Çarşamba, Aralık 17, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 297

Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Mahmut Demir: “Önemli başarılara imza attık”

0

Haber: İlker ÇAKAN 

  Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi’ nin 59. olağan genel kurul toplantısı Amasya Şehir Stadında  yaklaşık  14.000 üyenin katılımıyla gerçekleştirildi. Yapılan olağan genel kurul toplantısına tek aday olarak giren Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu Mahmut Demir, Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanlığına tekrar seçildi. Genel Kurul toplantısında bir konuşma yapan Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Mahmut Demir şunları söyledi;  
 
                                             
                                       Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi
                                    Başkanı Mahmut Demir en eski şeker pancarı
                                                 üreticisine ödül verirken
                                       
Türkiye’nin en büyük demokratik tarımsal kuruluşu
  Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi  96.479 kayıtlı ortağı, yatırımları ve iştirakleri ile Türkiye’nin en büyük demokratik tarımsal kuruluşlarından biridir. Bu büyük kuruluşun aydın ve yenilikçi ortakları olan siz pancar üretici çiftçilerimiz bana ve yönetim kurulundaki arkadaşlarıma güvenerek ve tam destek vererek bizleri 14 yıl önce 1996 yılında yönetim kurulu başkanlığı ve üyeliğine seçtiniz. Ben ve arkadaşlarım öncelikle Cenab-ı Allah’ın yardımı, siz üreticilerimizin 14 yıldır süren büyük desteği, çalışan kardeşlerimin bitmez tükenmez azmi, başarıya ve toplumumuzun refah ve mutluluğuna odaklanan inancımız sayesinde önemli başarılara imza attık.
 
                                                           
                                                Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi
                                               Başkanı Mahmut Demir
 
Amasya Şeker Fabrikası A.Ş. ile PAN-ET A.Ş.’yi  bölgemizin vergi rekortmeni yaptık
  Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifinin en büyük iştirakleri arasında bulunan ve geçmişte sürekli zarar eden Amasya Şeker Fabrikası A.Ş. ile PAN-ET A.Ş.’yi bir bir ayağa kaldırarak kara geçirdik ve bölgemizin vergi rekortmeni yaptık. Kooperatif Yönetimi olarak, sizlere hizmet etmeyi ibadet saymaktayız. Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifinin kuruluş amaçlarından bir tanesi de tarımsal yeniliklerden, tarımsal alandaki teknolojik gelişmelerden üyelerimizi haberdar etmek, onları bilgilendirmek, alımından kullanılmasına, bakım ve onarımına kadar onlara yardımcı olmak, yol göstermektir. Bu manada Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi ve Şeker Fabrikası teknolojik gelişmelerde lokomotif görevi üstlenmiştir. Çünkü bu makinaları Türkiyeye ilk getiren biz olduk.
 
                                                         
                                        Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi
                                Başkanı Mahmut Demir-Amasya TSO Başkan
                              Yardımcısı Kenan Güripek en eski şeker pancarı
                                                üreticisine ödül verirken
 
 
Her gün hedeflerimizi büyüttük
  Amasya Şeker Fabrikası ile birlikte 2007 kampanya döneminden başlamak üzere gelişmiş ülkelerinde kullandığı en son teknoloji harikası pancar temizleme ve yükleme makinası ve hasat makinalarını hizmetinize sunduk. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl 15 Adet hasat makinesi ile hasat yaptık. Bu yıl daha fazla makine ile size hizmet sunacağız. Her türlü karalama kampanyalarına rağmen ortaklarımız olan pancar üreticisi üyelerimizden ve yöre halkımızdan aldığımız destekle ve de Allah’ın izniyle yolumuza devam ettik. Ülkemiz ve çiftçilerimizin yararına olan radikal kararların altına imza attık. Her gün hedeflerimizi büyüttük. Hep iyiye, daha ileriye sloganı ile hareket ettik.
 
                                                      
                                    Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi
                                Başkanı Mahmut Demir-Amasya Esnaf ve
                                Sanatkarlar Odası Başkanı Hatay Karaman
                                en eski şeker pancarı üreticisine ödül verirken
 
Gökhöyük Devlet Üretme çiftliğini sizin malınız yapmak
  Amasya Şeker Fabrikası ilimizin en büyük sanayi kuruluşu olmasının yanı sıra ilimize en büyük katma değeri üreten, pancar ekiminden, şeker üretimine, şekerin pazarlanmasına, nakliyesine ve yan ürünlerinin değerlendirilmesine kadar her safhasında en büyük istihdam sağlayan önemli bir tarım ve sanayi kuruluşudur. Sizlerle her fırsatta paylaşıyorum. Bir tek hayalim ve amacım var; Amasya Şeker Fabrikasına kardeş bir fabrika kazandırmak ve Gökhöyük Devlet Üretme çiftliğini sizin malınız yapmak. Bilmenizi isterim ki, eğer başaramazsam gözüm açık gideceğim. Ama İnanıyorum ki Allah’ın izniyle birgün mutlaka ama mutlaka başaracağız.” 
 
                                           
                                                   Amasya MHP İl Başkanı Fatih Çoşar-
                                                Amasya CHP İl Başkanı Melih Derindere
                                       en eski şeker pancarı üreticisine ödül verirken
 
Amasya Pancar Ekicileri Kooperatifi’ nin 59. olağan genel kurul toplantısında Amasya şehir stadını dolduran tüm kooperatif üyelerine  şemsiye ve yiyecek dağıtıldı. Genel kurul toplantısında ayrıca en eski üyelere çeşitli hediyeler verildi. 
 
                                   
                                     MHP Amasya İl Başkanı Fatih Coşar-
                              MHP Gümüşhacıköy İlçe Başkanı Tuğrul Çimir 
                                  

Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu: “Ordu Üniversitesi büyük projeler üretiyor”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Ordu Üniversitesi; 2006 yılında kurulmuş ve Üniversitenin Kurucu Rektörü Prof. Haluk Kefelioğlu sayesinde özellikle aynı dönemde kurulan üniversiteler arasında bir yıldız konumuna gelmiştir. Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Haluk Kefelioğlu aynı dönemde kurulan üniversiteler arasında özellikle kampus konusunda bir ilki başarmıştır. Üniversitenin gelişmesi yönünde büyük gayret gösteren ve yaptığı uygulamalar ile başarı elde eden Rektör Prof. Haluk Kefelioğlu Ordu’da “Dilimizi koruyalım, dilimizi kirlilikten koruyalım, Türkçe yazalım, Türkçe konuşalım” kampanyası başlatmıştır.

  Üniversitenin hazırlamış olduğu bina ve kampus yapımı ile ilgili projesi DPT tarafından tüm üniversitelere örnek gösterilmiştir. Ordu Üniversitesi yaptığı örnek projelerle yörenin geleceğine ışık tutmakta ve bilimsellik anlamında da görevini en iyi yapmaya çalışmaktadır. Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu “Ordu Üniversitesi” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Öğrenci kulübü olmayan Ordu Üniversitesinin şu anda 26 tane öğrenci kulübü vardır

  “Ordu’ya ilk geldiğimde bir swot analizi yaptırdım. Bilimsel olarak mevcut durumları ortaya çıkardık. Nelere sahibiz, olanaklarımız ve hedeflerimiz nelerdir onları tespit ettik. Bu durumu resmi kurumlara ve tüm sivil toplum örgütlerine anlattık. Belediye ve İl Genle Meclisine anlattık. Kendilerine biz böyle bir üniversite bulduk dedik. Bu üniversitede yapacağım şunlar, 4 yıllık rektörlük görev sürem bittiğinde de ulaşacağım hedef şudur dedim. Böylece kendimize bir hedef projeler ortaya koyduk. Hedef projelerimiz içinde amaçlarımıza ulaşıp, ulaşamayacağımızı kontrol etmek durumundaydık. Söz verdiğim her şeyin en az iki katını 3  yıl sonucunda elde ettik. Göreve başladığımda üniversitenin; 4 fakültesi, 2 meslek yüksek okulu,1 tanede yüksek okul vardı. Bugün ise geldiğimiz noktada;8 tane fakülte, 6 tane meslek yüksekokulu, 3 tanede yüksek okul, bunun yanı sıra Sosyal, Sağlık ve Fen Bilimleri Enstitülerimiz mevcuttur. Öğrenci kulübü olmayan Ordu Üniversitesinin şu anda 26 tane öğrenci kulübü vardır. Bu kulüplerin bütün ihtiyaçları karşılanmış durumdadır. Her öğrenci kulübümüz yılda iki defa Ordu halkına sanatsal, bilimsel, kültürel yönlerini güçlendirme adına ürün vermek zorundadır.

 
                                           
                                                  Ordu Üniversitesi  Rektörü
                                                   Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu
 
Ordu Üniversitesinde biz aslında bir devrim yaptık

  Dün nerdeydik, bugün nerdeydik diye baktığımızda öğrenci sayımızda  % 68 oranında başarı sağlanmıştır. Beş binlerde aldığımız öğrenci sayısını, bugün 8.500-9.000’e getirdik. Öğretim elamanı sayısındaki artışımız ise % 160’dür. Başlangıçta 102 kişi olan öğretim elamın kadrosunu bugün 172’ye çıkardık. Devletin personel piyasası gereği personel sayımızdaki artış azdır ve bunun oranı ise  % 161’dir. Personel sayımızı 97’den, 157 ‘ye çıkardık. Başlangıçta geçici işçi hemen hemen yok gibiydi. Geçici işçi sayısında müthiş bir artış sağlamışız. Hatta üniversitenin hiçbir güvenlik personeli yoktu ve toplam 11 taneydi.Şu anda üniversitemizin 65 tane güvenlik personeli vardır. Ordu Üniversitesinde biz aslında bir devrim yaptık. Ordu bunun şu an farkına varmayacak. Arkadaşlarıma şöyle diyorum;  yaklaşık 10 yıl sonra Ordu halkı ya diyeceki, Allah bu rektörden razı olsun iyi bir temel attı ve iyi bir üniversite oluşturdu. Ya da bizim hakkımızda çok kötü konuşacaklardır. Ama bizim hakkımızda iyi konuşulsun istediğimiz için bütün şartlarımızı öve enerjimizi zorlamaya başladık.

Karadeniz Bölgesinde kurulan üniversitelerin hiçbirinin yapamadığı bir şeyi yaptık

  Bizimle beraber kurulan özellikle Karadeniz Bölgesinde kurulan üniversitelerin hiçbirinin yapamadığı bir şeyi yaptık. Yerleşik Üniversitemiz ve 920 dönümlük bir kampüs alanımız vardır. İlk geldiğinde dağınık bir üniversiteydi. Ünye’den, Mesudiye’ye kadar geniş bir alana yayılan dağınık bir üniversite vardı. Bina anlamında zorlamalarımız var ama mevcut binalarımızın hepsini bir kampüse toplasak çok ciddi bir kampüs olabilirdi Ama dağınık durumdayız. Şehrin değişik yerlerinde dağınık olabilmenin tamamen dezavantajları vardır. 1-Şehir size artık deniz bitti dediği zaman üniversitenin gelişimi durur. Gelişimi duran bir üniversitede, üniversite olmaz. Bilimin gelişmesi doğrultusunda, üniversite gelişmek zorundadır. Şehre göre gelişirseniz; bilimin gelişmesine değil, şehrin gelişmesine bağlısınız.2- Şehir üniversitesi olduğunuz zaman; şehirde bulunan eski devlet binaları fakülte binalarına çevriliyor. Böyle yerleri fakülteye çevirmek çok zordur. Öğrencilerin mekânsal alanlarını ve hocalarımızın mekansal ve bilimsel alanlarını yaratmak oldukça zordur. Üniversite demek, kültürlerin kaynaştığı yer demektir.

Yerleşik alanda kurulan bir üniversiteyiz

  Türkiye’nin her yerinden üniversiteye öğrenci geliyor. Bu öğrenci arkadaşlarımız bir araya gelip ortak üniversite kültürü yaratacaklar. Üniversite olarak şehirin değişik dağıldıysak, bu durumda ortak kültürü yaratmak şansı olmayacaktır. Bunun bilincinde olarak bu konuda hatta Türkiye’de yeni kurulan üniversiteler arasında biz ilkizdir. Ordu Belediye Başkanımızın da gayretleriyle de yerleşik alanda kurulan bir üniversiteyiz. Yerleşik alanı oluşturduk. Bu alanda yeni yerleşkemizi yükseltiyoruz. Yerleşkenin faydası şudur; 1-Öğrenciler bir arada olacak, ortak bir üniversal, Ordu Üniversitesi kültürü oluşacaktır. 2-Kaynaklardan daha rantabıl kullanacağız. Her dağınık birime bir personel verilmesi gerekirken, yerleşik alanda daha az personel kullanılacaktır. Otak bir kantin, kütüphane, yemekhane ile çok sorunu çözeceksiniz ve ancak bunlar öğrencilerimizin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte çok güçlü olacaktır.Daha önce üniversite kampus alanında 4 yıl sonra 3 bina kurulması sözü vermiştik.Ancak şu anda kampus alanımızda 6 tane binamız yükseliyor.Bu binalardan birisi biterek buraya ziraat fakültesi taşındı. Diğer bir binada aynı anda bitmesi gerekirken ilgili muteahhitimizin iflası etmesi sonucu süre 8 ay uzadı. Şimdi binanın yapım çalışmaları hızla devam ediyor ve yükselmeye devam ediyor. Fen ve Edebiyat Fakültesi olacak olan bu bina bize on birinci ayda teslim edilecektir.

