Çarşamba, Aralık 24, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 163

Resim sanatının tarihçesi

0
  Resim Sanatı, 20.000 yıldan daha fazla, yıllar öncesinde paleolitik dönemde insanların mağara duvarlarına büyü amacıyla çizdikleri at,öküz,ceylan,bizon resimleriyle başlar.Aradan binlerce yıl geçer ve eski Mısır’da ressam ve çizerler bu mağara resimlerini papirüs kağıtlarına ve inançları gereği mezar duvarlarına çizerek resim sanatını geliştirirler.Ve onları izleyen eski Yunanlılar olan Polygnotos, Phidias, Apelles gibi sanat insanlarını görmekteyiz.Daha sonraları Romalıların Yunanlıları taklit ettiklerini görürüz.Buna karşın Ortadoğudaki İslam ülkelerin de ve Uzakdoğuda ki İslam ülkelerinde yörenin özelliklerini taşıyan özgün çizim ve resimleri hayranlıkla izlemekteyiz.
  Batı dünyasına baktığımızda orta çağlarda yüzyıllar süren bir duraklama dönemine girdi sanat ve anlatılacak çok az şey üretildi bu dönemde. Ancak sanatın yeniden dirildiği Rönesans döneminde,”insan hem kendini hem de dünyayı keşfetti” diyen İsviçreli tarihçi Jacob Burckhardt’ın bu sözünün ne kadar da yerinde bir ifade olduğunu görmekteyiz.İnsanın ,insanı tanımladığı ;Leonardo da Vinci, Michelangelo, Raffaello,Tiziano, Correggio, Dürer, Caracci gibi büyük ustaları görmekteyiz sahnede.İnsan tanımlamasında devrim yaptılar bu ustalar.
  Geçen süre içerisinde 17.yy’da bu sefer de Rubens, Velazquez ve Rembrandt’ı görmekteyiz sahnede.18. ve 19. yy’larda suluboya resim fikrini ortaya atan ve geliştiren Turner’i sahne de izlerken; Rokoko, yeni klasikçilik ve ardından ortaya çıkan gerçekçilik ve daha sonrasında izlenimcilik akımlarını görmekteyiz. Ve Günümüzde modern sanat çeşitli isimlerle karşımızdadır.Siz değerli okurlarıma resim sanatının kısaca tarihçesini aktardım..keyifli günler dilerim.

Anne

0
  Şair olmak ayrı bir duygudur. Bu tür insanlar iç dünyalarını dışa yansıtırlar, yaşadıkları anı ve duyguları mısralarla anlatırlar. Yaşayan insan yaşadıklarını ya yazar veya şiirle anlatır. Güzel şiirler, güzel duygulu insanlardan çıkar. Şairler mesajlarını mısralarda anlatır. İşte size şairce düşününen measaj yüklü bir şiir;

  ANNE

  Seni nerde arayayım anne
  Kaybettiğim hastanede mi ?
  Sakladığım
  Karşıyakada mı?
  Ner’de aramalıyım seni anne
  Nar çiçeklerini ne severdin.
  Elbiselerin çıtrıklı olanını,
  Komşulara taktığın isimlere ne demeli,
  Çenesizler, kırmızı urbalılar,minarecigiller,
  Hiç bitmezdi mutfaktaki raf örtüsünün altındaki paralar,
  Ama her harçlık istediğimde “ne yapacağımı “illa sorardın
  Fakültedeydim anne arkadaşlarım vardı,
  Sinemaya gitmek isterdim,yazları denize tatile “evlen öyle git “derdin
  İşine gelmezdi di mi ?
  Ama ağzım burnum akarken okula gitmemi isterdin “git” derdin “açılırsın”
  Hapşırdığında da “ohh açıldım” derdin.
  Her şeyimi bilirdin de hiç yüzüme vurmazdın anne
  Güvercinlerin hala makam odamın camına sabahları konar
  Sana benden havadis taşırlar mı ki anne ?
  Nisanda kırkikindiler vardı sen varken
  Ve sobanın üstünde çinko çaydanlıkta çayımız
  Bakkal Sait’ten bisküit alırdım, her ikindi yarım kilo
  Ders çalışırken mola verirdim demli çay içip onları yerken
  Yağmurun asfalttaki baloncuklarını seyrederdim, ne güzeldi ve toprağın ko kusu
  O zaman kızmazdın di mi anne “ya yere dökülürse …”
  desem de gülerdin artık, o      zaman.
  Bisküitleri yerken,
  Ne severdim zahmetli yemeklerini,
  Kaburga dolmanı, mumbarını,
  İlla ki mantı yoğurtlu sarımsaklı
  Mantının etlerini ben koyardım senin açtığın hamura,
  Ya dolmalar anne
  Hele patlıcan dolman etli
  Parmaklarımı yerdim
  Köfte patatesler,
  Pişerken kaçırdığım kızarmış patatesler
  Sigara böreği yaparken yufkanın kenarını hep ben yerdim pişmeden
  Çamaşır yıkardın ipler dolusu,
  Her çamaşır bahçeye yeniden ip gerdirirdin bana ,
  Ne güzel yardım ederdim,mandalları zevkle verirdim sana büyük iş yaparmışım gibi,
  Kışın donardı bahçede ipteki çarşaflar onları kırmadan toplardım anne.
  Sepeti de ben taşırdım eve.
  Birlikte pazara giderdik anne
  Kaç tur atardık senle
  Daha ucuz,daha taze,daha iyisini senle bulurduk anne ,
  Şimdi ben yalnız gidiyorum,sen yanı başımdasın biliyorsun,görüyorsun beğeniyor   musun ki?
  Televizyon seyrederken su yada çay konulduğunda hep seni anarım anne
  “sesi buraya kadar geldi” derdin.
  “Meksikada çok can gitti” demiştin birgün yine 
  televizyonda bir kovboy filmi   seyrederken
  Ne gülerdik ben ve Zuhal bu lafı her söylediğimizde.
  Senin beni ne kadar sevdiğinden zerre kadar şüphem yoktu anne
  Güvendiğinden,gurur duyduğundan
  Ama ben yarın daha çok severim zannettim seni anne,
  Okul vardı, ders çalışmak vardı
  Oyun vardı arkadaşlar vardı
  İmtihanlar vardı
  İş vardı, güç vardı
  Çalışmak vardı
  Tayinler terfiler başka iller gurbetler ,hizmetler vardı
  Sonra evlilik,çocuklar
  Nasıl olsa annem vardı elbet bir ara severdim annemi
  Şimdi
  Şimdi Yok
  Dokuz ay gık demeden sabırla ,gururla keyifle beni taşıyan,
  Sonra besleyen,sonsuz seven,koruyan ,büyüten,uykusuz kalan
  Kundağımı sımsıkı yapan, kapkalın battaniyelere sarıp kendi üşüyen
  Anneme karşı
  O numunedeki odasında uzanmış yatarken
  -ölse de rahat etse, kurtulsa bu ızdıraplardan- diyip aslında
  (ben de rahatlasam onu    bu halde görmekten ben kurtulsam !!) Diyip
  Altı ay bile tahammül edememekten utanıyorum.
  Annem elini doya doya öpemedim,
  Sevdiğimi yüzüne karşı ağız dolusu söyleyemedim.
  Sana iyi bir evlat oldum mu bilemedim
  Affet beni anne
  Seni üzmemeye çalıştım anne
  İnşallah öyledir anne takdir senin ve Yüce Allahındır.
  Rahmet üzerine olsun nurlar hep mezarına yağsın peygamberin 
  şefaati seninle olsun anne
  Ben senin günahının olduğuna inanmıyorum anne
  İnşallah cennettesindir anne
  Bana da dua et dere kenarında çimenlerin üzerinde seni yine bulayım anne.
                                                                                 Mustafa Kemal ÖZGÜN

