Çarşamba, Aralık 17, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 303

Kaplıcalar ve güreş diyarı Hamamözü

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Amasya- Hamamözü ilçesi Amasya iline bağlı en uzak ilçelerden birisidir. Toplam 17 köyü vardır İlçeye ait kaplıcaların geçmişi, milattan önceki yıllara kadar uzanır. Ancak kesin bilgiler Selçuklu devri Kılıç Arslan´ın Danişmentliler´e 1095 yılında hükmetmesi sonucu Amasya´yı oğullarından Melik Nizamettin Ergun Şah´a devretmesi ve Argun Şah´ın bölgeyi Arkut Bey´in himayesine bırakması sonucu; yer yüzüne sızıntı halinde çıkan su için o günün imkanları nispetinde yeniden bir kaplıca inşa ettirilmiştir. Kaplıcaların Arkutbey Hamamı ismi de buradan gelmektedir.Daha sonra, tabiat şartları nedeniyle Kaplıcalar yeraltında kalmıştır.Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu güreşçilerimizden Hamit Hamit Kaplan ve Adil Candemir Hamamözü’lüdür.

   Hamamözü ilçesinde her yıl 5 Ocak’ta Hamit Kaplan adına anma törenleri yapılır. Hamamözü’nün turizm yönünden tanıtımında önemli faktör olan üç yıldızlı Termal kaplıcası hizmete açılmayı bekliyor. Hamamözü Kaymakamlığı süt sığırlığı projesi uygulayarak 14-15 aileye 2-3 ‘er tane süt ineği vermiş.Amasya elmasının vatanının Hamamözü’nün olduğu söyleniyor. Amasya´da düzenlenen güreş müsabakalarında  Adil Candemir Çok Programlı Lisesi, Hamit Kaplan İlköğretim Okulu ve Atatürk İlköğretim Okulundan katılan 9 öğrenciden 8´i madalya ile döndü. 65 Bin Dev Öğrenci Projesi adına düzenlenen voleybol turnuvası başlamış. Turnuvaya ilçe merkezi ve köylerden toplam 10 takım katılıyor. Yaklaşık 3 hafta sürecek olan turnuvanın final müsabakası Mart Ayının 2.haftasında yapılacak.

 

 

 

 

 

Hamamözü Belediye Başkanı Mehmet Canıbek: “Amasya’da borcu olmayan tek belediyeyiz”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

   Amasya-Hamamözü ilçesi Belediye Başkanı Mehmet Canıbek, “Hamamözü” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Termal Tesislerimizle ilgili ihaleye herkesin girmesini bekliyorum

   “Hamamözü Termal Tesislerimiz müsteciri belediyemize 6 yıldır kira ödemediğinden dolayı mahkeme kararıyla tahliye edildi. Müstecir şu anda temyiz etti. Bizde adaletimize güveniyoruz. İnşallah olumlu bir cevap gelir. Bu tesisle ilgili şartnameyi tekrar hazırlayıp, yeniden ihaleye çıkarmayı düşünüyorum. Bu konuda Amasyalılara, Amasyalı iş adamlarına büyük görevler düşüyor. İhale kamuoyunda yayınlanacaktır. İhaleye girmelerini bekliyoruz. Kim olursa olsun herkesin ihaleye girmesini bekliyorum, ihalede tercihimiz Amasya ve bize yakın il olan Çorum olacaktır. Ama ihaleye tüm Türkiye’deki vatandaşlarımız girebilir.

 Müstecir bu tesisi 10 yıllığına kiralamıştı.

 Kira ödemediği için anapara olarak 1 trilyon 300 milyar TL. borcu var

   Müstecir bu tesisi 10 yıllığına kiralamıştı. Kira ödemediği için anapara olarak 1 trilyon 300 milyar TL. borcu var. Bu nedenle bu müsteciri mahkeme kararıyla tahliye ettik. Bu tesisimiz; her türlü toplantı salonları, yemekhane salonları ile çok lüks bir yerdir. İnşallah 10-15 güne kadar temyiz cevap geleceğini bekliyoruz. Temyiz geldiği zaman, hemen ihale sürecini başlatacağız. Hamamözü’nde her yıl güreşle ilgili festival yapıyoruz. Hamit Kaplan-Adil Candemir güreşleri festivali yapıyoruz. 2009 yılında adına ve şanına yakışır bir festival yaptık. Hamamözü Güreş Takımımız var. Bu Güreş Takımını Hamamözü Halk Eğitim merkezi ile ortaklaşa kurduk.

Alt yapıda şu an 25 tane güreşçimiz vardır

  Alt yapıda şu an 25 tane güreşçimiz vardır. Geçen yıl Amasya ‘da okullar arası güreş yarışmasında birinci olduk. Şu an Türkiye derecesinde pehlivanlarımız vardır. Ziya Kanbur Türkiye Serbest Güreş Şampiyonasında ikinci oldu. Eski milli güreşçilerimizden Mehmet Turkaya’nın oğlu Yusuf Turkaya Türkiye Serbest Güreş Şampiyonasında üçüncü oldu. Abdullah Üzüm’de geçen yıl Antalya’da yapılan seçmelerde üçüncü oldu. Fatih Kanbur ise Karakucak Şampiyonasında Türkiye birincisi oldu.

200.000 TL gelir ve 200.000 TL.’ye yakın borç ödedim

   Hamamözü olarak Türkiye’de başarılı güreşçilerimiz vardır.25 tane güreşçimizi canavar gibi hazırlıyoruz. Belediyede göreve başladığımda 200 TL ile devir aldım, oda hacizliydi kullanamadım. Allaha çok şükür Amasya civarında birinci belediye diyebilirim. Dışarıya hiçbir borcumuz kalmadı.200.000 TL gelir ve 200.000 TL.’ye yakın borç ödedim. İşçilere borç olarak, şu anda 25 TL borç kaldı. Bu borcu da azalttık. Bunun yanında da boş durmadık. Dünya ve Olimpiyat şampiyonu Hamit Kaplan’ın her yıl 5 Ocak’da ölüm yıldönümü kutlanıyor.  

Tören yapılan mezarlık çamurdan çıkılmıyordu

   Tören yapılan mezarlık çamurdan çıkılmıyordu. Şu anda burayı şampiyonlarımıza yakışır bir şekilde parke taşıyla döşettik. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Çorum Caddesini asfalt yaptırdık. Arkutbey kaplıcamıza jeneratör aldım ve kalorifer teşkilatını da kazanını sıfır olarak yeniledim. Belediyenin ekmek fırınını yaptırdım. Açılmayan sokakları açtırdım. Şu anda kumlanmadık hiçbir sokak kalmadı. Bu yıl inşallah bu sokakları kilit taşı döşettireceğim.

