Cumartesi, Aralık 6, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 21

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze’nin Türkiye ziyareti

0

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze ile düzenlediği ortak basın toplantısında verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirterek, “Türkiye’nin Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne, egemenliğine, istikrar ve refahına yönelik güçlü desteğini bir kez daha vurguladım. Ayrıca, Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme çabalarına olan desteğimizin süreceğini ifade ettim” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze ve heyetini Ankara’da misafir etmekten büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Dost ve müttefik ülke Slovakya’dan dün üzücü bir haber alındığını, Slovakya Başbakanı Robert Fico’ya yönelik menfur bir saldırı yaşandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Slovakya Başbakanı Fico’ya ve Slovakya halkına “geçmiş olsun” dileklerini iletti.
“Bölgemizin huzuruna, istikrarına ve güvenliğine yönelik her türlü eylemin karşısında durmaya devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dost Gürcistan halkının 10 gün sonra idrak edeceği Bağımsızlık Günü’nü tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze’yi, şubat ayında devraldığı başbakanlık görevi dolayısıyla tebrik ederek başarı dileklerini iletti.
“İkili ticaret hacminde 3 milyar dolara ulaştık”
İki dost, komşu ve stratejik ortak olarak Gürcistan Başbakanı Kobakhidze ile verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye’nin Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne, egemenliğine, istikrar ve refahına yönelik güçlü desteğini bir kez daha vurguladım. Ayrıca, Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme çabalarına olan desteğimizin süreceğini ifade ettim.”
“Sayın Başbakan, Gürcistan’daki siyasi durum hakkında görüş ve değerlendirmelerini bizlerle paylaştı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak gelişmelerin Gürcistan halkının hayrına olacak şekilde sonuçlanmasını ümit ve arzu ediyoruz. Geçen sene ikili ticaret hacminde 3 milyar dolara ulaştık. Görüşmelerimizde yeni hedef olarak 5 milyar dolar üzerinde durduk. Sahip olduğumuz potansiyelin, bizleri, geliştireceğimiz yeni iş imkânlarıyla bu rakama da kısa sürede ulaştıracağına inanıyoruz” açıklamasında bulundu.


“Bölgesel işbirliği projeleri”
Türkiye-Gürcistan ilişkilerinin önemli bir sütununu bölgesel iş birliği projelerinin oluşturduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarihî İpek Yolu’nu raylar üzerinden hayata geçiren Orta Koridor’un bel kemiği olan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu’nun yeniden tam kapasiteyle faaliyete geçmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer ulaştırma ve enerji projelerinde de birlikte çalışma iradesini teyit ettiklerini aktararak şunları kaydetti: “Havaalanları, limanlar, yollar, yenilenebilir enerji üretimi ve nakli gibi Gürcistan’ın büyük altyapı projelerine desteğe hazır olduğumuzu Sayın Başbakan’a ilettim.
“Devletimizin nefesi, terör ve suç örgütü mensuplarının ensesinde”
Görüşmelerimizde güvenlik iş birliği alanındaki münasebetlerimizi de gözden geçirdik. FETÖ ve PKK başta olmak üzere terör örgütleri ve organize suç şebekeleri ile mücadelemizi daha etkin kılacak adımlar üzerinde durduk. Vatandaşlarımızın huzuruna ve hatta hayatına kasteden bu gayrimeşru yapılarla mücadelemizi ülkemiz içinde ve dışında sürdürmekte kararlıyız. Devletimizin nefesi, terör ve suç örgütü mensuplarının ensesinde olmaya devam edecektir.”
Gürcistan Başbakanı Kobakhidze ile görüşmelerinde güncel, bölgesel ve küresel meseleleri de ele aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, Gazze’deki vahşet ve uluslararası toplumun üzerine düşen sorumlulukları hakkındaki değerlendirmeleri paylaştıklarını söyledi.
“Filistin halkının özgürlük mücadelesi”
“Filistin halkının, uğruna ağır bedeller ödediği özgürlük mücadelesini tüm insanlığın hukuk ve diplomasi zemininde desteklemesi gerekiyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Mayıs’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun aldığı kararın, uluslararası toplumun durduğu noktayı gösterdiğini kaydetti. Dünyanın dört bir yanında devam eden Filistin’e destek eylemlerini de insanlık vicdanı bakımından çok anlamlı ve kıymetli bulduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Henüz Filistin devletini tanımamış ülkeleri, bunu yapmaya davet ediyorum” dedi.
“Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan desteğimiz”
Gürcistan Başbakanı Kobakhidze ile görüşmelerinde Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında da fikir alışverişinde bulunduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan desteğimizi bir kez daha vurguladım. Bölge ülkeleri olarak Güney Kafkasya’da barış, huzur ve istikrarın önemini ve bu amaç doğrultusunda çalışma kararlılığımızı teyit ettik. Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanacak barış anlaşmasının, bölgenin geleceği bakımından tarihî bir fırsat olduğuna dair görüşümü kıymetli mevkidaşımla da paylaştım.”
“A Millî Futbol Takımı’ ile Gürcistan ile aynı grupta”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda A Millî Futbol Takımı’nın Gürcistan ile aynı grupta yer aldığını anımsatarak, “Millî takımlarımız ilk maçlarında 18 Haziran’da Almanya’nın Dortmund şehrinde karşı karşıya gelecekler. Takımlarımıza şampiyonada şimdiden başarılar diliyorum” dedi. Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze ve heyetine ziyaretleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerin hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
“Dış ticaret hacmini 3,5 milyar dolardan 5 milyar dolara çıkaracağız”
Türkiye-Gürcistan arasındaki dış ticaret hacmini 3,5 milyar dolardan 5 milyar doların üzerine çıkaracaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 300 civarında Türk yatırımcının Gürcistan’da sürekli yatırım yaptığını, bunların, iki ülke arasındaki ilişkilerin ne denli güçlü olduğunu gösterdiğini söyledi.
Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze; “Türkiye ile stratejik ortağız”
Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze de Gürcistan Başbakanı olarak ilk defa Türkiye’yi ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Türkiye çok yakın iş birliği yaptığımız stratejik ortaklığımız olan bir ülke. Bu ortaklığı da çok önemsiyoruz, büyük takdirle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Liderliğiniz her birimiz için bir örnektir
Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etmekten mutluluk duyduğunu yineleyerek, “Sadece Cumhurbaşkanı değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in gerçek lideri olan, Türkiye’nin milli çıkarlarını, Türk halkının millî çıkarlarını kararlılıkla savunan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etmek benim için ayrı, özel bir onurdur. Liderliğiniz her birimiz için bir örnektir” diye konuştu.
“Sayın Cumhurbaşkanı’nın verdiği destekten dolayı çok memnunuz
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gürcistan’a ziyarette bulunacağına dair söz verdiğini aktaran Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze şunları kaydetti: “Gürcistan için toprak bütünlüğümüzün ve egemenliğimizin Türkiye tarafından desteklenmesi çok önemli. Şunu vurgulamak isterim. Gürcistan’a ve Gürcistan’ın millî çıkarlarına Sayın Cumhurbaşkanı’nın verdiği destekten dolayı çok memnunuz, kendisine teşekkür ediyoruz.”
“Ticaret barış ve istikrar için ön koşul”
Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, iki ülke arasındaki iş birliğinin ve ortaklığın derinleştirilmesinin her iki ülkeye de fayda sağlayacağı değerlendirmesinde bulunarak, ticaretin barış ve istikrar için ön koşul olduğunu ve ticaret aracılığıyla kalkınmayı amaçladıklarını söyledi.
Türkiye-Gürcistan enerji işbirliği mutakabat zaptı
İkili ve heyetler arası görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Gürcistan Başbakanı Kobakhidze’nin huzurunda Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Gürcistan Ekonomi ve Sürdürülebilir Kalkınma Bakanlığı arasında “Enerji Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı” imzalandı. Zaptı, Türkiye adına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Gürcistan adına ise Başbakan Yardımcısı, Ekonomi ve Sürdürülebilir Kalkınma Bakanı Levan Davitashvili imzaladı.

