Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Dursunbey Kaymakamı İbrahim Küçük; farklı yönetim anlayışı, dinamik, iş bitirici, dürüst, yorgun olmayan özellikleri ile ülkemizin en başarılı kaymakamlarımızdan birisidir. Bu nedenle görev yaptığı yerlerde birçok başarıya imza atmış ve halkın ve her kesimin takdirini kazanmıştır. Örnek kişiliği ve farklı yönetim anlayışı sergileyen, çalışkan ve başarılı Dursunbey Kaymakamı İbrahim Küçük, Dursunbey ve yönetici, yönetim anlayışı konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Coğrafi olarak Balıkesir ilinin en büyük ilçesidir
“Dursunbey ilçesi 1952 kilometrekare yüzölçümü olan, 102 köyü bulunan, coğrafi olarak Balıkesir ilinin en büyük ilçesidir. Aynı zamanda bazı illerin coğrafi alanlarından da büyüktür. Bu arazi engebeli olup, % 75’i ormanlarla kaplıdır. Bu nedenle arazi tarıma çok elverişli değildir. Dursunbey; ulaşım yolları üzeri bulunmaması nedeniyle, gelişim yönünden istenilen seviyeye gelememiş ilçelerden birisidir. Tarım ürünleri olarak küçük çaplı ürünler yetiştirilmektedir. Sebze ve kısmen tahıl üretimi yapılmaktadır. Özellikle hayvancılık yönünden ilçemiz ön plana çıkmaktadır. Orman ve ormana yakın meralar olduğu için küçükbaş hayvancılık için uygun bir yerdir.
Kaymakamlığımızın verdiği destek amaçlı projeler
Geniş bir alanda hayvancılık yapılmaktadır. Kaymakamlığımızın verdiği destek amaçlı projelerle büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde büyük gelişmeler olmuştur. Önümüzdeki bir-iki yıl içerisinde açılacak olan ve ilçemizden geçecek olan Balıkesir-Kütahya-Ankara karayolu ile birlikte Dursunbey ulaşım konusundaki handikapı aşmış olacaktır. Marmara’nın kuzeyinden, Kuzey Ege Bölgesinden Ankara’ya ulaşmak için vatandaşlarımızın büyük bölümü bu yol açıldığında bu güzergâhı kullanacaklardır. Bu yolun yapımı uzun yıllar devam etmektedir. Yılsonu itibariyle tamamlanamayan yolumuz
Türkiye’de iki Orman İşletme Müdürlüğü bulunan tek ilçe
İlçe merkezi nüfusu 17.700’dür. Bu rakam küçümsenmeyecek bir nüfustur. Bu yolun açılmasıyla birlikte merkezde nüfus artışı olacağını düşünüyoruz. Dursunbey köyleri son zamanlarda dışarıya göç vermeye başlamıştır. İlçe dışında Dursunbeyli kalabalık bir nüfus vardır. Dursunbey köklü ilçelerden birisidir. Kültürel olarak alt yapısı çok sağlam, kendine has özellikleri olan, yaşam tarzıyla önemli bir kültüre sahip olan ilçelerdendir. Geleneksel el sanatlarını yaşatabilen, geleneksel özelliklerini kaybetmemiş, insani ilişkilerini sürdüren nadir ilçelerden birisidir. Ormancılık açısından Türkiye’nin en önemli yerlerinden birisidir. Türkiye’de iki Orman İşletme Müdürlüğü bulunan tek ilçe Dursunbey’dir. Toplam iki Orman İşletme Müdürlüğü ve 13 Orman İşletme Şefliğimiz vardır. Bu durum, ilçe coğrafyasında bulunan zengin orman ürünlerinin bir sonucudur. Dursunbey çamı olarak bilinen çok değerli bir çam ağacımız vardır. Bu ağaç pahalı olup, genellikle kullanımı açısından değerli ve uzun ömürlüdür.
