Çarşamba, Aralık 24, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 162

Ordu-Giresun Havalimanı açıldı

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Türkiye’nin ve Avrupa’nın deniz üzerine kurulan tek havalimanı olma özelliğini taşıyan Ordu-Giresun Havalimanı’nın resmi açılışı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı törenle yapıldı. Törende Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli de hazır bulundu.
  Törende halka hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
, şunları söyledi:

“Bugünün Ordu ve Giresun için tarihi bir gün olduğunu ifade ederek, “Bugün olmaz denilenin olduğu, yapılamaz denilenin yapıldığı, bitmez denilenin bitirildiği bir gün. Gözün aydın olsun Ordu, gözün aydın olsun Giresun, gözün aydın olsun Karadeniz”
diye konuştu. “Başbakanlığım döneminde Sinop’ta havalimanı yoktu, çalışmıyordu. Sinop Havalimanı’nı bitirdik, açtık ardından Kastamonu’da yoktu Kastamonu’da havalimanını açtık. Aynı şekilde Samsun Havalimanı’nı hamdolsun açtık. Şimdi mutluyuz. Zira Ordu-Giresun Havalimanı’nı açıyoruz.” diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ise konuşmasında;
Aziz Ordulular, değerli Giresunlular, bu havaalanı inşallah kazasız belasız nice yolculuklara şahit olacak. Havaalanına gelen ve giden yolculuklar dışında bir de milletlerin yolculukları var. Milletlerin tarih içindeki büyük yolculuğu… 1071 Malazgirt, 1453 İstanbul’un fethi, 1923 Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması…” diye konuştu.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli ise Ordu-Giresun Havalimanı yapımının talimatının 2010’da verildiğini anımsatarak, “O talimatı verdiğiniz gün Giresunluların ve Orduların 50 yıldan beri hayal ettiği bu proje gerçekleşme aşamasına geldi. Size minnettarız Sayın Cumhurbaşkanım” diye konuştu.
  Ordu ve Giresun’un 50 yıl boyunca hayallerinin suiistimal edildiğini ifade eden Canikli, söz konusu havalimanının yapımıyla ilgili ilk defa 1964’te o zamanki hükümet tarafından, daha sonra da farklı hükümetler tarafından defalarca söz verildiğini ancak bu yatırımın gerçekleştirilemediğini kaydetti. Canikli, “Sayın Cumhurbaşkanım, sizin talimatınızla ve bu projenin sonuçlandırılmasını takibinizle, bu proje gerçekleştirildi”dedi.
  Erdoğan, konuşmasının ardından eşi Emine Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile eşi Sare Davutoğlu,Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ve yerel yöneticilerle birlikte havalimanını hizmete açtı.
  Yapımına 2011 yılında başlanan ve Ordu’nun Gülyalı ilçesinde deniz üzerine taş dolguyla inşa edilen dünyanın üçüncü, Avrupa’nın ve Türkiye’nin ilk havalimanı olan Ordu- Giresun Havalimanı yaklaşık 360 milyon liraya tamamlandı ve yapımında kullanılan 36 milyon ton taş için kamyonlar 950 bin kere sefer yaptı.
  Diğer taraftan sabah saatlerinde İstanbul’dan gelen Türk Hava Yolları’nın “Batman” isimli tarifeli sefer yapan uçağı Ordu-Giresun Havalimanı’na iniş yaptı. Toplam 136 yolcusuyla Ordu-Giresun Havalimanı’na iniş yapan uçak, yeni yolcularını aldıktan sonra alandan ayrıldı. Bu uçağın ardından havalimanına Türk Hava Yollarının (THY) tarifeli seferleri devam etti.
  Törene Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam,Adalet Bakanı Kenan İpek, İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk ve eski bakanlar Lütfi Elvan ve Binali Yıldırım’da katıldı.
 
 
                                    
 
 