AB’nin düşünce kuruluşu EUISS’in raporu: “Türkiye dünyada dört kritik bölgede önemli güce sahip”

0

Merkezi Fransa’nın başkenti Paris’te olan Avrupa Birliği (AB) Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (EUISS), Türkiye’nin küresel ölçekte yükselen konumuna dikkati çeken “Türkiye’nin Dünyadaki Kartları” başlıklı bir rapor yayımladı. Raporda, “Türkiye’nin dünyanın çeşitli bölgelerindeki ayak izi genişledi. Bu, sadece ekonomik açıdan değil, aynı zamanda ülkenin eğitim girişimlerinde ve Türk televizyon dizilerinin Afrika, Orta Doğu, Güney Kafkasya ve Batı Balkanlar’da izleyiciler tarafından beğenilmesinde de görüldüğü gibi yumuşak gücünü başarılı bir şekilde yansıtmasında da açıkça görülmektedir.” ifadesi kullanıldı.
Türkiye’nin Batı Balkanlar, Güney Kafkasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile Afrika’daki etkinliğini 4 bölümde inceleyen raporda, Türkiye’nin, sadece ekonomi alanında değil, eğitim kurumları ve dizi sektöründe de söz konusu coğrafyalarda adından söz ettirmesiyle “yumuşak gücü başarılı bir şekilde yansıtırken”, savunma sanayisindeki atılımlarıyla “yelpazenin sert güç ucunda da önemini artırdığı” vurgulandı.
Açık hedefleri olan bir ülkenin resmini çiziyor
Raporda, son 20 yılda Türkiye’nin özellikle söz konusu bölgelere hızla açıldığı ve burada yakın ilişkiler kurduğu belirtildi. Raporda, “Kültürel ihracat ve teknolojik ilerlemelerin bu birleşimi, diplomatik hüner, ekonomik genişleme ve güçlü askeri yeteneklerden oluşan açık hedefleri olan bir ülkenin resmini çiziyor.” ifadesine yer verildi.
Türkiye’nin çok yönlü ve uyarlanabilir yaklaşımı, başarısı
“Türkiye’nin çok yönlü ve uyarlanabilir yaklaşımı, başarısının anahtarıdır. Ankara, diplomatik araçlar ve hedefe yönelik iletişimden oluşan çok çeşitli bir ‘araç kutusu’ kullanarak bu dört bölgede önemli bir oyuncu olarak ortaya çıktı.” değerlendirmesinin yapıldığı raporda, ülkenin, bu stratejiyle “güçlü ve güvenilir bir ortak imajını güçlendirdiği” bildirildi.
Türkiye Batı Balkanlar’da AB için önemli bir ortak
Coğrafi konumu, nüfus büyüklüğü, NATO açısından stratejik ve askeri öneminin Türkiye’yi Batı Balkanlar’da AB için önemli bir ortak yaptığına işaret edilen raporda, “Türkiye, özellikle bölge ülkelerinin Avrupa-Atlantik hedeflerine verdiği destek nedeniyle, AB’nin Batı Balkanlar’a yönelik stratejik çıkarları açısından hayati öneme sahip olmaya devam ediyor.” ifadesi kullanıldı.
Batı Balkanlar’da dengeleyici bir güç
Raporda, Türkiye’nin Batı Balkanlar’da dengeleyici bir güç olarak hareket ettiğine, NATO, AB ve BM barışı koruma misyonlarına katılımını artırdığına ve bölge ülkeleriyle askeri işbirliğini geliştirmeye devam ettiğine değinilerek, “Türkiye’nin son teknoloji ürünü dron ihracatçısı konumu, yalnızca Balkanlar’da değil, AB ve ABD nezdindeki diplomatik duruşunu da güçlendiriyor.” değerlendirmesi yapıldı.
Türkiye, dünya genelinde geniş bir ağ kurmuştur
“Türkiye, dünya genelinde eğitim ve kültür kurumları, araştırma enstitüleri ve dil merkezlerinden oluşan geniş bir ağ kurmuştur.” ifadesi kullanılan raporda, bunların arasında en öne çıkanları TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve Maarif Vakfının Batı Balkanlar’da son derece faal olduğu vurgulandı.
Medya varlığı açısından Anadolu Ajansı bölgedeki önemli bir araçtır
Raporda, “Medya varlığı açısından Anadolu Ajansı (AA), Saraybosna ve Üsküp’teki beş dilde (Arnavutça, Boşnakça, Hırvatça, Makedonca ve Sırpça) yayın yapan bölge ofisleriyle Türk yumuşak gücünün bölgedeki önemli bir aracıdır.” ifadesine yer verildi.                              TRT bölgede ve Balkan diasporası için 30 milyon seyirciye hitap ediyor
Raporda, 2015’ten bu yana bölgede aktif AA’nın, söz konusu dillerde on binlerce haber, görüntü ve fotoğraf servis ettiği belirtildi. Raporda ayrıca TRT’nin, 2022’de faaliyete geçtiği Üsküp’ten yayın yaparak, bu bölgede ve Balkan diasporası için 30 milyon seyirciye hitap ettiği aktarıldı.
AB’nin bölgedeki stratejik çıkarlarını sürdürmesinde kilit bir rol
“Türkiye, AB’nin bölgedeki stratejik çıkarlarını sürdürmesinde kilit bir rol oynuyor. Bu, Ankara’nın Avrupa-Atlantik entegrasyonuna ve bölgesel işbirliğine verdiği sarsılmaz destekten kaynaklanıyor.” tespitine yer verilen raporda, Türkiye’nin her bir Batı Balkan ülkesinin kendine özgü koşullarına yönelik diplomasi faaliyetleriyle önemli bir bölgesel güç olmaya devam ettiğinin altı çizildi.
İngilizce konuşulmayan ülkelere dizi ihracatında dünya lideri
Türk dizilerinin Balkanlar’da artan popülaritesine de değinilen raporda, “Türkiye, İngilizce konuşulmayan ülkelere dizi ihracatında dünya lideri olup, dünya çapında ABD ve İngiltere’den sonra üçüncü sırada yer alıyor ve 152 ülkede 750 milyon izleyiciye ulaşıyor.” bilgisine yer verildi.
Batı Balkanlar’da kartlarını masaya koyuyor.
Güçlü bir ekonomik varlık
Raporun, “Türkiye, Batı Balkanlar’da kartlarını masaya koyuyor” başlıklı bölümünde, Türkiye’nin ekonomi politikalarının uluslararası hedeflerine hizmet ettiği vurgulandı.
“Ekonomik ilişkiler Türkiye’nin bölgedeki diplomatik ilişkilerinin temel dayanağını oluşturuyor.” ifadesi kullanılan raporda, “Türkiye, ticaretin ötesine geçerek altyapı, bankacılık ve imalat gibi hayati sektörleri de kapsayacak şekilde genişleyerek güçlü bir ekonomik varlık oluşturdu.” değerlendirmesi yapıldı.
Raporda, AB’nin Balkanlar’da en büyük ekonomik aktör olmasına rağmen, Türkiye’nin yatırımlarını artırdığına işaret edildi.vTürkiye’nin, altyapı gelişimine yönelik yatırım yapmaya odaklanmasıyla tanındığı ve Batı Balkanlar’ın da istisna olmadığı belirtilen raporda, Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ticarete önem verdiği ifade edildi.
Küresel ekonomiye daha derinden entegre olması
Raporda, “Türkiye’nin küresel ekonomiye daha derinden entegre olmasının ve ekonomik büyümeyi teşvik etmesinin yollarından biri de havacılık endüstrisidir.” ifadesi kullanıldı.
Ulusal hava yollarının yumuşak güç ve kamu diplomasisi araçları olarak hizmet edebileceği belirtilen raporda, hava yollarının bir ülkenin imajını destekleyebileceği ve ülkeyle olumlu uluslararası ilişkileri teşvik edebileceği vurgulandı.
Coğrafi olarak iyi bir konuma sahip