Her düğün ve cenazeye giderim

  Termal suyumuzu cami şadırvanına çektirdim. Tüm cami cemaatimiz abdestini sıcak suyla alıyor. Toplum için iki şey çok önemlidir, bunlar cenaze ve düğündür. Her düğün ve cenazeye giderim. Hamamözü ve köyleri dahil, bize yakın Çorum-Laçin ilçesine bağlı Çamlıca nahiyesi ve bağlı köylerimiz, Laçin ilçesinin köyleri ‘de dahil, Çorum’un köyleri de dahil benim otobüsümün gitmediği yer yoktur. Hamamözü köyleri de dahil her cenazeye otobüsümü kaldırırım ve başlarında bende giderim. Vatandaşımızın acı ve tatlı gününde yanındayım.

Kişilere, şahıslara peşkeş çekmek yok, tasarruf yaptım

   Birde şeffaf belediyecilik yapıyoruz. Yaptıklarımız ve yapacaklarımızın hepsini belediyeye ait internet sitemizde yayınlarız. İsraf yapmadık, çarçur yok. Kişilere, şahıslara peşkeş çekmek yok, tasarruf yaptım. Şu anda Allaha çok şükür işçim zamanında maaşını alır. Eski alacağımdan bazı aylar 500, bazı aylar 1.000 TL. belediyenin geçmiş borçlarına karşılık ödüyorum Belediyenin Çorum, Gümüşhacıköy, Hamamözü’nde esnaftan kepçe için bir parça istesek parça vermiyorlardı. Hamamözü belediyesine esnaf eskiden ödenmeme korkusundan mal vermezken, esnaf şimdi belediyemize seve seve mal vermektedir. Belediyemize herhangi bir mal alımı yapıldığında ödemesi en geç bir ay içinde yapılır. Her ayın 15’i hesap kesim tarihidir. Genelde peşin ödeme yaparız. Bu nedenle belediyemize güzel bir intiba kazandırdık. Ne kadar büyük belediye olduğumuzu halkımıza gösterdik.

Halkın sevdiği belediyecilik, halkın içinde olmaktır

  İnşallah üç yıldızlı termal tesisimizi de açtığımız zaman bırakın, Hamamözü’nü, Türkiye’de sayılı belediyeler arasına gireriz. Şu an Amasya’da belediye olarak iyi bir yerdeyiz. Amasya’da borcu olmayan tek belediyeyiz. Sadece SSK’ya borcumuz vardır. Diğer vatandaşlarımız ve esnafımıza borcumuzu ödedik. Halkın sevdiği belediyecilik, halkın içinde olmaktır. Ben belediyede koltuğumda öğleden önce ve öğleden sonra birer saat otururum ve bu sırada imzalarımı atarım. Kahvehane, kahvehane dolaşarak halkımı dinlerim. Esnaflarımı dolaşarak istek ve görüşlerini, fikirlerini alırım. Notumu alıp, gelir değerlendiririm, ertesi gün vatandaşın isteğine yönelik talimatı veririm. Böylece vatandaşın isteğini yerine getirmeye çalışırım. Belediye internet sitesinde de vatandaşın ne istediğini sürekli takip ediyorum. Vatandaş ne istiyor, ona öncelik veriyorum. Her türlü halkın içindeyim.”

 

 

 

Hamamözü Belediyesi Meclis Üyesi Serpil Aydın: “Kadının siyaset içinde daha çok olmasına inanıyorum”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Amasya-Hamamözü Belediye Başkanlığı Meclisi Üyesi Serpil Aydın, “Hamamözü” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Termal tesislerinin ihaleye verilmesi gerekir

  “Hamamözü Belediye Başkanımız mahalli idareler seçiminde belediye başkanlığını bağımsız olarak kazanmıştı. Belediye başkanında epeyce bir çalışma azmi var. AK partiye geçince, zannediyorum epeyce bir söz alındı. Hükümet binasının yapımına başlandı. Bildiğim kadarıyla dünkü Ankara görüşmesinden sonra hastane, su arıtma ile ilgili birkaç proje daha geçirildi. Taş döşeme vs. önümüzde epeyce iş var. Hamamözüne siyasetten çok bir şey olsun diye uğraşıyoruz. Çalışan, aklı başında insanlarla, Hamamözü bir yere gelsin istiyoruz. Hamamözünde ciddi bir potansiyel vardır. Hamamözü’nde önce üç yıldızlı termal tesislerinin ihaleye verilmesi gerekir. Termal Kaplıcalarının ihalesi için son mahkeme kararı bekleniyor. Bu nedenle bu termal tesislerinin ihaleye verilerek, derhal eksikliklerinin tamamlanıp,  ikinci bir havuz, spor kompleksine ihtiyaç varıdır.

Ciddi bir güreş kulübüne ihtiyaç vardır

  Bunlar yapıldıktan sonra güreşçilerin burada sürekli, özellikle ikinci lig takımlarının burada kamp yapmaları sağlanacaktır. Çünkü burada müthiş bir oksijen vardır. Burada ciddi bir güreş kulübüne ihtiyaç vardır. Çünkü yörede güreş eğiliminde olan çok genç var. Bu gençler kendi çaplarında çabalıyorlar. Burada bir güreş kulübü olsa, daha yoğun çalışmalar olsa iyi olur. Salonda minderlerle ilgili düzeltmeler gerekiyor. Aslında bu konuda çok eksik var, tamamlansa iyi olur. Termal tesislerinin ihaleye verilmesiyle, diğer apart otellerin açılmasıyla Hamamözü’nde bir canlanma olacaktır. Güreşçilerin çoğu, özellikle Antalya ve Tokat grubu bu düzensizliklerden dolayı Hamamözü’ne gelememektedirler. Mili güreşçimiz Hamit Kaplan kayınpederimin yeğeni oluyor.

