Çarşamba, Aralık 17, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 302

Erbaa Belediye Başkanı Ahmet Yenihan: “Türkiye’de işsiz olan bana gelsin”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Tokat-Erbaa ilçesi Tokat’ın en büyük ve en gelişmiş ilçelerinden birsidir. Belediye Başkanı Ahmet Yenihan 4.dönem belediye başkanlığını sürdürüyor. İlçede işsizlik yok denecek kadar azdır. Erbaa Belediye Başkanı Ahmet Yenihan Türkiye’ işsiz insanlar bana gelsin, ben onlara iş vereceğim diyor. Erbaa Belediye Başkanı  Ahmet Yenihan, “Erbaa” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

LC Waikiki temsilcisi yatırım için kesinlikle Erbaa dedi

  “Türkiye’nin değil, dünyanın önemli firmalarından birisi olan LC Waikiki temsilcisi bugün benimle görüşmeye geldi. Yatırım iklimine Tokat mı uygun? Erbaa mı uygun? diye kendisine sordum. Yatırım iklimine uygun olan yer kesinlikle Erbaa dedi. Bunu yanındaki başka bir sanayici arkadaşımız diyor ki Tokat’ta; validen, belediye başkanından, sivil toplum örgütlerinden, üniversiteden destek alamıyoruz diyor. Halbuki bize, bugün geldiler, yeni tanıştık, hemen onları hediyelerle karşıladım. Onların hafızalarında yer edindik. Onlara değer verdiğimizi, önem verdiğimizi not ettirdik. İnşallah buraya yatırım yaptıklarında da sanki o fabrika bizim, işletme bizim olacak. Bu yatırım sonucunda; gençlerimiz iş ve aş imkanı bulacak ve büyük şehirlere ve kentlere göç etmeyecektir. Bunun sonucunda nüfusumuz düşmeyecek, artmaya devam edecektir.

Erbaa’nın güzelliği ve önemi etraftan söyleniyor

  Bu nedenle Erbaa dışarıdan çok anılıyor. Erbaa’nın güzelliği ve önemi etraftan söyleniyor. Dört dönem belediye başkanlığını nasıl başardığınız sorusuna gelince; Başarıyı elde etmek zordur. Bir şeyi, bir ilki başarmak çok zordur. Ama sürdürülebilir kılmak daha da zordur. Belediye başkanı seçildiğiniz zaman, halk önceki başkandan muzdarip olduğu için veya çeşitli nedenlerden dolayı çekip gittiği için halk önce deneyelim diyor. Bu yeni seçilen başkana bir şans tanıyalım diyor. Ama görüyor ki aradığını bulamıyor, belediye başkanı kapısını kapatmış, sırtını dönmüş. Ne cenazesine, ne düğününe gitmiyor, iyi ve kötü günde yanında yoktur. O zaman halk başka bir dönemde başka birisini arıyor. Belediye Başkanlığını geleceğe dönük olarak kent ve yönettiğimiz şehir için, kurduğumuz hayalleri Erbaa için düşündüğümüzde bunları gerçekleştirmek için zamana ihtiyacımız olduğunda bunu halkımız görüyor.

 
                                            
                                              Erbaa Belediye Başkanı Ahmet Yenihan
 

Halkın tesadüfen birinci dönem belediye başkanını seçmesi normaldir

  Bu nedenle halk başkanın bu işleri yapması için süreye ihtiyacı var diye düşünüyor. Bu işin başını ve sonunu getirmesi lazım ve bu hizmeti bize sunması gerekir. Bu nedenle kendisine zaman vermemiz gerekir. Bizi çeşitli nedenlerle, entrikalarla oradan indirmek isteyenlere en güzel cevabı veriyor. Halk belediye başkanım başka partili de olsa ona sahip çıkarım diyor. Halkın tesadüfen birinci dönem belediye başkanını seçmesi normaldir. Halk ikinci, üçüncü, dördüncü dönemde belediye başkanının seçerek gösteriyor. Bunların bir tanesi, iki tanesi tesadüf olabilir, ama dördüncüsü tesadüf olamaz. Bunun sebebi tamamen yalın ve net olarak söylüyorum.

Ben onlara ışık tutuyorum, öncülük yapıyorum

  Erbaalı hemşerilerimizle biz akrabayız, komşuyuz, arkadaşız, nereye koyarsanız koyun o kadar girift samimi bir ilişki ve diyalog içerisindeyiz. Onların acısı benim acım, onların neşesi benim neşem, Erbaa’nın gelişmesi ve güzelleşmesi, sanayileşmesi benim en büyük meselemdir diye öyle görüyorum. Onun içinde onlar bana destek oluyor, ben de onlardan elektrik, güç alıyorum. Ben onlara ışık tutuyorum, öncülük yapıyorum. Benim görevim olup, olmasın her türlü dertlerinde onların yanında oluyorum. Bu birliktelik Erbaa’ya çok şey kazandırdı.

 
                                     
                                      Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi
                                                         İnternet  Evi
 
İlçemizde yaklaşık 5.500 -7.000 kişi çalışıyor diyebiliriz

  Erbaa’da 20 tane tuğla fabrikası var. Her birinde 100 kişi çalışsa 2.000 kişi, 500 kişi de parke fabrikalarında çalışsa toplam 2.500 kişi eder. Böylece toplam 20 tane tuğla fabrikası, 5 tane parke fabrikası vardır. Ayrıca toplam 2.500 kişi de tekstil de istihdam ediliyor. Şu anda tekstil sektöründe takriben 27-28 tekstil atölyesi vardır. 500 kişi de sanayi de çalışıyor. Onları da saydığımızda ilçemizde yaklaşık 5.500 -7.000 kişi çalışıyor diyebiliriz. Belediye Başkanlığına yanıma gelenler iş bulamadığı için değil, belediyeye nasıl kapak atarız diye düşünüyorlar. İş bulmak isteyenler sabah erkenden kalkacak namazını kılacak, sabah saat 7.00 deki servis otobüslerinin birisine binip, gittiğiniz yerde kesinlikle size iş verilir. İşsiz gezen kesinlikle kimsenin olduğunu tahmin etmiyorum. İşsiz olanlar bana gelsinler, ben onları hemen alıp, işe yerleştireceğim. Türkiye’de işsiz olan bana gelsin. Onları işe yerleştireceğim.

Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi Erbaa’nın kimlik kartıdır

  Erbaa Belediyesi Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi Erbaa’nın kimlik kartıdır. Bir kentin  kimlik kartı olması lazım. O kentin geçmişiyle ilgili fotoğraflar, bilgiler, objeler var. Burada bulunan eserler, burada sergilensin diye evlerden toplanmıştır. Buradaki gelin odasında bulunan karyola ve elbiseler evlerden alınmıştır. Buraya girdiğimiz zaman Erbaa hakkında fikir sahibi oluyoruz. Gençler eski Erbaa’yı bilmiyor. 1939 -1940 depremleriyle yerle bir olan Erbaa’yı bilmiyor. Ama buradaki resimlere baktığımızda, o zaman Erbaa’da güzel binalar olduğunu, o dönemde kimlerin yaşadığını, nasıl giyindiklerini, bayramlarını nasıl yaptıklarını görebiliyoruz. Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezinde Kütüphane, internet evi, resim atölyesi, saz kursu, nikah salonu, sinema dahil her şey var. Erbaa’da halktan internetle ilgili çok şikayet aldığımız için, buraya internet evi kurduk. Burada 24-25 bilgisayarımız var. Böylece ödev yapmak için buraya gelen öğrenci ücret ödemeden ödevini yapıyor. Kitap okumak isteyen kütüphanede kitabını okuyor.

