ülkemize karşı
asılsız toprak iddiaları ve askeri saldırısı meselelerini uluslararası aleme
çıkararak, bölgede barışın sağlanması için uluslararası kurumların etkisini
arttırmaya çalışmıştır. Bu amaçla Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in en
üst düzeyde devlet başkanları ve heyetleri ile ikili, hem de çok taraflı
görüşmede AGİT zirve toplantılarında, Minsk Grubu eşbaşkanları ile yürütülen
müzakerelerde, aynı zamanda Ermenistan Cumhurbaşkanı ile görüşmelerde
gösterdiği çabalar Ulusal Önder’in yürüttüğü siyasetin önemli bir bölümünü teşkil
etmiştir.
Öyle ki,
Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun barışçıl yöntemlerle
çözümlenmesi yönünde Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in kararlı ve gergin
faaliyetleri sonucunda 1994 yılı 12 Mayıs’ta ateşkes düzenlemesi yapıldı ve
bundan sonra AGİT Minsk Grubu çerçevesinde düzenli olarak görüşmeler yapılmaya
başlandı. Daha sonra, 1994 yılının Aralık 5-6’da AGİT Budapeşte yapılan Zirve
toplantısında Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in esnek diplomasisinin etkisi ile
“Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili AGİT faaliyetinin
yoğunlaştırılmasına” karar verildi .
1996 yılının Aralık
2-3-de AGİT Lizbon’da yapılan zirve toplantısında kabul edilen ve sorunun
düzene sokulmasının uluslararası hukuki altyapısını teşkil etmiş olan belge
Ermenistan-Azerbaycan sorununu adaletle gidermek yolunda büyük siyasi başarı
sayılabilir. Zirve toplantısı sırasında Ulusal Önder’in siyasi iradesi ve
diplomatik faaliyetleri sayesinde sorunun çözümünün siyasi-hukuki çerçevesini
belirleyen özel bir belge kabul edildi. Ermenistan-Azerbaycan sorununun
çözümüne ilişkin 3 temel prensibi yansıtan ve AGİT Dönem Başkanı, İsviçre
Dışişleri Bakanı Flavio Kottinin adından verilen bu açıklama Ermenistan hariç,
dünyanın 53 devleti tarafından savunuldu ve Lizbon Zirvesi’nin Nihai
belgelerine eklendi .
Genellikle, Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığı
ve Dağlık Karabağ sorununun barışçıl yöntemlerle çözümlenmesi Ulusal Önder
Haydar Aliyev’in dış politika etkinliğinde önemli yer tutmuştur. Sadece şunu
belirtmek yeterlidir ki, 1993-2003 yıllarında Azerbaycan’ın devlet başkanı
Haydar Aliyev Ermenistan Cumhurbaşkanı ile 23, AGİT yönetimi ve Minsk grubunun
temsilcileri ile 150’ye kadar müzakere yapmıştır . Azerbaycan Cumhurbaşkanı bu
dönemde 80 kadar ülkenin devlet başkanları ile yaptığı 500’den fazla görüşmede,
hem de nüfuzlu uluslararası kuruluşların en üst düzey temsilcileri ile, ayrıca
AGİT, NATO, Avrupa Konseyi, İslam Konferansı Örgütü, BDT, GUAM, Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı, Türk dili konuşan ülkelerin devlet başkanlarının zirve
toplantılarında Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu müzakere
edilmiştir.
___________________
1- Elçin Ahmedov, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Başkanlığına
bağlı Devlet İdarecilik Akademisi, uluslararası ilişkiler bölümü, öğretim
üyesi, elchin_ahmedov@yahoo.com
2-Haydar Aliyev
Azerbaycan’ı dünyaya tanıtıyor /tertibçi – Şükürov İ/. Bakü, 1994, s.109.
3- “Halk qazetesi”, 10 mayıs 1994.
4-Ali Hasanov. Modern Uluslararası İlişkiler ve
Azerbaycan’ın
Dış Politikası.
Bakü, 2005, s. 494.
5- “Azerbaycan” qazetesi, 28 ocak 2001.
6- Azerbaycan ve Avrupa Konseyi. Bakü, 2009, s.86-88.
7- A.g.e. s.107.
8- A.Hasanov, a.g.e. s.725-726.
9- OSCE, Lisbon Document 1996. Lisbon, 1996, p.6.
10- Elçin Ahmedov,
Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısı: tahlili hronika (1987-2011).
Ansiklopedik yayın. (1987-2011). Bakü,
2012, s.339.