Raporda, “İstanbul, Balkanlar da dahil olmak üzere Doğu ve Batı’daki pazarlardan yararlanmak için coğrafi olarak iyi bir konuma sahip. Türk Hava Yolları (THY) tüm Batı Balkan başkentlerine yaygın direkt uçuş ağıyla öncülük ediyor.” değerlendirmesi yapıldı.
Hava yollarının ilişkileri geliştirmekte önemine işaret edilen raporda, Türkiye’den THY’ye ilave olarak özel hava yolu firması Pegasus’un da Batı Balkan ülkelerinin başkentlerine sıkılıkla uçuşlar gerçekleştirdiği anımsatıldı.
Güney Kafkasya’da etki alanını genişletti
Raporda, Türkiye’nin Güney Kafkasya’yla olan ilişkisinin en önemli ayağının Azerbaycan’la yakın ilişkisi olduğu belirtilerek, son yıllarda Ankara’nın, Moskova’nın bölgede azalan gücünden istifade ederek etki alanını genişlettiği kaydedildi. Bölgede Türkiye’yi “çekimser güç” olmaya iten faktörlerin bulunduğu belirtilen raporda, şunlar aktarıldı:
“Bölgeye yönelik daha iddialı bir politika izleyen Türkiye, yalnızca Rusya ile olan çok yönlü ilişkisini yönetmekle kalmadı, aynı zamanda çeşitli devletlerin yer aldığı karmaşık bir jeopolitik ortamda da yol almak zorunda kaldı. Ankara bunu büyük ölçüde herhangi bir büyük çatışmaya bulaşmadan yapmayı başardı ancak bu karmaşa, Ankara’nın Moskova ile doğrudan bir çatışmadan kaçınması gereksinimini doğururken, eylemlerine daha fazla kısıtlama getiriyor.”
Gürcistan ve Azerbaycan’daki imajını iyileştirmek için yoğun bir çaba gösterdi
Bu faktörlerden birinin de Ermenistan’la zorlu ilişkiler olduğu tespitine yer verilen raporda, “Buna karşılık Türkiye, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana kalkınma ve kültürel girişimler yoluyla Gürcistan ve Azerbaycan’daki imajını iyileştirmek için yoğun bir çaba gösterdi. TİKA’nın 1992 yılında kuruluşunun hemen ardından başlattığı her iki ülkedeki faaliyetleri de bu çabaların vazgeçilmezidir.” değerlendirmesi yapıldı.
Raporda, AB’ye şu tavsiyelerde bulunuldu:
Azerbaycan ile Ermenistan arasında kapsamlı bir barış anlaşması
“Güney Kafkasya, çıkarların uyum sağlaması açısından önemli fırsatlara sahip bir bölgedir. Başarılı bir sonuç, bölgesel güvenlik ve refah için uygun koşulları yaratabilir. Bu olumlu senaryoyu hayata geçirmek ve AB ile Türkiye’nin yanı sıra yerel toplumlara da fayda sağlamak için AB, Ankara’yı, Azerbaycan ile Ermenistan arasında kapsamlı bir barış anlaşmasını desteklemeye teşvik etmelidir.”
Bölgede, ticaret hacmi ve doğrudan yabancı yatırım gibi geleneksel ekonomik göstergelerde Türkiye varlığının Rusya veya Çin gibi güçlerle karşılaştırıldığında mütevazi olduğu kaydedilen raporda, “Ancak ticaret rakamları resmin tamamını ortaya koymuyor.” ifadesi kullanıldı. Raporda, “Ankara’nın bölgesel hedefleri ve stratejik vizyonu en açık şekilde Orta Koridor projesinde ifade edilmektedir.” değerlendirmesi yapıldı.
Enerji altyapısını daha da geliştirmeyi sürdürmektedir
Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hattı ile Güney Gaz Koridoru’nun bir parçası olan ve yakın zamanda inşa edilen Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) güzergahının önemine dikkat çekilen raporda, Türkiye’nin enerji altyapısını daha da geliştirmeyi sürdürdüğü kaydedildi. Raporda, “Orta Koridor, Çin’den Avrupa’ya uzanan kara yolunu 3 bin kilometre kısaltma ve yol boyunca diğer ülkelere olan ticaret yollarını çeşitlendirme vaadini taşıyor.” ifadesi kullanıldı.
Batum Havalimanı’nın Türk şirketleri tarafından geliştirilip işletildiği, Tiflis Havalimanı’nın Türkiye tarafından inşa edilip işletildiği ve Füzuli Havalimanı’nın da Türk şirketleri tarafından geliştirildiğine işaret edilen raporda, Türkiye’nin bölgede kilit öneme sahip alt yapılara odaklandığı vurgulandı.
Türkiye’nin bölgede artan gücünün bazı işaretleri olduğu
Raporda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Filistinlilerin haklarını savunduğu ve İsrail’i kınadığı açık söyleminin yanı sıra Türkiye’nin bölgeden gelen mültecilere ev sahipliği yapması ve insani yardımlarının Arap kamuoyunda yankı uyandırdığı vurgulandı.
Bunların yalnızca Türkiye’nin bölgede artan gücünün bazı işaretleri olduğuna işaret edilen raporda, “Son birkaç yılda diplomaside, ekonomik nüfuzda, askeri teknolojide ve kültürel çekimde kaydedilen önemli ilerlemeler, daha yakından incelenmeyi hak eden bir tablo çiziyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde önemli bir oyuncu
Raporda, Türkiye’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde özellikle insani yardım alanında önemli bir oyuncu olarak ortaya çıktığı belirtilerek, “Türkiye, kişi başına düşen insani harcamaların milli gelire oranı bakımından dünyanın en büyük bağışçısıdır.” bilgisine yer verildi.
Türkiye’nin insani çabaları ve kalkınma yardımlarının başta Somali ve Suriye olmak üzere Filistin, Irak, Afganistan ve Libya’da belirgin olduğu kaydedilen raporda, İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı saldırıları sonrasında çabaların Gazze’ye yoğunlaştığına işaret edildi.
Türk Kızılayı, TİKA, Savunma ve Sağlık Bakanlığı ve çeşitli STK’leriyle Türkiye’nin nakit bağış kampanyaları, sahra hastanesi, sağlık ekibi, yakıt, jeneratör, tıbbi malzeme, gıda paketleri, sıcak yemek, su, giyim, bebek-çocuk eşyaları, battaniye, hijyen kitleri gibi temel malzemeleri gibi kalemlerde Gazze’de insani yardım alanında faal olduğu vurgulandı.
“Türkiye’nin yumuşak gücünün ve insani diplomasisinin temel direği olan eğitimin” özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesine odaklandığına işaret edilen raporda, Mevlana Değişim Programı, Türkiye Bursları Programı gibi araçlarla bu bölgeden öğrencilerle etkileşimde olunduğu aktarıldı.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile Körfez’deki yükselişi
Raporda, “Türkiye’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile Körfez’deki yükselişi yadsınamaz. Kültürel etkisi, insani çabaları ve genişleyen ekonomik bağları bölgesel manzarayı yeniden şekillendiriyor. Bu yükseliş, ittifakların değiştiği ve daha önce Avrupa ve ABD gibi yerleşik oyuncular tarafından şekillendirilen güç dinamiklerinin yeniden tanımlandığı, değişim halindeki bir bölgenin daha geniş bir dönüşümünü yansıtıyor.” değerlendirmesi yapıldı.
AB’ye tavsiyeler de verilen raporda, şunlar kaydedildi:
AB ile daha yapıcı bir ilişkinin yolunu açabilir
