Bilgiye kim daha çabuk ulaşırsa o kazanıyor
Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin 50. sayısı


Azerbaycan bağımsızlık günü




Doğu Karadeniz Bölgesi ihracatı
Tahsil edilen orantısız ücretler
Alişanın Batum konseri




Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Meselemiz vatan, millet gerisi teferruat”
Rize Valilik Binası önünde gerçekleşen toplu açılış töreni saat 13.00’de başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Rizeliler büyük bir ilgi gösterdi. Seçim mitinglerini aratmayan bir kalabalıkta hemşerilerine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı 10 binden fazla insan dinledi. Törende açılış konuşmasını Rize Belediye Başkanı Prof. Dr. Reşat Kasap yaptı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada şunları söyledi;
“Ne dedik, “İnlerine gireceğiz, onlar kaçacak, biz kovalayacağız’ dedik. Kovalıyor muyuz? Kaçıyorlar mı? Nereye kaçarlarsa kaçsınlar, şimdikaçtıkları yerin vatandaşı olsunlar. Artık onlar bu milletin vatandaşı olarak anılmayacaklar. Eğer sende zerre kadar yiğitlik varsa dön gel ülkene. Gel, gidip de Amerika’ya sığınma. Gel buraya o zaman, gel burada yargılan. Gelemez. Niye? Korkakların şanı kaçmaktır, kaçmak. Korkaklar, zafer takı dikemez, onu yiğitler diker.
Kusura bakmayın Musul’un ne DEAŞ terör örgütüne ne de başka terör örgütlerine verilmesine müsaade etmeyiz. Türkiye’nin Suriye’de başlattığı operasyonu önlemek isteyenlerin, 15
Temmuz’un arkasında olmadığını söyleyenin ya dünyadan haberi yoktur ya da bizzat kendisi de bu işin içindedir. Aynı şekilde Başika’daki Türk askerinden rahatsız olanlarla ülkemizi Musul operasyonunun dışında tutmak için yırtınanlarla ’15 Temmuz’un ilgisi yok’ demek, milletin
aklıyla alay etmek demektir. Bunu biz yutmayacağız.

Cerablus’a girdik, arkadan El Rai’ye girdik. Şimdi ilerliyoruz, nereye? Dabık’a ilerliyoruz ve orada 5 bin kilometrekarelik bir alanı terörden arındırılmış güvenli bölge olarak ilan edeceğiz. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok ama ülkemizde 3 milyon mülteci var. Onlara yer hazırlayalım, onlar topraklarına dönsünler, onları güvenli şekilde orada yaşatalım, atacağımız adım bu.
Şu anda koalisyon güçleriyle bugün dışişleri bakanım Lozan’da teklifi yapacaklar. Biz, koalisyon güçleriyle beraber DEAŞ terör örgütüne ve diğer terör örgütlerine karşı orada mücadeleye varız. Başika üssümüz konusunda da kimse konuşmasın. Bu üs orada duracaktır. Duracaktır. Çünkü
Başika aynı zamanda Türkiye’ye olacak terör saldırıları için bir sigortadır. Yenikapı ruhunda olsan ne yazar olmasan ne yazar. Senin olup olmaman bir şeyi değiştirmez. Oradaki 5 milyon ne diyor bizim için o önemli. Aynı anda tüm Türkiye’de bir o kadar da ne yaptı? Ekranlardan izledi, 10
milyon. Bizim için o önemlidir.”


ve zihinleri halletmek. Asıl reformu kültürde yapmamız gerekiyor. Kültür devrimine şiddetle ihtiyacımız var. Onu hallettik mi, gerisi kolay. Meselemiz vatan, millet gerisi teferruat, biz öyle bakıyoruz.” “Bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır. Bunu birbirinden ayırmamız lazım. Türkiye bölgede yaşanan çatışmada mazlumlara ve mağdurlara kucak açmış bir ülkedir”.
“Birileri bizi Suriye ve Irakl’la neden ilgileniyorsunuz diye soruyorlar ama kimse binlerce kilometre öteden gelenlere aynı soruyu sorma cesareti gösteremiyor. Gaziantep’le Halep’i nasıl ayrı düşünebiliriz. Hatay’dan çıkın Fas’a kadar her yerde bizden izleri mutlaka görürsünüz. Bizim Irak’la da Suriye’yle de Bosna’yla da ilgilenmek hem görevimiz hem hakkımızdır.”
