Pazar, Aralık 28, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 130

Samsun Vailisi Osman Kaymakda şehit ailesine ziyaret

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Samsun Valisi Osman Kaymak ve eşi Emine Kaymak, Hakkari’de teröristler tarafından açılan taciz ateşi sonucu şehit olan Piyade Uzman Çavuş Mete Yahşi’nin İlkadım ilçesi Kadıköy Mahallesinde bulunan evine gelerek, şehidin ailesine başsağlığı dileklerinde bulundu.
  Vali Osman Kaymak ve eşi Emine Kaymak, şehidin babası Orhan Yahşi, annesi Nazmiye Yahşi, dedesi Üzeyir Yahşi, babaannesi Feride Yahşi ve eşi Yasemin Yahşi ile görüşerek taziyelerini iletti.Vali Osman Kaymak, şehit Piyade Uzman Çavuş Mete Yahşi’nin üç yaşındaki kızıyla yakından ilgilenerek çeşitli hediyeler verdi. Vali Sayın Osman Kaymak, şehidimizin ailesine her ne ihtiyacınız olursa yirmi dört saat sizlerin ihtiyaç ve sorunlarınızı gidermek görevlerimizin önceliği arasındadır diyerek taziye dileklerini yineledi. Taziye ziyaretinde İl Müftüsü Veysel Çakı tarafından şehit olan Piyade Uzman Çavuş Mete Yahşi’nin ruhuna Kur’an-ı Kerim okunarak dua edildi.
 

Giresunda 2 bin kınalı keklik doğaya bırakıldı

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Giresun Orman ve Su İşleri Şube Müdürlüğünce, yaban hayatının zenginleştirilmesine yönelik olarak doğaya salınmak üzere özel kafeslerinde Şebinkarahisar ilçesi getirilen 2 bin adet Kınalı Keklik, Tamzara Mahallesinde belirlenen özel bölgeye taşındı. Giresun Valiliğinde göreve başlamasının üzerinden bir hafta geçtiğini dile getiren Sarıfakıoğulları, bugün de Giresun Orman ve Su İşleri Şube Müdürlüğünün keklik salımına ortak olacaklarını söyledi.Tamzara Mahallesinde ilk kekliği doğaya salan Vali Sarıfakıoğlları, Şebinkarahisarın’ın av ve yaban hayatı yönünden önemli yerlerden olduğunu, bu yerleştirmeler ile daha da iyi durumlara geleceğini, tabiatı ve yaban hayatını koruyup gözeteceklerini belirterek “Bu sorumluluk bilinci içerisinde gerçekten yaban hayatını el birliğiyle daha ileriyle götürmüş olacağız. Böylelikle daha fazla avlak sahasına ve türlerin korunmasına da büyük destek ile katkı sağlanacaktır. Bu sebeple de bugün 2 bin keklik doğaya bırakıldı.” dedi.

Tunceli Valisi Tuncay Sonelden vatandaş sevgisi

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Tunceli Valisi Tuncay Sonel göreve başladıktan sonra hafta sonunda Tunceli ilinde halk ziyaretlerine başladı.Alibaba,Yeni Mahalle,Moğultay ve Atatürk Mahallelerinde vatandaşlara hane ziyaretleri yaptı. Kaymakamlığı dönemindede vatandaş odaklı görev anlayışı içnde hareket ederek vatandaşın gönlününü kazanan mülki idare amiri olarak bilinirdi. Öncelikle mahalle muhtarlarından mahalle ile ilgili sorunları dinleyen Vali Tuncay Sonel dile getirilen konuları yerinde inceleyerek taleplerin en kısa sürede yerine getirilmesi için gerekli çalışmaların yapılacağını söyledi. Tunceli ilinin dört mahallesinde incelemelerde bulunan Vali Tuncay Sonel, daha sonra ev ziyaretleri yaparak mahallelilere misafir oldu. Özellikle yetim-öksüz çocukları ile şehit ve gazi aileleri de ziyaret eden Vali Tuncay Sonel ziyaret sırasında yaptığı konuşmada;
  “Vatandaşımızı evinde ziyaret ederek onlarla yüzyüze gelip onların sorunlarını, talep ve önerilerini dinlemeyi çok önemsiyoruz. Sorunları yerinde inceleyip vatandaşımızla yüzyüze görüşünce meseleleri çözmek şüphesiz ki kolaylaşıyor.Yaptığım ziyaretlerde görüyorumki vatandaşımızın evinin kapısıda gönlünün kapısı da bizlere sonuna kadar açık. Kardeşlerimizin bize göstermiş oldukları bu teveccühlerini kıramayız. Bu sebeple onları daha fazla dinlemeye ve onlara hakettikleri kaliteli hizmeti sunmak için çalışmaya devam edeceğiz “dedi. Gerek Valilik gerekse Belediye Başkanlığı makamlarının Tuncelililere hizmet etmek için var olduğunu söyleyen Vali Tuncay Sonel, kendi gönül ve makam kapılarının da vatandaşa her zaman açık olduğunu söyledi.

                              
 
                    

15 Temmuz Demokrasi Zaferi

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Batum Başkonsolosluğunun FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasının birinci yıldönümü vesilesiyle yaptığı yazılı açıklama şöyledir;
  “FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasının birinci yıldönümü vesilesiyle düzenlediğimiz anma etkinliğinde vatandaşlarımız ve Gürcü dostlarımızla bir araya geldik. Etkinliğimize Gürcistan Acara Özerk Cumhuriyeti Başbakanı ve Eşleri, Meclis Başkanı, Sağlık Bakanı, Tarım Bakanı, Eğitim, Kültür ve Spor Bakanı, Batum Belediye Başkanı, Azerbaycan Başkonsolosu, İran Başkonsolosu, Sanat Üniversitesi Rektörü, Gürcü Müslümanlar Birliği Başkanı ve Yahudi Cemaati L…ideri başta olmak üzere çok sayıda yetkili katılım sağladı.”

  “FETÖ-ს მიერ მოწყობილი წარუმატებელი გადატრიალების მცდელობის პირველწლისთავთან დაკავშირებით გენსაკონსულოს მიერ ორგანიზებულ ღონისძიებასესწრებოდნენ თურქეთის მოქალაქეები და ქართველი მეგობრები. ღონისძიებას დაესწრნენ აჭარის ა.რ. მთავრობის თავმჯდომარე მეუღლესთან ერთად,აჭარის უმაღლესი საბჭოს თავმჯდომარე, ჯანდაცვის მინისტრი, სოფლის მეურნეობისმინისტრი, განათლების, კულტურისა და სპორტის მინისტრი, ბათუმის მერი,აზერბაიჯანისა და ირანის გენერალური კონსულები, ხელოვნების უნივერსიტეტისრექტორი, ქართველ მუსლიმთა კავშირის თავმჯდომარე, ებრაელთა დიასპორისთავმჯდომარე და სხვა კომპეტენტური პირები.”
 