Güreşçimiz Fatih Kanbur’u geleceğin Hamit Kaplan’ı gibi görüyorum

  Dolayısıyla güreş muhabbetlerinin içinde büyüdük, güreşe bir zaaf var. Biz güreşe zaten ailece meyilliyiz ama güreşçimiz Fatih Kanbur’da  çok farklı bir potansiyel olduğunu hissediyorum ve geleceğin Hamit Kaplan’ı gibi görüyorum. Onun için onu destekliyorum. Onun beslenmesinde yardımcı oluyorum. Ancak asla sponsoru değilim, gelip-gitmesinde yardımcı oluyoruz. Onu bizim oğlumuz gibi seviyoruz. Kadının siyaset içinde daha çok olmasına inanıyorum. Kadın olarak o kadar azınlıktayız ki o kadar meclis, parti kurulur, kadınlar her seferinde azınlıkta olur, buna eş müsaadesinin etken olduğunu düşünüyorum. Ben böyle bir sorunu hiç yaşamadım.

Çorum yolunun yapılması, kapanması her yeri etkiledi

  Böyle yerlerde kadınlar görev aldığında, kadınlara daha saygı duyuluyor. Aslında kendimizi yetiştirmemiz mümkündür. Kadınlar bence biraz daha eşlerin fikirlerine takıldıkları için kendilerini gösteremiyorlar. Bu konuda kesinlikle eşimin desteğini alıyorum. Çorum yolunun yapılması, kapanması her yeri etkiledi. Sadece Hamamözü değil, Dodurga ve Osmancık’a giden tüm yolları etkiledi. Bu nedenle Belediye başkanları, kaymakamlar toplanıp bir konsensüs yapsalardı iyi olurdu. Zaten, Çorum yolu kapanmadan önce tedbiri alınmalıydı, öbür yol asfaltlanmalıydı. Bunların hiçbiri yapılmadı. Çorum yolu kapanınca ekonomik olarak işlerimiz durgun. Çorum yolu acilen kesinlikle harekete geçmeli ki Hamamözü’nde bir hareketlilik olsun.”

 

Erbaa Belediye Başkanlığı Trafik Zabıta Memuru Halil İbrahim Şanlı’nın trafik başarısı

3

Haber: İlker ÇAKAN

  Tokat-Erbaa Belediye Başkanlığı Trafik Zabıta Memuru Halil İbrahim Şanlı, Erbaa Belediye Başkanlığı hizmet binası önündeki İstiklal Caddesinde, Trafik Zabıta Memuru olarak görev yapıyor. Trafik Zabıta Memuru Halil İbrahim Şanlı’nın 12 yıllık hizmeti olup, görev yaptığı İstiklal Caddesinde başarılı bir görev yaptığından dolayı bu caddede şimdiye kadar kayda değer bir trafik kazası olmadığı öğrenildi.

Türkiyenin ulusal bilim politikası var mı?

0

  20 Şubat 2010 tarihinde ULAKBİM’de yapılan toplantıda “Türkiye’nin Bilimsel Yayın Politikası” konusu bir günlük bir çalıştay ile masaya yatırıldı. Çalıştaya ULAKBİM bünyesindeki dört veritabanı grubunun üyeleri katıldılar. Yaşam Bilimleri Veritabanı gurubu üyesi olarak ben de toplantıya katıldım. TÜBİTAK başkanının danışmanı sıfatı ile Prof. Dr. İsmail Hakkı Demirel Türkiye’nin bilim politikası var mı? başlıklı sunusu ile Dünyada son yıllarda hangi bilimsel alanlarda daha çok bilimsel araştırma ve yayın yapıldığını karşılaştırmalı olarak sundular. Türkiye’nin dünyadaki yerini de ortaya koydular. Çizilen Türkiye resmi toplantıdaki akademisyenlerin kafasında bıraktığı sonuç, dünyada yıllık makale üretme potansiyeli yönünden 19 sıradaki ülkemizin ürettiği makalelerin değer görmesi bakımında dünyada aynı ağırlıkta olmadığı görülüyor. Nüfus büyüklüğü üzerinden bin kişi başına bilim insanı, bilimsel araştırma kapasitesi, yapılan yayınların atıf alması yönünden pek de istenilen düzeyde olmadığımız görülüyor. 
  Toplantıda Doç. Dr. Tulga Ulus Türkiye’de üretilen bilimsel bilginin ekonomiye ve endüstriye dönmediğini belirterek Türkiye’nin bilim politikalarının belirlenmesi ve bunun içselleştirilmesi gerektiğini belirttiler. Dr. Elif Gürses, ULAKBİM’in 2010 yılı hedeflerini anlattılar toplantıda Türkiye kaynaklı dergilerin indekse geçmesi konusunu gündeme getirdiler.
Türkiye bilimsel yayın göstergeleri dünyanın göstergelerine göre ne durumdadır? 
  TÜBİTAK ULAKBİM yönetimi tarafından son yıllarda 1981-2007 arasında Türkiye adresli olarak üretilmiş bilimsel yayınların sayısı ve etki değerini “Türkiye Bilimsel Yayın Göstergeleri (II)” adlı kitapta toplamış bulunuyor.

  Kitap http://www.ulakbim.gov.tr/cabim/yayin/tbyg_1981_2007/index.uhtml adresinden indirilebilir. Kitap bir bütün olarak Türkiye dışındaki 44 ülke, AB-27 ve OECD ülkelerinin bilimsel yayın sayısı ve etki değerleri karşılaştırmalı olarak yapılmıştır. Türkiye adına üretilen yayınlar, 8 ana konu ve kategori kapsamında yer alan 250 alt bilimsel disiplin düzeyinde incelenmiştir. 
  Mevcut hali ile yıllık yayın sayısı sıralamasında Türkiye 2007 yılında 19. ve 2008 yılında ise 18. Sırada yer almaktadır. Ancak 1981-2007 yılları ararsıda üretilen makale, derleme ve not türündeki yayın sayıları yönünden 45 ülke arasında kümilülâtif alarak 26. sırada bulunuyor. Her bir bilim alanı ayrı ayrı olarak 44 ülke ile karşılaştırmıştır. Yetkililer tabloları nasıl okuyorlar bilmiyorum ancak sayısal rakamlar ülkemizin bilimsel olarak ürettiği yayınların pek de başka bilim insanları tarafından kullanılmadığı görülmektedir. Türkiye adresli makalelerin etki değeri birçok ülkeden çok çok geride bulunmaktadır.

