Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Türkiye’de arabesk müziğin ünlü sanatçılarından Hakkı Bulut “Türk müziği, sanatçı olmak “konulu yaptığım röportajda şunları söyledi
Kısaca yaşamınızdan bahsedermisiniz?
“Anadolu turnesindeyim. Şu an Amasya da’yım. Bütün turneler bittikten sonra İstanbul’a döneceğiz. 25 gündür turnedeydim. Her gün bir şehirde oldum. Müzik hayatıma gelince; 1969 yılında Adana’da yapılan bir Altın Ses müsabakasında birinci oldum.
Tam 900 tane beste ve güfte yaptım
O günden bu güne albüm yapmaya devam ediyorum. Tam 900 tane beste ve güfte yaptım. İlk beste ve güfte “İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız”. En son yaptığım 59. Albümün ismi “Senden vazgeçmem” Bunca yıldır müziği devam ettirdim ve devam ettirmeye devam edeceğim. Allah nasip ederse bir elli sene daha 59 albümü 118’e çıkarmayı düşünüyorum. Tabi bu hayal, tabi insanlar hayallerle yaşadığı için inşallah belki gerçek olur. Tabi tarz olarak bize arabeskçi deniyor. Ama biz müzik yapıyoruz.
Müziğinde; arabeski, halk müziği, sanat müziği, pop müzik, rak müzik gibi ayırımı olmaz, müzik müziktir. Herkes şarkılarımda; aşkını, sevgisini, umudunu, umutsuzluğunu, ayrılığını, kavuşmasını anlatır. Bu şarkıların bir kısmı bateri ile çalınıp, okunuyorsa pop müzik olur, Ama bağlama ile çalınıp okunuyorsa halk müziği oluyor. Dolayısıyla yıllardan bu tarafa müzik tarzında böyle bir ayrım yapılmıştır. Ben buna karşıyım. Ama bize doğduğumuz günden beri arabeskçi dendi. Ama bir aile çocuğuna isim koyduktan sonra isim değiştirmek yetkisine sahip değilse? Bize arabeskçi dendiği içinde arabeski kabul ettik.
Halk sizi sanatçı olarak neden çok seviyor?
Yıllar içinde arabesk müziğinde bazı sanatçı arkadaşlarımız günlük olaylara dayanarak arabeskçi demekten çekindiler. Hatta inkar etseler de ben müziğe başladığım günden beri arabeskçiydim. Ondan sonra da arabeskçi oldum.
Bundan sonra da arabeskçiyim. Ömrüm var olduğu sürece de arabeskçiyim. Ama benim müziklerim dinlendiği zaman bu ülkenin örf, adet, gelenek ve görenekleri vardır. Benim müziğim dinlendiği zaman toplumun siyasi yapısı vardı. Benim müziğimde halkın sosyal hayatı, olumlu, olumsuz her yönü vardır. Bunun yanında aşkı ve sevgiyi de anlatır.
Çok sevilen bir sanatçıyım
Halkın beni çok sevmesi işte bu yüzdendir. Çünkü kendilerini benim şarkılarımda buluyorlar. Kendilerinin ruhlarının hissettiklerini benim sözlerimde buluyorlar. O yüzden şükür ben çok sevilen bir sanatçıyım. Bu ülkede her halde benden daha fazla sevilen hiç bir sanatçı da yoktur. Müziğe 44 senedir devam ediyorum. Her yaşın sanatçısıyım. Çocuk dinler, büyük dinler, orta dinler, yaşlı dinler. Ama herkes dinler ve büyük bir haz alır. Bana güç verende bu kuvvettir.
Eğer bir sanatçı okuyucuysa, güzel bir sese sahip olması lazımdır. Herkes okuyabilir. Her okunan ses sanatçı sesi değildir. İnsana Cenab- ı Allah’ın verdiği bir sestir. Konuşur. Bu konuşma sesidir. Ama bu konuşma sesiyle müzik yapılırsa o sanatçının büyüdüğünü göstermez. Müzik sesi ayrıdır. O farklı bir tınıdır. İnsanın ruhunda iz bırakır, ruhunu titretir. Öyle bir ses sese sahip olduğunuz zaman, hele benim tarzımda daha değişiktir. O sesle birlikte de güfte yapıyorum, beste yapıyorum. Çok anlamlı sözler anlatıyorum. Dediğim gibi ben toplumun yansımasıyım. Onların ruhlarının, dileklerinin bir yansımasıyım. Onlar evlerinde anlatamadıkları duygularını benim şarkılarımı dinleyerek dertlerini, özlemlerini, sevgilerini ve aşklarını anlatabiliyorlar. O yüzden onların tercümanıyım.
Televizyondaki program bitiyor, kendisi de bitiyor
Türkiye’de yıllardan beri devamlı ses müsabakaları yapılıyor. Çeşitli jüri üyeleri vardır. Ben hep ona karşıyım. Çünkü o ses müsabakalarının sadece para kazanmak amacıyla olduğunu, sadece milleti SMS’lerle dolandırma olduğunu söylüyorum. Maalesef yıllardan beri birinci, ikinci, üçüncü seçiliyor. Ama yıllardan beri hiçbiri meydanda var mı? Hiç şöhret oldu mu? Hiç ayakta kalan oldu mu? Bir saman alevi gibi bitiyor. Televizyondaki program bitiyor, kendisi de bitiyor. Çünkü yarışmalarda amaç para kazanmak olmasa bir şekilde olur. O zaman ne yapmak lazım, yarışmaya girenlere bize bir beste getirin, bize bir güfte getirin, yepyeni bir eser getirin de dinleyelim.
Planlı ve programlı yapılan senoryadır.
Beğenirse vatandaş dinleyelim. Yoksa var olan şarkıları okumakla şöhret olunmaz. Herkes bir şey yaratmalı. O zaman sanatçı sanattır. Dediğim gibi özetle budur. Dediğim gibi o yarışmalarda sadece jüri üyelerine ve program yapımcılarına para kazandırmak amacıyla yapılan şeylerdir. Hatta orada dikkat edin orada jüri üyeleri birbirlerine laf atarlar, birbirleriyle küserler, kavga ederler. Hepsi onlar senoryadır. Planlı ve programlı yapılan senoryadır. Milleti televizyona bağlamak, SMS göndermek için kurulan tuzaklardır. Bunların Türk müziğine asla katkısı yoktur. Bunlar bir sene değil ki yıllardan beri yapılıyor. Birinciler, ikinciler seçiliyor. Hiç kazanan yahut da şöhret olup, devam edeni gördünüz mü? Bir anda bitiyorlar. Demek ki iş yanlıştır.
Cenab-ı Allah’tan herkese genel dilek dilerim. Allah sağlık ve mutluluk versin. Bütün halkımıza şunu söylemek isterim. Eğer insanlar arasında ırk, renk, dil, din ve mezhep ayrımı yapmadan, var olanı herkese eşit muamele yapıp, herkesi eşitlikle severseniz o zaman insansınız. Eğer kalkıp da insanlar arasında mezhep ayrımı yaparsanız, din ayrımı, ırk ayrımı yaparsanız, o benim insanlık ölçülerime uymuyor. Herkesi dediğim gibi ırk, renk, dil, din ve mezhep ayrımı yapmadan birbirlerini sevmelerini, hatta saygı göstermeleri, hatta birbirlerinin düşüncelerine de saygı göstermelerine katlanılabilir diyorum.”