 
                                    
                                  Erbaa Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi
 
Kelkit vadisinde Erbaa bir merkez olacak

  Kütüphaneleri çağın teknolojisiyle de güçlendirmek gerekiyor. Böylece tarihi dokuyu koruyoruz. İnsanların kullanmadığı binalar çok çabuk eskir. Bu tarihi binayı kullanarak koruyoruz. Erbaa; asfalt yapımı, organize sanayi bölgesi, itfaiye binası ve içindeki donanımı,  yüzme havuzu, beton santralleri ve kum eleme tesisleriyle modern bir şehir görünümüne kavuştu. Ama işimiz bitmedi, işlerimize devam ediyoruz. Kongre Kültür Merkezi ile ilgili bir projemiz var. Kelkit vadisinde Erbaa bir merkez olacak. İlçemizde kurulacak bölge hastanemize arsa tahsisi yaptık. Asfalt şantiyemizin arazisini yeni kurulacak hastaneye veriyoruz. İlçemizde 4 yıllık Sağlık Bilimleri Yüksekokulu kuruldu. Tekel binalarını onlara tahsis ettiriyoruz. Ben belediye başkanı olduğumda, ilçemizde yüksekokul yoktu. Bir belediye başkanı vaatte bulunur, bir dönemi tamamlar çeker gider.

İnsanına sahip çıkan, insanlarına iş ve aş imkanı sunabilen,

göç ettirmeyen bir belediyeyiz.   

  Ama Ahmet Yenihan ceketini alıp, hiçbir yere gitmedi. Samimi, vaatlerinin arkasında olduğunu hemşerilerine ispatladı. Ben de burayı başkaları gibi bir basamak olarak görebilirdim. Ben de şahsi işlerimi, çocuklarımın geleceğini düşünür ve çekip giderdim. Erbaa benim için her şeydir. Onu çok seviyorum. Erbaalıları çok seviyorum. Onun için yola devam ediyorum. Çevre ve Orman Bakanlığının koordinatörlüğünde düzenlenen toplantıya katıldık ve örnek gösteriliyoruz. İllerde olmayan arıtma ve katı atık tesisi Erbaa’da var. Bu tesisler henüz; Tokat, Amasya, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon ve daha sayabileceğimiz birçok kentte yoktur. Biz bunları gerçekleştirmiş bir belediyeyiz. Bunun için örnek gösteriliyoruz. Türkiye’de her yönüyle örnek bir belediyeyiz. İnsanına sahip çıkan, insanlarına iş ve aş imkanı sunabilen, göç ettirmeyen bir belediyeyiz.”   

 

 

:

Ünlü Tiyatro Sanatçısı Engin Günaydın’ın Ağabeyi Hakan Günaydın: “Engin Günaydın, mesleğini başarılı bir şekilde sürdürüyor”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Türkiye’nin ünlü Tiyatro Sanatçısı Engin Günaydın; 29 Ocak 1972 Tokat-Erbaa doğumlu olup, ilkokulu Erbaa’da bitirdikten sonra, diğer eğitimini İstanbul’da tamamlamıştır. İlk önce “Otogargara” adlı tiyatro oyununda küçük bir rol almış olup, daha sonra televizyonda yayınlanan “Bir Demet Tiyatro” adlı dizide “Zabıta İrfan” rolü ile adından söz ettirmiştir. Daha sonra  ünlü Sanatçılar; Mehmet Ali Erbil ve Emel Sayın’ın baş rolünü oynadığı “Aşkım Aşkım” adlı televizyon dizisinde “Tarık Usta” rolünde oynamıştır. Ayrıca; ünlü Sanatçılardan Okan Bayülgen tarafından sunulan Televizyon programı “Zaga’da” da bir süre kısa skeçler yapan, Ünlü Tiyatro Sanatçısı Engin Günaydın; 2005 yılından itibaren “Avrupa Yakası” adlı televizyon dizisinde “Burhan Altıntop” karakterini canlandırmış ve popüler kültürde önemli bir referans haline gelmiştir. Ünlü Sanatçı Engin Günaydın “O Hikayedeki Mal Benim” adında bir stand up gösterisi yapmış ve birçok dizi, sinema ve reklam filminde rol almıştır

  Tokat-Erbaa ilçesinde yaşayan ve elektrik konusunda işyeri bulunan ve “Avrupa Yakası Televizyon dizisinin sevilen karakteri Burhan Altıntop’u oynayan, Türkiye’nin ünlü Tiyatro Sanatçısı Engin Günaydın’ın Ağabeyi Hakan Günaydın’la “Ünlü Tiyatro Sanatçısı Engin Günaydın” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

              
                                          
                                         Ünlü Tiyatro Sanatçısı Engin Günaydın’ın
                                                      Ağabeyi Hakan Günaydın
 
Küçüklükten itibaren bir tiyatroya bir hevesi vardı

  “Engin’le beraber 5 kardeşiz. Engin son beşik dediğimiz en küçük kardeşimizdir. İlkokulu Enbaa’da okuduktan sonra eğitimini İstanbul’da tamamladı. Erbaa’ya sık sık gelir. Ailesine düşkün olup, aile efradımızın her ferdine ev aldı. Kendisi şu anda akrabadan 7 çocuğu üniversitede okutmaktadır. Biz zengin bir sülale olmayıp, fakir bir sülaleyiz. Erbaa’dan sonra eğitimini İstanbul’da kız kardeşimin yanında tamamladı. İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi- Tiyatro Bölümü mezunudur. Engin’in küçüklükten itibaren bir tiyatroya bir hevesi vardı. “Vavien” filmi Erbaa’da çekildi ve 5 dalda ödül aldı. Berlin’de 23 Mart 2009’da yapılacak film festivalinde de ödül bekliyor. Bu film geçen yıl yaz ayında Erbaa’da çekildi. Bu filmle Erbaa’nın reklamı oldu ve kendisi Erbaa’nın çocuğu olduğunu gösterdi.

Kendi memleketinde ilk defa film çeken sanatçı unvanını aldı

  Böylece kendi memleketinde ilk defa film çeken sanatçı unvanını aldı. Ben Erbaa’da çekilen filmde “Tuhafiyeci” rolünü oynadığı “Vavien” filminin Türkçe anlamı karşlığı bir çeşit elektrik anahtarıdır. Filmin öyküsü şöyledir; “Samsun’da elektrikçi arkadaşın pavyondaki kıza aşık olması ve onunla yaşadığı platonik aşkı anlatıyor. Bu aşkı nedeniyle kendi hanımını öldürmeye çalışıyor. Bu nedenle hanımını yardan aşağı atıyor, ancak hanımı ölmüyor. “Engin, mesleğini başarılı bir şekilde sürdürüyor. Engin filmdeki gibi şakacı olmayıp, aile içinde çok tutucudur. Aramızda ciddi konular üzerinde konuşur ve tartışırız. Espri mahiyetinde hiçbir zaman konuşmaz. Çok ciddi bir kişiliğe sahiptir. Film ve oyunlarda mesleği gereği rol yapıyor, aslında gerçek yaşamında ciddi birisidir.

