Abdulhadi Bay 1959 Gaziantep doğumlu. İlkokulu Gaziantep’in Şahinbey İlçesine bağlı Kumru, Hamurkesen köyünde, ortaokul ve liseyi ise Gaziantep’te okudu. Liseden sonra sırasıyla: Isparta Eğitim Enstitüsü, Matematik Bölümü, Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.
Yüksekokul öğrencisi iken Gaziantep, (KÜSGET) te çalıştı. Memuriyet hayatına 1983 yılında Burdur-Bucak Endüstri Meslek Lisesi Matematik Öğretmeni olarak başladı. Matematik Öğretmeni olarak, Burdur-Bucak Endüstri Meslek Lisesi, Şanlıurfa Bozova Yatılı Bölge Okulu, Gaziantep Atatürk İlköğretim okulu; ve Gaziantep Cumhuriyet Lisesinde belli süreler görevler yaptı.
Yedi yıl matematik öğretmenliği ile Serbest Avukatlığı birlikte yürüttü. Bir süre Gaziantep İl Millî Eğitim Müdürlüğünde Hukuk Danışmanlığı görevinde bulundu. 2002 yılında öğretmenlikten emekli oldu. Hâlâ serbest Avukat olarak çalışmaktadır.
Şiir yazmak küçük yaşından beri bir tutkudur. Evli dört çocuğu var. Gaziantep’te ikamet ediyor. İki yerel gazetede yazarlık yapıyor. Birisinde “Hukûkî Meseleler” köşesini, diğerinde ise şiirleri çıkmaktadır.
Çıktılar siperden
Yaşı on beş, on altı belki daha küçüktü
Yüreği kocamandı, dağlar kadar büyüktü
Kurtarmak için yurdu, mektebi bıraktılar
Silahı alır almaz, seller gibi aktılar
Cephede, hep birlikte büyük yemin ettiler
İnanmışa zalimin, zulmü nedir dediler.
Kuran’a ve silaha basılıydı elleri
“Ya İstiklal, Ya Ölüm” özgürlüğün bedeli
Şahadet getirdiler,Allah Allah dediler
Şimşek gibi çaktılar, gök gibi gürlediler.
Çıktılar siperlerden, atıldılar ileri
Mermileri tükendi, taktılar süngüleri
Siperden çıkar iken sağ döneyim diyen yok
İster mermi saplansın, isterse onlarca ok
Can ne ki
, yeri gelmiş, verilmez mi uğruna
Acı duymaz Mehmedim, gülle deyse bağrına
Çünkü, vatan sevgisi imandandır, bilirler.
Ölürsem şehidim, kalırsam gaziyim derler.
Bu ruhla atıldılar, ateşin ortasına
Cennet denen sevgili kollarını açsana
Her can seni arzular, sen Hakkın ödülüsün
Kandan kına yakanlar geliyor yüzün gülsün
Ölüm kapılarından ebedi dirilişe
Can, kan feda olmaz mı? cennete girilişe
Vatan, millet, din için can feda diyorlardı.
Şehadet gömleğini giyip gidiyorlardı
Hak yolunda can vermek, şahadete erişmek
Zulmünü kırmak için zalimlerle vuruşmak
Vatan,bayrak, din, namus uğruna can verenler
Ölmeyi yaşamaktan yeğ tutan Alperenler
İşte bu anlayışla, yediden yetmiş beşe
Savaş vesile oldu, yeniden dirilişe
Fırladılar,koştular, vurdular, vuruştular
Kahramanlıkta onlar, Hamza’yla yarıştılar.
Ya vurdular düşmanı, haddini bildirdiler
Ya öldüler erkekçe, şahadete erdiler.
Kafkasya’da Yemende,aynı ruh aynı iman
Tarihlere sığmayan yüz binlerce kahraman
Çanakkale, Antep’te, her bucakta köşede
Kiminin mezarı var, kimi, kim bilir nerde
Kimi yaşını almış, kimi daha gençtiler
Şehitler kervanında ön saflara geçtiler
Selam olsun Mehmetçik, dün var idi,bu gün var.
Yazdığın destanlarla tarih seni selamlar
Şad olsun ruhlarınız, aramızda geziyor
Ölmez şehitler ölmez, kuran öyle yazıyor.
Güzeller var
Güzeller var yakar seni tütersin
Yanmamaya çare mi var elinde?
Bir sevdaya düşer erir bitersin
Hasret rüzgarları eser gönlünde
Hep ona koşarsın, yürü ha yürü
Aşk değil mi yakan topalı, körü
Aşk vurgunu yıoğın yığın bir sürü
Yârin adı düğümlenir dilinde
Malı, mülkü devirirsin, dökersin
Makamı bırakır, rütbe sökersin
Kaderine küser, boyun bükersin
Çırpınır durursun, çile gölünde
Sözü bal eyleyen dilin yüzünden
Gönüllerde açan gülün yüzünden
Selvi boylu ince belin yüzünden
Tüketirsin ömrü yarin yolunda
Kime sorsam yüreğiyle davalı,
Başı dumanlanmış kara sevdalı
Ok değmiş sinesin bağrı yaralı,
Sevdiğin ararsın hep hayâlinde
Ellerin gözünde yüce bir dağdım
Eğim başım, önünde eğdim
Hasreti, hicranı üstsüte yığdım
Görenler diyor ki ne var halinde?
Abdülhadi duman gitmez başından
Alev çıkar yüreğinden döşünden
Dereler sel oldu gözün yaşından
Yuvarlanıp gider sevda selinde
Sevgi seli
Gönlümden gönlüne sevgi seline
Bent kurma sevdiğim,durduramazsın
Sevda çiçekleri açmış gönlümde
Kırma dallarını solduramazsın
Ben seni unutmam dünyam kararsa
Yaşım kırk değil de seksen’e varsa
Azrail gelerek kapımı vursa
Ölürüm yolumdan döndüremezsin
Yıllardır çekerim,azap,işkence
Hasretlik; kor ateş,bir sor,çekene
Her gün saplıyorsun ok’u sineme
“Ah öldüm”,lafını dediremezsin
Yüz seksen derece değiştin birden
Ne oldu güzelim,bu tavrın neden?
Yağmur gibi sitem yağar gönlümden
Kırılır koparım,eğdiremezsin
İrtibat kopalı Hadi derbeder
Nasıl geçer bilmez,günler geceler
Her gün seni okur,seni heceler
Adını kalbimden sildiremezsin