  Hatta toplam üretilen makale sayısı yönünden bizden çok geride olan ülkelerden de çok gerideyiz. Türkiye adresli olarak üretilen makalelerin aldığı atıf sayısı ve etki değerleri yönünden ise bilim dalları yönünden çok daha gerilerde olduğu görülüyor. Türkiye’de üretilen yayınların çoğunluğu tıp ve pediatri alandın da olmasına rağmen etki değeri yönünden en geride olduğumuz görülüyor. 
  Kitapta Türkiye adresli üretilen bilimsel yayınların etki değeri düzeyi ise Dünya, OECD ülkeleri ve AB-27 ülkeleri ortalama değerlerinin yaklaşık üçte biri kadardır. 1981-2007 döneminde ülkemizde üretilen yayınalar, hem AB-27′ nin ve hem de ABD’ nin % 1,8′ i kadar olduğu görülüyor.
Türkiye’nin dünya çapında öncü olduğu bilim dalları var mı?
  Prof. Dr. İsmail Demirel söz konusu kitaptaki verilere dayanarak ülkemizin bilimsel olarak dünyadaki yerini sunmuştur. Sayın Demirel’in sunumunda 2000-2007 yıllarında dünyada 8 bilimsel alanda en çok çalışılan ve bilimsel makalelerin yıllar itibarı ile karşılaştırmalı olarak işlenmiştir. 
  Çoğunlukla malzeme, biyokimya, elektrik ve elektronik, bilgisayar bilimleri, moleküler biyoloji, fizik, kimya, nöroloji, cerrahi bilimler ve matematik en çok çalışılan konular olarak öne çıkmaktadır. ABD bu 8 alanda temel kabul edilerek diğer ülkelerin bu eksendeki etkinlikleri değerlendirilmiştir. Karşılaştırmaya; Avrupa birliği, Japonya, Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya karşılaştırmaya alınmıştır. Türkiye de karşılaştırmaya alınmış. Durum doğal olarak vahim. Türkiye’de öne çıkan alanlar ise çoğunlukla cerrahi bilimler, çocuk hastalıkları, kimya mühendisliği, veterinerlik ve ezacılık alanında en çok yayınların yapıldığı görülmektedir. 2007 yılında dünyada tıp, matematik, kimya, malzeme bilimi, biyokimya, çevre konuları öne çıkarken, Türkiye’de en çok yayın yine tıp, kimya, nöroloji, gıda, kalp damar cerrahisi, veterinerlik alanında daha fazla yayın yapılmaktadır. Ancak yayınların etki değerinin yayınların sayısı ile ters orantılı olduğu görülmektedir.
Sosyal bilimler yönünden de dünya sıralamasına göre geride
  Sosyal bilimlerde de Türkiye’nin karnesi ne yazık ki çok da istenilen düzeyde değildir.
Dünyada sosyo-ekonomik durma bağlı olarak 5 fen bilimleri alanında yapılan yayın’a karşılık bir sosyal bilimler yayını yapılmaktadır. Avrupa’da bu oran 7:1 oranındayken Türkiye’de bu oran 27:1 düzeyindedir. 
  Toplantıda haklı olarak bazı konular tartışma yarattı. Örneğin tıp bilimleri konusunda çok fazla yayın yapılmasına karşın etki değeri konusunda çok geride olmamızın neden sorgulanmadığı. Türkiye olarak bunca yayının ülke ekonomisine ne kazandırdığı sorusudur. Batıda yapılan yayınların teknolojiye dönüşmesi kadar, ilgili ülkelerin ürettiği teknolojinin satılması ile ülkelerin ekonomilerine katkı sağlandığı, ancak ülkemiz düşük kaliteli yayın yapmaktadır sorusu soruldu.

Üniversitelerin bilimsel kaliteye önem vermesi gerekiyor

  Tıp veri tabanından Prof. Dr. Tayfun Özbey sorunun üniversitelerden kaynaklandığını belirterek. Üniversitelerin akademik aşama politikasının birçok yönden niteliği düşük yayınların yapılmasına neden olmakta olduğunu belirttiler. Sayın Özbey kalitesi düşük yayınların ve araştırmaların en önemli nedenin de üniversitelerde temel bilim politikalarının ve felsefelerinin olmamasına bağlı olduğunu belirttiler. Ayrıca bu durumun bir etik sorunu da olduğunu söylediler. Özbey’in önerisi gerçekten çok önemli. Öneri olarak YÖK ve üniversitelerin akademik aşama ve yükseltmelerde niteliği düşük yayın anlayışından vaz geçmesi ve kalite unsuruna yer vermesi gündeme geldi. Yaşam Bilimleri Veri Tabanında Prof. Dr. Hakan Yardımcı son yıllarda Ankara Üniversitesi senatosunun akademik yükseltmelerde ULAKBİM veri tabanında taranan dergilerde yer alan makaleleri belirli bir puan verilmesi önerisini benimsediğini söyledi. Bu girişimin akademik yayıncılığın kalitesinin artması için bir umut olarak görülmektedir.

Umudumuz diğer üniversitelerin araştırma stratejileri

ile bilimsel makale kalitesi yükselebilir
  Bilimin günümüzde araştırma temelinde pahalıya yapılması, bunun sonucunda düşük kaliteli yayınların çıkması doğal olarak artık sorgulanmayı gerektirmektedir.
Her üniversitenin veya araştırma kuruluşun da araştırma ne için yapılıyor?
Makale ne için yapılıyor?

Üretilen makaleler ülkemizin hangi ihtiyacına cevap vermektedir?

Üniversitelerin belirli bir hedefi ve stratejisi var mı?

Üniversitenin temel felsefesi var mı?

Üniversite yöneticilerinin bilimsel kapasitesi ve etkinliği nedir?
  Bilim insanlarının belirlenmiş hedeflere yönlendirilmesi, belirli bir ruh ve amacın kazandırılması sağlanmış mıdır?  Sık sık benim de sorduğum bir soru toplantıda gündeme geldi, şöyle ki, yapılan yayınların çoğunluğu akademik aşama için yapılıyor. O zaman da yapılan yayınlar ülkemizin hangi temel sorusuna cevap vermek için yapılmaktadır? Bilimsel yayıncılık stratejimiz var mı? Ülkemizin bilimsel bir hedefi ve stratejisi var mı? Soruları üniversitelerin araştırma potansiyeli ve bilimsel yayın kalitesi açısından hayatı önem taşımaktadır.
Bilimsel veriler karar vericiler için önemli bilgi içermektedir 
  Her bilim disiplininin dünyadaki ağırlığı ve etki değerlerini görmek için hazırlanan kitap; ülkemiz bilim politikasına yön veren Hükümet, YÖK, TÜBİTAK, TÜBA, Üniversiteler için önemli bir çalışma. Yöneticilerin yanında her bilim disiplinin bağlı olduğu bölüm, anabilim dalları ve bunların dernek ve vakıfları içinde kendi bilim alanlarındaki resmi görmesi bakımından önemli bir şanstır. Kendi bilim dalımla ilgili olarak durumumuzun beklenenin gerisinde olacağını beklemiyordum. Umarım üniversiteler bu verileri kullanarak yayına dayalı akademik aşama ve yükseltme yerine bilimsel niteliğe dayalı bir politikaya geçerler.
Sonuç olarak ülkemiz bilimsel makale sayıları yönünden son yıllarda önemli bir gelişme gösterdi.