 
       
 
          
 
                 
 
                 

T.C. Başbakanı Binali Yıldırım: Büyük demokrasi zaferimizin birinci yıldönümü

0
                                Büyük demokrasi zaferimizin birinci yıldönümü
 
 
Binali YILDIRIM
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
  Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı terör saldırısını atlatmamızın üzerinden bir yıl geçti. Türkiye bu bir yıl içerisinde dayanıklılığını, nekahet yeteneğini, gücünü kanıtlamıştır. Aradan geçen bir yılın muhasebesini yapmak ve ileri bakmak önemlidir.
  Herşeyden önce neyle karşı karşıya kaldığımızı hatırlamak lazımdır. O gece yaşadıklarımız Türk ordusu içine sızmış, kendisini “kainat imamı” olarak gören bir meczuba bağlı hainlerin Türk devletine karşı saldırısıydı. Kendi ulusal parlamentosunu bombalayan, terör örgütleriyle mücadelemizde ön cephede uğraş veren polis özel harekat karargahını yerle bir eden, silahsız sivillerin üzerine tanklar süren ve savaş uçakları ve saldırı helikopterlerinden ateş açan canilerle karşı karşıya kaldık. Tarihimizde böyle bir vahşet yaşamamıştık. Bu terör şebekesi 250 vatandaşımızı öldürdü, 2000’den fazla vatandaşımızı yaraladı.
  Geriye baktığımızda bu çok acı deneyimden iki gurur vesilesi ortaya çıktı. Birincisi, Türk halkının cesaret ve kararlılığıdır. Toplumun ve siyasi yelpazenin her kesiminden vatandaşlarımız darbecilere karşı sokağa döküldüler. Televizyon kanallarımız darbecilerin tehditlerine, baskınlarına rağmen yayınlarına devam etti. Türk milleti bir bütün oldu.
  İkincisi, Türk milleti tüm dünyaya demokrasiye sahip çıktığını ve çıkacağını gösterdi. Halkım, Türkiye’ye silahlı grupların değil, sadece demokratik yoldan işbaşına gelen hükümetlerin ve milli iradenin hakim olabileceğini ortaya koydu. En güçlü meşruiyet demokratik meşruiyettir. Bu zorlu demokrasi sınavından ülke olarak yüzümüzün akıyla çıktık.
Ancak, o gece torunumun tüm saflığıyla sorduğu soru zihnimden, zihinlerden silinmeyecektir: “Dede, bunlar bizim askerlerimiz değil mi?” Gerçekten de nasıl bir zihniyet bir insanın kendi insanına, kendi kurumlarına, kendi sembollerine, kendi liderlerine bu şekilde hunharca saldırmasına imkan verir?
  Yanıtı karşı karşıya olduğumuz ihanet şebekesinin doğasında mevcuttur. O gece, bir teoloji profesörü aracılığıyla elebaşı Fetullah Gülen’den gelen emirleri körü körüne uygulayan bir suç şebekesi ile karşı karşıyaydık. Merkez olarak kullandıkları askeri üste FETÖye ait bir şirketin yöneticisi ile örgütün işlettiği bir okulun görünürdeki sahibinin karşısında asker selamı veren, Türk askerinin bin yıllık şanlı geçmişinden nasibini almamış bir ihanet çetesinden bahsediyoruz.
Hükümetimiz esasen Fetullah Gülen’in gerçek yüzünü 15 Temmuz’dan önce anlamış ve harekete geçmişti. Bu yapının devlet içindeki uzantılarını ortaya çıkarabilmek için çaba sarfediyorduk. Bunda da önemli bir aşamaya ulaşmıştık. Ancak 15 Temmuz darbe teşebbüsü, karşı karşıya olduğumuz tehdidin tahminlerimizin çok ötesinde, çok daha derin ve yaşamsal olduğunu acı biçimde ortaya koydu. Fetullah Gülen’in 40 yıl boyunca Türk devletini ele geçirmek için kurduğu kumpasın büyüklüğü ortaya çıktı. FETÖ mensupları Fetullah Gülen’in talimatı doğrultusunda, “kimseye varlıklarını hissettirmeden sistemin kılcal damarları içinde hareket etmişlerdi” ve aşama aşama vücudun hayati organlarını ele geçiren bir virüsün yol açtığı enfeksiyon gibi neredeyse “tüm güç merkezlerine” erişmişlerdi. 15 Temmuz’u takip eden bir yıl boyunca kapsamlı idarî, cezaî ve hukukî tahkikatlar yürütüldü. Darbe teşebbüsünü tezgahlayan ve uygulayan bu yapıya dair çok geniş bulgulara ulaşıldı.
  Elimizdeki bulgular şunu gösteriyor: başında Fetullah Gülen’in bulunduğu sapkın, ezoterik bir inanç sistemi oluşturmuş bir yapıyla karşı karşıyayız. Orgütün okulları ve yurtları beyin yıkama ve militan devşirme merkezleri işlevi görmüştür. Buralardan yetişen ve “Mesih” olarak gördükleri elebaşına sadakatle bağlı olan örgüt üyelerinin devlet kurumlarına sızmaları sağlanmıştır. Böylece, örgütün amaçları doğrultusunda her türlü gayri kanuni ve gayri ahlaki eylemi sorgulamadan gerçekleştirebilecek insanlar, kritik pozisyonlara gelmişlerdir. Bu şahıslar, kamu personeli sınavlarında usulsüzlük, yasadışı dinleme, şantaj ve düzmece davalar gibi kumpaslar düzenlemişlerdir. Hayır derneği ve vakıf adı altına kurulan oluşumlar aracılığıyla örgüte finans kaynakları sağlanmıştır. Büyük holdingler ve bankalar yoluyla milyarlarca dolarlık para hareketleri aklanmıştır. Örgütün medya ayağı ise bir propaganda aleti işlevi üstlenmiştir. Hücre tarzı çalışan, birbirlerini kod isimleriyle tanıyan, kendi aralarında haberleşmek için şifreli uygulamalar icat eden, üyelerine istihbarata karşı koyma teknikleri ve aidiyetlerini gizleme taktikleri öğreten bir “eğitim hareketi” olabilir mi? Bu yeni nesil terör örgütü, kendilerinden olmayanları yok etmek için istisnasız her yöntemi kullanmış ve bu suretle sadece iktidarı değil Türkiye Cumhuriyeti Devletini kendi sapkın emelleri doğrultusunda ele geçirmeye çalışmıştır. Türk milletinin 15 Temmuz günü hezimete uğrattığı işte bu sapkın ve tehlikeli emeldir.
  Aldığımız tedbirlerle, örgütün Türkiye’deki ana omurgasını çökerttiğimizi söyleyebilirim. Ancak tehdit Türkiye’yle sınırlı değildir. Örgütün birçok ülkede Türkiye’dekine benzer yapılanmaları mevcuttur. Bunlar şimdi başka devletlerin içerisinde ihanet tohumları ekmeye devam ediyorlar. Hayatta kalmak için bu kez daha da faal şekilde küresel planda iktisadi ve siyasi nüfuz peşindeler. Tüm dostlarımızı bu vesileyle yeniden uyarmak istiyorum.
  Türk milleti demokrasinin kolay kazanılmayan ancak uğruna yaşamım dahi verecek kadar değerli bir varlık olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Bize düşen ilk görev bir daha asla benzer bir tehditle karşı karşıya kalmayacak şekilde gerekli önlemleri almaktır. Bu zorlu süreci anayasal düzen içerisinde yürütmek için azami çaba gösteriyoruz. Son tahlilde Türk demokrasisine kastedilmiş ve demokrasimiz kazanmıştır. Dolayısıyla, amacımız da çabamız da demokrasiyi bundan sonra en güvenli zirvelere, en örnek noktalara taşımak için gerekli adımları zamanla atmak olacaktır.
 
