Haber: İlker ÇAKAN
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas’a Fenerbahçe ile Limasol takımları arasında İstanbul’da oynanacak maçı birlikte izleme önerisinin son derece samimi olduğunu belirterek, “Aslında spor gibi her türlü ayrımcılığa karşı panzehir olabilecek bir platformda önemli mesajların verilebileceği düşüncesiyle yapılmış bir çağrıydı” dedi.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey’i AB Bakanlığı’nda kabulü sırasında Hristofyas’a yaptığı önerinin reddedilmesiyle ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu:
“Düşünün Şükrü Saracoğlu Stadı’nda sayın Derviş Eroğlu ile sayın Hristofyas’ın birlikte o maçı izlemelerinin dünya kamuoyuna ve özellikle Kıbrıs’taki hem Türk hem Rum halkına verecekleri pozitif imajı. Onlar göremediler.” Türkiye’nin bugüne kadar Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm için her önerisinin reddedildiğini söyleyen Bağış, yaptığı son çağrının da “her zamanki ciddiyetsizlikle, her zamanki çözüme karşı tavırla” reddedildiğini belirtti. Bağış, takdiri uluslararası kamuoyuna bıraktığını kaydetti.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış:”Hristofyas’a yaptığım öneri samimiydi”
Rusya Güney Kıbrıs’ta ölen Rus vatandaşı konusunda şikayetçi
Haber: İlker ÇAKAN
Rusya’nın, 2001 yılının Mart ayında, adaya geldikten 12 gün sonra dairesinde ölü bulunan Rus Oksana Randseva davasında, Rum Yönetimi’ne eleştirilerde bulunmakta olduğu haber verildi. Rus kaynaklara dayanarak, Rusların Oksana’nın ölüm nedeninin belirlenmesi için yaptıkları araştırmalarla Rum makamlarının Oksana’nın insan ticareti kurbanı olduğuna dair araştırma sonuçlarının doğrulanmadığı görüşünde olduklarını yazan Rum Alithia gazetesi, Rusya tarafından Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne konuyla ilgili bir bilgilendirme raporu yollandığını kaydetti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne gönderdiği raporda, Rusya’nın Oksana’nın ölüm nedeni hususunda, Rum makamları tarafından eksik araştırma yapıldığı konusunda eleştirilerde bulunduğunu yazan gazete, Rusların raporda Oksana’nın ölümünün insan ticareti çetelerinin bir eylemi olup olmadığının kesinleşmesi için, kendi araştırmalarını da yaptıkları belirttiklerini aktardı. Haberde, gönderilen rapora göre, Rusların araştırmalarının akabinde, Oksana’nın insan ticareti çetelerinin kurbanı olduğuna dair bilgilerin doğrulanmadığı yinelendi.
Rumların Enosis davası
Türk Milletinin bu hesabı daima hatırda tutması gerekir. Kaldı ki böyle bir neticenin elde edilmesi siyasi açıdan Makarios’a “Bağımsızlık Şampiyonu Lider” pozisyonuna bürünerek Kıbrıs’ı Rumlaştırma dolayısıyla Yunanlılaştırarak (en uygun bir gelecekte) Enosis’i temin etme çabalarını sürdürme olanağını verecektir.
Kıbrıs meselesinde haklı olarak Yunanistan’ı muhatap alan Türkiye’ye karşı da Yunanistan’a “Ben gerekeni yapmağa çalıştım daha fazla birşey yapamıyorum” deme imkanı sağlanacak ve Makarios-Cunta (Yunanistan) ikilisinin diplomatik taarruzu ile karşılaşılacaktır.
Bu nedenle Anavatan Türkiye, bu neticenin doğurabileceği menfi tutumları önceden bertaraf edici fiili tedbirleri acilen ve öncelikle almalıdır.
Netice:
1-Kıbrıs meselesi bir azınlık-çoğunluk meselesi değildir. Dolayısıyla Rumların iddia ettikleri gibi bir Anayasa meselesi de olamaz. Kıbrıs sorunu, Rumların Enosis istekleri sonunda ortaya çıkmış bir Türk-Yunan meselesidir.
2-Rumların Enosis yolundaki çabalarını Kilise başlatmış ve 1950″den itibaren bu çabaların öncülüğünü Makarios yüklenmiştir. Akritas Planı gibi bir belgeyi hazırlayan Makarios Kıbrıs’ın bağımsızlığını koruyan veya arzu eden bir Lider olamaz.
3-Kıbrıs’ın bağımsızlığını bugüne kadar koruyan Türkiye’nin gücüdür, bu güçten doğan denge ile Kıbrıs’taki Türk halkının kahramanca direnişidir.
4-Bugünkü Makarios-Cunta ihtilâfı, Bağımsızlık taraftarı bir Makarios ile Cunta arasındaki ihtilaf değildir, ihtilaf bir Yunan liderliği, bir Megalo İdea öncülüğü ve dolayısıyla Kıbrıs için Enosis öncülüğü ihtilâfıdır. Rumlar arasında dolayısıyla Makarios- Grivas ve Yunanistan arasında ana gayede (Enosis gayesinde) hiçbir ayrılık yoktur. Sadece bu gayeye ulaşma
yollarında ihtilaf ve de öncülük yapma konusunda bir yarış vardır.
5- Bütün bunlar dikkate alınarak Makarios’un bağımsızlık taraflısı olabileceği şeklindeki yanlış değerlendirme ve yorumlardan dikkatle kaçınılmalıdır.
