İnternette dolaşırken dostluklar üzerine güzel bir şiir buldum. Bu şiirden 2 dörtlüğü sizlerle paylaşarak, farklı bir yazı yazmak istedim, yaşadıklarımız üzerine, yaşama dair, yaşanmışlıklara dair.
Bu zamanda kolay mı, gerçek dostlar edinmek
İyi günde kötü günde her şeyini paylaşmak
Sahte sevgiden uzak yürekten sevebilmek
Ne güzeldir kardeşçe zor anlarda kaynaşmak
Herkese dost denemez kötü gün görmeyince
İhtiyacın olunca yanına gelmeyince
Dertleri çektiğinde izini kaybedince
Silmelisin defterden en iyisi unutmak,
Sabiha Serin
İnsanlar, dostlarını tanımak için gerçekten iyi ya da kötü gün yaşamalıdırlar, derlerdi de, inanmazdım. İnsanın işi, gücü, sağlığı yerinde oldu mu, dostu çok oluyor. Ama bunlardan birini kaybetmeye görsün, gerçek dostlar o zaman belli oluyor. Sahte dostlar tel tel dökülüyor. Herkesin bunları, maalesef yaşaması lazım ki, gerçek dostlarını tanısın. Aslında üzüntümüz; dostlukların, arkadaşlıkların bir kontura satılır olması. Telefon ile bile hatır sorulmuyor. Kötü olan, şok etkisi yapan, gerçek dost zannettiklerinin birdenbire kaybolması. Serap gibi.. Aslında olaya bir de iyi tarafından baktın mı, bunları öğrenmekte insan için bir tecrübe. İlk yaşadığı zaman üzülüyor insan ama olsun tecrübe kolay kolay elde edilmiyor.
Arkadaşım, dostum dediğin; her iyi gününde, çocuğunun, ailesinin yanında olmaya çalışırsın, ayağı kırılır, başındasın; babası vefat eder, yanındasın; oğlu sınava girer, sorarsın; kendi çocuğundan ayırt etmezsin ama senin başına kötü bir olay geldiğinde bir kontur bile harcayıp, hal hatır sormaz. Sitem bunadır. Belki kimsenin kimseye sitem etmeye de hakkı da yoktur. Tek taraflı dostlukları sen geliştirmeye çalışırsın, bunun farkında değilsindir. Olaylar bunun farkına varmayı sağlar.
Bazen de öyle şeyle karşılaşıyor ki insan, yolda birkaç defa selam verdiği ya da odasında bir defa çay içtiğin insan seni arıyor. Durumunu soruyor. İşte gerçek dostlarım bunlarmış diyor ve şaşırıyorsun. Çünkü bu davranışı gerçek dost zannettiğin arkadaşlarından bekliyorsun. Bunları daha önce yaşayanlar anlattıkları zaman pek inanmak istemiyorsun. Ancak, yaşadığında inanıyorsun Aslında iyide oluyor, gerçek okeyler ile sahte okeyler birbirinden ayrılıyor. Bundan sonra sahte dostlara, sahte okey muamelesi yapmak gerekecek!
Dostluklar, arkadaşlıklar bu çağda bir pul etmiyor. Tezgâhlarda satılıyor. Sırlar, sevgiler en mahrem şeyler satılıyor. Gazetelerden okuduklarıma, televizyonlarda duyduklarımıza ve gördüklerimize inanamıyoruz. Her şey menfaat olmuş Çıkarı olan olana selam veriyor. Eğer bugün çıkarı varsa yanında, yarın çıkarı yoksa yanında yok Bir de gururlananlar var. Kendilerini bulunmaz zanneden dönemin Hint kumaşları var. Kendini dünyanın merkezi, her şeyi en iyi ben iyi bilirim diyenler var.
İşler yolunda giderken ne güzel İnsan çok da farkına varamıyor. Etrafında bir çember yüzüne gülücükler, çok iyi. Kötü gün yaşaması insanın kafasını bir yere vurması gibi bir şey. Beyin hücrelerinin yerli yerine gelmesini sağlıyor. Doğru düşünmeyi sağlıyor. İnsanın bilincini eski Türk filmlerin de bazı sahnelerde ki gibi yerine getiriyor. Gözler birden açılıyor ve görüyorsun. Hani, sizin için”Her Şer Sanılan Olayda, Hayır Vardır,” deniyor ya gerçektende öyle İçin sızlayarak ta olsa bunu öğreniyorsun.
Bundan sonra sahte dostlara, sahte okey muamelesi yapmak gerekecek!