Türkiye’nin ilk modern ve örnek gösterilebilecek bir kapalı spor salonu

  Diğer taraftan Eğitim Fakültemizin binasının temeli atıldı. Bu bina 12.000 metrekare bir alanı kaplayacaktır. Daha ileri tarafta şu anda Tıp Fakültesi Morfoloji binamızın temeli atılıyor. Burada 13.000 metrekare bir yerimiz vardır. Diğer taraftan; 1.000 kişilik ve hareketli tribünleri olacak olan Türkiye’nin ilk modern ve örnek gösterilebilecek bir kapalı spor salonunun temeli yakında atılacaktır. Bunun yanında da temeli atılan Bedeneğitimi Spor  Yüksek Okulunu yapacağız. Böylece Türkiye’de örnek gösterilebilecek binalar yapmaya çalışıyoruz. Ordu’nun hayırsever vatandaşı Engin Karlıbel Kredi ve Yurtlar Kurumuna yaklaşık 14 dönümlük bir arazi bağışladı. Bu arazi üzerinde son derece modern 1.000 kişilik sinema, tiyatro salonu ve alışveriş merkeziyle,  konforu içeren birer kişilik odalar olacak olan  bu binanın yakında temeli atılacaktır. Böylece Üniversite kampüsümüzü bir şantiyeye çevirdik. Buradan şunu söylüyorum. Beş yıl sonra bu kampüsü tanımak çok zorlaşacaktır. Bunun dışında kampüsümüzün tüm alt yapı projelerini bitirdik. Kampüsümüzün bulunduğu yerde taban suyu yüksektir.Binalırmızı yaptıktan iki yıl sonra onarıma almak istemiyoruz. Çünkü içinde öğrenci olacak; bu nedenle sağlam , örnek binalar yapmak isityoruz.Bir devremde yıkılacak binalar yapmak istemediğimiz için,bu nedenle teknolojinin en son modelini uyguluyoruz.

 
                                          
                                           
                                                    Ordu Üniversitesi  Rektörü
                                                    Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu
 
Bu yıl yapabileceğimiz en güzel işlerin ikisini yapıyoruz

  Burada kazıklama sistemi ile bina yapıyoruz. Fen ve Edebiyat Fakültesi binamızın temeline her biri 16 m uzunluğunda 1.313 tane kazık çakıldı. Bu da 24 km. demektir. Böylece Fen ve Edebiyat Fakültesi binası 24 km.lik kazıkların üzerine oturtuldu. Eğitim Fakültesi binasını yaklaşık 2.000 kazık üzerine oturtuluyoruz ki bu kazıkların her biri 21 m. uzunluğundadır. Bu binanın temeline de 43-44 km. boyunca kazık çakıldı ve bina bu kazıkların üzerine kuruldu. Bütün binalarımızı kazıklıyoruz. Bu kazıkların maliyeti yüksek oluyor ama üniversitenin yüzyıllara düşünürseniz, maliyeti bunun yanında hiçbir şey kalacaktır. Bu binalar 1-2 yıl sonra onarım istemeyecektir ve 7 şiddetindeki depreme de dayanıklı hale gelmiştir. Bu nedenle örnek binalar yapmak istiyoruz. Çünkü bu anlamda hedefimiz öncülük yapabilmektir. Bu yıl yapabileceğimiz en güzel işlerin ikisini yapıyoruz. Eskiden kurulan üniversitelerde üç tane madde vardı. 1-Hocalarımıza bilimsel cihazlar alınırdı. Bunları kendileri saklar, odalarına kilitlerler ve başkalarının kullanmasına izin vermezlerdi.

Devlet Planlama Teşkilatına 5 trilyonluk bir proje sunduk

  Biz bunu bildiğimiz için, bu konuda ne kadar erken başlarsak bizim için o derece önemlidir. Bu nedenle Devlet Planlama Teşkilatına 5 trilyonluk bir proje sunduk. Projemiz ne mutlu ki kabul edildi. Bu projenin bu yıl ihalesini bitirip Eylül ayında temelini atıyoruz ve 2.000 metrekare alan üzerine bir merkezi araştırma laboratuarı kuruyoruz. Bu yaklaşık 2 trilyonluk bir yapıdır. Bunun içerisine de 3 trilyonluk cihaz alacağız. Böylece hocalarımız artık cihazlara sahip çıkmayacak ve cihazlar artık üniversitenin malı olacaktır. Hocalarımız ve arkadaşlarımız bütün bilimsel çalışmalarını bu mekanlar içerisinde yapacaklardır. Böylece ekonomik davranacağız. Herkese ayrı cihazlar aldığınız zaman ekonomik zararlar görüyorsunuz. Hocalarımız bir arada bilimsel çalışma yapacakları için ortak çalışmaları bu yolla yürüteceklerdir. Eski üniversitelerdeki aksaklıkları değil, güzellikleri buraya taşımak istiyoruz. 2-Ordu Belediyesi Bülbül Deresinin yanında eski buzhaneyi Üniversiteye bağışladı. Buraya bilim merkezi yapacağız. Projeleri çiziliyor ve bu yıl inşallah yaparız.

Uzay Araştırmaları Merkezi

  Yapılacak bu binanın alt katında bir bilim evi, üste gökyüzü araştırma yeri, en üst katta ise bir teleskop olacak. Öyle bir bina tasarlıyoruz ki bu bina Ordu’nun simgesi olacaktır. Ordu’daki lise ve ilköğretim çağındaki öğrencilerin bilimsel düşüncelerini tamamen değiştirecek, onları bilime çekebilecek bir merkez olacaktır. Bu düşünce benim hayalimdi ve bunu gerçekleştiriyoruz. Buranın ziyaretçi sayısı iddia ediyorum yıllık 20.000’den aşağı düşmeyecektir. Ordu denildiği zaman akla gelebilecek ilk üç yapısından birisini yapmayı planlıyoruz. Yapılacak bu Uzay Araştırmaları Merkezini ilköğretim ve lise öğrencilerine açarak yapacağız. Onları bilimle ilköğretim ve lise çağında tanıştıracağız ve bilimi sevdireceğiz. Bu benim bırakmak istediğim bilimsel projelerimden birisidir. 3-Eskiden kampüsler ve yerleşkeler kurulurken Rektörlerin inisiyatifine bırakılmıştı. Örneğin bir Eğitim Fakültesi binası yapılırken Rektör Bey boş araziye bakardı ve buraya bu binayı yapalım derdi. Bu düşünce ile çarpık yerleşkeler olurdu. Biz böyle yapmadık. Kampüs seçme kararımızı aldığımız gün, şehir plancılarına kampus projesi çizdirdik. Bunların çizdiği kampüs projesini aldık, Devlet Planlama Teşkilatına gittik ve onaylattık. Şehircilik planlarına tam uyan, uyumluluk gösteren bir üniversiteyiz. Tam anlamıyla modern bir yerleşke alanı ve kampüsü  olan bir üniversitedir. Bu planı DPT onayladığı için kimse bunu değiştiremeyecektir ve olduğu gibi devam edecektir.

“Ordu Üniversitesi Cumhuriyet Kampusu 2008-2023 Yılları Gelişim Planı” projesi

  “Ordu Üniversitesi Cumhuriyet Kampusu 2008-2023 Yılları Gelişim Planı” projesini DPT’ye 2007 yılında sunduk ve 2008 yılında kabul edildi. Kurulacak kampüsler rektörlerin keyfiyetine bırakıldığı zaman çarpık kampüsler meydana geliyor ve alt yapı problemleri de hat safhalara çıkıyor. Onun için biz kampus konusunda şehir planlamacılarıyla anlaştık. Şehir planlamacılarına bir kampus yerleşim planı çizdirdik ve yaklaşık 350 dönümü 15 yıllığına planladık. 236 sayfalık ve 15 yıllık 2008-2023 yılları arasındaki  Ordu Üniversitesi Cumhuriyet Kampüsü Gelişim Planında hangi üniversitemizin hangi yıl temeli atılacak, hangi yıl projesi çizilecek, hangi yıl inşaatı yükselecek, 15 yıl boyunca tahmini öğrenci sayısındaki artış, tahmini personel sayısındaki artış, tahmini hoca sayısındaki artış nerdeyse bir doktora tezi olabilecek titizlikte hazırlandı. Bu çalışma 2007 yılında Mayıs ayında başladı ve çalışma 6 ay devam etti. Bu DPT’ye sunduğumuz ilk çalışmadır. Bu Türkiye’de yapılan ilk çalışmadır. DPT bize dediki hocam bu çalışmalarınızı alıp, elektronik ortamda diğer sizinle birlikte kurulun ve kurulacak olan üniversitelere örnek olarak gösterip, böyle bir proje hazırlayıp bize gelin dersek ne dersiniz dediler. Bizde buna evet dedik. Bu projemiz DPT tarafından bizimle birlikte kurulan ve daha sonra kurulan tüm üniversitelere yollandı. Biz bir örneklik yaptık.  

 
                                              
                                        Ordu Üniversitesi Cumhuriyet Kampusu
                                                2008-2023 Yılları Gelişim Planı
 
Bu projemiz DPT tarafından Türkiye’de örnek gösterildi

  Böylece bu projemiz DPT tarafından Türkiye’de örnek gösterildi. Bu projeyi yapmaktaki amacımız şuydu; Biz doğru bir üniversite kuruyoruz ve yüzyıllara dayanan bir üniversitenin temelini atıyoruz. Ordu Üniversitesi inşallah 10 yıl sonra bu üniversitenin kurucu rektörünü ve ekibini hayırla anar ve amacımızda odur. Bütün gücümüz, enerjimiz ve varlığımızla Ordu Üniversitesini yüceltmek ve taçlandırmak için buradayız. Var gücümüzle çalışıyoruz. Engeller ve sıkıntılar oluyor ama hiç umursamıyoruz. Bizim tek gücümüz Ordu’nun o güzel insanlarının bizi yolda gördüklerinde sırtımıza vurmaları, bize güç vermeleri, gözleriyle bizi desteklediklerini ifade etmeleri, vücut diliyle bize ifade etmeleri ve çalışmalarımızda biz arkamızda her zaman o gücü görüyoruz. O gücün farkına varmasak, o gücü hissetmesek bu kadar çalışamayız.

Üniversite öğrencimize ve gençliğimize güvenmek zorundayız

  Atatürk büyük önderdir. Hepimizin ufkunu açan ve onun izinden giden bir üniversite oluşturmaya çalışıyoruz. Elimizden geldiği kadar ona layık olmaya çalışıyoruz. Ordu Üniversitesi büyük projeler üretiyor. Bu büyük projeleri; sanatsal, kültürel ve bilimsel faaliyetler olarak üç kısım altında inceleyebiliriz. Sanatsal ve kültürel faaliyetleri bilimsel faaliyetlerden ayrı tutarak yapacak olursak, buraya bizim geldiğimizde hiç öğrenci kulübü yoktu. Biz göreve başladıktan sonra 26 öğrenci kulübü kurduk ve kendilerine yılda 2 defa faaliyet yapmayan kulüp kapanır dedik. Bütün kulüplerimiz; ne istediler, ne ihtiyaçları varsa,  tüm alt yapısını sağladık. Üniversite öğrencimize ve gençliğimize güvenmek zorundayız. Biz gençliğimize güveniyoruz. Onların önünü açıp, yetki ve sorumluluk veriyoruz. Bu anlamda öğrencilerimiz bizim hiç yüzümüzü kızartmıyorlar ve etkinliklerini yapıyorlar hatta günde 2-3 etkinlik yapıyorlar. Ben bu faaliyetlere yetişemiyorum. Ordulular üniversitemizin her gün bir etkinliğini görüyorlar. Üniversite olarak öğrenci faaliyetleri dışında diğer kültürel faaliyetlerde bulunuyoruz. Normal yaptıklarımızı söylemiyorum. Üniversite olarak 3 projeyi hayata geçirdik.