6-Bu şartlar altında Kıbrıs Türk halkının Rumlarla bir arada, içice yaşayamayacağı açıkça ve kesinlikle ortaya çıkmaktadır.
7- Kıbrıs Türk halkı Rumların Enosis davasını (geçici bir anlaşma yapsalar da) devam ettirecekleri inancındadır.
Enosis’in karşıtı, en azından çift enosistir.O halde, Kıbrıs Türk halkının milli gayesi vev hedefi cesaretle tesbit edilmeli ve Rumlara(Girit’te olduğu gibi) her-3-5 yılda bir alevleyecekleri bir askeri darbe ile Enosis’i sağlamak çabaları arasında Kıbrıs Türk halkını mahvetmek fırsatı verilmemelidir.
Gaziantep’in kültürel zenginlikleri
Gaziantep, Anadolu’nun ve Dünya’nın en eski yerleşim yerlerinden biridir.
6000 yıllık tarihi geçmişi ile Gaziantep tarihi ve kültürel zenginlikleri, antik kentleri, camileri, hanları, hamamları, ve pek çok yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile bir metropoldür. Gaziantepli bitmez tükenmez enerjisi, azmi ve girişimciliği ile kendi sanayisini kendisi kurmuş örnek bir sanayi ve ticaret kenti meydana getirmiştir. Güneydoğu Anadoluyu batıya bağlayan kara ve demiryollarının merkezidir ve uluslarası havaalanı ile tüm dünyaya açılmıştır.Son yıllarda aldığı göçler ile şehrin nüfusu 1,5 milyonun üzerindedir.
Ne yenir?
Gaziantep yemekleri, Türk ve Dünya mutfakları arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Nineden toruna bir miras titizliği ile öğretilen yemeklerin ve tatlıların yapımında kullanılan malzemelerin seçimindeki titizlik, hazırlama ve pişirmede gösterilen beceri, yemeklerin yapımında kullanılan ve yemeklere değişik tat ve lezzet veren baharatlar, salçalar, soslar ve karışımlar, Gaziantep yemekleri ve tatlılarının şöhrete kavuşmasına ve aranılan damak tadı olmasına neden olmuştur.
Gaziantep yemeklerinde tüm yemek pişirme teknikleri cömertçe kullanılmıştır. (Haşlama, ızgara, tava, sote, kavurma, tencere yemeği, fırın yemekleri vb.) Ayrıca yörede yetişen tüm meyve ve sebzeler Gaziantep mutfağında hak ettiği yeri almıştır.
Antep mutfağı, bir hazinedir, bir güzel sanattır. Aracı ile, gereci ile pişireni ile ürünü ile yiyeni ile bir uygarlıktır, bir kültürdür. Antepli karınca kadar çalışkandır. Her ailenin bebeklikten kurtulmuş tüm bireyleri, bahardan başlayarak güz sonuna dek kış dönemi için yoğun bir hazırlık devresine girer. Anteplikadın doğal lideri bulunduğu aile ekibi ile bu çetin ve uzun çalışmaları akraba ve komşularının da ciddi yardımları ile tasasız sürdürür ve rahatlıkla bitirir. Böylece evde, kuruluklar, salçalar, reçeller, nişasta, bulgurlar, turşular ve şire hazırlama çabaları tamamlandığında evin erkeği de çarşıdan ve pazardan alınacak malzemeleri (peynir, yağ, odun, kömür, lambalık gaz, zeytinyağı, pekmez, bal, tahin, tah pekmezi, nohut, kurufasulye, mercimek, maş, lolaz, bakla, patates, şeker, tuz, baharat, çay, kahve, ıhlamur, ceviz, Antep fıstığı, badem, çam fıstığı, üzüm, incir, sabun, kil, tütün, sigara kâğıdı, kibrit ve yumurta) sağlamış olur. Gece ayazı başladığında da aylardan beri evde besiye çekilen topaçlık koyun kesilip topaçlar yapılınca kış hazırlığı tamamlanmış olur.
Gaziantep mutfağı denince kimi çarşıdan, pazardan alınan, kimi bağ, bahçe ya da evlerde yapılan bu gereçler mutfakta, kilerde, haznada, bardakaltında ya da mağarada pişiricinin emrine amadedir. Antepli her hanım; bazı beylerin ve ahçıların bildikleri yerel yemek ve tatlılar, yerine, yemekleri gününe ve gereğine göre yapar.
Gaziantep yemeklerinin ve tatlılarının yapılışından sunuluşuna kadar tüm merhalelerin görülebileceği otantik ve çağdaş lokantalar ilimizde mevcuttur.
