Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Kırklareli, doğal güzellikleri ve verimli toprakları ile Trakya Bölgesinde bulunan önemli illerimizden birisidir. Kırklareli Valisi Muammer Muşmal daha önce görev yaptığı yerlerde de önemli devlet hizmetlerine imza atmış valilerimizden birisidir. Kırklareli’nde bir ay gibi kısa bir süre önce göreve başlamasına rağmen ilin tüm ilçelerini gezmiş ve ilçelerin ve il merkezinin ekonomik ve sosyal yönden kalkınması çeşitli toplantılar yapıyor. İlin daha iyi tanıtılması için kitaplar ve tanıtma CD’si hazırlattırmış ve tüm basın ve yayın organlarına dağıtımını başlattırmıştır. Vali Muammer Muşmal ilin tanıtıma ihtiyacı vardır. Bunun için hemen vakit kaybetmeden çalışmaya başladık diyor. Kırklareli Valisi Muammer Muşmal, ayrıca halkla sosyal diyalogu çok iyi olan valilerimizden birisidir. Çok yönlü sosyal kişiliği ile Kırklarleli’li vatandaşlarla kısa zamanda kaynaşmıştır. “Ben yapı olarak, kişilik olarak insanlarla çabuk kaynaşabilen, çabuk ilişki kurabilen, onlarla çok sıkı diyologa girebilen bir yapıya sahibim Hiçbir ziyaretçimi oturarak karşılamam ve uğurlamam bu benim hayat felsefem, bizim yönetim felsefemiz insanların yerine kendimizi bakarak olaya bakmış olacağız diyor. Devlet adamlığı ve net duruşu, samimi ve sevecen tavırlarıyla herkesin takdirini kazan Kırklareli Valisi Muammer Muşmal Kırklareli konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
“Kırklareli’nin il genel nüfusu 333.000, 7 ilçesi bir merkez ilçesi ile sekiz ilçesi mevcuttur. 26 belediyemiz, 174 köyümüz vardır. Kırklareli’nin tabi zenginlikleri, doğal güzellikleri, denizi, barajları, verimli toprakları ile aslında her şeye rağmen görülmeye değer bir ilimizdir. Yüzonbin büyükbaş hayvanı ve ikiyüellibin küçükbaş hayvanı ile ayçiçeği, buğday tarlaları, Türkiye ilk şeker fabrikası olan Alpullu Şeker Fabrikası ile gerçekten Türkiye’nin önemli şehirlerinden birisidir. Ama yaşantı olarak batı kültürü olmasına rağmen, görüntü olarak Anadolu’nun ayrılmaz bir parçası durumundadır. Merkezi nüfusu 62.000 olup, büyük kasaba görünümündedir. Henüz gelişmeye, ilerlemeye, değişmeye ihtiyacı vardır.
Lüleburgaz hariç ilimiz genelinde planlı bir kalkınma olmamıştır. Lüleburgaz biraz sanayi vardır ama orası sanayi olarak yapılmadığı için maalesef dağınık bir sanayi vardır. Lüleburgaz ilçemiz 100 bin nüfusu ile nerdeyse nüfus yönünden il merkezimizin iki katına ulaşmıştır. Ama son yıllarda il merkezimizde organize sanayi bölgesi kurulmuş ve organize sanayi bölgesinde şu anda 750 civarında insan çalışmaktadır. Bizim hedefimiz iki yıl içerisinde bunu 3-4 bine çıkarmaktır. Bunun için iyi bir tanıtım başlattık, insanları davet ediyoruz ve sanıyorum yakın gelecekte artık Kırklareli’de doğasını bozmadan, insan yapısı fazla değişmeden bir sanayi kenti haline gelecektir.