Türkiye’de kerestecilik sektörü açısından en önemli yerlerinden birisidir
Türkiye’de kerestecilik sektörü açısından en önemli yerlerinden birisidir. Toplam olarak yıllık
Özellikle merkezden çıkan ve yüzyıllardır devam eden, özelliğini değiştirmeden devam eden su çıktı çok önemli bir değerdir. Yaz-kış hiç kesilmeyen suyu ile tüm ilçenin içme suyunu karşıladığı gibi, sulama suyu olarak da kullanılmaktadır. Su çıktı doğal olarak zamanla isim olarak Dursunbey önüne geçebilecek özellik arz etmektedir. Belediyemizin yıllarca düzenlediği ve bu yıl 16.cısını düzenleyeceği su çıktı şiir akşamları düzenlenmektedir. Bu şiir şölenine ülkemizin önemli şairleri katılmaktadır. Su çıktı suyu şiirle buluşturmuştur. Su kaynakları yönünden diğer yerlerimizde de sıkıntı yoktur. Burada sağlıklı rahat bir şekilde kullanıldığını söylemek mümkündür. İlçede su kaynaklarının yeterli olmasının nedenini, ilçe topraklarının % 75’i ormanlarla kaplı olmasına bağlıyorum.
Türkiye’de en çok köyü olan ilçeler arasında ilk on sıradayız
Dursunbey ilçesinin gelişebilmesi için yaptığımız birtakım çalışmalar var. Özellikle köylerimizin sayısının çok olması nedeniyle köy yol ağlarının bakımının ve onarımının yapılmasını güçleştirmektedir. Türkiye’de en çok köyü olan ilçeler arasında ilk on sıradayız. Ulaşımın çok önemli olduğu düşüncesiyle, ulaşılmayan yerin bizim için bir anlam ifade etmeyeceği düşüncesiyle ulaşımda zaman zaman zorluklar yaşamaktayız. Bunu aşmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Yol ağımız geniş ve arazı yapımız oldukça engebelidir. Karadeniz bölgesinin tipik yapısını aratmayacak nitelik bir engebeli arazimiz vardır. Yaptığımız yolların bir kısmını asfalta çevirmeye çalışıyoruz. Sağlık ve eğitim açısından daha iyi hizmet vermek için alt yapılarımızı güçlendiriyoruz. Personel olarak takviye ederek bu işleri yürütme gayretindeyiz.
Eğitim alt yapısı konusunda önemli bir aşama katettik
Eğitim alt yapısı konusunda önemli bir aşama katettik. Üç yıl önce yapılan Yatılı İlköğretim Bölge Okulu ile birlikte önemli bir adım atılmıştır. Ek derslik ve ilave okullarla eğitim alanında hizmete devam ediyoruz. Bu konuda çok önemli bir yol aldık. Ama yine de sorunu tam olarak çözmüş sayılmayız. Eğitimde fiziki koşulları iyileştirmeye çalışırken bir taraftan da eğitimin niteliğini ve kalitesini yükseltmek uğraşısı içerisindeyiz. İlçede görev başladığımızda eksikliğini hissettiğimiz bir anaokuluydu. İlçemizde bağımsız bir anaokulu henüz yoktu. Okul öncesi eğitim çağındaki çocuklarımız, normal okulların bünyesinde eğitim almaya çalışıyorlardı. Bu eğitimin müstakil bir okulda verilmesi gerektiğini biliyoruz. Bilimsel olarak Türkiye ve dünyadaki verilerine baktığımızda anaokullarının çocuklarımızın eğitiminin verimliliği, eğitim kalitesi, kişilik gelişmesi açısından önemli olduğu bilinmektedir.