Ressam Refik Doğu Özgünden “Palimpsest Hafıza” Resim Sergisi

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Ressam Refik Doğu Özgün Üsküdar Harmony Sanat Sanat Galeresinde 09 Mayıs 2015 tarihinde “Palşimpsest Hafıza” adlı kişisel resim sergisini açıyor. Sergi 31 Mayıs 2015 tarihine kadar açık kalacaktır. Ressam Refik Doğu Özgün kendisini şöyle anlatıyor;
Biçim algısı ve teknik deneyimlerim ile yüzeye çıkmak
  “Palimpsest Hafıza sergisine hazırlanmam benim için oldukça heyecan vericiydi. Resimlerimi oluştururken, hepsini bir arada göreceğim ve benden bağımsız bir şekilde onların da beni izleyeceğini düşlediğim zamanlar oldu. Belirli bir tema oluşturmaktan ziyade biçim ile içeriğin tek bir özde buluşmasını amaçladığımı söylemek isterim öncelikle. Bazen anlatmak istediklerim ve hissettiklerimle boğuştuğumu duyumsarım. Biçim algısı ve teknik deneyimlerim ile yüzeye çıkmak kurtuluşum olur. Yani önce atlarım derin karanlık sulara, ardından yüzmeyi denerim. Yontulmamış bir kayayı yontmaya benzetiyorum resim yapmayı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Prof. Nedret Sekban atölyesinden 2011 yılında mezun oldum. Halen aynı atölyede yüksek lisans eğitimi almaktayım. Atölyemin bana öğretileri, disiplin ve sanata saygı duymayı sağlayan tavrı, benim değerlerimi oluşturdu.
 
                                        
                                            Ressam  Refik Doğu Özgün Resim Sergisi
 
Sergimin teması kültür mekan, doğa ve insan
  Sergimin teması kültür mekan, doğa ve insan. Kültür; insanın iz bıraktığı gerçeklik, mekan ise kültür ile bağlantılı bir kavram. Kişisel birikimlerim ile öznel bir tavırla ele aldığım bu iki yön resimlerimin temasını oluşturmaktadır. İçerik ile biçimin bir öze ulaşmasını, sembolik anlatımdansa bir dönüşümü amaçladım. Mesela hava, sadece bir gökyüzü değil, içinde yaşamı, özü taşıyan, zaman zaman suya dönüşen bir kütle olarak ele alıyorum. Atmosferin içinde sezgisel bir mekan yaratmayı amaçlıyorum. Zamanın kölesi olmuş mekanların içinde, rüzgarın estiği yönde ilerleyen tarih ile kişisel ve toplumsal analizlerde bulunuyorum.
Resimlerimde bir uyanışı düşlerim
  Resimlerimde bir uyanışı düşlerim. Tarih ile devam eden derin uykudan uyanan insanların coşkusu ve kalabalığı beni çok heyecanlandırır. Sanat tarihi içinde de çok kez rastlayabildiğim bu kalabalık sahneleri gördüğümde de aynı heyecan içimi kaplar. Herkesi ilgilendiren, büyük bir hareketin ve kararın içinde olan insanların bazen neşesini bazen de kurtuluş sahnelerini kullandığım çok olmuştur.
 
 
                                                   
                                           Ressam Refik Doğu Özgün Resim Sergisi
 
Parşömeni ne yırtıp atma ne de olduğu gibi saklama
  Palimpsest, siline siline tekrar tekrar kullanılan parşömen kağıdına verilen isim. Yunanca palin (yeniden) ve psestos (kazınmış) sözcüklerinden gelen Latince bir terim. Parşömeni ne yırtıp atma ne de olduğu gibi saklama durumundan bahsedilir. Bellek parşömenin fiziksel varlığının üzerinde katmanlaşarak birikip durur. Her yeni yaz-boz operasyonunda alttakilere ulaşmak biraz daha zorlaşır, ama imkansız hale asla gelmez. Yaptığım hiç bir resim sanat tarihinden ve insanlığın bugüne kadar olan serüveninden kopsun ve sıyrılsın istemem. Benim de o serüvenin bir parçası olduğumu kabul ederim. Bir ayrılma ve sıyrılmaya ihtiyaç varsa bunun kendiliğinden olması mümkün değildir. Bu sıyrılışın adına farkındalık derim. Geçmişin hiç değişmeden tekrarlanmasından kurtuluş ancak, öz bilincin farkındalığı ile mümkün olacaktır.
Karakterlerin değiştiği ama rollerin hep aynı kaldığı bir ütopyada yaşadığımızı düşünüyorum.
Doğduğumdan beri bir çok farklı şehirde yaşadım
  Doğduğumdan beri bir çok farklı şehirde yaşadım. Ailemin mesleği gereği 3,4 yılda bir tayinimiz çıkardı. Büyük bir el ensemden tutar diğer şehre bırakırdı, birden bire orada gözlerim açılırdı. Yeni mekanlara ilk taşındığımızda, eski mekanların çağrışımları ve ön yargıları ile bir süre devam ederdik. Sonra orasını da sahiplenir ve hemen sonra terk ederdik. Son yaşadığım evi, ilk gördüğüm ev gibi sevmeye çabalardım, son sevdiğim insanı ilk sevdiğim insan gibi. Bir türlü kurtulamadım ezberimden. Üniversiteye geldiğimde artık İstanbul’dan bir daha ayrılmayacağımı biliyordum. Palimpsest parşomeni gibi her yeni mekana taşınmamız ile sil baştan yazıp durduğum serüvenimi çok daha kolay gözlemleyebiliyorum ve bir şekilde kendimi yeniden izliyorum resimlerde.
2011 yılında “Atölyem” adlı ilk kişisel sergimi açtım
  Edebiyat benim için çok önemli, felsefi metinler ve çelişkilerin ele alındığı, tezatlıkların kullanıldığı birçok eser benim için çok kıymetli. Dante, Goethe, Shakespeare, George Orwell, Boccaccio, Platon gibi yazarlar benim temel birikimlerimi ve kaynaklarımı oluşturur. Sinema da ise Tarkovski, Passolli, Bunuel, Lars Von Trier resimlerimdeki biçim, içerik ilişkisinde etkili rollere sahipler. Post Empresyonist bir tavrım var ve ekspresyonizme öykünürüm zaman zaman. Günümüz sanatı içinde resimlerimin daha kolay okunabilmesini isterdim. 2011 yılında Sabancı Vakfı bursu ile mezun oldum. aynı yıl “Atölyem” adlı ilk kişisel sergimi açtım. Bir yıl Londra’ da yaşadım, orada karma sergilere katıldım ve sanat tarihi bakımından birikimlerimi zengin tutmaya çalıştım. 2012 den bu yana İstanbul ve Ankara’daki bir çok karma sergide ve sanat fuarlarında yer aldım.”
 