Çünkü burası hemen 40-50 km. sonra Bulgaristan sınıra başlamaktadır. Bizim burada Dereköy sınır kapımız vardır. Türkiye’nin Dereköy’e kadar olan kısmını Avrupa Birliği fonları aslında destekliyor. Fakat bizim kendi ülkemiz, gerek sınır kapısına kadar yolları çok mükemmel yaptığı halde, karşı taraf olan Bulgaristan tarafı yolları yapamadığı için TIR geçişine henüz müsaade edilmemiştir. Sadece yay geçişleri ve taksi geçişine müsaade edilmiştir. Buna rağmen bu kapıdan yılda 500 bine yakın insan gidip, gelmektedir. Bu durum hakkında Bulgaristan yetkilileri ile kısa sürede görüşme yaparak, Bulgaristan tarafındaki yolunda düzgün hale getirilerek, TIR geçişine açabilirsek, Kırklareli’nin bu yakın sınırı olan Bulgaristan’la ve Yunanistan’la rahatlıkla ticari ilişkilerle buranın çehresinin değişeceğine inanıyorum.
Bir ayda ilin tamamına yakınını tanımış oluyoruz
Onun için sizin söylediğiniz gibi ben burada göreve başlayalı bir ay oldu. Biz bir ayda ilin tamamına yakınını tanımış oluyoruz. Çünkü bizim uyum problemimiz diye bir problemimiz yoktur. Ben yapı olarak, kişilik olarak insanlarla çabuk kaynaşabilen, çabuk ilişki kurabilen, onlarla çok sıkı diyologa girebilen bir yapıya sahibim. Öyle olunca şu anda Kırklareli’lerle bütünleşmiş durumdayız.
İnşallah Kırklareli’nin dinamiklerini, kamu kurum ve kuruluşlarını, sivil toplum örgütlerini harekete geçirerek buradaki yeraltı ve yer üstü kaynaklarını harekete geçireceğiz. Bunlardan en önemlisi üzümcülük buradadır. Üzümcülüğün burada milattan önceye dayanan bir geçmişi vardır. Onu harekete geçireceğiz ve önce üzüm sayısını artıracağız ve arkasındanda üzümle ilgili yeni entegre tesisler kurmak için planlama yapacağız. Karadeniz kıyısında gittiğimizde bizim orada sınırımız vardır. Burada İğne Adamız var ve orada dünyanın en önemli ve en büyük longos ormanlarının olduğu bir yer vardır. Oraları tanıtacağız. Şu anda Kırklareli tanıtımı ile ilgili kitapçığımız ve CD’miz çıkmış durumdadır. Bunu tüm basın ve televizyon kuruluşlarına bugünden itibaren göndermeye başlayacağız.
Kırklareli farklı bir tanıtımı olacaktır
Sizin de Kırklareli tanıtımında faydanız olur. Bunun sonunda onların ve bizim tanıtımızla Kırklareli farklı bir tanıtımı olacaktır. Kırklareli müziği ile farklı bir ilimizdir. Diğer değerleri ile birlikte yeni bir sunumla Kırklareli’yi Türk turizmine, kültürüne, tarımına, hayvancılığına inşallah sunacağız. Yakın gelecekte Kırklareli’yi yi noktalara getireceğiz. Kırklareli- sınır kapısı Dereköy’ün arası çok yakın olup, mesafe 40 km.’dir. Kırklareli İstanbul’a çok yakın bir yerdir.
Bir kısmı ile Avrupa, bir kısmı ile Anadolu’dur
Ama bir kısmı ile Avrupa, bir kısmı ile Anadolu’dur. Şimdi bu tanıtımından sonra, Kırklareli bir kere bu ülkenin hayvan ve tarım potansiyelinin olmuş olduğu yerlerin ambarı olabilir. Dericilik çok iyi noktaya gelebilir. Karadeniz Bölgesindeki turizmi deniz ile beraber, müthiş ormanlarımız, doğa turizmi vardır. Kırklareli’nin % 67’si ormandır. Türkiye’de hemen hemen, Karadeniz hariç hiçbir ile kısmet olmayacak şekilde orman ürünlerimiz vardır. Burada ormanın her çeşidinin boy gösterdiği bir alana sahibiz. Burası eko turizmine, doğa turizmine, avcılığa, balıkçılığa burası her şeye sahip bakir bir topraktır. Bu bakir ilimizi Türkiye’ye tanıtacağız.