Balıkesir ve Türkiye’ye örnek olacak bağımsız bir anaokulu yaptırdık
Bu eksikliği gidermek amacıyla kaymakamlık olarak fiziki koşulları, çevre düzenlemesi, donanımı ile Balıkesir ve Türkiye’de örnek olabilecek bağımsız bir anaokulu yaptırdık ve eğitim-öğretime açtık. Bu tür okulların Türkiye çapında yaygınlaştırılmasının yararlı olduğunu düşünüyoruz. Birlikte eğitim verilen bazı okullarımızın da müstakil binalarda hizmet vermesi gerektiğini biliyoruz. Öğrenci kapasitesi 100 olan Anaokulumuz
Tren yoluyla ulaşım mümkündür
Ankara-İzmir tren hattı İstasyon Mahallemizden geçiyor. İlçemizden tren yoluyla ulaşım mümkündür. İlçemizin vazgeçilmez ve öncelikli problemi ulaşımdır. Ulaşım olmadığı sürece diğer sorunlarla uğraşmak da son derece zor hale geliyor. Balıkesir’in il olarak genel olarak en büyük sorunu da yine ulaşımdır. Yakın gelecekte bunun büyük ölçüde çözüleceğini umuyoruz. Bu sorun aynı zamanda bizim köylerimizi de ilgilendiriyor. Köylerimizin yol sorunlarını ilin sağladığı desteklerle kendi imkanlarımızla çözmeye çalışıyoruz.
Yapılacak olan şeyin en iyi şekilde yapılması gerekir
İnsanların evlerinin dahi güzel olması gerekir. Zaman zaman kamu binaları neden lüks yapılıyor diye eleştiri yapılır. Ben bu eleştirilere hiç katılmıyorum. Yapılacak olan her şeyin en iyi şekilde yapılması gerekir. Kısaca evimizi, sokaklarımızı, yolumuzu, dükkânımızı en iyi şekilde yapmamız gerekir. Kamu binalarını da en iyi şekilde yapmamız lazım. Hastanelerimizi ve okullarımızı da en iyi şekilde yapmamız lazım. Köylerimizde okul binalarını yapıyoruz ama bu okullarda ne çevre düzenlemesi var, ne bahçe duvarı var, ne de diğer alt yapısı var. Bu tür binalar bir iki yıl sonra tamir edilecek hale geliyor. Ama biz bu binaları yaparken doğru-dürüst yapsaydık bu hale gelmezdi diye düşünüyorum. Bu nedenle yapılacak olan tüm birimlerin iyi yapılması gerekir. Buralarda iyi hizmet düşüncesinin yaygınlaşması lazımdır. Fiziki koşullar iyileştirildiği takdirde diğer hizmetler ve zihniyet tartışma konusu olabilir Fiziki koşulları iyileştiremeyen bir zihniyetin, hizmet anlayışını değiştirdim demesi sadece bir hayalden ibarettir.
İşin kolayı fiziki koşulları iyileştirmektir
Çünkü kabul etmek gerekir ki; işin kolayı fiziki koşulları iyileştirmektir. Önemli olan hizmet anlayışını zihniyeti değiştirmek olmakla birlikte fiziki koşulları değiştirmeden, diğer hizmet koşullarını değiştireceğim diyen bir yönetim anlayışına asla inanmıyorum. Bu tamamen bir hayalden ibarettir. Hem fiziki koşulları iyileştireceğiz, hem de zihni ve düşünsel koşulları, hizmet anlayışını iyileştirmek peşinde koşmalıyız. Benim idarecilik anlayışım buna dayanıyor.
Başarının birinci koşulu samimiyettir
Başarının birinci koşulu samimiyettir. Bu nedenle insanların öncelikle samimi olmaları gerekir. Çünkü görevler birer tiyatro alanı değildir. Yöneticilerin yapmış olduğu görevler de bir tiyatro işi değildir. İnsan önce kendi yaptığı şeye inanmalı, saygı duymalı ve samimi olmalıdır. Sonra kendi sınırları içerisinde olan işlere başkalarını müdahale ettirmemelidir. Ama bunda da yanlış anlaşılma olmamalıdır. Bu dışarıya tamamen kapalı olma anlamına gelmemeli, nitekim hepimiz insan olarak çevremizden etkileniriz. Hiçbir şey yerinde durmuyor, gelişen, değişen, sürekli yeni buluşların olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Yönetici kendi görev alanlarında inisiyatif kullanacak düzeyde ise yönetici inisiyatifini kullanmalı ve başkalarına bunu devretmemelidir. Bu yetkiyi devredecekse, o kişilerin bu konuda yetkin ve uzman olmaları gerekir. Ülkemizdeki yönetimin ikilemlerinin temel nedenlerinin başında birtakım yerlerdeki kişilerin unvanlarının ve pozisyonlarının gerektirdiği işleri kendilerinin yapmamalarından kaynaklanmaktadır. Ben buna karşı çıkıyorum.
