Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Artvin-Hopa Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Hüsnü Akyüz, Kemalpaşa pazarı,
Can suyu kredisi, Halk Bankası konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Kemalpaşa Beldesinde mağazalarda
tercümanlık yapan, 1.500 Gürcistan vatandaşı var
“Sarp Sınır Kapısında yaya geçidi sınır ticaretine girmiyor. Sarp Sınır kapısındaki yaya geçidi on yıldır devam ediyor. Gürcistan-Türkiye arasındaki antlaşma gereği vize sürelerinin 90 çıkarılmasıyla birlikte yaya geçidinde artış olmaya başladı. Haftada 300-3000-4000 derken, haftada 5.000-10.000-13.000 insan Salı ve Cuma günleri Türkiye’ye gelmeye başladı. Bu gelişme iki ülkenin de işine yarıyor. Gürcistan’dan gelen insanlar toptancı değil genelde, köyden gelen, şahsi alışveriş yapan insanlardır. Kemalpaşa’ya gelen insanlar kendi geçimlerini sağlayan insanlardır. Kemalpaşa Beldesinde mağazalarda tercümanlık yapan 1.500 Gürcistan vatandaşı var. Yirmi dolara çalışan insanlar vardır. Daha önce 1 Marta Sarp Gümrük kasında yaya geçidinin kaldırılacağı söylendi. Özelleştirme durumunda yaya geçişinin olmadığını söylediler. İki ülkenin karşılıklı çıkarları olduğu için, bu sisteme karşı çıktılar. Sarp Sınır Kapısının yeni hizmet binasının açılışında bizim başbakanımız ve Gürcistan Cumhurbaşkanı yaya geçişlerinin daha kolaylaştırılacağını söylediler. Yaya geçişleri için deniz tarafından koridor yapılacağını söylediler. Hatta insanlar elerinde taşımasınlar diye yürüyen bantlar yapılacağını söylediler. Bunlar söylenince insanlar Kemalpaşa’ya yatırım yapmaya başladılar.
Kemalpaşa esnafının sorunu değil. Türkiye’nin sorunudur
Bu sorun, Kemalpaşa esnafının sorunu değil. Türkiye’nin sorunudur. Kemalpaşaya; Denizli, Bursa, Gaziantep’ten birçok insan geldi. Şu anda Türkiye’de 3.000 tane tekstil atölyesi kapanmışken, Kemalpaşa can suyu olarak görüldü. Buraya çok büyük yatırımlar yapıldı. Bu yatırımdan Kemalpaşa Belediyesi ve Kemalpaşa halkı kazandı. Bundan Türkiye’de kazandı. Bunu tek yönlü görmek yanlıştır. Ticaret karşılıklıdır. Tek yönlü caydırma politikası üzerine, Gürcistan’ın çıkardığı vergilere karşı koyma, Gürcistan’ın çıkardığı yasalara karşı koyma gibi itirazımız yoktur. Buna bir şey deme hakkımız yoktur. Bir vergi sistemi uygulanıyor ki 3 dolara alınan bir şeyin, 7 dolar vergisi isteniyor. Bu vergi bizim alış fiyatına göre değildir. Üç dolara alınan bir şeye Gürcistan Gümrük kapısında yetkililer bu 3 dolar değil. Tiflis’te 30 dolardır diyorlar. Otuz doların üzerinden vergi alınıyor.
