Bir tek göbek kordonuyla geldik koca dünyaya
Dünyaya gelir gelmez de ilk iş anamıza bağımlılığımızın sembolü o göbek kordonunu kesmeleri oldu
İnsanoğlu tek başına ve çırılçıplak geliyor dünyaya
Öyle saf, öyle masum ve öyle anlamsız
Ne oluyorsa da dünyadayken oluyor
“Dünyada mekân“ diye öyle bir belliyoruz ki; koca koca apartmanlar dikiyoruz bir tek ağaç bırakmamacasına
Dededen yadigâr arazileri kat karşılığında müteahhitlere veriyoruz
Ortalama bir boya ve ortalama bir kiloya sahip, yokluk görmüş, açlık görmüş icabında açıkta kalmış yurdum insanıyken yüzelli metre karelik evlere sığmaz olmuşuz
Bir tane de yetmemiş, bir tane daha, icabında bir tane daha edinmişiz
İhtişamla donatılmış onca büyük evlere rağmen uykumuz geldiğinde boyumuz kadar bir yatağın tüm ihtiyacımızı gördüğünü göremez olmuşuz
Boyumuz kadar bir döşek bu dünyada tüm yorgunluğumuzu alırken, akıbet boyumuz kadar bir mezarda son bulacak bu hikâye
Daha fazlası için korkunç bir hırsla tüketiyoruz zamanı
Gardıroplarda en çok iki kere giyilmiş gömlekler çoğalırken, hayata dair değer yargıları da gömlek değiştirir gibi değişiyor ne yazık ki
Ya beyaz ya da siyah diyoruz hayatın manasına; diğer tüm renkleri yok sayıyoruz, yok saydıklarımızı da aynı hızla unutuyoruz.
Bir lokma, bir hırka yeterken; obeziteyi icat ediyoruz, çağın hastalığı diye… Dünyanın bir yanı açlıktan ölürken, diğer yanında tokluktan mustarip toplumların aşırı yağlanmaya çare arayışları
Bilim adamlarının bu konuda yaptıkları seminerler, sunumlar
İnsanoğlunun göbek kordonuyla anadan ayrılışı ardından, göbek kordonunun koptuğu yerdeki yara kurudukça, ahmaklığa bulanmış bir hırs da yeşeriyor Bir zaman sonra, kendi yarattığının esiri oluyor insan; paranın