Antep yemeklerinin bazıları:
a) Köfteler : İçli Köfte, Çiğ köfte, Ekşili ufak köfte, Malhıtalı (mercimekli) köfte, Yoğurtlu ufak köfte, Yağlı köfte, İç katması (kısır), Tene katması, Patatesli köfte, Yumurtalı köfte, Arap köftesi, Ayvalı köfte, Haveydi Köftesi, Omaç, Sini Köftesi, Süzek Yapması, Akıtmalı Köfte, Yapma ve diğerleri.
b) Kebaplar: Kuşbaşı Kebap (Tike Kebabı),Kıyma Kebabı, Altı ezmeli kıyma ve tike kebabı, Cağırtlak Kebabı, Ciğer Kebabı, Sarımsak Kebabı, Soğan Kebabı, Tikeli Soğan Kebabı, Kemeli Kıyma Kebabı, Kemeli Tike Kebabı, Sebzeli Kebap, Yeni Dünya Kebabı, Ayva Kebabı, Elma Kebabı, Firenk Kebabı, Simit Kebabı, Patlıcan Kebabı, Kazan Kebabı, Kabak Kebabı, Kilis Kebabı, Ekşili Kebap, Yoğurtlu Kebap, Ayvalı Tas Kebabı ve diğerleri.
c) Çorbalar: Alaca Çorba, Ezo Gelin Çorbası ,Lebeniye,Öz Çorbası,Maş Çorbası,Süzme Mercimek Çorbası,Şirinli Çorba,Soğan Çorbası,Sebze Çorbası,Dövmeli Alaca Çorba,Yoğurtlu Dövme Çorbası,Börek Çorbası,Tarhana Çorbası,Ekşili Mercimek Çorbası,Keme Çorbası ve diğerleri.
d) Et Yemekleri: Gaziantep mutfağının en önemli özelliklerinden biri de, yemeklerde et olarak koyun etinin kullanılmasıdır.Etin belli bölgeleride yapılacak yemekte iyi sonuç verir. mesela; budun iç kısımlarından yapılan köfte, daha iyi tutar. Küşlemeden yapılan kebap, çok yumuşak olur.Kasaplar koyunun hangi bölgesinin etinin hangi yemekte daha iyi sonuç vereceğini bildiği için bundan 25-30 sene önce et almaya gelenlere hangi yemeği yapacağını sorar ona göre et verirlerdi. Ekşili Daraklık Tavası,Et Paçası,Kelle Paça,Tavuk Paçası,İncik Haşlaması,Paşa Köftesi,Sebzeli Tavuk Kızartması,Beyran,Fırında Tavuk ve diğerleri.
e) Tavalar Kavurmalar Kızartmalar : Saçma Tavası, Sarımsak tavası,Domates Tavası, Bakla Tavası,Fasulye Tavası,Kabak tavası,Keme Tavası,Patates Tavası,Ayva Tavası, Elma tavası,Erik Tavası,Taze Ceviz Tavası,Kara Kavurma,Et Kavurması(Topaç),Ciğer Kavurması,Et Kızartması ve diğerleri.
f) Dolmalar-Sarmalar: Karışık Dolma,Patlıcan Dolması,Biber Dolması,Domates Dolması, Kabak Dolması,Haylan Kabağı Dolması,Köse Sefer Kabağı Dolması,Hıyar Dolması,Firikli Acır Dolması,Havuç Dolması,Pırasa Dolması,Kuru Soğan Dolması,Patates Dolması,Enginar Dolması,Yumurta Dolması,Mumbar Dolması,Kaburga Dolması,Şirden Dolması (Karın Dolması),Bulgurlu Yaprak Sarması,Pirinçli Yaprak Sarması,Peynir Yağlı Yaprak Sarması,Lahana Sarması,Pancar Sarması,Kabak Oturtması,Karışık Antep Dolması, Fıstıklı Yaprak Sarması ve diğerleri.
g) Pilavlar: Özbek Pilavı,Havuçlu Pilav,Dövme Aşı,Meyhane Pilavı,Firik Pilavı,İç Pilavı,Mercimekli Aş,Loğlazlı Aş,Çiğdem Aşı,Kemeli Pilav,Kömeç Aşı (Ebegümeci-Buğlama), Pancarlı Pirinç Pilavı,Pancarlı Bulgur Pilavı,Etli Nohutlu Pilav,Kabak Kabuğu Pilavı,Kabak Pilavı,Malhıtalı Aş,Simit Aşı,Şehriyeli Bulgur Pilavı,Şehriyeli Pirinç Pilavı ve diğerleri.
h) Yoğurtlu Yemekler: Gaziantep’te yapılan yoğurtlu yemekler, üzerine yoğurt dökülerek yapılan yemekler değildir. Bu yemeklerin özelliği, yoğurtlarının ayrıca pişirilerek yemeğe katılmasıdır. Bu şekilde yapılan yoğurtlu yemekler : Çağala Aşı,Orman,Sahte Yuvarlama,Sarımsak Aşı,Şiveydiz,Yoğurtlu Bakla,Yoğurtlu Bezelye,Yoğurtlu Çiğdem Aşı,Yoğurtlu Elma Aşı,Yoğurtlu Fasulye,Yoğurtlu Kabak,Yoğurtlu Keme,Yoğurtlu Köfte,Yoğurtlu Mantar,Yoğurtlu Patates,Yoğurtlu Soğan Yahnisi,Yuvarlama ve diğerleri.