Herkes kendi işini yapmalıdır
Herkes kendi işini yapmalıdır diyorum. Dolayısıyla yönetim anlayışındaki farkımız bundan kaynaklanmaktadır. Ama bu farklılık aynı zamanda dışa kapalılığı da beraberinde getirmemelidir. Yönetim hayatımda temel prensiplerimden bir tanesi de işin izlenecek ve izlenemeyecek bölümlerinin varlığını kabul etmektir. İşin açık ve şeffaf olması gereken birçok bölümleri elbette ki vardır. Ancak Türkiye’de bazı yöneticilerimiz bunu o kadar ileri götürmektedir ki bu kimi zaman basına da çıkmaktadır. Kapının vatandaşa açık olmasını kapıyı sökmek olarak ifade eden yöneticilerimiz vardır. Ben bunu komik buluyor ve buna gülüyorum. Yönetici; kapısının ne zaman açık ne zaman kapalı olacağını, neyin söylenip neyin söylenmeyeceğini, neyin sır neyin şeffaf olması gerektiğini bilen adamdır. Bunu bilmeyen, bunu ayırt edemeyen kişilerin eğitim hayatlarının tekrar gözden geçirilmesi ve algılamalarının sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kapının açık olması mecazi anlamdır.
Yönetici nezaketli olmalı ve karşısındakini mutlaka dinlemelidir
Yöneticinin kapısı iş görmek isteyen, haklı talebi olan vatandaşa her zaman açık olacaktır. Devletin görevlilerinin etrafına haksızlık yapan, toplumu sömüren, sorumsuz kişilere karşı dirayetli şekilde durmayı bilmeleri gerekmektedir. Kişisel olarak vatandaşa karşı son derece anlayışlıyımdır. Başarının temeli samimiyetten geçiyor. Eğer yönetici karşısındakini dinlemezse, sorunlarını anlamazsa o zaman yapılacak işlerin doğru olması tamamen tesadüflere kalmaktadır. Yönetici nezaketli olmalı ve karşısındakini mutlaka dinlemelidir. Ama ondan sonraki bölümde kararlılığını da iyi sergilemelidir. Çünkü toplumumuz bazen nezaketi bir zafiyet olarak da görmektedir. Kendi kendimizi aldatmamalıyız, halk günü düzenleyen bir idarecinin halkla ilgili olduğunu asla düşünmüyorum. Toplumuzda iyi ve kötü yöneticiler olabilir. Bunları iyi etüt etmek, iyi irdelemek gerekir. Yönetici; halk günü uygulaması yerine sorunları çözüm için gerektiğinde halkla görüşme ortamını oluşturabilendir. Nezaketi zafiyet olarak yorumlayan kişilere karşı iyi mesafe konmalı, başkalarına karşı da nezaketin asla elden bırakılmaması gerekir. Böyle bir yönetim anlayışına sahibim. Yöneticinin başarılı olması için en önemli özelliklerinden birisi de karar vermedir. Karar verme kendi içerisinde bazı unsurları da barındırmaktadır.
