Haber: İlker ÇAKAN
Brüksel’de düzenlenen “Avrupa ile Ticaret Yapmak: Doğu Perspektifi” konulu konferans’ın açılış konuşmasını yapan TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk iş adamlarının halen özgürce vizesiz seyahat edemediklerini hatırlatırken, “AB’nin güvenlik gerekçelerinin farkındayım ama uzun vadede bu uygulama AB’nin çıkarlarına ters düşmektedir. Türkiye ekonomisi Avrupa ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlayabilir.” dedi. Hisarcıklıoğlu, Lizbon anlaşmasının önemine değinerek, AB’nin ortak Avrupa sesini güçlendirme isteğini son derece olumlu bir girişim olarak değerlendirdiği ifade etti.
TOBB ve EUROCHAMBRES işbirliğinde gerçekleştirilen konferansa yaklaşık 40 civarında ülkenin Odalar Birliği heyetleri iştirak etti. Konferansın açılış konuşmaları, TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı sıfatıyla M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve EUROCHAMBRES Başkanı Alessandro Barberis tarafından yapıldı. Avrupa Komisyonu Eski Başkan Yardımcısı ve TOBB Başkan Danışmanı Günter Verheugen de konuk konuşmacı olarak iştirak etti. Konferans, Avrupa Birliği’nin doğuya doğru genişleme süreci ve ticaretin geliştirilmesi konularının ele alındığı panellerle sürdü.TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu konuşmasında, AB’ye katılım sürecinde olan bir ülke perspektifinden bakıldığında, AB entegrasyonunun uzun süreli bir başarı öyküsü olduğunu söyledi.
“Entegrasyon Kıtanın büyük bir bölümünün şekillenmesine yardımcı olmuştur. Entegrasyon demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarına saygıyı güvence altına almaktadır. AB içerisindeki mevcut refah seviyesi farklılıklarına rağmen, AB dünyada en zengin bölgelerden biri haline gelmiştir. Bu nedenlerden, AB’nin küresel sorumluluğu artmaktadır. AB çekim gücü olan bir topluluktur, sadece Avrupalı ülkeler için değil, aynı zamanda tüm dünya için de umut ve ilham kaynağıdır.
Ancak, AB’nin içerisindeki tartışmalara bakarak, Birliğin kendi başarılarının tam olarak farkında olmadığı gibi bir izlenim edinmekteyiz. AB’nin halen en son genişleme sürecini sorgulaması endişe vericidir. AB’de milliyetçi ve popülist seslerin ve hatta hareketlerin destek buluyor olması daha da endişelendiricidir. Oysa, AB’nin tolerans, farklı ülke ve kültürler arası anlayış üzerine kurulu olduğu hatırlanmalıdır.”
AB derinleşme ve genişleme süreçlerinin öncüleri olmalıyız
İş dünyasının Avrupa entegrasyon sürecinin başarılarından yararlandığı kanaatinde olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Bizler AB derinleşme ve genişleme süreçlerinin öncüleri olmalıyız. Popülist hareketlere karşı ortak bir tavır içerisinde olmalıyız. Daha fazla entegrasyon, işbirliği ve genişlemenin karşılıklı faydalarını göstermeliyiz” diye konuştu.
Üye olmayan ülke perspektifinden bakıldığında, AB’nin, üyeleri arasında uzlaşma sağlayarak, bu yüzyılın zorluklarına cevap verebileceğini gösterdiğini bildiren M. Rifat Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
AB’yi, son derece iddialı olan 2020 stratejisini oluşturduğu için kutluyorum
“Reform antlaşması olan Lizbon Antlaşması bu yönde atılan çok önemli bir adımdır. Bu çerçevede, AB’nin ortak Avrupa sesini güçlendirme isteğini son derece olumlu bir girişim olarak değerlendiriyorum. Dolayısıyla, Avrupa Konseyi’nin yeni kararlarından dolayı son derece memnunum: Temel dış politika konularına stratejik yaklaşım,ve uluslararası partnerlerine yönelik hedef odaklı stratejiler oluşturmak (Ör. ABD, Çin, Rusya).Yine dışarıdan bir gözlem olarak, AB’yi, son derece iddialı olan 2020 stratejisini oluşturduğu için kutluyorum. Strateji, AB’de araştırma, geliştirme ve inovasyon yoluyla sürdürülebilir büyüme ve istihdam yaratmayı sağlamak üzere doğru politika seçimleri içermektedir.” Strateji belgesinin, Avrupalı politika yapıcıların son dönem küresel mali ve ekonomik krize karşı geliştirmiş oldukları doğru politikaların bir yansıtması olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, nüfuslar yaşlandığına ve çoğu AB üye ülkesinde bütçe açıkları yüksekliğine dikkat çekti.
