Bu siyaset ve tutumun, hiç şüphesiz Kıbrıs sorunu bakımından küçümsenemeyecek bir önemi vardır. Çünkü bu yargı gerçekçi bir temele dayanmaktadır. Şöyle ki: Kıbrıs’taki iki halk kendilerini anavatanlarına bağlı ve adada bu iki milletin (Türk ve Yunan) birer uzantısı olarak görmüşler ve Kıbrıs’ta varlıklarını bu temele bağlamışlardır.
Kıbrıs devletinin doğuşu da bu temel yargıdan etkilenerek nasibini almış ve Türk ve Rum halkları ortak cumhuriyeti olarak yaratılmıştır.
O halde, bugünkü Kıbrıs sorununa bir azınlık -çoğunluk meselesi olarak bakmak ve soruna bu açıdan bir çözüm bulmaya çalışmak hiçbir esasa dayanmayan çok yanlış bir değerlendirme olacaktır.
Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs’ta hukukî ve politik açıdan hiçbir surette azınlık olarak nitelendirilemez. “Çünkü azınlık, ancak bir milletin içinde yaşayan ve o milletten olmayan, o milletin bağımsızlığa kavuşmasında rolü olmayan unsurdur”. Kıbrıs Türk halkı ise Kıbrıs’ın bağımsızlığını sağlamış iki ana halktan biridir. Bu gerçek Rumların yapmaya çalıştığı gibi bir yana bırakılsa bile, Kıbrıs’taki iki halkı Türkiye ile Yunanistan’ın uzantısı olduklarına göre azınlık-çoğunluk meselesinde Türkiye ve Yunanistan da birlikte dikkate alınacaktır. O zaman da Kıbrıs’taki Türk halkının yine bir azınlık olmadığı ortaya çıkacaktır.
Bugünkü haliyle Kıbrıs sorunu ortak toplumlardan birinin (sayıca çok Rum toplumunun) diğer ortak toplumun (Türk toplumunun) haklarını gaspederek bağımsız, genç Kıbrıs Cumhuriyetini yıkmak ve onu Yunanistan’a bağlayarak yeniden koloni idaresi altına sokmak gayretin den neş’et etmiş bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Rum toplumunun hiçbir esasa dayanmayan bu talep ve faaliyetlerinin temelini biraz geriye giderek bulmak ve açıkça ortaya koymak, bugün Kıbrıs sorunu etrafında yer alan gelişmelerin doğru ve gerçekçi bir açıdan değerlendirilebilmesi için şart olmaktadır.
Megalo İdea ve Enosis
1821’de Mora Yarımadası’nda küçük Yunanistan’ın doğuşu, arkasından kendilerince büyük ve Megalo İdea dedikleri bir de rüyayı getirmiştir. “Bu rüya, Rum bulunan her yerin, dünyanın neresinde olursa olsun, ana Yunanistan’a bağlanacağı esasına dayanmaktadır.”
Bu rüyayı gerçekleştirecek eleman ve ajanlar kilisede yetiştirilmeye başlanmıştır. Bunların görevi Megalo İdea’yı halk tabanlarına indirmek olmuştur.
1878’de Kıbrıs’ın, Osmanlı İmparatorluğu tarafından İngiltere’ye icar edilmesi ile Kıbrıs’ta da ayni gaye uğruna çalışmalar başlamıştır. Yunanistan’da yetiştirilip Kıbrıs’a gönderilen din adamları, öğretmenler ve avukatlar halka inerek Megalo İdea’yı Kıbrıs için “Enosis” şeklinde formüle ederek faaliyete geçmişlerdir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun sıkışık durumundan istifade ederek 1878’de Kıbrıs’a a el atan İngilizler ise her zaman olduğu gibi kendi çıkarları uyarında bir Kıbrıs siyaseti uygulamışlardır. (Bu her zaman çıkar yönünde bir siyaset olagelmiştir.)…