ı) Sebzeli Yemekler: Yaz mevsiminde sebzeler bol olduğu için, bu yemekler daha çok yaz mevsiminde yapılmaktadır. Bu sebzelerin bir kısmı da kurutulmak suretiyle, kış aylarına saklanır. Acur Oturtması,Alinazik,Ayva Tavası,Bezelyeli Köfte,Borani,Çiğdem Aşı, Doğrama, Patates Tavası, Domatesli Alinazik,Ebegümeci Buğlaması,Ekşili Tüylü Acur,Elma Tavası,Erik Tavası,Etli Taze Fasulye,Haylan Kabağı Musakkası,Kabak Musakkası, Kabak Oturtması, Kabaklama, Karnıyarık,Keme Aşı,Köfteli Domates Tavası,Pancarlı Aş,Patates Oturtması, Patlıcan Musakkası, Patlıcan Yarma,Pirpirim Aşı,Salçalı Bakla,Salçalı Patates, Sarımsak Tava, Soğan Aşı, Taze Bamya ve diğerleri.
i) Zeytinyağlı Yemekler: Gaziantep’te önemli miktarda zeytincilik yapıldığından zeytinyağlı yemeklerde Gaziantep Mutfağında önemli yer tutmaktadır. Bunlardan bazıları; Arpacık Soğanlı Kereviz, Zeytinyağlı Bamya,Zeytinyağlı Börülce,Zeytinyağlı Dolma,Zeytinyağlı Enginar, Zeytinyağlı Fasulye,Öcce,Zeytinyağlı Havuç,Zeytinyağlı Ispanak, Zeytinyağlı İmambayıldı, Zeytinyağlı Kabak,Zeytinyağlı Lahana Sarması,Zeytinyağlı Pancar Sarması, Zeytinyağlı Pancar Kavurması,Zeytinyağlı Pilaki,Zeytinyağlı Yaprak Sarması, Zeytinyağlı Yer Elması,Ekmek Aşı ve diğerleri.
j) Hamur İşleri: Lahmacun ( Gaziantep usulü ), Kemeli Lahmacun,Peynirli Börek,Şekerli Peynirli Börek,Topaçlı Börek,Topaçlı Zeytin böreği,Yeşil Zeytin Böreği,Kakırdak Böreği, Pirinçli Börek,Pişi Böreği, Çökelek ve Lor Semseği,Bazı-Bazlama ve diğerleri.
k) Piyazlar-Salatalar-Cacıklar : Maş Piyazı,Fasulye Piyazı,Loğlaz Piyazı,Patates Piyazı,Pirpirim Piyazı,Aşotu Piyazı,Yeşil Zeytin piyazı,Çoban Salatası,Domates Salatası,Koruk Salatası, Patlıcan Salatası (Söğürme),Köşker Salatası, Salatalık Cacığı, Asma Yaprağı Piyazı, Humus, Nohut Piyazı,Yarpuz Piyazı,Yeşil Zeytin Piyazı,Peynirli Taze Kekik Salatası ve diğerleri.
l) Turşular : At Elması Turşusu, Biber (kırmızı ve yeşil) Turşusu, Çelem Turşusu, Domates Turşusu, Fasulye Turşusu, Havuç Turşusu, Salatalık (Hıyar) Turşusu, Hita (acur) Turşusu, Kelek Turşusu , Kırmızı Pancar Turşusu, Koruk Turşusu, Lahana Turşusu, Marul Turşusu,Patlıcan Turşusu, Sarımsak Turşusu.
m) Tatlılar, Pastalar ve Reçeller: Baklava, Havuç Dilim, Özel Kare Baklava, Şöibiyet, Bülbül Yuvası, Dolama,Fıstık Ezmesi, Kurabiye, Kırma Kadayıf, Fıstıklı Kadayıf, Burma Kadayıf, Aşure, Zerde, Sütlaç(Sütlü), Bastık, Nişe Helvası, İrmik Helvası, Tahin Helvası,Cevizli Helva,Leblebili Helva,Küncülü Helva,Tel Helva, Kuymak, Kaygana, Şıllık(akıtma),Kerebiç, Mayanalı Kahke, Hedik ve diğerleri. Reçeli yapılabilen her meyvenin reçeli yapılır; ancak, Kabak, Ham ceviz, Körpe Patlıcan, Haylan kabağı kabuğu reçeli yöreseldir.
n) Şıra Grubu: Sucuk (cevizli, fıstıklı, bademli), Besni küpüklü sucuk (Ceviz, Fıstık) Bastık, Muska (Ceviz, Fıstık, Badem) , Tarhana (Simit ve bastıkla pişirilir, dilimlenir), Dilme, Ölbe tarhanası (Tarhana, ceviz, fıstık, badem, zencefil, karanfil, tarçın ve bazı baharatlarla yapılan güçlendirici bir macun).
o) Bazı Özel Kahvaltılıklar: Katmer, Kaymak, Muhammara, Yeşil Zeytin Ekşileme, Tarhana Eritmesi.
ö) Serinletici İçecekler: Miyan şerbeti, Tah (ağacında çürümüş ve ekşimiş üzümden yapılan pekmez) şerbeti, Urmu Dut (ekşi siyah dut) Şerbeti, Gül şurubu, Limonata, Üzüm suyu, Pekmez Şerbeti, Koruk şerbeti, Karsanbaç (karla pekmez karışımı), Haytalı (sütlü pelte, gül şurubu ve karla yapılır)…
Ne alınır?
Bakır işlemeler, sedef kakmalı eşyalar, altın ve gümüş takılar, yemeni adı verilen üstü kırmızı ya da siyah deriden tabanı ise köseleden dikilen topuksuz ve çok sağlıklı olan geleneksel ayakkabılar, beyaz kumaş üzerine sarılarak ve çekilerek beyaz, sarı, krem rengi ipliklerle yapılan Gaziantep işleri ve pasajlarda her türlü elektronik eşyalar, Gaziantep’ten alınabilecek özgün hediyelik eşyalardır.
Gaziantep baklavası, Antepfıstığı, tatlı sucuk ve pestil, kırmızıbiber ve baharatlar Gaziantep’te yapılacak alışverişlerde alınması tavsiye edilir.
