Çarşamba, Aralık 24, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 161

KKTC 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı

0
Haber: İlker ÇAKAN
  20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 41. Yıldönümü dün tüm adada düzenlenen törenlerle kutlandı. Kutlamalar çerçevesinde şehitliklerde ve Lefkoşa’daki Atatürk Anıtı’nda tören düzenlendi.
Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük Bulvarında ise KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasıyla başlayan tören, geçit resmiyle son buldu.
 
                                   
                                KKTC 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı Töreni

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
Kıbrıs Türk toplumunun Avrupa Birliği’ne hazırlık sürecinin bir an önce ilerletilmesi”
  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Dr. Fazıl Küçük Bulvarında gerçekleşen törende yaptığı konuşmada Kıbrıs sorununa değinerek, amaçlarının, “11 Şubat 2014 tarihli ortak açıklamada belirtildiği gibi iki kesimli, iki toplumlu, siyasal eşitlik ve güvenlik içinde federal bir çözüme ulaşmak” olduğunu belirterek, “Türkiye ile de yakın istişare içinde yürütmekte olduğumuz bu süreçte sadece Türkiye’nin değil Yunanistan’ın da güçlü desteğine ihtiyaç olacağını belirtmek isterim” dedi.
  Akıncı, Türkiye ve Yunanistan’ın desteğinin yanında, iki toplumun da birbirini anlaması ve birbirine yardımcı olmasının son derece önemli olduğunu belirterek, “Artık birbirimizi yıllarca süren ayrılıkların, kavganın, kin ve öfkenin tanımladığı düşmanlar olarak değil, geleceğin ortakları olarak görmek durumundayız” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’ta çözüme ulaştıktan sonra federal yapının eşit kanatlarından biri olarak Kıbrıslı Türklerin kurucu devleti ve toplumsal haklarıyla birlikte Avrupa Birliği’nde Rum toplumuyla eşit statüde yerini alacağına dikkat çekerek, Kıbrıs Türk toplumunun Avrupa Birliği’ne hazırlık sürecinin bir an önce ilerletilmesi zorunluluğu olduğunu vurguladı. Akıncı konuşmasında ilk olarak bugün Türkiye’de gerçekleştirilen terör olayını kınayarak; terörü, nerden gelirse gelsin, kimi hedef alırsa alsın, herkesin hep birlikte kınaması gerektiğini vurguladı. Akıncı, tüm Türk ulusuna ve ailelere başsağlığı diledi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
Tarihin seyrini değiştiren önemli bir gün”
  Cumhurbaşkanı Akıncı, konuşmasının devamında, Kıbrıs’ta tarihin seyrini değiştiren önemli bir günün 41. yılında Kıbrıs Türk halkını sevgi ve saygıyla selamladı. Ramazan Bayramı’nın hemen ertesinde kutlanan Barış ve Özgürlük Bayramı etkinlikleri için adaya gelen başta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanı İsmet Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türk Silahlı Kuvvetlerini temsilen gelen tüm konukları selamlayan Akıncı, bu anlamlı günü Kıbrıs Türk halkı ile paylaştıkları için teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk halkı olarak kendi yurdunda insanca yaşayabilmeleri ve bu topraklarda tutunabilmesi için canlarını feda eden aziz şehitleri rahmetle, gazileri saygıyla andı.
Akıncı, toplum olarak çok zor yıllardan geçtiklerine vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“Sanayi Devrimi’nin üretim ilişkilerini kökten değiştirdiği ve dünyayı yeni baştan kurduğu bir dönemde, geçim koşullarının zor olduğu bir sömürge toprağında yaşama tutunmaya çalıştık.
Çağı yakalama gayretimiz ve toplumsal dayanışma duygumuz olmasa, iki dünya savaşının yaşandığı bu zor dönemi salimen atlatmamız mümkün olamazdı.
 
 
                                     
                                   T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan-
                                         KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı
 