 
                                                       
                                      Ressam Refik Doğu Özgün Resim Sergisi
 
Refik Doğu Özgün, “Palimpsest Hafıza”Resim Sergisi
9 Mayıs-31 Mayıs 2015 Harmony Sanat Galerisi

Kültür ve mekan, doğa ve insan
 Ressam Refik Doğu Özgün, ikinci kişisel sergisini 9 Mayıs Cumartesi-31 Mayıs 2015 tarihleri arasında Harmony Sanat Galerisi’nde sergileyecek. Serginin temaları, kültür ve mekan, doğa ve insan. Sanatçı, insanın iyi/kötü, doğru/yanlış, çirkin/güzel kaygılarından sıyrıldığı bir ütopyada, yargı ve çelişkilerden uzak bir yuvaya, dingin bir öze olan özlemi resmediyor. Sığınaktan öte olan evi, memleketten öte olan toprağı arıyor.
Palimpsest Hafıza
 Özgün, silinerek tekrar tekrar yazılan bir parşömen kağıdına benzetiyor resim serüvenini. Çocukluğundan beri bir çok farklı şehirde yaşayan sanatçı, kişisel yaşam öyküsünü “Palimpsest Hafıza” sergisinde bizlerle paylaşıyor. Parşömeni ne yırtıp atıyor, ne de olduğu gibi saklıyor. Bellek parşömenin fiziksel varlığının üzerinde katmanlaşarak birikip duruyor. Her yeni yaz boz operasyonunda, alttakilere ulaşmak biraz daha zorlaşıyor ama imkansız hale gelmiyor.
Dante ile Dans
  Ressam, tarihin yüzeyine bugünü ekliyor ve çağdaş biçim algısını yeniden yorumluyor. Özgün’ün bugünü Dante ile dans ediyor.
Açılış: 9 Mayıs 2015 Cumartesi, Saat:18:00
Kuzguncuk Mh. İcadiye cad. No: 42 A 34674 Üsküdar/İstanbul