Amasya’lı işadamlarının Gürcistan ziyareti

0
Haber: İlker ÇAKAN
  ASKON Merzifon Şubesinin 21-24 Mayıs 2015 tarihleri arasında Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’a düzenlemiş olduğu KOSGEB destekli yurtdışı iş gezisinde, Amasya’daki tekstil, gıda ve turizm işletmeleri resmi ziyaretlerde bulunmuşlar ve ikili iş görüşmeleri gerçekleştirmişlerdir.Dernek tarafından düzenlenen gezide Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti bölgesine açılma, kalıcı ihracat anlaşmalarının yapılması, turizm fuarına katılım, gıda ithalatçıları ve yatırımcıları ile görüşmeler yapılması, Batum piyasası hakkında ticari, teknik ve mevzuat araştırmalarının yapılması konularındaki çalışmalar yapılmıştır. Türkiye sınırlarına yakın olan Gürcistan’ın ticari potansiyeli, yatırım imkânları ve işbirliği alanları araştırılmıştır.
  Dernek Batum piyasa pazarlarına mal satmak, fuarlara katılmak, yatırım yapmak, ihracat imkânlarını araştırmak, Amasya’nın turizm değerlerini tanıtmak amacıyla çalışmalar yapmıştır.
Gezide T.C. Batum Başkonsolosluğunu ziyaret eden işadamları Ticaret ve Gümrük Ateşelerinden Batum’a yatırım yapmak için neler yapılması gerektiği konusunda resmi temaslarda bulunmuşlar ve ülkedeki yatırım alanları ile resmi prosedürler hakkında bilgiler almışlardır.
  Ayrıca işadamları Batum Belediye Başkanı Giorgi Ermakov’u makamında ziyaret ederek resmi temaslarda bulunmuşlar ve Belediye Başkanı Giorgi Ermakov’a Amasya’nın tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ilgili bilgiler vermişlerdir. Yine gezi kapsamında Batum’da Turizm Fuarını ziyaret eden işadamları, Batum Turizm Departmanlığını da ziyaret etmişler ve Başkan Vekili Raul Abuladze ile görüşme yapmışlardır. Amasyalı işadamlarından bir heyet gezinin 2. gününde Poti Serbest Bölgesini ziyaret etmişler, diğer bir heyette Acara Özerk Cumhuriyeti Finans ve Ekonomi Bakan Yardımcısı Ramaz Bolkvadze ile görüşmüşlerdir.
  Yapılan tüm resmi görüşmelerde Batum’a yatırım imkânları konusunda bilgi alışverişinde bulunan Amasyalı işadamları Batum’daki işletmelerle de ikili görüşmeler yapmışlar ve işyeri ziyaretleri gerçekleştirmişlerdir. Gürcistan Uluslararası İş Adamları Derneğini de ziyaret eden Amasya’lı iş adamları Genel Sekreter Osman Çalışkan ile ilgili konularda bilgi alışverişinde bulunmuşlardır.
Batum’da yatırım yapmanın yararlı olacağını düşünen Amasya’lı işadamlarından bazıları tekstil alanında Gürcistan-Batum’da yatırım yapmak için uygun olabilecek kiralık binalarda incelemelerde bulundular. Yatırım yapmak için Türkiye’ye döndüklerinde proje üzerinde çalışma yapacaklarını belirttiler. Amasyalı iş adamları böyle bir gezinin düzenlenmesinden dolayı memnun olduklarını, bu geziyi düzenleyenlere teşekkür ederek, her Türk iş adamının bu bölgeyi muhakkak gezmelerinin gerekli olduğunu söylediler.
  Bu gezi ve ziyaretin Türkiye’nin Kafkaslara açılan kapısı konumunda olan Gürcistan ile Türkiye arasındaki eskiye dayalı kültürel benzerlik ve yakınlık olmasının da iki ülke arasındaki ticaretin gelişmesine çok önemli katkı sağlayacağı belirtildi.
 
Amasya’lı İşadamlarının Gürcistan ziyareti fotoğrafları
 
                                 
                                   
                          
              
                    
                                              

                         

Expo Batum Turizm Fuarı 2015

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da Expo Batumi Turizm Fuarı 20-22 Mayıs 2015 tarihleri arasında açıldı. Batum Sheraton Otelin toplantı salonunda açılan fuarda turizmle ilgilenen firmalar stand açtı. Fuarın açılışına; Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Archil Khabadze, Bakanlar, Batum Belediye Başkanı Giorgi Ermakov, T.C. Batum Başkonsolosu Yasin Temizkan’da katıldı. İş gezisi dahilinde Batum’a gelen ASKON Amasya Şubesi üyesi işadamlarıda fuarı gezdi.Fuarın açılışında Gürcistan Folklor Ekibi ve ve Trabzon-Akçaabat Folklor Ekibi gösterilerde bulundu.
 
                             
                                              Expo Batum Turizm Fuarı 2015 Fotoğrafları
 
           
 
           
 
            
 
                
 
                 
 
                 

Batum Leogrand Otel Genel Müdürü Mert Bölükbaşı: “İnsanı sevmeyen hizmet edemez”

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
  Gürcistan-Batum Leogrand Hotel ‘ın kapalı alanı 29.000 m2. ve otel alanı ise 6.000 m2’dir. Batum limanı karşısında karşısında açılan ve Batum en büyük otellerinden birisi olan Leogrand Hotel Haziran ayında açılacağı öğrenildi. Otelcilik sektöründe marka ve tecrübeli olan, “İnsanı sevmeyen hizmet edemez, insana hizmet etme alışkanlığınız alyuvarlarınızda olacaktır.” diyen ve bu sektörde konuyla ilgili örnek kişilik sergileyen Batum Leogrand Otel Genel Müdürü Mert Bölükbaşı otelcilik ve turizm konulu yaptığımız röportajda şunları söyledi;
  “Mersin Turizm şirketi olarak hemde Leogrand Hotel-Casino olarak Batum’un önümüzdeki 3-5 sene içinde daha gelişeceğine, güzelleşeceğine ve bu konuda yukarıya doğru önemli bir ivme kazanacağına innanıyoruz. Yatırım kararı alırken bunları göz önünde bulundurduk. Batum’daki genel yapılanma ve alt yapı hizmetlerine, metrekare fiyatlarına baktığınızda; Batum’un beş yıl sonra çok daha farklı bir yerde olacağını gösteriyor. Kıbrısta’da da yatırımları olan bir şirketiz. Biz Kıbrıs içinde 2000’li yıllarda aynı şeyi söylemiştik. O zaman bu ada büyüyecek ve farklı yerlere gelecek demiştik.
                                          
