Rusya’nın
Suriye’ye doğrudan askeri müdahalesi şüphesiz içinde yeni
değişkenleri anlaşmaları, planları barındırıyor. Değişmeyen
temel konulardan birinin ise eski devlet rejimine verilen destek
olduğu aşikâr. Anlamlandırılamayan noktanın ise Rusya’nın
neden şimdi doğrudan ve etkili bir müdahaleye girdiği olduğu
söylenebilir. Bu konu hakkında doğru bir yorumda bulunabilmek
gelişmeler hakkında tam bir bilgiye sahip olmaya dayanmaktadır. Bu
nedenle Suriye’de gelişen durumun değerlendirmesini yaparken
medyada ulaşılabilen kısıtlı bilgilere dayanılması, olayların
anlamlandırılmasında da kısıtlılığa sebep olabilir. Gelişen
olayların dar bir perspektif yerine daha yukarı seviyeden
incelenmesi ve değerlendirilmesi bu kısıtlılıkları belirli
ölçüde giderebilir.
Suriye’de
olan bitenin kısa bir özetini yapmak, günlük olaylara
odaklananların bakış açısını değiştirmesini sağlayabilir.
Bugün artık başarısız bir girişim olarak nitelendirebileceğimiz
Arap Baharı’nın son halkası olan Suriye’de hükümet güçlerine
karşı başlatılan başkaldırının da hedeflenen başarıya
ulaşamadığı söylenebilir. Özgürlük için isyan eden insanlar
şimdi vatansız bir şekilde Avrupa yollarında mülteci konumuna
düşmüş durumdalar. Suriye rejimi ise hala belirli ölçüde
gücünü koruyor. Bunda şüphesiz Suriye Rejimi’nin Rusya ve
İran’dan aldığı destek önemli yer tutuyor. Suriye, Libya gibi
batı ittifakına karşı kaderine terk edilmediği için ayakta
kalmayı başarabildi. Batı ittifakı Rusya’nın karşı çıkması
nedeniyle Suriye Rejimine doğrudan müdahale edemedi, rejim
muhaliflerini desteklemeye çalıştı.
Sonuçta
gelinen nokta eğit-donat gibi başarısız girişimler oldu. Batı
ittifakının Suriye’ye doğrudan müdahalesini sağlayan gelişme
ise IŞİD’ın varlığı ve gelişmesi oldu. IŞİD’ın kontrol
ettiği yerlerde demoğrafik yapıyı değiştirmesi, yerli halkı
göçe zorlaması ise başkalarının işine yaradı. Batı ittifakı
tarafından gelişmiş hava bombardımanı ile yerinden çıkarılan
IŞİD’ın temizlediği yerlere PYD/PKK yerleşti ve Irak’ın
benzeri bir suni bir coğrafik, demografik yapı oluşturulmaya
başlandı. Gelinen sonuç açısından bakınca, Suriye’deki
başkaldırının desteklenmesinin aslının baskıcı bir ülkedeki
insanlara özgürlük sağlamak değil istenen coğrafi ve demografik
yapı değişimini sağlamak olduğu iddia edilebilir. Suriyeli
muhalifler istedikleri amaca ulaşmadılar ama batı ittifakı
istediğine biraz uğraşsa da ulaşmayı başarmış görünmektedir.
Rusya’nın
müdahalesi ise burada nereye oturuyor? Batı ittifakının askeri
operasyonlarının hedefine ulaşması ve gelinen değişim durumunun
dondurulması yani istikrarlı hale getirilmesi için bölgede bir
otoriteye ihtiyaç duyulduğu ileri sürülebilir. Bu ihtiyacı ise
en iyi Suriye rejiminin sağlayabileceği düşünülebilir. Bu
durumda Suriye rejiminin desteklenmesi ön plana çıkmış olabilir.
Bunu sağlama görevi ise şüphesiz Rusya’ya düşmüştür.
Rusya’nın askeri desteğiyle Suriye Rejiminin Suriye’nin
kuzeyindeki batı ittifakının elde ettiği yerler dışında ülkede
hâkimiyetini büyük ölçüde sağlamaya başlaması beklenmelidir.
Yakın
gelecekte batı ittifakı gücünün, İngilizce tabiri ile koalisyon
gücünün Suriye’de operasyonlarının azalacağı, sadece kendi
bölgesini ve bununla ilgili çıkarlarını koruma amaçlı
olacağını, Rusya’nın ise ülkenin genelinde Suriye rejimi’ne
karşı her türlü unsura karşı askeri müdahalelerinin artarak
devam edeceği, ülkenin geleceğinde de Rusya’nın katkılarının
olacağı, ülkenin yeniden inşasının Rusya’ya kalacağı,
varlığını devam ettirmek isteyen Suriye rejiminin her türlü
maliyete rağmen buna seve seve razı olacağı tahmin edilebilir.
Bölge ülkesi olan Türkiye’nin ülke dışına doğrudan müdahale
yeteneği ve geleneği olmamasına rağmen, yürüttüğü müdahaleci
politikalarının sonucunda varılan nihai durumun kendi milli
çıkarları ile uyumlu olmayabileceği, hatta yakın zamanda ülke
içinde yükseltilen terör olaylarının bölgeye yönelik dış
siyasetinin etkinliğini azaltmış olabileceği ileri sürülebilir.