  Ancak makalelerin atıf alması ve etki değeri yönünden dünya ortalamasının çok gerisinde yer almaktayız. Bugüne kadar niteliği düşük üretilen makalelerin bilimsel gelişmeye ve ülke ekonomisine katkıda bulunmadığı daha çok akademik aşamaya ve yükseltmeye yönelik olduğu sıkça işlendi. Ülkemizin artık belirli bir doygunluk düzeyine gelmiş olan bilimsel makale üretme potansiyelinin artık nitelikli bilimsel araştırma ve yayınlara geçmesi gerekir. Bu bağlamda ULAKBİM Türkiye’nin genel potansiyelini ve dünyadaki yerini gösteren resmini açık olarak gösterdi. Bundan sonra karar vericilerin adım atması gerekiyor. Yeniden aynı soru: Türkiye’nin bilim politikası var mı? Bu sorunun cevabını sanırım çoğumuz biliyoruz.
 

Son cellat filmi Süleyman Çama şans getirdi

1

Haber: İlker ÇAKAN

  Sinema oyunculuğuna başlayan Trabzon’lu Oyuncu Süleyman Çam; ünlü aktör Kadir İnanır ve ünlü manken Atilla Saral’ın da başrolde oynadığı ve Amasya’da çekilen Son cellât filminde Ali Kavlak rolünde; kendi halinde ibadetini yapan ve cezaevine düşen bir din görevlisi rolünü oynayarak oyunculukta başarılı bir grafik sergiledi. Edinilen bilgilere göre Oyuncu Süleyman Çam’ın diğer film ve dizi şirketlerinden iş teklifi aldığı öğrenildi.  

                                           
                                                 
                                           Son Cellat Filmi Yönetmeni Şahin Gök-
                                                     Oyuncu Süleyman Çam
 
                                 
                                                 Son Cellat Filmi Oyuncuları
 
                                           
                                                 Son Cellat Filmi Oyuncuları
 

Amasya Esnafspor başarılı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Amasya Valiliğince düzenlenen müesseseler arası futbol müsabakaları, Amasya 12 Haziran stadyumunda devam ediyor. Yirmi beş takımın katıldığı turnuva, her hafta izleyenlere zevkli görüntüler veriyor. Grup maçlarında başarılarıyla ön plana çıkan Amasya Esnafspor   iki haftadır galibiyet alıyor. Konuyla ilgili görüşlerini açıklayan Amasya Esnafspor  kaptanı Tuncay Çuuhadar şunları söyledi; “Amacımız final oynamaktır. Biz başarılı bir takımız D grubunda 6 takım var ve şu anda Esnafspor puan durumu itibariyle lider durumundadır.”     

 
                                 
                                                         Amasya Esnafspor
 
                                                            
                                                          Amasya Esnafspor
                                                     Kaptanı Tuncay Çuhadar
 
 
                                                                                                                               

Yönetim anlayışında değişim, personelden amirlerine ödül

0

  Şehzadeler şehri Amasya ülkemiz tarihinde ayrı bir yeri vardır. Kurtuluş Savaşımızın başlangıç kararları Amasya’da alınmıştır. Amasya tarihinin dışında coğrafi konumu itibariyle de önemli bir konuma sahiptir. Turizm kenti Amasya bu kadar öneme sahip ve tarihi yönden marka kent olmasına rağmen turizmden bir türlü gerekli payı alamıyor. Amasya’da turizm için yeterli alt yapı olmadığı için ve yıllarca bu konu ihmal edildiği için turizmin ve turistin yoğunluğu ekonomik yönden bir türlü Amasya’ya ve Amasya halkına yansımıyor. Turizmin ekonomik anlamda halka yansıması ve halkın esnafıyla birlikte örnek gösterilen yerlerden biriside Safranbolu’dur. Bu konuda turizmde ekonomik anlamda mesafe almak isteyen turistik yerlerin Safranbolu’yu örnek alması gerekir.

  Her nedense yıllarca Amasya’yı yöneten yerel idareciler gerçek anlamda turizme ve turizm alt yapısına gerekli önemi göstermediler. Turizm alanında yapılan faaliyet şovdan ve gösterişten öteye gitmedi. Şu anda Amasya’ya gelen turist sadece 2–3 saat Amasya’yı geziyor. Turisttin istediği anlamda bir yer bulunmadığı için daha doğrusu bir yerde oturup, konaklayacak yerde bulamadığı için turist konaklamak için en yakın il Samsun’a veya Çorum’a gidiyor. Kısaca Amasya’ya çok turist geliyor ancak turist Amasya esnafına yansıyacak ekonomik harcama yapmadan Amasya’yı seyredip gidiyor.

  Bence turizmde başarılı olmak için halkın, yöre esnafının turizme Safranbolu örneğinde olduğu gibi turizme hazırlıklı hale getirmek için ili bütün olarak düşünerek ilde söz sahibi yöneticilerin gerekli projeleri uygulamaları gerekir. Amasya’nın geleceği turizme bağlıdır. Turizm kenti Amasya’nın gelişmesi için yerel yöneticilerin Amasya’ya ve Amasya halkına vefa borçlarını ödemeleri için Amasya’nın turizm yönünden kalkınmasına yönelik gerekli tedbirleri almaları gerekir.

  Devletimiz güçlüdür. Okulunu yapmaya muktedirdir. Turizm kenti Amasya’da görev yapan yöneticilerin okul yapmak için; kitap, radyo, kartvizit ticareti yapmaktan ziyade turizm şehri ve marka kent Amasya’nın turizm yönünden gelişmesi ve ekonomik yönünün halka yansıması için acilen bu konu üzerinde durmaları gerekir. Amasya’da hala gelen turistin ihtiyacını karşılayacak turizm belgeli otel sayısı yeterli değildir. Bu konu üzerinde bugüne kadar somut bir sonuç elde edilemedi.