 
                             დემოკრატიის დიდი გამარჯვების პირველი წლისთავი

                                                                                          ბინალი ილდირიმი
                                                                თურქეთის რესპუბლიკის პრემიერ-მინისტრი

  თურქეთის რესპუბლიკის ისტორიაში ყველაზე სისხლიანი ტერორისტული თავდასხმის შემდეგ ერთი წელი გავიდა. თურქეთმა გასული ერთი წლის განმავლობაში დაამტკიცა თავისი სიმტკიცე, წინსვლის უნარი და სიძლიერე. მნიშვნელოვანია გასული ერთი წლის შეჯამება და მომავლის გეგმები.
  უპირველეს ყოვლისა, უნდა გვახსოვდეს თუ რის წინაშე აღმოვჩნდით. ის, რაც იმ ღამეს გადავიტანეთ, იყო თურქეთის სახელმწიფოს წინააღმდეგ განხორციელებული თავდასხმა, თურქულ არმიაში შეღწეული მოღალატეების მიერ ჩადენილი, რომლებიც ემორჩილებოდნენ ერთ სულელს, რომელიც საკუთარ თავს “სამყაროს იმამად” მიიჩნევს. პირისპირ აღმოვჩნდით მკვლელებთან, რომლებმაც დაბომბეს საკუთარი პარლამენტი, მიწასთან გაასწორეს პოლიციის სპეციალური ოპერაციების შტაბი, რომელიც ტერორისტულ ორგანიზაციებთან ბრძოლაში წინა ფლანგზეა, შეუიარაღებელ მშვიდობიან მოსახლეობისკენ მიემართებოდა ტანკები, სამხედრო თვითმფრინავებიდან და ვერტმფრენებიდან კი მათ ცეცხლი გაუხსნეს. ჩვენს ისტორიაში ასეთი ველურობას ადგილი არ ჰქონია. ამ ტერორისტულმა დაჯგუფებამ სიცოცხლეს გამოასალმა 250 მოქალაქე, 2000 მეტი მოქალაქე დაშავდა.
  წარსულს, რომ გადავხედოთ ამ მწარე გამოცდილებიდან ორი საამაყო მიზეზი წარმოიშვა. პირველი – თურქი ხალხის გამბედაობა და სიმტკიცე. საზოგადოებისა და პოლიტიკური სპექტრის ყველა ფენის მოქალაქე ქუჩაში გამოვიდნენ. სატელევიზიო არხები პუტჩისტების მუქარის, დარბევის მიუხედავად აგრძელებდნენ მოვლენების გაშუქებას. თურქი ერი გამთლიანდა.
  მეორე – თურქმა ხალხმა მთელ მსოფლიოს აჩვენა, რომ იცავს და მომავალშიც დაიცავს დემოკრატიას. ჩემმა ხალხმა აჩვენა, რომ თურქეთის მართვა შეუძლია არა შეიარაღებულ ჯგუფს, არამედ მხოლოდ და მხოლოდ დემოკრატიული გზით სათავეში მოსულ ხელისუფლებას და ეროვნულ ნებას. ყველაზე ძლიერი ლეგიტიმურობა დემოკრატიული ლეგიტიმურობაა. როგორც ქვეყანა დემოკრატიის გამოცდა პირნათლად ჩავაბარეთ.
  თუმცა, იმ ღამით ჩემი შვილიშვილის გულუბრყვილობით დასმული შეკითხვა არასოდეს წაიშლება გონებიდან: “ბაბუა, ესენი ჩვენი ჯარისკაცები არ არიან?” მართლაც, როგორი მენტალიტე ტია, ნუთუ შესაძლებელია ადამიანი ასე სასტიკად თავსდაესხას საკუთარ ხალხს, საკუთარ დაწესებულებებს, საკუთარ სიმბოლოებს, ლიდერებს?
  პასუხი არის მოღალატეთა დაჯგუფების ბუნებაში. იმ ღამეს, ჩვენ პირისპირ ავღმოვჩნდით დანაშაულებრივი ჯგუფის წინაშე, რომელიც ბრმად ასრულებდა თეოლოგიის პროფესორის, მბრძანებლის ფეთჰულაჰ გიულენისგან მიღებულ დავალებებს. ჩვენ ვსაუბრობთ მოღალატეების ბანდაზე, რომელიც თავის სამოქმედო ცენტრად იყენებდა სამხედრო ბაზას, Feto-ს დაქვემდებარებული კომპანიის ხელმძღვანელისა და ორგანიზაციის მიერ მართული სკოლის თითქოს მფლობელისთვის სამხედრო სალამის მიმცემებზე, რომლებსაც თურქი ჯარისკაცის ათასწლიანი დიდებული წარსულისგან თავისი წილი არ მიუღია.
ჩვენმა ხელისუფლებამ 15 ივლისამდე გაიგო ფეტულაჰ გიულენის ნამდვილი სახე და დაიწყო მოქმედება. ჩვენ ვცდილობდით ამ სტრუქტურის სახელმწიფოს შიგნით არსებული კავშირების გამოვლენას. ამ მიმართულებით მნიშვნელოვან ეტაპს მივაღწიეთ. თუმცა, 15 ივლისის გადატრიალების მცდელობამ გვაჩვენა, რომ ის საფრთხე, რომლის წინაშე აღმოვჩნდით, სცილდება ყოველგვარ პროგნოზს, არის ძალიან ღრმა და სასიცოცხლო მნიშვნელობის. ფეტულაჰ გიულენის მიერ თურქეთის სახელმწიფოს ხელში ჩასაგდებად 40 წლის განმავლობაში მომზადებული შეთქმულების მასშტაბურობა ცხადი გახდა. Feto-ს წევრები ფეტულაჰ გიულენის დავალების შესაბამისად მოქმედებდნენ „სისხლძარღვთა კაპილარულ სისტემაში ისე, რომ არავის არ უნდა ეგრძნო მათი არსებობა„ და ნელ-ნელა როგორც ვირუსით გამოწვეული ინფექცია მოედო სხეულის სასიცოცხლო ორგანოებს და თითქმის “ყველა სიმძლავრის ცენტრი” გახდა მათთვის ხელმისაწვდომი. 15 ივლისის შემდგომ, ერთი წლის განმავლობაში ადმინისტრაციული, სამოქალაქო და სისხლის სამართლის საქმეებზე ჩატარდა მასშტაბური საგამოძიებო ღონისძიებები. მოვიპოვეთ უამრავი მტკიცებულებები ამ სტუქტურის შესახებ, რომელმაც მოამზადა და ცხოვრებაში გაატარა გადატრიალების მცდელობა.
  ჩვენს ხელთ არსებული შედეგები მიუთითებს, იმაზე რომ: ფეტულაჰ გიულენის მეთაურობით ჩვენს წინაშე დგას სტრუქტურა, რომელმაც შექმნა სწორ გზას აცდენილი და ეზოტერული რწმენის სისტემა. ამ ორგანიზაციის სკოლებსა და საერთო საცხოვრებლებს ჰქონდა ტვინის გამორეცხვის და მებრძოლეთა შეკრების ცენტრების ფუნქცია. აქ გამოზრდილ ორგანიზაციის წევრებს, რომლებიც მათ მეთაურს „მესიად„ ანუ ცხებულად მიიჩნევენ და მისდამი ერთგულებით გამოირჩევოდნენ, სახელმწიფო დაწესებულებებში ნერგავდნენ. ამდენად, კრიტიკულ პოზიციებზე აღმოჩნდნენ ადამიანები, რომლებსაც ორგანიზაციის მიზნებისათვის დაფიქრების გარეშე შეეძლო ნებისმიერი სახის უკანონო და ამორალური ქმედების ჩადენა. აღნიშნულმა პირებმა საჯარო მოხელეთა კონკურსებზე მოაწყვეს დარღვევები, უკანონო მოსმენები, შანტაჟი და ყალბი სარჩელები მოამზადეს. აღნიშნული ორგანიზცია შექმნილი საქველმოქმედო ასოციაციებისა და ფონდების მეშვეობით ფინასდებოდა. დიდი ჰოლდინგებისა და ბანკების გზით ხდებოდა მილიარდობით დოლარის ოდენობის თანხების გათეთრება. აღნიშნულ ორგანიზაციას დაქვემდებარებული მასმედიის ნაწილმა კი პროპაგანდის ფუნქცია იკისრა. უჯრედის პრინციპით მომუშავე, ერთმანეთის კოდირებული სახელებით ამოცნობა, ერთმანეთთან კომუნიკაციისთვის დაშიფრული პრაქტიკის გამოგონება, ნუ თუ არსებობს “საგანმანათლებლო მოძრაობა”, რომელიც წევრებს ასწავლის დაზვერვისთვის წინააღმდეგობის გაწევისა და თავისი კუთვნილების დამალვის ტაქტიკას. ახალი თაობის ამ ტერორისტულმა ორგანიზაციამ, საკუთარი მოწინააღმდეგების გასანადგურებლად და საკუთარი ამბიციების დასაკმაყოფილებლად, არა მხოლოდ ხელისუფლების, არამედ თურქეთის რესპუბლიკის დაუფლება სცადა. თურქმა ხალხმა 15 ივლისს დაამარცხა მათი მახინჯი და სახიფათო ამბიციები.
  შემიძლია ვთქვა, რომ გატარებული ზომებით ჩვენ გავანადგურეთ აღნიშნული ორგანიზაციის ხერხემალი თურქეთში. თუმცა საფრთხე არ შემოიფარგლება მხოლოდ თურქეთით. ამ ორგანიზაციას, თურქეთის მსგავსად ბევრ ქვეყანაში თავისი სტუქტურები გააჩნია. ისინი ახლა სხვა სახელმწიფოებში აგრძელებენ თავის მოღალატეობრივ საქმიანობას. ამჯერად, საკუთარი თავის გადასარჩენად და პოლიტიკური და ეკონომიკური გავლენის მოსაპოვებლად, მოქმედებენ გლობალური გეგმით, კიდევ უფრო აქტიურად. მე მინდა ვისარგებლო შემთხვევით და კიდევ ერთხელ გავაფრთხილო ყველა ჩვენი მეგობარი.
თურქმა ხალხმა მთელ მსოფლიოს აჩვენა, რომ დემოკრატია არ არის ადვილი მონაპოვარი და ამასთან იმდენად ღირებულია, რომ დემოკრატიის გულისთვის საკუთარ სიცოცხლესაც დათმობს. ჩვენი პირველი ამოცანაა გავატაროთ აუცილებელი ზომები, რათა აღარასოდეს დავდგეთ მსგავსი საფრთხის წინაშე. მაქსიმალური ძალისხმევით ვცდილობთ წარვმართოთ ეს რთული პროცესი კონსტიტუციური წესრიგის ფარგლებში. საბოლოო ჯამში, ეს იყო თურქეთის დემოკრატიისკენ მიმართული განზრახვა და ჩვენმა დემოკრატიამ გაიმარჯვა. აქედან გამომდინარე, ამის შემდგომ ჩვენი ძირითადი ამოცანაა, მთელი მივმართოთ დემოკრატიის ყველაზე უსაფრთხო და სანიმუშო მწვერვალზე ასაყვანად, რისთვისაც დროთაგანმავლობაში გადაიდგმება საჭირო ნაბიჯები.
 

