Perşembe, Nisan 25, 2024
tr
Ana Sayfa SİYASET DP Çayeli İlçe Başkanı Selman Kalyoncu: Siyasette amaç memlekete hizmettir

DP Çayeli İlçe Başkanı Selman Kalyoncu: Siyasette amaç memlekete hizmettir

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Demokrat Parti Rize-Çayeli İlçe Başkanı Selman Kalyoncu, Türkiye’de siyaset konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Siyaset günlük değildir

  “Demokrat Parti çok geçmişi olan bir siyasi partidir. Demokrat Parti liderlik konusunda zaman zaman sıkıntılar yaşadı. Siyaset günlük değildir. Hüsamettin Cindoruk’un siyasi tecrübelerinden Türk haklının faydalanmasında fayda vardır. Ama Türkiye’de gelecekte siyaseti yönlendirecek kişinin de Hüsamettin Cindoruk olmadığını biliyoruz. Cindoruk’la bu parti bir birleşme olayını zaten kendisi tarafından gerçekleştireceğini açıklanmıştı. Ama, Cindoruk’tan sonra gelecek kişinin, bu partiyi toparlaması ve belli bir noktaya taşıması gerekmektedir. Bunun da çok siyasi birikimi olan, tecrübesi olan, daha önce milletine, memleketine hizmet etmiş olan, kendini ispatlamış bir kişinin olması gerekmektedir.

Tansu Çiller’in Demokrat Partinin başına gelmesiyle iktidara alternatif olacağı

   Bu anlamda şunu söylemek gerekirse; DP geleneğine uygun, geçmişte yapmış olduğu mücadelenin Türk halkı tarafından benimsenmiş olan sayın Prof. Dr Tansu Çiller’in bu partinin başına gelmesinde büyük fayda olduğuna inanıyorum. Bununda zaman içerisinde gerçekleşeceğine de inanıyorum. 28 Şubat hadisesinde Sayı Çiller bir sıkıntı yaşamış, bu sıkıntıdan dolayı kamuoyu tarafından kendisine bir yanlış yapıldığını halk tarafından inanmış. Bu yanlışlığın hesabını sorma anlamında Tansu Çiller’in tekrar Demokrat Partinin başına gelmesiyle çok ciddi bir ivme kazanacağı, hatta iktidara alternatif olacağına inanıyorum. Bu anlamda mutlaka Tansu Çiller’in bu partinin başına gelmesinde fayda vardır.

Mesut Yılmaz Çayeli’nden çıkmış değerli bir genel başkandır

  Sayın Mesut Yılmaz Çayeli’nden çıkmış değerli bir başkandır. Zaten bundan on yıl önce beraber bir hükümet kurdular. Dönüşümlü bir başbakanlık sistemiyle bunu götüreceklerini kamuoyuna açıklamışlardı. Fakat o günkü siyasi ortam ve Türkiye’de demokrasi dışı müdahalelerin fazla olması hesabıyla bu koalisyon fazla yürümedi. O günkü Başbakan Sayın Mesut Yılmaz’dır. Bu koalisyon gitmedi. Daha sonra bu partinin başına daha sonra Sayın Çiller Başbakan olarak gelecekti geçti. Antlaşma, görüşme, konuşmalar bu şekildeydi. Bu gerçekleşmedi. Zannediyorum ki Sayın Mesut Yılmaz’ın Çiller’in o dönüşümlü Başbakanlıktaki eksiği bu dönem tamamlamak için, Sayın Mesut Yılmaz’ında bu olaya sıcak bakacağını düşünüyorum. Genel Başkanlık konusunda Sayın Mesut Yılmaz, bir talebi olmadığını açıkladı. Bu partinin genel başkanlığına Sayın Mesut Yılmaz’ın gelmesi konusunda bir sıkıntımız olmaz. Ama kendisi açıkladığına göre genel başkanlık düşünmediğini düşünüyorum.