KKTCde Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları

0
Yazan: İlker ÇAKAN
   KKTC’de dün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde hiçbir aday geçerli oyların yüzde 50’sinden bir fazlasını alamadı ve seçim ikinci tura kaldı. 26 Nisan Pazar günü yapılacak ikinci tur seçimde, en çok oy alan bağımsız adaylar Derviş Eroğlu ve Mustafa Akıncı yarışacak ve düğüm çözülecek.
   Bu sonuçla önümüzdeki hafta sonu 26 Nisan Pazar günü yapılacak ikinci tur seçimde, Eroğlu ve Akıncı, Cumhurbaşkanı olabilmek için kıyasıya yarışacak.
KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi tarihinde en düşük katılım, dünkü seçimde görüldü.
YSK’nın internet sitesinden derlenen bilgiye göre kayıtlı 176 bin 916 seçmenin bulunduğu bugünkü seçime 110 bin 298 seçmen katıldı ve katılım oranı yüzde 62.34 oldu.
Oyların adaylara göre dağılımı:
  1.Mustafa Onurer (Kıbrıs Sosyalist Partisi): 423 %0.39
  2. Sibel Siber (Cumhuriyetçi Türk Partisi) : 24.287 %22.54
  3. Kudret Özersay (Bağımsız): 22.873 %21.23
  4. Derviş Eroğlu (Bağımsız): 30.356 %28.18
  5. Mustafa Ulaş (Bağımsız): 256 %0.24
  6. Mustafa Akıncı (Bağımsız): 29.006 %26.92
  7. Arif Salih Kırdağ (Bağımsız): 531 %.0.49
  Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) döneminde 2 kez devlet başkanı, dünküyle birlikte KKTC tarihinde de 7. kez cumhurbaşkanlığı için sandığa giden Kıbrıs Türk halkının bugünkü seçime katılımı düşük kaldı. TAK muhabirinin derlediği bilgilere göre, 1976’da yüzde 88.6 olan katılım oranı, 1981’de yüzde 74.8’e düştü.
  KKTC’nin ilanından sonraki ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı 1985’te katılım yüzde 85.7 oldu. En yüksek katılım 1990’da yüzde 93.48’le görüldü. 1995’teki seçimin ilk turunda yüzde 85.13, ikinci turunda yüzde 80.12 olarak kayıtlara geçti.
2000 yılında seçime katılım oranı yüzde 81.02, 2005’te yüzde 69.58, 2010’da ise yüzde 76.3 olarak gerçekleşti.
  UBP ve DP-UG’nin desteklediği bağımsız aday ve şu anki Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu 30 bin 356 oy ve yüzde 28.18 oy alarak seçimi birinci sırada tamamladı.
TDP ve BKP’nin desteklediği bağımsız aday Mustafa Akıncı ise 29 bin 6 oyla yüzde 26.92 oy aldı.
  Anayasa’nın 99. maddesine göre, Cumhurbaşkanı seçilebilmek için seçimde kullanılan geçerli oyların yüzde 50’sinden bir fazlasını almak gerekiyor. Yüksek Seçim Kurulu, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu için yeni bir takvim açıklayacak.
İKİNCİ TURA KALAN 3. SEÇİM
  KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi tarihinde dünkü seçim, 1995 ve 2000 yıllarındaki seçimlerin ardından ikinci tura kalan üçüncü seçim oldu.1995 yılında ikinci tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Rauf R. Denktaş ile Derviş Eroğlu yarışmış ve ikinci turun galibi Denktaş olmuştu.
2000 yılındaki seçimde de yine Denktaş ve Eroğlu ikinci tura kalmış ancak Eroğlu’nun ikinci tur öncesi adaylıktan çekilmesiyle, ikinci tur seçim yapılmadan Denktaş Cumhurbaşkanı ilan edilmişti.
Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarına göre bağımsız aday, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Gazimağusa ve İskele’de; bağımsız aday Mustafa Akıncı ise Lefkoşa, Girne ve Güzelyurt’ta yarışı ilk sırada tamamladı.
İlçelere göre oy dağılımları şöyle:
LEFKOŞA
  Toplam Sandık Sayını : 213 Toplam Seçmen Sayısı: 55.764 Açılan Sandık Sayısı: 213 Açılan Sandıklardaki Toplam Seçmen Sayısı: 55.764 Oy Kullanan Seçmen Sayısı: 35.592 Seçime Katılım Oranı% : 63.83 Oyların Adaylara göre dağılımı:1.Mustafa Onurer (Kıbrıs Sosyalist Partisi): 135 %0.392. Sibel Siber (Cumhuriyetçi Türk Partisi) : 7.427 %21.323. Kudret Özersay (Bağımsız): 8.091 %23.234. Derviş Eroğlu (Bağımsız): 7.971 %22.885. Mustafa Ulaş (Bağımsız): 107 %0.316. Mustafa Akıncı (Bağımsız): 10.894 %31.277. Arif Salih Kırdağ (Bağımsız): 212 %.0.61
GAZİMAĞUSA
  Toplam Sandık Sayını : 178 Toplam Seçmen Sayısı: 45.993 Açılan Sandık Sayısı: 178 Açılan Sandıklardaki Toplam Seçmen Sayısı: 45.993 Oy Kullanan Seçmen Sayısı: 28.171 Seçime Katılım Oranı% : 61.25 Oyların Adaylara göre dağılımı:1.Mustafa Onurer (Kıbrıs Sosyalist Partisi): 102 %0.372. Sibel Siber (Cumhuriyetçi Türk Partisi) : 6.379 %23.283. Kudret Özersay (Bağımsız): 6.177 %22.544. Derviş Eroğlu (Bağımsız): 8.723 %31,835. Mustafa Ulaş (Bağımsız): 55 %.0.26. Mustafa Akıncı (Bağımsız): 5.849 %21.347. Arif Salih Kırdağ (Bağımsız): 118 %0.43
GİRNE
  Toplam Sandık Sayını : 140 Toplam Seçmen Sayısı: 35.397 Açılan Sandık Sayısı: 140 Açılan Sandıklardaki Toplam Seçmen Sayısı: 35.397 Oy Kullanan Seçmen Sayısı: 21.472 Seçime Katılım Oranı% : 60.66 Oyların Adaylara göre dağılımı 1.Mustafa Onurer (Kıbrıs Sosyalist Partisi): 68 %0.322. Sibel Siber (Cumhuriyetçi Türk Partisi) : 4.264 %20.213. Kudret Özersay (Bağımsız): 5.410 %25.654. Derviş Eroğlu (Bağımsız): 5.400 %25.65. Mustafa Ulaş (Bağımsız): 35 %0.176. Mustafa Akıncı (Bağımsız): 5.824 %27.617. Arif Salih Kırdağ (Bağımsız): 94 %0,45
GÜZELYURT
 Toplam Sandık Sayını : 84 Toplam Seçmen Sayısı: 20.811 Açılan Sandık Sayısı: 84 Açılan Sandıklardaki Toplam Seçmen Sayısı: 20.811 Oy Kullanan Seçmen Sayısı: 13.293 Seçime Katılım Oranı% : 63.87 Oyların Adaylara göre dağılımı:1.Mustafa Onurer (Kıbrıs Sosyalist Partisi): 69 %0.532. Sibel Siber (Cumhuriyetçi Türk Partisi) : 3.033 %23.343. Kudret Özersay (Bağımsız): 1.586 %12.24. Derviş Eroğlu (Bağımsız): 3.990 %30.75. Mustafa Ulaş (Bağımsız):28 %0,226. Mustafa Akıncı (Bağımsız): 4.219 %32.477. Arif Salih Kırdağ (Bağımsız): 70 %0.54
İSKELE
  Toplam Sandık Sayını : 78 Toplam Seçmen Sayısı: 18.951 Açılan Sandık Sayısı: 78 Açılan Sandıklardaki Toplam Seçmen Sayısı: 18.951 Oy Kullanan Seçmen Sayısı: 11.770 Seçime Katılım Oranı% : 62.11 Oyların Adaylara göre dağılımı:1.Mustafa Onurer (Kıbrıs Sosyalist Partisi): 49 %0.432. Sibel Siber (Cumhuriyetçi Türk Partisi) : 3.184 %27.923. Kudret Özersay (Bağımsız): 1.609 %14.114. Derviş Eroğlu (Bağımsız): 4.272 %37.475. Mustafa Ulaş (Bağımsız): 31 %0.276. Mustafa Akıncı (Bağımsız): 2.220 %19.477. Arif Salih Kırdağ (Bağımsız): 37 %0.32

Sen gittiğinde

0
  Şair olmak ayrı bir duygudur. Bu tür insanlar iç dünyalarını dışa yansıtırlar, yaşadıkları anı ve duyguları mısralarla anlatırlar. Yaşayan insan yaşadıklarını ya yazar veya şiirle anlatır. Güzel şiirler, güzel duygulu insanlardan çıkar. Şairler mesajlarını mısralarda anlatır. İşte size şairce düşününen measaj yüklü bir şiir;