                                             
 Batum Leogrand Otel Genel Müdürü
  Mert Bölükbaşı
 
  Bugün Kıbrıs 25 otel ve casinonun yer aldığı önemli bir yer olmuştur. Batum’da otelcilik sektöründe bizim ve Hilton’un açılmasıyla daha çok çalışma olacak ve bununla birlikte güzel bir rekabet ortamı doğacaktır. Herkes çalışacak ve üretecek, daha çok mail atacak, daha fazla geziye çıkacak ve daha fazla fuara katılacaktır. Bu konuda müthiş bir enerji doğacağına inanıyoruz. Kıbrıs’ta olduğu gibi müştriye hizmet standartları daha artacaktır. Beş adet toplantı salonumuz vardır ve en büyüğü 1.000 m2’dir. Otelimiz Eylül ayında dahi Kiew ve Moskova’dan gelen gruplarla dolup taşacaktır. Batum 2000 yılının Kıbrıs’ına benziyor. 2000 yıllarda hafta sonu Kıbrıs’ta otelller bomboş geçiyordu. Bugun hafta içi ve hafta sonu Kıbrıs’ta bir oda bulmak oldukça zordur. Fiyatlarda da artışlar oldu. Bugün aynı şeyi Batum içinde söyleyebiliriz.
  Ama hep birlikte koordineli çalışmamız gerekir. Batum’da hizmet ve servis standartı çok düşük, kızmamak gerekir. Leogrand ailesi olarak Ankara-İstanbul’da Batum geceleri düzenleyeceğiz. Batum’a aynı zamanda kongre turizmi eksikliğini giderecek otel yapmş olduk. Otelimiz 15 Eylül’den sonra de kongre turizmi ve sempozyumlarla hizmete devam edecektir. Otelimizin her bölümünde hizmet standartlarını yakalamak için çalışacağız. Türkiye’deki hizmet ve servis standardı dünyaya örnek olacak noktadadır. Otelimiz 22 katlı olup, toplam 180 oda vardır. Bunun 166 adedi lüks ve konforlu standardındadır. Otelimizin her tarafı manzaralıdır. Lüks ve standart odalarımızın genişliği 42 m2’dir. Diğer otellerin oda genişliği 22-24 m2’dir. Hepimizin yüzü birlikte gülsün, hepimiz birlikte kazanalım. Hep birlikte büyüyelim. Otelimizde 400 personel ile çalışmaya başlayacağız. Bunlar şehire büyük bir enerji verecektir. Otelimizin en üst katında dağ ve deniz manzaralı 1.500 m2 terasımız vardır. Yaz dönemli turizm olarak Batum’u Bodrum’a benzetiyoruz.   Batum’un çok daha fazla bilinmediğini biliyorum.
   Hizmet etme alışkanlığınız alyuvarlarınızda olacaktır. 24 saat insana hizmet ediyorsunuz.İnsanı sevmeyen hizmet edemez. ABD de 4 yıl kaldım ve burada buna konaklama ve ağırlama sistemi denir.İnsan mutlu olan yere gider. Otelimizin her yerinde insana mutluluk yaratmak hedefimiz olacaktır. İnsan odaklı hizmet vereceğiz.Ulaşılabilir olmak gerekir. Ulaşabilir olmazsanız, insanlar size sevgiyle bakmazlar. Genel olarak reklamımız ve pazarlamamız, iletişimimiz eksiktir. Konuşabilir olmaktır.
 
                                              
           Batum Leogrand Otel
    
  Türkiye turizm sektöründe 6.ncıdır. Gürcistan’a çocuk klubünü kuracağız. Batum’da yazın turist sorunu yoktur. Rekabet olmazsa ayakta kalamazsınız. Bizimle birlikte otel ve casinolarda tanıtımı kültürel ve reklam ortamı artacaktır. Batum’da böyle bir yatırımı gerçekleştiren Mersin Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Erol Avgören’e teşekkür ederim. Haziran ayında müşteri almaya başlayacak olan otelimize herkesi bekler ve bundanda mutluluk duyarız.”