Tabelaları, insanları birleştirerek birleştirme olmaz

   Tabelaları, insanları birleştirerek birleştirme olmaz. Birleşme fikirlerde olur. ANAP ve DP aynı fikirleri savunan, fakat 1980 ihtilalinin getirdiği ortamda ayrı düşen, bugün Sayın Demirel, Sayın Mesut Yılmaz’la güzel anlaşıyor, konuşuyor ama gönül isterdi ki bu birleşme 1980 yılı öncesi olsaydı. Bu çok geciken bir birleşme olduğu için, kamuoyun da  AK Partinin doğmasına neden oldu. Kamuoyundaki insanları etkiledi; siz birleşmiyorsanız, biz başka bir yerde birleşiriz diyerek bugünkü ANAP ve AK parti doğdu. Şu andaki konjöktörde; ANAP-DP birleşmesi ile bir hareket gelir. Ama bu hareketin iktidar olma aşamasında ne götürür bu da birleşir ve kamuoyunun benimsediği gibi bir liderin ortaya çıkmasıyla birlikte iktidara doğru gider.

Süleyman Demireli ‘de 28 Şubat süreci çok ciddi bir sıkıntıya soktu

  Süleyman Demirel 1980 yılına kadar bu memlekette iktidar olduğu dönemlerde çok ciddi atılımlar yapan, memleketin kalkınmasında büyük emeği olan büyük bir liderdir. Demireli bugün kabullenmemek, inkâr etmek bence Türkiye Cumhuriyeti devletini inkar etmek gibi bir şey olur. Siyaset zaman zaman insanları sıkıntıya sokuyor. Süleyman Demirel’i ‘de 28 Şubat süreci çok ciddi bir sıkıntıya soktu. Bu sıkıntı Süleyman Demirel’in kamuoyunda demokrat olmadığı konusunda ciddi bir eleştiriye neden oldu. Süleyman Demirel ihtilallerle mücadele etmiş, demokrasi için savaşmış kahramandır. Ama tabiî ki 28 Şubatı ve Süleyman Demirel’i değerlendirirken, bugünkü şartları da biraz değerlendirmek lazım. Ben şahsen Süleyman Demirel’in demokrat olmadığına inanmak istemiyorum. Bazı yanlışlarının da olduğu gerçeği kamuoyu tarafından kabulleniliyor. Bizimde bunu kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Vatandaşımızın gerçek anlamda alternatife inandığını söyleyemeyiz

  Kamuoyunda merkezde AK Partiye bir alternatif partinin olması gerektiği ile ilgili kamuoyunda bir istek ve belirti var. Ama şu anki konumda henüz vatandaşımızın gerçek anlamda alternatife inandığını söyleyemeyiz. Şu anda AK Partinin alternatifi varımıdır? Sorusunun cevabı yoktur. Türkiye’nin ekonomik durumunu değerlendirecek olursak; 2002 yılında parti kuruldu. AK Parti iktidar oldu. O dönemde parti kuruldu, iktidar olunda o günkü şartlarda ben bir esnaf olarak, ticarete 40 yılını veren bir kişi olarak yani bu kadar ekonominin kötü idare edildiği bir dönemi hatırlamıyoruz. Ama bu ekonomik krizin faturasını millet ödüyor.

Alternatifi yoktur cümleleriyle kamuoyu yanıltılıyor

  Fakat alternatifi yoktur cümleleriyle kamuoyu yanıltılıyor. Aslında çok başarısız, hiçbir şeyi gerçekleştiremeyen bir iktidarla devam ediyoruz. 6–7 yılını geçirmiştir. 2003 yılında iktidara geldiğinde, ekonomiyi gerekli yere getireceğim demiştir. Ekonomik sıkıntıların gideceğini söylemiştir. Bu yılın sonunda değil, yedi yılın sonunda geldiğimiz nokta 2003 yılının çok daha sıkıntılı bir dönemini yaşadığımızı gösteriyor. Laflarla ülke yönetilmiyor diye bir söz vardır. Lafla peynir gemisi yürümez.