SEN GİTTİĞİNDE

Gittiğin andan beri ev bomboş
Ve ben yetim kaldım

Tüm pencereler kapalı
Kavanozlar öyle duruyor
Tencereler tabaklar ve tavalar hiç kullanılmadılar
Ne bir yemeğin kokusu
Ne yemekten sonra içilen keyif çaylarının dumanı yok
Ocağın altı hiç kısılmıyor
Mutfaktan tıkırtı bile gelmiyor

Hiçbir çekmece açılmadı
Tüm kıyafetler yerli yerinde
Elbiseler askıda
Takı kutusu iğne kutusu hepsi öylece duruyorlar

Balkon hiç yıkanmadı
Tozlar birikti
Yaza çıkar mı ki bu çamur siyah ve kirli
Tavla da oynanmıyor ki
Zarlar düşsün sokağa

Terliklerin hala antrede yan yana
Banyoda şampuan senin bıraktığın gibi duruyor
Diş fırçanda öyle
Aynada gözlerin
Tarakta sarı saçların
Çiçekli çay bardaklarının anlamı yok sensiz
Kahve cezveleri fincanlar ters çevrilmiş
Kahve kokmuyor artık salon
Kitapların katlanmış sayfaları
Rüya tabirleri

Yaprak dökümü
Binbir gece
Bıçaksırtı
Ve hatırla sevgili
Bizim evin halleri
Kuaförün cd’cin seni sorar


Sabah ilaçları cam su bardağı baş ucunda

Vedalar
Karşılaşmalar
Kapı zili ve konuşmalar
Asansörün kapısı

Pazar listesi alışveriş listesi
El yazıları
Mutfak camında bekleyen sarışın kız
Ellerin gözlerin saçların

Kapının arkasına asılı bornozun
Resimlerin duvarda
Hep sarılmışsın çocuklara
Yürüdüğün kaldırımlar vitrinler
Selam söyleyen dostların

Sen gittin
Çok kişi gitti
Bir ağır işçi
Bir temizlikçi
Bir bakıcı
Bir aşçı
Bir anne
Bir hanımefendi
Bir sevgili
Bir arkadaş
Bir sırdaş
Güvenilen sırtını dayayacağın
Dizinde utanmadan ağlayacağın
Çok iyi biri

Çok kişi gitti evden ve ben yetim kaldım

                                                         Mustafa Kemal ÖZGÜN

Avrupa oyunları; neden Azerbaycan?