“Dilimizi koruyalım,  dilimizi kirlilikten koruyalım,

Türkçe yazalım, Türkçe konuşalım” kampanyası

  Bunlardan birisi dil ve dil önemlidir. Çünkü dil bizi var eden bir unsurdur. “Dilimizi koruyalım, dilimizi kirlilikten koruyalım, Türkçe yazalım, Türkçe konuşalım” kampanyasını yürüttük. Bunun üçüncü panelini yapacağız. Bu nedenle dil konusunda bir çadır kurduk ve Ordu halkına 5.000 tane kitap dağıttık. Dil kirliliğinin önüne geçmek için belediyelere müracaat ettik. Size Türkçe tabela gelirse belediye parası almayın, yabancı dilde tabela gelirse bunun iki katını alın dedik. Bunun üzerine 14 belediyemiz bu kampanyayı destekleyerek Türkçe tabela kullanan işyeri sahiplerinden belediye harcı almamaya başladılar. Türkiye’deki en büyük kirlilik tabela kirliliğidir. İkinci projemiz.”Ordu değerleriyle buluşuyor” projesidir. Ordu’nun sanatta, kültürde yetiştirdiği insanlarını, değerlerini Ordu’ya getirip, Ordu’lularla tanıştırıyoruz. 3-Üçüncü büyük projemiz ise turizmdir. Ordu, turizm kenti olacak deniliyor ama turizm kenti olmanın koşullarını yerine getirmek lazım. Bunu öğretebilmek içinde iki türlü kampanya yürütüyoruz. Birincisi turizm kenti olma yolunda Ordu kampanyasında turizmle ilgili bütün insanları getirerek konuşturuyoruz. Konuşulanları da 5.000 kitapçık haline getireceğiz ve halka dağıtacağız. İkinci yaptığımız yayla kampıdır. Türkiye’deki tüm üniversitelerdeki öğrencileri 5 günlüğüne yaylalara çıkarıyoruz ve burada kamp kurduruyoruz.

Üniversitemizi ve yaylalarımızı insanlara gösteriyoruz

  Bütün ihtiyaçlarını kendimiz karşılıyoruz. Üniversitemizi ve yaylalarımızı insanlara gösteriyoruz. Göstermeden hiçbir şey olmuyor. Biz yılda 2.000 kişiye Ordu’yu tanıtıyoruz. Sportif faaliyetlerimiz ise bu yıl Üniversiteler arası 2.lig  futbol ve voleybol şampiyonasını Ordu’da yaptık.Türkiye Üniversitelerarası Tekvando Şampiyonasını Ordu’da yaptık  ve 700 konuk ağırladık. Türkiye üniversitelerarası Halk Oyunları Horon Dalı yarışması Ordu’da yapıldı ve Ordu’da 500 kişiyi ağırladık. Bu insanlar Ordu’da otel bulmakta zorlandılar. Bunların hepsi birer turizm hareketi, Ordu’yu tanıtma hareketi, Ordu’nun turizmini kalkındırma hareketidir. Bu anlamda üniversite üzerine düşeni yapacaktır. Ordu’nun yapması gerekenleri Üniversite söyleyecektir. Örneğin Ordu’da Kültür ve Turizm Bakanlığına kayıtlı 200 tane oda vardır. Böyle bir turizm kenti olunamaz. O nedenle biz belediyeler, valiliklerle ilişkiye geçip, turizm alanları oluşturma konusunda işler yapacağız. Yeni kurulmuş 4 yılık bir üniversite olup, ben atanalı 3 yıl oldu. Pek çok eksikliğimiz var ama bu eksikliklerimiz yanında Ordu’ya bir şeyler vermenin görevinin bilincinde olarak Ordu’da elimizden geleni; bilim, sanat, kültür, turizm, sporda yerine getirmeye çalışıyoruz. Ordu Üniversitesi YÖK izin verirse bu yıl  5 tane birimini  faaliyete geçirecektir. Bu yıl Ordu Üniversitesinin atılım yılıdır ve bunun altını çiziyorum. YÖK izin verirse; bu yıl Tıp Fakültmize öğrenci alıp, Tıp Fakültesi Hasbtanemizi açacağız. Diş Hekimliği Fakültesine bu öğrenci alıp, Diş Hekimliği hastanemizi açacağız. Güzel Sanatlar Fakültemize, Konservatuarımıza, Bedeneğitim i Spor Yüksek Okuluna öğrenci alacağız.

Yayla mimarisine uygun oteller yapmak gerekir

  Bu konuları YÖK’e sunduk ve YÖK izin verirse öğrenci alacağız. Biz elimizden gelen tüm alt yapımızı tamamladık ve sadece YÖK’ün kararını bekliyoruz. Bu zaman kadar küçük bir üniversiteydik. Bu birimlerimizin açılmasına YÖK izin verirse orta büyüklükte bir üniversite olacağız. Bu nedenle Ordu Üniversitesinin önü açıktır ve kimse tutmayacaktır. Ancak YÖK bu fakülte ve yüksek okullarımızın açılmasına izin verirse? Bu yıl atılım yılıdır. Yayla turizminin gelişmesi alt yapıya bağlıdır. Yaylanın doğal güzelliklerini bozmadan, asla dejenere etmeden, hatta betonlaştırmadan yolları kesinlikle yapılmalıdır.Eskiden Trabzon- Uzungöl’ çok giderdim. Geçen yıl gittiğimde gördüm ki Uzungöl’ün etrafını betonlaştırmışlar. Böyle betonlaşmalara izin vermemiz lazım. Alt yapıyı geliştirmemiz lazım. Yayla mimarisine uygun oteller yapmak gerekir.Turist bunu ister, turist yabani ortamı ister.Turist ihtiyaçlarını karşılayacak, ancak göreceği vahşi doğa olacaktır. Ben eskiden yaylalara giderdim, şimdi ise gitmek istemiyorum.”

Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara: “Gürgenetepe’de yeni bir yaşam”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Ordu-Gürgentepe ilçesi, Ordu’nun iç kesiminde olup, Ordu-Mesudiye karayolu üzerinde dağlık bir bölgede kurulmuştur. Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara ilçenin ufkunu ve vizyonunu değiştirecek önemli projeler hazırlamış. Başkan Halis Baykara Ordu Üniversitesi ile işbirliği yaparak projelerini bilimselliğe dayandırıyor. Eğitimci Belediye Başkanı sosyal yönü ile de Gürgentepe’de herkesin sevgi ve takdirini kazanmış bir belediye başkanıdır. Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara diyor ki; “Yaptığım iyi sosyal diyaloglar çerçevesinde hiçbir bürokraside hükümet dahil hiçbir sözüm geri kalmadı ve bu nedenle herkese teşekkür ediyorum.” diyor. Eğitimci Belediye Başkanı Halis Baykara iletişime o kadar önem veriyor ki projelerini hazırlamadan önce kamuoyu oluşturuyor ve kamuoyunda olumlu görüş olduktan sonra projesini yaptırıyor.

  Başkan bunun iletişim anlamında gelecek nesillerimiz olan yeni doğan çocuklara ağaç beşik hediye ederek, gelecekte onlarla güzel iletişim kurmayı hedefliyor ve toplumun sevgisini kazanıyor. Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara, “Gürgentepe” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

 
                                       
                                           Gürgentepe Belediye Başkanı
                                                    Halis Baykara
 
Gürgentepe göç vermeye başladı

  “Gürgentepe 1.250 m. rakımlı olan bir coğrafi bölgededir. Ordu ve Fatsa’ya 45 km. uzaklıktayız. Gürgentepe yıllar önce Ordu ilinde ekonomik ve sosyal yönden dördüncü belediyeydi. Daha sonra Gürgentepe göç vermeye başladı. İstanbul ve İzmir’de 42.000 Gürgentepeli vardır. Bu durumu ilçemizdeki aşırı derecedeki işsizliğe,  iş istihdamı ile ilgili sorunların çözülmemesine bağlıyorum. 29 Mart 2009 Mahalli İdareler seçimlerinden sonra ve daha önce Gürgentepe’ye neler yapabiliriz konusunda toplumsal işbirliği çerçevesinde Gürgentepe’nin acil ihtiyaçları hedefleyen projeler hazırladık. Gürgentepe’de insan kalitesini artırmak ve göçü önlemek daha kaliteli, nitelikli insan yetiştirmek adına önceliğimiz eğitimdir.

 
                                
                                                         Gürgentepe
 
Meslek Yüksek Okulu kurulması kararı çıktı

  Bunun için önce ilçemize yüksek okul kurmak için uğraştık. Ordu Üniversitesi Senatosundan 2009 yılının Kasım ayında oybirliği ile ilçemize Meslek Yüksek Okulu kurulması kararı çıktı. Şu anda bunun yapısın yapıyoruz. Bununla ilgili toplumsal sorun olduğu için; sivil toplum örgütleri, muhtarlarla devlet ve hükümetle işbirliği çerçevesinde bir yol haritası çizdik. Bunun sonucu ilçemizde bir Eğitim Vakfı kurduk. Bu eğitim vakfı sadece yüksek okulu kurmak için değildir. İlçemizden yetişen ünlü bürokrat yoktur. Buda ilçemizde eğitim geç kalmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle önce kurulacak yüksek okulun alt yapısını yapacağız. Acil ihtiyaçları Mili Eğitim vakfından karşılayacağız. Bunun ilgili tüm sivil toplum kuruluşları, muhtarlar, siyasilerle çeşitli toplantılar ve paneller yaptık. Bu konuda toplumsal empatiyi sağladık.                                             

Gençlerimizde üniversiteyi kazanmak için büyük bir yarış var

  Bu konudaki psikolojiyi ve kamuoyunu oluşturduk. Türkiye’de nüfus artıkça çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Türkiye’de benim tespitime göre şu anda 22 milyon genç var. Mehmetçik vakfı ile bağlantı kurmak için bağlantı çalışmamız var. Gençlerimizde üniversiteyi kazanmak için büyük bir yarış var. Bu nedenle önceliğimizi eğitime verdik.Belediyecilik sadece alt yapı yapmak değil, aynı zamanda sosyal projeler üretmektir.İlçemizin sıcak asfalt keşfini yaptırdık.Ayrıca ilçemizin alt yapısını da programa aldırdık.Katı Atık Ayrıştırma programı yaptırdık ve bunun bedeli 4 trilyon 750 miyardır. Bununla ilgili ihale yapıldı. Karayolları Bölge Müdürlüğünce sıcak asfaltın ihalesi yapıldı ve bunun bedeli de 1 trilyon 800 milyardır.Bunun için 10  Mayıs’tan itibaren alt yapı çalışmalarına başlayacağız. Bunda ilçe merkezimiz kent görünümü kazanacaktır.

 

                                  
                                     Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara
                                     Gürgentepeli kadınlar el sanatları sergisinde
 
Çakıl Kırma Fabrikası kuracağız

  Bizim 9 tane mahallemiz vardır. Bu mahallelerimizin yolları sürek dolgu malzemesi ile yapılmıştır. Bununla ilgili proje hazırlayarak, Belediye Meclisinde yetki alacağız. Bunun önce ilçemizde Çakıl Kırma Fabrikası kuracağız. Bu nedenle bunun alt yapısını oluşturuyoruz. Önce fikirlerimizi değerlendiriyoruz ve daha sonra ise eyleme geçiyoruz. Bununla ilgili kaynak gerekir. Diğer bir projemiz ise önceki keşfini yaptırdığımız çakıl ocağının maliyeti ile ilgili bir araştırma yapıyoruz. İlçemizde Çakıl Fabrikasını kurduğumuz zaman, yüksek okulu açtığımız zaman, alt yapıyı yapıp, sıcak asfaltı çektiğimiz zaman Gürgentepe yeniden inşa olmuş olacaktır. Bu kararları hep birlikte alıyoruz. İlçemizi gösteren birtakım meydanlar olması gerekiyor. Mili bayramlarımızın yapıldığı bir tören alanı olması gerekir.Bununla Belediye Meclisimizden “özgürlük Meydanı” kurulması konusunda karar çıkardık.Bununla ilgili proje yapıldı ve şu anda kaynak arayışına geçtim.Ayrıca Hastanemizin önünde bir sağlık meydanı oluşturduk.Bu  meydanlarda düzenleme yapacağız.Önce bunun alt yapıların yapacağız.Çevre kirliliği sadece toz ve topraktan ibaret değildir.Örneğin yanlış araba park etmekte çevre kirliliğine neden olur.

 
         
       Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara’nın belediye başkanlığı görevinden
                             önce almış olduğu  teşekkür ve hizmet şeref belgesi
 
İki tane otopark yeri hazırladık ve bunun alt yapısı hazırdır

  Bu nedenle iki tane otopark yeri hazırladık ve bunun alt yapısı hazırdır. Bu otoparklar yapıldıktan sonra arabalar meydanlara park edilmeyecek ve bizim gösterdiğimiz otoparklara park edilecektir. O zaman meydanlarımızda sosyal ilişki olacaktır. Bu meydanlara yaşlılarımız, gençlerimiz oturacaktır. Bütün bu sosyal projeleri yapabilmek için önce fikir birliğini sağlamak gerekiyor. Bilimsel ve teknik projeler yapmak uzun zaman alıyor. Projeleri konusunda uzman ekiplerle hazırlıyorum. Belediye olarak önce siz yer üreteceksiniz. Ancak siz yapılacak projeyle ilgili yer üretmezseniz sizin bir şey yapmanız mümkün değildir. Örneğin bir projenin değeri bir trilyondur. Biz bu projenin uygulamasına onda bir başlayacağız ve bunda kararlıyız.