Türkiye karamsarlığa doğru gidiyor

   Ekonomik sıkıntı Anadolu’da ilçelerde, büyük şehirlerde çok ciddi şekilde devam edeceğini hatta ben piyasalara gidiyorum, iş yerlerinin tamamen boşalmaya başladığı, kiralık yerlerin çok fazla arttığını görüyoruz. Kiraların hatta artması değil, geriye doğru düştüğünü görüyoruz. Bu ekonomik sıkıntının nasıl aşılacağı konusunda çok ciddi sıkıntılar var. Sıkıntıların nasıl aşılacağı konusunda bu hükümetin ciddi bir programının olmadığını görüyoruz. Türkiye karamsarlığa doğru gidiyor. İnşallah yinede iyi olur diyoruz.

Özel sektör ciddi şekilde ödeme sıkıntısı içindedir

   Sayın Tayyib Erdoğan geldiği zaman çay fiyatlarını zaten beğenmemişti. Bunu bir bardak çay ve simitle değerlendirmişti. Ama maalesef yedi yılın sonunda, çayımız çok daha kötü durumda, ÇAYKUR zaten vatandaştan çay almamak için çırpınıyor. Çeşitli bahaneler üretiyor. Bir şekilde çayın özel sektöre kayması için gayret sarf ediyor. Bu gidişinde, özel sektöründe çaya vereceği fiyat bellidir. Özel sektör ciddi şekilde ödeme sıkıntısı içindedir. Vatandaşımız sattığı çayı bozdurarak, özel sektörden aldığı çayı bozdurarak hayatını idame ettiriyor.

Rize’deki nüfusun beş yıl sonra  % 30 daha eksileceğini

   Rize’de durumun çok ciddi olduğunu, çok kötü olduğunu, bu gidişin Rize’de halkının boşalmasına neden olacağını ve Rize’de şunu iddia ediyorum; bu ekonomik şartlar devam ederse, beş yıl sonra Rize’deki nüfusun % 30 daha eksileceğini ve Türkiye’nin en fazla göç veren Rize olacağını görüyorum. İnşallah hükümet buna ciddi şekilde eğilir. İnsanların göç ederek büyük şehirlere göç etmesi ekonominin en büyük sıkıntısıdır. İnsanlarımızı olduğu yerde yaşatmak, olduğu yerde ikametini sağlamak bence devletin en büyük sorumluluğudur. 1980 yılı öncesi çaya verilen fiyatlar, ÇAYKUR’un vatandaşa sağladığı imkânlar sayesinde Rize dışarıdan göç almış, ekonomisini ayakta tutmuş. Bu şekilde Rize Türkiye’de sayılır belli bir yöne gelmesi sağlanmıştır. Maalesef ANAP döneminde başlayan çöküş, AK Parti döneminde çayda hızlanarak devam etmiştir.

Ortak bir çelenk yapalım, bu çelenkte Demokrat Parti ve CHP’nin adı olsun

   Biz Demokrat Parti olarak CHP ile ortak çelenk yapışımızın ana nedeni;  bir ilçe teşkilatının ayda 15–20 yere çelenk göndermesi gerekir. Buda belli bir ekonomik külfet getirmektedir. DP genel merkezinden herhangi bir desteği yoktur. Burada ilçe başkanı ve teşkilatının destekleriyle ayakta durmaktadır. Bu aynı şekilde diğer partilerde de yaşanmaktadır. O nedenle CHP ilçe başkanı da yakın dostumdur. Aynı sokakta esnafız. Bugün kendisine çelenk göndermemiz gerektiğini kendisine söylediğimde, kendisi bizim de ekonomik sıkıntımız var nasıl çelenk gönderelim derken, bende kendisine ortak bir çelenk yapalım, bu çelenkte Demokrat Parti ve CHP’nin adı olsun, hem de ekonomik krizi gösteren bir belge gibi olsun dedim. Buda çok büyük bir ilgi gördü.