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
Kuşkusuz ki biz adına ‘Barış Harekatı’ desek de bu bir savaştı”
  Sömürge yılları sona erdiğinde ise adamıza ne yazık ki huzur gelmedi. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti, öngörüldüğü gibi bir ‘ortaklık’ cumhuriyeti olarak yaşayamadı. Nice masum insanın acımasızca katledildiği bu dönem, Adamız için yakıcı bir dönem olarak tarihe geçti. 15 Temmuz 1974’te yer alan faşist Yunan cuntasının askeri darbesi, her şeyi daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. İki asır öncesine ait çılgın Enosis ülküsüyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılmak istenmesi, Kıbrıslı Türkler bakımından elbette kabul edilemezdi. Bu askeri darbe ancak askeri bir harekatla önlenebilirdi. Ve 20 Temmuz 1974’te yapılan da bu oldu…Kuşkusuz ki biz adına ‘Barış Harekatı’ desek de bu bir savaştı. Ve savaşın koşulları hiç kuşkusuz zor ve çetindi. Kimimiz yaşamını, kimimiz yakınını kaybetti… Ocaklar söndü, aileler dağıldı. Ayrıca binlercemiz göçmenlik travmasıyla başa çıkmak durumunda kaldık. Şunu da gerçekçilikle ifade etmek isterim ki; 1950’lerde, 1960’larda Kıbrıs Türk halkının yaşadığı büyük acılardan sonra, Kıbrıs Rum toplumu da Yunan cuntasının sebep olduğu 1974 trajedisinin en büyük mağdurlarından birisi oldu.”
  Akıncı, Rum basınında, 20 Temmuz ile ilgili dün yaptığı açılış konuşmasının “itiraf” olarak verildiğini ancak kendisinin gerçekleri söylediğini belirtti. Cumhurbaşkanı Akıncı, asıl itirafın birkaç gün önce Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Cyprus Mail isimli gazetede yer aldığına işaret ederek, bu yazıda, 15 Temmuz 1974 günü Yunan Cuntası’nın yaptığı darbeyle başa geçirilen Nikos Samson’a 3 gün içinde 15 bin kutlama telgrafı gönderildiğinin anlatıldığını belirtti. Akıncı, şunları söyledi: “20 Temmuz olmasaydı kuşku yok ki darbe hukuku geçerli olacak ve darbecilerin iktidarı kökleşecekti. Acıdır ama bir gerçektir ki, tarihin bazı dönemlerinde toplumsal bünyeler demokratik zafiyet göstermekte ve darbeler lanetleneceğine alkışlanmaktadır. Dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi bazı dönemlerde Yunanistan’da, Türkiye’de ve Kıbrıs’ın güneyinde bunlar yaşandı”.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı: Enosis engellendi”
  Cumhurbaşkanı Akıncı, 20 Temmuz’un,; Kıbrıs’ta Enosis’i ve darbe rejiminin kökleşmesini  engelleyen bir harekat olduğunu ifade ederek, 20 Temmuz’un, Kıbrıslı Türklerin kuzeyde topluca yaşamaya başlamaları ve iki kesimli iki toplumlu bir çözümün de altyapısını hazırladığını kaydetti.
Harekatın yarattığı önemli sonuçlardan birisinin bu olduğunu anımsatan Akıncı, iki harekat arasında, Türk tarafınca sunulan çok bölgeli federal yapı önerisinin Rum Yönetimi ve Yunanistan tarafından kabul görseydi binlerce insanın yer değiştirmek zorunda kalmayabileceğini fakat bunun olmadığını belirtti.
  Akıncı, Kıbrıs Türk halkının şimdi kendi bölgesinde güvenlik içinde yaşadığını ve bu durumun 20 Temmuz 1974’te sağlandığını ifade ederek, “Bu yönüyle 20 Temmuz önemli hedeflerinden birine ulaşmıştır diyebiliriz. Ancak olayın bir diğer yönü daha vardır ki o da, dünyanın kabul edebileceği iki toplumu yeni bir yapıda buluşturacak Anayasal bir düzen 41 yıldır tesis edilememiştir. 2004 yılında Annan planı ile yakalanan fırsat da ne yazık ki liderliğinin Rum toplumunu yanlış yönlendirmesiyle sonuçsuz kalmıştır” diye konuştu.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
Amacımız; iki kesimli, iki toplumlu,
siyasal eşitlik ve güvenlik içinde federal bir çözüme ulaşmaktır
  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şimdi önlerinde yeni bir fırsat daha olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanlığı makamını 30 Nisan günü devraldıktan sadece dört gün sonra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Özel Danışmanı Espen Eide ile temaslara başladım. 15 Mayıs’ta ise sayın Anastasiades ile kapsamlı müzakere sürecini başlattık. O günden beri gerek liderler olarak biz, gerekse müzakerecilerimiz olsun, yoğun biçimde çalışmaktayız. Amacımız; 11 Şubat 2014 tarihli ortak açıklamada belirtildiği gibi, iki kesimli, iki toplumlu; siyasal eşitlik ve güvenlik içinde federal bir çözüme ulaşmaktır. Bu amaç doğrultusunda ve güven yaratıcı önlemlerle de desteklenen bu süreçte samimiyetle çaba harcıyoruz. Umarım bu çabalarımız makul bir sürede sonuç verir ve eş zamanlı referandumlarda bu defa iki toplumun onayını alabilecek bir anlaşmayla sonuçlanır.
  Bu vesileyle bir hususun daha altını çizmekte yarar görüyorum. Kıbrıs’ta çözüme ulaştıktan sonra Federal yapının eşit kanatlarından biri olarak Kurucu Devletimiz ve toplumsal haklarımızla birlikte Avrupa Birliği’nde Rum toplumuyla eşit statüde yerimizi alacağız. Bu çerçevede Temmuz ayı başında Brüksel’de ve geçtiğimiz gün Lefkoşa’da AB Komisyonu başkanı Juncker’le yaptığımız görüşmelerde de ifade ettiğim gibi Kıbrıs Türk toplumunun Avrupa Birliği’ne hazırlık sürecinin bir an önce ilerletilmesi zorunluluğu vardır. Avrupa Birliği’nin teknik düzeyde görüşme sürecine yapacağı katkıyı da memnuniyetle karşılamaktayız. Ne var ki müzakere sürecinin bir BM süreci olduğu ve o çerçevede kalacağı unutulmamalıdır. Türkiye ile de yakın istişare içinde yürütmekte olduğumuz bu süreçte, sadece Türkiye’nin değil Yunanistan’ın da güçlü desteğine ihtiyaç olacağını belirtmek isterim. Bu çerçevede Yunan ekonomisinin yaralarını en kısa sürede sarmasını ve müzakere sürecine bir an önce olumlu katkı yapmasını içtenlikle diliyorum.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
Kıbrıslı Türkler ve Rumlar olarak bu adada beraberce yaşamaya mecburuz”
  Türkiye ve Yunanistan’ın desteğinin yanında ve ondan da öncelikli olarak iki toplumun birbirini anlaması ve birbirine yardımcı olması da son derece önemlidir. Artık birbirimizi, yıllarca süren ayrılıkların, kavganın, kin ve öfkenin tanımladığı düşmanlar olarak değil, geleceğin ortakları olarak görmek durumundayız. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar olarak bu adada beraberce yaşamaya mecburuz. Doğu Akdeniz’in bu güzel adası çok acılar çekti. Bizim de dahil olduğumuz kuşaklar bu acıları paylaştılar, artık genç kuşakların bu adanın nimetlerini paylaşmasını istiyoruz.1963’ü bilen, 1974’ten günümüze, tüm süreçlerin içinde bire bir yaşamış bir kişi olarak, bu adada artık yeni 15 Temmuzlar da olmasın, 20 Temmuzlar da yaşanmasın diyorum. Bu adada artık kederler veya tek taraflı sevinçler yerine; kederler hiç yaşanmasın, sevinçler de ortak olsun diyorum. Geliniz bunu elbirliğiyle yaratalım. Kıbrıs Türk-Kıbrıs Rum- Türkiye ve Yunanistan olarak el ele verelim, bunu başaralım. Doğu Akdeniz’de ve Ege’de örnek bir işbirliği ve dayanışmanın temellerini atalım.”
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
Kıbrıs Türk toplumu olarak daha iyi bir yaşamı hak ettik”
  Cumhurbaşkanı Akıncı, 20 Temmuz 1974 sonrasında Kıbrıs Türk halkı için doğan yeni durumla ilgili fırsatı ne kadar iyi kullandıklarının tartışılabileceğini, 1974’ten sonra Türkiye’den de alınan ciddi destekle belki de ok daha iyisini yapabileceklerini ifade ederek, “Ekonomiden kamu düzenine, eğitimden sağlığa her alanda çok daha iyi organize olabilir; yaşam kalitemizi çok daha yukarılarda tutabilirdik” dedi. Akıncı, geçen zaman içinde umdukları yere ulaşamamış olmanın bundan sonrası için cesaretlerini kırmaması gerektiğini ifade ederek, Kıbrıs Türk toplumu olarak daha iyi bir yaşamı hak ettiklerini ve bunun için yapabilecekleri çok şeyler olduğuna dikkat çekti. Bir yandan çözüm için yoğun uğraş verirken, öte yandan iç bünyenin sağlam olması için gerekli adımların atılmasının zorunluluğuna işaret eden Akıncı, gelecekte federal yapıda ve Avrupa Birliği’nde var olabilmek için bugünden yapılması gerekenler olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi kendini yönetme becerisine sahip, ekonomisi ve demokrasisi ile gelişen bir yapı, yarınlarımızın en büyük teminatı anlamındadır.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
Dünya bugün “küreselleşme” paradigmasının etkisinde dönüyor”
  Bu çerçevede görev üstlenmekte olan geniş tabanlı yeni hükümetimizin reformlarla toplumsal gelişim yönünde önemli adımlar atması halkımızın beklentisidir.”Dünyanın bugün “küreselleşme” paradigmasının etkisinde döndüğünü ve ülkeler arasında yoğun etkileşim süreçleri yaşandığını ifade eden Akıncı, farklı coğrafyaların ekonomik, siyasal ve kültürel ağlarla birbirlerine bağlandığını kaydetti. Akıncı, bu çağda, küresel bağlamın dışında kalmanın hiç kuşkusuz ciddi sorunları da beraberinde getirdiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Bugün bizim en büyük sorunumuz işte bu küresel ilişki ağına dahil olamamak ve uluslararası hukukun dışında kalmışlıktır. Bu anlamda da statüko kabul edilemezdir.
  Oysa evrensel döneme kolaylıkla uyum sağlamamıza yarayacak bir arzuya ve vizyon genişliğine toplum olarak sahibiz.Yapmamız gereken şey, önümüzdeki statü engelini aşabilmek ve çağdaş dünyaya dahil olmamızı temin edecek ortamı sağlamaktır. Çağın gerektirdiği dinamizme, bu sorunu aşarak ulaşabileceğimiz konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz.”Cumhurbaşkanı Akıncı, bir yandan gerilimin tavan yaptığı ama bir yandan da ülkeler arası işbirliğini dayatan bir coğrafyada yaşadıklarını, içinden geçmekte oldukları günlerin Orta Doğu’da sağduyuya ne kadar muhtaç olunduğunu bütün açıklığıyla ortaya koyduğunu ifade ederek, Kıbrıs’ta elde edebilecekleri bir çözüm başarısının yakın bölgeye de örnek olacağına inanç belirtti. Akıncı, ama hiç kuşkusuz çözümün en çok Kıbrıs Türk halkı ve adanın diğer yarısının ihtiyacı olduğunu ifade ederek, bu ortak ihtiyaçtan hareket ederek, ortak vizyonla ortak yarar temelinde bir çözüme ulaşmanın tüm ilgili taraflar için olumlu bir sonuç olacağını kaydetti. Akıncı konuşmasını şöyle tamamladı:
 