Gürgentepe dışarıya tanıtılmamıştır

  Siz bir işe başlarsanız, onun gerisi gelir. Projelerimizin aşamasına getirilmesine kararlıyız. Gürgentepe dışarıya tanıtılmamıştır. Bu nedenle ilçemizin tanıtımıyla ilgili kitap hazırlamaya başladık. Bu kitabın hazırlıklarını büyük ölçüde tamamladık. Bu kabımızı ilçemizden yetişen iş adamlarına, bakanlarımıza, milletvekillerimize, eş ve dostlara dağıtacağız. Bu nedenle böyle bir tanıtım kampanyasına girenceğiz. Bu sonucu doğal güzelliklerimizi de tanıtmış olacağız. Ayrıca Gürgentepe’de farklı bir doğal güzellik ve farklı bir insan dokusu vardır. Bu tanıtımı toplumsal yapmak için 6 Mayısta Hıdrellez Şenlikleri düzenliyoruz. Gürgentepe, Ordu ve Fatsa’dan farklı bir ilçedir. Sosyal ve kültürel anlamda farklı bir insan dokusuna sahiptir.

 

                                 

                                                 Gürgentepe Büyük Şelale
 
Ordu Üniversitesi ile işbirliği yaparak bir festival yapacağız

  Bu kültürel varlıklarımızı ve sosyal değerlerimizi de ortaya çıkaracağız. Bununla ilgili projelerim var. Bu projelerimi Belediye meclisinden geçirdim. Gürgentepe’de iki ayrı toplum yaşıyor. Bu durum ülkemizin gerçeğidir. Bu iki toplumun kültürlerini varlıklarını ve değerlerini birlikte kaynaştırmak adına hem uluslar arası, hem de Türkiye’de ilimizi ve ilçemizi tanıtmak adına Ordu Üniversitesi ile işbirliği yaparak bir festival yapacağız. Bu festival 23 Temmuz’da başlayacaktır. Bu nedenle Gürgentepe’de neler yetişebilir, neler yapılabilir konusunda Gürgentepe Kurultayını toplayacağız. Gürgentepe’nin birtakım kendine has ürünleri vardır. Yapılacak kurultayda bu ürünlerin tanıtılması ve bu ürünlerle ilgili toprak incelemesi konusu bilimsel düzeyde konuşulacaktır. Gümüşhane-Kürtün’de Güvenç Abdal diye bir zat var. Bu zatın Hacı Bektaşi Veli öğretisi hala devam etmektedir. Bu zatların torunları da Gürgentepe’de yaşıyor. Bu kültürü de ortaya çıkarmak için kaymakam bey ve sayın valimizle ve diğer ilgililerle görüştük. Bununla ilgili proje hazır ve bu projeyi yakında sunacağım.

 

         

              Gürgentepe Dumanlı Şelalesi                 Gürgentepe’de tarihi değirmen
 
220 dönüm alanı kaplayan bir projemiz vardır

  Bu festivali uluslararası yapacağım. Bunlar uzun soluklu işlerdir. Diğer taraftan şehir plancısının ve orman mühendislerinin hazırladığı 220 dönüm alanı kaplayan bir projemiz vardır. Bu proje Gürgentepe’ye 2 km. uzaklıkta içinde suyu ve ağacı olan, çağlayanları, göleti olan  “Ölüdere” adında yerimizle ilgilidir. Yerli halkımız burada yazın piknik yapar. Bu konuda Orman bölge müdürlüğümüz bizim yapacağımız projeyi bekliyor. Bu konudaki çalışmalar devam ediyor. Buralar halkımızın bunaldığı zaman gezebileceği, oturabileceği, dinlenebileceği mesire yerleridir. Buraya belediye olarak sosyal tesisler yapacağız. Buraya yürüyüş parkurları yapacağız. Futbol, voleybol sahaları, hatta izci kampı yerleri yapacağız. Bu geniş anlamda bir projedir. Bununla ilgili proje çalışması bittiği zaman, bu projenin uygulama çalışmalarına başlayacağız.

Sosyal ve doğal, insan dokusu yapısını araştırılacak

  Bunun dışında belediyemizde rutin işlere de devam ediyoruz.   Elektrik tesisatının yer altına döşenmesi ile ilgili TEDAŞ’ın ihalesi yapıldı. Bununla ilgili yer altı inşaatının başlaması ile ilgili 75.000 TL ödenek ayrıldı. Elektrik tesisatı yer altından borularla geçecektir. Biz alt yapıyı bitirdiğimiz zaman Karayolları Bölge Müdürlüğü asfaltlama çalışmalarına başlayacaktır. Ordu Üniversitesinden 40 öğrenci ve 10 öğretim görevlisi 7-9 Mayıs 2010 tarihleri arasında ilçemizde misafir olacaktır. İlçemizin sosyal ve doğal, insan dokusu yapısını araştıracaklardır. Bunu Ordu Üniversitesi Turizm Kulübü yapacaktır. Bu öğrenciler mahalle evlerine giderek yöre halkı kaynaşacaklardır. Bu sırada ilçenin tüm kültürü tespit edilecektir. Daha sonra Ordu Üniversitesi Gürgentepe ile ilgili hazırlanan bu sunumu yayınlayacaktır. Ordu Üniversitesinden bölüm başkanı araştırmacı İsmail Doğan daha önce ilçemizde üç gün dört tane asistanı ile birlikte ilçemizin tarihi hakkında çalışma yaptı. Bu nedenle ilçemizle ilgili bilimsel tez hazırlanacaktır.

 
                                  
                                                      Gürgentepe Selendisi
 
Bina boyama işini belirli bir yöntemle kesinlikle çözeceğiz

  Bu çalışmalar başladı ve bunu da yaptırıyoruz. Bu konuda Ordu Üniversitesi bize destek oluyor. Çünkü üniversitelerin temel görevleri vardır. Çevresinin tarihini, yöresini araştırarak bilimsel olarak ortaya koymak temel görevidir. İlçemizin giriş ve çıkışların düzenleyeceğiz. İnsanlar on kat bina yapıyor ama dışını sıva ve boya yapmıyor. Bu nedenle bina ve çevre kirliği var. Bunu önlemek için Belediyemiz zabıta ve fen işlerinde çalışmalar yaptırıyorum. Bu çalışma sonucu tespitler yapacağız. Örneğin A şahsı zengin ve ona diyeceğiz ki binanı boyayacaksınız. Boyamazsa ceza yazılacaktır. Ancak mağdur olanlara bina boyama konusunda biz katkı yapacağız. Bina boyama işini belirli bir yöntemle kesinlikle çözeceğiz. Kentin insanı ve binasıyla bir yüzü olmalıdır. Bunun yansımalarını proje halinde yaptık ve bunu gerçekleştireceğiz.

Üniversiteler bilimsel araştırma kurumu ve merkezidir

  Bunun için çok kararlı olmak ve hedef koymak gerekiyor. Burada bürokrasi çok önemlidir. Bu zamana kadar hükümet dahil hiçbir sözüm geri kalmadı. Bu anlamda herkese teşekkür ediyorum. Burada diyalog çok önemlidir. İyi bir tanıtıma ve iyi bir sunuma ihtiyacımız vardır. Ben bunu şöyle söylüyorum. Siz yemek servisi yaparken, kahve servisi yaparken, tepsiyi ne kadar güzel sunarsanız o keyfi yakalamak için müşteri memnuniyeti olur. Halkın bize verdiği sorumluğu taşımak önemlidir. Ordu Üniversitesinden çok büyük yardım alıyoruz. Çünkü ilişkilerimizi çok iyi tutuyoruz. Üniversiteler bilimsel araştırma kurumu ve merkezidir. Ordu Üniversitesindeki öğretim görevlilerini buraya davet ediyorum. Yaptığınız işleri bilimsel bazda yapmak gerekir, yoksa yaptığınız işler yıkılır gider. Belediye başkanları yapacağı işleri düşünecek ve hayal kuracaktır. Gürgentepe’de yeni bir yaşam için tüm Gürgentepe’den göçenleri geri çağırıyorum. Bu konuda inşallah başarılı olacağız. Bu konuda hedef ve karar çok önemlidir.

Devlet süreklilik isteyen bir kavramdır

  Tekrar söylüyorum 100 milyarlık projeye 10 milyarla başlarsanız o proje daha sonra devam eder. Devlet süreklilik isteyen bir kavramdır. Bir işe başlamak çok önemlidir. Belediye başkanının bulunduğu yerin sosyal yapısını ve ihtiyaçların iyi tespit etmesi gerekir. Burada insan ve toplumsal mühendislik yapması gerekiyor. Seçildikten sonra hemen ideolojisini bırakacak ve hizmet için neler üretebileceğin düşünecektir. İnsanların ne istediğini ve günümüzün koşulların iyi bilecektir. Sosyal düşüncesi ve sosyal ufku çok geniş olacaktır. Yaptığı işlerde kamuoyu yaratacaktır. Kısaca yapacağı işte önce kamuoyu oluşturacaktır. Kamuoyu oluşturduktan sonra da işi başlayacaktır. Bunun ötesinde başarılı olma şansı yoktur. Kesinlikle A Mahallesi bana oy verdi, B Mahallesi bana oy vermedi diye düşünmeyecektir. Bulunduğu beldesini, yöresin bütün düşünecektir. Bağlı bulunduğu ili de düşünecektir. Bu çok önemlidir. Her şeyi bütün düşünecektir.

Siyasette halka dokunma önemlidir

  Belediye başkanları seçiminde öncelikle yüksek okul mezunu kriteri konulması gerekir. Sosyal anlamda, empati, etkili iletişim eğitimi önemlidir. Siyasette halka dokunma önemlidir. Siyasette diyet olmaz. Kırk yaşından sonra şekerim çıkar diye diyet yaparsınız. Ama herkesin elin öpecek, herkese dokunacaktır. Şu adamın eli kirli, bu adam kara paranın başında, ayağım çamur olacak diye öyle bir şey yoktur. Bu vizyon sahibi olan insanları belediye başkanı adayı yapmak gerekir. Ben İstanbul Çengelköy’de ilköğretim okulunda 15 yıl öğretmenlik yaptım. Ben burada başarılı bir görev yaptım ve takdirname aldım. Siyasi iradenin bunları seçmesi ve gözlemesi gerekir. İlçemizdeki ilkokul 1950 yılın da eğitim-öğretime başlamıştır. Eğer ilçemizde eğitim 1920 yıllarında hatta 1903 yıllarında Cumhuriyetten önce başlasaydı ilçemizde insan kalitesi artar ve şu anda üst seviyede birçok bürokratımız olurdu.

 
                                 
                                   Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara 
                                                          halkın içinde    
 
Mesudiye ilçesinin Dünya Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi’si vardır

  Burayı yönetenler okumuş olurdu. Çevre ilçelerle kıyasladığımız zaman,  Mesudiye ilçesinin Dünya Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi’si vardır. Mesudiye’nin Oktay Beye çok borcu vardır. Çünkü Mesudiye’yi sunmuş ve tanıtıyor. Mesudiye adına sizin ulaşamadığınız uluslar arası yada Türkiye’de; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakana sizin adına ulaşabiliyor. Bunlar çok önemlidir. İnsan yetiştirmek önemlidir. Siyasetçi yatırımı insana yapacaktır. O zaman mesele ve sorun çözülür. Gürgentepe’den şu ana kadar milletvekili olan yoktur. Toplumları toplum yapan kurumlar vardır. Bu unsurların yakalanması gerekiyor. Buda insan kalitesiyle ilgilidir. İlçemizde belediye sınırlarımız içinde yaşayan vatandaşlarımızdan çocuğu doğanlar 2010 yılında beşik dağıtmaya başladık. Her doğan çocuğa bir beşik belediyeden diye bende bir düşünce gelişti.

Her doğan çocuğa beşik dağıtmaya başladık

  Karadeniz Bölgesinde beşik imalatı yapan tek yer Gürgentepe’dir. Bu bir gelenektir.  Bizde ağaç beşinde büyüdük. Ağaç beşik demir aksamlı beşiğe göre daha sağlıklı oluyor. Demir aksamlı beşik paslandığı zaman kansorejen madde salgılıyor ve çocuğu üşütüyor. Kendim ağaç beşikte büyüdüm İlçemizde 4-5 hane beşik yapımı ile uğraşıyor. Bununla ilgili el sanatları ürünlerinin pazarlandığı bir sanat evi yapmayı düşünüyoruz. Bunun için alt yapıyı oluşturmak gerekir. Gürgentepe’de el sanatları sergisi yapılabilir. Ayrıca ilçemizde halı ve kilim dokumacılığı, ala çorap, yöresel el çantaları yapılmaktadır.