Adaletli bir vergi sistemi istiyoruz. Kota koyulsun
Adaletli bir vergi sistemi istiyoruz. Kota koyulsun. Daha önceden kota koyuldu. İki komşu ülkeyiz. On yıllık bir yaya geçişi vardır. Kanun çıkarılırken, iki tarafın çıkarlarının gözetilmesi gerekir. Konuları iki yetkilileri karşılıklı görüşmesi gerekir. Gürcistan vergilerine karşı çıkmıyoruz. Gümrük uygulaması tamamen sitem dışıdır. Batum Ticaret ataşemiz bize şunu söyledi. Kişi başına aylık 1000 Lariya kadar alışveriş serbest dendi. Ama bu uygulanmadı. Kemalpaşa pazarında 3.000 çeşit mal satılıyor. Gürcistan tarafına hangi mala ne kadar vergi koyuyorsanız, onun bize listesini verin dedik. Bizde buraya alışverişe gelen insanları, esnafımızı aydınlatalım dedik. Ellerinde malların fiyatını belli eden bir liste yok. Gürcistan tarafına giriş yapılan mallara nasıl uygulama yapıyorsunuz diye sorduğumuzda şöyle diyorlar. Bu işlem tamamen gümrükçülerin inisiyatifine kalmıştır. Biz bunu bir buçuk, iki ay izledik. İki gümrükçünün inisiyatifine kalmıştır. Gümrük girişinde kadının Türkiye’den 5 dolara aldığı bi mal, oradaki gümrükçü bu mal Tiflis’te 30 dolardır. Buna göre gümrük vergisini alıyor. Ellerinde malların değerlerine dair bir liste yok. Batum Koncolosumuz dahi bu listeyi istedi.
Kemalpaşa pazarından 10.000 Gürcistan vatandaşı geçiniyor
Kemalpaşa pazarından 10.000 Gürcistan vatandaşı geçiniyor. Sarp sınır kapanında yaya geçişinin olmasıyla birlikte, Türkiye’deki tekstilcilerin % 95’i Kemalpaşa’dadır. Bu sorunlarımızı başbakanımız dâhil, herkese ulaştırdık. İki milletvekilimizi getirerek pazarda esnafla konuşturduk. Bu taraf tanda bir cevap alınmadı. Bu mücadelemiz bir buçuk ayı geçti. Sonuç alamayınca bizde sesimizi duyurmak için, Sarp Gümrük Kapısını kestik. Bizim askerle, polisle işimiz yoktur. Pankartlarımızı hazırladık. Mtingimizde sadece Kemalpaşa esnafı değil, Kemalpaşa halkı, sivil toplum örgütleri, Kemalpaşa Belediye Başkanı Yalçın Emiraloğlu’da vardı. Biz haklıyız sesimizi duyuralım dedik. Bize burası gelişecek diye söz verdiler. İnsanlar onun için buraya yatırım yaptılar. Bize burası gelişecek diye söz verdiler. İnsanlar onun için buraya yatırım yaptılar. Yeni açıldığında 240 dükkân var iken, bu sayı 600’e çıkmıştır.
Eskiden haftalık bu pazara 13.000 insan gelirdi
Salı ve Cuma günler Kemalpaşa pazarı devam ediyor ama gelen insan sayısı onda bire düştü. Üç liraya aldığı malın, 7 lira vergisini insan buraya niye gelsin. Bu duruma Gürcistan vatandaşı da karşıdır. Bizim Anlamadığımız şudur; Eskiden haftalık bu pazara 13.000 insan gelirdi. Gelen bu insanların her biri 100 dolarlık alışveriş yapsa, Kemalpaşaya haftalık 13.000 dolar girmiş olur. Ancak bunun dışında 500-1.000 dolarlık alışveriş yapan insanlar vardır. Bugunkü hükümetin yurt dışından döviz girsin, kara, yeşil para, ne olursa olsun yeter ki ülkemize döviz girsin, dövizi nerden aldınız diye sormayacağız diyor. Bunu dediği bir zamanda haftada 13.000 insanın girdiği, alışveriş yaptığı yere sahip çıkmaması, bizim çok tepkilerimize neden oldu. Bu tepkilerimiz muhalefete de karşıdır.
Kesinlikle siyasetle işimiz olmaz
Biz esnaf odaları olarak kesinlikle siyasetle işimiz olmaz. Şu anda bütün Türkiye buradadır. Şunu diyoruz. Allah’ını seven, şu pazar gelsin ve dükkânları gezsin. Türkiye insanı buradadır. İnsanlar yatırım yaparak, boş arsalara para verdiler. Böyle yoğun talep olunca, dükkânlar fahiş fiyata çıktı. Buraya 600 dükkân açıldı. Açılan dükkânlar basit değildir. İnsanlar burada boş arsa alarak, yeni dükkan yaptılar. Örneğin bir dükkan arsasını, iki yıllığına 60 milyara aldılar. Bu arsa üzerine yaklaşık 40 milyara binayı kendisi yaptı. Bir kişinin buraya 100-140 milyar yatırımı oldu. Bunu toplam olarak düşünürsek, Kemalpaşa’ya 72 trilyonluk yatırım yapılmıştır. Gürcistan hükümetinin bu kararından sonra, Kemalpaşa’ya haftalık 100-150 kişi ancak gelmektedir. Yapılan bu yanlış uygulamaya karşı mücadelemiz 1-2 aydır devam etmektedir. Biz Gürcistan hükümetinden öncelikle şunu istiyoruz. Biz iki ayrı devletiz. Gürcistan’a ve Kafkaslara açılan tek kapı, Sarp Gümrük Kapısıdır.