Televizyonlarda çıktığı zaman CHP’den başka bir şey konuşmuyor

   Bu haber olarak ulusal televizyonlarda gösterildi. Hatta TOBB genel kurulunda dahi bu çelenk konuşuldu. Bence bu iş güzel oldu. Hatta diğer siyasi partilerin ilçe başkanları bana bizde bu işe ortak olalım, aynı çelenke bizim partilerin isimlerini yazalım dediler. Bu uygulama güzel oldu ama siyasette beğenmeyenler olmuştur. Yanlış olduğunu düşünenler olabilir. Demokrat Partinin CHP ile ne alakası düşüncesi içinde olan arkadaşlarımız olabilir. Siyasette amaç memlekette hizmettir. Siyasi partilerin kavga etmekten ziyade memlekete neyi, ne şekilde hizmet getirebilirizi düşünmeleri gerekmektedir. Bugün Sayın Tayyib Erdoğan’ın şahsen kınıyorum. Televizyonlarda çıktığı zaman CHP’den başka bir şey konuşmuyor. Biz CHP’yi bu işleri çok iyi yapacağını düşünmüş olsaydık, CHP’yi iktidar ederdik. CHP’yi konuşmanın anlamı yok. Memlekete hizmet etmeyi, sıkıntılarını çözmeye Sayın Tayyib Erdoğan’ı davet ediyorum.

Siyasetçinin boş zamanı olmaz

   Siyasetçinin boş zamanı olmaz. Boş işlerle vakit geçirmeden bir an önce ekonomik sıkıntıyla ilgili çok ciddi tedbirleri alıp, ülkenin önünü açmasını bekliyorum. AK Parti iktidar partisidir. AK Parti iktidar partisi olduğu için, zannediyorum ekonomik sıkıntıları olmadığından muhalefetle ortak çelenk koyma anlayışının olmayacağını düşünüyorum. Ama muhalefetteki diğer arkadaşlarla hep beraber her zaman ortak çelenk koyabiliriz. Sıkıntı olmaz. Demokrat Partide çare tükenmez. Ortak çelenk koymaya arkadaşlarımız sıcak bakıyorlar. Bunu değerlendirmeye devam edeceğiz.

Türkiye’de solun belli bir oyu olup, bu oy oranı % 30 civarındadır

  Türkiye’de solun belli bir oyu olup, bu oy oranı % 30 civarındadır. Solda bir iki parti vardır. Bu partilerden birisi olan DSP şu an siyasi konjöktörden çekildi. Diğeri ise ciddi bir oranı ile parlamentoda olan CHP vardır. Bunun dışında Mustafa Sarıgül’ün çıkıp ta, belli bir barajları geçecek, belli bir potansiyeli yakalayacağına inanmıyorum. CHP’nin daha kültürlü, daha bilinçli bir seçmene sahip olduğunu düşündüğümde, iktidarı devirme şansı olmayan ikinci bir CHP’liye, CHP partisine, yani Sarıgül olayına sıcak bakacağına düşünmüyorum. Başarılı olacağına inanmıyorum. Mustafa Sarıgül’ün liderlik konusunda doldurmasından ziyade, şartların, konjöktörün ona uygun olması lazım.

Solda konjöktörün  Mustafa Sarıgül’den yana olduğuna inanmıyorum.

Konjöktörün sizi bir yerlere taşıması gerekir

   Siz siyaseten ne kadar bilgili, becerikli, yetenekli olursanız olun, bunun neticeyi etkileme oranı %1-2’dir. Konjöktörün sizi bir yerlere taşıması gerekir. Şu anda solda konjöktörün  Mustafa Sarıgül’den yana olduğuna inanmıyorum. Şu anda konjöktür olarak Sarıgül’ün cde tek başına yapacağı bir hareketin başarılı olacağına inanmıyorum. Şu an konjöktör buna müsait değildir. Ama Sarıgül, örneğin DP’de ciddi bir siyaset yapma ortamına girerse, başarılı olacağını ve hatta onun lideri olacağını dahi düşünüyorum.