 
                                     
                                 Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara’nın
                                            her doğan çoçuğa dağıttığı beşikler
 
Biz bir kere özümüze dönmek zorundayız

  İnsanların özüne dönmesini anımsadım. Bunu bir düşünce sonucu ortaya attım ve arkadaşlarla görüştüm. Bu nedenle 2010 yılı Ocak ayından itibaren her doğan çocuğa beşik dağıtmaya başladık. Çocuk nüfusa kayıt olduktan sonra, belediye sınırları içindeki mahalle içerisinde oturmak kaydıyla arkadaşlarımız doğan çocuklara beşiklerin hediye ediyorlar. Belediyemizden ilk beşiği İlçe Jandarma Karakol Komutanının eşi aldı. Doğum yaptığını duyunca kendisini çağırdım ve beşiğini hediye ettim. Alt yapı çalışmaları bittikten sonra ilçemizin giriş ve çıkışlarına ışıklı tabelalar yaptıracağız. Gürgentepe’ye değişik bir görünüm kazandıracağız. İlçemizin adı Gürgentepe olmasına rağmen çevrede bir tane gürgen ağacı yoktur. Biz bir kere özümüze dönmek zorundayız. Özüne uygun projeler yapıp, bir kere ağaçlandırmak lazımdır. Eskiden Gürgentepe’de Ordu’dan giriş tarafında 4 tane gürgen ağacı ve bu gürgen ağacının dibinde soğuk su varmış. Eskiden buranın adı Hanyanı’ymış ve eskiden buradan at arabaları, kağnılar Anadolu’ya geçerken insanlar suyun yanında peynir ekmek, helva yerlermiş. Burada iki tane han varmış ve insanlar bu hanlarda yatarlarmış. Buradan Mesudiye ve Sivas’a yolculuk yapalarmış.

 
                                 
                                       Gürgentepe Yöresel El Sanatları Ürünleri
 

“Bir gün çevre temizliği projesini” uygulayacağız

  Burada ayrıca tarihi ipek yolunu bulduk. Bu nedenle Gürgentepe’nin adına ve dokusuna uygun giriş ve çıkışlara gürgen ağacı dikeceğiz. Şu anda ben bunun dört tanesini diktim. Girişe geçmiş tarihte konu olan çeşmeyi de yaptırdım. İlçemize yakışır, güzel bir görünüm adına bir düzenleme yapıyoruz. Çevre kirliliğini önlemek amacıyla 20 tane çöp konteynırlarını  özellikle resim dairelerin önlerine ve yoğunluk olan diğer yerlere  koyacağız. İlçemizde bulunan ilköğretim okulu ve lise öğrenicileri, öğretmenler, belediye başkanı, belediye temizlik işçileriyle birlikte pir proje hazırladık ve halk bilgilensin, bilinçlensin diye bir gün çevre temizliği yapacağız. Bilgi toplumu olmak gerekir. Zamanla görüyoruz ki adam ilçe merkezine balkondan çöp atıyor ve balkondan caddeye halı silkiyor. Belediye Başkanı olduktan sonra onlara motivasyon sağlamak amacıyla ilk yemeği temizlik işçileriyle yedim.”

 

Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara’dan her doğan çocuğa ağaç beşik hediye

5

Haber: İlker ÇAKAN

  Ordu-Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara belediye sınırları içinde doğan her çocuğa bir ağaç beşik hediye ederek, Türkiye’de bu konuda bir ilk bir uygulamayı başlattı. Bu konuda görüşlerini açıklayan Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara şunları söyledi:

 

                                           

                                            Gürgentepe Belediye Başkanı
                                                          Halis Baykara
 
  “Belediyemiz sınırları içinde her doğan çocuğa 2010 yılı Ocak ayından itibaren beşik dağıtmaya başlattık. Her doğan çocuğa belediyeden bir beşik verme düşüncesi bende gelişti. Karadeniz Bölgesinde beşik imalatı yapan tek yer Gürgentepe’dir. Bu bir gelenektir. Bizde ağaç beşinde büyüdük. Ağaç beşik demir aksamlı beşiğe göre daha sağlıklı oluyor. Demir aksamlı beşik paslandığı zaman kanserojen madde salgılıyor ve demir soğuk olduğu için beşik çocuğu üşütüyor.
 
                                
                              Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara’nın
                                her doğan çocuğa hediye ettiği ağaç beşik
 

  Kendim ağaç beşikte büyüdüm. İlçemizde 4-5 hane beşik yapımı ile uğraşıyor. Bununla ilgili el sanatları ürünlerinin pazarlandığı bir sanat evi yapmayı düşünüyoruz. Bunun için alt yapıyı oluşturmak gerekir. Gürgentepe’de el sanatları sergisi yapılabilir. Ayrıca ilçemizde halı ve kilim dokumacılığı, ala çorap, yöresel el çantaları yapılmaktadır. İnsanların özüne dönmesini anımsadım. Bunu bir düşünce sonucu ortaya attım ve arkadaşlarla görüştüm. Yeni doğan çocuk nüfusa kayıt olduktan sonra, belediye sınırları içindeki mahalle içerisinde oturmak kaydıyla arkadaşlarımız doğan çocuklara beşiklerin i hediye ediyorlar. Belediyemizden ilk beşiği İlçe Jandarma Karakol Komutanının eşi aldı. Doğum yaptığın duyunca kendisini çağırdım ve beşiğini hediye ettim.”

 

                              

                                Gürgentepe Belediye Başkanı Halis Baykara
                                  her doğan çocuğa hediye ettiği beşikleri
                                              annelerine dağıtırken
           

Gürcistan-Özerk Adjara Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Levan Varshalomidze: “Türkiye-Gürcistan birbirine çok yakın iki ülke oldu”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Gürcistan-Özerk Adjara Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Levan Varshalomidze; genç, dinamik, çalışkan, sevecen ve samimi, güleryüzlü tavırlarıyla herkesin takdirini ve sevgisini kazanmıştır.  Ülkesinin sosyal ve ekonomik, turizm yönden gelişmesi için büyük bir çaba sarf ediyor. Gürcistan-Özerk Adjara Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Levan Varshalomidze, “Batum, Gürcistan, Gürcistan-Türkiye” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

 

                                              

                                     Gürcistan-Özerk Adjara Cumhuriyeti
                                     Hükümet Başkanı Levan Varshalomidze
 
Batum’a  geçen yıl Türkiye’den 100.000’e yakın turist geldi

  Batum sadece bir turizm şehri değildir. Batum’a  geçen yıl Türkiye’den 100.000’e yakın turist geldi. Batum’a daha çok turist gelmesini bekliyoruz. İnsanların Batum’a gelip, Batum’u keşfetmelerini  istiyoruz. Sarp Gümrük Kapısının Türkiye tarafı yapıldığından dolayı işlemler rahat yapılıyor.

 
                                           
                                       Gürcistan-Özerk Adjara Cumhuriyeti
                                     Hükümet Başkanı Levan Varshalomidze-
                                      www.habergunebakis.com Haber Sitesi-
                                       Ö.Vatan Gazetesi Editörü İlker Çakan
 
Batum merkeze kompleks şeklinde pazar açmak isteyen işadamlarımız var

  Diğer taraftan Gürcistan tarafındaki gümrükleme yerleri de tamamen değişiyor. Bu yüzden Sarp Sınır Kapısındaki işlemler daha rahat olacaktır. Bazı Türk İşadamları ile görüştüm. Pazarı sadece Kemalpaşa ve Gonye’ye  değil, Batum merkeze kompleks şeklinde pazar açmak isteyen işadamlarımız var. Sınır Ticaretinde her ülkenin kendine göre değişmeyen kanunları vardır. Türkiye’den Batum’a gelerek daha iyi satış yapmak işyeri açmak isteyen işadamları var. Bundan 20 yıl önce iki ülke bir araya gelemezdi. Şimdi ise Türkiye-Gürcistan birbirine çok yakın iki ülke oldu.

Türkiye ile pasaportsuz geçiş için bir antlaşma yapmak istiyoruz

  Karşılıklı işbirliği içinde çalışıyoruz. Türkiye ile pasaportsuz geçiş için bir antlaşma yapmak istiyoruz. Ama Türkiye’ye gönderdiğimiz mallar için gerekli işlemlerde yetki Türk gümrüğünündür. Türkiye ile ilişkilerimizin çok iyi olması açısından kapılarda direkt geçişin sağlanması için bir antlaşma yapmak istiyoruz. Bu konuda Gürcistan olarak biz üzerime düşeni yapmak istiyoruz. Sadece Türkiye’den gelecek haberleri bekliyoruz. Batum’a eskiden sadece Karadeniz Bölgesinden özellikle Türkiye’den Samsun’dan bu tarafa gelen bir insan vizyonu vardı. Şimdi ise Türkiye’nin her tarafından Türk iş adamlarının Batum’a gelerek burada yatırım yapmalarını ve diğer faaliyetlerini de burada yapmalarını bekliyoruz.

 
                                           
                                    Gürcistan-Özerk Adjara Cumhuriyeti
                                  Hükümet Başkanı Levan Varshalomidze
 
Türkiye’den turizm anlamında her şey bekliyoruz

  Türkiye’den ayrıca turizm anlamında her şey bekliyoruz.  Batum’da 7-9 Mayıs 2010 tarihleri arasında düzenlenecek Batum Uluslar arası Turizm Fuarı nedeniyle fuar alanındaki tüm yerler şu anda doldu. Bütün turizm firmaları buraya gelip yer almak istiyor. Batum’a devamlı yatırım yapılmasını istiyorum. Bu konuda insanların devamlı Batum’a geldiğini görüyorum. AB konusunda her ülkenin yapacağı reformlar vardır.

Avrupa Birliğine girme konusunda elimizden geleni yapıyoruz

  Avupa Birliğine girme sadece reform yapmakla olmuyor. Bunun yanında ekonomik alanda gelişmelerle beraber Avrupa Birliğine girecek ülkelerde bazı değişiklikler olur. Avrupa Birliğine girme konusunda elimizden geleni yapıyoruz. Şehir her altı ayda bir değişmektedir.”

Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin metro kebapçısı Gaziantep’li Mustafa Yılmaz

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Gürcistan-Özerk Acara Cumhuriyeti Başkenti Batum’da, Grand Grill Restaurant Şefi Gaziantep’li ünlü kebap ustası Mustafa Yılmaz 1-3 m. uzunluğunda yaptığı metro kebaplarla Batum’da herkesin dikkatini çekiyor. Metro kebap; özel dana etinden hazırlandıktan sonra, zırhla kıyma yapılarak ve 10 kişiye 1 m. uzunluğunda olmak üzere toplam 3 metreye kadar metro kebaplar yapılıyor. Metro kebabının; fıstıklı, beyti, Adana, Urfa, haşhaşlı çeşitleri yapılmaktadır.

 

                               

                                        Gaziantepli ünlü metro kebabı ustası
                                   Mustafa Yılmaz’ın yaptığı 1 m. metro kebabı
 
  Edinilen bilgilere göre Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin haftada bir defa Gürcistan’ın başkenti Tiflis’ten uçakla Batum ziyaretinde, Gaziantepli ünlü metro kebapçısı Mustafa Yılmaz’ın yaptığı özellikle fıstıklı metro kebabını yediği öğrenildi. Gaziantep’li ünlü metro kebapçısı Mustafa Yılmaz’ın Gürcistan’a komşu diğer ülkelerden metro kebabı yapma konusunda teklif aldığı öğrenildi.
 
                                    
                                      Gaziantepli ünlü metro kebabı ustası
                                   Mustafa Yılmaz  yaptığı 1 m. metro kebabı
                                          müşteri hizmetine hazırlarken
 
                              
                                      Gaziantepli ünlü metro kebabı ustası
                                                Mustafa Yılmaz ve ekibi 
 
 
 
 
 
 

Volkan külleri, bilim ve insan-doğa ilişkisi

0

İletişim ve ulaşım teknolojisi dünyayı birbirine bağladı
  İnsanın insan olması ile başlayan merak ve doğanın yasalarını öğrenme isteği, sonunda doğanın yasalarını kullanarak yaşamı kolaylaştırması serüveni halen devam ediyor. İnsan son 100 yılda geçmişte binlerce yılda gerçekleştirdiği bilgileri teknolojiye dönüştürerek kıtalar arası ulaşım süresini daha da kısalttı. Ulaşım ve iletişim devrimi ile belli bir birim zamanda daha hızlı hareket etmeyi başardık. İnsanlık 1850’li yıllarda saatte ancak 16 km hızla ilerleyebilen teknolojiye sahipken bugün saatte 1000 km hızın üzerinde hareket edebilen araçlar ile ulaşım sağlayabilmektedir.