“Bir yandan, Türkiye’nin arabuluculuk çabalarının bölgesel işbirliği ve istikrara yol açacak başarılı bir sonucu, AB ile daha yapıcı bir ilişkinin yolunu açabilir. Bu, Doğu Akdeniz’de ortak kaynak arama ve geliştirme gibi ekonomik faydaların kilidini açabilir, aynı zamanda bölgedeki genel güvenliği artırabilir, ticaret yollarını güçlendirebilir ve potansiyel olarak askeri gerilimleri azaltabilir. Öte yandan giderek istikrarsızlaşan Doğu Akdeniz, AB ve üye ülkeler için güvenlik kaygılarını artıracak, işbirliğini durduracak ve diyaloğu engelleyecektir.”
Raporda, “Geçtiğimiz 20 yılda ticaret, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının temel itici güçlerinden biri haline geldi.” ifadesine yer verildi.
Arap ülkeleriyle ticaret hacmi arttı
Türkiye’nin son yıllarda ticaretini stratejik olarak Arap dünyasına doğru yeniden yönlendirdiği ve ihracatta önemli bir artışa tanık olduğu kaydedilen raporda, “Arap ülkeleriyle ticaret hacmi 2005’te 9 milyar dolardan 2022’de 46 milyar dolara fırladı.” ifadesi kullanıldı.
Raporda, Afrika pazarına açılan bir kapı olarak görülen Kuzey Afrika’daki Cezayir ve Mısır’ın Türkiye’nin en önemli ticaret ortakları olduğu belirtildi
Türkiye’nin 2023’te Cezayir’de 5 milyar dolarlık yatırım hedefine ulaştığı, ülkenin Cezayir’de hidrokarbon sektörü dışında lider yabancı yatırımcı olarak Fransa’yı geride bıraktığı kaydedildi. Raporda, Cezayir’le Türkiye arasındaki doğal gaz anlaşmalarına işaret edilerek, Türk inşaat şirketlerinin ülkede Çinli müteahhitlerin yaşadığı itibar kayıplarından da yararlanarak son on yılda en büyük konut projelerini aldıkları belirtildi.
“Türkiye ile Mısır arasındaki ticaret istikrarlı bir şekilde artarken, Türkiye’nin Mısır’a ihracatı son 26 yılda yıllık ortalama yüzde 11,3 oranında yükseldi.” bilgisi verilen raporda, ticaretin son yıllarda daha da hız kazandığı Mısır’ın da Türkiye’ye sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatı yaptığı belirtildi. Raporda, THY’nin Mısır’a haftalık sefer sayısını 50’ye çıkardığı bildirildi.
Körfez’den Türkiye’ye hızlı ve önemli miktarda mali destek
Türkiye’nin zengin Körfez ülkeleriyle bağları kuvvetlendirdiği anımsatılan raporda, bu stratejinin Körfez’den Türkiye’ye hızlı ve önemli miktarda mali destek gelmesini sağladığı, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’dan ciddi kaynak sağlandığı anlatıldı.
Raporda, Türkiye’nin bölge ülkeleriyle yaptığı ticaret anlaşmalarının daha yakın ilişkilerin temelini oluşturduğa işaret edildi.
Sahra Altı Afrika’daki 40 Türk büyükelçiliğinden oluşan güçlü bir ağ
Raporda, Türkiye’nin son 20 yılda Afrika’daki etkisini artırdığı, çok yönlü dış politika yaklaşımının diplomasiyi, ekonomiyi, insani yardımı, kalkınmayı ve güvenliği kapsadığı vurgulandı. Sahra Altı Afrika’daki 40 Türk büyükelçiliğinden oluşan güçlü bir ağın, Türkiye’nin bölgede genişleyen erişimini ve ikili ilişkilerini desteklediği belirtilen raporda, “Hem kamu hem de özel sektörde güven inşa eden ve kalkınmayı teşvik eden Türkiye, Avrupalı ve Amerikalı ortakların devlet merkezli yaklaşımlarının aksine, Somali için arabulucu ve ortak olarak ortaya çıktı ve Somali barış sürecinin desteklenmesinde önemli bir rol üstlendi.” tespiti yapıldı.
Maddi destek ve eğitimin yanı sıra “dron diplomasisi
Raporda, “Son zamanlarda Türkiye, Sahra Altı Afrika’daki faaliyetlerini güvenlik ve savunmayı da kapsayacak şekilde genişletti ve ortaklarının güvenlik yeteneklerini güçlendirmek için maddi destek ve eğitimin yanı sıra “’dron diplomasisi’ni de kullandı.” ifadesi yer aldı.
AB için Afrika’da bir ortak olabilmesinin yanı sıra rakip
“Genel olarak, Türkiye’nin Afrika’daki sömürge karşıtı bir ortak olarak imajı, geniş kapsamlı ekonomik, kültürel ve güvenlik katkılarıyla birleştiğinde, tartışmalı konularda bile Afrika’yı destekleyebilecek güvenilir bir müttefik olarak algısını güçlendiriyor.” tespiti yapılan raporda, “Türkiye’nin Afrika’ya yönelik sayısız faaliyetleri arasında Emine Erdoğan’ın ‘First Lady Diplomasisi’ özellikle takdiri hak ediyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, Türkiye’nin AB için Afrika’da bir ortak olabilmesinin yanı sıra rakip olduğunun altı çizildi.
Afrika için güvenilir bir müttefik olarak konumlandırıyor
Raporda, “Genel olarak Türkiye, Çin gibi diğer oyuncularla karşılaştırıldığında daha küçük bir yatırım portföyüne sahip olmasına rağmen kendisini Afrika için güvenilir bir müttefik olarak konumlandırıyor.” ifadesi kullanıldı. Türkiye’nin Afrika’daki stratejik yaklaşımının, hem Afrikalı elitlerde hem de halkta yankı uyandırdığı, ülke nüfuzunu, mali ve maddi katkılarının ötesine taşıdığı belirtilerek, Türkiye’nin kıtada limanlar, demir yolları, enerji tedariki, stratejik ticaret yolları üzerinde yer alan havalimanları gibi altyapı projelerine önemli yatırımlar yaptığı hatırlatıldı. Raporda, Türkiye’nin birçok ülkede oteller, konferans binaları ve spor sahaları gibi yatırımları da olduğu, özel-kamu ortaklıklarını ve yatırımları teşvik ettiği kaydedildi.
Sahra Altı Afrika ile ticareti 8 kat arttı
“Güney Afrika, Nijerya, Fildişi Sahili, Gana ve Sudan, Türkiye’nin Sahra Altı Afrika’daki en büyük ticaret ortaklarıdır.” ifadesi kullanılan raporda, Türkiye ile Sahra Altı Afrika arasındaki ticarettin 2003’ten bu yana 8 kat arttığı vurgulandı. Raporda, “Ankara’nın Afrika ile ekonomik bağları altyapı, endüstriyel tesisler, enerji üretimi ve konaklama gibi çeşitli sektörleri kapsamaktadır.” ifadesi yer aldı.
Sahra Altı Afrika’nın 36 ülkesinde 45 noktaya hizmet veren THY
“Sahra Altı Afrika’nın 36 ülkesinde 45 noktaya hizmet veren THY’nin hızlı büyümesi sayesinde ekonomik ilişkiler son on yılda gelişti.” değerlendirmesi yapılan raporda, Türkiye’nin bölge ile ticaret ve doğrudan yatırımdaki payının etkileyici bir hızla arttığı bildirildi. Raporda, Türk özel sektör yurt dışı ilişkilerinin de geliştiği, 2014’te 16 olan Sahra Altı Afrika’daki iş konseylerinin, 2023’te 44’e çıktığı belirtildi. Türkiye’den üretim yatırımlarının arttığı kaydedilen raporda, özellikle Sahel bölgesindeki madencilik faaliyetlerine işaret edildi.
Raporda, “Ankara’nın genel stratejisi, siyasi nüfuzunu güçlendirmeyi ve Türkiye’nin ekonomik çıkarlarını ilerletmeyi amaçlıyor.” ifadesi kullanıldı.

Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat: “KKTC ile ekonomik ilişkilerimizi geliştireceğiz”

0

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti(KKTC) Maliye Bakanı Dr. Özdemir Berova ile bir araya gelen Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Maliye Bakanı Sayın Dr. Özdemir Berova ile bir araya gelerek KKTC’nin dış ticareti ve ülkelerimiz arasındaki ekonomik iş birliğinin geliştirilmesine ilişkin detaylı değerlendirmelerde bulunduk.
Özellikle son zamanlarda KKTC’nin gümrük altyapısının yüksek standartlara eriştirilmesi adına atılan adımlar konusunda gelinen son aşama ve önümüzdeki dönemde atılacak adımlar hakkında istişarelerde bulunduk.
KKTC iş dünyasının talepleri hakkında izlenecek yol haritası üzerinde fikir birliğine vararak, söz konusu talepleri hızlıca hayata geçirme konusunda mutabık kaldık.
KKTC’nin ekonomik ve ticari olarak özellikle belirli sektörlerde sahip olduğu yüksek potansiyelin hayata geçirilmesi için T.C. Ticaret Bakanlığı olarak gerekli adımları atmaya devam edeceğiz.”

TIR’cıların AB ülkelerinde vize sorunu

0

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç; TIR’cıların AB(Avrupa Birliği)ülkelerinde yaşadıkları vize sorunu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“AB ülkelerinin vize süreçlerinde adeta istismar eden bir yaklaşımla, aşırı abartılı bir evrak paketiyle vize talebinde bulunuyoruz. Bunun değerlendirilmesi de 3 hafta sürüyor. Buna bağlı olarak vize için geçen toplam süre 10-12 haftayı buluyor. Bunun sonunda ret oranları yüzde 20’leri geçti. Geçmiş dönemlerde çok rahatlıkla 2 ila 3 yıllık vize alınırken, şu anda çok daha kısa süreler için vize verildiğini görüyoruz” diyor. Patron ve yöneticiler için kapıları daraltan Avrupa aynı uygulamayı TIR şoförleri için de yapmaya devam ediyor ve ticareti her iki taraf için de güçleştiriyor. Türkiye yıllık 225 milyar dolarlık ihracat yapıyor ve bu ihracatın yüzde 40’ı karayolu üzerinden gerçekleşiyor.”

Türk milleti tarih boyunca daima adaleti uygulamıştır

0

Yahya Kemal diyor ki; Türkler yalnız mekânı değil, zamanı da fethetmesini bilen bir millettir. Nitekim Rumeli’yi alıyorlar, biz burada yedi asır oturacağız diyorlar ve oturuyorlar. Mısır’da dört yüz sene kalacağız diyorlar ve kalıyorlar. Halbuki zamanı fethedemeyenler, gittikleri yerde pâyidâr olamıyorlar. İskender’in cihangirliği ancak yaşadığı sürece devam etti, sonra yıkıldı. O halde bunun sebebi nedir? Sebebi şudur: Türkler gittikleri yere kendi medeniyetlerinin ve kültürlerinin en başında adaleti götürüyorlardı.
Bunun sırrı âdil olabilmektir. Adaletimiz pâyidâr olduğu müddetçe bu böyle devam etmiştir. Bir Rum müellifi diyor ki; Birinci Murad Hüdâvendigâr Edirne’yi kuşattığında mevsim yazdır ve üzümler de olmuştur. Şehirden ve civardaki bağlardan herkes Türkler geldi diye korkup kaçmıştır. Fakat Edirne’yi almışız. Herkese emniyet gelmiş ve halk da geri dönmüştür.
Tabii ki bağları olanlar da bağlarına koşmuştur. Bakmışlar ki, kütüklerde üzüm kalmamış. Türkler hepsini koparıp yemişler. Lâkin ne görsünler? Her kütüğün dibinde paraları duruyor. Elbette bizden emin olarak sahipleri gelince paralarını alsınlar, hakları kalmasın, demişler. Bu ne yüksek bir adalet duygusudur! Esasen bir memlekette adaletin baş şartı, herkesin birbirine karşı âdil olmasıdır. Fatih Sultan Mehmet Hân, İstanbul’u fethedince yine aynı adalet en öne geçiyor. Her şeyden önce İstanbul’a o yerleşiyor. İnsan hakları koruma altına alınıyor. Bunun en büyük misâli, Hıristiyan reâyâya (şer’î sınırlar içinde) dini muhtariyet verilmesidir