 Ali Müfit Gürtuna; İstanbul’da fikirleriyle, yaptıklarıyla

 kendini kabul ettirmiş bir arkadaşımızdır

   TURKUAZ Hareketi Lideri ve İstanbul Büyükşehir eski Belediye Başkanı Sayın Ali Müfit Gürtuna belediye başkanlığında başarılı olmuş bir arkadaşımızdır. İstanbul’da fikirleriyle, yaptıklarıyla kendini kabul ettirmiş bir arkadaşımızdır. Ali Müfit Gürtuna bir siyasi parti ele beraber hareket ederse, belli bir noktalarda başarılı olma şansı olur. Kendi başına kuracağı yeni bir hareketin başarılı olacağına inanmıyorum. Siyasette kişiler önemli değil, bulunduğunuz konjöktör önemlidir. Örneğin 1980 ihtilali olduğu zaman bir siyası boşluk doğdu. Bu boşlukta, Turgut Özal partiyi kurdu ve iktidar oldu.

Eğer ciddi bir başarı bekliyorsa, önce konjöktörü yakalaması

   Şu andaki konjöktör öyle bir boşluğun olduğunu göstermiyor. Kim olursa olsun, eğer konjöktörü yakalayamadığı anda, başarılı olma şansının olmadığı Türk siyasi hayatında görülmüştür. Bunu yeniden denemenin de anlamı yoktur. Önemli olan eğer ciddi bir başarı bekliyorsa, önce,  konjöktörü yakalaması, daha sonrada kendisinin ortaya çıkması gerekmektedir. Kişi ortaya çıkmadan da bu işler olmaz, ama önemli olanın o andaki konjöktörü bir kere sağlama almalı, ondan sonra kendini ortaya çıkarmalıdır. Yoksa konjöktör olmadan belli bir noktaya gidersiniz, ondan sonra eksiye doğru, bu şuna benzer konjöktörde belli bir basamağa çıkarsınız, konjöktür müsait olmadığı takdirde o basamaklardan yavaş yavaş geri düşersiniz ve sıfıra doğru gidersiniz. Başladığnız noktaya gelmiş olursunuz.

Ali Müfit Gürtuna; Türk siyasetinde değerli,

istifade edilmesi, değerlendirilmesi gereken bir kişiliktir

  Onun için Sayın Ali Müfit Gürtuna; Türk siyasetinde değerli, istifade edilmesi, değerlendirilmesi gereken bir kişiliktir. Bunun da konjöktüre çok dikkat etmesi, ona göre siyasete girmesinde fayda olduğuna düşünüyorum. Demokrat Parti hareketinin içine girerse belli bir noktada; hem Demokrat Partiye, hem de kendisine iyi imkân sağlayacağı konusunu düşünüyorum. Siyasette belli bir noktaya gelmiş çok güzel değerlerimiz vardır. Sayın Gürtuna, Sayın Mesut Yılmaz, Sayın Tansu Çiller Türk siyasetinin yetiştirdiği büyük değerlerdir. Bunların tecrübelerinden, bilgilerinden istifade edilmesi gerekmektedir. Ama bunların tek başına hareket etmeleri, Türk siyasetine bir şey kazandırmaz. Bunların gelip, yeni projelerle Türk halkının önüne çıkıp, Türkiye’ye gelecek için bir şeyler hazırlaması gerektiğine inanıyorum. Yoksa ferdi yapılacak hareketlerin, Türk siyasetinde başarılı olacağına asla inanamıyorum ve olmamıştır. Seçime iki sene yakın bir süre vardır. Bu çalışmaların bugünden itibaren başlaması gerekir. Bunların finali seçime bir yıl kala kamuoyunun önünde olur.

Halkın önüne ciddi bir programla, seçime bir yıl kala çıkılırsa

   En azından alt yapı çalışmalarının bugünden itibaren başlanılması gerektiğine inanıyorum. Halkın önüne ciddi bir programla, seçime bir yıl kala çıkılırsa, Türk vatandaşının bunları değerlendireceğini ve beklide ilklere taşıyacağına inanıyorum. Alt yapı çalışmaları başlar derken yani ferdi çalışmaların başlamaması lazım. Sarıgül’ün kendi başına bir hareketin içinde olması, Gürtuna’nın kendi başına bir hareketi başlatması bence yanlış olur. Bence insanların bir araya gelip, beraber hareket etmeleriyle beraber kamuoyu oluşturur. İnsnların bir araya gelmesi yeni bir enerji oluşturur. Yeni bir ruh verir.