                                    
                                      T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan-
                                         KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı
                                KKTC 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı Töreni
 
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
Özgürlüğe olan tutkumuz ve barışa olan sevdamız”
  “20 Temmuz’un bizler için özel bir anlamı var. Özgürlüğe olan tutkumuzu ve barışa olan sevdamızı her 20 Temmuz’da samimi olarak duyumsuyoruz. Bütün amacımız Adamızda özgürlüğümüzden, eşitliğimizden ve güvenliğimizden taviz vermeden kalıcı barış ortamını sağlamak ve bu sayede çağdaş dünya ile bütünleşmenin yolunu açmaktır. Bu düşüncelerle toplum olarak, yarınlarımızın bugünümüzden çok daha iyi olması umut ve temennisiyle Barış ve Özgürlük Bayramı’nı içtenlikle kutlar, tümünüzü sevgiyle selamlarım.”
T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
Kıbrıs Türk tarafı çözüm yönündeki iradesini ortaya koydu”
  Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs sorununun; Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve meşru haklarını teminat altına alacak şekilde kapsamlı bir çözüme kavuşturulması konusunun öncelikleri olmayı sürdürdüğünü belirtti. Erdoğan, “Temennimiz sürecin en kısa zamanda sonuca ulaştırılmasıdır. Kıbrıs Türk tarafı çözüm yönündeki iradesini ortaya koydu. Artık Kıbrıs Rum tarafının da buna samimi şekilde karşılık vermesi, uzlaşmayı esas alan, geleceğe odaklanan bir anlayışla meseleyle yaklaşması gerekiyor” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’den adaya getirilecek suyun barış suyu olacağını, ayrıca bu projenin Türkiye ile KKTC arasındaki sarsılmaz bağının sembolü olacağını söyledi. Erdoğan, “Bizim arzumuz Türkiye’den getireceğimiz bu suyun Kıbrıs’ın sadece kuzeyine değil adanın tamamına hayat verebilmesidir. Biz bu suyu, sadece kurak topraklara değil çoraklaşan gönüllere de hayat suyu olmasını temenni ediyoruz” diye konuştu.
T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
Turizmde artık Kuzey Kıbrıs adeta bir patlama yaşadı”
  Turizmde artık Kuzey Kıbrıs’ın adeta bir “patlama” yaşadığını, eğitim öğretimde de artık 70 bini aşkın öğrencisiyle uluslararası camiada farklı bir yere yerleştiğini ifade eden Erdoğan, “KKTC’nin, bölgenin en önemli turizm ve eğitim öğretim merkezlerinden biri haline getirmek bizim de ortak hedefimizdir. Yeni işbirliği projeleri geliştirerek, hedeflediğimiz seviyeye ulaşabileceğimize inanıyorum” dedi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törene katıldı. Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkını saygı sevgi ve muhabbetle selamlayarak, Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuşmasını sağlayan 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramını kutladı. Erdoğan, tüm Türkiye’nin selamlarını ileterek, Ramazan bayramını kutladı ve bayramın herkese hayırlara vesile olmasını diledi.
  Erdoğan, Kıbrıs Türk halkının bu önemli gündeki sevincini coşkusunu ve mutluluğunu gönülden paylaştıklarını belirterek, Kıbrıs Barış Harekatının Kıbrıs kadar Türkiye için de tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Türkiye’de Şanlıurfa’da bugün gerçekleştirilen terör vahşetini de lanetleyen Erdoğan, bu saldırıda 28 kişinin öldüğünü ve 100 kişinin yaralandığını ifade ederek, bu terörü şahsı ve milleti adına lanetledi. Erdoğan, terörün dini, ırkı, milleti, vatanı olmadığını ifa ederek, teröre karşı uluslar arası işbirliği ile mücadele edilmesi gerekliliğine vurgu yaptı ve bunun artık icraata geçme zamanının geldiğini kaydetti.
  Ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Erdoğan, bugün Kıbrıs Türkü’nün özgür yaşama, adanın eşit sahibi olarak varlığını sürdürme hakkı için verilen mücadelenin en şerefli günü olduğunu belirtti. Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 41 yıl önce bugün uluslar arası anlaşmalardan kaynaklanan halklarını kullanarak, Kıbrıslı Türk kardeşlerinin yaşama hakkına kasteden bir teşebbüsü akamete uğrattığını anımsattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türkü’nün Barış Harekatı’ndan aldığı güçle hukuk ve eşitlik mücadelesini güven içinde sürdürme imkanı bulduğunu ifade ederek, bu mücadelenin kesintisiz bir şekilde sürdürülerek kararlı ve azimli bir şeklide bugünlere taşındığına işaret etti. 1963’ten bu yana devam eden varoluş mücadelesinin Kıbrıs Türkü için bir kahramanlık destanı olduğuna vurgu yapan Erdoğan, Dr. Fazıl Küçük, Rauf Raif Denktaş ve tüm şehitleri rahmetle andı. Erdoğan, 20 Temmuz’un en büyük mimarlarının şehit ve gaziler olduğunu belirtti.
T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
Çözüm noktasındaki duruşunuz takdire şayandır”
  Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs sorununun yarım asırdır uluslararası toplumun ve BM’nin gündemini meşgul ettiğini belirterek, bu konuda Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının her zaman iyi niyetle ve samimiyetle hareket ettiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
  “Bu konuda Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı her zaman iyi niyetle ve samimiyetle hareket etti. Adil, kalıcı ve yaşayabilir bir çözümü arzu eden bunun için gerekli iradeyi ortaya koyan her zaman Türk tarafı oldu. Kıbrıs Türk tarafının maruz bırakıldığı saldırılara, uğradığı haksızlıklara rağmen çözüm noktasındaki duruşu takdire şayandır. Bugün de sorunun gerçek mağduru olmalarına rağmen Kıbrıslı kardeşlerimiz aynı ilkeli tavırlarını devam ettiriyorlar. Kıbrıs sorununu, Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve meşru haklarını teminat altına alacak şekilde kapsamlı bir çözüme kavuşturulması önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Şimdiye kadar bu yöndeki her türlü iyi niyetli yaklaşıma ve Birleşmiş Milletlerin çabalarına destek verdik, vermeye de devam ediyoruz. Müzakerelerin yeniden başlamasından memnuniyet duyuyoruz. Müzakere sürecine hakim olan mevcut olumlu atmosferin değerlendirilerek daha fazla vakit kaybedilmeden çözüm yolunda mesafe kat edilmesini ümit ediyoruz.”
Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Türk tarafının her zaman bir adım önde olduğuna vurgu yapan Erdoğan, Annan Planı döneminde Kıbrıs sorunun çözümü sürecinde referandumlar yapıldığını ve Kıbrıs Türk tarafının referandumda “evet” diyerek sözünde durduğunu, Güney tarafın ise sözünü tutmadığını anımsattı. Kendilerinin Türk’e yakışanı yaptığını, şimdi de aynı şekilde onların da kendine yakışanı yapmasını isteyen Erdoğan, Kıbrıslı Türkler karşısında, siyasi eşitlik noktasında, Güney Kıbrıs’tan da aynı tavrı beklediklerini belirtti.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
Çözüm ile birlikte ada ekonomisi güçlenecek”
  “Temennimiz sürecin en kısa zamanda sonuca ulaştırılmasıdır. Kıbrıs Türk tarafı çözüm yönündeki iradesini ortaya koydu. Artık Kıbrıs Rum tarafının da buna samimi şekilde karşılık vermesi, uzlaşmayı esas alan, geleceğe odaklanan bir anlayışla meseleyle yaklaşması gerekiyor.
Bu konu iç politik kaygılara, taktik manevralara kurban edilemeyecek kadar önemlidir, kıymetlidir. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasının, adadaki taraflar yanında Doğu Akdeniz başta olmak üzere geniş coğrafyaya olumlu yansımaları olacağı açıktır.. Çözüm ile birlikte ada ekonomisi güçlenecek, bugün hayal bile edilemeyen pek çok projenin hayata geçirilmesi mümkün olacaktır. Biz diğer muhataplardan süreci bu şekilde ele almalarını, vizyoner bakış açısıyla süreci kolaylaştırmalarını bekliyoruz. Kıbrıs Türk halkının hayat kalitesinin daha da üst düzeye çıkaracak istek ve iradeye sahip olduğunu biliyoruz. Bu uzun soluklu mücadelede Kıbrıs Türkü’nün ekonomik açıdan daha güçlü düzeye gelmesi için şimdiye kadar kardeşlerimizle el birliği ve dayanışma içinde olduk. Bu çabamız, kararlılıkla sürecektir.”
T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
Su Projesi barış suyu olacak”
  Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs Türk halkının ve tüm adanın, su sorununa çözüm bulacak, verimli topraklarına, ana vatandan su getirilmesi sağlayacak su temini projesinde sona gelindiğini kaydetti. Erdoğan, “1,5 kilometrelik yolumuz kaldı. Su medeniyettir, su hayattır ve bu su sadece özgürlük değil aynı zamanda barış suyu olacak. Bu proje, Türkiye ile KKTC arasındaki sarsılmaz bağının sembolü olacak, birlik ve dayanışmayı yeni bir fiziki bağla pekiştirecektir” diye konuştu.