Yeşil gözlü adam şiiri

0
   Şair olmak ayrı bir duygudur. Bu tür insanlar iç dünyalarını dışa yansıtırlar, yaşadıkları anı ve duyguları mısralarla anlatırlar. Yaşayan insan yaşadıklarını ya yazar veya şiirle anlatır. Güzel şiirler, güzel duygulu insanlardan çıkar. Şairler mesajlarını mısralarda anlatır. İşte size şairce düşününen measaj yüklü bir şiir;

   YEŞİL GÖZLÜ ADAM

  Yeşil gözlü siyah saçlı adam
  Palas pier’in korkuluklarına dayandı
  Yeşil gözleri
  Gri denizin dalgalarından
  Uzak ufuklara kadar uzandı ,kaldı
  Saçları ıslaktı ilk günlerdeki gibi değildi alışmıştı
  Islanmaktan nefret ediyordu ama alışmıştı
  Üç aydır yaşadığı bu kentte
  Son on yılda yürümediği kadar yol yürümüştü
  Tüm sokaklarını adım adım gezmişti
  Bu gece eli ilk defa şiire gitmişti
  Bir şiir yazmak gelmişti yürek ucuna
  Bir nokta gibiydi oysa
  Hiçbir derdi yoktu burada
  Hepsini ardında bırakmıştı
  Hiç haber almadan yaşıyordu yakınlarından
  Bir bu rahatsız ediyordu onu
  Yiyor içiyor, uyuyor,geziyor bolca ıslanıyordu
  Yalnızlığa alışamamıştı
  Dostları olmalıydı yanı başında
  Elleri ayakları kulakları olmalıydı
  Ulaşacak, sevecek ne çok yüreği vardı oysa
  Yalnızdı burada yapayalnızdı
  Anlatacak ne çok şeyi vardı eşe dosta
  Aslında onu üzen rahatsız eden saçma sapan hatıralarına
  Ne çok güleceklerdi kimbilir
  Alışmamıştı işte dayanamıyordu yalnızlığa
  Uzaklardaydı gözleri çok uzaklarda
  Bir tek denizle özdeşleştiriyordu memleketini
  Sanki denizle ulaşabilirdi sevdiklerine
  Gökyüzü yabancı gibiydi ona yıldızı bile olmayan
  Sabahları akşam
  Akşamları gece olan karanlık bu şehirden memleketini göremiyordu
  Hemen her dilden,her dinden,her renkten insanlar tanımıştı
  Kendi dilinden konuşanlara daha rastlamamıştı
  Uzaklarda çok uzaklardaydı yeşil gözleri nemli
  Ve iyice uzamış sakalları ve saçları ıslaktı
  Elleri ile saçlarını geriye doğru attı gözlerini denizden ayırmadı
  Memleketinin tüm denizlerini bilirdi
  Kıyılarında balıkçı meyhanelerinde az mı rakı içmişti
  Yemyeşil Karadeniz kıyılarında
  Trabzonda Rize de salaş meyhanelerde deniz karşı çok küfür etmişti
  Amasra da canlı balıkta mustafendi’de
  Kraçeleri anımsadı kıtır kıtır
  Buz gibi rakıyı ve enfes salatayı kaşık kaşık
  Çakraz da bozköy de kar yağarken mangaldaki pirzolaların kokusu burnuna geldi
  Ürperdi
  Akçay da, urla da , iskele de
  Kuşadasında bodrum da kaşta Fethiyede
  Masmavi saydam denizlerinde ne kulaçlar atmıştı
  Özgürce
  Kabanına sıkıca sarıldı
  Bir sigara yaktı
  Evinde olmayı
  Ayaklarını uzatmayı televizyona karşı
  Ve piposu elinde gazete okurken düşledi kendini
  Manş denizinin kıyısındaydı
  Biraz ötesi okyanustu
  Rotasını çizmişti
  Nereye gittiğini biliyordu
  Bir hat üzerindeydi
  Sivas ta , gürün de gökpınar gölünden çıkmıştı
  Rize de ikizdereden karadenize dökülmüştü
  Sonra Kapadokya da Nevşehir derinkuyuda gölbaşındaydı
  Elazığ Ağın da Keban baraj gölündeydi
  Midyatta Beyazsuya ulaştı
  Amasra Karadenizdeydi inci gibi
  Beyşehir gölün kıyısındaydı
  Şimdi İngiltere de Manş ın kıyısında
  Ve az ötede Atlas okyanusu
  Bir hat üzerindeydi
  Şimdi sıra ıslanmaktaydı
  Islanmalı bolca ıslanmalıydı
  Her şeyin dakik ve düzenli olduğu bu ülkede
  Evler hep aynıydı
  Yollar ve kaldırımlar aynıydı
  Hep aynı filmi izler gibi
  Aynı saatte aynı yerde hergün aynı şey oluyordu
 