Alışveriş merkezleri şehrin en işlek merkezleri olan Mütercin Asım, Gaziler, Suburcu, Karagöz ve Şıhcan caddeleri ile yeni yerleşim alanlarının bulunduğu Değirmiçem ve Sarıgüllük bölgelerindedir. Ayrıca Belediye Pasajı, Büyük Pasaj, Söylemez Pasajı, Halep Pasajı, Suriye Pasajı ve Kurtuluş Pasajları alış veriş yapılabilecek yerlerdir.
Geleneksel Gaziantep El Sanatları
El Sanatları insanoğlu var olduğundan beri tabiat şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmış olup, insanların ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek ve korunmak amacı ile ilk örneklerini vermiştir. Daha sonra gelişerek çevre şartlarına göre değişimler gösteren el sanatları, ortaya çıktığı toplumun duygularını, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini yansıtır hale gelerek “geleneksel” vasfı kazanmıştır.
El sanatları, hemen hemen her insanda az yada çok var olan, kendi kültüründen aldığı yaşam tarzını, ecdadının deneyimlerini ve birikimlerini bir potada eritip günümüzde insanlara bir mesaj verme becerisidir. Geleneksel el sanatlarımız geçmişi günümüze taşıma ve günümüzde yaşatma sanatıdır.
El sanatları, üretildikleri çağa tanıklık eden belgeler olarak geleceğimize ışık tutan ve geçmişimizle bağlantı kurmamızı sağlayan değerler olmaları bakımından önemlidir. Toplumların varlıklarını sürdürebilmeleri, kimliklerine sahip çıkmalarına ve muhafaza etmelerine bağlıdır. Geleceğimizi hatırlayıp varlığımızı sürdürmemizi sağlayan el sanatları ürünlerini üreten sanatkarlar geçmişten günümüze Gaziantep’in il,ilçe ve köylerinde hep olmuş ve olmaya da devam edecektir.
Geleneksel Gaziantep El Sanatları, Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli uygarlıkların kültür mirasıyla, kendi öz değerlerini birleştirerek zengin bir mozaik oluşturmuştur.
Geleneksel Gaziantep El Sanatlarını; Sedefçilik, Bakırcılık, Kutnuculuk,Aba Dokumacılığı, Yemenicilik, Antep İşi El İşlemeciliği, Gümüş İşlemeciliği, Antep kilim ve halı dokumacılığı, Küpçülük, Kuyumculuk, semercilik, Zurnacılık ve müzik aletleri yapımcılığı, vb. olarak sıralayabiliriz.
Sedef Kakma İşlemeciliği, Bakırcılık, Kutnuculuk, Aba Dokumacılığı, Yemenicilik, Antep İşi El İşlemesi, Gümüş İşlemeciliği, Antep Kilimciliği, Küpçülük, Kuyumculuk, Zurnacılık, Müzik Aletleri Yapımı.
Türkülerle Gaziantep
Telli Turnam,, Gönül Gurbet Ele Varma, Bu Kadar Cevretme, İskan, Kaleden İnişmolur, Nenni, Antep Övmesi, Topal Apdo, Evlerinde Bir İpekten Halı Var, Bahçalarda Zerdali,
Bey Mayıl, Haşıl, Teze Gelin, Culha,İğne Attım Tarlaya.
Sınır Kapısında aşırı yaya ve araç kuyruğuna vatandaş tepkisi
Sarp Sınır Kapısında kimlik geçişin başlaması nedeniyle aşırı yoğunluk gün gittikçe artmaya başladı. Araç kuyruklarında zaman zaman kuyruk 3 km.’yi buluyor. Yaya girişlerinde de uzun kuyruklar oluşmaya başladı. Uzun yaya ve araç kuyruklarına vatandaşlar tepkilerini göstererek şöyle diyorlar; “Gürcistan tarafında yolcu ve araç trafiğinde aşırı yığılma olmazken, bizde daha çok oluyor. Kuyrukta beklemekten sıkılıyoruz. Gürcistan bu konuda çözüm bulmuşlar. Bizim yetkililerimiz bu konuda bir çözüm bulamazlar mı? Yetkililere gazeteniz aracılığı sesleniyoruz. Türk vatandaşı olarak sınır kapıda bize araç ve yaya kuyruklarında çile çektirmesinler. Yöneticilerden bu kuyruk çilesi sorununu bir an önce çözmelerini bekliyoruz.”
Edinilen bilgilere göre; Sarp Kara Hudut kapısından 2011 yılının ilk altı ayında giriş-çıkış yapan toplam Türk vatandaşı sayısı 509.000 iken 2012 yılının ilk altı ayında giriş-çıkış yapan Türk vatandaşı sayısı ise 1.111.000 kişidir. Dikkat edilirse bu sayı geçen yılla kıyaslandığında bu rakam geçen yılın iki katına tekabül ediyor. Bunu bütün ülke vatandaşları bazında ele aldığınızda; bu yılın ilk altı ayında Sarp Kara Hudut Sınır Kapısından 2.330.000 kişi giriş-çıkış yapmıştır. Türkiye’deki havaalanları ve diğer kapılarla yolcu yoğunluğu itibariyle kıyasladığımızda; Atatürk Havalimanı birinci sırada, Antalya Havalimanı ikinci sırada, Sabiha Gökçen Havaalanı üçüncü sırada, Sarp Kara Hudut Sınır Kapısı dördüncü sıradadır. Sarp Kara Hudut Kapısından giriş-çıkış yapan kişi sayısının hafta içi günde ortalama 26.000, hafta sonları ise ortalama 27.000, günlük giriş ve çıkış yapan araç sayısının ise ortalama 8.000 olduğu öğrenildi.