KOBİ’lerin tüm potansiyellerini kullanmalarına izin verilmesi
AB’nin küresel rakiplerini yakalamak ve onların önünde yer almak için üretimi iyileştirmesi ve yenilemesi gerektiğinin altını çizen Hisarcıklıoğlu, “AB’nin bilgi odaklı, düşük karbon ekonomisine geçişi yönetmeye yönelmesi doğru politika seçimine işaret etmektedir. Bu küresel bir eğilimdir. Ancak, mevcut koşullarda her ulus ve bölge kendi politikalarını belirlemelidir” dedi. “Ağların ve ortaklıkların oluşturulmasıyla insan kaynaklarına yatırım yapılmalı, iş gücü becerilerinin geliştirilmesi ve inovasyon teşvik edilmelidir. Kamu finanslarının konsolide edilmesi. Bu büyük bir zorluk teşkil etmektedir, hükümetlerin cesur kararlar almalarını, aynı zamanda da herkesin kısıtlı miktarda finans kullanmasını ve önceliklerin belirlenmesini gerektirmektedir. KOBİ’lerin tüm potansiyellerini kullanmalarına izin verilmesi suretiyle Tek Pazar’ın işleyişi güçlendirilmelidir. Avrupa’nın rekabet edebilirliğinin küresel yönlerinin, gerekli ağırlığın verilerek değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
AB 2020 stratejisi ve AB Genişleme ve Komşuluk politikaları
Bu da beni bugünün gündemine getirmekte ve şu soruyu sormaya yöneltmektedir: AB 2020 stratejisi ve AB Genişleme ve Komşuluk politikaları arasındaki bağlantı nedir?
Kanımca, AB siyasi hedeflerini ve ekonomik stratejilerini ancak genişleme perspektifini ve komşuluk stratejisini de AB 2020’ye entegre ederse gerçekleştirebilir. Bu çerçevede, bazı örnekleri değerlendirmek istiyorum. Avrupa Komisyonu yakın bir zamanda inovasyon Birliği kurmak üzere çok iddialı bir girişimde bulundu. Bu yeni yaklaşımı destekliyorum. Ancak, Komisyon’un bu girişimini sadece AB üyelerini dikkate alarak hazırladığını görüyoruz.
Avrupa işletmeleriyle ortaklıklar ve ağlar oluşturmak istemekteyiz
Genişleme süreci ve komşuluk politikası bu yaklaşıma nasıl entegre edilebilir konusuna dair bir ipucu yok. ABD ile inovasyon eylem planına dair bir anlaşma olmasına rağmen, Transatlantik ilişkiler bağlamında dahi bir değerlendirme yapılmamıştır.Türkiye, Avrupa’nın AR-GE destekleri sunan Çerçeve programlarına dahil olmaktadır. Biz de inovasyon kapasitemizi geliştirme sürecindeyiz ve Avrupa işletmeleriyle ortaklıklar ve ağlar oluşturmak istemekteyiz. Aynı şekilde, Küçük İşletmeler İçin Avrupa Şartı (SBA) konusunda da aynı değerlendirme yapılabilir. Uygulama süreci bizi de çok yakından ilgilendirmektedir. Zengin KOBİ potansiyelinin AB’yi Doğu ve Güney komşularıyla daha da yakınlaştırmakta olduğuna inanıyorum.”
KOBİ’lerin potansiyeli iyi değerlendirilmeli
KOBİ’lerin zengin potansiyelini çok iyi değerlendirmemiz gerektiğine işaret edenHisarcıklıoğlu, mevcut durumda, KOBİ’lerin sadece % 8’inin sınır ötesi ticaret yaptığınıbelirtti.TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “Bu oran, mesleki eğitim ve istihdamı desteklemek için yeterli değildir. Bu hususta öngörüm, KOBİ’lerin komşu ülkelere ticaret yapmalarını arttırmaları yönündedir.” İfadesini kullandı.
İş insanlarımız halen özgürce, vizesiz seyahat edememektedir
Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde bir ülke olduğunu hatırlatan Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu:”Buna rağmen, iş insanlarımız halen özgürce, vizesiz seyahat edememektedir. Bu konuda AB ile henüz bir anlaşmaya varılamamıştır. AB’nin güvenlik gerekçelerinin farkındayım ama uzun vadede bu uygulama AB’nin çıkarlarına ters düşmektedir.
AB stratejisini son derece olumlu bulmaktayım
Türkiye ekonomisi Avrupa ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlayabilir. Burada karşılıklı bir katkı sağlama söz konusudur. Benim görüşüme göre, 500 milyon kişilik Avrupa ve mevcut sınırları bu yüzyılın küreselleşme dalgalarına direnerek yeterli donanıma sahip olamayacaktır. Avrupa ve sınırlarında refah seviyesi farklılıkları ve ihtilaflar sürdükçe barış ve güvenlik güvence altına alınamayacaktır.Dolayısıyla, 2 temel konu üzerine inşa edilmiş bir AB stratejisini son derece olumlu bulmaktayım:AB’nin kapılarını, AB temel değerlerini paylaşmaya istekli tüm Avrupa uluslarına açık tutmak,ve Akdeniz’den Vladivostok’a uzanan, siyasi işbirliği ve danışmaya ilkesine dayalı, büyük bir ortak pazar oluşturan bir ortaklık çerçevesi tasarlamak.”