                                                           Mustafa Kemal ÖZGÜN

Ortadoğu’nun bitmeyen mücadeleleri

0
  Ortadoğu’nun savaşları, kavgaları durmak bilmiyor. Bu bölge ve insanı sanki hep bir mücadele için yaratılmış. Sonuç ise hep bilinen bir durum, ölüm, yıkım ve daha da yoksulluk. Geçmişteki mücadelelerin gelecekte daha iyi bir yaşam uğruna yapıldığı kabul edilirse, bugün bunun başarıldığını söylemek zor. Kimin kimle ne için ve ne şartlarda savaştığını dışarıdan bir gözün tam olarak anlaması neredeyse imkânsız. Yerel, bölgesel ve küresel güçlerin çıkar ve beklentileri farklı farklı. Bununla birlikte yapılan gözlemlere dayanarak öne sürülebilecek bazı gerçeklikler ve fark edilebilen bazı eğilimler var. Ortadoğu için söylenebilecek en öncelikli değişim devlet olarak tanımlanan kurumların geçerliliğini kaybetmesi, devletleri ayakta tutan fikir birliklerinin geniş bir coğrafyada hep birden boşalmasıdır. Bu durum, oluşan otorite boşluğu doldurmaya çalışan türlü fraksiyonların kendi aralarında ve devletlerin hayaletleriyle çatışmalarını başlatmıştır. Bu çatışmaların sonucunda bu fraksiyonların veya devletlerin güçleri bir araya toplayıp eskisinden daha müreffeh bir seviyeye ulaşabileceklerini beklemek maalesef inandırıcı değil. Muhtemelen uzun süren iç savaşları, bölünen, yıkılan zayıflayan devletleri, bir ülkeden diğerine akan mültecileri göreceğiz. Bu duruma gelinmesine sebep olan nedir, bu nasıl bir modelin parçasıdır.
  Arap Baharı olarak isimlendirilen süreç ismi gibi bir bahar veya huzur getirmekte başarılı olamamıştır. Aksine bugün Suriye’den, Libya’ya kadar bir kaos yaratmakta başarılı olmuştur. Libya’da NATO ve BM müdahalesi, Mısır’da Baharın getirdiği yönetimi indiren askeri bir darbe olmuştur. Suriye’de ve bugünlerde Yemen’de koalisyon olarak tanımlanan ülke dışından silahlı güçler tarafından hava saldırıları yapılmaktadır. Kısaca yaşanan olaylar kendi bölgesi ve o bölgedeki insanların mücadeleleri ile sınırlı değildir. Savaşan veya müdahil olan taraflar oldukça karmaşıktır. Dolayısıyla, yaşanan bu sürecin bölgesel ihtiyaçlardan ziyade küresel ihtiyaçlardan kaynaklandığı söylenebilir. Bu ihtiyaçlar küresel boyutta önemli bir konuya dayanmalıdır. Bu konunun ne olduğuna dair bazı tahminler yapılabilir. Bunun için en bariz şüpheli enerji yani petrol konusudur. Petrolün geleceğinde beklenen değişim, tedarik ve ulaşım yollarında revizyonları gerekli kılmış olabilir. Petrolün geçen yıllarda ciddi biçimde artan fiyatı bu düşünceyi destekler nitelikteydi. Ancak bir süredir neredeyse yarı yarıya düşen petrol fiyatları petrolün bir dönem daha temel enerji kaynağı olarak kullanılmasının planlandığını gösteriyor. Rusya, Ukrayna ile ilgili niyetleri nedeniyle petrolün düşen fiyatlarından dolayı ekonomik zarara uğratılırken, diğer yanda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan değişimler sanki geri sarılıyor. Mısır’ın seçilmiş başkanı darbeyle indirilip idama mahkûm ediliyor. Suriye’de durum kontrolden çıkmış görünse de bu geri dönüşün devletin kalan bölümünün hayatta kalmaya devam etmesine yarayabileceği beklenebilir. Libya için ise artık çok geç. Kaddafi dönemi, uzun bir süre iç çatışmaların ve iktidar mücadelelerinin arasında kolay geri dönülemeyecek tarihi bir referans olarak kalmaya devam edecek görünüyor.
  Ortadoğu’nun çatışmaları bir evrim sürecine girmiş görünüyor. Devlet dışı gruplar belirli arazileri, bölgeleri ele geçirip, kontrolünü uzun bir müddet sürdürebiliyor ve hükümranlığını ilan edebiliyor. Irak’ta işgalin ardından canlandırılan Sünni-Şii çatışması Suriye ve Yemen’i içine alarak genişliyor. Nükleer çalışmaları sınırlandıran anlaşma ile İran siyasi ve ekonomik olarak desteklenerek sahnenin ortasına davet edilmiş olabilir. Irak’ta resmi güvenlik güçlerinin başarısız olduğu yerlerde İran destekli unsurların öne çıkması bir anlamda da Sünni-Şii mücadelesinin arka planını tamamlıyor. Gelecek dönemde de Sünni-Şii çatışmasının artacağı ve bölgesel olarak yayılabileceği beklenebilir. Bu çatışmanın kime ne kazandıracağını ise tahmin etmek kolay değil.
  Türkiye’nin güneyi tarihte bugün değin yaşananlardan farklı biçimde, devletlerin zayıfladığı, devlet dışı grupların devletle silahlı çatışma gücünü elde ederek, belirli bölgeleri ele geçirebildiği, bu bölgelerin kontrolünün yaşanan çatışmalar yolu ile sürekli el değiştirdiği bir kaos dönemi yaşıyor. Bu bölgenin istikrarsızlığı çevresini de istikrarsızlaşmaya itebilir, daha büyük mülteci göçlerine, çatışmaların yayılmasına kadar ciddi etkilere sebep olabilir. Bölgenin en başta kaybettiği değerli bir şeye çok ihtiyacı var, devletleri bir arada tutan fikir birliğinin neden kaybolduğu ve nasıl tekrar kazanabileceğine.