KKTC Genel Başkanı Serdar Denktaş: “Devlete sahip çıkmalıyız”
Haber: İlker ÇAKAN
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, devlete sahip çıkılması gerektiğini vurgulayarak, “başımızı dik tutalım. zinde ve mücahit bir halk olarak kendi geleceğimize sahip çıkalım” dedi.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın Türkiye ile olan ilişkilerinin emsal teşkil etmesi gerektiğini söyleyen Serdar Denktaş, ülkenin, sorunlarından kurtulup refaha kavuşması halinde Kıbrıs sorununun çözümünün de mümkün olabileceğini kaydetti. Denktaş, aksi takdirde çözüme muhtacız’ yaklaşımı ile adada Kıbrıs Türkü’nün eriyip, bitmeye ve kaybolmaya mahkum olduğunu savundu.
DP’nin 20. kuruluş yıldönümü çerçevesinde dün akşam Atatürk Meydanı’nda düzenlenen şölen ve “Geliyoruz” sloganlı mitingde konuşan DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, öngördükleri “Güçlü KKTC’yi” anlattı.
“DP Bu ülkenin geleceğinde…”
DP’den alınan bilgiye göre, Serdar Denktaş, DP’nin 10 yılını iktidarda, 10 yılını ise muhalefette geçirdiğini anlatıp DP’nin iktidar dönemlerinde ekonominin istikrara kavuştuğunu, turizmde çağ atlandığını savunarak “DP her koşulda her zaman halkının yanında, sizlerle birlikte. DP bu ülkenin geleceğinde” şeklinde konuştu.
“İlk seçimlerde iktidar olacağız”
İlk seçimlerde iktidar olacaklarına inanç belirten DP Genel Başkanı Serdar Denktaş; “iktidara gelip, Başbakanlığı aldığımızda, bu mevkii törenlerde boy göstermek, açılışlar yapmak için değil, sizlerle birlikte ülkenin sorunlarını tespit etmek, çözüm yaratmak için çalışacağız. Bunun sözünü vererek desteğinizi istiyoruz” dedi. Konuşması sırasında ekibini de kamuoyuna tanıtan DP Genel Başkanı; “Bugün burada yanımda olan ekip, muhalefet dönemimizde bizlerle beraber çalışma yapan, bu ülkenin kaderini değiştirmek için fikrini ve yüreğini ortaya koyan, cesaretiyle, bilgisiyle, katılımıyla bana destek veren, benim beynimin kıvrımları olarak gördüğüm bu arkadaşlarımdır” şeklinde konuştu.
Rumlar, KKTC-Güzelyurt’taki St. Mamas Kilisesinde ayin yaptı
Haber: İlker ÇAKAN
Hristiyan Ortodoks Rum halkı için kutsal ibadet yerlerinden biri olan Güzelyurt’taki St. Mamas Kilisesi’nde, kilisenin ismini aldığı azizin isim günü olması nedeniyle Rumlar tarafından ayin düzenlendi. Sınır kapılarının açılmasının ardından bu yıl sekizincisi düzenlenen ayine katılım, geçen yıllara oranla daha azdı. Önceki akşam başlayan ayin, sözde Omorfo Metropoliti Neofitos’un yardımcısı Amvrosios’un kiliseye girmesiyle başladı.
Ardından ilahiler ve dualar okundu, ikonlar öpüldü ve mumlar yakıldı.
Dün sabah da devam eden ayin öğleye doğru, Amvrosios’in konuşmasının ardından geleneksel şarap ve ekmek dağıtımıyla sona erdi. Ayinde, herhangi bir kışkırtmaya sebebiyet vermemek için çan çalınmadı, Rumca sözler ve ilahileri dışarıya aksettirmeyecek bir ses düzeni kuruldu. Ayine katılanların bir kısmı otobüs, bir kısmı kendi araçlarıyla sınır kapılarını, özellikle Bostancı sınır kapısını kullanarak kuzeye geçti. Güzelyurt Polis Müdürlüğü de St. Mamas Kilisesi etrafında güvenlik önlemleri aldı.
KKTC İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat: “Polly Peck International’ın (PPI) çökertilmesinin nedeninin siyasi”
Haber: İlker ÇAKAN
KKTC İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “Polly Peck International’ın (PPI) çökertilmesinin nedeninin siyasi olduğundan kuşkum yok” dedi. Talat, Kıbrıslı Türk işadamı Asil Nadir’in İngiltere’deki hukuk mücadelesi ile ilgili değerlendirmesini, Facebook sayfasında paylaştı.
Talat, “Dünya için BM Güvenlik Konseyinin adeta lanetlediği ve yasadışı ilan edip tanınmamasını istediği bir devlete, bir dünya devinin yatırım yapması, inanılır ve kabul edilebilir değildi. Uyarılara kulak asmayan bu dev yıkılmalıydı” dediği yazısında, Nadir’in yönetim kurulu başkanlığını yaptığı PPI’ın Rumların da verdiği destekle, kasten batırıldığına inandığını vurguladı.