  “Bizim arzumuz, Türkiye’den getireceğimiz bu suyun, Kıbrıs’ın sadece kuzeyine değil adanın tamamına hayat verebilmesidir. Biz bu suyu, sadece kurak topraklara değil çoraklaşan gönüllere de hayat suyu olmasını temenni ediyoruz” diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti: “Diğer doğal kaynaklarla birlikte, bu projenin taraflar arasındaki çok boyutlu işbirliğinin unsuru olmasını gönülden istiyoruz. Ekonomideki gelişmeyi kalıcı hale getirme hususunda öncü sektörler olan turizm ve yüksek öğretimdeki başarılarınızı tebrik ediyorum.
Turizmde artık Kuzey Kıbrıs adeta bir patlama yaşıyor. Eğitim öğretimde artık Kuzey Kıbrıs, 70 bini aşkın öğrencisiyle bundan böyle uluslararası camiada farklı bir yere yerleşiyor. KKTC’nin, bölgenin en önemli turizm ve eğitim öğretim merkezlerinden biri haline getirmek bizim de ortak hedefimizdir. Geride bıraktığımız 10 yılda, bu hedefe ulaşma notasında çok önemli mesafe kat ettik. Ancak önümüzde daha alınması gereken ciddi yol bulunuyor. Uygulamaya koyduğumuz reformları, kararlı şekilde devam ettirerek gündemimizdeki projelerin bir an önce bitirerek, yeni işbirliği projeleri geliştirerek, hedeflediğimiz seviyeye ulaşabileceğimize inanıyorum. Türkiye bu alanlardaki engin tecrübesi ve birikimiyle Kıbrıslı kardeşlerinin yanındadır, bunu böyle bilesiniz.”
T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
Kıbrıs Türk halkı 1974 öncesindeki acı dolu günlere dönmeyecektir”
  Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda, geleceğe korkusuz bir şekilde bakarak barış ve huzur içinde yaşamasının kendileri için önemli olduğunu belirterek, Türkiye’nin, her zaman Kıbrıs Türkü’nün yanında olduğunu, gelecekte de her koşulda yanında olmaya devam edeceğine dikkat çekti.Erdoğan şöyle devam etti:
  “Sorunların üstesinden, bundan sonra da el birliğiyle geleceğiz. Anlayış ve gönül birliğimizi muhafaza ederek atılması gereken adımları kararlılıkla atacak, ortaya çıkabilecek sıkıntıları da geçmişte olduğu gibi birlikte aşacağız. Altını çizerek ifade etmek isterim ki; Kıbrıs Türk halkı, asli unsuru olduğu bu güzel adada bir daha 1974 öncesindeki acı dolu günlere dönmeyecektir.
Ama bu kardeşinizin sizlere burada bir hatırlatması var, istiklal şairimiz o veciz ifadesiyle şunu söylüyor; ‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez; toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.’ Onun için birliğiniz, beraberliğiniz çok önemli. Onun için hep birlikte şunu söylememiz lazım:Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet… Bu yolu böyle yürüyeceğiz ve buna çok önem vereceğiz. Birlik ve beraberliğimizi muhafaza ettiğimiz müddetçe inşallah istikbalimiz, bu günlerimizden çok daha aydınlık, çok daha parlak olacaktır.”
  Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Harekatı’nda emeği ve katkısı olan herkesi şükranla, minnetle andığını ifade ederek, “Bir gül bahçesine girer gibi, toprağa düşen, kanlarıyla buraları vatan eyleyen tüm Mehmetçik ve mücahitleri rahmetle, hürmetle yad ediyorum. Allah kardeşliğimizi, dayanışmamızı, gönüldaşlığımızı daim etsin diyorum. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın Kıbrıs Türk halkına ve tüm milletimize kutlu olmasını diliyor, sizlere sevgilerimi saygılarımı sunuyorum” diyerek sözlerini tamamladı. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasına ilk olarak Şanlıurfa’daki terör saldırısını kınayarak başladı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türk halkına baş sağlığı diledi.
  Terörün geride çok acı yaralar bıraktığını, nereden gelirse gelsin lanetlenmesi ve kınanması gereken bir faaliyet olduğunu kaydeden Akıncı, “Bunu bir insanlık ödevi olarak görüyorum” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün saat 14.00 sıralarında özel uçak “Ana” ile KKTC’ye geldi. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın davetlisi olarak KKTC’ye gelen Erdoğan, Ercan Devlet Havaalanı’nda resmi törenle karşılandı. Karşılama töreninin ardından Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’ndan yaklaşık 1 buçuk saat süren bir görüşme yaptı.Baş başa gerçekleşen görüşmenin ardından heyetler arası toplantıya geçen Erdoğan ile Akıncı’nın görüşmesi saat 16.00 sıralarında sona erdi. Akıncı basın toplantısında Türkiye’nin, Kıbrıs’ta barışçı bir çözümün arkasında durduğuna işaret ederek, bundan kıvanç duyduklarını söyledi. Akıncı, “15 Temmuz olmasaydı, 20 Temmuz da olmazdı. Burada önemli olan nokta, artık bu ülkede 15 Temmuzlar, 20 Temmuzlar olmasın. İnsanlar barış içinde yaşamayı öğrensinler” dedi.
T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
KKTC’ni her yönüyle çok daha modern bir ülke haline gelmesi”
  T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da konuşmasında, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’nin ortak tarihi açısından müstesna bir günde Cumhurbaşkanı Akıncı ile bire bir görüşmelerde bulunup, şu anda gelinen aşamayı görüşme ve değerlendirme şansı bulduklarını söyledi. Müzakere sürecine de değinen Erdoğan, “Her iki tarafta süreci kararlılıkla sürdürme alameti belirdi. Bu fırsatın kaçırılmaması gerekir diye düşünüyorum” dedi. Yapılan çalışmaların noktayı koyma azmiyle devam etmesi temennisinde bulunan Erdoğan, “Gerek Kıbrıs Rum tarafı, gerekse Kıbrıs Türk tarafı, adil bir neticeyi yakalar ve başta siyasi eşitlik olmak kaydıyla bu adımı inşallah atmış oluruz” ifadesini kullandı. KKTC’ni her yönüyle çok daha modern bir ülke haline gelmesi çalışmalarını sürdüreceklerini kaydeden Erdoğan, 1-2 ay içinde su sorununun çözüleceğini söyledi. Erdoğan, “41. bağımsızlık mücadelesinin yıldönümü nedeniyle gerçekleştirdiğim bu ziyaretin hayırlara vesile olmasını dilerken, Cumhurbaşkanı gibi, bir daha bu tür mücadelelerin verilmesi gereğine gerek kalmaz temennisinde bulunuyorum” dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı:
Doğu Akdeniz’i, gerekse Ege denizini bir barış alanına getirebilelim”
  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ta gerek Kıbrıslı Türk ve Rum, gerekse Türkiye ve Yunanistan ile el ele yeni bir döneme yelken açmak gerektiğini söyledi. Akıncı, “Kıbrıs’ın şimdiki ve geçmiş kuşakları olarak Kıbrıs’ın acılarını, kanını göz yaşını paylaştık. Gelecek kuşaklar barışı paylaşsınlar. Gerek Doğu Akdeniz’i, gerekse Ege denizini bir barış alanına getirebilelim” dedi. Erdoğan ile yaptığı görüşmede, Kıbrıs müzakerelerinde gelinen noktayı da değerlendirdiklerini kaydeden Akıncı, “Türkiye Cumhuriyeti öteden beri Kıbrıs’ta iki kesimli, iki toplumlu, federatif bir yapının kurulmasına çok ciddi destek veriyor” ifadesini kullandı.Bu desteğin 2004 yılında KKTC ve Güney Kıbrıs’ta referanduma sunulan Annan Planı sürecinde de, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum liderlerin vardığı 11 Şubat 2014 tarihli uzlaşmanın hazırlanması sürecinde de kendisini gösterdiğini kaydeden Akıncı, “Bugün de kendini yeniden kanıtlıyor. Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti, hükümeti ve tüm varlıklarıyla Kıbrıs’ta barışçıl bir çözümün gerçekleşmesinin arkasında duruyor” dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı: Gelecek kuşaklar barışı paylaşsınlar”
  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 20 Temmuz Barış Harekatı’nın ardından geçen 41 yılda yeterli derslerin çıkarılmış olmasını umut ettiğini kaydetti. Akıncı, “20 Temmuz’u bir başlangıç noktası olarak alıp sadece onun sonrasında tarihi başlatma çabası gösterenler olabilir ama onun öncesi de var…15 Temmuz olmasaydı, 20 Temmuz da olmazdı. Burada önemli olan nokta ve dünyanın başka hiçbir yerinde 15 Temmuzlar, 20 Temmuzlar olmasın” dedi. Kıbrıs’ta ve dünyada insanların barış içerisinde yaşamayı başarması temennisinde bulunan Akıncı, “Bizler Kıbrıs’ın şimdiki ve geçmiş kuşakları olarak Kıbrıs’ın acılarını, kanını göz yaşını paylaştık. Gelecek kuşaklar barışı paylaşsınlar. Gerek Doğu Akdeniz’i, gerekse Ege denizini bir barış alanına getirebilelim. Sadece Kıbrıslı Türkler ve Rumlar değil, Türkiye ile Yunanistan da el ele, gönül gönüle yeni bir döneme yelken açalım” dedi. Akıncı, konuşmasında Recep Tayip Erdoğan’ın 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nda KKTC’de bulunmasından dolayı duyduğu memnuniyeti de dile getirdi ve teşekkür etti.

AÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Gökdere

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Yükseköğretim (YÖK) Genel Kurulunun 14 Temmuz 2015 tarihli toplantısında üç yıldır sürdürdüğü Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığına Prof. Dr. Murat Gökdere atandı.Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Gökdere yayınladığı açıklamada şunları söyledi; ”Yirmi yılı aşkın bir süreden beri hizmet etmekten onur duyduğum Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesine yeniden dekan olarak atanmış bulunmaktayım. Bu görevi geçmişte olduğu gibi yeni atama döneminde de en iyi şekilde yapmaya gayret edeceğim.
 50 yıllık bir öğretmen yetiştirme mirasına sahip olan Eğitim Fakültemiz üniversitemizin en köklü fakültesidir. Fakültemizde görev alan tüm akademik ve idari personel bu mirasa yakışan bilinç ve sorumlulukla hareket etmektedir. Fakültemiz bünyesinde 10 farklı branşta öğretmen adayı öğrenim görmektedir. Ayrıca fakültemiz öğretmenlik sertifika programı aracılığı ile bölgemizde yer alan diğer üniversitelerde öğrenim gören öğrencilere de hizmet verilmektedir.Bundan sonraki yıllarda da hedefimiz geçmişin mirası ile var olan enerjimizi birleştirerek geleceğin öğretmenlerini yetiştirmektir”
Prof. Dr. Murat Gökdere
  5 Eylül 1973 tarihinde Çorum’da doğdu. İlk ve ortaokulu Çorum’da tamamladı. 1990 yılında Çorum Fatih Lisesinden mezun oldu. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği Bölümünden 1994 yılında mezun oldu. Nisan-1995’de Amasya Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği bölümünde Araştırma Görevlisi olarak göreve başladı. Eylül-1999’de”HCl, HCOOH ve DFA Moleküllerinin Sepiolit Minerali Üzerindeki Aktifleştirilmiş Adsorpsiyonu”adlı tezini vererek Yüksek Lisans’ını tamamladı. Eylül-2000’de YÖK tarafından 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunun 35. maddesi uyarınca Fen Bilgisi Eğitimi alanında doktora yapmak üzere Karadeniz Teknik Üniversitesine geçici olarak görevlendirildi.Nisan 2004’de “Üstün Yetenekli Çocukların Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Eğitimine Yönelik Bir Model Geliştirme Çalışması”adlı tezini vererek doktorasını tamamladı. Prof. Dr. Gökdere 2006 yılında Fen Bilgisi Eğitimi alanında Doç. Dr. unvanını almıştır. Bu güne kadar alan ve alan eğitiminde uluslararası ve ulusal düzeyde çok sayıda çalışmaları bulunan Gökdere İngilizce bilmektedir. Üç yıldır sürdürdüğü Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi dekanlığına tekrar atanan Prof. Dr. Murat Gökdere evli ve üç çocuk babasıdır.