Samsun Valisi Osman Kaymak

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Samsun Valisi Osman Kaymak, 1965 Bayburt Merkez Sancaktepe köyünde doğdu. Eğitimini Sancaktepe Köyü İlkokulu, Bayburt Ortaokulu, Bakırköy Kocasinan Lisesini 1982 yılında bitirdi. Aynı yıl Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanarak kaydını yaptırdı. 1986 yılında bu fakülteden mezun olduktan sonra bir yıl İstanbul Barosuna bağlı olarak İstanbul Adliyesinde avukatlık stajını tamamladı. 1991 yılında Kaymakamlık kursunu başarı ile bitirerek Kütahya İlinde yeni kurulan Pazarlar İlçesine kurucu kaymakam olarak atandı. İki yıl süre ile bu ilçenin kurulması ile ilgili çalışmaları başarı ile tamamladıktan sonra mahrumiyet hizmeti yapmak üzere 1993 yılında Erzurum İli Narman İlçe Kaymakamlığına, bu görevi tamamladıktan sonra da 1995 yılında Malatya İli Battalgazi İlçe Kaymakamlığına atandı.
  1998 yılında Niğde Vali Yardımcılığına atandı. 2000 yılında İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalında yüksek lisans eğitimini Büyükşehir İlçe Yönetim Sorunları, Battalgazi İlçesi Örnek Olayı konulu tez çalışması ile tamamladı. Gölcük depremi sonrası deprem yaralarını sarmak üzere oluşturulan Kocaeli Valiliği Kriz Merkezinde 6 ay süreyle; geçici görevlerde bulundu. İçişleri Bakanlığı, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Bayındırlık Bakanlığının açmış olduğu Hizmet içi Eğitim kurslarına katılarak Afet Sonrası Acil Yardım ve Koordinasyon konularında; Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin açmış olduğu Vali Yardımcıları Oryantasyon Seminerlerine katılarak sertifika aldı.
  Battalgazi Kaymakamlığı görevi sırasında Malatya Valisinden, Kocaeli Deprem Bölgesindeki geçici görevinden dolayı Kocaeli Valisinden; Afyon Deprem Bölgesi geçici görevinden dolayı Afyon Valisinden ve Niğde Vali Yardımcısı olarak da Niğde Valisinden ve Suluova Kaymakamı olarak Amasya Valileri Hüseyin Poroy ve Erhan Tanju’dan takdirname alarak ödüllendirildi. 2003 yılında Suluova İlçe Kaymakamlığına, 2006 yılında Elmadağ Kaymakamlığına, 2008 yılında Eyüp Kaymakamlığına, 2013 yılında İzmit Kaymakamlığına, 2014 yılında Tunceli Valiliğine Vali olarak atandı. 21/06/2017 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 13.06.2017 tarih ve 2017/10458 sayılı kararname ile Samsun Valiliğine Vali olarak atanan Vali Osman Kaymak orta derecede İngilizce bilmekte olup, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Giresun Valisi Harun Sarıfakıoğulları