  İnsanlar göreve gelmezden önce bir şeyleri eleştirirler. Ama göreve geldikten sonra hem aynı hatayı yaparlar. Neden mi? Dersiniz Amasya’da geçmişte görev yapan bir yönetici için her zaman şov ve lüks harcama yaptı dediler. Ama o yönetici ilin tanıtımını her yerde yaptı ve ödül alırken de ödülü kendi personelinden almadı. Kendi emrinde çalışan personelinden altın elma ödülü almayı da hiç tercih etmedi. Ödülü her zaman ona il dışından başkaları verdi. Onu Amasya dışından başkaları takdir etti. O gün onu çok ödül alıyor diye eleştirenler bugün altın elma ödüllerini maiyetinde çalışan personelinden aldılar.

  Çalışanları takdir etmek amirin işidir. Yanında çalıştığı amirine; amirim sen çalışkansın, sana ödül veriyorum diye o yerin amirlerinin ödül alması Türkiye’de örneği görülmeyen bir durumdur. Bence bu durum hiçte şık değil. İnsanın yanında çalıştırdığı personelinden amirim sen çok çalışıyorsun, seni takdir ediyorum, sen ödüle layıksın diye ödül alması, toplumda olumlu bir intiba bırakılacak bir durum değildir. Amirlere ödülü personeli değilde, halkın çalışmalarını takdir edip, ödül vermesi daha iyi olmazımıydı? Galiba Amasya’da ödül alma işi Türkiye’de bir ilk oldu. Demek ki günümüzde takdir etme anlayışı artık değişti. Artık amir personelini takdir etmiyor da, maiyetinde çalışan personel amirinin çalışmasını takdir ediyor ve ona ödül veriyor.

  Günümüzün modern yönetim ve takdir edilme anlayışı değişti galiba? Sizce…

Türkiye Şampiyonasında Ferdi Sezgin’den Yıldızlarda Türkiye rekoru

2

Haber: İlker ÇAKAN

  Türkiye Büyükler Kulüpler Halter Şampiyonasında; Amasya-Merzifon Belediyespor adına katılan 1994 Amasya-Merzifon doğumlu ve Merzifon İmam-Hatip Lisesi öğrenicisi Ferdi Sezgin koparmada 127 kg. kaldırarak koparmada Yıldızlarda Türkiye rekoru kırdı. Büyüklerde koparmada ve toplamda 287 kg kaldırarak da Türkiye Büyükler Halter Şampiyonasında Türkiye üçüncüsü oldu. Kayseri’de yapılan Türkiye Büyükler Halter Şampiyonasına toplam 46 spor kulübü katıldı.

                  
                                     
                                   Türkiye Büyükler Halter Şampiyonasında
                              koparmada 127 kg.’da dereceye giren halterciler

Tokat Valisi Şerif Yılmaz: “Tokat’ın turizm yönünden tanıtımına önem vereceğiz”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Tokat, Orta Karadeniz Bölgesinde bulunmakta olup; ovası, suyu, tarihi, tarımı, kültürel değerleri ile adeta bir merkez durumundadır. Tokat Valisi Şerif Yılmaz; göreve başlayalı yaklaşık 6 ay olmasına rağmen yaptığı etkin çalışmalarla ilin önceliklerini tespit etmiş ve bu konuda çalışmalara başlamıştır. Tokat Valisi Şerif Yılmaz, “Tokat’a geldiğimde gördüğüm en büyük eksiklik, Tokat’ın yeterince tanıtılmadığıdır” diye söyleyerek, birinci önceliğimiz turizm ve turizmde tanıtım diyor.

  Dünyaca ünlü Ballıca Mağaramızı yeteri kadar kimse tanımıyor. Acele ve rast gele bir iş yapma niyetinde değiliz Bu konu üzerinde de proje çalışması yapıyoruz. Görevine son derece bağlı, halka iletişimi iyi bir noktada olan, devlet adamı, kapım ve gönlüm herkese açık diyen Tokat Valisi Şerif Yılmaz, Tokat ve mülki idare amirliği konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

İnsanlarımızın ana geçim kaynağımız tarımdır

  “Tokat; tarihi geçmiş itibariyle çok önemli bir havzada yaşamın sürdürmeye çalışan, kıt kanaat geçinen ve vefakâr insanlarıyla Anadolu’muzun güzel şehirlerinden bir tanesidir. Kelkit ve Yeşilırmak havzalarının bereketli toprakları üzerinde kurulmuştur. Bereketli topraklarla beraber ekonomik güç tarıma yönelmiştir. İnsanlarımızın ana geçim kaynağımız tarımdır. Tarımla birlikte devlet olarak biz alt yapı manasında sulama konusunda güzel çalışma yapmışız. Bunun için geçmiş dönemde emeği geçenlere teşekkür ediyorum. 200.000 hektar tarım alanının şu anda % 30’u sulanabilir durumdadır.

 
                                          
                                                 Tokat Valisi Şerif Yılmaz
 
Sulanan araziyi iki katlayarak  % 60’lara çıkarmayı hedefliyoruz

   Bu sulanan araziyi iki katlayarak  % 60’lara çıkarmayı hedefliyoruz.  DSİ ve Özel İdare kaynaklarından yapılan baraj ve göletlerin sulama kanalları ile birlikte yapılması birlikte bu alan ikiye katlanacaktır. Tarım getirisi olarak Tokat’ta birinci önceliğimiz insanların geçim kaynağını sağlama açısından çok önemli bir adımdır. Buna dayalı olarak tarıma dayalı sanayinin gelişmesi olacaktır. Merkez ilçemiz dahil, beş ilçemizde organize sanayi bölgelerinin bir kısmı faaliyet geçmiş, bir kısmı ise faaliyete geçmek üzeredir. Bu organize bölgeleri teşviklerle, alt yapı anlamında çok cazip hale geldi. Tarıma dayalı sanayi ile birlikte, mermer sanayi ile ilgili önemli çalışmalarımız vardır. Bölgede çıkan doğal kaynakların yerinde işlenerek, pazarlanması ile ilgili çalışmalarımız vardır.