 
                                 
                                       Ünlü Tiyatro Sanatçısı Engin Günaydın ve
                                                   Ağabeyi Hakan Günaydın
 
Hayırsever bir kişiliğe sahip olup, insanları mutlu etmek hoşuna gidiyor

  Şımarıklığı sevmeyen birisi olup, ukalalığı yoktur. Kendisi espriye dahi gülmüyor. Erbaa Hastanesinin iki odasını tanzim etti. Erbaa’da bana villalardan ev aldı. Sülaleden fakir olanların evlerini yıktırıp, yeniden yaptırıyor. Erbaa’da maddi konuda kim istediyse ona yarım etti. Hayırsever bir kişiliğe sahip olup, insanları mutlu etmek hoşuna gidiyor. Ailesindeki herkesin mutlu olmasını istiyor. Şu an aile efradının hepsine birer ev aldı. Erbaa’da film çekmek, Erbaa için en büyük yatırımdır. Televizyonlarda programlara çıktığı zaman, Erbaa’nın reklamını yapıyor. Tokat’ın neyi meşhursa, televizyonlarda hep onun reklamını yapıyor. Bu reklamı Erbaalı kazansın diye yapıyor. Bu da Erbaa için en iyi hizmettir. Reklamlarda; Erbaa’nın sanayi sitesi gelişmiş, yaprağı da güzel diyor.Bunlar parayla olacak işler değildir.” 

 
 
 
 
 
 
 
    

Tekirdağ El Sanatları Gelişim Merkezinin yöresel el sanatları ürünleri

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Tekirdağ Kültür ve Turizm Müdürlüğü hizmet binası zemin katında 2004 yılında kurulan ve burada faaliyetini sürdüren Tekirdağ Valiliği-Tekirdağ El Sanatları Gelişim Merkezi ürünleri beğeni topluyor. Burada bulunan dokuma tezgahlarında Tekirdağ yöresi sehpa, masa örtüsü gibi yöresel dokuma ürünleri üretilmektedir. Kursa anne- kız usta öğretici olarak çalışan Yasemin Çınar ve Hatice Çınar; “Amaçlarının Tekirdağ yöresi el sanatları ürünlerini gelecek nesillere taşımak olduğunu,  şimdiye kadar bu kurstan yaklaşık 100 kişinin mezun olduğunu” söylediler.

 
                    
                Tekirdağ El Sanatları Gelişim Merkezi    Tekirdağ El Sanatları Gelişim Merkezi
                              dokuma tezgahı                              yöresel el sanatları ürünleri

Tekirdağ’da vatandaş için zararı olabilecek işyeri tabelaları kaldırılıyor

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Tekirdağ il merkezinde kötü görüntü sergileyen bilgi amaçlı levhalar yenileriyle değiştiriliyor. Tekirdağ Belediye Başkanlığı-Trafik Zabıta Amiri Fevzi Akyel, “Tekirdağ Belediyesi- Trafik Zabıta Ekiplerince, Tekirdağ şehir merkezinde bulunan yazıları bozulmuş olan levhalar yenileriyle değiştirildiğini veya herhangi bir doğal afet sırasında vatandaşa zararı olabilecek işyeri levhalarının ise kaldırıldığını” söyledi.  Tekirdağ Belediyesi- Trafik Zabıta Ekiplerinin Avrupa standartlarına uygun ve bölgede örneği olmayan araçları dikkat çekiyor.
 
                                                 
                                           Tekirdağ Belediyesi Trafik Zabıta Ekipleri
                                              bilgi amaçlı eski levhaları değiştiriyor

Of Kaymakamı Tuncay Sonel: “Marka Of’umuzun, marka insanlarına hizmet”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Trabzon-Of’ta; dünyanın dört bir yanında, farklı kültürlerden okurların büyük beğenisini kazanan ve 35 dile çevrilerek, 40 aşkın ülkede basılan “Kayıp Gül” romanını yazarı Serdar Özkan Of’lu öğrencilerle bir araya geldi. Of ilçe genelinde kitap okuma alışkanlığını kazandırmak ve teşvik etmek amacıyla 2008- 2009 eğitim öğretim döneminde başlayan “Oku Kitabını Al Altınını Projesi” kapsamında her ay 26 okuldan 26 öğrenci kitap ve altınla ödüllendiriliyor. Şubat ayının altın ve kitap ödülü almaya hak kazanan öğrencilere altınları ve kitapları KayıpGül romanın yazarı Serdar Özkan’ında katıldığı bir programla verildi.

  Of Anadolu Lisesi girişinde çiçekle ve folklor ekibinin oyunuyla karşılanan Yazar Serdar Özkan’ın slayt sunumlu biyografisinin okunmasının ardından devam eden törende bir konuşma yapan Of Kaymakamı Tuncay Sonel şunları söyledi;

Kültür Merkezi ve Halk Eğitim Merkezi önümüzdeki aylarda bitiyor

  “Çok değerli yazarımız Serdar Özkan’ı aramızdan görmekten mutluluk duydum, marka Of’umuzun marka insanlarına hizmet amacıyla bir hayırseverimizle görüşmeye İstanbul’a gittiğimde orada bir yerde Kayıp Gül romanı dikkatimi çekmişti. Kitabı alarak inanın bir nefeste okudum. Gerçekten o kadar önemli bir roman ki ben çok etkilendim. Kitabı okuduğunuz zaman yaşıyorsunuz sanki. Ülkemizin tanıtımı açısından verdiği mesajlar açısından çok önemli. Bizlerde bir buçuk yıldır Of ailesi olarak birinci önceliğin eğitimi olduğunu her fırsatta söylüyoruz. Oflu hayırseverlerimize katkılarıyla eğitim alanında birçok proje hayata geçirildi. Bunlardan fiziki mekan olarak Kültür Merkezi ve Halk Eğitim Merkezi önümüzdeki aylarda bitiyor. Bu tür etkinlikleri o güzel mekanlarda yapacağız.

 
                                 
                                      Kayıp Gül Romanı Yazarı Serdar Özkan
                              Of Kaymakamı Tuncay Sonel’e kitabını imzalarken
 
Of-Trabzon arası çalışan belediye otobüslerine kitap cebi

  Çünkü Of bunu hak ediyor. Bildiğiniz gibi Of- Trabzon arası çalışan Belediye otobüslerine çep yaptırıp buralara kitaplar koyduk. 40 dakikalık yolculuklarında kitap okusunlar diye. Yine tüm kahvehaneler ve berberlere kitaplıklar oluşturduk. Yine ilçede takdir alan 567 öğrencimize Kayıp Gül romanını hediye etmiştik. Bunlar okumayı teşvik etmek amacıyla yapılan çalışmalar.

Bu toprakları vatan yapan ecdadımıza karşı hepimizin sorumlulukları vardır

  Çocuklar okumak çok önemli, okumanın yaşı yoktur. Okursanız bilgili güçlü olursunuz, bu güç size ömür boyu fayda sağlar. İlerde sizlerde önemli mevkilere gelip güzel işler yapacaksınız. Bu ülke kolay kazanılmadı. Başta büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu toprakları vatan yapan ecdadımıza karşı hepimizin sorumlulukları vardır.”