Alt yapı çalışması derken, Türkiye’yi idare edecek milli takımı

oluşturmak anlamında bunu söylüyorum

   O ruhla beraber Türk siyaseti yeniden şekillenir. Alt yapı çalışması derken, Türkiye’yi idare edecek milli takımı oluşturmak anlamında bunu söylüyorum. Türk siyasetinde belli tecrübeleri edinmiş kişileri bir araya getirme, onlardan istifade etme, yıpranmış insanları değil, yeni insanlarla beraber tecrübeyi bir araya getirmektir. Tamamen eski bir kadroyu da kamuoyu önüne koymamak gerekir. Yeni insanlarla, tecrübeli insanları bir araya getirip, dallarında başarılı olmuş olanları toparlayıp, kamuoyunun önüne çıkılmasında fayda görüyorum. İllerde, ilçelerde eğitimli insanları, bilgili, kültürlü insanları partilerin il ve ilçe teşkilatlarına, belde teşkilatlarına getirmek lazım. Şimdi Türk siyasetinde il ve ilçe başkanlıklarına baktığımızda, eğitimli insanların çok az olduğunu görüyoruz.

Günümüzde eğitimli insanların siyasetten kaçtığını görüyoruz

   Günümüzde eğitimli insanların, siyasetten kaçtığını görüyoruz. Buda bizim için çok büyük bir eksiktir. Bugün Avrupa’da eğitimli olmayan, hiçbir kişinin siyasi partilerde olduğuna inanmıyorum. Bu şekilde eğitimli, kendisini yetiştirmiş, teknik bilgiye sahip, ekonomik bağımsızlığını elde etmiş, yetenekli, bilgili, becerikli insanların parti teşkilatlarına bir şekilde kazandırılması lazım. Yoksa siyasette eğitim almamış, yoksa geçmişte babası Demokrat Partiliydi bugünde bu il, ilçe başkanı olsun, bu anlamda bir siyaset değil, siyasete çözüm getirebilecek değerleri bulup, ortaya çıkarıp, ilinde ne yapılması gerektiğini, ilçesinde neyin yapılması gerektiğini bilebilecek kapasitedeki insanların siyasete kazandırılması lazım. Yoksa aynı insanlar A partisini bırakmış, B’ye geçmiş, B’yi bırakmış, C’ye geçmiş insanları partilere alarak, kamuoyunun önüne çıkılması tamamen yanlıştır.

Türk kamuoyunun önünde yeni bir siyasi oluşum

 oluşturulursa netice alınacağına inanıyorum

   Yepyeni yüzlerle, bilgiyle, tecrübeyi bir araya getirerek, Türk kamuoyunun önünde yeni bir siyasi oluşum oluşturulursa, netice alınacağına inanıyorum. Benim bugün siyasi tecrübem olabilir ama bende bu konularda kendimi yeterli görmüyorum. Daha iyisini bulma, daha güzelini bulma yönünde faaliyet içinde olmalıyız. Artık bizim için koltuk değil, Türkiye’nin geleceği olmalıdır. Geleceğinde ne şekilde faydalı olabileceğine inandığımız arkadaşları siyasete katmamız gerekmektedir. Maalesef siyaseten bilgili, becerikli olması gerekli insanlar kaçmakta, olmaması gereken insanlar siyasetle ilgilenmektedirler. Bu da Türkiye’nin bugün en büyük çıkmazıdır. Bunu önlemek için, eğitimi ön plana çıkarmak gerekir. Bugün ilçe başkanları en azından üniversite mezunu olmalıdır. İlçe, il başkanları, parti teşkilatlarındaki insanlarımız mutlaka eğitimli, mutlaka başarılı insanlar olacaktır. Ayrıca sivil hayatta kendisini ispatlamış insanlar olacaktır. Belediye başkanları da aynı şekilde olmalıdır.