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Giresun Valisi Harun Sarıfakıoğulları;1970 yılında Kilis’te doğdu. İlk,orta ve lise öğrenimini Kilis’te tamamladı. 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirip, aynı yıl Emniyet Genel Müdürlüğünde Dernek Denetçisi olarak meslek yaşamına adım attı.1994 yılı Mayıs ayında İçişleri Bakanlığının açmış olduğu Kaymakam adaylığı sınavını kazanarak Kahramanmaraş Kaymakam Adayı olarak mülki idare amirliği görevine başladı. Adaylık süresi içerisinde Eskişehir’in İnönü ilçesinde 10 ay süreyle Kaymakam vekilliği yaptı.İngiltere’nin Oxford kentinde 8 ay dil eğitimi amacıyla bulundu. 1997 yılında 83.dönem Kaymakmlık kursunu başarı ile bitirerek, İzmir Beydağı İlçesi Kaymakamı olarak atandı. Türkiye’nin farklı ilçelerinde de Kaymakam olarak görev yaptıktan sonra 03 Eylül 2014- 28 Haziran 2017 tarihleri arasında Nizip Kaymakamlığı görevinde bulunmuştur.
  21 Haziran 2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu’nun 13.06.2017 tarih ve 10458 sayılı Kararına istinaden Giresun Valiliğine atanan Harun Sarıfakıoğulları 01 Temmuz 2017 tarihinde Giresun’da görevine başlamıştır. 2003 yılında Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Cihat Kürkçüoğlu ile birlikte “Adım Adım Şanlıurfa” isimli kitabı yayımlanmış olup 2003-2004 yıllarında Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Kamu Yönetimi Bölümünde yüksek lisans yapmıştır.
 
 
 
 
 

Bayburt Valisi Ali Hamza Pehlivan

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Bayburt Valisi Ali Hamza Pehlivan; Rize’nin Hemşin ilçesinde 1977 tarihinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Hemşin’de tamamladı. Bir yılı İngilizce hazırlık sınıfı olmak üzere 5 yıllık lisans eğitimini, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümünde 1999 yılında başarı-onur belgesi sahibi olarak tamamladı. Aynı yıl İçişleri Bakanlığı tarafından açılan Kaymakam Adaylığı sınavını kazandı ve Mayıs 2000 tarihinde Artvin İli Kaymakam Adayı olarak göreve başladı. Rize-Pazar İlçesinde Kaymakam Refikliği, İçişleri Bakanlık Merkezinde Mülkiye teftiş stajını yaptı. Ekim 2000-Mart2001 tarihleri arasında Milli Güvenlik Akademisinden 49.Dönem Müdavimi olarak mezun oldu. Mart-Eylül 2001 tarihleri arasında Samsun’un Ladik İlçesinde Kaymakam Vekilliği görevi yaptı. 2001-2002 yılları arasında İngiltere-Exeter Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi mastırını tamamladı. Mastır tezini, Yeni Kamu Yönetimi, Yönetişim gibi fikir akımları ile İngiliz Hükümetlerinin Kamu Yönetimi alanında yaptığı Reform Çalışmalarından hareketle en yeni reform paketlerinden biri olan ‘Kamu Hizmet Sözleşmeleri’ içinde ‘Hesapverebilirlik’ anlayışı hakkında yazdı.
  Ordu’nun Akkuş ilçesinde bir süre Vekil Kaymakam olarak görev yaptıktan sonra İçişleri Bakanlığının düzenlediği Kaymakamlık Kursuna katıldı. Kaymakamlık Tezini “Dünyada ve Türk İdari Yapısında Elektronik (e) Devlet Anlayışı” konusunda yazdı. Nisan 2003 tarihinde Giresun-Doğankent Kaymakamı olarak atandı. Ekim 2003-Ekim 2006 tarihleri arasında Erzincan-Kemah Kaymakamı, 01 Kasım 2006-10.09.2008 tarihleri arasında Hakkari Vali Yardımcısı, 21.09.2008-12.03.2012 tarihleri arasında Piraziz Kaymakamı ve aynı zamanda (son yedi aylık dönemde) Giresun Vali Yardımcısı olarak görev yaptı.
  Piraziz Kaymakamlığı döneminde Aralık 2008 – Aralık 2009 tarihleri arasında 12 ay süren askerlik hizmetini Personel Asteğmen olarak yerine getirdi. Birçok meslek içi eğitim ve seminer programına iştirak etti. Bu bağlamda 2010 yılı içinde İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen 45 günlük bir program dâhilinde Virginia Commonwealth Ünüversitesi’nde kamu yönetimi, kamu ve maliye politikaları, hukuk, güvenlik ve benzeri konularda düzenlenen seminerler ile ülkenin devlet, özel sektör ve toplumsal yapısı, uluslararası kuruluşlar, bilimsel, teknolojik ve sektörel faaliyetler konularında bilgi ve tetkik gezi programlarına katıldı.23.03.2012- 25.07.2015 tarihleri arasında Göksun Kaymakamı ve 28.06.2015 – 30.06.2016 tarihleri arasında ise İznik Kaymakamı olarak görev yaptı. 21.06.2017 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 2017/10458 sayılı Valiler Kararnamesi ile Bayburt Valisi olarak atanan ve 30.06.2017 tarihi itibariyle Bayburt’taki görevine başlayan Vali Ali Hamza Pehlivan, evli ve bir çocuk babası olup iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Tunceli Valisi Tuncay Sonel