Sırbistanlı Ünlü Şarkıcı-Besteci-Söz Yazarı Ivana Jordan

0

Sırbistanlı Ünlü Şarkıcı-Besteci-Söz Yazarı Ivana Jordan 7 Haziran 1977’de Belgrad’da doğdu. “Josif Marinković” ve “Petar Konjović” Küçük Müzik Okulu’nun yanı sıra Belgrad’daki “Josip Slavenski” Orta Müzik Okulu’ndan mezun oldu . Belgrad Müzik Fakültesi’nden mezun oldu . 1994’ten beri 1997’ye kadar . Politika TV ve Politika radyosunda müzik ortağı olarak çalıştı. 1995’ten beri 1998’e kadar . Ana dergisinde yazdı . Güncel müzik olayları hakkında yazdığı kendi kalıcı köşesi “Telex News” vardı.
1999 Kad bi moja bila turu sırasında Zdravko Čolić’in grubunun bir üyesiydi . Aynı yıl City Records prodüksiyon şirketi Ivana’nın ilk albümü Svetlost i senke’yi çıkardı . 2000 . 2008 yılında yine Belgrad Bahar Festivali’ne katılarak “Don’t Wake it” adlı parçayı seslendirerek seyirciler arasında ikincilik ödülünü kazandı. 2001 yılında Askeri Şarkılar ve Marşlar Festivali’nde sahne aldı. Long Nights’ı seslendirdi ve ikinci oldu. Bunu Budva Festivali izledi ve burada You Feel Me adlı parçanın tanıtımını yaptı. ” Biliyorum ve Hissediyorum” adlı single’ı yaptı ve İtalyan yapımcılarla işbirliklerine başladı. 2002 . Corner of your eye şarkısını Milano’daki Albert Radius stüdyosunda kaydetti .
2003 . 2010 yılında İtalyan ulusal televizyon kanalı RAI tarafından Mondo d’amore ödülüne layık görüldü . 2004 . RTV BK Telekom, Ivana’nın ikinci albümü Dvobojne oči’yi yayınladı . Radyo Festivali’nde yılın sürprizi ödülünü aldı. Pursuit of Happiness filmi için Magical Night şarkısını besteledi . 2005 . 2008 yılında “Belgrad kazananı” ödülünü, yılın şarkıcı-söz yazarı ödülünü ve ayrıca yabancı çıkış ödülünü kazandı.
2006 . 2008 yılında Beovision’a katılmış ve Lazarica şarkısıyla üçüncü olmuştur. RTS, PGP için Ova svet adlı bir CD yayınladı . 2007 2010 yılında Beovision’da Bomba şarkısıyla yarıştı ve dördüncü oldu. 2009 . Yıldızların arasında Tango albümünü bitirdi 2014. 2008 yılında Big Band of RTS ile Moj si život albümünü kaydetti ve müzik sahnesine geri döndüğünü duyurdu 2016. 2008’de Pridji mi ti single’ını çıkardı.
Eurovision Şarkı Yarışması 2020 – Beovision 2020’de Sırp şarkısı seçimine katılmıştır. Kendi yazdığı Vila şarkısıyla ikinci yarı finalde sahne almıştır . Yarı finalde aldığı 7 puanla yedinci oldu ve bu da finale yetmedi.


Kariyer ve onurlar
1998 – “Belgrad Baharı” festivalinde ilk halka açık performans. “Stvorena da objem” şarkısını seslendirdiği şarkı düzenleme ve prodüksiyon dalında ödül kazandı. Düzenlemenin yazarları Dragan Ilić ve Igor Gostuški’dir.
1998 – 1999 – Dragoljub Đuričić’in daveti üzerine “Kad bi moja bila” turnesinde Zdravko Čolić’in grubunda yer aldı.
1999 – 2000 – City Records’tan ilk albüm “Light and Shadows” çıktı.
2000 – “Uyandırma” şarkısıyla “Belgrad baharı” festivali, ikinci seyirci ödülü
2001 – “Uzun Geceler” şarkısıyla “Askeri şarkılar ve bandolar festivali”. Müzik Vojkan Borisavljević tarafından yazılmıştır. Jüri ikincilik ödülü.
2001 – “Beni hissediyorsun” şarkısıyla “Budva” müzik festivali.
2001 – “Biliyorum ve hissediyorum” single’ı ve İtalyan üreticilerle işbirliğinin başlangıcı.
Yaz 2002 – “Gözün Köşesi” şarkısı İtalya’da (Milano) Albert Radius’un stüdyosunda kaydedildi. Alberto, 80’li yıllarda İtalya’da popüler olan İtalyan grubu “Formula Tre”nin bir üyesidir. O dönemde Avrupa’nın en iyi gitaristleri arasında da yer alıyordu.
2003, Nisan – İtalyan ulusal televizyonu RAI tarafından düzenlenen ve kaydedilen Assisi’deki uluslararası konserde performans. “Mondo d’amore” ödülünü aldı.
2004 – RTV BK Telecom tarafından “Dvobojne oči” albümü yayınlandı.
2004 – Belgrad Radyo Festivali, yılın sürprizi ödülü.
2005 Şubat – Beovision, yıllık ödüllerin verilmesi – yılın şarkıcı-söz yazarı ödülü.
2005 – “Belgrad Kazananı” ödülü.
2005 Nisan – İtalyan RAI televizyonunda. Sunucu (Livia) ile röportaj ve “Gözünüzün Köşesi” parçası. Stüdyo 1 Roma’da bulunmaktadır.
2005 – Radyo “Perper”, “Aradığım ışık” yılın şarkısı ödülü.
2005 Nisan – “Fabrika” ajansı ve Vesna Mandić tarafından düzenlenen “Dan ITTIERE modası” gösterisine model olarak katıldı. Sedye modeli “GF Ferre”
2005 Nisan – Melos Estrada ve “Yugoslav Estrada Günleri”, yabancı “frenleme” ödülü.
2006 – Beovision, “Lazarica” şarkısıyla 3.lük ve en iyi sahne performansı ödülü
2006 – Çeşitlilik günleri – yılın şarkıcısı-söz yazarı
2006 – Popülerliğin Oscar’ı
2006 – “Sunčane Skala” festivali, yılın en iyi kadın yorumu.
2006 – Lovcen’deki dağ yarışı kupası. Sıralı şanzımana sahip bir Peugeot 206 CC kullanıyordu. Ayrıca “Korak do tebe” remixi için bu yarıştan karelerin yer aldığı bir video kaydetti.
2006 – yeni albüm “Ovaj svet”, PGP RTS yayınevi.
2007 – Beovision, Bomba şarkısıyla 4.lük ve en iyi sahne performansı ödülü
2020 – Beovizija, Vila şarkısıyla
Stüdyo albümleri
1999: Işık ve Gölgeler
2004: İki renkli gözler
2007: Bu Dünya
2009: Yıldızların arasında Tango