Değişik illerden gelen müteşebbislerimiz yatırım yapmaya başladılar

   Organize Sanayi Bölgelerimizde değişik illerden gelen müteşebbislerimiz yatırım yapmaya başladılar. Bunun avantajları; mermerin ilimizde çıkarılması ve teşvik olmasıdır. Karayolu ile deniz limanına ulaşma imkânımız vardır. Ayrıca demiryolu ile de ulaşma imkânımız vardır. İş gücümüz de olduğuna göre başka bir şeye gerek kalmıyor. Sadece müteşebbislerin yatırım yapmasını bekliyoruz. Orman sanayisi ile birlikte, diğer sanayilerinde gelmesi doğaldır. Ancak suyu mecrası dışında akıtmak zordur. Her şey kendi mecrası içinde gelişiyor. İlimizde olan cazibelerin, insanlara ve müteşebbislere yönelik çalışmalarımız devam edecektir. Sanayici kar yapmayacağı bir yere yatırım yapmaz. Gerçeğini göz önünde bulundurarak birtakım çalışmalara başladık. Tokat’ta yetişen kaynaklarımızı sanayi mamulü haline getirilmesi ile birlikte dünya çapında, her yere ihracat etme şansımız vardır. Tokat’ta bulunan şu andaki 1-2 tesisimiz bu amacı gerçekleştirmiştir. Dünyanın dört bir yanında Tokat’ta üretilen bir markayı bulma şansımız vardır. Bu bir örnektir. O nedenle bunu diğer müteşebbislerin düşünmesinde de yarar vardır.

Tokat, kültür ve tarih şehridir. Ama biz bunları yeteri miktarda tanıtmamışız

   Tokat, kültür ve tarih şehri ve içinde doğal güzellikleri barındırması nedeniyle turizme yönelik çalışmaları başlattık. Bu doğrultuda da tarihi kültürel varlıklarımızın restorasyonu ile ilgili son üç yılda 95’e yakın vakıf eserimiz onarıldı. Bu Tokat’ta bulunan vakıf eserlerinin büyük bir kısmının onarıldığı anlamına gelir. Tarihi varlığımız çok eskilere dayanıyor. Bu tüm kültürleri içinde barındıran bir değerdir. Sekiz yüzyıllık tarihi bir arada görme şansınız vardır. Böyle bir durum ülkenin çoğu yerinde yoktur. Ama biz bunları yeteri miktarda tanıtmamışız. Tanıtabildiğimizi söylememiz mümkün değildir. Ayrıca bu çalışmalar son zamanlarda yapılmış. Tokat genel olarak il merkezi dahil, ilçelerimiz farklı kültürleri barındırmasına rağmen özellikle Bizans dönemine ait ve Danişmentlilere başkentlik yapmış olan, Anadolu ile Karadeniz arasında bir köprü görevi gören Niksar’daki kültürel değerlerimiz, Zile’de değişik bir tarih, her yerin kendisine özgü değerleri ve güzellikleri olan tarih varlıklarımızın bir kısmı gün yüzüne çıkarılmış, bir kısmı ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.

                                     
                                   
                                              Tokat Valisi Şerif Yılmaz
                                halkın içinde bir vatandaşın isteğini dinlerken
                                                
Türkiye içinde ve dünya çapında tanıtıldığı ihtimali verilmiyor

   Tokat’ın en önemli turizm cazibe merkezi Ballıca Mağarasıdır. Ballıca Mağarası dünyada büyüklüğü yönünden ve içinde bulunan sarkıt ve dikitleriyle diğer mağaralardan farklı bir mağaradır. Bu mağaranın Türkiye içinde ve dünya çapında tanıtıldığı ihtimali verilmiyor. Türkiye’de yaşayan çoğu insanımızın bu mağarayı bilmediğini düşünüyorum. Bununla ilgili çalışmaları tekrar başlattık. Ballıca Mağarası 1995 yılında özel idare imkanları gün yüzüne çıkarılmış, çok eski bir mağara olmasına rağmen, gün yüzüne çıkarılması yenidir. Bu mağaranın daha profesyonel çalıştırılması ile ilgili çalışmalar başlattık. Mağaranın bulunduğu yer orman alanı içinde olduğu için Çevre ve Orman Bakanlığına tahsisi geçmiştir. Buranın işletilmesi ve modern tesis haline gelmesi, pazarlanması ile ilgili ihalenin son aşamasına geldik. Tokat’ın turizm destinasyon bölgesi kapsamına alınması ile ilgili önemli adımlardan birisidir.

Tokat’a geldiğimde gördüğüm en büyük eksiklik, Tokat’ın yeterince tanıtılmadığıdır

   Böylece Amasya, Çorum’a gelen kültür turizmine yönelik insanlarımız ve gerekse yabancı turistler Tokat’a gelecektir. Ballıca Mağarasının işlevi tam olarak yerine getirilmeden tanıtılması ve pazarlanmasında sıkıntı olur. Ballıca Mağarası ile birtakım eksikliklerimizde vardır. Ballıca Mağarası uzun zamanda oluşan bir miras olduğuna göre çok iyi korunması gerekir. Korunmaya yönelik çalışmalarımızı değerlendiriyoruz. Gelecek nesillere aynı hijyenik ve özellikte devretme gayreti içerisinde olacağız. Bu nedenle acele ve rast gele bir iş yapma niyetinde değiliz. Karedeniz turizminde insanın aklına yayla turizmi gelir. Aslında bu yayla örnekleri Tokat’ta da var. Tokat’ı herkesin tanıdığı zannediliyor. Aslında kafayı suyun üzerine çıkardığımız zaman Tokat’ı kimsenin tanımadığını görüyoruz. Tokat’a geldiğimde gördüğüm en büyük eksiklik, Tokat’ın yeterince tanıtılmadığıdır.

Kültür turizminde konaklama, alt yapı önemlidir

   Amasya dediğimiz zaman Amasya marka olmuştur. Amasya’yı marka haline getiren insanlara teşekkür ediyorum. Bunu ülkem adına hangi il yaparsa yapsın, bunu kıskançlık anlamında düşünmem. Ama Tokat; Amasya ile beraber aynı destinasyon bölgesinde olan bu pastadan pay alması gerekirdi. Belki bizim tarihi ve kültürel varlığımız Amasya’dan fazladır. Bunun zaman içerisinde gün yüzüne çıkartılıp, pazarlanması yapılmış olsaydı belki bugün aynı özellikleri bizde kullanabilirdik. Bugün itibariyle bunu henüz kullanamadık. Amacımız kısa süre içerisinde bu yaptığımız çalışmalarla beraber Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı ve Yeşilırmak Havzası Birliğine üye Amasya, Çorum, Samsun illerimizle beraber plan ve programlı çalışmalarımız devam ediyor. Aynı grup içerisinde turizmde birlikte hareket etme manasında çalışmalar yapıp, pay almak istiyoruz. Kültür turizminde konaklama, alt yapı önemlidir.