Yüreğe Dokunmak

0
  Gözü karaydı aslında, ruhu bedenine büyük geliyordu, , ağırdı bu yük. Çanakkale ruhunu taşıyordu yüreğinde farkında olmadan. Kurtuluş savaşında dedesi yani atası, binbaşıydı. Dedesinin kardeşi şehit düşmüştü Çanakkale’de. Belki böyle bir ruhla beslenmişti yüreği farkında olmadan. Defalarca rüyalarında görecekti kurtuluş savaşını zorluklarıyla mücadele ederken. Evet kurtuluş savaşını, akın akın yürüyerek savaşa gidenlerin arasından yürüdüğünü, bazen önlerinden bazen ortalarından bazen de arkalarından yürüdüğünü görecekti rüyalarında, birkaç yıl sonra…”Farkında mı değilsin arkadaşım, sen ermişsin”diyecekti O’na bir arkadaşı, rüyalarını anlatırken. Bazen ağladığı olurdu anma törenlerinde…
  Resim yapmak üretmek, üretmek üretmek istiyorum.. Hem de içten şu güçlü duyuşumla.. Hatta bazen resim yaparken gözlerimi bile kapatmalıyım. Fırçanın, kalemin ucunda olmalı yüreğim.. Ve düşüncelerimle işbirliği yapmalı yüreğimin çarpıntıları.. Ve işte o zaman çıkar eser, coşkulu, hareketli… Sırf resim yapmak için resim yapmak değil ya da böyle olmamalı amaç..
Bütün ömrü mücadeleyle geçecekti, doğduğundan beri olduğu gibi. Hayallerinin peşinden koşacaktı dolu dizgin.. Hayatta her şeyi yaşayacaktı ve her bir sıkıntı belki de O’nu güçlü tutacaktı. Belki de gücünü bu zorluklardan alıyordu, ama farkında değildi. Uzaktan severdi. Deli bir yüreği vardı. İnanılmaz bir gücü vardı.. Farkında olmadığı bir şey daha vardı hayatında. Gün gelecek kitap gibi konuşan büyüleyici bir kişi olacaktı. Her konuşmasıyla yüreğe dokunacaktı.. Hitap etme şekli inanılmaz derecede ruhları okşayacaktı. Dolu dizgin koşacaktı hayallerinin peşinden hayatı boyunca…Ruhu, bedenine büyük gelecekti… Ruhu inanılmaz güçlüydü ve bedenini zorluyordu.. Coşkuluydu, dolu dizgindi, bir sürü şeyin peşinden koşuyordu bu ince ruh… Hissi bir gençti aynı zamanda.. Kırılgandı, inceydi aynı zamanda ruhu.. Bir çok duygu bir arada toplanmıştı…Bazen bir serçe kadar ürkek, bazende bir aslan kadar güçlüydü ruhu, yüreği gibi…
  Değerli okurlarım yazıyı ilk okumaya başlayınca anlamadınız değil mi; böyle birbirinden bağlantısı olmayan paragrafları neden yazdığımı?.. Bu paragraflar; “YÜREĞE DOKUNMAK…” adlı kitabımdan alıntı yaparak sizlerle paylaşımda bulunmak istediğim yazılardır. Şimdi soracaksınız, ressam olan bir insan; neden yazar diye… Bir ressam resim yaparken; duygularını, düşüncelerini, duyumlarını yani hissettiklerini, yaşadıklarını fırçayla, spatulayla bazen de parmaklarıyla aldığı boyayla tuvale, kağıda ya da herhangi bir yüzeye aktarır.. Ben de bundan hareketle resim yapmanın yanında bir de yazmak istedim daha doğrusu bazı içsel duygularım beni yazmaya da sürükledi..
  Yaklaşık yirmi yıldır sanatla iç içe yaşamaktayım.. Bu süreç içerisinde kurucusu olduğum Bersan Sanat Merkezi- Resim Atölyelerinde ders vermeye devam ederken temel hedefim topluma faydalı bireyler yetiştirmek olmakla birlikte aynı zamanda halkta; güzel sanatlara karşı olan ilgiyi uyandırmak ve genç sanatçıların yetişmesine yardımcı olmak, akademilere öğrenciler hazırlamak(özel yetenek sınavına hazırlık derslerinde) hedeflerim arasında olmuştur. Beş yaşından 60-70 yaşlarına her yaş gurubuna ders vermede ki amacım daha çok bu hedeflerimi kapsamaktadır. Çocukluğumda hep ressam-sanat eğitmeni-yazar ve çocuk kitaplarını resimlemeyi aynı zamanda atölye açmayı, sanatın bütün güzelliklerini yaşamayı, sanatsal eğitim vermeyi hayal ederdim. Şuanda hayallerimi yaşamaktayım.. Sözlerime son verirken Ernest Fichner’in “Sanatın Gerekliliği” adlı kitabından alıntılama yaparak tabi kendi düşüncelerimden de yorum ekleyerek şu cümleleri de sizinle paylaşmak istiyorum:
  Sanatçı olabilmek için; yaşantıyı yakalayıp tutmak, onu özümsemek, anlatıma dönüştürmek, gereçleri biçime dönüştürmek gerekir.. Duyumsamak her şey değildir sanat için işini bilip sevmesi, bütün kurallarını sevmesi; inceliklerini,tekniklerini, kurallarını,biçimlerini tanıması ve sanatsal bir kaygıyla yaklaşması gerekir.. O öyle ince bir çizgidir ki bireyin kendi içinde yaşaması önce çevresine yansıtması  sonra çevreden topluma, toplumdan ülkeye ülkeden evrene yayılması gerekir…Sevgi, saygı ve selamla…

