Günümüzde en çok gündemde olan tartışılan oluşumlardan birisi de küreselleşme olgusudur. Literatürde küreselleşme sürecinin temelinde yatan gerçekler arasında iletişim ve bilişim teknolojisi alanında ortaya çıkan gelişmelerdir. Sovyet sisteminin çöküşüyle de iki kutuplu bir dünyadan tek kutuplu bir dünyaya geçilmiştir İletişim ve bilişim devrimiyle de hız kazanan küreselleşme, tüm dünyada ulusların, ulusal ve uluslararası, ekonomi,ticareti,devletlerin ekonomik,siyasi ve kültürel kararlarını etkiliyor,biçimlendiriyor.
Öncelikle belirtmek gerekmektedir ki, küreselleşme kavramı çok yönlü bir kavram olup, insanların ilgi alanına göre iktisadi, siyasi ve kültürel yönleriyle gündeme gelmektedir. Aslında tayin edici yönü iktisadi olduğu ve kapitalist gelişme sürecinin bir yansıması olduğu halde hemen her vesile ile sürekli küreselleşme kavramından bahsedilmesi ve onun erdemlerinin anlatılması gibi bir durum karşımızda durmaktadır.
Dünyada yeni bir bin yıla girilirken, yönetim bilimi çok önemli değişimler geçirmektedir. Bu değişimler hem yönetim biliminin kuramsal yapısında hem de yönetim uygulamalarında yaşanmaktadır. Dünya ekonomisinin içinde bulunduğ u koşullar ve dünya nüfusunun hızla büyümesi gerçeği, yönetim biliminin kuramsal içeriğinin ve uygulama koşullarının hızla değişmesini kaçınılmaz kılmaktadır.
Bazı araştırmacılara göre Çin ekonomik küreselleşmeden en çok yararlanan ülkelerin başında gelmektedir.
Nüfusun yüzde 95’i okuma-yazma biliyor. Çalışan nüfus 829 milyonu geçiyor. Çin’de nüfusu 1 milyonun üstünde 200 kent var. Avrupa kıtasının milyonluk kentlerinin 39 olduğunu göz önüne alırsak, Çin’in büyüklüğünü daha iyi anlayabiliriz. Çin’de gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 47’sini sanayi sektörü sağlıyor. ABD’de ve AB ülkelerinde bu oran yüzde 20 kadar.
Dünyanın ekonomik büyümesinin üçte birini Çin gerçekleştiriyor. Enflasyon sadece yüzde 3.3, işsizlik yüzde 4.4. Batı ülkelerinde işsizlik oranının yüzde 10’dan başladığını hatırlatayım.
1978 sonrası süreç, ekonomide olduğu kadar, idari yapı ve işleyişte de önemli değişimler getirmiştir. 1980’li yıllardan başlayara, Çin büyük ve tarihi değişiklikler yaşıyor. Hızlı ve genişleyen sosyal, ekonomik ve siyasi gelişmeleri takip etmek için, Çin hükümeti ekonomik kalıknma ve sosyal kalkınmayı teşvik etmek amacıyla, onun devlet yönetiminde de bir takım önemli reformlar düzenlendi. 1980 yılından itibaren Çin hükümeti altı idari reform hayata geçirmiş ve piyasa ekonomisi sistemine adapte edebilir idari sistem kurmuştur. İlk yıllar Çin kamu yönetiminde bir çok sorunlar olmuştur. Bunlar şunlardır: kapsamlı ve ciddi planlama sisteminin sosyal ve ekonomik politkanın tüm yönleriyle kontrolü, güç yapısı çok merkezi idi, geniş ve şişirilmiş bürokratik yapı, devlet mali yükünün çok olması.
Buna bakmayarak kısa zamanda başarılarda elde olundu. Başarıları örgütlerin ve heyetin azaltılmasında, devlet fonksiyonlarının kökünden değiştirilmesinde, yerel işletmelerin olmayan kurumsal yerelleşme tarafından stimullaştırılmasında ve toplum üzerinde devlet kontrolunun aşamalı azaltılması, makro-kontrol ve sosyal yönetimde devlet fonksiyonlarının güclendirilmesi, Devletin toplum üzerinde zayıflamış kontrolü gözlemlemek olur. Mevcut idari sistemde sorunlar halen mecuttur. Çeşitli düzeylerde mevcut hükümetler halen fonksiyonların bölüştürülmesinde totaliter toplum modeline meruz kalıyor. Devlet yönetiminde kanundan daha çok amirlerin iradesi avantajı oluşturuyor. Vatandaşların siyasi katılımı için kanallar yönetim sürecine dahil edilmemiştir.Bunlarla yanaşı Çin kamu yönetiminde yeni eğilimler müşahide olunmaktadır. Bunlar şunlardır.
Düzenleyici devletten hizmet odaklı hükümte geçiş, totaliter hükümetten sınırlı hükümete, kişiliğin hakimiyetinden hukukun yönettiği hükümete, piramida şekilli hükümetten düz hükümete, avarçekme odaklı devlet sisteminden direksiyon odaklı devlet sistemine geçiş, piramit biçimli devlet yapısnıdan pürüzsüz devlet sistemine geçiş teşkil etmektedir.
Çin’in ekonomik ve siyasal anlamda yükselişi sonucunda Türkiye’nin Çin’e yönelik olası politikası ve karşılıklı ilişkileri de önem kazanmaktadır.
Kaynakça:
Erdal Şafak, “Çin Başdöndüren Çin ” Sabah Gazetesi, 21 Şubat 2012 15 Kasım 2009
Hüseyin Yayman, “Küreselleşme Tartışmalarının Türkiye Özeline Yansımaları”, Sayıştay Dergisi, Temmuz-Eylül 1999