0
  Olimpiyat oyunlarının anavatanı sayılan Avrupa kıtasında ilk kez yapılacak Avrupa oyunlarının Azerbaycan’da yapılması büyük tarihi olay, ülkemizin imza attığı uluslararası başarılardan biridir. Bu başarının elde edilmesine etki eden başlıca faktör Azerbaycan’ın laik arenada kazandığı başarı, tuttuğu yeri ile ilgilidir. Bağımsızlık kazandıktan sonra etkin ve dış siyasetinin uygulanması, ikili ve çok taraflı ilişkilerin geliştirilmesi dünya devletlerinin Azerbaycan’a olan itimadının artması ile sonuçlanmıştır. Dikkate almak gerekir ki, buna kadar cumhuriyetimiz birkaç kez uluslararası dikkati kendi üzerine toplamayı başardı. 2011 yılından BM olmayan daimi üyesi olarak başlayan 2 yıllık etkin faaliyet, 2012 yılı Eurovision şarkı yarışmasının Bakü’de yapılması, FİFA U-17 Kadınlar arası dünya şampiyonası, 2013 Azerbaycan’ın milli uyduya sahip sayılı devletler listesine olması, ayrıca BEİD Dırmanma üzere Dünya Kupası ve “F2 Bakü Grand Pri” yarışları, 2014 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine başkanlık etmesi vb. bu gibi adımlar Azerbaycan adının sıkça duyulması olanağını ortaya çıkarmıştır. Çağdaş Azerbaycan birçok uluslararası önlemlere, konferanslara, hem spor, hem de diğer odaklı dünya ve Avrupa şampiyonalarına ev sahipliği yapmakla yönlü gelişimini kanıtlamıştır. Arka arkaya yapılan spor yarışları Bakü’nün daha büyük ölçekli yarışlara ev sahipliği yapmak imkanlarını, ayrıca uluslararası güveni artırdı.
Spor tarihsel halkımızın milli manevi değerlerinden birine dönüşmüştür. İster SSCB bünyesinde, gerekse bağımsızlık döneminde sporcularımız başarılı performansları Azerbaycan sporunu dünyaya tanıtmıştır. Özellikle bağımsızlığımız elde ettikten sonra spor milli ruhla yoğrularak daha da perspektif olmuştur. Azerbaycan Cumhurbaşkanının kararı ile 2012 yılı ülkemizde “Spor Yılı” ilan edilmiş ve bu yıl Azerbaycan sporu için bir takım olağanüstü olaylarla akılda kalmıştı. Özellikle, Londra Olimpiyatlarında sporcularımızın başarılı performansları Azerbaycan sporunun varlığını ispatlamıştı.
 Bugün Azerbaycan’da çok yüksek düzeyde oluşturulan spor altyapısı mevcuttur. Spor başarıyla, hızla gelişiyor. Sporun kitlesinin artması sağlanıyor ve Azerbaycan’da Olimpiyat hareketi çok yüksek düzeye getiriliyor. Dünya şampiyonaları, Olimpiyat oyunlarında, Avrupa şampiyonaları bayrağımız dalgalanıyor. Yıldan yıla sporcularımız başarıları, madalya sayısı artıyor. Bu da doğrudan ülkemizin spor şöhretinin yükselmesine, Azerbaycan’ın dünyada ve Avrupa’da spor devleti olarak tanınmasına olanak sağlar. Tesadüf değildir ki, bu başarı Avrupa’da tutacak ilk oyunların Azerbaycan’da yapılması için lojistik zemin hazırladı. Avrupa Oyunlarının Azerbaycan’da yüksek düzeyde organize edilmesi amacıyla Cumhur Başkanın kararı ile oluşturulan Organizasyon Komitesinin yorulmak bilmeyen etkinlikleri yok sayılamaz.
Spor oyunlarını “siyasi oyun” olarak kullananlar …
  Azerbaycan bugün uluslararası arenada başarılar kazanmış, hızlı ekonomik-siyasi gelişimi ile laik dikkat çekmeyi başarmıştır. Azerbaycan’a karşı olan ilgi taraflı değildir. Malumdur ki, devletin başarıları diğer devletleri hiç de hep iyi anlamda “ilgilendirmiyor”. Her bir başarı kendi peşinde belli karışıklıkları getiriyor. Çünkü devletin başarısı bununla barışa bilmeyenlerin uğursuzluğudur. Zafere engel olmaya çalışan güçler daha da etkin hale, ister iç, gerekse dış “propaganda makinesi” (NM) çalışmaya başlıyor.
  Avrupa Olimpiyat Komitesi Azerbaycan’da l Avrupa Oyunları’nın yapılması ile ilgili karar alındıktan sonra geçen dönem içinde oyunların yüksek düzeyde düzenlenmesi ile ilgili oluşturulan Organizasyon Komitesi bu önemli uluslararası spor etkinliğinin unutulmaz şekilde uygulanması amacıyla önemli çalışmalara imza atıyor. Yeni oluşturulan ve mevcut spor tesislerinin esaslı onarım çalışmalarının bugünkü hızı ve seviyesi, hazırlık çalışmalarının zamanında tamamlanacağına eminlik kazandırmaktadır. Fakat, ne yazık ki, ülkemizin bu başarısı bir kısım iç ve dış güçler tarafından tahrif edilmeye başlanılmıştır. Yerli ve yabancı medyada gerçeğe uygun olmayan, önyargılı paylaşılan bilgiler oyunlar öncesi Azerbaycan’ın imajının bozulmasına yönelik adımlardır.
  İlk önce değinelim ki, “sapı kendimizden olan baltalar” a – ki, daima “milli birlik” çağrısı altında kişisel ilgi ve çıkar uğruna çalışan iç kuvvetlere. Avrupa oyunlarına az bir zaman kala ülke genelinde panik yaratmak, dünya kamuoyunun dikkatini Azerbaycan’a yöneltmek amacıyla bu güçler tarafından çeşitli tarz “şov” lar hazırlanıyor. Şeffaf ve açık olmayan önyargılı bilgiler, videolar yerel internet sitelerinde, sosyal ağlarda paylaşılıyor. Soru şudur: bu mudur milliyetçilik? Devlet hakkında doğru olmayan bilgileri dünya kamuoyuna duyurmak, devletin ifşasına çalışmak… Bu etkinliğin arkasında duran motif milli sevgimi, yoksa kişisel arzu? Devletine, milletine bağlı olan her bir sivil siyasi kimliğine bakılmaksızın devletinin başarılarını daha da kabartmalı. Milli gurur ve sevgi hissi ile göstermelidir. Avrupa oyunları sadece Avrupa, hem de dünya tarihine Azerbaycan adını kazıyacaktır. Hiçbir dayanağı olmayan, yanlış bilgilerle bu oyunları lekelemek değil, Azerbaycan’ın bu oyunları layıkıyla geçirmesi, ülkemizin daha gerçekçi tanınması için emek gerekir. Yurtiçinden panik yaratmakla dış güçlerin desteğine “ihtiyaç duyan” iç kuvvetler periyodik dış medya için veritabanı rolünü oynuyor. İlginç burasıdır ki, milli ruhtan öte, Ermeni şahısların birliğinden toplanan bu güçler Karabağ konusunda bu “büyük birliği” gösteri etmiyorlar. Karabağ gerçeklerinin dünyada yayılmasına yardımcı olmuyorlar, sonra ise milli rifahtan dem vuruyorlar. Yalan çıkışlarla dikkat çekmeye çalışanların etkinliği aslında satmak ve yalancılık yapmaktır! Bununla Azerbaycan’ı istemeyen bir grup dışı güçlerin de “telaşlanma” için imkan sağlayacaktır.
 İngiltere’nin “Amnesty International” örgütünün l Avrupa Oyunlarını boykot çağrısı, oyunlara hazırlıkla ilgili gerçekleştirilen etkinlikler hakkında dezinformasiyaların dolaşıma bırakılması, yabancı medyada isteğe yerleştirilen önyargılı, önyargılı materyaller ve diğer konular bu girişimlerin bariz örnekleridir “. Tüm bunlar ülkemize karşı önyargılı tutum sergileyen dış güçlerin faaliyetidir. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, özellikle Almanya, Fransa gibi gelişmiş devletlerde Avrupa oyunları ile ilgili siyah PR belli anlamda verimli çalışmaktadır. Resmi devlet tutumunun olmamasına rağmen Avrupa oyunlarının boykot edilmesi yönünde “telaşla” çalışan güçler mevcuttur. Batı’nın önyargılı tutumu anlaşılandır. Çünkü bugün dünyada Ermeni lobisi denilen ve aslında Batı ve ABD’de kendi mührünü vuran bir korsan grup mevcuttur. Özellikle de lobinin Avrupa’nın demokrasi, eşitlik, adalet çağrısında bulunan ülkesi Fransa tarafından beslenilmesi Fransa’nın önyargılı tutumunun izahına açıklık getiriyor. Maalesef, insan eşitliğinden, her türlü ayrımcılık yapılmamasından konuşan Batı Hıristiyan faktörünü kendi politikasından kenarlaştıra bilmiyor. Ülke liderinin da sürekli vurguladığı gibi çifte standartlar bugün Batı dünyasının önde gelen politikasıdır. Hümanizm taraftarı olan Batı milyonlarca mültecinin kendi doğma el-obalarından iadesi için yıllardır kararlı bir adım atmıyor, insanlık dışı Ermeni cinayetleri halen cezasız kalıyor, ama ne içinse Batı’nın bazı dairelerine Avrupa oyunlarının ifşası meselesi daha ilginçtir. Çünkü Batı demokrasinin, ifade özgürlüğünün hakimliği “altındadır”. Milyonlarca Azeri’nin feryadı Batı için etkili değildir, fakat Azerbaycan’da iç istikrarı bozmak, “demokrasi” yaymak daha etkilidir. Nitekim günümüzde Mısır’da, Libya’da, Suriye’de, Irak’ta vb. devletlerde biz bu “demokrasi” ni daha açıkça görüyoruz.
  Spor oyunlarından herhangi bir “siyasi oyun” olarak yararlanmaya çalışan ister yerli, gerekse yabancı güçlerin tüm girişimleri yine de sekteye uğrayacak. 2012 yılı da ülkemiz için önemli bir etkinlikle akılda kalmıştı: “Eurovision şarkı yarışması”. Bu tedbir arifesinde de ülkemizin imajını zedelemeye niyetlenecek bir takım gösteriler, aktiviteler gerçekleşmişti. Fakat bu arzuda olanlar için fiyasko kaçınılmaz oldu. Sonuç ortada; Azerbaycan muteber önleme olağanüstü şekilde ev sahipliği yaptı, mentalitemize özgü misafirperverlik Eurovision tarihinde de ilke imza attı. Esas işi söze yok, faaliyete vermek gerekir. Çünkü sonuç tahrif edilemez, faaliyet, emek, zahmet kendi sonucunu verecek ve Bakü Avrupa oyunları Avrupa tarihinde ilk ve vazgeçilmez bir ırk olarak kutlanacak.
Avrupa oyunları; sonucu
 24 yıllık bağımsızlık tarihimize rağmen başarılarımız daha çok yıllar tarihi olan birçok devletlerin başarılarından daha fazladır. Bu, Azerbaycan’ın kendi gücüne edindiği, akıl gücüne yönettiği bağımsızlığının sonucudur .Bakü’de Avrupa oyunlarında Avrupa’nın 49 ülkesinden 6000’den fazla sporcu 20 spor dalında mücadele edecek. Etkinlik:
  – Azerbaycan’ın uluslararası nüfuzunun güçlenmesine;
  – Ülkemizin turizm potansiyelinin yayımlanmasına;
  – Azerbaycan’ın artan ekonomik-siyasi gelişmesinin tanıtılmasına;
 -Milli-manevi değerlerimizin (eski ve zengin kültürümüzün, milli mutfağımızın, misafirperverlik gibi kendine özgü yüksek kalitemizin vb.) Avrupa toplumuna sunmalarına;
  – Multikulturalizmin, hoşgörülü ortamın hakim olduğu Azerbaycan’ın tanıtılmasına;
 -Doğu ve Batı’nın beşiği, medeniyetler diyalog mekanı olan Cumhuriyetimizin objektif şekilde değerlendirilmesine imkan sağlayacaktır.
  Gerçekleşen çeşitli etkinliğin temel amacı oyunların maksimum şekilde planlı, lojistik organizasyonu, genç, bağımsız, dinamik gelişen Azerbaycan’ın ister spor, isterse de ekonomik-siyasi alanda başarılı olduğu büyük başarıların göstergesidir. Gerçekleştirilen amaçlı faaliyet şöyle demeye olanak veriyor ki, 2015 yılı oyunları ister kurumsal, ister yapısal, gerekse de bölgesel açıdan unutulmaz olacak Azerbaycan bu itimadı da doğrultacaktır. Avrupa Oyunları’nın başarılı organizasyonu, böyle prestijli oyunları geçirmeye muktedir olduğumuzu bir daha kanıtlayacak, cumhuriyetimiz kendi adını tarihe düşürecektir.