KKTC Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş: “Ana ve yavruyuz”

0
Haber: İlker ÇAKAN
  KKTC Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Kültür, Turizm ve Spor Bakanı Serdar Denktaş, “Ne kadar kızsak ne kadar üzsek de birbirimizi, ana ve yavruyuz. Bu ana ve yavru, gün gelir birbirine sarılır, güç birliği yapar, ileri gider. Gün gelir birbirine kızar, küser, gücenir” dedi.
Denktaş, “Geçmişten Günümüze Yavru Vatan Kıbrıs” söyleşisinde, Kıbrıs Türkü’nün tarih boyunca Türkiye ve Türklükten kopmadığını ifade etti. Kıbrıs’ta ilk Türklük hareketinin 1878’de ortaya çıktığını, bugüne kadar devam ettiğini belirten Denktaş,    “Yavru vatan” ve “Ana vatan” tabirinin Türkiye’den bir şairin Kıbrıs ile ilgili bir şiirinde yer aldığını anlattı. Bu tabirin sözde değil, özde de gerçekleştiğini vurgulayan Denktaş, Türkiye ile Kıbrıs arasındaki ilişkiyi, anne ile çocuk arasındaki ilişkiye benzetti. 1974 Harekâtı’nın salt bir kurtuluş harekâtkerı olmadığını, adanın iki tarafına istikrar getirdiğini bildiren Denktaş, bu dönemde KKTC’deki ekonominin Türkiye’den gelen yardımla gelişme gösterdiğinin altını çizdi.
Gelinen nokta çok hoş bir nokta değil
 Türkiye’nin Gümrük Birliği Anlaşması’nı imzalaması ile KKTC’nin ekonomisinin gerilediğini belirten Denktaş, ekonomik açından bir entegrasyon sağlanmasını istedi.
Denktaş, KKTC’nin bağımsız ikinci Türk devleti olduğuna işaret ederek, dünyaca tanınmamasına rağmen “yeni doğmuş çocuğun” büyüdüğünü ve yürüdüğünü anlattı.
Kendisinin 56 yaşında olduğunu, kızmasına, küsmesine rağmen annesinin kendisine hala “Yavrum” diye hitap ettiğini dile getiren Denktaş, şunları kaydetti:
  “Ana vatan-yavru vatan ilişkisi de budur işte. Ne kadar kızsak ne kadar üzsek de birbirimizi, ana ve yavruyuz ve bu ana ve yavru gün gelir birbirine sarılır, güç birliği yapar, ileri gider. Gün gelir birbirine kızar, küser, gücenir. Ama sevgisinden hiçbir şey yitirmez. Bugün gelinen nokta çok hoş bir nokta değil, Türkiye Kıbrıs ilişkileri açısından. Bir an önce düzeltmemiz gerektiği ortada. İnşallah düzelecek.”

Ressam Beren Berivanın Yüreğe Dokunmak kitabı

0
  Ressam-Sanat Eğitmeni-Yazar Beren Berivan Çelik “Yüreğe Dokunmak” adlı yeni hikaye kitabını çıkardı. Akıcı bir üslubla çıkardığı hikaye kitabı hakkkında şu düşünceleri okuyucusuyla paylaşıyor; “Cennet; ne bir zaman, ne de bir mekandı onlar için. Cennet;sevginin, ermişliğin ,bilginin, aşkın ta kendisiydi onların gözünde.. Ve bu eredeme ulaştıkları için de cennetde yaşıyorlardı. Ne istediklerini, ne yaptıklarını bildikleri ve hedefleri doğrultusunda yürüdükleri içinde başarıya ulaşmışlardı… Başarılı olmanın mutluluğunu tatmışlardı yüreklerinde…
  Gerçek buarada gizliydi. İnsan sınırsız özgürlüğün ta kendisidir aslında. Disiplinli ve kararlı yürüyerek kendi sınırlarını aşar ve gerçek özgürlüğe ulaşılabilirki onlarda bunun ayırdına vararak ulaşmışlardı gerçek özgürlüğe,cennete..” Ressam kitabının ön kapağını kendi tasarlamış. Ressam Beren Berivan Çelik’in sanat biyografisi şöyedir;
 
          