Gürcistan’ın tüm ihtiyaçları bu kapıdan geçmektedir
Gürcistan’ın tüm ihtiyaçları bu kapıdan geçmektedir. Kapı kapatılırsa aç kalırlar gibi, kesinlikle düşünmek istemiyorum. Biz devlet olarak onların garantörüyüz. Türkiye onların garantörüdür. Ticaraet karşılıklı olur. Tek taraflı olmaz. Bu ticaret bir taraf kaybetsin, bir taraf kazansın diye de olmaz. Biz eğer komşuysak, eğer bu ticareti etkileyecek, bu ticaretten geçinen insanlarla, eğer bu geçinen insanların, üst devlet düzeyindeki insanlarla inceleyerek iki ülkenin zarar etmeyeceği bir şekilde karar çıkartırsa, uygulamalar olursa, daha güzel olur. Onlarda zarar etmiştir. Biz onu düşünüyoruz. 13.000 insanın oradan Türkiye’ye gelmesiyle oradaki dükkânlarda kapanmıştır. Oradaki insanlarda vergi veriyor. Biz onları düşünüyoruz. Ama şu yaya geçidi on senedir devam ediyor. Bu konuda Gürcistan Hükümeti de vergisini alsın. Ama vergiyi neden, kimden, ne kadar alınacağı bilinmiyor.
İki devletin zarar etmeyeceği şekilde, yaya geçitleri bir karara bağlansın
Bize bir liste verilsin. İki devletin zarar etmeyeceği şekilde, yaya geçitleri bir karara bağlansın. Bizim devletimize de şunu söylüyorum. Haftada 13.000 insanın geldiği Kemalpaşa’da, 72 trilyonluk yatırım yapılan bir yerde, bacasız fabrika denilen buraya eğilmesi gerekir. Bütün Türkiye tekstilcileri buradadır. Bu insanlara yazıktır. Onlar için burası bir can suyu, umuttur. Buradan devletimizde kazanıyor. Bu insanlar buraya gezmeye değil, alışveriş yapmaya geliyor. Sadece buradan mal alıp, gidiyorlar. Bu konu ile ilgili olarak bütün yerlere fakslarımızı çektik. En son eylemimizi geçtiğimiz Cuma günü yaptık. Sarp Sınır Kapısını 3-4 saat kapattık. Pankartlarımızı açtık, bütün esnafımızı oraya yığdık. Biz buna bir çare bekliyoruz. Eğer bu olmazsa, daha başka eylemler yapacağız.
Bu insanlar ne olacak? Mücadelemiz devam edecektir
Bu insanlar ne olacak? Mücadelemiz devam edecektir. Bu insanlara bir şey verilmesi gerekir. Bu mücadelemizde televizyonlardan şikâyetçiyiz. Onları buraya çağırdık. Eğer araba yakıp, cam kırıp böyle televizyonlara çıkacaksak, bunu yapalım diyoruz. Bu bir sorundur. Bu eylemimizle sadece yöresel basınlar ilgilendi. Ulusal basından geldiler, yayınlanmadı. Akşam haberimiz çıkacak diye ağzımızı açtık, ulusal televizyonları seyrettik. Eğer araba yakılsın deniliyorsa, biz 2-3 araba alıp, yakarız, 1-2 tane dükkân yakarız ama basının bununla ilgilenmesini istemiyoruz. Biz daha kesin eylemler yapacağız. Bu basına yansıyacak. O zamanda biz hiçbir basına röportaj vermeyi düşünmüyoruz. Biz gerekli yerlere bildirdik. Hiçbir basın bize mikrofonu bize ne oldu diye soru soramayacaktır. Gürcistan’a giderek, oradaki basını gördük. Gürcistan’dan Kanal 25 televizyonu geldi. Onlar çekim yaptılar. Oradaki 2-3 televizyona da haber verdik. Bu sadece bizim, Kemalpaşanın sorunu değil, Türkiye’nin sorunudur.