Sinema oyuncusu Hasan Dolaya yoğun ilgi

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Televizyon dizilerinde kötü adam karakterini canlandıran Amasyalı Hasan Dolay; 14 yaşında İstanbul’a gitmiş ve İstanbul’da kaynakçı olarak geçimini sağlamıştır. Amasyalı Hasan Dolay, daha sonra tanıştığı ünlü sinema sanatçısı Erol Taş’ın kahvehanesinde çalışmaya başlamıştır.
  Arka Sokaklar(2007 yılı, Arap Seyfi karakteri) Bir İstanbul Masalı, Gizli Dünyalar, Son Yaprak, Sırlar Dünyası gibi birçok dizide özellikle “Kötü Adam ve Mafya” rollerinde oynayarak, sinema oyunculuk hayatını sürdürmüştür. Toplamda 24 filmde oynamıştır.Amasya Çıtır Kafede, Zeynur Baklava ve Börek Evinde hayranlarıyla buluşan Ünlü Sinema Oyuncusu Hasan Dolay yaşamını sürdürdüğü Amasya’da hayranlarından yoğun ilgi görmektedir.

           
 
           
 
                                                 

KKTC Başbakanı Ömer Soyer Kalyoncu

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Ömer Soyer Kalyoncu 1950 yılında Girne’de doğdu. Üniversite Eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Kimya Mühendisliği bölümünde tamamladı. Üniversite yıllarında öğrenci derneklerinde görev yaptı. Kıbrıs’a gelince Devrimci Gençlik Derneği’nde Yöneticilik ve Başkanlık yaptı.1973 yılında üye olduğu Cumhuriyetçi Türk Partisi’nde MYK üyeliği ve çeşitli kademelerde görev yaptı. 1993 – 1998 yılları arasında yapılan Genel Seçimlerde Cumhuriyetçi Türk Partisi’nden Girne Milletvekili olarak seçildi. 11.12.1995 – 16.8.1996 yılları arasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yaptı.14 Aralık 2003 Genel Seçimlerinde Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler’den Girne Milletvekili seçildi.
  Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler, Demokrat Parti Koalisyon Hükümetinde Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı olarak görev aldı. 20 Şubat 2005 Erken Genel Seçimlerinde Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler’den Girne Milletvekili seçildi. 6 Haziran 2005 tarihinde CTP-BG Parti Genel Sekreterliği’ne seçildi. 19 Nisan 2009 Erken Genel Seçimleri ve 28 Temmuz 2013 Erken Genel Seçimlerinde Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler’den yeniden Girne Milletvekili seçildi. İngilizce bilmektedir.
  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından 6 Temmuz’da hükümeti kurmakla görevlendirilen CTP-BG Girne Milletvekili Ömer Kalyoncu, bugün sunduğu yeni kabinenin Cumhurbaşkanı tarafından onaylandığını söyledi. Resmi Gazete’de yayınlanacağını kaydetti. CTP-UBP’nin yeni hükümette Başbakan Ömer Kalyoncu (CTP-BG), Dışişleri Bakanı Emine Çolak (CTP-BG), Maliye Bakanı Hasan Başoğlu (CTP-BG),Ekonomi Sanayi ve Ticaret Bakanı Sunat Atun (UBP),İçişleri ve Çalışma Bakanı Aziz Gürpınar (CTP-BG), Tarım Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanı Önder Sennaroğlu (CTP-BG), Ulaştırma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu (UBP), Turizm Bakanı Faiz Sucuoğlu (UBP), Bayındırlık Çevre ve Kültür Bakanı Kutlu Evren (UBP), Sağlık Bakanı Salih İzbul(CTP-BG) ve Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst(UBP) yer aldı İlk kez bir koalisyon hükümetinde “Başbakan Yardımcılığı” olmaması, UBP’nin 5 bakanının tümünü milletvekilleri arasında seçmesi, CTP-BG’nin ise 3 bakanı dıştan ataması dikkat çekti.
 
  

KKTC 4.Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı

0
Haber: İlker ÇAKAN
  28 Aralık 1947 yılında Leymosun(Limasol)’da doğan Mustafa Akıncı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi mezunudur. 1975 yılında oluşturulan Kurucu Meclis’e seçilerek görev yapmıştır. Lefkoşa Türk Belediyesi’nin ilk seçilmiş başkanı olup, 14 yıl boyunca kesintisiz bu görevi yürütmüştür. LTB Başkanlığı sırasında Lefkoşa Rum Belediye Başkanı ile Lefkoşa Kanalizasyon Projesi ve Lefkoşa İmar Planı konularında uzlaşma sağlayarak bu projelerin işbirliği içinde hayata geçmesini sağlamıştır.
  Bu çerçevede Lefkoşa İmar Planı 1989 yılında ‘Dünya Habitat Ödülü’ne, 2007 yılında ise Ağa Han (Aga Khan) mimarlık ödülüne layık görülmüştür. 2003 yılında da Lefkoşa Rum Belediyesi eski Başkanı ile yaptıkları çalışmalardan ötürü ‘Europa Nostra Onur Ödülü (Medal of Honour)’ne layık görülmüştür. Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği’nin kuruluşunda etkin rol üstlenerek birliğin ilk başkanlığını yapmıştır. 1987 yılından 2001 yılına kadar Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) Genel Başkanlığı görevinde bulunmuştur. 1993 – 2009 yılları arasında da Milletvekilliği görevini sürdürmüştür. 1999-2001 döneminde ise Başbakan Yardımcılığı ve Turizm Bakanlığı görevini üstlenmiştir. Annan Planı döneminde oluşturulan Barış ve Demokrasi Hareketi’nin (BDH) kurucularından olup, liderliğini üstlenmiştir. Toplumcu Demokrasi Partisi’nin oluşumu ile birlikte başkanlık görevini devretmiştir.
  Mustafa Akıncı Oxford, Harward ve Yale Üniversiteleri gibi dünyaca tanınmış akademik platformlar ile Chatham House gibi uluslararası forumlarda Kıbrıs konusuna ilişkin konferanslar verip panellere konuşmacı olarak katılmıştır. Çeşitli dergilerde makaleleri de yayınlanan Mustafa Akıncı’nın ‘Belediye Başkanlığı’nda 14 Yıl’ isimli kitabı bulunmaktadır. İyi derece İngilizce bilen Mustafa Akıncı 26 Nisan 2015 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 4. Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
 
  
                   
 
                                                                                        

İranla varılan nükleer anlaşma bir açılım mı, fiyasko mu?