Kayıp Gül Romanı Yazarı Serdar Özkan:

“Of Kaymakamımız Sayın Tuncay Sonel’in heyecanına ortak olmak için geldim”

  Kayıp Gül romanın yazarı Serdar Özkan ise şunları söyledi; ” İlçeye gelişimden itibaren çok büyük bir ilgi ve sevgiyle karşılandım. Her yerden davet gelmesine rağmen, Of Kaymakamımız Sayın Tuncay Sonel’in heyecanına ortak olmak için ilk defa bir ilçede ki programa katıldım. Burada önemli olan Kayıp Gül romanına öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin gösterdiği sevgi ve muhabbettir. Beni en çok memnun eden yönü öğrencilerin kitabı okudukları zaman, öğretmenlerine tavsiye etmeleri, bu da hikayenin öyküsünden keyif aldıklarını gösteriyor. Onun için burada öğretmen ve öğrencilerden oluşan bir topluluğa seslenmekten ayrıca mutluluk duyuyorum.”

 
                                 
                                     Of Kaymakamı Tuncay Sonel’den, Kayıp Gül romanı
                         Yazarı Serdar Özkan’a kemençe ve taka maketi hediyesi 
 
26 okuldan en çok kitap okuyan 26 öğrenciye altın ve kitap ödülleri

  Konuşmaların ardından, 26 okuldan en çok kitap okuyan 26 öğrenciye altın ve kitap ödülleri Yazar Serdar Özkan, Çaykara Kaymakamı Ufuk Özen, Yomra Kaymakamı Sinan Başak ve Köprübaşı Kaymakamı Hayri Zorlu tarafından verildi. Konuşmalar sonrası İmza standı açıldı. Of, Çaykara, Yomra ve Köprübaşı Kaymakamlarına ile daire amirlerine, belediye başkanlarına, öğretmenlere, öğrencilere ve velilere imzaladığı kitapları hediye eden, Yazar Serdar Özkan’a ise Of Kaymakam Tuncay Sonel tarafından günün anısına yöreye özgü kemence ve taka maketleri ile organik çay hediye edildi. Törene ayrıca; Çaykara Kaymakamı Ufuk Özen, Yomra Kaymakamı Sinan Başak, Köprübaşı Kaymakamı Hayri Zorlu, İlçe Emniyet Müdürü Atıl Çiçek, daire amirleri, belediye başkanları, banka müdürleri, çay fabrikası müdürleri, okul müdürleri, öğretmenler, öğrenciler ve veliler katıldı.

 

 

 

 

Erbaa Belediyesinden numarataj sisteminde Türkiye örneği

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Tokat-Erbaa Belediye Başkanlığı-Numarataj Müdürlüğü teknolojiyi değerlendirerek, dizüstü bilgisayarı bilgisayarlarla 3G’yı kullanarak, Erbaa ilçe merkezinin her yerine hizmet veriyor. Erbaa ilçe merkezinde adres değişikliği yapan ve sisteme hiç kayıtlı olmayan veya yanlış beyanda bulanan vatandaşlarının ayağına kadar giderek, kayıtları kontrol ediyor ve yanlışlık varsa süratle düzeltilmesini sağlıyor. Erbaa Belediye Başkanlığı-Numarataj Müdürlüğü böylece hem nüfusuna sahip çıkıyor ve hem de vatandaşlarının cezai işleme maruz kalmalarının önüne geçiyor.

Erbaa’lı Ressam kardeşler Kamil-Kürşat Eraslan

0

Haber: İlker ÇAKAN

 Tokat-Ressam kardeşler Kamil ve Kürşat Eraslan, Erbaa Belediye Başkanlığı Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi Güzel Sanatlar Atölyesinde 2004 yılından Bu tarafa faaliyet gösteriyorlar. Anadolu’da sanat kültürünün oluşmasına Katkıda bulunan Kamil-Kürşat Ressam kardeşler aynı zamanda resim öğretmeni olup, 8 yıllık sanat Tecrübeleri var. Güzel Sanatlar Atölyesinde; öncelikle Resim Öğretmenliği, iç mimarlık, grafik, seramik, endüstriyel sanatlar, resim gibi yetenek sınavlarına, Güzel Sanatlar Lisesi sınavlarına hazırlık kursları veriliyor. Çocukların ve diğer yaş grubundan insanlarında sanatsal olarak faydalandığı Güzel Sanatlar Atölyesi; Erbaa’nın sanat ve kültür gelişimine katkıda bulunuyor.

 
                  
                          Erbaa’lı Ressam Kamil Eraslan’ın yağlıboya resim tabloları
 
  Erbaa’lı gençlerin üniversite sınavlarını kazanmalarına yardımcı oluyor. Güzel Sanatlar Atölyesinde şu an 16 kursiyer kurs görmektedir, Ressam ve Resim Öğretmeni Kamil Eraslan; Sivas Cumhuriyet Üniversitesi mezunu olup, Şimdiye kadar Erbaa’da 5 tane Kişisel resim sergisi açmış ve Erbaa’da da her yıl Kişisel ve karma resim sergisi açmaktadır. Ressam ve Resim Öğretmeni Kürşat Eraslan’da Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim-İş Bölümü mezunu olup, halen Erbaa Kıvırcıoğlu Kemal İlköğretim okulunda Resim Öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Ayrıca 19 Mayıs Üniversitesi Resim-İş Anabilim Dalında yüksek lisans yapmaktadır. Erbaa’da Şimdiye kadar 3 Kişisel, 5 karma sergi açmıştır.
 
                 
                       Erbaa’lı Ressam Kürşat Eraslan’ın yağlıboya resim tabloları
 

Kadınların ruhu üzerine araştırmalar ve makaleler yazıyorum

  Erbaa Belediye Başkanlığı Güzel Sanatlar Atölyesi Öğretmeni-Ressam Kamil Eraslan “Resim ve Sanat” konulu yaptığı açıklamada şunları söyledi; “İçinde yaşadığımız sosyal çevre Sanatın tüketilmesine ve Sanat bünyesinin oluşmasına pek müsait bir yapı değildir. Fakat tarih boyu bütün Sanatkarlar toplumların yapılarının değişmesine öncülük etmişlerdir. Düzlemin içinden beslenip, onlara yol göstermişlerdir. Bizde önce içinde yaşadığımız toplumda öncelikle hedeflediğimiz bunlardır. Kadınların ruhu üzerine Kişisel araştırmalar ve makaleler yazıyorum. Çizgi ve kompozisyonlarımda kadını ifade ederken; hem Biçimsel, hem içeriksel kullanıyorum. Resimlerimde kadını estetik Figüran aracı olarak kullanıyorum. insanların düşüncelerinin ve hislerinin değişmesine yardımcı olmak ve onlara öncülük etmektir. Bunun oluşması ve gelişmesi için elimizden gelen bütün çabayı gösteriyoruz. ”

 

 

 

Erbaa Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü bayanlar cenaze yıkama kursu

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Tokat-Erbaa ilçe merkezine bağlı Koçak Kasabasında Erbaa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü- Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünce; bayan yetişkinlere yönelik cenaze yıkama elemanı yetiştirmek amacıyla “Cenaze Yıkama Kursu” açıldı. Bu kursta cenazenin temizlenmesi ve yıkanması, kefenlenmesi, defnedilmesine kadar yapılan işlemler hakkında cenaze yıkama elemanının sahip olması gereken bilgi, beceri ve dini bilgiler veriliyor. İki hafta süren kursta yaş sınırı aranmamakta olup, bu  kursa toplam 24 bayan kursiyerin katıldığı öğrenildi.