Üç beş PKK’lı zibidiye Türkiye’yi böldürtmeyiz. 3-5 DAEŞ’liye burayı böldürtmeyiz. Bunlar Müslüman değil. Bunlar pislik. Bir de PKK’nın atağı PYD. Bunlar atık. Birileri de bunlara sahip çıkıyor. Silah indiriyorlar. Kobani’nin güneyinde pistler inşaa ediyorlar. Bunu bizimle görüşmeleri
gerekiyor terör örgütüyle değil. Bizimle NATO’da berabersin. NATO’da beraber olduğun Türkiye’yi bir kenara bırakacaksın terör örgütüyle beraber olacaksın. Eğer dost olmak için DAEŞ’le savaşmak ölçüyse o zaman El Nusra ile de dost ol, onlarda DAEŞ’le savaşıyor. 63 ülkenin gücü 15 bin DEAŞ’a yetmiyor mu? Biz bunların canına okuruz.
Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Yazarı Sadullah Kavak: “Bütünlüğümüz, renkliliğimiz bizim enerjimiz ve gücümüzdür”



KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı: ” Yeni bir Kıbrıs yaratmak mümkün”
Haber: İlker ÇAKAN
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ın yıllardır süren kaderini değiştirmenin, yeni bir Kıbrıs yaratmanın mümkün olduğunu kaydetti. Akıncı, “Kıbrıs sorununda bugüne kadar hep söylendi, kritiktir’ denildi ama bu defa gerçekten öyle olduğunu değerlendiriyorum” dedi.
Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, dün sabah Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da katılımıyla Kıbrıs konusunda olağanüstü toplandı. Toplantı yaklaşık 4 buçuk saat sürdü. Akıncı, toplantıyla ilgili değerlendirmesini, “Yarışmacı bir üslup değil, katılımcı bir üslupla herkes düşüncülerini aktardı” şeklinde yaptı.
KKTC Meclis Başkanı Sibel Siber ise, yararlı geçen toplantının, müzakerelerin gizliliği nedeniyle kapalı yapıldığını söyledi. Siber, “Kıbrıs sorunu toplumsal bir sorundur, ortak sorunumuzdur, bizim sorunumuzdur, o yüzden bu tür görüş ve fikir alışverişlerinin özellikle Meclis’imizde tartışılması, yaşanması önemlidir. İlerleyen süreçlerde Kıbrıs sorununa gelinen aşamayla ilgili halkımızın bilgilendirilmesi için bir genel görüşme, açık görüşme talebimiz olacak” dedi.
Yeni yasama yılının ilk olağanüstü toplantısı olan ve Başbakanlık önergesinin kabul edilmesiyle basına kapalı gerçekleşen toplantının tamamlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Akıncı, saat 15.00 sıralarında Meclis’ten ayrıldı. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ayrılmadan önce basına açıklama yaparak, olağanüstü toplantı hakkında kısa bir değerlendirmede bulundu. Cumhuriyet Meclisi’nde gerçekleştirdikleri görüşmenin “verimli” ve “yararlı” olduğunu kaydeden Akıncı, “Buradan iyi bir çalışma yaptığımız düşüncesiyle ayrılıyoruz. Yarışmacı bir üslup değil, katılımcı bir üslupla herkes düşüncülerini aktardı. Milletvekillerini bilgilendirdik, düşüncelerimizi paylaştık. Onların, düşüncülerini dinledik, sorularını yanıtladık” dedi.
Zaten müzakerelerle ilgili tutanakların Meclis’e geldiğini ve okunduğunu ifade eden Akıncı, “Anlaşılmayan konularda aydınlanmak isteyen, daha fazla bilgi isteyen milletvekilleri oldu, onları bilgilendirdik” şeklinde konuştu. Meclisten ayrıldıktan sonra da çalışmalara devam edeceğini, öğleden sonra müzakere heyetiyle görüşeceğini, yarın (bugün) müzakereler kapsamında Rum liderle bir araya geleceğini kaydeden Akıncı, “Bu yoğun sureci en iyi sakilde değerlendirmek için çalışmaya gidiyoruz” dedi. Sabah saatlerinde Meclis’e girerken de bu açıklamayı yaptığını anımsatan Akıncı, “Gerçekten inanıyorum ki tarihi bir dönemeçteyiz, önemli bir kavşaktayız. Kıbrıs sorununda bugüne kadar hep söylendi, kritiktir’ denildi ama bu defa gerçekten öyle olduğunu değerlendiriyorum” ifadelerine yer verdi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şöyle devam etti:”Çok söyledim, bir kere daha söylüyorum; bunun bizim kuşağın son denemesi olduğuna inanıyorum. Bu fırsat yine yitirilirse süreç yeniden, ne zaman, nasıl başlar ve ondan sonraki süreçlerde ne konuşulur artık bilmiyorum… Ama akıl işi olan, o tür senaryolar üzerine değil, bu fırsat üzerine yoğunlaşmak ve bunu gerçeğe dönüştürmek. Hem Kıbrıslı Türklerin, hem Rumların, hem Türkiye ile Yunanistan’ın hem de bölgenin yararına olacak yeni bir Kıbrıs yaratmak mümkündür. Kıbrıs’ın yıllardır süren kaderini değiştirmek mümkündür. Yeter ki bu isteklilik tek taraflı kalmasın, aynı arzu, niyet, gerçekçilik, aynı makuliyet Rum tarafınca da değerlendirilsin, aynı bakış acısıyla olaya yaklaşılsın. Çünkü biz bu şekilde yaklaşmaktayız ve bu doğrultuda da yolumuza devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ardından Meclis Başkanı Sibel Siber de basına kısa bir değerlendirmede bulundu.Meclisi bilgilendirme toplantısının yararlı olduğuna işaret eden Siber, bu tür toplantıların, yüz yüze ve soruların rahatça sorulup yanıtlarının alınabileceği görüşmeler olduğuna vurgu yaptı.Siber, milletvekillerini bilgilendirmelerin hem kirli bilgiyi ortadan kaldırdığına, hem de vekillerin soru sormalarına imkan yarattığına işaret ederek, “Kıbrıs sorunu toplumsal bir sorundur, ortak sorunumuzdur, bizim sorunumuzdur, o yüzden bu tür görüş ve fikir alışverişlerinin özellikle Meclisimizde tartışılması, yaşanması önemlidir” diye konuştu.