Kemalpaşa bacasız fabrika gibidir. Haftada Salı ve Cuma günleri alışveriş yapanların sayısı 13.000’dir. Kişi başına 100-150 dolar harcama yapıldığını düşünürseniz, şu ülkeye giren dövizi düşünün. Bu konuda söyleyecek bir şey bulamıyoruz. Gürcistan hükümetinden bir kota konulmasını istiyoruz. Bıçakla keser gibi kesilmez. Buradan 10.000 tane Gürcistan insanı geçiniyor. Kemalpaşa’daki esnafın, onlar için yatırım yaptığını düşünsünler. Gürcistan’dan buraya gelen insanlar, genellikle alt tabakadan insanlardır. Gelen insanlar toptancı ve esnaf değil, köylü insanlardır. Bu devlet onlara iş veremiyor. Burada 10.000 insan, kendileri de isyan ediyorlar. Bu konuda orada gösteri yapıyorlar. Bu durum gerçekleştiği zaman sınıra geldiler.
Türkiye’de bakanlığı olmayan yetim bir kuruluş gibiyiz
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşudur. Bizim eksikliğimiz bakanlığımızın olmamasıdır. Türkiye’de bakanlığı olmayan yetim bir kuruluş gibiyiz. Bunu küçümseme anlamında söylemiyorum. Kadınlardan sorumlu devlet bakanı var. Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütüyüz. Türkiye’nin kuruluş tarihinden itibaren esnaf hep dengeleyici bir unsur olmuştur. Sokağa çıkmamış, kepenk kapatmamıştır. Esnaf ağırbaşlı olmuştur. Gelen hiçbir hükümet bunu dikkate almamıştır. Bize gelen dergide can suyu projesi diyor. Bütün esnafa verilecek deniliyor. Bankalara gittiğimizde bize şunlar söyleniyor; Bankaya borcun olmayacak, eskiden bankaya borcun varsa, daha önce kredi kartın takibe girdiyse, senedini geç ödediyse bu krediyi vermiyor. Maliye, bağkura borcu olmayan, kredi kartına borcu olmayan, senedi protesto olmayan insan bu krediyi niye alsın. Hiçbir esnaf bu krediyi alamıyor. Ama televizyonlara çıkıyorlar, esnafı rahat ettirip can suyu vereceğiz.
Can suyu ölen insanın dudaklarına verilir. Bunlar esnafın öldüğünü anladılar
Can suyu ölen insanın dudaklarına verilir. Bunlar esnafın öldüğünü anladılar. Bir bardak su ile 1.000-10.000 kişiyi kurtaramazsınız. Ben alamadım, kredi kartı takibe düşmüş dediler. Maliyeye borcun var dediler. Senetlerin zamanında ödenmemiş dediler. Zaten bu krediyi bunun için almak istiyorum. Durumumu rahatlatmak içi alıyorum. Adam sıfır faizle altındaki arabayı değiştirip, yeni model araba alıyor. Adam apartmanın ikinci veya üçüncü katını yapıyor. 22 yıllık esnafım can suyu kredisini alamıyorum. Ben başkanım, her şeyim düzgün demiyorum. 2002 yılına kadar hiçbir yere borcum yoktu. 22 yıllık başkanım. Ben aldığım parayı devlete geri vereceğim. Maliyeye borcumu ödeyeceğim. Halk Bankasına kredimi ödeyeceğim. Bağkura borcumu ödeyeceğim. Bunlara borcum olmasa, ben krediyi ne yapacağım. Bu nedenle kesinlikle bizim bakanlığımızın olması gerekir. Bir yere kadar gidiyoruz, orada duruyoruz. Bakanlığımız olsa, biz Ankara’dakileri de ayağa kaldırırız. TESK Yönetim Kulu Genel Başkan Vekili Demirhan Elçin Artvin ESOB Başkanıdır. Bakanlara dosyaları verdik görüşeceğiz dediler. Esnafın onlardan randevu alıp, alıp görüşmesi 3-6 ayı bulur. Bu zamana kadar insanlar, onları beklemez. İzmir Milletvekili ve eski İzmir ESOB Başkanı Mehmet Ali Susam bütün esnafı gezdi. Onların dertlerini dinledi. Esnaflıktan milletvekili olan bir insandır. Muhalefet ve Konfederasyon bir yere kadar gidiyor. Bu nedenle esnaf bakanlığının muhakkak kurulması gerekir. Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşuyuz.