Sanat hayatımızın bir parçası

0
  Yaşam için daha iyi bir amaç,bir anlam aramak sorumlulukların en güzeli değil midir değerli okurlarım.Öğrenmek,araştırmak,özgür olmak yaşamın amacı olmalıdır diye düşünüyorum.
  Milyonlarca insan kitap okuyor, müzik dinliyor, tiyatroya,sinemaya gidiyor.Neden?Oyalanmak,eğlenmek,vakit geçirmek,dinlenmek istiyor demek boşta kalan kelimeler olur kanısındayım.Hiç düşündünüz mü acaba neden bir insan karanlık bir salonun aydınlatılmış salonunda her şeyin oyun olduğunu bildiği halde soluğu kesilircesine odaklanıyor bu oyunun parçasına?
  Demek ki insan bütün olmak istiyor. yaşamının kopmuşluğundan kurtulmak, sınırlarını aşmak,daha bir doluluğa daha anlamlı bir dünya özlemini çekiyor.Tekniğin en uzak burçlarına,atomun en gizli derinliklerine yönelmek sınırlı olan benliğinin dışına sanatla birleştirip toplumsallaşmayı öngörüyor.Sanatın insanı kendine bağlaması gerçekliğin kendine bağlamasından daha başkadır.
Bir sanat yapıtı seyirciyi eyleme katar, karar vermesini sağlar. Sanat insanın dünyayı tanıyıp değiştirebilmesi için gereklidir. Sanat, toplumsal ilişkilerin gelişmesine yarar.usta olan sanatçı gereklidir topluma.Toplumsal görevini unutmaması için de sanatçıyı uyarmak da toplumun görevidir.
  Okullarımızdan başlayarak bu bilincin toplumumuzda aşılanmasından yanayım. Günümüz *teknoloji olsun,uyuşturucu , bonzai ,sigara v.b. kötü alışkanlıkları gördükçe sanat daha da bir önem kazanmakta.Çünkü sanat mutlu olmanın anahtarıdır.Boşluğa düşen insanın farkındalıklarını keşfetme yoludur.
İnsan sanatın içerisinde yer aldıkça buradan ne kadar çok şey öğreneceğini görüyor.Çünkü sanatla uğraşan insanların hep bir öğrenme,keşfetme çabası içerisinde olduğunu görüyor.İnsan ne istediğini,ne yaptığını bildiği sürece başarıyı elde edebiliyor.sanatın insan doğasını güzelleştirdiği,hoşgörüyü getirdiği,keşfetme algısına vardığı bir yolculuktur.Bu yolculuk esnasında kendini bulması da kaçınılmazdır.
  Bir ülkenin güçlü olabilmesi için sanatın gerekli olduğu düşüncesindeyim.
Bazı cümleleri Ernest Fichner’in Sanatın Gerekliliği adlı kitabından alıntıladım değerli okurlarım…sevgi,saygı ve selamla