  1999: ‘‘11 Nisan Şanlıurfa’nın kurtuluşu” konulu resim yarışması-Mansiyon
  2000: ‘‘2000 Yılında Düşünüzdeki Şanlıurfa” konulu resim yarışması-
  Üstün başarı belgesi ve Jüri özel ödülü
  2000: ‘‘36. Kütüphane Haftası” konulu resim yarışması-İkincilik ödül
  2000: ‘‘11 Nisan Şanlıurfa’nın Kurtuluşu” konulu resim yarışması –İkincilik ödülü
  2008: Ankara Barosu ‘‘Adalet Uğraşısı İçinde Avukat ve Avukatlık Mesleği” Katılım Belgesi
  2008: İstanbul Ümraniye Belediyesi- ‘‘Şehir Yaşamı İçinde Engellerimiz” Katılım
  2008: Ankara –Şereflikoçhisar- Özbir Sanat Atölyesi Çalışmaları Teşekkür Plaketi
  Aldığı başarı belgeleri
  1998 Kültür Bakanlığı Şanlıurfa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi- kurs başarı belgesi (resim)
  1999 Kültür Bakanlığı Şanlıurfa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi- kurs başarı belgesi
  (karakalem-   resim)
  Katıldığı sergiler
  1997: Şanlıurfa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi-Sanatta Genç Çizgiler Salonu
   –karma resim sergisi
  1998: Şanlıurfa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi-Sanatta Genç Çizgiler
   Salonu- Karma resim sergisi
  1999: Şanlıurfa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi-Karma resim sergisi
  2000: Şanlıurfa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi-karma resim ve heykel sergisi
  2000: Şanlıurfa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi -2000 Yılında Şanlıurfa konulu karma resim sergisi
  2000: İstanbul Mutlu Sanat Odası
  – 2000 Yılında Şanlıurfalı Gençlerin Yaratıcılığı –konulu resim sergisi
  2008: Ankara-Şereflikoçhisar-Özbir Derneği Sanat Atölyesi –Karma resim sergisi
  2013:Ankara/Kazan–Dünya Sanatçılar Topluluğu Derneği Sanat Etkinliği Karma Resim Sergisi
  2013: TAI(Türkiye’nin Havacılık ve Uzay Merkezi) 29. Yıl Kuruluş Yıl Dönümü-
  15.000Kişinin Katılımıyla-Canlı Performans Sanat Etkinliği.
  2014 : Ankara-Acity AVM Resim Sergisi
  2014: Ankara-Göksu AVM Resim Sergisi ve Canlı Performans Sanat Etkinliği
  Çalışma alanları
  2001, 2002, 2003, 2004 yıllarında grup çalışmalarında resim çalışmalarında yardımcı oldu
  2007-2008 :Ankara- Şereflikoçhisar- Özbir Sanat Eğitmeni gönüllü olarak çalıştı
  2007:Ankara-Hitit Dershanesi-Resim Kursunda sanat eğitmeni olarak görev yaptı.
  (Güzel Sanatlar liselerineve fakültelerine hazırlık kursları)
  2005 – 2008 Yılları arası Arı Okulları-Yaz Okulu –Yaratıcı Sanatlar Öğretmeni
  2009:Dönmez Resim Atölyesi Sanatçı ve Sanat Eğitmeni
  2011: Dünya Sanatçılar Topluluğu Derneği
  Yönetim Kurulu Başkanı ve Derneğin kurucusu
  2012:BERSAN Sanat Merkezi-Resim
  Atölyeleri-İşletme Sahibi
  2014 : Bersan Sanat Galerisi- İşletme Sahibi
  2014 :”Gerçek Haber” Gazetesinin Köşe Yazarı
  2015 :Gürcistan’da yayınlanan
  aynı zamanda Türkiye’de de dağıtımı yapılan
  ve yazılımı Gürcüce-Türkçe olantek gazete olan
  “Türkiye-Gürcistan Haberci” Gazetesinin köşe yazarı
  2015 : “Yüreğe Dokunmak…”kitabının yazarı

TBMM Başkanı Cemil Çiçek: “KKTC bir nevi açık cezaevi durumunda”

0
Haber: İlker ÇAKAN
  TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Kıbrıs’ta kalıcı barışın sağlanmasını istediklerini, Rum tarafının yeniden masaya döndüğünü belirterek, “KKTC bir nevi açık cezaevi durumunda, izolasyon durumu var” dedi. Çiçek, Türkmenistan ziyaretinin ikinci gününde resmi temaslarda bulundu ve Türkmenistanlı yetkililere seslenerek “Kuzey Kıbrıs’a uygulanan izolasyonlarla ilgili temaslarınız olursa, teşvik etmiş olursunuz” dedi.
  Tarafsızlık politikasının önemli olduğunu ve başarıyla sürdürüldüğünü ifade eden Çiçek “Bilesiniz ki KKTC’de kardeşleriniz var. KKTC’den parlamento düzeyinde ziyaretlere de kapı aralanmasında fayda var. Onlar birçok ülke parlamentosunu ziyaret ediyorlar karşılıklı olarak görüşmelerde bulunuyorlar. Buraya da gelmelerinde bizim açımızdan fayda var” diye konuştu
error: Content is protected !!