Ata yurdu Türkistan

0

Oldukça uzun süre aldı düşlerimizdeki yolculuğa hazırlanmak. Türk Dünyasının yazar, şair ve sanatçılarını bir araya getirmek, kopma noktasına gelen bağlarımızı yeniden güçlendirmek, dil ve ekin (kültür) birlikteliğini sağlamaktı amacımız bu yolculuğa hazırlanırken.
Gitmeyi düşündüğümüz soydaş ülkelerin diline şiirlerimiz çevrildi ilk önce. Sonra da ortak kitaplarımız basıldı. Bu yolculuğumuzun birincisi, daha doğrusu benim ilk katıldığım buluşma 2022 yılı Ekim ayında Özbekistan’da gerçekleşmişti. Güzel dostlar edinmiştik her ne kadar aynı dili konuşamasak da. Bu yıl ki durağımız Kazakistan’ın Türkistan kenti oldu. Hepinizin bildiği, dünyaca tanınan Hoca Ahmet Yesevi’nin doğduğu büyüdüğü, ilim, irfanını oradan dünyaya yaydığı Türkistan kenti. Bir başka tanımlamayla ata yurdu Türkistan.
Türkiye’nin farklı il ve ilçelerinden, 13 şair ve yazar, 15 Nisan saat 17.00 de Antalya havaalanında toplandık. Kafile önderimiz Coşkun Karabulut ile birlikte Muğla’dan, Fethiye’den; Nurcan Gökmen, Şahsane Camız, Birdal Can Tüfekçi. Mersin den; Mustafa Doğan, Hacı Bayram Aslantaş. Kahramanmaraş dan; Lütfi Bilir. Aydın dan; Yelda Özsunar. Adana dan; Mahmut Özkoca, Adnan Gül. İzmit den; Yusuf Ziya Yılmaz. Hatay dan; Seval Beyazgül.
Uçağımız Antalya’dan havalandığında, saat 21.40 olmasına karşın, Kazakistan Çimkent havalimanına iniş yaptığımızda saat farkından dolayı sabahın 05.00 idi. Gelen yolcu çıkışında bizi güler yüzlü iki kişi karşıladı. Bunlardan birisi daha önceden tanıştığımız Prof. Dr. Gulnaz Fayzulla, diğeri adını sonradan öğrendiğim Prof. Dr. Dosbol İslam.
Türkmenistan Uluslararası Turizm ve Otelcilik Üniversitesin de öğretim üyesi olan Prof. Dr. Gulnaz Fayzullaile daha önce tanışmış, 13 Mayıs 2022 yılında Fethiye de yapılan Uluslararası Akdeniz Kentleri Kültür ve Sanat buluşmasında konuşmacı olarak aynı masayı paylaşmıştık. Daha sonra ilk öykü kitabım olan Heybeden Hikâyelerin Kazakça çevirisini yapmıştı. Bu vesileyle kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.
Türkmenistan, Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk – Kazak Üniversitesinde öğretim üyesi olan, Prof. Dr. Dosbolİslam ise, hayatımdaki tanıştıktan sonra en kısa sürede içtenlikle kaynaştığım ender dostlarımdan birisi oldu.
İki can dost geceden yola düşmüşler, bizi karşılamak için Türkistan dan Çimkent’e gelmişler. Sabah 05.00 de, iki minibüs ile birlikte bizi bekliyorlardı. Havaalanından bir süreliğine dinleneceğimiz ve kahvaltı yapacağımız eve giderken, bizden bir gün önce Çimkent’e ulaşmış Azerbaycan’dan gelen Seher Ahmed ile Alem Kengerliyi de konakladıkları otelden alarak yola devam ettik.
Bizi götürdükleri bir evde, Kazak Türk’ü geleneklerine göre yer sofrasında sabah kahvaltılarımızı yaptık. Biraz dinlendik. Bizde pişi diye adlandırılan ve özel dini günlerde yapılıp komşulara dağıtılan, yağda kızartılan hamurdan açılmış yuvarlak yassı veya yumru şeklindeki çörek niteliğindeki yiyeceklere, Kazak Türkleri milli ekmeğimiz diyorlar. Domates, salatalık, yumurta kahvaltının demirbaşları arasında yer alıyor. Zeytini kahvaltılarda pek göremezsiniz. Ancak beyaz çikolatamız da yer soframızda yerini almıştı.
İlk ziyaret ettiğimiz kurum Çimkent’in milli kütüphanesi oldu. Bizi girişte, Çimkent Yazıcılar Birliği Başkanı MombekAbdakim Bey karşıladı. Mombek Bey, gün boyunca bütün programlarımızda da bizi yalnız bırakmadı. Biz Çimkent’denayrılıncaya kadar eşlik etti sağ olsun. Kazakistan’ın en büyük milli kütüphanesi olduğunu öğrendiğimiz kütüphanenin, içersinde dolaşırken kayboluyorsunuz desem abartmış sayılmam. O kadar düzenli ve özenle tasarlanmış ki Kazakistan tarihinde yayınlanmış bütün eserleri bulmanız mümkün. Kütüphane yan yana salonlar dizilerek oluşturulmuş. Bu salonlardan birbirine geçiş yapılabiliyor…..
Devamı gelecek sayıda….

Ufo gerçeği (2)

0

Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi ve www.habergunebakis.com İnternet Haber Sitesi köşe yazarı Ressam-Yazar-Bioenerjist Şaziye Aslı Çuahadar’ın Ufo Araştırmacısı- Yazar Kuzey Atacan’la “Ufo gerçeği” konulu yaptığı özel röportaj şöyledir;
İnsanlar dünya dışı varlıklar tarafından kaçırıldıklarını
neden daha çok açıklamaya başladılar?
“Tarih sayfalarında geriye dönüp baktığımızda aslında günümüzde Dünyadışı varlıklar tarafından kaçırıldığını ifade eden kişilere dair birçok yazılı sözlü hatta arkeolojik kanıtlar görmekteyiz. Lakin o günün şartları toplumsal algı ve inanç sistemleri göz önüne alındığında bu yaşanmışlıkların o dönemin şartlarına göre biçimlendirildiklerini ve majisel, paranormal, metafiziksel yaklaşımlarla adlandırıldıklarını görmekteyiz. Üzerinde yaşadığımız Anadolu kaynaklarına ve yaşanmışlıklara baktığımızda bazı yakın karşılaşma ve kaçırılma vakalarının cinlerle, evliyalarla veya benzeri doğaüstü varlıklarla ilişkilendirildiğini görüyoruz. Ama günümüz biliminin ve araştırmalarının hızla ilerlemesi, algı ve bilinçlerdeki uyanışlar, bilgi paylaşım ağlarının artması, elde edilen fiziksel kanıtlar konunun metafizik ve dogmatik inanışlardan çok daha öte olduğunu gözler önüne sermektedir.
Günden güne artan vakalar ve Dünya dışı varlıklarla yakın deneyim yaşayan kişilerin, uzmanların da açıklamaları ile bilinçlenmesi sonucu teklikten çoğula doğru ifşalar hareketi ortaya çıkmış oldu. Kişiler yaşadıkları deneyimleri kendileri gibi deneyimler yaşayan insanlarla paylaşarak bir yandan sorularına yanıt bulmaya çabalıyor diğer yandan da çeşitli şekillerde yaftalanan insanlar kendileri ile aynı deneyimleri paylaşan insanlarla bu travmalarını atlatmaya çalışıyorlar. Bu yüzden paylaşımlar günümüzde oldukça artmış durumda.
Dünya dışı varlıklar kaçırmak istedikleri insanları önceden belirleyip mi seçiyorlar?


Öncelikle şuna bir açıklama getirmek istiyorum. İki kavram kişilerin kafalarının karşımasına sebep oluyor. Bu durumları bilmek ve iki hadiseyi birbirine karıştırmamak gerek.
1- Yakın temas olayları 2- Kaçırılma olayları
Yakın temaslar: Dünyadışı varlıklar ile belirli bir amaç doğrultusunda yaşanan karşılıklı veya çok yakın gözleme dayalı karşılaşmalardır. Bu tarz olaylarda kişiler iradeleri dışında zorla alıkonulmadan gayet samimi bir diyalog ile çoğunlukla yüz yüze yaşanan bilgi alışverişine dayalı bağlantılardır.
Kaçırılmalar: Adı üzerinde “Kaçırılma” bu durumlarda kişi kendi özgür iradesi dışında Dünyadışı varlıklarca kısmen felç durumuna getirilerek birey zorla gemiye “UFO” alınır ve üzerinde çoğunlukla acı veren sonuçlarla karşılaşılan tıbbi müdahalelere maruz bırakılır. Ve bu durum defalarca farklı zamanlarda tekerrür edebilir.
Buna bir açıklık getirdiğimize göre sorunun asıl yanıtına gelecek olursak kaçırılan kişiler özellikle seçilip belirlenmezler. Bunun için özel bir saat veya mekân da gözetmezler. Yapılacak tıbbi işleme göre o an kime denk gelirlerse onları gemiye almaktan kobay misali incelemekten geri kalmazlar. Kaçırılan kişilerin büyük çoğunluğu yapılan işlemler sonrası hafızalı silinerek alındıkları yere veya belli bir noktaya bırakılırlar. İstisnai de olsa kaçırıldıkları halde geri bırakılmayan, bazı uzunları kesilmiş ve alınmış daha sonra cesetleri bulunan birçok vaka da kayıtlara geçmiştir.
UFO’ya alınan kişiler gemi içerisinde ne gibi şeyler görüyor ve yaşıyorlar?
Kısaca anlatmak gerekirse kişi bulunduğu yerden birkaç varlık ve bir ışık huzmesi ile gemi “UFO” içerisine ışınlanarak alınıyor. Ardından alınan kişi yâda kişiler ilk etapta kısmı felç durumunda olduklarını gözlerini hareket ettirebildiklerini bilinçlerinin açık olduğunu fakat vücutlarının uzuvlarını hareket ettiremediklerini belirtiyorlar. Sonra keskin köşeleri olmayan, nemli, bazen kötü kokan ışıklı koridorlardan geçtiklerini ve daha sonra soğuk ve oldukça steril gözüken ameliyathane benzeri bir odaya alındıklarını ifade ediyorlar. Bu ortam araçtan araca fark etse de genellikle robotik birçok donanıma sahip cihazlarla dolu oluyor. Bir çok kaçırılma vakasında bu robotik parçaların ucunda yer alan yadaiçerisinden çıkan kişilerin genital bölgelerine, gözlerinin arkasına, veya boyun kısımlarına giren uzun ince bir tür iğne benzeri bir takım uzantılardan bahsediliyor. Bu sırada griler adı verilen Dünyadışı varlıkların kişi üzerinde önce kendi gözleri sonrada bazı teknik cihazlarla inceleme yapmaya devam ettikleri görülüyor. Olayı yaşayan şahısların bazı ifadelerinde ise onları cam benzeri bir bölmeden izleyen bir takım insanımsı yada bazen peygamber devesine benzeyen oldukça uzun boyunlu orjin varlıkların bulunduğu ifade ediliyor. Tabi bu operasyonlar ve tıbbi çalışmalar kişi üzerinde kişinin bilinci açıkken acılı bir şekilde yapılıyor.