KKTC Meclis Başkanı Sibel Siber, Meclis’in bugün kapalı oturum yaptığını belirterek, şöyle devam etti:”Kapalı yapmamızın nedeni; müzakerelerin gizliliği söz konusu ve bu gizliliği ihlal etmeden daha rahat soruları sorabilir, Cumhurbaşkanımıza bu konularda yanıt vermek için bir rahatlık sağlamak içindir. Ama ilerleyen süreçlerde Kıbrıs sorununa gelinen aşamayla ilgili halkımızın bilgilendirilmesi için bir genel görüşme, açık görüşme talebimiz olacaktır.”
KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün: “Türkiye’nin garantörlüğünü tartıştırmayız”
KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini asla tartıştırmayacaklarını vurgulayarak, “Kıbrıs Türk halkı da Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden asla vazgeçmez. Kamuoyu yoklamaları da bu desteğin yüzde 90’larda olduğunu gösteriyor. Rum tarafı da bunu bilecek” dedi.Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 26. Dönem 2. Yasama Yılı Açılış Töreni’ne katılan Başbakan Özgürgün, TRT Haber’in yayınına katılarak soruları yanıtladı.Kıbrıs müzakerelerinin 1968’den bu yana aralıklarla devam ettiğine ve Kıbrıs Türk tarafının anlaşma niyeti olduğunu birçok anlaşmada ortaya koyduğuna işaret eden Başbakan Özgürgün, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafının bütün olumlu yaklaştığı anlaşmalara “hayır” dediğini, son olarak da Annan Planı’nı reddettiğini aktardı.
Kıbrıs Türk tarafının olduğu kadar Kıbrıs Rum tarafının da bir çözüme ihtiyacı olduğunu, Kıbrıs’ta iki eşit ortağın, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin şart olacağı, iki halkın siyasi eşitliğine dayanan bir çözümün gerektiğini vurgulayan Başbakan Özgürgün, şöyle devam etti:
“İki kesimlilik net olarak korunmalıdır. Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs’ta Rumlar kadar eşit olduğu da unutulmamalıdır. Bunu Rum tarafı kabul ederse derhal çözüm olur. Rum tarafı bunu kesinlikle kabul etmiyor. Zaten onun için 48 yıldır görüşülüyor. Tersinden bakalım, eğer biz Rum tarafının istediklerini kabul edersek de hemen çözüm olur. Onlar nedir; Türk askeri gidecek, Türkiye’nin varlığı Kıbrıs’ta sonlanacak, eşitlik olmayacak azınlığı kabul edeceksiniz. Rum tarafının göçmen dediği insanları Kuzey’e yerleştireceksiniz. İki kesimliliği ortadan kaldıracaksınız. Bunu da kabul ederseniz yarın çözüm olur. Demek ki aramızda çok farklar var. Çok ciddi problemler var, çok ciddi ayrılıklar var. Bunların hiç birinde de uzlaşılmış değil. Onun için Kıbrıs’ta görüşmeler daha sürecek. Kolay bir süreç değil. 48 yıl daha sürebilir.