  İşin bir yüzü bilim ve teknoloji ise onun sınırı yine de doğada saklı. 1970’li yıllarda Amerikalı Alven Tofler “future shock” kitabında belli zaman diliminde milyonlarca insanın dolaşımından bahsediyordu. Ancak bir gün doğanın gücü karşısında zorda kalabileceğinden bahsetmiyordu.
Ekoloji bilgisi önemli
  Ekolojinin önemli ilkelerinden biri “Çin’de bir yaprak kımıldasa okyanusta fırtınaya dönüşür” sayıltısıdır. Belki birçoğumuz dünyanın bir başka bölgesinde meydana gelen bir doğa olayını çok önemsemeyiz ancak duyarlı insanlar ve bilim insanları yer yüzeyinin bütünsel etkisini bildikleri için sürece geniş pencereden bakarlar. Bilirler ki dünyanın bir ucunda ekosistemde meydana gelecek bir değişim kendi hayatlarını da etkiler. Nihayet en son 16 Nisan’da İzlanda adasında Eyjafjallajökull yanardağının binlerce metre yükselen külleri rüzgârın etkisi ile Avrupa semalarını kaplayınca bir anda Avrupa’daki binlerce uçuş noktası durdu ve kimsenin öngöremediği bir çaresizlik başladı. Eyjafjallajökull ismi İzlanda dilinde üç kelimenin bileşiminden oluşuyormuş. Ada anlamına gelen “Eyja” “dağ” anlamındaki fjalla ve buzul anlamındaki “jökull” kelimelerinin birleşmesi ile “ada dağı buzulu” demekmiş. Eyjafjallajökull’un günlerce süren volkan püskürmesi sonucu oluşan volkan külleri ciddi bir kirlilik ve uçuş riski yarattı.
Volkan patlaması insanın hareket alanını bir anda kıstı
  Çoğumuzun coğrafya dersinde üstünkörü bildiğimiz buzul adası İzlanda bir anda dünyanın ilgi odağı oldu. Benim de İzlanda hakkındaki bilgim Kuzey Amerika’ya uçarken uçaktan izlediğim bembeyaz buzul ülkesi ve geçen yıl yaşadıkları ekonomik kriz dışında haklarında pek bilgim yok. Ancak şimdi İzlanda’ya yakından bakmak ve anlamak zorunda kalıyorum. Şimdi daha iyi anlıyorum ki İzlanda’daki yanardağın patlaması benim hayatımda da yer edindi, Afrikalının da, Asyalının da yaşamında önemli bir yer edindi. Bir anda her ülkenin ekonomisi etkilendiği için herkes otomatik olarak etkilendi. Dünya endüstri ülkesi Almanya’nın Başbakanı Merkel, ABD dönüşü ülkesine uçağı ile inemediği için Roma’dan Berlin’e kadar otobüs yolcuğu yapmak zorunda kaldı. Afrika’dan Avrupa’ya canlı bitki ticareti durdu, kargolardaki binlerce ton gıda taşınamadığı için bozuldu. Çok sayıda turist yolda kaldı. İş ve bilim insanları gitmek istedikleri yere gidemedikleri gibi milyonlarca insan binlerce kilometre uzaklardan evlerine dönemediler.
Bilim çevreleri de volkan külünden nasibini aldı
  Ben de bu süreçte payıma düşeni aldım. COST 870 aksiyonunun Portekiz’deki toplantınsa günler öncesinden hazırlık yapıp zamanında adresime uçtum. Ancak Kuzey Avrupa ülkelerinin katılımcıları uçakların uçamaması nedeniyle toplantıya gelemeyince toplantı ertelenmek zorunda kadı. Onlarca insan önceden yer ayırtmış, toplantı hazırlığı yaptıkları için ciddi maddi ve manevi zarara uğradılar.
  Toplantının tatil edilmesi sonrası erken geri dönmek üzere uçak bileti bulamadığım zaman bazı şeyleri daha iyi anladım. Böyle durumlarda paranın da nihayet işlevinin sınırlı olduğu gerçeğini yaşadım. Adana’dan yola çıkmadan çantamdaki telefon fihristimi de ağırlık yapmasın diye yanıma almamıştım. Bir anda iletişime geçmeniz gereken değişik adreslere ulaşmak için çok değişik kaynaklar üzerinden arama yapmak, ciddi bir fatura daha çıkardı. Bilet değişikliği de tuzlu oldu.

İnsanlık her an hayata hazırlıklı olmalıdır
  İzlanda da başlayan volkan patlaması ile bir anda insanın doğa karşısında çaresiz kalması akla birçok soruyu getirdi. İnsan madem doğaya bağımlı o zaman doğanın yasalarını daha iyi anlamalı, ancak doğanın bütün unsurlarına da saygı duymalıdır. Yakın geçmişte New York kentinde bir gün elektriklerin anında kesilmesi ile insanlar yer altında metrolarda kaldı. Bir anda insanlar sudan çıkmış balığa döndü. Her şeyin elektriğe bağlı olduğu yaşam biçimi çok sayıda yaşama mal oldu. İşlerin aksamasına neden oldu. Zaman zaman üniversitemizde de kısa süreli elektrik kesintisi sonrası birçoğumuzun bir anda ne yapacağım dedirten durum kısa sürede elektrik bağımlısı duruma geldiğimizin açık işareti.
  Yanardağın beklenmedik şekilde küresel düzeyde yarattığı etki, korkarım önümüzdeki dönemlerde yeni beklenmedik süreçler ile karşı karşıya kalabileceğimizin göstergesi olmaz. Marmara depreminde telefonların çalışmaması, köprülerin yıkılması, yolların yırtılması ve kullanılamaz duruma gelmesi bir anda insanı çaresiz bıraktığını hatırlayınca doğanın karşısında yetersizliklerimizin olabileceğini, alternatifleri de elden kaçırmamak gerektiğini ortaya çıkarmaktadır.
  Mevcut hali ile küresel düzeydeki iklim değişimlerinin yakın gelecekte yaratacağı etkiler ve olası beklenmedik durumlara insanın hazır olması gerekir. Her şeyi dışlayıp işin kolayına kaçmamak gerekir. Olası mikrobiyel hastalıklar, fırtınalar, tusanimler, depremler, elektromanyetik dalga hareketleri teknolojinin kullanım alanını sınırlandırabilir. Böyle durumlarda insan yeniden tabanların, kolların gücüne ihtiyaç duyabilir. İnsan ata, eşeğe, deveye, öküze gereksinim duyabilir. Bütün bunlar doğadaki canlıları ve çeşitliliği yok etmememiz gerektiğini hatırlatıyor. Doğanın sunduğu bu gücü küçümsemeyelim, ondan karşılıklı düzeyde yararlanmayı bilmemiz gerekiyor.

Bilime güvenelim, ancak doğanın yasalarını unutmayalım
  Benim açıkçası gelecek ile ilgili en büyük kaygılarımdan biri, mikrobiyel hastalıkların yayılması sonucu ciddi anlamda hastalık ve zararlıların etkisinin milyonların telef olmasına neden olması yönündedir. Diğeri de olası iklim değişimlerinin tarım üzerindeki olumsuz etkilerinin yine milyonların yer değiştirmesine ve açlıkla karşı karşıya gelmesi yönündedir. Bu iki felaket, ciddi olarak insanlığı zorlayabilir. Halen modern hayat tarzına alışan insanın böyle durumlarda ne yapabileceği beni düşündürüyor.
  Amacım teknolojiyi küçümsemek değil, tersine teknolojiyi kullanalım ancak ekolojinin yasalarını bilerek kullanalım. Bilim insanın doğayı tanıması kadarını teknolojiye uyarlıyor. Ancak insanın daha üstesinden gelmediği birçok sorun var. Doğanın karşısında halen güçsüz olduğu durumlar var. Çünkü insan doğaya bağlı, doğanın sunduğu imkânlar sayesinde varlığını sürdürüyor. İnsan doğayı halen kontrol edecek güçte değildir. Ancak insan doğa ile barışık yaşarsa, doğanın prensiplerini iyi kavrarsa yaşamını anlamlı kılar.

Paranın gücü her zaman geçerli değildir
  Aksi durumda, sahip olduğumuz teknoloji ve para gücü ile her şeyi çözeriz dendiği zaman bilelim ki olası durumlar ile karşı karşıya kaldığımızda, elimiz kolumuz bağlı kalabiliyor. Şimdiden gerekli ve olası önlemleri alalım ve geçmişte kullandığımız alternatif kaynakları toptan elden çıkarmayalım demek isterim. Bunun anlamı geriye gidelim değil, ileriye giderken olası riskleri düşünelim uyarısı yapmak isterim.
Demir yolu taşımacılığı yeniden gözde ulaşım aracı olmaktadır
  İzlanda’daki volkan patlaması sonucu Avrupa’da en çok iş gören ulaşım aracı tren olmuştur. Avrupa’da tren bu denli gelişmemiş olsaydı, süreci daha zor atlatırlardı. Ülkemizin de en çok ihmal ettiği demiryollarına önem vermesi ayrıca düşünülmelidir.

  Önemli olan yaşanandan ders çıkarmak, olası durumlara kaşı nasıl organize olabileceğimizi bilmek, toplumu bilinçlendirmek için şimdiden hazırlıklı olmaktır. Ben kendi payıma bu süreçten çok şey öğrendim. Umarım, işin “doğa” yanını hepimiz hatırlamış olsun.

 

Hizmet binamızın açılışı

0

  7 Şubat 2010 pazar günü ve öncesi gezdiğimiz seçim sürecinde esnafımıza söz vermiştik. “En kısa zamanda esnafımıza yakışır bir hizmet binasına taşınacağız” diye. Seçim gezileri sürecinde en çok şikâyet aldığımız konuların başında geliyordu, esnaf odasının yerinin mekan itibari ile çok ters bir yerde oluşu.
  Yıllar önce satın alındığı zaman liman caddesi trafiğe açık bir cadde idi. Esnafımız arabasını cadde kenarına park edip ikinci kata çıkıp inmek çok fazla zoruna gitmiyordu. Ama daha sonraları, liman caddesinin trafiğe kapanması ve liman caddesinde bulunan otoparkların gerek işgalden gerek pazarlamacıların servis alanı olarak kullanmasından dolayı odaya ulaşmak isteyen esnaflarımızın, sokak aralarına araçlarını park edip birde iki kat çıkmaları oldukça yorucu bir durum haline geldi.
  Seçimlerden önce bu konuda aldığımız şikayetleri Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Gül’e ilettik. Yeni yapılan otogardaki dükkanlardan birisini talep ettik. Kemer esnafı adına sağ olsun talebimize cevap vereceğini söyledi. 7 Şubat günü de otogar dükkanlarından birisinin esnaf odasına tahsis edileceği sözünü sizlerin huzurunda verdi. Görevi devir aldıktan sonra müracaatımızı yaptık, konu belediye meclis toplantısında görüşülerek karara bağlandı. Yeni hizmet binamızın tahsisi gerçekleşti. Belediye Başkanım Sayın Mustafa Gül’e ve tüm meclis üyelerine ve emek veren personele de bu vesile ile teşekkür ediyorum. Nisan başlarında yeni yerimize taşınarak hizmet vermeye başladık. 23 Nisan 2010 tarihinde saat 15.00 de de açılışını yaparak hizmete devam edeceğiz. Böylesi anlamlı bir gün olan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında açılışımızda ayrı bir anlam kazanmıştır. Tüm esnaflarımızın bu anlamlı günde yanımızda olmaları en büyük temennimizdir. Elbette ki, otogar dükkanlarına taşınarak hizmet binası sorununu çözdük gibi bir düşünce içersinde değiliz. Bu çözüm şekli bu sorunu geçici olarak çözmekten ibarettir. Önümüzdeki bir kaç yıl içersinde, kalıcı olarak hizmet verebilecek kendi mülkümüz olan yeni bir hizmet binası yapacağız. Mevcut hizmet binasını satarak, üstüne gerekirse borçlanarak Kemer esnafına yakışır bir hizmet binasını mutlaka odamıza kazandırmak istiyoruz.   
  Kamu kurumu niteliğinde tüzel kişilikler olarak tanımlanan esnaf odalarının, esnafların kayıtlarını zorunlu yaptırdığı bir kurum olmaktan çıkarıp, esnafına her zaman özel sektör anlayışı ile hizmet eden bir kurum şeklinde faaliyet göstermesi her zaman temel anlayışım olmuştur. Bu doğrultudaki görüş ve önerilerim çalışma arkadaşlarım tarafından da   benimsenerek bu doğrultuda çalışmalara başladık. Gönül ister ki elimizde bir sihirli değnek olsun ve tün sorunları bir anda çözelim. Elbette bu mümkün değil ama aciliyeti olan sorunlardan başlayarak kademe kademe ilerlemekteyiz. İlk öncelikli sorunlardan birisi olan yeni kayıt sorununu, iki aşamalı bir şekilde çözüme kavuşturduk. Birinci basamak; diğer bütün odaların uyguladığı taahhüt alma yöntemi ile kayıtları yapıp, ikinci basamakta kışın esnaflarımızı Antalya ya yormadan Kemer’de kurslar düzenleyerek esnafımızın ustalık belgesi almasını sağlayacağız.