0
 Tahran ile Almanya ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 5 daimi üyesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin’in oluşturduğu P5+1 grubu arasında İran’ın nükleer programına dair yürütülen müzakereler anlaşmayla sonuçlandı.
Avrasya coğrafyasında uygulama safhasına koyduğu imparatorluk projesi için, “Küçük Şeytan” olarak tanımladığı Irak’ın enerji kaynaklarını denetimi altına alan Washington, – Suriye’ den sonra ilgisini “Büyük Şeytan” olarak adlandırdığı İran’a yöneltmiştir.
 Dünyanın üçüncü büyük petrol rezervlerine sâhip, OPEC’in ikinci büyük üreticisi konumuyla dünya petrol fiyatını belirleyebilen ender ülkelerden birisi olan İran, yıllık yaklaşık 34 milyar dolarlık petrol ihracatı yapmaktadır. İran’ın, Ortadoğu’yu Orta Asya ile birleştiren, petrol kaynaklarının yüzde 65’ini bünyesinde bulunduran, Körfez bölgesini ve Hürmüz Boğazı’nı denetleyen jeostratejik konumu gerek bölgesel gerekse küresel anlamda önem taşımaktadır.
  Basra Körfezi’nden Hazar Denizi’ne oradan da Umman Denizi’ne uzanan sahillerinin yanı sıra Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Afganistan ve Pakistan ile uzun kara sınırlarına sâhip bulunan İran ayrıca, 812 trilyon m³’lük doğalgaz rezervleriyle, Rusya’dan sonra doğalgaz açısından da dünya ikinciliğini elinde bulundurmaktadır. Avrasya’da SSCB sonrası oluşan yeni jeopolitik haritada İran, kritik olarak önemli jeopolitik eksen rolü oynarken, aynı
  İran ile P5+1 ülkeleri arasındaki nükleer gerilim Ağustos 2002’de başlamıştı. O dönem Batılı istihbarat servisleri ve bir İranlı muhalif grup doğudaki Natanz kentinde gizli nükleer tesis bulunduğunu duyurmuştu. BM’ye bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) o tesisin uranyum zenginleştirilmesinde kullanıldığını açıklamıştı. Daha sonra Haziran 2003’te İngiltere, Fransa ve Almanya İran’la nükleer müzakerelere başladı. Son tur müzakereler ise 2013 yılının ağustos ayında Hasan Ruhani’nin İran cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından başladı. ‘Nükleer anlaşma’ Ruhani’nin seçim vaadiydi.
  P5+1 grubunun İran’la vardığı anlaşma nükleer programını kısıtlaması karşılığında Tahran’a uygulanan yaptırımların hafifletilmesini öngörüyor. Tarihi Anlaşmaya göre:
  *BMGK onayından itibaren anlaşma 90 gün sonra yürürlüğe girecek.
  *Anlaşma yürürlüğe girdikten sonra İran’a yaptırımlara dayanak oluşturan 7 BMGK kararı iptal edilecek.
  *Silah ambargosu 5, füze ambargosu 8 yıl daha yürürlükte kalacak.
  *Uranyum zenginleştirme oranı 15 yıl boyunca yüzde 3.67’yi geçmeyecek.
  *Bomba için zenginleştirilmiş uranyum üretebilecek santrifüjlerin 3’te 2’si kaldırılacak.
  *Zenginleştirilmiş uranyum stoğunun yüzde 98’i elinden çıkarılacak.
  *İran, Fordo nükleer tesisini bir teknolojik merkeze dönüştürecek. Bu tesisteki santrifüjler izotop üretiminde kullanılacak.
  *Tahran yönetimi, gelecek 15 yıl içinde herhangi yeni bir ağır su reaktörü inşa etmeyecek. Arak ağır su reaktöründe değişikliğe gidecek.
  *P5+1 ülkeleri ve İran yılda en az 2 kere olmak üzere bakanlar düzeyinde toplantılar gerçekleştirip nükleer anlaşmanın gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirecek.
  *İran anlaşmayı ihlal ederse, 65 gün içinde yaptırımlar geri getirilecek.
  *Yeni BMGK kararı 10 yıl geçerli olacak.
  *Tahran’ın BM tarafından gelecek askeri tesislere giriş talebini sorgulama hakkı olacak.
  İran’a ambargonun kalkması Türkiye’ye ve Bölgeye olumlu yansıyacaktır.

Samimi ve dürüst olmak

0
  Tarih ve insanlık boyunca samimiyet ve dürüstlük hem prim yapmıştır. Dürüst olmayı yüce dinimiz ve diğer kutsal kitaplarda hem önermişlerdir. Samimi ve dürüst olmayan devlet, yönetici, iş adamı, herkes hayatları boyunca sıkıntılı dönemler yaşamışlardır. İnsanın yaşarken hep şöyle düşünmesi gerekmez mi? Öldükten sonra hayırla ve hoş bir seda ile anılmak.
  Günümüzde riyakar olmak, yalan konuşmak, iki yüzlü davranmak neredeyse bir sanat haline gelmiştir. Bu da insanlar arasındaki güven bunalımını artırmaktadır Kültürel değerlerimizden uzaklaştıkça toplumda insanların birbirine saygı ve sevgisi azalmaktadır. Geçmiş dönemlerde insanlar birbirine kültürel değerlerine göre değer verirlerdi. İnsanın makamına veya zenginliğine göre değer verilmez, onun kültür yapısına göre değer verilirdi. Toplumda; o insan ne kadar iyi insan, herkese yardımcı olur, iyilik yapan bir insan diye konuşulurdu.
  Günümüzde ise artık kültürlü kavramı konuşulmuyor. İnsanların zenginlikleri ve makamları konuşuluyor. Ona göre insana değer veriliyor. Zengin olmanın kaynağının haram veya helaldan geldiğine bakılmaksızın onun zenginliği konuşuluyor ve toplumda saygın bir kişi olarak anılıyor. Kendi kendime soruyorum değer yargılarımız mı değişti? Bunu iyi irdelememiz gerekir.
  Günümüzde artık her yerde saygılı ol, kültürlü ol, yalan konuşma kavramları konuşulmuyor. Bunun yerine evlerde aileler içinde, cadde, sokakta, okulda toplumun her kesiminde konuşma “PARA” kelimesi ile başlıyor. Atalarımız önce nasılsınız, iyimisiniz, sağlığınız nasıl diye söze başlarlardı. Konuşmalarda samimiyet ve dürüstlük vardı. İnsanlar o kadar birbirine kadar bağlıydı ki ve kültürel işbirliğinde samimimiyet kokardı. Kültürel yozlaşma sayesinde birbirimize iki yabancı gibi bakar olmadık mı? Buna bir örnek vereyim. Belediye otobüsleri daha doğrusu toplu taşıma araçlarına bindiğinizde toplumsal kültürel değerlerimizin ne hale geldiğini daha iyi anlamış olacaksınız. Milli Eğitim sistemimizde kültürel değerlerimize daha çok değer verilmesi gerektiğine küçük bir örnektir.
  Toplu taşıma aracında diyelim ortaöğretim çağındaki çocuklarımız oturuyor. O anda arabaya 40-60 yaş ve daha yukarısı yaşlılarımız arabaya biniyor. Bunlar araba içinde ayakta bekliyor, o gençler koltuklarında oturuyor. Buna üzülmemek olur mu? Kendi kendime soruyorum Bu çocuklarımıza ailelerinde ve okullarda; büyüklere saygı ve sevgi kültürü, samimi olmak kavramları üzerinde durulsa ve önem verilseydi bu manzaralarla karşılaşmak mümkün olur muydu? Günümüzde insanlar birbiriyle kapalı mekanlarda veya ikili karşılaşmalarda gayet samimi görünüyor. Birbirinden ayrıldıklarında hemen birbiri aleyhine konuşmalar başlıyor. Böyle bireylerin çok olduğu toplumlarda samimiyet ve dürüstlük olur mu? Onun için bu toplumlarda sıkıntı ve bunalımlar olmaya devam eder.
  Tarih boyu her toplum kendi kültürel değerlerine değer vererek devlet olarak ayakta kalmışlardır. Toplum bireyleri arasındaki ilişkilerde kültürel bağlılık yerine maddi çıkarlar ön plana çıktığında o toplumlar sıkıntılı dönemler yaşamışlardır.
  Kim ne derse desin; ister zengin, ister fakir, makam sahibi olsun veya olmasın samimi ve dürüst insanların sayıları günümüzde azda olsa toplum vicdanında her zaman saygı ve sevgi görmektedir. Günümüzde; iki yüzlü ve riyakar değilde, samimi ve dürüst insan sayılarının çoğalması dileğiyle.