                                  
                                  
                                                  Tokat Valisi Şerif Yılmaz 
                                        yöresel sofra bezi baskısı yaparken 
 
Bölgesel planlama çerçevesinde kendi payımızı almaya çalışacağız

    Amasya’ya gelen, bir günde ziyaret edip, gidebilir. Hedef burada bir gece konaklattırmaktır. Amasya, Çorum, Tokat, Samsun bağlamında düşündüğümüz zaman üç-dört ili aynı destinasyon bölgesine dağıttığınız zaman, buraya gelen yerli ve yabancı turist konaklamak zorunda kalır. Bunun için alt yapı önemlidir. Bölgeye gelen konukları bu illerden herhangi birinde misafir etmeye başladığınız tarihten itibaren muhakkak bizde bu işten pay alırız. Bölgesel planlama çerçevesinde kendi payımızı almaya çalışacağız. Ahşap yapı olan en son Mevlevihane bizde mevcuttur. Genel sıkıntımız el sanatlarının icra edilmesi ve geçim kaynağı olarak kullanılması. Biz bunu dış ülkelere aktarıp, yabancılara satma imkanımız olmadığı müddetçe, çok fazla kullanma şansımız yoktur. Artık makine baskısı ürünler çıktıktan sonra, elle yapılan ürünlerin kıymetini ve değerini bilenler hariç çok fazla anlam ifade etmiyor. Turizmle birlikte, yaşayan el sanatlarımızın gün yüzüne çıkmasına vesile olacaktır. İnsanların el sanatlarından gelir etme şansı olacaktır. Geçmiş kültümüzün devamı açısından da, toplumsal yapıyı sağlayan mozaiğimiz açısından da çok önemlidir diye düşünüyorum. Türkiye genelinde de aynı sıkıntımız olduğu gibi, sanayi giderek modernleşiyor.

İşsizliğin düşürülmesi ile ilgili olarak turizmin önünü açmak gerekir

   Sanayide kullanılan iş gücü kapasite artmasına rağmen düşüyor. Sanayi daha ziyade mekanikleşmeye başladı. Bu nedenle bizim insanlarımızı sanayi yerine, sanayinin alternatifi olarak iş gücü yüksek olan hizmet sektörüne kanalize etmemiz lazımdır. Tarım kendi içerisinde var ama tarım zaten yeterli değildir. Tarımda insanlarımızın yeteri miktarda geçimini sağlaması, şu anda çok fazla mümkün değildir. Geniş ve nüfusun tamamına hitap edecek manasındadır. Sanayideki sıkıntım ve çekincemden dolayı insanları istihdam edecek hizmet sektörüne yönlendirmek gerekir ve bunun en kolayı da turizmdir. İşsizliğin düşürülmesi ile ilgili olarak turizmin önünü açmak gerekir. Turizmde son 20 yılda nerelere geldiğimiz herkes biliyor. Bu ne kadar insanın istihdam edildiğini gösteriyor. Bizim burada yapmamız gereken, sahilleri beton ve taş yığını haline değil, içerisindeki kültür varlığımızla birlikte ön plana çıkarmak gerekir. Bunu kullanmamız gerekir. O zamanda turizmden gelen gelir pastasında Anadolu’nun tümü istifade eder ki bu hizmet sektörü açısından çok önemli faaliyettir diye düşünüyorum. Böylece kültür turizmine ağırlık vereceğiz.

 
                                  
                                                Tokat Valisi Şerif Yılmaz
                                    sebze pazarında halkın içinde gezerken
 
Hizmet ettiğiniz insanları sevmeniz gerekir

   İdarecilik sanatçı orkestra yönetimidir. Orkestra yönetiminde tüm enstrümanların çalışması gerekir. Eğer enstrümanlar çalışmazsa, şekli yapmaya çalışsanız da bir anlamı yoktur. Oysa yapılan işler paylaşımla, istişare ile yapılır. Tek başına iş yapmayı düşünmem, tek başına insanın yapacağı bir şey yoktur. Yaşadığımız toplum içerisinde yaşayan insanların katkısı, sahiplenmesi ile yaptığınız işlerin değeri olur. Ne kadar bina yapsanız eğer bu binaya ruh veremiyorsanız, od ruhu veren o bölgedeki insanlardır. Onları sahiplenmesidir. Diktiğiniz ormanı eğer ormanlar sahipleniyorsa orada orman olur. Eğer diktiğiniz çiçeği siz seviyorsanız, çiçekler sizden aldığı o sinerji ile o çiçek büyür. Yoksa ne kadar suyunu da verseniz,  gübresini de verseniz, eğer sevgi yoksa bir anlam taşımaz. Hizmet ettiğiniz insanları sevmeniz gerekir. Sevgi olduktan sonra, başka bir şeye gerek kalmaz diye düşünüyorum.

 
                                   
                                   Tokat Valisi Şerif Yılmaz’dan çocuk sevgisi
 
Arkadaşlarımın başarısı ile kendi adıma bir şey yapmayı düşünmem

   Sevgi karşılıklıdır. Arkadaşlarımın başarısı ile kendi adıma bir şey yapmayı düşünmem. Arkadaşlar gayret içerisindeler. Samimi olarak çalışıyorlar. Beraber bir şeyler yapmak. Hizmet ettiğiniz insanları sevmeniz gerekir a gayreti içerisindeyiz. Kamuda bulunan en alt seviyeden, üst seviyeye kadar, sivil toplum örgütleri, müteşebbisler dahil olmak üzere, hatta çarşıda gezen işi gücü olmayan boş insanların dahi bu memlekete bir katkısı olacaktır. Herkesin kendine göre bir katkısı olabilir. Bunun değerlendirmemiz lazımdır. Biz toplumun kendi isteği ve talebi ile birlikte topluma hizmet etmek zorundayız. Siz ne kadar biliyorum deseniz de bu toplum bunu yaşamıyorsa, bu sinerjiyi bulamıyorsa yaptığınız hiçbir şeyin değeri olmaz. Bugün yaptığınızı düşündüğünüz bir takım yatırımlarında zaman içerisinde hiçbir anlam ifade etmediğini görürsünüz. Sahiplenilmediği zaman iki sene sonra koca koca binalar hatıra değerinde kalır. Bu devlet açısından en büyük zulümdür. Bu insanların kıt kanaat kaynakları ile yapılan yatırımlar, insanların sevdiği ve benimsediği, özümsediği alanlara, bu alanları tespit ederken önceliklimizi gayet iyi seçmemiz lazım. Tarım sanayi gelişirken, yarın hiçbir çalışma imkanı olmayan sanayi tesisi kurmanın, sırf sanayi tesisi kurdum diye söylemenin bir anlamı olmaz.”

  

error: Content is protected !!