Vezirköprü Kaymakamı Erol Karaömeroğlu: Vezirköprü markalaşma yolculuğu projesi

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Samsun-Vezirköprü ilçesi tarihi misyonu itibariyle önemli ilçelerimizden birisidir. Samsun ilindeki vakıf eserlerinin % 80’i Vezirköprü ilçesindedir. Samsun’un yüzölçümü bakımından da  en büyük ilçesidir. Vezirköprü ilçesinde Osmanlı döneminden kalma tarihi evler o döneme ait mimari yapı açıdan önemlidir. İlçede her döneme ait tarihi eserler ve kalıntılar bulunmaktadır. Vezirköprü Kaymakamı Erol Karaömeroğlu, “Ekolojik Sadrazam Evleri ve Sokak Sağlıklaştırılması” projesi hazırlayarak ilçenin turizm yönünden ufkunun açılmasının sağlamıştır. Kaymakam Erol Karaömeroğlu  ilçenin turizm, eğitim, ekonomik yönden gelişmesi için  gayret gösteriyor. İlçenin marka şehir olması için çalışıyor. Aynı zamanda okul öncesi eğitimde okullaşma oranını % 98’e çıkarmıştır. Çalışkan, görevine son derece bağlı, Vezirköprü’nün  özellikle turizm yönünden marka şehir olması için ufkunu açacak proje hazırlayan ve bu  projenin uygulanması için büyük gayret gösteren Vezirköprü Kaymakamı Erol Karaömeroğlu, “Vezirköprü “konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

 
                               
                                                          Vezirköprü İlçesi
 
Vezirköprü, vezirler çıkarmış bir ilçedir

  “Vezirköprü tarihi derinliği olan, derin bir tarihi zenginliğe sahip, her karış toprağı doğal ve kültürel zenginliklerle sulanmış bir ilçedir. Samsun’un coğrafi bakımından en büyük yüzölçümüne sahip, Samsun’un en çok köyüne sahip ilçesidir. Vezirköprü üç-beş ilden daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir. Vezirköprü, vezirler çıkarmış bir ilçedir. Özellikle Köprülü Mehmet Paşa, Osmanlıya yükseliş döneminde en istikrarlı dönemini yaşatan, Köprülü Mehmet Paşa ve oğullarının çıktığı bir ilçedir. Vezirköprü ismi Köprülü Mehmet Paşa ve oğullarından geliyor. Vezirköprü böyle bir tarihi derinliğe sahip ilçedir. Amasya’da şehzadelik yapan padişahlarımızın piknik için yazın yayla olarak çıktığı bir ilçedir. Böyle kutsal bir ilçe, kutsal bir şehirdir.3-5 bin yıllık bir tarihi olan bir ilçedir.

 
                                       
                                              Samsun- Vezirköprü Kaymakamı
                                                         Erol Karaömeroğlu
 
Hititlerin kutsal şehri Vatikan’ı buradadır

  Hititlerden bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir ilçedir. Onun için tarih kokan, tarih dolu bir ilçedir. Özellikle Hititler’den kalma Oymaağaç Köyümüzde Höyük çalışmalarımız var. 2006 yılında kazı çalışmaları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığının denetiminde, Almanya Berlin  Üniversitesinden arkeolog finansmanında. kazı çalışmaları yürütülüyor. Hititlerin kutsal şehri Merit ‘in Oymaağaç Köyünde olduğuna dair   kuvvetli tabletler ve bulgular elde edildi. Onun için  ilçemiz Hititlerin kutsal şehri Vatikan’ı buradadır. Kutsal bir şehir, Osmanlı döneminde Köprülü Mehmet Paşa döneminde yapılıp, bugüne kadar gelen; hanlar; hamamlar, camiler, taşhan, bedesten, taş medrese vs. önemli vakıf eserlerimizdir.

 
                               
                                                   Vezirköprü Kunduz Yaylası
 
Vakıf eserlerinin % 80’i bizim hudutlarımız içerisindedir

  Samsun ilindeki vakıf eserlerinin % 80’i bizim hudutlarımız içerisindedir. Bunların yüzde yüzü restore edilmiş ve hizmete hazır haldedir. Hepsi ayakta restore edilmiş, ziyaret açık haldedir. Böyle bir tarihi ilçe hak ettiği yere, tanıtıma bir türlü sahip olamamıştır. İstenilen şekilde öne çıkamamıştır. Her ne kadar Samsun iline bağlı olsa da daha çok Orta Anadolu kültürüne sahip, ilkim ve insan tipi olarak Orta Anadolu kültünün, Orta Anadolu insan tipinin olduğu bir ilçedir. Amasya ile ortak özellikleri olan bir ilçedir. İç Anadolu kültürüne sahip bir ilçedir. Bu kültüre sahip olduğu içinde; uysal, saf, temiz insanlara sahip bir ilçedir. Atak değil devlete son derece saygılı güzel insanların olduğu bir ilçedir. Bizlerde böyle bir ilçeyi hak ettiği yere taşımak için, ilçede bir markalaşma yolculuğu projesi başlattık. Bu ilçeyi hangi özellikleriyle ve hangi değerleriyle ortaya çıkarabiliriz diye bir çalışma başlattık. Bu ilçenin turizmle markalaşabileceğine karar verdik.

 
                              
                                                      Vezirköprü Taşhan
 
Turizme yönelik önemli projeler başlattık

  Turizme yönelik önemli projeler başlattık. En önemlisi ormanlarımız var. İlçemizin 1.700 rakımına sahip, her türlü çiçeğin yetiştiği çam ormanlarıyla kaplı,  Kunduz ormanlarının turizm merkezi olması için Kültür ve Turizm Bakanlığına başvuruda bulunduk. Altınkaya Barajı ve Şahinkaya Kanyonu bizim sınırlarımız içerisindedir. Buranın da turizm merkezi olması için Kültür ve Turizm Bakanlığına başvuruda bulunduk. Turizm merkezi ilan edildikten sonrada turizm yatırımlarının yapılması için azami elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Daha önemlisi ilçemizde 300 yıllık Osmanlı mimarisine sahip binlerce ev vardır. Bu evleri dış cephe restorasyonu ve sokak sağlıklaştırılmasına tabi tutarak; hizmete, ulusal ve bölge turizmine kazandırmak için projeler yaptık. Bu ileriye dönük projemizin ismi ” Ekolojik Sadrazam Evleri ve Sokak Sağlıklaştırılması”dır. Bu proje ile ilgili kaynağı İl Özel İdaresindeki fonlardan sağladık ve proje ihalesine çıktık. Bu proje Ekim ayında tamamlanacak, ondan sonra İl Özel İdaresi kaynağı ile beraber projenin uygulama ihalesini yapacağız.