Başarılı bir mülki idare amiri bir kere güler yüzlü olmalıdır
Başarılı bir mülki idare amiri bir kere güler yüzlü olmalıdır. Bir adım gidene iki adım gelinir diye bir atasözümüz vardır. Bir adım gidersen sana iki adım gelirler. Bizim yönetim felsefemiz insanların yerine kendimizi bakarak olaya bakmış olacağız. 35 yıldır bu devlete hizmet ediyorum. Otuzbeş yıldır benim odama gelen herkesi ayakta karşılarım ve ayakta uğurlarım. Allahın bir kuluna oturarak hoş geldin dememişimdir. Güle güle de dememişimdir. Felsefemin başında bu gelir.
İnsanlara değer vereceksin. Sen insanlara değer
verdiğin oranda, insanlarda sana değer verir
Samimi olacaksın. İnsanlar senin samimi olduğunu görecektir. İşten pazarlıklı olmayacaksın. Mevlana’nın dediği gibi ya olduğun gibi görüneceksin, ya da göründüğü gibi ol düsturunu hep biz uygulamışızdır. Birde insanlara değer vereceksin. Sen insanlara değer verdiğin oranda, insanlarda sana değer verir. Bizim kinci felsefemiz budur. Mevlana’nın hoşgörüsünü uygulamaya çalışıyoruz. İnsan olarak ilk önce kendini seveceksin. Sonra insanları seveceksin.
Kendisini seven herkes insanları sever. Ben vali yardımcılarına, kaymakamlara yöneticilere diyorum ki; 1- Arkadaşlar bir kere samimi olacaksınız 2- Ben hiç kimseyi satmam. Neysem oyumdur. Satışa da asla gelmem. Bunu açıkça söylüyorum. Benim parayla, pulla asla işim olmaz. İhaleyle işim olmaz. Devletin verdiği bana verdiği maaş çok bile geliyor. Bu beni hep rahatlatıyor. Beni hem de kamu görevlilerinin karşısında benim ne olduğumu ortaya koyuyor. Vali beyin böyle şeylerle ilgisi yoktur.
Düzgün adamın sonuna kadar arkasındayım
Arkasından diyorum ki ben düzgün adamın sonuna kadar arkasındayım. Hatta kendimi riske alarak bile bu insanlara destek veriyorum. Ama düzgün olmayan adamında sonuna kadar karşısındayım. Hiç yardımcı olmam. Ben gelir gelmez kamu kurumlarına bu samimiyeti iletiyorum. Bana sonuna kadar güvenebilirsiniz. Ben hiç kimseyi yarı yolda bırakmam. Bu benim yapımdır. Ama yarı yolda da bırakılmak istemem. Bu şekilde arkadaşlarımız bana inanıyor, bende inanıyorum. İnsanların vakti saati doluncaya kadar ben insanlara güvenirim. İnsanlara güvenmeyi severim.
Bir yeri kalkındıran o yerin sahipleridir. Eğer Kırklareli’nin ilerlemesi, gelişmesini başka yerden beklersek, sabaha kadar bekleriz. Onun için önce kendin bir iş yapacaksın. Onda sonra diğerlerini harekete geçireceksin. Yeniden talep edeceksin. Ama Kırklareli’nin bir kere illerinin kalkınması ve gelişmesi için ne gerekiyorsa onu yapmaları lazımdır. Ön pazarlıklı değilim. Hiç kimseyi hakikaten yarı yolda bırakıp, satmam. Ama satmam ve satılmayı da sevmem.”
Röportaj 04.11.2010 12:50:02