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Tunceli Valisi Tuncay Sonel; 1970 yılında Adana’ da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana’ da tamamladı. Adana Erkek Lisesi’ nden sonra 1988 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden 1992 yılında Lisans, yine aynı fakültenin Kamu Yönetimi Anabilim Dalında 1995 yılında Yüksek Lisansını tamamladı.Mülki İdare Hizmetleri Sınıfına 1994 yılında Aydın kaymakam adayı olarak atandı. Üç yıllık staj süresince Adana-Ceyhan Kaymakam Refikliği, Elazığ-Maden Teftiş Stajı, İngiltere Brighton Dil ve Meslek Eğitimi, Kütahya-Simav Kaymakam Vekilliği görevlerinde bulunduktan sonra kaymakamlık kursunu üstün başarılı olarak bitirdi.
  1997-1999 Ankara-Güdül, 1999-2001 Gümüşhane-Köse, 2001-2005 Kırklareli-Vize,2005-2008 Şanlıurfa-Birecik, 2008-2012 Trabzon-Of, 2012-2015 Konya-Seydişehir, 2015-2016 Balıkesir-Bandırma Kaymakamı ,20 Aralık2016-28 Haziran 2017 tarihleri arasında Kadıköy Kaymakamı olarak görev yapmıştır. Bu süreler içerisinde Ankara, Gümüşhane, Kırklareli, Şanlıurfa, Trabzon, Konya,Balıkesir Valilerinden 15 Başarı belgesi, Milli Eğitim Bakanından 2 Takdirname, 2004 yılında Kırklareli Gazeteciler Cemiyeti tarafından “Yılın Kaymakamı Ödülü”, 2005 yılında Anadolu Basın Birliği tarafından “Yılın Kaymakamı Ödülü”, 2006 yılında Yoksullarla Yardımlaşma ve Eğitim Vakfı tarafından “Yılın Yetim Babası Ödülü”, 2006 yılında Türk İdareciler Derneği tarafından “Vali Galip Demirel Sosyal Hizmet Ödülü” dalında “Yılın İdarecisi Ödülü”, 2007 yılında Siyaset Dergisi’ nden “Yılın Kaymakamı Ödülü”, 2007 yılında Türkiye Çocuk Zirvesi tarafından “Çocuk Hakları Çocuk Dostu Ödülü”, 2008 yılında İzder(Seçilmiş ve Atanmışları İzleme Derneği) tarafından “Yılın Kaymakamı Ödülü” aldı. Ayrıca İnfomag Dergisi’ nin Mart 2009 sayısında “Türkiye’ nin Geleceğine Yön Verecek 100 İsim” arasında gösterildi. Nisan 2009′ da ise Güneydoğum Derneği’ nce bir önceki görev yeri olan Şanlıurfa-Birecik’ te yaptığı çalışmalardan dolayı ödüle layık görüldü. Of’ ta yapmış olduğu sosyal projeler de SYDV Genel Müdürlüğü (Ağustos 2009) ve Atılım Üniversitesi (Eylül 2009) yayımlanmıştır. 2011 yılında Türk İdareciler Derneği tarafından “Teşekkür Belgesi”, 2012 yılında Sosyal Gelişim Enstitüsü Merkezi tarafından “Yılın Kaymakamı Ödülü”, Mart 2013′ te YÖK’ e bağlı Türkiye Öğrenci Konseyi tarafından “Farkındalık Ödülü”, Eylül 2013′ te Akkanat Eğitim ve Sağlık Vakfı ile Selçuk Üniversitesi tarafından ortak düzenlenen “Selçuk Üniversitesi Ali Akkanat Sosyal Sorumluluk Ödülü”, Nisan 2015′ te Türkiye Diyanet Vakfı’ nca “İyilik Ödülü” verilmiştir.
  1999 yılında Ankara-Güdül Belediye Meclisi’ nce, 2001 yılında Gümüşhane-Köse Belediye Meclisi’ nce, 2005 yılında Kırklareli-Vize ilçesine bağlı Çakıllı ve Sergen Belediye Meclislerince, 2008 yılında da Şanlıurfa-Birecik Belediye Meclisi’ nce “Fahri Hemşehrilik” beratları verilmiştir. Of Belediye Meclisi’ nin 2012 yılında almış olduğu karar ile “Fahri Hemşehrilik” beratı ve Of’ un “Altın Anahtarı” verelmiştir. Yine Of’ a bağlı Ballıca, Bölümlü, Cumapazarı, Eskipazar, Gürpınar, Kıyıcık ve Uğurlu Belediyeleri Meclis Kararları ile “Fahri Hemşehrilik” beratları verilmiştir.
Son olarak13/06/2017 tarih ve 2017/10458 sayılı kararname ile Tunceli Valiliğine atanan Vali Tuncay Sonel, evli ve iki çocuk babasıdır. Kamu kurum ve kuruluşunda görevlilerin çalışmalarını aksatmamaları için resmi karşılama töreni düzenlenmesini istemeyen Vali Tuncay Sonel göreve başladıktan sonra yaptığı konuşmada şunları söyledi;
  Tunceli’de ilk görevimiz. Yüce rabbim mahcup etmesin inşallah. Biz fikriyle, ekip çalışmasıyla Tuncelimize daha güzel işler yapmaya geldik. Aramızda komutanlarımız ve emniyet müdürümüz de var. Allah güvenlik güçlerimizin de yar ve yardımcısı olsun. Tabi biz ekip çalışmasıyla Tunceli ailesi diyeceğiz artık.Tunceli ailesinin bir ferdi olduk bugün itibariyle. Hep birlikte bu güzel memleketimizin bu güzel coğrafyasında güzel işlere imza atacağımıza inanıyorum canı gönülden. Önceliğimiz her yerde olduğu gibi şehit ailelerimiz, gazilerimiz, yetim ve öksüzlerimiz, engelli olan vatandaşlarımız, gariplerimiz devletimizin şefkatini ve sıcaklığını onlar hep beraber göstermeye çalışacağız. Biz fikriyle bu güzel coğrafyada, bu güzel Tunceli’mizde hep birlikte güzel işler nasip eder yüce rabbim inşallah. Milletimizin birlik ve beraberliği çok önemli. Bir olalım diyoruz, diri olalım diyoruz. İnşallah gelecek Türkiye’sinde gelecek gençlerimize, kuşaklara daha güzel bir ortam bırakmayı hep beraber uğraşacağız o şekilde güçlü bir ülke olmak için de bunun için güç birliğiyle, el birliğiyle çalışacağız.”