 
                               
                                               Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu
 
Etnografya ve Arkeoloji şube müzesi başvurusu yaptık

  Turizme yönelik olarak Hitit kazılarından çıkan eserleri sergileyebilmek için Kültür ve Turizm Bakanlığından Samsun Müze Müdürlüğüne bağlı bir Etnografya ve Arkeoloji şube müzesi başvurusu yaptık. Orada da süreç devam ediyor. Bir ilçenin güçlenebilmesi hep turizmle olmaz. Güçlü bir ilçe olabilmesi için insanına yatırım yapması lazım. Bizde bu ilçede eğitime yönelik alt yapının tamamlanması için büyük bir mücadele veriyoruz. Bu nedenle; yurtlar, okullar yapıyoruz. Özellikle okul öncesine yönelik, daha ilk geldiğim aylarda “Haydi çocuklar Ana Okuluna projesi” yaptık. Sosyal Yardımlaşma Vakfı Genel Müdürlüğünden 500-600 milyar bir kaynak sağladık.

 
                                
                                               Vezirköprü Tarihi Osmanlı Evi
 
Okul öncesine kazandırdığımız çocuk oranı % 98’dir 

  Okul öncesine büyük yatırım yaptık. Şu an okul öncesinde 60-72 ay 5 yaş çocuklarında okul öncesine kazandırdığımız çocuk oranı % 98’dir.İnsana yatırımın bir ilçede yapılan en önemli yatırım olduğuna inanıyorum. İnsana yatırım yapan ilçe, insanına yatırım yapan il daha başarılı olur. Eğitimde ilçenin geleceğini olumlu yönde etkileyecek alt yapı yatırımları ve projeleri uyguluyoruz. Samsun’un Bafra, Çarşamba, Vezirköprü olmak üzere üç önemli ovası vardır. Tarım’da özellikle organik tarım konusunda çalışmalar yapıyoruz. Organik kuru fasulye ve nohut konusunda Kuyumcu Köyümüz buna çok müsaittir. Kuyumcu Köyünde; organik kuru fasulye ve nohut çalışmalarını gerçekleştiriyoruz Tarımda özellikle soğuk deposu projemiz var. Orta Karadeniz Kalkınma Ajansının tarıma dayalı proje duyurusunu bekliyoruz. Bununla ilgili ilan yapıldığında soğuk deposu ile ilgili olarak oraya başvuru yapacağız.

Tarımda meyvecilik alanında öne çıkmak istiyoruz

  Buraya 200 ton kapasiteli bir soğuk hava deposu düşünüyoruz. Bu projeyi meyveciliğin desteklenmesi ve geliştirilmesi anlamından düşünüyoruz. Bizim coğrafya olarak,  Amasya’dan bir farkımız yoktur. Amasya meyvecilikte çok ileride, Vezirköprü’de aynı iklim ve mikro klima iklimine sahip, dolayısıyla bizim meyveciliğimizde çok iyi bir aşamaya gelebilir. Biz meyveciliği desteklemek için gerek İl Özel İdaresinden, gerek Kaymakamlığımız Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından proje belirlettik. Bugüne kadar 3-4 yıl içerisinde 150.000 meyve fidan dağıtıldı. Bu nedenle ilçe olarak meyveciliği çok önemsiyoruz. Tarımda meyvecilik alanında öne çıkmak istiyoruz. Çalışmalarımızı, projelerimizi bu doğrultuda gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Hedeflerimize ulaşmak imkanlar ölçüsünde içinde elimizden geleni yapacağız.

Başarılı olan idareci, vicdanı olan idarecidir

  Vezirköprü’nün geleceği;1-Eğitim yatırımlarına, 2-Turizm projelerine bağlıdır Bu ilçe turizmle markalaşacak bir ilçedir. Turizmle ilgili elinde önemli imkanlar ve fırsatlar var. Bunu değerlendirdiği ölçüde öne çıkabilir. Eski Osmanlı mahallerimizdeki yerlere baktığımızda, bir Safranbolu evlerinden, bir Beypazarı evlerinden çok daha güzeldir. Ancak bu ilçe bugüne kadar bunu anlatamamış. Bizim bütün çabamız, hedefimiz, çalışmamız bunların duyurulması,  bu evlerin tanıtılması ve ortaya çıkarılması, ulusal ve bölgesel ölçekte turizme kazandırılmasıdır. Başarıın kriterleri farklı, farklıdır. Bu insandan insana değişir. Bence başarılı olan idareci, vicdanı olan idarecidir. Vicdanı olmayan idareci başarılı görünse de gerçek anlamda başarılı değildir.”

G.O.P. Üniversitesi Zootekni Bölümü Başkanı Prof. Dr. Zafer Ulutaş: Üretime katkıda bulunmak

2

 Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Tokat- Gaziosmanpaşa Üniversitesi-Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Başkanı Prof. Dr. Zafer Ulutaş, “Ülkemizde hayvancılık, hayvancılık projeleri ve Karayaka koyunu ıslahı projesi” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi; 

Sosyal riski azaltmaya yönelik projeler

   “Bu bölgeler kırsal bölgelerdir. Terörün eskiden yoğun olduğu bölgelerdi. Ama bölgelerdeki terörün etkisiyle beraber, bu yetiştiriciler bu bölgeden uzaklaştılar. Bizde bunları nasıl köye geri döndürebiliriz şeklinde kendi aralarımızda konuşmalar yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi de sosyal riski azaltmaya yönelik projeler yaparsak, bu yetiştiriciler bir gün kendi doğdukları yerde aynı zamanda doyacaklar prensibinden hareket ettik. Şimdi her şeyi eskiden olduğu gibi köylüye, bunu size devlet yardımı olarak veriyoruz ama bunu böyle alın bir daha hiçbir şey sormayacağız diye bir düşüncemiz yok. Bizim düşüncemiz, kendimizin vermiş olduğunun yanında, yetiştirircinin kendi katkısı da olacaktır.

Hayvan her sene doğum yapıyor

   Kendini geçindirecek nispette eline almış olduğu hayvanı 5 yıl içerisinde geri verecek. Bunu birden vermeyecek. Hayvan her sene doğum yapıyor. Hayvan doğum yaptığı zaman biz bunu üçe ayırıyoruz.1­- Başladığımız sürü kapasitesini artırmaya yönelik bir kısmını bunun için kullanacak. Bir kısmını kendi geçimi için harcayacak. Hayvanları satıp, değerlendirecek. 2-Bizden aldığı hayvanın karşılığında; 40 hayvan aldıysa, bunu 5 beş yılda ödeyeceğine göre yılda 8 hayvanda bize geri verecek. Biz bu 8 hayvanı geri aldığımız zaman, bunları tekrar geliri olmayan, hiçbir sağlık güvencesi olmayan, sadece kendi imkânlarıyla geçinmeye çalışan yeni fakir insanlara vereceğiz. Bu sefer biz bunu bir çarpan etkisiyle beraber daha artırmış olacağız. Diyelimki projeye 5 kişiyle başladık. Beş kişi, 5 sene sonra 11 kişiye çıkıyor. Beş kişiye 20’şer hayvandan 100 hayvan verdiğimiz zaman, bu üçlü dönüşümü sağladıktan sonra 5 sene, en az asgari bir ücretin üzerinde kendine aylık bir geliri olacak ve 57 başlıklı bir sürüsü olmuş olacaktır. Bu proje şu anda teklif aşamamsındadır.

