Medeniyetler İttifakı fikri ilk kez İspanya Başbakanı Luis Rodríguez Zapatero‘nun 21 Ekim 2004‘te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada ortaya atıldı. Başbakan Luis Rodriguez Zapatero ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın başlattığı, BM`nin desteğini alan Medeniyetler İttifakı projesi çerçevesinde ilk toplantısını 2729 Kasım 2005 tarihlerinde İspanya‘nın Palma de Mallorca kentinde gerçekleştirdi. Eylül 2005‘de inisiyatifin çerçevesini belirlemeleri amacıyla çeşitli ülkelerden bilim adamı ve devlet adamlarından oluşan Üst-Düzey Akil Adamlar Gurubu oluşturuldu. 2528 Şubat 2006 tarihleri arasında Katar‘ın Doha kentinde ikinci toplantı yapıldı. Üçüncü toplantısını ise Mayıs 2006’da Dakar‘da gerçekleştirdi.
Medeniyetler İttifakı İkinci Forumu ise, İstanbul’da 67 Nisan, Çırağan Sarayı’nda yapıldı. Açılış oturumunda dünya liderlerine hitap eden Başbakan Erdoğan “Tarihten gelen düşmanlıkları bitirmenin ne kadar zor olacağını bildiklerini belirterek, konuşmasını Mevlana’nın “Gel” çağrısıyla noktaladı. Erdoğan, konuşmasında liderleri yarınları uzlaşı, diyalog ve huzur temelinde birlikte hareket etmeye çağırdı. Toplantının yapıldığı salondan çıkıldığında, yakın semtlerde üç semavi dinin, İslam, Hıristiyanlık ve Museviliğin binlerce yaşındaki ibadet mekânlarının bir arada görülebileceğini ifade eden Erdoğan, Sultanahmet Camisi, Neve Şalom Sinagogu ve Aya İrini Kilisesi’nin birbirine saygı ve hoşgörü içinde yüzyıllar boyunca bir ve beraber yaşadığını kaydetti. Erdoğan, “Tahammülsüzlük çatışmayı, çatışma ayrışmayı doğurur. Bunun için atmamız gereken ilk adım hoşgörüyü, tahammülü, toleransı geliştirmek, diyalog ve iletişimi güçlendirmek, paylaşmayı ve dayanışmayı ön plana çıkarmaktır” dedi. Türkiye’nin siyaset felsefesinin de her zaman “düşman üretmek değil dost kazanmak” şeklinde olduğunu kaydetti. Erdoğan, “Küreselleşme çağında hiçbir ülke veya topluluk kendisini diğerlerinden soyutlayarak var olamaz. Irak’ın, Afganistan’ın, Ortadoğu’nun, Afrika’nın meselelerini görmezden gelerek, kendi ülkelerimizi ve insanlarımızı huzura ve refaha ulaştıramayacağımızı acı şekillerde tecrübe ettik” şeklinde konuştu. Başbakan, sözlerinin sonunda, Mevlana’nın, “Gel, ne olursan ol yine gel. İster kâfir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel” .
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Medeniyetler İttifakı İkinci Forumuna neden katılmadı?
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bir parçası olan Dağlık Karabağ sorunu çözülmeden Türkiye’nin Ermenistan sınır kapısını açma ihtimaline kızan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, tepkisini göstermek için İstanbul’da yapılan Medeniyetler İttifakı zirvesine katılmadı. Azerbaycan zirveye bakan dahi göndermedi. Aliyev’i telefonla arayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Aliyev’i İstanbul’a davet etti. Clinton’ın Aliyev’in İstanbul’a gelmesi durumunda ABD Başkanı Barack Obama ile görüşebileceğini söyledi. Ama bu çabalar sonuç vermedi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev , “Hiçbir devletin içişlerine karışmıyoruz. Bölgede değişen politikaya göre biz de değişeceğiz” dedi. Azerbaycan’ın bölgede yürütülen işbirliği politikalarından kesinlikle geri adım atmayacağını kaydeden Aliyev, “Başka ülkeler arasındaki karşılıklı ilişkilere müdahale etmedi ve etmeyecektir. Ancak bununla birlikte kendi politikasını bölgede oluşan ya da oluşabilecek yeni durumlara uygun şekilde yürütmek bizim doğal hakkımız ve biz bu hakkımızdan istenilen şekilde istifade edecektir” şeklinde konuştu. “Ne siyasi, ne ekonomik ne de siyasi krizler Azerbaycan devletini etkilemiyor” diyen Aliyev, Azerbaycan’ın bölgede katıldığı uluslararası projelerden de geri adım atmayacağını da vurguladı.
Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, Ermenistan’ın gerçekleri kabulleneceğine ve sonuçları ile hesaplaşacağını ümit ettiklerini belirterek, “Ermenistan Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ sorunu çözüme kavuşacak. Biz 15 yıldır yapıcı tavır sergiliyoruz, barış görüşmelerine sadakat gösteriyoruz. Ancak karşı taraf da yapıcı olmalı ve Dağlık Karabağ’a hiçbir zaman bağımsızlık verilmeyeceğini anlamalıdır” diye konuştu.
Aliyev, daha sonra şöyle söyledi. “Ermenistan – Azerbaycan, Dağlık Karabağ meselesini çözümü, bölgede ve dünyada devam eden diğer süreçleri ciddi şekilde izliyoruz. Azerbaycan devleti kendi politikasını güçlü esaslara dayandırarak yürütüyor ve değişikliklere ayak uyduruyor. Bu böyle olması gerekiyor.”
Ankara’da merak edilen soru Amerika Başkanı Obama’ya soruldu
Obama’ya herkesin merak ettiği soru Ankara’da soruldu. Bir gazetecinin “ABD Devletleri senatörü olarak Türkiye’nin Ermeni soykırımıyla ilgili kararın çıkarılması aşamasında görüşlerinizin değişip değişmediğini ve bununla ilgili Sayın Gül’e herhangi bir şey söylediniz mi?”
ABD Başkanı Obama’nın cevabı: Benim bu görüşlerim kayıtlar altında zaten. Görüşlerimi değiştirmiş değilim. Beni en çok cesaretlendiren şey Gül’ün liderliği altında Ermenistan ve Türkiye arasında müzakereler devam etmektedir. Birçok konu ele alınmaktadır ve bu müzakereleri bende ilerlemekte olan müzakereleri incelemekteyim. Bunlar meyvelerini verebilirler. Benim yapmak istediğim, kendi görüşlerime odaklanmak değil, Türkiye’nin görüşlerine odaklanmaktır. Geçmişte zor ve trajik olaylar yaşandı ve tüm dünya bunu çözüme kavuşturmaya çalışırken yapıcı bir tutum sergilenmelidir.
Ermenistan’la neden siyasi, ekonomik ve ticari ilişkiler kurulmamalı?
Nedenlerini şöyle açıklayabiliriz: Türkiye’nin dış politikasında Kafkasya bölgesinin stratejik önemi son derece yüksektir. Türkiye Azerbaycan’la aynı kökeni, kültürü, dili, dini ve tarihi paylaşıyor. Eğer, Ermenistan Türkiye ile sınırların açılması ve işbirliği yapmak istiyorsa, önce Hocalı’da yaptıklarının hesabını vermeli, işgal ettiği Azerbaycan topraklarından şartsız çekilmeli, “Büyük Ermenistan” kurmak hayaliyle Türkiye’den toprak istemesi, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanıması ve Türkiye’ye karşı asılsız sözde soykırım iddialarından vazgeçmelidir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1993 yılında kabul etmiş olduğu 822, 853, 874, 884 sayılı kararlarda Azerbaycan Cumhuriyeti’nin arazi bütünlüğünün tanınması ve işgal edilmiş Azerbaycan topraklarından şartsız çekilmesi taleplerine uymayan Ermeniler, bugün de işgalci politikalarına devam etmektedirler.
– Dağlık Karabağ : İşgal tarihi 1988-1993, yüzölçümü
– Laçin: İşgal tarihi 18 Mayıs 1992, yüzölçümü
– Kelbecer: İşgal tarihi 2 Nisan 1993, yüzölçümü
– Ağdam: işgal tarihi 23 Temmuz 1993, yüzölçümü
– Cebrayıl: İşgal tarihi 23 Ağustos 1993, yüzölçümü
– Gubadlı: işgal tarihi 30 Ekim 1993, yüzölçümü
– Fuzuli: İşgal tarihi 23 Ağustos 1993, yüzölçümü 1.112 km
Nabucco projesi
Alternatif doğalgaz boru hattı olma özelliği taşıyan Nabucco projesi; AB, gerekse Türkiye açısından önem taşıyor. Rusya ile Ukrayna arasında 2006 yılında yaşanan ilk doğalgaz krizinin bu yılın ilk günlerinde tekrarlanması, Nabucco’nun yıldızını parlattı. İki ülke arasında fiyat anlaşmazlığı yüzünden yaşanan gerginlik, Avrupa ülkelerinin Nabucco’ya olan ilgisini de artırdı. Bu projede Azerbaycan çok önemli bir yere sahiptir.
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz. Ermeniler yukarıda saydığım talep ve isteklerinden vazgeçmelidirler. İşgal ettikleri Azerbaycan topraklarından çekilinceye kadar Ermenistan’la ilişkiler kurulmamalıdır.