Her şekilde eğitimli, kendisini yaptıklarıyla ispatlamış insanlar olmalıdır

  Her şekilde eğitimli, kendisini yaptıklarıyla ispatlamış insanlar olmalıdır. Yoksa parti anlayışı ile bizim partinin adamıdır, o partinin adamıdır, bu partinin adamıdır yani adamıdır lafı Türk siyasetinden çıkmalıdır. Bilgi, beceri, eğitim ön plana çıkmalıdır. Ben buna inanıyorum. Bu şekilde bir yapılanma olursa, Türk siyasetinde, diğer partilere de örnek olur. Önemli olan bizim partinin iktidar olmasından ziyade, bizim tuttuğumuz partinin iktidar olmasından ziyade, kamuoyundaki Türk siyasetindeki partilerin bu anlayışı yakalayarak iktidarı elde etmesi gerekmektedir. Yoksa hiçbir siyasi partide parti emeği olmamış, parti parti gezen insanlarla iktidar olduğunuz zaman, yarın farklı bir şey yapmanız mümkün değildir. Çünkü geçmişte yaşadığız partinin fikirlerini gelip, burada savunmaya kalkacaktır. Oda o partiyi iktidar olsa bile bir başarı elde etmesi mümkün değildir. Siyasetteki insanlarımızın başarılı olması, ekonominin düzgün olması, bizimde ticari hayatta başarılı olmamıza etki yapar. Ondan dolayıdır ki siyasetten kaçmamamız gerekir. Ne olursa olsun, hangi şartta olursa olsun ilgilenmemiz lazım.

İlgilenmezsek siyaset yanlış insanların eline geçer.

Onun için eğitimli, bilgili, kültürlü insanları siyasete davet ediyorum

   İlgilenmezsek siyaset yanlış insanların eline geçer. Onun için eğitimli, bilgili, kültürlü insanları siyasete davet ediyorum. Biz onlara her zaman yerimizi vermeye hazırız. İlçe başkanı olarak, hep Çayeli’nde ben bunu düşündüm. Çayeli’ndeki siyasi kadroma baktığınız zaman bunu görürsünüz. Bunu daha da genişletmekte faydalı olacağına inanıyorum. Bütün siyasi partilerin bu şekilde kendilerini yenilemeye yönelik hareket ederlerse, Türk siyaseti de kendini yenilemiş olur. Günün şartlarına göre kendini uyarlamış olur. Türk milletine hizmet etmede daha ufukları açılmış olur.

Siyasetin giriş kapısı var, çıkış kapısı yok

  Daha da güzel hizmet etmelerine bu işler neden olur. Siyasette tecrübeli olan insanlarımız, Türk siyasetinin duayeni Sayın Süleyman Demirel söyler; “Siyasetin giriş kapısı var, çıkış kapısı yok.”.Siyasette tecrübe çok önemli bir unsurdur. İnsanlarımızın devamlı tecrübelerinden istifade etmek gerekir. Onlarında, bizi o yaşlarda siyaseti kendi kontrollerine alarak Türk siyasetini yönlendirmeye kalkmaları da yanlıştır. Onlar saygı duyduğumuz insanlardır. Onlar bize sıkıntı yaşadığımız zaman danışmanlık edecek kişilerdir. Yanlız onların bizi yönetmesi şeklindeki bir siyasette tamamen yanlıştır. Siyasette belli bir noktaya gelirsiniz, hizmet edersiniz, ondan sonrada sizin fikirlerinizden istifade edecek insanlar olur.

Genelde toplumumuz, siyasetçileri ön yargılarla yargılamaktadırlar

   Yoksa benim söylediğim olsun anlamındaki siyasetin, Türkiye’ye bir faydası yoktur. Bugün bazı siyasi liderlerimiz, bu şekilde davranmışlardır ve siyasetten de yok olmuşlardır. Voleybol oynarken, top zirvedeyken ona vuracaksınız. Siyasetten çekilmiş bir insanın, tekrar siyasete yön vermeye kalkmış olması, bence siyasette tasvip edilecek bir durum değildir. Bu anlamda siyaset yapmak isteyen siyasetçilerimiz, maalesef geçmişlerinde yanlış yapmışlardır ve kendilerini siyaseten yok etmişlerdir. Bugün bunun örnekleri vardır. Türkiye’de siyasetçileri tenkit etmemiz, beğenmemiz kolay şeydir. Bunlar geçmişte görülmüştür. İnsanı tenkit etmek, başarısızdır demek çok kolaydır. Genelde toplumumuz, siyasetçileri ön yargılarla yargılamaktadırlar. Avrupada bir siyasi parti belli bir yere geldiği zaman, ona seçmeni en az bir, iki dönem destek verir. O niçin desteklendiğini bilir.