Bu projenin bu şekilde yürütülmüş bir örneğini duymadım

    Bu proje Tokat İl Genel Meclisi tarafından kabul edildikten sonra, Tokat İl Genel Meclisi ile ortak çalışılabilecek ortak bir projedir. Bu proje tamamen ben ve asistanlarım tarafından hazırlandı. Bu projenin bu şekilde yürütülmüş bir örneğini duymadım. Ben 10 yıldır Tokat’ta bulunmaktayım. Tabi 10 yıl burada bulunmakla tüm problemleri anlamış değilsiniz. Bu projeden önce benim köylerde yürütmüş olduğum ayrıca bir Karayaka koyunu ıslahı projesi var. Bu proje ile ben köylüleri tanıdım. Karayaka projesi bizim özellikle Sinop’tan başlayıp, Rize’ye kadar uzanan geniş Karadeniz Bölgesinin hakim olan bir ırkıdır. Türkiye’deki koyun popülâsyonunun yaklaşık  % 3’ünü oluşturur. Karayaka koyununun bir milyon civarında sayısı vardır. Özellikle ülkemizdeki koyunculuğun çobanla hareket etmesinden dolayı son yıllarda sayısı oldukça azaldı. Hem hayvancılıktan gelirin azalması, hem köylerden kente göçün olması, bizim hayvan sayımızı azalttı. Biz bu projeyi Tarım Bakanlığına yaptık. Tarım Bakanlığının aynı şekilde desteklemiş olduğu 11 tane proje var.

Karayaka koyunundaki yağ miktarının azaltılmasıdır

    Bunlarda farklı illerde yürüyor. Biz bu projeye başladığımızda hedeflerimiz şunlardı. Her birimiz kasaba gidiyoruz. ve et almak istiyoruz. Diyoruz ki koyun eti alacağız ama yağlıdır diyoruz. Amaçlarımızdan bir tanesi Karayaka koyunundaki yağ miktarının azaltılmasıdır. İkincisi hayvanın kısa süre içerisinde hızlı gelişim göstermesini sağlamak. Üçüncüsü de bir doğumdaki yavru oranını artırmaya yöneliktir. Şimdi biz projenin başlangıç değerlerini verirsek, bugün ulaşmış olduğumuz değerleri çok daha rahat anlayabiliriz. Projenin başlangıcında bu hayvanların normal sürüler içindeki ikizlik doğum oranı % 4 ‘dür. Hayvanların kendi doğum ağırlığı  % 3,5 kg. civarındadır. Bunların kasaplık, beşinci aya geldikleri zaman ağırlıkları 21-22 kg. civarındaydı. Şimdi beş yıl sonunda biz nereye geldik. İkisi arasındaki farkı göreceğiz. Biz beşinci yıl sonunda doğum ağırlığını % 3,5 kg.’dan aldık, % 4.3 kg.’a kadar çıkardık. Aynı zamanda ikizlik oranını  % 4 ‘den aldık, % 20’lerin üzerine çıktı. Kasaplık ağırlığı yani beşinci ayına sonunda ağırlığına geldiğimizde21-23 kg.’dan aldık, yaklaşık 10 kg.’lık  bir artışla 32-33 kg. ‘a kadar çıkardık. Bunun Türkiye genelindeki hayvanlara nispetini vurduğunuz zaman, bu sefer oradaki ekonomik getirinin ülke ekonomisine olan ekonomik getirisini ortaya çıkarmış oldunuz.

 
                                
                                                                        Karayaka Koyunu                 
 
Bu projeye 2006 yılında başladık.

Toplam 6.300 koyunla, yaklaşık 42 tane yetiştirici ile çalışıyoruz

    Bu projeye 2006 yılında başladık. Bu proje sadece Tokat ilini kapsamaktadır. Tokat ilinde; Avlunlar, Başçiftlik ve Karayaka koyununun ismini verdiği Erbaa ilçesine bağlı Karayaka beldesi olmak üzere üç bölgede toplam 6.300 koyunla, yaklaşık 42 tane yetiştirici ile çalışıyoruz. Bu beş yıllık süre içerisinde de eski parayla bir trilyon, yeni parayla bin milyon TL. Bizimle çalıştığı için, bizim dediklerimizi yaptığı için katkı veriyoruz. Bu katkı Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanlığının destekleriyle olmaktadır. Bu proje; Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Tokat İl Özel İdaresi ve Tarımsal Araştırma Genel Müdürlüğü’nün ortağıyla başlamış, şu anda destekler, Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanlığının Tarımsal Araştırma Genel Müdürlüğü desteğiyle yürütülmektedir. Biz bedava hayvan dağıtıyor diye ortaya çıkarsanız, bütün herkes gelir.

Bizim amacımız çekirdek bir yetiştirici kitlesi oluşturmaktır

  Ama bizim amacımız o değildir. Bizim amacımız çekirdek bir yetiştirici kitlesi oluşturmaktır. Hayvancılığa verilen desteğin artması, köyleri boşaltıp, şehre gidenlerin geri gelmesi ve ülkemizdeki devlet politikalarının hayvancılığa desteği devam ettiği müddetçe et fiyatları normal maliyetlerine düşecektir. Bunun da piyasadaki et fiyatları üzerine muhakkak olacaktır. Ama şunu yapmamak gerekir. Dışarıdan et ithal edipte, piyasayı suni olarak belli bir dönem düşürmek yeterli değildir. Bu uzun döneme yayılması gereken bir projedir. Devlet desteğiyle kendi ülkemiz içerisinde yetiştiricilerimizi bilinçlendirip, onların hayvancılıkla uğraşmalarını artırıp, ona göre bütün önlemlerimizi almamız lazımdır. Yapılanları gidip, karalamak doğru değildir.

Kaçak et kesimi yapılan yerlerin çok iyi takip edilmesi lazım

   Kaçak et kesimi yapılan yerlerin çok iyi takip edilmesi lazım. Burada yetki; Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanlığı, Belediyelerindir. Bunların kesim yapılan yerleri takip etmesi gerekir. Zaten resmi hayvan kesimi yapılan yerlerde böyle bir şeyin yapılması mümkün değildir. Ancak bu kaçak hayvan kesimi yapılan yerlerde olur. Halkımızın da buna duyarlı olması lazım, mesala Tarım Bakanlığının gıda ile ilgili “Alo 174″ hattı vardır. Halkımızın en ufak bir şüphesi olduğu zaman burayı bilgilendirmeleri lazım. Neticede eğer biz bilgilendirmesek, belki bilmeden bizde o sağlıksız kesilmiş olan hayvanların etlerinden bizde tüketmiş oluruz. Burada temel amaç vatandaşın bilinçli olması, elde etmiş olduğu tüm bilgileri devlete aktarmış olmasıdır. Bizim ülkemiz aslında hayvancılık potansiyeli olarak, bundan 20 sene önceyi düşünürseniz, hayvan sayımız ülkemize yeter seviyedeydi. Ama hem terör problemi olsun, yetiştiricilerin hayvancılıktan istediği geliri elde edememiş olmaları olsun, et ve süt fiyatları arsındaki dengenin iyi kurulamamasından dolayı hayvanların aşağı yukarı hepsi kesime gidiyor ve yeterli seviyenin altına düşüyoruz.