Cesur olmayan bir yönetici karar veremez
Karar vermenin içerisinde hızlı karar verme, yerinde karar verme unsurları bulunmaktadır. Yönetici bu karar verme yeteneğini kullanabilmesi için cesaretli de olması gerekir. Cesur olmayan bir yönetici karar veremez, karar veremeyen birisinin de yerinde mi, hızlı mı ne tür karar verdiğini test etmenin imkanı olmayacaktır. Bunlar birbirlerine zincirleme şeklinde bağlıdırlar. Kişisel olarak son derece hızlı karar verebilen, yerinde ve ileriye dönük kararlar oluşturma uğraşında bir yönetim anlayışına sahibim. Bunu önemli bir yöneticilik vasfı olarak algılayıp artı bir özellik olarak kullanmaya devam ediyorum. Toplumla iyi diyalog kurabiliyorsunuz, meramınızı anlatmış oluyorsunuz ve sorunları da çözmüş oluyorsunuz. Yönetici sorunlardan kaçmamalı, sorunların üzerine gitmelidir. Cesur olmalı ve yerinde karar vermeli, hızlı karar vermeli, samimi olmalıdır. Bunların hepsi birleşince beraberinde başarı kendiliğinden geliyor.
Ortalama bir yönetim anlayışının olması gerekir
Ortalama bir yönetim anlayışının olması gerekir. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var diye bir söz vardır. Ama yoğurdu da bir üslubu ile yemek gerekir. Almış olduğumuz devlet ve memuriyet terbiyemiz ile bize yüklenen sorumluluk gereğince bazı konularda kendilerimize sınır çizmek zorundayız. Devlet yöneticilerinin ortalama bir duruşunun olması gerektiğine kalpten inanıyorum. Ama o ortalama duruş içerisindeki bazı konularda kişiliklerden kaynaklanan artılar bu görevlere olumlu bir katkı yapmış olabilirler. Toplumda; “Koltuğa şeref veren ve koltuktan şeref alan ” diye bir deyim vardır. Toplumda bulunduğu makamdan ya da oturduğu koltuktan dolayı bir insan saygı görüyorsa orada bir problem vardır. Kendi kişilik ve diğer unsurlarından dolayı toplumda saygı görüyorsa, o kişi temsil ettiği makama olan güveni de artırıyor. O zaman o kişiye başarılı bir idareci denilebilir. Şahsen birçok meslektaşımı başarılı buluyorum. Bu ülkede ve bu işte bayağı bir kahramanların olduğunu ama bir bölümünün vitrine çıkabildiğini, diğerlerinin balık bilmezse halık bilir misali işin yükünü taşımaya devam ettiklerini ve onları minnetle anmanın bir insanlık borcu olduğunu, arka planda olan bu kahramanların da onore edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Yöneticilik dışında insani yönümüzü de arka plana atmamalıyız.
İnsanın hayatta binlerce rolü vardır. Kaymakam olarak belli yerlerde bulunuyorsunuz, misafirliğe gittiğinizde, orada konuk olarak bulunuyorsunuz. Eş için koca, çocuk için baba, markette müşterisiniz. Futbol oynarken orada bir futbolcu, okula eğitici, fotoğraf çekerken fotoğrafçı olarak görülüyorsunuz. İnsanlara karşı samimi olduğunuzda, işinizin gereğini yaptığınızda elmalarla armutları birbirine karıştırmadığınız ve kişilik ve tavrınızı ortaya koyduğunuz özelikle de net olduğunuzda her şey daha kolay oluyor.
Görevinizi zamanında ve iyi yapmalısınız
Komik bulmadığınız fıkraya gülmek ne derece tutarsızsa, eve gelen misafirinize kaymakamlık yapmaya kalkmak da yanlış anlaşılmaları ve başarısızlıkları beraberinde getirir. Göreviniz neyse ona inanıyorsanız onun gereğini yapmalısınız. Hayatımızın bir parçası kaymakamlık, bir parçası sporculuk, babalık gibi v.s. Dinleyici olarak bulunduğunuz seminerde dinleyici olarak bulunurken orayı yönetmeye kalkarsanız görevler karışır. Yetkilerinizi doğru yerlerde ve doğru mekanlarda kullanırsanız, hem hayatta başarılı olursunuz hem de yapmış olduğunuz görevden sonra da orada hayırla yad edilirsiniz. İnşallah memleketimiz daha iyi yerlere gelir:”