Türk insanımız siyasetçiyi incelemeden, araştırmadan kendisine rey veriyor.

Ondan sonrada onu iktidar ediyor. Ertesi günde ondan vazgeçiyor

  Bizim Türk insanımız siyasetçiyi incelemeden, araştırmadan kendisine rey veriyor. Ondan sonrada onu iktidar ediyor. Ertesi günde ondan vazgeçiyor. Siyasette rey kadar değerli bir şeyin olduğuna inanamıyorum. Bunu verirken çok dikkat etmemiz, çok araştırmamız lazım. Ben size bir örnek vereyim; Sayın Demirel o yıllarda(1969) Boğaz köprüsünün yapılmasını söyleyen ve onun için mücadele eden bir insandı. Türkiye’de hizmet etmenin çok zor olduğuna inanıyorum. O yıllarda ben ilkokul beşinci sınıf öğrencisiyim. Sınıfımızdaki öğretmen şöyle diyor. Bir boğaz köprüsünü mü alırsınız? 200.000 tane  evsiz vatandaşa evimi alırsınız? Herkes evsiz vatandaşa evi alıyor. Siz bir köye evmi alırsınız? Hastaneyi mi alırsınız? Herkes hastaneyi alıyor.

Böyle bir anlayış Türk siyasetine zarar veriyor

   Ama kimseye İstanbul’da böyle bir köprünün yapılacağı, bu köprünün büyük bir hizmet vereceğini söylemiyor. Çünkü o günlerde Türkiye’de bir köprü düşmanlığı vardır. Ben O günlerde Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan köprüyü alıyorum diyorum. Neden? Bizim evde o köprünün faydaları konuşuluyor. O köprünün İstanbul’a büyük bir rahatlık getirileceği söyleniyor. Maalesef o gün o köprüyü yapan insanlara, temelini atan insanlara nerdeyse hain diyoruz. Böyle bir anlayış Türk siyasetine zarar veriyor. Türk siyasetindeki oy kullanan insanlarımızın mutlaka belli bir araştırma yaptıktan sonra sandığa gidip oylarını kullanması gerektiğine inanıyorum. Oy kadar, değerli hiçbir şeyin olmadığını düşünüyorum.”  

   

 

 

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

SON HABERLER

Gürcistan, Avrupa’nın en güvenli ülkelerinden birisi

Gürcistan; farklı doğası, kültürü ve tarihi zenginliği ile bilinen muhteşem bir ülkedir. Gürcistan'ın adı Aziz George'dan geliyor Gürcistan'ın İngilizce ismi "Georgia"nın kökeni kesin olarak bilinmese de,...

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya

Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan’ın görev süresinin 20 Nisan’da dolacak olması nedeniyle Anayasa Mahkemesinde Genel Kurul’da bugün başkanlık seçimi yapıldı. Genel Kurul’da...

Önce insan, sonra bakan

Ticaret Bakanlığı görevine başladıktan sonra yeni düzenleme ve başarılı çalışmaları ile kamuoyunun takdirini kazanan, “İhracatımızı yüksek teknolojili düzeylere çıkarma hedefindeyiz. İnovasyon, yatırım, üretim, katma...

Gümrük Muhafaza’dan 252 milyon lira değerinde kaçak eşya operasyonu

Ticaret Bakanlığı Gümrük Muhafaza ekiplerince Mersin ve Ankara'da gerçekleştirilen operasyonlarda, 252 milyon lira değerinde kaçak ticari eşya, makaron ve kıyılmış tütün ele geçirildi. Ticaret...

SON YORUMLAR

error: Content is protected !!