15 Temmuz Demokrasi Zaferi

0
  15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de başarısızlığa uğratılan darbe girişimin üzerinden 1 yıl geçti. Ülkemizin varlığına yönelik olarak gerçekleştirilen bu darbe girişiminde hayatlarını kahramanca feda eden 250 vatandaşımızı saygıyla anıyor, yaralanan 2000’in üzerindeki vatandaşımıza ve o gece Türkiye’nin her yerinde meydanları dolduran onbinlerce vatandaşımıza minnet ve teşekkürlerimizi bir kez daha sunuyoruz.
  15 Temmuz’da yapılmaya çalışılan klasik bir askeri darbe değildi. Akıllarını ve vicdanlarını Fettfullah Gülen isimli bir meczuba teslim etmiş olan bir grup terörist kendilerine emanet edilmiş olan ve ihtiyaç halinde ülkenin güvenliğinin sağlanmasında düşmanlara karşı kullanılması gereken askeri araç ve muhimmatı o gece kendi kurumlarına ve vatandaşlarına karşı vahşice kullanmaktan kaçınmadılar.
  Cumhurbaşkanımıza suiast girişiminde bulunan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni, Milli İstihbarat Teşkilatı Karargahı’nı ve Özel Harekât Merkezi’ni bombalayalan, sivil halkın üzerine tank süren, ateş açan bu hainler Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en kanlı terör eylemini gerçekleştirdiler.
  O gece Türk halkı ülkesine ve demokrasisine sahip çıktı. Ellerinde bayraktan başka bir şey olmayan, her yaştan ve kesimden Türk vatandaşı tankların önüne yatarak, üzerine çıkarak ve silahlara göğüs gererek, ülkemizin 16 Temmuz’da aydınlık bir geleceğe uyanmasında en büyük rolü oynadılar.
  Basın tüm olanları anlık olarak kararlı biçimde dünyaya duyurdu. Tüm siyasi partiler darbecilere karşı birleşti. Silahlı Kuvvetler ve Polis Teşkilatımız içindeki vatansever asker ve polisimizin üstün çabalarıyla Türk devleti ve demokrasisi tarihinin en büyük sınavlarından birini başarıyla atlatmış oldu.
  Bu kanlı teşebbüsün arkasında Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) olduğu ilk andan itibaren, şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlaşıldı. FETÖ mensupları Gülen’in “Mesih”, kendilerinin de “altın nesil” olduğuna inanmaktadırlar. Müritlerinin sadece Gülen’e sadık olmaları, örgüt çıkarları için her türlü hukuki, dini veya ahlaki kuralı çiğnemelerine de yol açmaktadır. Sözkonusu şahıslar, şüphe uyandırmadan tüm çevrelere nüfuz edebilmek için Gülen’le olan bağlantılarını gizlemekte de ustadırlar. Başka bir deyişle, FETÖ riyakârlık, gizlilik ve ketumiyet üzerine kurulu yeni nesil bir terör örgütüdür.
  Esasen, FETÖ’nün Türk Devletinin kontrolünü ele geçirme ve rejimi, kendi sapkın inançlarına göre yeniden tesis etme çabaları 15 Temmuz öncesinde anlaşılmış ve örgütün çökertilmesine yönelik kararlı adımlar atılmaya başlanmıştı. 15 Temmuz darbe girişimi FETÖ’nün ayakta kalabilmek için son çabasıydı.
  Şimdi, son bir yıldır Hükümetimiz, FETÖ tehditini nihai olarak bertaraf etmek için haklı önlemler almaktadır. Yürütülen kapsamlı idari, cezai ve hukuki tahkikatlarla devlet kurumlarından FETÖ’nün temizlenmesi süreci devam etmektedir. Faillere ilişkin 23 ayrı ilde görülmekte olan 78 dava sürecinde FETÖ’nün darbe girişiminin arkasında olduğu binlerce itiraf ve belgeyle kayıtlara girmiştir.
  Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu Türkiye’nin devletine ve halkına yönelik tehditlere karşı gerekli önlemleri alma hakkı ve sorumluluğu bulunduğunu teyid etmiştir. Özgürlükler ve güvenlik ihtiyaçları arasında doğru dengenin sağlanabilmesi için azami özen gösterilmektedir. Her zaman olduğu gibi, uluslararası yükümlülüklerimiz takip edilmekte, taahhütlerimizin bir parçası olarak, olağanüstü hal çerçevesinde alınan önlemler hakkında ilgili uluslararası kuruluşlara zamanlıca bilgi verilmektedir.
  Haksız yere zan altında bulunduklarını iddia edenlere karşı alınan tedbirlerin gözden geçirilmesi için idari ve adli yollar mevcuttur. Bugüne kadar kapatılmış olan 300’den fazla kurum yeniden açılmıştır. 30.000’i aşkın kamu görevlisi idari inceleme komisyonları tarafından görevlerine iade edilmiştir.
  FETÖ, bazı çevrelerin sergilemeye çalıştığı gibi, iyi niyetli bir sivil eğitim hareketi değildir. Gülen’i sadece barışçıl bir Müslüman din adamı ve vaiz olarak düşünmek son derece yanlış bir tanımlama olur. Gülen’in ordu içine sızmış müritleri 15 Temmuz gecesi bir terör dalgası başlatmıştır ve adıgeçenin bundaki rolü herkesin ilgisini çekmeyi hak etmektedir.
  FETÖ’yle mücadelemizde dostlarımızın desteğine ve anlayışına ihtiyaç duyuyoruz. 15 Temmuz günü ve sonrasında Batum sakinlerinin ülkemizde yaşanan gelişmeleri nasıl yakından takip ederek bize destek olduklarını unutmayacağız. Gürcistan Başbakanı Giorgi Kvirikashvili 15 Temmuz sonrasında ülkemizi üst düzeyde ziyaret eden ilk devlet adamı olarak Gürcü halkının desteğini en üst düzeyde bize iletti. Komşumuz ve dostumuz Gürcistan’ın ve Gürcü halkının yanımızda olması bizi daha güçlü kılıyor.Bu vesileyle Gürcü dostlarımıza teşekkür ediyor, saygılarımızı sunuyoruz.
 