Dünya dışı varlıklarca kaçırılan kişiler bu olayları daha sonraları anımsıyorlar mı?
Kişilerin kaçırılma sonrasında hafızaları neredeyse tamamen siliniyor. O ana dair detaylar unutturuluyor. Fakat zaman içerisinde kişide oluşan ve ortaya çıkan değişimler ve bazı hadiseler yaşanan hadisenin kısmen de olsa anımsanmasına sebebiyet veriyor.
– Tekrar eden rüyalar – Anlık hafıza parlamaları ve o ana dair kısmi görsellerin tezahürü – Aşırı ışıklı ortamlardan korkma – Kayıp zaman dilimleri – Elektronik eşyalarda anlık bozulmalar veya sapmalar- Kulakta veya beyinde duyulan ıslık benzeri uğultu yadabenzeri sesler – Vücutta ortaya çıkan bir takım izler – Kişide sürekli izleniyormuş hissi- Röntgen ve Mr kayıtlarında gözüken vücuda ait olmayan bir takım yabancı nesnelerin görüntülenmesi (Çipler)- Kadınların genital bölgelerinde kendi vücutlarına ait olmayan bazı kimyasal sıvılar ve operasyon izleri. – Oda içerisinde veya nesneler üzerinde bir takım insana ait olmayan el izleri. Bunlar sayabileceklerimizin sadece ufak bir kısmı…
Kaçırıldığımızı nasıl anlarız ve bunu tespit edebiliriz?


Yukarıda saydığımız emareler kişide varsa bunun bir kaçırılma vakası olup olmadığını birkaç teknikle tespit edebiliriz.
1- En önemli çalışma “Hipnoz” yani regresyon çalışmasıdır. Uzman bir kişi tarafından yapılacak geriye dönük bir seans olayı yaşayan şahsın hafızasından silinmiş, anların tekrar hatırlanıp dile getirilmesini sağlayacaktır. Doğru sorular ile yapılacak bir çalışma doğru sonuçlar verecek ve yaşanan o anlar yeniden kişinin bilinçaltından gün yüzüne çıkarak kayıp süreler içerisinde o anları hatırlaması gerçekleşecektir.
2- Röntgen filmleri ve MR görüntüleri kişinin vücuduna yerleştirilmiş takip amaçlı Dünyadışı bir teknolojinin “Çip” olup olmadığını ortaya çıkaracaktır. Alanında uzman bir laboratuarda çıkarılıp incelenen nesnelerin analizleri de bizlere bu vücuda yabancı nesnelerin menşeini bizlere söyleyecektir.
3- Black Light yani “Ultra Viole ışık” ile kişinin odasında veya vücudunda yapılacak bir inceleme de bizlere gözle görülmeyen izleri veya kimyasal bileşenleri tespit etmemizi sağlayacaktır. Bu Işık aynı zamanda Kriminal vakalarda kan izlerinin veya silinmiş gizlenmeye çalışılmış bir takım kimyasal sıvıların tespit edilmesinde de kullanılmaktadır.
4- Manyetik alan ölçer ve Radyasyon ölçer cihazlarla da olay yeri incelemeleri yapılabilir. Çünkü Dünyadışı araçların iniş yaptığı yâda bulundukları noktalarda yüksek oranda radyo aktif serpintiler ve yoğunlaşmalar hatta bazı yerlerde manyetik alan değişimleri de kayıt altına alınmıştır.”

 

KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre: “KKTC ne mutlu Türküm diyen herkesin milli devletidir”

0

KKTC(Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre “Kıbrıs Barış Harekatının” 50.yılı nedeniyle Girne Amerikan Üniversitesinde düzenlenen “Barış Harekatının 50.yılında Türkan Şoray ve Ediz Hun’la Kıbrıs şehitlerini ve gazilerini anıyoruz” etkinliğine katıldı. KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre düzenlenen bu programdaki konuşmasına KKTC’nin kuruluşuna kadar Türk halkının verdiği kararlı ve zorlu mücadeleyi örneklerle anlatarak “KKTC ne mutlu Türküm diyen herkesin milli devletidir” diyerek duygu dolu veciz sözlerle konuşmasını sürdürdü. Başkan Zorlu Töre’nin milli duygu dolu örnek hitabeti ve konuşması programı izlemek için gelen davetlilerin büyük beğeni ve takdirini kazandı.

Artvin ve Trabzon Valilerinin Batum ziyareti

0

Trabzon Valisi Aziz Yıldırım ve Artvin Valisi Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Tornike Rijvadze’yi Batum’da Başbakanlık hizmet binasında ziyaret ettiler. Ziyaret sonrası bir açıklama yapan Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Tornike Rijvadze şunları söyledi;
Trabzon Valisi Aziz Yıldırım ve Artvin Valisi Cengiz Ünsal ile bir toplantı gerçekleştirdik. Ticaret-ekonomik, kültür, turizm alanlarında ikili işbirliğini derinleştirmeyi planlıyoruz.
Görüşmede Gürcistan ile Türkiye arasındaki stratejik ilişkileri ve ortaklığın gelecekteki durumlarını değerlendirdik.”

შეხვედრა გავმართე ტრაპიზონის გუბერნატორ აზიზ ილდირიმთან და ართვინის გუბერნატორ ჯენგიზ უნსალთან.
დავგეგმეთ ორმხრივი თანამშრომლობის გაღრმავება სავაჭრო-ეკონომიკური, კულტურის, ტურიზმის მიმართულებით.
შეხვედრის ფარგლებში განვიხილეთ საქართველოსა და თურქეთს შორის არსებული სტრატეგიული ურთიერთობები და პარტნიორობის სამომავლო პერსპექტივები.

error: Content is protected !!