  Sistemle ilgili teknik detaylardan kaynaklanan ciddi sorunlar var idi, yaklaşık önümüzdeki bir aylık zaman zarfında bu sorunların yasal çalışmalarla çözüm haberini de sizlere müjdelemek istiyorum. Maliye Bakanlığı meslek kodlamaları  ile Ticaret ve Sanayi Bakanlığı meslek kodlamaları arasında ki farklılık ve vergi kayıtları sırasında yada oda kayıtları sırasında birden beşe kadar meslek tanımlaması yapılabilecek, bundan sonra bu da esnafımızın aynı meslekte farklı tanımlamalar için ayrı ayrı sicil ilan parası ödemekten kurtulması demek anlamını taşımaktadır. 20 Nisan 2010 günü ilçemiz sınırlarında faaliyet gösteren muhasebeciler ile bir araya geldik ve  sistemle ilgili sorunları tartıştık çözüm önerilerini üst birliğe ilettik. Kayıt işlemlerinin daha seri bir şekilde yapılabilmesi için geliştirdiğimiz yöntem önümüzdeki günlerde devreye girecek ve esnaf burada saatlerce beklemeden de kayıt işlemini yaptırabilecektir.
  İlçemiz de sosyal güvenlik kurumu şubesi açılması en büyük temennimizdir. Bu konuda ki desteğimizde tamdır, umarım en kısa sürede bu gerçekleşir ve birçok işlemlerin burada yapılarak hem esnaflarımızın şehir merkezine gitmelerine gerek kalmaz, hem de aciliyet gerektiren işlemlerde böylece zaman sorunu ortadan kaldırılır.
  Açılışımız gerçekleştikten sonra, her meslek gurubu ile ayrı ayrı toplantılar düzenleyerek hem sorunları dinlemek, hem meslek komitelerinin zemin çalışmalarını yapmak hem de fiyat tarifelerinin daha sağlıklı ve çoğunluğun mutabık kaldığı bir seviyeye getirmek için çalışmalara başlayacağız.
 

Ordu Üniversitesi ile Gürcistan Akhaltsikhe State Educational Universitesi arasında kültürel antlaşma

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Ordu Üniversitesi Rektörlük hizmet binasında; Ordu Üniversitesi ile Gürcistan Akhaltsikhe State  Educational Universitesi arasında kültürel antlaşma imzalandı. Ordu Üniversitesi Senatosu  toplantı salonunda, Ordu Üniversitesi Senatosu üyelerinin huzurunda yapılan antlaşmayı Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu ve Gürcistan Akhaltsikhe State  Educational Universitesi Rektörü Prof. Dr. Tına  Gelashvili  imzaladı.

 
                                 
                                    Akhaltsikhe State  Educational Universitesi
                                  Rektörü Prof. Dr.Tına Gelashvili ve Akhalkalaki
                                 Stata High Educacatıonal İnstitution College
                                        Rektörü Prof. Dr. Roin Kavrelishvili
 

  Akhaltsikhe State  Educational Universitesi Rektörü Prof. Dr. Tına  Gelashvili  üniverisetinin genel tanıtımını içeren bir konuşma yaptı. Rektör Prof. Dr.Tına Gelashvili’nin  Gürcüce konuşmasını Türkçeye çevirisini Gürcistan Akhalkalaki Stata High Educacatıonal İnstitution College Rektörü Prof. Dr. Roin Kavrelishvili yaptı. Akhaltsikhe State  Educational Universitesi Rektörü Prof. Dr. Tına  Gelashvili, Ordu Üniversitesi Rektörü Haluk Kefelioğlu’na Gürcistan’dan getirdiği çeşitli hediyeler verdi.
 
                              
                                  Akhaltsikhe State  Educational Universitesi
                             Rektörü Prof. Dr.Tına Gelashvili Ordu Ünivesitesi
                                        Rektörü Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu’na
                                        yağlıboya tablo hediye ederken
 
 
 
 
 
 

 

 

Mesudiye -Yeşilce Belediye Başkanı İ. Feyzi Ünal: “Yeşilce keşfedilmemiş bir cennet köşesi”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Ordu-Mesudiye ilçesine bağlı Yeşilce Beldesi önemli turizm merkezlerinden birisidir. Yeşilce Beldesi Mesudiye ilçe merkezine 12 km. uzaklıktadır. Yeşilce, 1998 yılında turizm merkezi ilan edilmiştir. Yeşilce gerçekten adeta yayla turizminde merkez ve örnek konumundadır. Dıştan bakıldığında adeta saklı bir cennet konumundadır. Yeşilce’nin konumu insanı büyülemektedir. Yeşilce Belediye Başkanlığımın ev çatılarının aynı renk boyama projesi gerçekleştiğinde, Yeşilce daha da güzelleşecek ve fotojenik bir durum alacaktır. Beldede tüm işler halk işbirliği ile imece usulü yapılmaktadır.

  Yeşlce’de turizmin gelişmesi için Mesudiye-Yeşlice karayolunun onarımının yapılarak asfalt yapılması gerekir. Yeşilce Belediye Başkanı İ. Feyzi Ünal’ın belde için var gücüyle çalışması ve beldeye sürekli kazanımlar kazındırması takdire şayandır. Ancak yaklaşık 5 yıldır beldede sağlık kuruluşu hizmeti olmasına rağmen yaklaşık 2.300 nüfuslu belde de sağlık personelinin olmayışı dikkat çekicidir. Yeşilce beldesinde ilkokul ve lise olmamasına rağmen Mesudiye Meslek Yüksek Okulunun bir bölümünün özelilikle turizm bölümünün burada bulunması beldenin turizm gelişmesine ayrı bir güzellik katmaktadır. Yeşilce Belediye Başkanı İ. Feyzi Ünal, “Yeşilce” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
 
                                                
                                                  Yeşilce Belediye Başkanı
                                                          İ. Feyzi Ünal
 

İmece anlayışı ve imece kültürü

  “Yeşilce adı gibi yeşil bir beldedir Yeşilce’nin bir başka özelliği de insanlarıdır. Hem doğası hem de insanları güzel olduğu için güzel bir beldedir. Yeşilce 1950’ler de kurulan bir belediye ve bugüne kadar Yeşilce için Yeşilce halkı bir şeyler yapmıştır. Biz buna halk arasında iş yapmaya imece diyoruz. İmece’yi tarif etmek için en önemli etkenler imece anlayışı ve imece kültürüdür. Burada en yaşlımız Lütfü amcadır. Beş dönem muhtarlık yaptı, uzun yıllar belediyelerde görev aldı. Bizi de çok yakinen bilir. Bu gördüğünüz Mesudiye Yeşilce arasındaki yol dahil kazma kürekle açılan bir yoldur. Daha sonra olanaklar ölçüsünde genişledi. Yeşilce’yi tarif etmek için öncelikle imece’yi ve insan faktörünü bilmek gerekir. Yeşilce herkesin bir işin ucundan tuttuğu bir işte katılımın olduğu bir yerdir.

 
 

                               

                                              Mesudiye-Yeşilce Beldesi
 
Türkiye’de olmayan bir yurt yaptık

   Biz Türkiye’de olmayan bir yurt yaptık. Halktan toplanan paralarla yapılan bu yurt 96 yataklı ve burada 130 öğrenci öğrenim görüyor. Diğer öğrencileri de evlerde barındırıyoruz. Mesudiye Yüksekokuluna bağlı turizm bölümü buradadır. Yeşilce’de ilkokul, ortaokul ve lise yok ama üniversitenin bölümü var. Biz insanlarımızın katkısıyla adı da imece olan bir otel yaptırdık. Belediye binasının önünde cami inşaatımız var. Biz Türkiye’de ilk defa cami yapıp, yıkan bir beldeyiz.  Bir çok yerde cami yıkılmaz ama burada yedi köyün otaklaşa kurduğu bir süt fabrikası yaptık. 562 üyesi vardı. Şu anda hayvancılık olmadığı için atıl durumdadır. Yeşilce’yi anlamak açısından Yeşilce insanları Yeşilce’yi unutmamışlardır. Ankara’ya İstanbul’a Almanya’ya gitmişler ama hiç bir zaman beldelerinden kopmamışlar ve hepsi üzerine düşeni yapmıştır. Şimdi Azmi Aksoy Kültür Merkezimiz var. Burası eskiden ortaokul olarak kullanılıyordu. Burasını da halk yaptı. Açıkçası bizim devletten çok alacağımız var.

 
                                              
                                        Yeşilce Belediye Başkanı Feyzi Ünal halkla
 

Devletten alacağımızı istiyoruz ve bunun için de uğraş veriyoruz

  Biz devletten alacağımızı istiyoruz ve bunun için de uğraş veriyoruz. Önümüzdeki süreçlerde de bunun takipçisi olacağız. Sağlık Ocağımız var. Doktor, ebe, hemşire hiç kimse yok. Sağlık Müdürü ile görüştük. Valiliğe yazı yazacağız. Sağlık personelimizi de kendimiz atayacağız. Öğrencilerimiz hasta olduğu zaman Mesudiye’de, Ordu’ya Belediye olarak biz götürüyoruz. Bu binaları bize verirlerse sağlık personelini sözleşmeli olarak biz atayacağız. Bunun da Türkiye’de reklamını yapacağız. Sosyal devlet eğitimine ve sağlığına sahip çıkmıyorsa,  bir belediyenin sağlık sorununu kendisinin nasıl çözdüğünü tüm dünyaya anlatacağız.

Yeşilce’de  5 yıldır sağlık personeli yok

  Burada 5 yıldır sağlık personeli yok. Belde nüfusumuzun kayıtlı 2.300 nüfusu vardır. Bu nüfus yazın 5.000-6.000 ‘i bulmaktadır. Şu anda insanlar Yeşilce’ye gelmeye başladı. Biz kendi sorunlarımızı kendimiz çözme noktasında kararlıyız. Arkamızda Yeşilce halkı var. Biz bu sağlık sorunu ile ilgili vali beye başvurduk, o da sağlık müdürüne talimat verdi. Sağlık müdürü de konuyla ilgileneceğini söyledi.

 
                                         
                                         Yeşilce Belediye Başkanı Feyzi Ünal
                                                          halkın içinde
 

Kurultayın fahri olarak başkanlığını Oktay Ekşi yürütmektedir

  1998 yılında bizim beldemiz Topçam Beldesiyle birlikte yaylalarımız turizm bölgesi ilan edildi. Bu ilanın en önemli faktörlerinden birisi de Mesudiye kurultayıdır. 1990 yılından itibaren her sene Mesudiye de ilçe kurultayı yapılır. Mesudiye kurultayı da ilk 1989 yılında başlayan Yeşilce şenliklerine endekslendi. Bugün Türkiye’de birçok yende şenlikler yapılıyorsa bunun ilk başlayanlarından biride Yeşilce’dir. Bu şenlikler 1989 yılında rahmetli başkanımız Sönmez Yılmaz zamanında başladı. İnsanları bir araya getirelim, dostluk pekişsin ve yaylalar arasında bir kaynaşma olsun diye başladı. Süreç içerisinde Mesudiye kurultayıyla birlikte Mesudiye’ye birçok kazanımlar oldu. Bu kurultayın fahri olarak başkanlığını Oktay Ekşi yürütmektedir. Oktay Bey Yeşilce yaylalarını çok sever, kendisinin girişimleriyle biz turizm bölgesi ilan edildik. Yeşilce’ye bağlı üç tane yaylamız var. Bunlar; Kızılağaç, Kıyıyurt ve Çukuralan yaylalarımızdır. Biz önünüzdeki süreçlerde yaylalarımızı, güzlelerimizi ve beldemiz Yeşilce’yi turizme kazandırmak istiyoruz. Bunun için önce yatak kapasitemiz artıracağız. Bu konuda temel ilkemiz sıcak su, temiz çarşaftır. Otelimizi yüksek okula beş yıllığına devrettik.Eski Jandarma Karakol binasını     Üniversiteye sosyal tesis kazandırma konusunu  Ordu Üniversitesi Rektörüyle görüşeceğiz.

 
                               
                                        Yeşilceli Güldürü ustası Sıtkı Ünal-
                                              Kemancı Nihat Şentürk
 
Herhangi bir olay olmadığı için beldemizden karakol kalktı

  Beldemizde istatistikî olarak herhangi bir olay olmadığı için beldemizden karakol kalktı.

 Bu durumda Yeşilce’nin güzelliklerinden bir tanesidir. İlçemizde olay olmaz, Şayet olursa bir büyük oturduğunuz yerde oturun diye söyler. Bu nedenle ilçemizde olay olmaz. Beldemizde bulunan tüm yapıların çatılarını projemiz gereği boyamak istiyor uz .Beldemizde kar fazla yağdığı için evlerin çatıları genellikle saçtır.Çatıları kiremit rengi olsun diye kırmızıya boyuyoruz.Bu  boyayı Yeşilceli ERKO Şirketler Grubunun Başkanı Yılmaz Korkmaz karşılıyor. Aldığımız bu boyayı halkımıza dağıtacağız ve halk da kendi evinin çatısını kendisi boyayacaktır. Başka iş adamlarımız başka şeyler yapıyorlar. İş adamımız Sıtkı Yılmaz abimiz Yaşlılar Evi, Park yaptırıyor. İşadamımız Ferruh Duman ise içme suyumuzu yaptırıyor. Nadir arkadaşımız ise otel yaptırıyor. Bizde herkes elinden geldiği kadar,  karınca kararınca herhangi bir işin ucundan tutuyor. Beldemize yardım yapan işadamlarımızın sayısını çoğaltmak mümkündür. Bizde anlayış önemlidir.