Talat şunları kaleme aldı:
“Asil Nadir’in mahkum olması bende çok farklı duygular yarattı. Asil Nadir’le yaşadığım dalgalı ilişki beynimden bir film şeridi gibi geçti. Ben daha amatör bir siyasetçiyken “sermayeye karşı mücadele” tahtında ona karşı yürüttüğümüz mücadele, onun da “sermayenin partisi UBP ve emperyalizmin adamı Denktaş”ın yanında, sola tüm varlığıyla savaş ilan etmesi bizleri uzlaşmaz pozisyonlara yerleştirdi. Önce baba İrfan Nadir, sonra da oğul Asil Nadir’le müthiş karşıtlıklar yaşadık, PPI’ın önlenemez yükselişini ve çöküşünü gözlemledik. Kıbrıs ve Türkiye’ye yaptığı yatırımlardan hem kazandı, hem de kazandırdı. Müthiş yükselişi, belki KKTC’de değil ama Türkiye’de büyük düşmanlıklar kazanmasına da yol açtı.”
“Annan Planı’nda yakınlaştık”
“Aradan yıllar geçti. “Ekonominin komutanı” artık eski gücünde değildi. Kıbrıs müzakere süreci özgün bir dönemini yaşıyordu. UBP ve Denktaş’ın vefasızlığı ve Asil Nadir’in yeni süreci doğru değerlendirmesi, bu kez bizleri yakınlaştırdı. Annan Planı, Asil Nadir’le ilgili eski tutumlarımızı yeniden değerlendirmemize vesile oldu
Artık düşman kamplarda değildik. Çözüm için birlikte hareket ediyorduk. Çözüm herkesin yararınaydı. Kıbrıs Türk halkının dünya ile bütünleşmesi için çözüm şarttı. Ve Asil Nadir de tüm varlığı ile Annan Planının kabulü için çalışıyordu.”
“Asil Nadir, yakınlaşma sürecimizde ve birlikte mücadele verdiğimiz dönemde hep İngiltere’de haksızlığa uğradığına inanıyordu. Benim Başbakanlığım öncesinden itibaren İngiltere’de aklanmaya çok büyük önem verdiğinin şahidiyim. O dönemde benden de yardım istedi. Yapabileceğimi yaptım
”
“PPI’ın çökertilmesinin nedeni siyasidir”
“Önce ana muhalefet lideriydim, sonra Başbakan ve Cumhurbaşkanı
Sonuçta Annan Planı çöktü. Hepimiz şok olduk. Üzüntüye boğulduk. Tüm bu dönemlerde bir şeyi çok iyi anladım: Asil Nadir, bugün İngiltere’deki mahkumiyetine yol açan fiilleri işledi mi, işlemedi mi bilemem, ama PPI’ın çökertilmesinin nedeninin siyasi olduğundan kuşkum yok. Dünya için BM Güvenlik Konseyinin adeta lanetlediği ve yasadışı ilan edip tanınmamasını istediği bir devlete, bir dünya devinin yatırım yapması, inanılır ve kabul edilebilir değildi. Uyarılara kulak asmayan bu dev yıkılmalıydı
”
“Rum tarafının ciddi rolü olduğu elbette doğru”
“SFO’nun bugünkü iddiaları dikkate alınırsa Asil Nadir 150 milyon sterlin çalmış!.. Peki PPI’ı bu para batırır mıydı? Herhalde hayır! Demek ki batmanın nedeni bu değil, yapılan organizasyon
Süper gücü ve müttefiklerini dinlemeyen dünya devi kapitalistin burnu havada bırakılır mı? Ve bırakılmadı
Bu süreçte Rum tarafının da ciddi rolü olduğu elbette bir doğru. Ama ana güç, kapitalist Batı
”
“Ha, bugün kim ne derse desin; Asil Nadir, bir iş insanı olarak yapmaması gerekenleri yapmış olabilir. Benim derdim bu ülkeye yaptığı büyük yatırımlar, istihdam ettiği çok sayıda insana sunduğu maddi imkânlar da değil; ama derdim, çöküşünün nedeni
Bu da eminim ki siyasidir. Sen kimsin ki tüm dünyanın lanetlediği bir yere yatırım yapacaksın?.. Konu budur
”
“Umarım temyizde durum değişir”
“Bugün İngiliz mahkemesinin verdiği karar aslında işin özü değildir. İngiliz mahkemesi PPI’dan aktarılan paraları öne çıkardı ama esas olarak Asil Nadir’in çökertilmesini yargılamadı. Asil Nadir’in beklentisi buydu oysa
İngiliz mahkemesi bu konuyu ele alır mıydı, alsaydı da İngiliz hükümetini mahkûm eder miydi? Asil Nadir işte burada yanlış hesap yaptı galiba
”
“Keşke sonuç bu olmasaydı. Mahkeme PPI’dan aktarılan paraların yanısıra bu devin neden batırıldığını da inceleyebilecek cesareti gösterseydi
Asil Nadir beraat etmese bile adil olmayan bu dünyada adalet dağıtma cesareti gösterebilen mahkemelerin de olduğu ortaya konabilseydi.”
“Asil Nadir, beni sevmeyebilir. Sevmediğini de kanıtladı
Tabii ben de onu sevmek zorunda değilim. Ama 2002 yılı ile başlayan süreçteki katkılarını unutmam mümkün değil. Kıbrıs Türkünün dünyadaki imajının değişmesine ve yazılan tarihe desteği çok önemli
”
“Keşke sonuç böyle olmasaydı. Umarım temyizde durum değişir. İngiliz adaleti (!) belki adil olur.”