Giresunda derneklere proje desteği eğitimi

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Giresun Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü tarafından, İçişleri Bakanlığı Bütçesinden Derneklere Yönelik Proje Yardımları ve Proje Destek Sistemi’nin (PRODES) eğitim ve tanıtım toplantısı yapıldı. Giresun Valiliği toplantı salonunda düzenlenen tanıtım toplantısına; Vali Yardımcısı Yüksel Çelik, İçişleri Bakanlığı Dernekler Denetçisi Murat Kırçova, Giresun İl Dernekler Müdürü Nazan Aydoğan ve dernek yöneticileri katıldı.
  Toplanın açılışında bir konuşma yapan Vali Yardımcısı Çelik “Proje desteği tanıtım toplantısı için bu toplantı tertiplendi. İnanıyorum ki bundan çok istifade edin. Hem derneklerimize hem ilimize faydalı sonuçlar elde edilir. Gelişmiş toplumların seviyesine örgütlü toplum olma fayda örülüyor. Ne kadar çok örgütlü derneğimiz, sivil toplum kuruluşumuz olduğu takdirde. Orada demokrasinin ne kadar geliştiğinin göstergesi olarak kabul edilmektedir. İlimiz Karadeniz bölgesinde sivil toplum kuruluşu sayısı olarak önde gelen illerden bir tanesindir. Burada hepinizi güzel bir katkısı, emeği var. Dernekler, genellikle başkan ya da üyelerin desteği ile aidatlarıyla ayakta duruyor. Bakanlığımızın 2010 yılından beri uyguladığı sivil toplum kuruluşlarına destek programında istifade etmeniz, inanıyorum ki size ciddi bir katkı sağlayacaktır. Bu proje eğitiminden sizlerin azami istifade etmenizi istiyoruz. Buradan en iyi şekilde yararlanmaya bakalım.” dedi.
  Toplantıda, İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı Denetçisi Murat Kırçova, İçişleri Bakanlığı Bütçesinden Derneklere Yardım Yapılması Hakkında Yönerge kapsamında derneklere hazırladıkları projeleri gerçekleştirmek üzere mali yardım yapıldığını belirterek, desteklenecek proje konularının her bütçe yılında İçişleri Bakanlığı tarafından belirlendiğini, İçişleri Bakanlığınca yapılan yardımlardan faydalanmak isteyen derneklerin, projelerini Başvuru Rehberine göre hazırlamaları ve 07 Mayıs 2015 tarihine kadar Proje Destek Sistemi (PRODES) üzerinden elektronik olarak müracaat etmeleri gerektiğini ifade etti.İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı Denetçisi, dernek temsilcilerini Proje Destek Sistemi ile ilgili bilgilendirerek, 2015 yılı içinde desteklenecek projeler hakkında bilgi verdiler ve başvuru rehberine uygun olarak hazırlanmamış projelerin değerlendirmeye alınmayacağının da altını çizdi.
2015 yılı için 21 milyon TL. ödenek
  İçişleri Bakanlığınca 2015 yılı için bütçesinde 21milyon 200 bin TL, dernek projeleri için ödenek ayrıldığı, bakanlıktan talep edilebilecek yardım miktarının ise en az 5 bin TL en çok 150 bin TL olduğu,
2015 yılında içinde;
 -Aile ve toplum değerlerinin korunması ve geliştirilmesine yönelik projeler,
 -İnsan hakları ve demokrasi bilincinin yaşatılması ve etkin hale getirilmesine yönelik projeler,
 – Karar alma mekanizmalarına katılım, kamu-sivil toplum diyaloğunun arttırılması ve aktif vatandaşlık konulu projeler,
 -Toplumda huzur ve barışı temin etmek üzere farklı toplum kesimleri arasında uzlaşı, işbirliği ve etkileşimi artırmaya yönelik projeler,
  -Toplumun farklı kesimleri arasında işbirliği ve etkileşimi arttırmaya yönelik projeler, 
 -Gençlerin, kadınların ve engellilerin girişimciliğini, liderlik vasıflarını ve istihdamını arttırmaya yönelik projeler,
 -Çocuklar, gençler, kadınlar, engelliler, maddi durumu iyi olmayan ve sosyal risk altındaki gruplara yönelik projeler,
 -Kültür, tarih ve medeniyet değerlerinin korunması, geliştirilmesi ve ihyasına yönelik projeler,
 -Gazilerimize ve Şehit yakınlarına yönelik projeler,
 -Eğitim, kültür, sağlık, spor ve madde bağımlılığı ile mücadeleyi konu alan sosyal içerikli projelerin, destekleneceği belirtilerek, toplantı soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.

KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi 2015

0

Haber: İlker ÇAKAN
  KKTC’de 19 Nisan Pazar günü Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. 7 adayın yarışacağı seçimde, 176 bin 916 seçmen, 693 sandıkta, 08.00 – 18.00 saatleri arasında oy kullanabilecek.Adaylardan birinin ilk turda seçimi kazanması için, kullanılan geçerli oyların yarıdan 1 fazlasını alması gerek. Hiçbir adayın bu oy oranına ulaşamaması halinde, seçim, 26 Nisan’da, en çok oy alan 2 aday arasında yeniden yapılacak. Seçimin gayri resmi bilgileri ve nihayetinde sonucu, Yüksek Seçim Kurulu’nun “www.mahkemeler.net” isimli sitesinde yayınlanacak. Yakın Doğu Üniversitesi’nin “www.umitilhan.com/cum2015/index.asp” adresine girildiğinde de ayni bilgiler görülebilecek. Oy verme günü saat 19.00’a kadar seçim ve seçim sonuçlarına ilişkin her türlü haber, yorum ve açıklamanın yayını yasak olacak.
Adaylar nerede ne zaman oy kullanacak
  Adaylardan, Dr. Derviş Eroğlu Gazimağusa Polatpaşa İlkokulu 34 numaralı sandıkta saat 10:00’da, Kudret Özersay Bayraktar Türk Maarif Koleji 85 no’lu sandıkta saat 09:30’da, Mustafa Akıncı Şehit Ertuğrul İlkokulu 213 numaralı sandıkta saat 11:00’de, Dr. Sibel Siber ise Şehit Tuncer İlkokulu 134 numaralı sandıkta saat 11:00’de oy kullanacak.

 

Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin 34. sayısı çıktı

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da 05.07.2011 tarihinde yayın hayatına başlayan ve yaklaşık 4 yıldır yayın hayatına devam eden, Türkiye temsilciliğini de Habergünebakış Sitesinin yaptığı (www.habergünebakis.com) Karadeniz Bölgesinin Türkçe-Gürcüce dilinde onbeş günlük olarak yayınlanan tek gazetesi olan ve Gürcistan-Batum, Artvin, Rize, Trabzon, Giresun’un Ordu, Samsun illerinde dağıtımı yapılan uluslararası “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi”nin 34. sayısı çıktı. Kuşe kağıda baskılı, haftalık tirajı 8.000 ve 8 sayfa renkli olarak yayınlanmaktadır.
 
           
 
 
         
           Haberci Gazetesi 1.sayfa    Haberci Gazetesi 2.sayfa    Haberci Gazetesi 3.sayfa
 
        
                Haberci Gazetesi 4.sayfa  Haberci Gazetesi 5.sayfa Haberci Gazetesi 6.sayfa
 
                                
                                     Haberci Gazetesi 7.sayfa   Haberci Gazetesi 8.sayfa
error: Content is protected !!