 
 
                               
                               Ünlü Haber Sunucusu Erhan Karadağ ve Yeşilceli
                                         Güldürü Ustası Sıtkı Ünal(74)
 
Avrupa Birliği Fonlarından yararlanmak istiyoruz

  Çok olan çok, az olan az veriyor. Herhangi bir ekonomik gücü olmayanda eline küreği alıp, toprak atıyor. Biz bu anlamda farklıyız. Avrupa Birliği Fonlarından yararlanmak istiyoruz. Bir beldede bizim kadar sivil toplum örgütü yoktur. Ankara, İstanbul’da, Yeşilyurt Mahallemizde üç tane sosyal yardımlaşma derneği, imece vakfımız vardır. Yöre Dansları Kültür Derneği, Kadınlar Derneğimiz vardır. Ayrıca kooperatifimiz vardır. Sivil toplum örgütleri olarak bizde olan örgütler bir ilçede dahi yoktur. Bizim her türlü örgütümüz vardır. Şimdi da konut yapı kooperatifi kuruyoruz.

 
                               
                                Yeşilce Belediye Başkanı İ.Feyzi Ünal Yeşilceli
                              Keman Ustası Nihat Şentürk’ten keman dinlerken
 
Yaylada ve beldemizde özgün mimariyi koruyoruz
  Önümüzdeki süreçte Yeşilce özgün dokusuna uygun evler yapacağız. Biz yaylada ve beldemizde özgün mimariyi koruyoruz. Betonarme yapılara izin vermiyoruz. Halkımız kendi kendini kontrol etmesinden dolayı buna riayet ediyor. Yaylarımızdaki evleri ağaçtan veya taştan yapıyoruz. Yeşilce’de Kültür ve Turizm Bakanlığı elamanları alan çalışması yaptılar ve Çavuşlu Caddesini Sokak iyileştirmesi için programa aldılar. Ancak tescilli proje zorunluluğu doğduğu için ve ilçemizde tarihi eser niteliği olmadığı için böyle bir projeye gerek yok dedik ve biz kendimiz yaparız dedik. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Yeşilceyi çok iyi biliyor. Zannediyorum CHP’li belediye olmamızdan dolayı siyasi zorluklar nedeniyle biraz çekingen davranıyor. Bu vesileyle o mesajı da vermiş olalım. Türkiye’de ilk Köy Enstitülerinin bir geleneği vardır. 17 Nisanda Köy enstitülerinin kuruluş yıldönümünü kutlayacağız. Fikri Taştemel, Mahmut Kolukısa, Azmi Aksoy, Ahmet Yücel gibi döneme özgü bir bir köy çocuğu gidip, öğretmen olup, geliyor. Bu öğretmenler unutmayarak bu bölgenin aydınlanması ve çocukların okuması için bir kurs ve ders veriyorlar. O dönemde Türkiye’nin birçok yerinde kız çocukları okumazken, bizde 1925’li yıllarda kız çocukları okula gidiyor. Bu aydınlanmanın verdiği ışıkla, bu öğretmen ve astsubay olan çocuklar; kendi çocuklarını da doktor, mühendis ve benzeri her kademede Yeşilcelilerin aydınlanma anlamında ciddi bir kültür birikimleri vardır.

 
                              
                                    Yeşilce Beldesi  Yaşlılar Futbol Takımı 
 
Sakin, kendine göre şirin bir beldemiz vardır

  Biz bunu yansıtmak istiyoruz. Bizim sakin, kendine göre şirin bir beldemiz vardır. Biz burada kalan arkadaşlarımıza da istihdam yaratmak istiyoruz. Herkes elinden geldiğince kadar para pul veriyor ve katkı yapıyor. Bu pastayı büyütmek istiyoruz. Biz bir şeyler üretip satmak istiyoruz. Buradaki kadınlarımıza beceri kursları vermek istiyoruz. Gençlerimize sahip çıkmak istiyoruz. Beldemizde turizmin yanı sıra hayvancılığın gelişmesine de çalışıyoruz. Bununla ilgili projelerimiz vardır. Tarım İl Müdürlüğüne bununla ilgili proje sunduk. Biz beldemizi eğitimle, turizmle ve hayvancılıkla geliştirmek istiyoruz.

Ekonomik olarak daha özgürleştirmek istiyoruz

   Ekonomik olarak daha özgürleştirmek istiyoruz. Eğircesu, Bakacak dediğimiz bir yer vardır. Eğirce suya bir gölet yapabilirsek, turizmde Trabzon’daki Uzungöl’den daha çok pay sahibi olacağımıza inanıyoruz. Yeşilce halkına teşekkür ediyor ve şükranlarımızı sunuyoruz. Biz başarılı gözüküyoruz. Biz burada belediye yönetiminin çabalarıyla bir bütünüz. İki mahallemizin muhtarları her zaman yanımızdadır. Ankara, İstanbul Derneğimiz, sivil toplum örgütlerimiz, vakıflarımız, eğitim, kültür derneğimiz bunların hepsi yanımızdadır.

 
 
                              
                                      Yeşilce Belediyesi Meclis Üyeleri ve
                             Ünlü Televizyon Haber Sunucusu Erhan Karadağ 
 
Çok sık toplantı yapan topluluğuz

  Halkımız yanımızdadır. Biz çok sık toplantı yapan topluluğuz. Belediyemiz tarafından sinema-tiyatro-toplantı salonu yaptık. Toplantı odaları yaptırdık, belediyenin çehresini değiştirdik. Belde merkezini güzelleştirmek için şelale yapıyoruz. Herkesin rahatlıkla tatilini yapabileceği, huzur içinde yaşayabileceği bir belde istiyoruz. Ama insanlarımız yaşlıdır. Acil olarak ulaşım sorunumuz vardır. Mesudiye- Yeşilce arası 13 km.’dir. Kanalizasyon projesini yaptırdık. Etüdü yapıldı ve ihaleye çıkacağız. Yeşilce; ulaşım, kanalizasyon ve içme suyu gibi alt yapısı yapıldığı takdirde Ordu Havaalanından 1 saat 15 dakikada Çambaşı yolu üzerinden, Yeşilce’ye ulaşılabilecektir. Yaylarımıza 1 saatte ulaşılacaktır. Bunlar turizm açısından çok önemlidir. Bizim beldemizin sınırları içinde en yüksek tepe Eriço Tepesidir. Bu tepenin kuzey tarafına Yıldırım denilen bölgeye ileriki dönemlerde bir kayak tesisi düşünüyoruz. Bu belediyenin yapacağı bir iş değildir. Buna devlet destek olacaktır. Ya da bu dediğimiz olanaklar olduğunda bir iş adamımız gelip, oraya bir tesis yapacaktır.

 

                              

                                      Yeşilce Belediye Başkanı Feyzi Ünal
                                            Yüksek Okul öğrencileriyle
 
Yeşilce’nin keşfedilmesini istiyoruz

  Daha doğrusu biz Yeşilce’nin keşfedilmesini istiyoruz. İnsanlarıyla, doğasıyla, yemekleriyle, sıcakkanlığıyla yeşilce keşfedilmemiş bir cennet köşesidir. Bunu dünyanın tanımasını istiyoruz. Bulgaristan, Yunanistan, Almanya’dan kardeş belediyeler bulacağız. Avrupa Birliği fonlarından yararlanacağız. Kültürümüzü oralara taşıyarak dünyaya açılmak istiyoruz. Diğer bir projemiz ise 2023 Mesudiye Kurultayının projesidir.

Dünya Demokrasi Formunu Mesudiyede toplayacağız

   2023 yılında Cumhuriyetin 100. yılında Dünya Demokrasi Formunu Mesudiye’de toplayacağız. Buda 40 ülkenin Başbakan veya Cumhurbaşkanının Mesudiye’ye gelmesi demektir. Mesudiye Gelişme Vakfının Başkanıyım. Bu projeyi Mesudiye Gelişme Vakfı yürütecektir. Proje üç aşamalı olacak ve 2013 yılında Türkiye Demokrasi Formunu topluyoruz. 2017 yılında Avrasya Demokrasi Formunu topluyoruz. Bizim için bunlar bir deneyim olacaktır. Bunun için toplantı salonları, kalınacak yerler hazırlanacaktır. Bu proje birçok insan için hayal gibi geliyor. Görülsün önemli değildir. Karıncaya nereye gidiyorsun diye sormuşlar. Oda hacca gidiyorum demiş. Sen gidene kadar ölürsün demişler. Karınca da hiç olmasa yolda ölürüm demiş. Yeşilce’yi, Mesudiye’yi dünyaya tanıtmak için bir çabanın içerisindeyiz. Çok güzel şeyler olacaktır. Bu noktada devletin ve hükümetin ilgisini çekmek istiyoruz.

 
                               
                                      Yeşilce Belediye Başkanı İ.Feyzi Ünal
 
Belediyede particilik yapmıyoruz

  Biz belediyede particilik yapmıyoruz. Herkese eşit mesafedeyiz. Burası sosyal demokrat gelenekten gelen bir belediyedir. Ancak diğer belediyelere baktığımızda, hükümetin biraz daha politik davrandığını görüyoruz. Bizim burada sel oldu, kanalizasyonumuz gitti. Bir iki yerde de heyelan oldu. Biz para istedik. AK partili belediyelere gönderdiler, bize göndermediler. Bizde diyoruz ki canları sağ olsun,  hiç sorun değil. İnşaat mühendisiyim. Okulu Ankara’da bitirdim. Daha önce Sincan Belediyesinde başkan yardımcısı olarak görev yaptım ve oradan aday oldum. Yeşilce çok güzel bir beldedir. Yeşilce’yi daha geliştirmek için, rutinin dışına çıkalım diye buradan aday oldum. Daha önce belediyecilik tecrübemizde vardır. Yeşilce birçok şeyi hak ediyor. Geçtiğimiz beş yıl içerisinde Yeşilce’de rutinin dışında bir şey yapılmadı ve bir proje uygulanmadı.

 
                               
                                    Yeşilce Belediye Başkanı İ.Feyzi Ünal  
                                            halkın içinde horon oynarken
 
Avrupa liglerinde oynamak istiyoruz

   Geçmiş beş yılda halka beraber imza attığımız ciddi bir proje yoktur. Dolayısıyla bu Yeşilce halkında rahatsızlık yarattı. Biz tekrar iyi ciddi bir ekiple, bu işleri bilen bir ekiple iş başına geldik. Belediye meclis üyelerimizin her biri birbirinden farklı değişik alanlarda uzman arkadaşlarımızdır. Bunlar beraber bir faaliyet raporu içerisinde devam ediyoruz. Rutinin dışında Yeşilce’yi futbol tabiriyle süper lige çıkarmak istiyoruz, Avrupa liglerinde oynamak istiyoruz. Bunu da önümüzdeki süreçlerde yapacağız.

İstanbul-Sarıyer Belediyesi ile kardeş belediyeyiz

  3 Kasım 2009 tarihi itibariyle İstanbul-Sarıyer Belediyesi ile kardeş belediyeyiz. Ankara-Çankaya ve Yenimahalle Belediyelerine de başvurumuz vardır. Bu belediyelerle de kardeş belediye olacağız. Belediye başkanı halkın içinde olacak ve görevini halkla beraber yapacaktır. Başarı halkın içindedir. Yoksa tek başına hiç kimse bir şey değildir. Bireysel başarı yoktur. Bizim başarımız oradadır. Belediye başkanının ufku, vizyonu hayalleri olacaktır. Bir şey olmaz diye başladığınızda zaten olmaz. Belediye başkanı 50 yıl sonrayı görecektir. İmar planı yapıyoruz, elli yıl sonrayı düşünüyoruz.

 

                               

                                        İstanbul-Sarıyer Belediye Başkanı
                                       Şükrü Genç Yeşilce Yaylalarında
 
Hayvancılıkta, ahırları 50 yıl sene nereye koyacağımızı düşünüyoruz

  Hayvancılıkta, ahırları 50 yıl sene nereye koyacağımızı düşünüyoruz. Rutin, günü kurtaran bir belediye başkanı olsam kanalizasyona girmem. Yoksa her tarafı delik deşik edeceğiz, her taraf çamur olacak. Ama 50 yıl Yeşilce’de böyle bir sorun olmayacaktır. Biz günü kurtarmak istesek; iki ağaç, iki çiçek dikeriz. Ne kadar güzel oldu deriz, sonra sorun yerinde durur. Ankara-Yenimahalle Belediyesinden iki tane kamyon aldık. İstanbul-Şişli Belediyesinden bir taksi aldık. Sarıyer Belediyesi bir makam arabası verecek ve bu konudaki çalışmalar devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesinden bir minibüs, Konak belediyesinden bir çöp arabası alıyoruz. Böylece bizim makine parkımız da sadece greyder ve silindir eksikliği kalıyor. Gerek yurtiçi ve gerekse yurt dışından Makedonya ve Batum’dan da kardeş belediye olduğumuzda o belediyelerden de bir şeyler alırız.”

 

     

 

error: Content is protected !!