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’a anıt mezar
Haber: İlker ÇAKAN
Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş için yapılacak anıt mezar için düzenlenen uluslararası yarışmanın danışman jüri üyesi oldu. Ocak ayında hayatını kaybeden Denktaş için uluslararası anıt mezar ve müze yarışması açan KKTC Bakanlar Kurulu adına KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hamza Ersan Saner, danışman jüri üyeliğini kabul eden Süleyman Demirel’e konuyla ilgili yazıyı Ankara’da takdim etti.
Saner’i kabulünde konuşan Demirel, KKTC Hükümeti ve halkını böyle bir çalışma yaptıkları için kutladıktan sonra, “Böyle bir kahramana yakışır şekilde sahip çıktınız” dedi. Denktaş’ın çok yakın bir dostu olduğunu hatırlatan Demirel, kendisi için doğup büyüdüğü Isparta neyse Kıbrıs’ın da aynı şey olduğunu söyledi.
Demirel, “Kahraman Türk ordusunun 1974’teki harekatıyla elde edilen netice henüz siyasi bakımdan bir sonuca varmış değildir ama 30 seneye yakın zamandır zaten KKTC mevcut. Ben her zaman da Sayın Denktaş’a söyledim. Şimdi dünya sizi bir yerde tanır, bir yerde tanımaz. Ama bunları boş verin. Siz kendi topraklarınız içinde kendi halkınızı iyi idare etmeye bakın” diye konuştu.
KKTC’de demokrasinin işletildiğini kaydeden Demirel, “Şimdi burada en önemli mesele halkın devletini kucaklaması, devletin de halkını kucaklamasıdır. KKTC kalıcı bir devlettir. Adada barışı devamlı hale getirmek için, işbirliği için konfederasyon biçiminde veya başka biçimlerde işbirliği yapacak bir siyasi çözüm çıkarsa ona da kimse bir şey demez. Ama elde edilen haklardan geri dönülmesi mümkün değildir” dedi.
Demirel, KKTC’yi eninde sonunda dünyanın tanıyacağını belirterek, “Dimdik ayakta durun, değerlerinize sarılın, birbirinize sarılın ve Türkiye’ye, Türk milletine sarılın” şeklinde konuştu.
Demirel, Denktaş için düzenlenen uluslararası anıt mezar ve müze yarışmasıyla ilgili çalışmalara da imkanı nispetinde katılacağını ve elinden geleni yapacağını söyledi.
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Saner de, yarışma jürisinin tanıtımını 1 Ağustos’ta yaptıklarını çünkü 1 Ağustos tarihinin Denktaş tarafından kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı’nın yıldönümü ve 1571’de Kıbrıs’ın Osmanlı tarafından fethedildiği tarih olduğunu söyledi.
Saner 1 Eylül’de de yarışmanın ilan edileceğini belirterek, yarışmaya ilginin yüksek olacağını düşündüklerini, jüri üyelerinin çok özenle seçildiğini kaydetti.
Makedonya’ya bir dost selamı organizasyonu
Haber: İlker ÇAKAN
Rize Ticaret Borsası ile Çaykur yetkilileri, Balkan Savaşları’nın 100. yıldönümünde iki ülke arasında var olan dostluk ve kardeşliğin artırılması, yeni nesillere aktarılması ve küreselleşen dünyada ekonomik ve ticari işbirliklerine gidilmesi noktasında uygun ortamlar yaratılması amacıyla, İstanbul Milletvekili ve KEİPA Türk Grup Başkanı Dr. İsmail Safi’nin himayelerinde, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA), Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği, Avrasya Sivil Toplum İşbirliği Derneği ve İstanbul Esenler Belediyesi tarafından düzenlenen organizasyon kapsamında Makedonya’ya gidiyor.
5-9 Eylül tarihlerinde “Makedonya’ya Bir Dost Selamı” adıyla düzenlenen organizasyonda, Makedonya-Türkiye ekonomik işbirliği toplantılarına katılacak olan Çaykur ve Borsa yetkilileri, daha sonra geçtiğimiz yıl Makedonya’da reel sektörü finanse eden ve IK Bank A.D. adıyla faaliyet gösteren bankayı satın alarak, Halkbank Üsküp olarak faaliyet göstermeye başlayan Halkbank Üsküp şubelerinden birini ziyaret ederek temaslarda bulunacak. Aynı gün ayrıca, Makedonya-Türkiye Ticaret Odası Başkanı Eyüp Kahveci ve ardından hükümet ortağı Türk Demokratik Partisi Genel Başkanı ve Milletvekili Kenan Hasip ile parti merkezinde bir araya gelinecek.
7-8 Eylül 2012 tarihlerinde Makedonya’nın tarihi ve kültürel merkezlerini gezecek olan heyet, ÇAYKUR’un Türk çayını Makedonya’da tanıtmak için bulunacağı Üsküp, Gostivar, Ohri ve Merkez Jupa’da ÇAYKUR tanıtım tırını ziyaret edecek. Bu program dahilinde İstanbul Milletvekili ve KEİPA Türk Grup Başkanı Dr. İsmail Safi ve beraberindeki heyet Türkiye Cumhuriyeti Ohri Fahri Konsolosu Abdurrahman Bayraktar ile bir araya gelecek.