                          15 ივლისი – დემოკრატიის გამარჯვება

                                                                                          იასინ თემიზქანი
                                                                                   თურქეთის რესპუბლიკის
                                                                      გენერალური კონსული ქ. ბათუმში
  2016 წლის 15 ივლისს თურქეთში მომხდარი წარუმატებელი გადატრიალების მცდელობიდან 1 წელი გავიდა. ჩვენი ქვეყნის არსებობისკენ მიმართული აღნიშნული გადატრიალების მცდელობისას თავგანწირულ 250 მოქალაქეს პატივისცემით ვიხსენებთ, დაშავებული 2000-ზე მეტს მოქალაქესა და იმ ღამით თურქეთის ყველა კუთხეში მოედნებზე გამოსულ ათიათასობით მოქალაქის წინაშე კიდევ ერთხელ მადლიერებას გამოვხატავთ.
  ის, რისი გაკეთებაც იგეგმებოდა 15 ივლისს, არ იყო კლასიკური სამხედრო გადატრიალების მცდელობა. ტერორისტთა ერთმა ჯგუფმა, რომელმაც თავისი გონება და სინდისი მიაბარა ერთ სულელს, სახელად ფუტულაჰ გულენი, ქვეყნის უსაფრთხოების უზრუნველსაყოფად და საჭიროების შემთხვევაში მტრების წინააღმდეგ გამოსაყენებელი მათთვის მინდობილი სამხედრო ტექნიკა და საბრძოლო მასალა მოურიდებლად, სასტიკად თავისი მოქალაქეებისა და სახელმწიფო დაწესებულებების წინააღმდეგ გამოიყენეს.
  ამ მოღალატეებმა, თურქეთის პრეზიდენტზე მოაწყვეს თავდასხმის მცდელობა, დაბომბეს თურქეთის დიდი ეროვნული კრების, საპრეზიდენტო კოშკის, ეროვნული სადაზვერვო სამმართველოს შტაბი და სპეციალური ოპერაციების ცენტრის შენობები, სამოქალაქო მოსახლეობის წინააღმდეგ გამოიყვანეს ტანკები, ცეცხლი გაუხსნეს მას და ამით თურქეთის რესპუბლიკის ისტორიაში ყველაზე სისხლიანი ტერორისტული აქტი განახორციელეს.
იმ ღამეს, თურქმა ხალმა გამოვიდა ქვეყნისა და დემოკრატიის სადარაჯოზე. განურჩევლად ასაკისა და ფენისა, თურქეთის მოქალაქეები, რომლებსაც ხელში მხოლოდ დროშა ეჭირათ, ტანკებს წინ დაუწვნენ, იარაღებს მკერდით გადაეფარნენ და აღნიშნული ქმედებით 16 ივლისს ჩვენი ქვეყნის ნათელი მომავლისათვის ყველაზე მნიშვნელოვანი როლი ითამაშეს.
  მასმედიამ განვითარებული მოვლენები მომენტალურად აცნობა მთელ მსოფლიოს. ყველა პოლიტიკური პარტია პუტჩისტების წინააღმდეგ გაერთიანდა. თურქეთის შეიარაღებულ ძალებსა და პოლიციაში პატრიოტი ჯარისკაცებისა და პოლიციის თანამშრომლების ძალისხმევით, თურქეთის სახელმწიფომ და დემოკრატიამ წარმატებით ჩაბარა ისტორიაში ერთ-ერთი ურთულესი გამოცდა.
  პირველივე მომენტიდან იყო გასაგები და ეჭვი არავის ეპარებოდა, რომ აღნიშნული სისხლიანი მცდელობის უკან იდგა FETÖ ფეტულაჰის ტერორისტული ორგანიზაცია. FETÖ-ს წევრებს სჯერათ, რომ გულენი არის “მესია” (ცხებული), თვითონ ისინი კი „ოქროს თაობა”. ორგანიზაციის მიმდევრები მხოლოდ გულენის ერთგულნი უნდა იყვნენ, ორგანიზაციის ინტერესებისათვის არღვევენ ყველანაირ სამართლებრივ, რელიგიურ და მორალურ წესებს. აღნიშნული პირები ყველა რგოლში და სფეროში შესაღწევად კარგად მალავენ კავშირს გიულენთან. სხვა სიტყვებით, რომ ვთქვათ FETÖ თვალთმაქცობის, საიდუმლოებებსა და გულჩათხრობაზე აგებული ახალი თაობის ტერორისტული ორგანიზაციაა.
ფაქტობრივად, FETÖ-ს თურქეთის სახელმწიფოს კონტროლის ხელში ჩაგდების და რეჟიმის საკუთარი მახინჯი რწმენა/იდეების შესაბამისად ხელახლა შექმნის მცდელობა გამოაშკარავდა 15 ივლისამდე და ორგანიზაციის დამარცხებისთვის მტკიცე ნაბიჯები იდგმებოდა. 15 ივლისის გადატრიალების მცდელობა იყო ბოლო ძალისხმევა FETÖ-ს გადარჩენისათვის.
გასული ერთი წლის განმავლობაში ჩვენი ხელისუფლება FETÖ-ს საფრთხის საბოლოოდ ჩამოშორებისათვის საჭირო ზომებს ატარებს. წარმოებული მასშტაბური ადმინისტრაციული, სამოქალაქო და სისხლის სამართლის საქმეებზე ჩატარებული გამოძიებიბის ფარგლებში, სამთავრობო უწყებებში მიმდინარეობს FETÖ-ს გაწმენდის პროცესი. დამნაშავეებთან დაკავშირებით 23 სხვადასხვა პროვინციაში წარმოებაში არსებული 78 სამართლებრივ პროცესში დაფიქსირდა ათასობით აღიარებითი ჩვენება და დოკუმენტი, რომელიც ადასტურებს, რომ გადატრიალების მცდელობის უკან იდგა FETÖ.
ევროპის საბჭოს ვენეციის კომისიამ დაადასტურა, რომ თურქეთს აქვს უფლება სახელმწიფოსა და მოსახლეობის დასაცავად აიღოს პასუხისმგებლობა და გაატაროს საჭირო ზომები. თავისუფლებებსა და უსაფრთხოებას შორის ბალანსის უზრუნველყოფას მაქსიმალური ყურადღება ეთმობა. როგორც ყოველთვის, ჩვენ ვასრულებთ საერთაშორისო ვალდებულებებს და ამ ვალდებელებების შესაბამისად, საერთაშორისო ორგანიზაციებს დროულად ვაწვდით ინფორმაციას საგანგებო მდგომარეობის ფარგლებში მიღებული ზომების, გატარებული ღონისძიებების შესახებ.
მათთვის, ვინც ამტკიცებს, რომ უსამართლოდ ეჭვქვეშ იმყოფება, ადმინისტრაციული და სამართლებრივი გზით შესაძლებელია მიღებული გადაწყვეტილებების გადახედვა. დღემდე დახურული 300-ზე მეტი დაწესებულება ხელახლა გაიხსნა. 30,000 მეტი საჯარო მოხელე ადმინისტრაციული საქმეების განხილვის კომისიამ სამუშაოზე აღადგინა.
FETÖ არ არის კეთილი განზრახვის მქონე სამოქალაქო განათლების მოძრაობა, როგორადაც ცდილობს მის წარმოჩენას ზოგიერთი წრეები. გიულენის, მხოლოდ როგორც მშვიდობიანი სასულიერო პირისა და მქადაგებლის წარმოსახვა არასწორია. მისმა არმიაში შეღწეულმა მიმდევრებმა 15 ივლისს ტერორისტული ტალყა ააგორეს და ზემოთხსენებულის როლი ამ პროცესებში მისდამი საყოველთაო ყურადღებას იმსახურებს.
  FETÖ-სთან ბრძოლაში ჩვენ გვჭირდება მეგობრების თანადგომა და მხარდაჭერა. არასოდეს დაგვავიწყდება, როგორ ადევნებდნენ თავლყურს ბათუმის მცხოვრებლები 15 ივლისს და მას შემდეგ თუქეთში განვითარებულ მოვლენებს და მხარდაჭერას გვიცხადებდნენ. საქართველოს პრემიერ-მინისტრი გიორგი კვირიკაშვილი იყო პირველი სახელმწიფო პირი, რომელმაც 15 ივლისის შემდეგ ეწვია ჩვენს ქვეყანას და უმაღლეს დონეზე გამოხატა ქართველი ერის მხარდაჭერა. ჩვენი მეზობელი ქვეყნის – საქართველოს და ქართველი ხალხის გვერდში დგომა გვაძლიერებს. მე მინდა ვისარგებლო შემთხვევით და მადლობა გადავუხადო ქართველ მეგობრებს თანადგომისა და მხარდაჭერისათვის. პატივისცემით
error: Content is protected !!