Halk Bankası esnafı bıraktı
Türkiye Halk Bankası, Cumhuriyetin kuruluşunda Atatürk tarafından kurulduğu zaman amacı şöyleydi; köylüye, çiftçiye, küçük esnafa, işletmeye kredi vererek, gelişmesini sağlamak için kurulmuştur. Ama bugünkü uygulamada, böyle değildir. Halk Bankası esnafı bıraktı. Halk Bankası bugün, diğer bankaların yaptığı uygulamayı yapıyor. Halk Bankası da diğer bankalar gibi kar amacı güdüyor. Halk Bankası kuruluş kanunundaki amacından çıkarak, bugün halkın bankası olmaktan çıktı. Bugün diğer bankalardan farkı kalmadı. Esnaf adına yapılacak hiçbir şey yoktur. Bugünkü sistemde bazı gelişmeler oluyor, onları da bize söylemiyorlar. Borcun 1-2 senedi geçtiğin zaman, pazarlık yapma hakkı var. Halk Bankası bugün bütün gelen genelgeleri, esnaf adına gelen genelgeleri bütün esnafa duyurması, anons etmesi gerekir. Halk Bankası esnafa karşı görevlerini yerine getirmiyor. Bizimle ilgili çıkan kanun ve genelgelerle ilgili bizimle toplantı yapması, bilgilendirmesi gerekir. Bugüne kadar 7 senedir, burada oturuyorum. Halk Bankasından bizimle ilgili bir yazı gelmedi. Esnafla ilgili kanun ve genelgeleri bize bildirin, biz esnafımızı bilgilendirelim. Biz 600 kişilik bir esnafı bir araya getirebiliyoruz. Küçük işletmeler açarak devlete vergisini veren insanlarız. Hiç bir zaman devletimize yük olmamışız. Bugüne kadar bizi; esnaf sokağa çıkmayacak, esnaf ağır olacak, esnaf kepenk kapatmayacak diye hep kandırdılar. Bizi kesinlikle kandırdılar. Bizi hep uyuttular. Televizyonlar can suyu kredisini; kasaba da, manava da veriyoruz diye bağırıyorlar. Yaklaşık 900 üyemiz vardır. Toplam 900 üyemizden can suyu kredisini alan üç veya dört kişidir. Bunlar diyorlar ki biz şu kadar para dağıttık.
Zenginler malına mal kattı veya başka bir yere yatırım yaptı
Bu kredileri durumu iyi olan, borcu olmayan zenginler aldı. Bu zenginler malına mal kattı veya başka bir yere yatırım yaptı. Düşünün hangi esnafın maliye ve bağkura borcu yoktur. Hangi esnafın çeki dönmemiştir. Bankadan faizsiz kredi istediğimizde, banka bana bu belgeleri getir diyor. Cansuyu kredisini Halk Bankası dışında anlaşma yapılan bankalarda veriyor. Bir bardak su ile hiçbir esnaf kurtarılamaz. Hükümetin esnafı bankanın ağzına sokmadan, bunu yapması gerekir. Can suyunu borçlarımı ödemek için istiyorum. Ben bunlar için ölüyorum. Bunu hiç kimse yazmadı. Hopa’da bu krediyi kaç kişi aldı, gelsin incelesinler. Esnaftan ne istiyorsunuz diye bankayla röportaj yapsınlar. Eleştirilmekten çekinmiyorum. Muhalefette sorunlarımızı dile getirmiyor. Bütün esnafa faizsiz kredi vereceğiz deniliyor. Hopa’da bu krediyi üç kişi alıyor. Ama bunu kimse dile getirmiyor. Acaba bu kimin can suyu oluyor?”