Yerli hayvanlarımız verim bakımından

 rakipleriyle kıyaslanacak düzeyde değildir

    İkinci bir kısımda bizim sahip olduğumuz yerli hayvanlarımız verim bakımından rakipleriyle kıyaslanacak düzeyde değildir. Ama bu hayvanların suçu değildir. Burada suçu birazda kendimizde aramamız lazım. Şimdi hepimiz televizyonu açalım. Televizyona baktığımız zaman, özellikle de yurt dışından bir kayıt programı oluyorsa, hayvanları gördüğümüz zaman hepimizin hiç çekinmeden söyleyeceği şudur: “Hayvanlara bakarmısınız, adamların baktığına bak, bizlerin yaptığına bak” deriz. Bu böyle denerek olmuyor. Adamlar hayvanlarının verimlerini artırmak için, oradaki bilim insanları sürekli çalışma halindeler. O zaman suçu birazda kendimizde aramamız lazım. Bu konuda Üniveritelere bağlı Ziraat Fakültelerindeki Zootekni Bölümündeki çalışmalar kesinlikle yeterli değildir. Bu proje son yıllarda Tarım Bakanlığının desteğiyle yapılan örnek bir projedir. Halk elinde ıslah örnek bir projedir. Bu gibi projelerin hem üniversite, hem bakanlık tarafından desteklenip, direk yetiştiricilerin ayağında, bunu yetiştirenlerle yapılması lazımdır.

 
                               
                                 Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi
                                Zootekni Bölümü Başkanı Prof. Dr. Zafer Ulutaş
                                 koyun yetiştirlmesini yerinde incelerken
 
 
Hayvancılığın problemlerinin uzun döneme yayılması ve

bir devlet politikası haline getirilmesi lazım

   Daha önce izah etmiş olduğu “Karayaka Koyunu Islahı Projesi” bunlarla ilgili bir projedir. Dışarıdan hayvan ve et ithal edilmesiyle bizim problemlerimiz çözülmez. Hayvancılığın problemleri günlük yatırımlarla çözülecek problemler değildir. Hayvancılığın problemlerinin uzun döneme yayılması ve bir devlet politikası haline getirilmesi lazım. Bu hükümetten, hükümete de çözülmesi gereken bir problem değildir. Bugünkü hükümetimiz farklı, geçmiş hükümetlerimiz farklı şekillerde bakması değildir. Devlet politikası olması lazım ve buna hizmet eden bütün hükümetlerimize bizim teşekkür etmemiz lazımdır. İkinci projemiz olan “Geri Dönüşümlü Proje’nin” Türkiye’de hiçbir yerde uygulandığını duymadım. Ama bu proje bir ilk olacaktır. Geri dönüşümlü projede hedefimiz;  kitle, çekirdek yetiştirici hedefi belirleyeceğiz. Bunlara kendi geçimlerini sağlayacağı miktarda hayvan tedarik edeceğiz. Bu hayvan tedarikinde hiçbir şekilde şartımız yoktur. Tek şartımız şudur: 1- Bu kişi gerçekten hayvan yetiştiriciliği ile uğraşıyor mu? Çobanlık yapıyor mu? Kesinlikle köyde oturacak, şehirde oturana veremeyiz.

Beş yıl içerisinde, kendisinden hiçbir şekilde para talep etmeyeceğiz

   Kendi hayvanını bakabilecek düzeyde bilgiye sahip midir? Daha önceden. bu işi yapmışımıdır?  Buna kendi geçimini sağlayacak miktarda 30-40 tane civarında koyun verilecek ve 5 yıl içerisinde biz bundan hiçbir şekilde verdiğimiz hayvan karşılığında kendisinden hiçbir şekilde para talep etmeyeceğiz Sadece 5 yıl içerisinde 40 hayvan verdiysek, biz bu 40 hayvanı beş yıl içerisinde geri alacağız. Ama aldığımız hayvanları da yine kendileri gibi bu hayvancılığı yapmak isteyenlere geri dönüşümlü olarak tekrar vereceğiz. Proje 5-10’la başlayacak, ama 5 yıl sonra geldiğimiz zaman, bu sefer 20-25 kişiyle devam etmiş olacağız. Bu örnek proje olacaktır. Bu proje sadece Tokat ilini kapsıyor. Diğer illerden de buna dönük, bizde böyle projelerden, uygulaması bakımından yardımcı olurmusunuz? Bize bu fikirlerinizde bizi yardımcı edermisiniz? Fikrinde istekler gelirse, onlara da yapacağımızı ve yaptıklarımız konusunda yardımcı oluruz.

 
 
                                      
                                  Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi
                                 Zootekni Bölümü Başkanı Prof. Dr. Zafer Ulutaş
 
Umutsuzluğu bir çözüm kapısı görmeyeceğiz

   Hiç kimsede umutsuzluk yoktur. Umutsuzluğu bir çözüm kapısı görmeyeceğiz. Elimiz, ayağımız tutuyorsa muhakkak üretime katkıda bulunacağız. Üretime katkıda bulunmak vatana sevgiyi de ifade eder. Bizim burada yapmış olduğumuz katkı, aynı zamanda ülkemize yapılacak olan bir katkıdır. Yapılması gereken de şudur; Hiçbir şeyim yok,ben bir şey yapamam şeklinde düşünceden ziyade kendilerine uzatılan eli  tutup ortak şekilde hareket edip, kendilerini de düzlüğe çıkarmalarını tavsiye ediyorum.Üniversite personeli şunu yapmalıdır; 1-Bilimsel çalışmalarımız bizim temel amaçlarımızdır.

Aldığımız maaş karşılığında biz bu insanlara hizmet edebiliyor muyuz? 

  Ama Üniversite sadece bulunduğu yere bu amaçla değil, aynı zamanda uygulamalı bilimler dalında olan arkadaşlarımız, bulunduğu yöreye de hizmet etmek zorundadırlar. Bir öğretim üyesi düşünelim; hiç kimse bize öğretim üyesi oldu, profesör oldu, biz odamızda oturursak maaşımızı alır, bizi zorla kimse bir yere göndermez ama bizi zorunan gönderen vicdanımız var. Aldığımız maaş karşılığında biz bu insanlara hizmet edebiliyor muyuz?  Kelimesini kendimize her zaman sormalıyız. Biz bulunduğumuz yöredeki insanların gelirine katkıda bulunuyorsak, biz kendimizi o zaman mutlu ederiz ki bizim yaptığımız bu projeler bunlara dönük projelerdir. Eğer inanıyorum diğer yürüttüğüm “Karayaka Koyunu Islahı Projesi” ile ilgili ayrıca bir röportaj yapmaya gelirseniz, benim olmadığım bir ortamda sizi arkadaşlarımızla beraber çalıştığımız yetiştiricilere göndereyim. Onlar size 5 yıl içerisinde ne yaptık, kendi dilleriyle söylesinler.”  

 

error: Content is protected !!