Trabzon Valisi Abdil Celil Öz: “Türkiye-İran İlişkileri çok eskilere dayanmaktadır”

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Trabzon’da görev süresi dolan İran İslam Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Meşhud Nohasi Trabzon Valisi Abdil Celil Öz’e veda ziyaretinde bulundu. Türkiye-İran ilişkilerinin çok eskilere dayandığını ifade eden Trabzon Valisi Abdil Celil Öz, “Türkiye -İran arasındaki ilişkiler hem siyasi, hem ticari, hem de kültürel boyutuyla derin ve çok eskilere dayanmaktadır. Özellikle son dönemde İran, uluslar arası alandaki güzel çalışmalar, siyasi ve ticari ilişkilerle önemli değişim dönüşüm yaşıyor. Bu süreçte de hem Türkiye-İran, hem de Trabzon özelinde; turizm, kültür, ticaret ve diğer alanlardaki işbirlikleri daha da gelişecektir.
  Trabzon’da üç buçuk yıl görev yaptınız. Bu önemli bir süredir. Bu süre içersinde iki ülke arasındaki gelişmelere önemli katkılarınız oldu. Karşılıklı heyetlerin ziyaretleri, işadamlarının geliş-gidişleri ile turizmde önemli gelişmeler yaşandı. Özellikle nevruz döneminde İran’dan gelen ziyaretçilerimiz oldu. Tüm bu ilişkilerin gelişmesinde sizlerin yapıcı yönünüz etkili oldu. Yeni görevinizde sizlere başarılar diliyorum. Yeni dönemde bu çalışmalar iki ülkenin hassasiyetleri çerçevesinde uluslar arası dengelerle beraber daha güzel gidecektir” dedi.
İran İslam Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Meşhud Nohasi:
Türkiye’nin İran nezdinde yeri başkadır”
  İran İslam Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Meşhud Nohasi de, “Sizlerle güzel çalışmalarımız oldu. İki ülkenin ilişkileri gelecekte daha iyi olacağına inanıyorum. Bu anlamda Trabzon ve bölgesindeki şehirlerle güzel ilişkiler kuruldu. Bu gelişmelerde işbirliğinizden güzel bir şekilde yararlandık. İran’ın ambargosunun kaldırılmasından sonra yeni iş alanlar açıldı. Özellikle bu süreçte İran komşularına çok büyük önem veriyor.
Zaten Türkiye’nin İran nezdinde yeri başkadır. Yeni başkonsolosumuz göreve başladığında sizlerin güzel işbirliğinden en iyi şekilde yararlanacağını düşünüyorum. Trabzon’u hiçbir zaman unutmayacağım ve her konuda destekçisi olacağım” diye konuştu. Trabzon Valisi Abdil Celil Öz , ziyaretin anısına başkonsolos Nohasi’ye hediyesini verirken, İran İslam Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Meşhud Nohasi’de de Vali Öz!e hediyesini takdim etti.

Amasya Üniversitesi 7. Avrupa Hemiptera Kongresinde

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Amasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim elemanlarından Doç. Dr. Ahmet Dursun ve Arş. Gör. Başak Akyürek ile Suluova Meslek Yüksekokulundan Yrd. Doç. Dr. Murat Karavin, Yüksek Lisans Öğrencileri Onur Dede ve Elif Çalışkan Avusturya’nın Graz kentinde düzenlenen 7. Avrupa Hemiptera Kongresine (7th European Hemiptera Congress katıldılar. 27 farklı ülkeden yaklaşık yüz araştırmacının katıldığı kongrede Amasya Üniversiteli entomologlar toplamda dört sözlü sunum ve üç poster sunum yaptılar.
 
 
 

Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin 35. sayısı çıktı

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da 05.07.2011 tarihinde yayın hayatına başlayan yaklaşık 4 yıldır yayın hayatına devam eden, Türkiye temsilciliğini de Habergünebakış Sitesinin yaptığı (www.habergünebakis.com) Karadeniz Bölgesinin Türkçe-Gürcüce dilinde onbeş günlük olarak yayınlanan tek gazetesi olan ve Gürcistan-Batum, Artvin, Rize, Trabzon, Giresun’un Ordu, Samsun illerinde dağıtımı yapılan uluslararası “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi”nin 35. sayısı çıktı. Kuşe kağıda baskılı, haftalık tirajı 8.000 ve 8 sayfa renkli olarak yayınlanmaktadır. 
         
          1- http://i.hizliresim.com/Nqnz0k.jpg
          2- http://i.hizliresim.com/zAj6zB.jpg
          3- http://i.hizliresim.com/ZDX8l0.jpg
          4- http://i.hizliresim.com/rQ0d31.jpg
          5- http://i.hizliresim.com/ogdz6q.jpg
          6- http://i.hizliresim.com/rQ5AlN.jpg
          7- http://i.hizliresim.com/2g6DGj.jpg
          8- http://i.hizliresim.com/NqnaYa.jpg
 
               
              Haberci Gazetesi 1.sayfa       Haberci Gazetesi 2. sayfa  Haberci Gazetesi 3.sayfa
    
             
                Haberci Gazetesi 4. sayfa   Haberci Gazetesi 5.sayfa  Haberci Gazetesi 6. sayfa
 
                                       
                                   Haberci Gazetesi 7. sayfa    Haberci Gazetesi 8. sayfa
error: Content is protected !!