“Ben ve hükümetim olarak söylüyorum, kesinlikle Türkiye’nin garantörlüğünü tartıştırmayız. Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden asla taviz vermeyiz, onu konuşturmayız. Bu bizim altı çizilmesi gereken en kalın kırmızı çizgimizdir. Çünkü güvenlik konusu, bugünkü çağdaş’ dünyada çok daha fazla önem arz ediyor. Çok yakın çevremizde de görüyoruz. Hiç kimse kimsenin gözünün yaşına bakmadığı gibi, kimse de kolay kolay birisine yardım edecek durumunda değil. Çok şükür ki, Anavatan Türkiye 1974’te müdahaleyi yapmasaydı
Başbakan Özgürgün, “Bir taraftan, Türk askeri gitsin, Türk unsurlar gitsin’, bir taraftan da yaklaşık 30 bin kişilik bir ordu besliyorsunuz. Sen önce bunları kaldır, onu görelim. Ondan sonra bunu söylemeye hakkın olur” dedi. Rum tarafının, Türk askerini “tehdit” olarak gördüğü iddiasıyla tedbir aldığını söylediğini, Türk askerinin tehdit olmadığını kaydeden Başbakan Özgürgün, “1974’den sonra Kıbrıs’ta ne oldu ki sen tedbir alıyorsun. 1974’den önce Türk askeri yokken oldu olanlar. Binlerce insan öldü, kayboldu. Daha bir ay önce katledilmiş 33 kayıp Türkün cenazesini Kuzey’de gömdük. Bunlar daha yeni bulundu. O zaman Türk askeri yoktu. Türk askeri olduktan sonra Ada’ya barış geldi. Ada’ya barışı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) getirdi. Hala daha onu tehdit görüyorsan bunun arkasında başka niyet ararım. Güney’e geçtiği zaman aşırı uçların saldırısına uğramış birçok Kıbrıslı Türk var. Asker alımları süratli bir şekilde Güney’de devam ederken TSK’nın ve Güvenlik Kuvvetleri’nin güçlü olması çok önemli” dedi.
Konuşmasında, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’deki konuşmasını da değerlendiren Başbakan Özgürgün, “Sayın Cumhurbaşkanımız çok kapsamlı bir konuşma yaptı, her konuya değindi. 15 Temmuz’dan sonra Meclis ilk defa açılıyor. Önemli bir açılış. O süreci de değerlendirdi. AB ile ilişkilerden, terör olaylarına kadar her türlü konuya kapsamlı bir şekilde değindi. Sayın Cumhurbaşkanı, Meclis’ten beklentilerini de dile getirdi” dedi. Cumhuriyet Meclisi’nin de 3 Ekim Pazartesi günü açılacağını belirten Başbakan Özgürgün, TBMM’nin yeni yasama yılının açılışına katılmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu kaydetti. Başbakan Özgürgün, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili bir soruya karşılık, hükümetin 21 Temmuz’da FETÖ’yü KKTC’de terör örgütü olarak kabul ettiğini, 7 Ağustos’ta da Yenikapı Mitingi’ne katıldığını anımsatarak, “O anlamda yoğun bir işbirliğimiz var. KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler her açıdan çok yoğun ve çok üst düzeyde.
Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, yurt dışından gösterilen bazı yaklaşımları hayretle izlediğini, yaşanılan olayların Kıbrıs Türk halkını derinden yaraladığını ve gereken adımları attıklarını ifade eden Başbakan Özgürgün, en basit ifade ile Türkiye’ye haksızlık yapıldığını söyledi. Türkiye’ye yapılanların samimiyetsizlik olduğunu kaydeden Başbakan Özgürgün, AB’nin aynı tutumu Kıbrıs’ta da yaptığını belirtti.
Türkiye’nin kredi notunun düşürülmesiyle ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine de Başbakan Özgürgün, ekonominin zayıflatılması ile her şeyin zayıflatılmasının hedeflendiğini ifade ederek, “Ekonomik güç, askeri güç birleştiğinde süper güç olunuyor. Askeri gücün zayıflatılması operasyonları yapıldı. Sonra ekonomik gücü zayıflatma, bence şimdi onun ikinci perdesi oynanıyor. Türkiye bunları aşacak kadar çok büyük bir ülke. Türkiye’nin ekonomik gücü dünyadaki en büyük ekonomik güçlerden biri. Bunu çökertmek kolay değil, bu şekilde imkanı yok, onlar görülecek. Kısa süreli aldatma olur ancak, gelir geçer. Biz, Kıbrıs’a gelen yatırımlardan da o gücü görüyoruz. Türkiye’nin hem ekonomik gücü, hem askeri gücü, ikisi de zaafiyete uğratılacak güç değil. Bunu deneyenler bana göre hayal peşinde koşuyor” diye konuştu.
Ankara’da, Türkiye hükümet yetkilileri ile üst düzey görüşmeler de yaptığını, KKTC ve Türkiye hükümetlerinin çok yoğun ve yakın işbirliği içerisinde olduğunu da aktaran Başbakan Özgürgün, özellikle Türkiye’den suyun gelmesi ile ülkede ciddi proje ve yatırımlar olduğunu, bunları da görüşme fırsatı bulduklarını söyledi.












