Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
Gürcistan’a bağlı Özerk Acara Cumhuriyeti başkenti Batum’da tekstil dalında faaliyet gösteren Batum A.T. Tekstil Sahibi Tunca Büyüktunalıoğlu, Batum konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Batum’un kapasitesi ve ekonomik gücü buna izin vermiyor
“İki yıldır Batum’da işyeri çalıştırıyorum. Tüm dünyada kriz vardır. Bu kriz Batum’u ekonomik yönden fazla etkilememektedir. En azından etkisini ben görmedim. Batum’un kapasitesi ve ekonomik gücü buna izin vermiyor. En azından böyle bir şeyi görmediğimi söyleyebilirim. Bazı şeyleri daha iyi öğrenebilmemiz için, birtakım yardımlara da ihtiyacımız vardır. Bundan sonraki yatırmalarımızda daha verimli olabilmemiz için tabii ki birtakım desteklere ve bilgilere ihtiyacımız vardır. Bu sorunlar konsolosluk aracılığı ile çözülmektedir. Konsolosluktan öğreneceğimiz daha çok bilgi vardır. Biz burada konsoloslukla yaşadığımız bir sürü sıkıntılar vardır. Üç-dört değişik ülkeye gittiğim halde burada böyle bir şey görüyorum.
Konsolosluğa gittiğimizde konsolosluğa bir şey dahi soramıyoruz
Konsolosluğa gittiğimizde konsolosluğa bir şey dahi soramıyoruz. Sanki tamamıyla demir parmaklıklar arasında ve son derece kötü bir üslupla tekrar geri gönderiliyoruz. Benim gibi burada birçok Türk vatandaşı aynı şeyleri yaşıyor. Örneğin pasaportla ilgili bir soru dahi soramıyoruz. Çünkü konsolosluktan sanki hapishane gibi içeri alınmıyoruz. Burada; yağmur, kış, kar çamur oluyor. Bununla ilgili ekstra söyledikleri bir kelime ancak yağmur yağar, dışarı soğuk olursa sizi içeri alırız diyorlar. Batum’daki konsolosluk yeni binasına taşındı. Çok güzel bir yeri var. Hakikaten Türkiye’ye özlem duyulmayacak kadar güzel bir konsolosluk binası yapıldı.
Konsolosluk binasının içerisine biz giremiyoruz
Fakat konsolosluk binasının içerisine biz giremiyoruz. Derdimizi anlatamıyoruz, soru soramıyoruz. Hiçbir şekilde yardım alamıyoruz. İş adamı olarak normal vatandaştan farkımız yoktur. İş yapmak ve yatırım yapmak için buraya geldik. Ancak, Konsolosluktan muhatap olduğumuz kişiler tarafından da son derece kötü bir üslupla geri çevriliyoruz. Zaman, zaman kavgalar, gürültüler, tartışmalar çıkıyor. Ama hiçbir şekilde düzeleceği yolunda en ufak bir ümidim yoktur ve kalmadı. Konsoloslukların yoğun iş talebiyle karşılaştıklarını anlıyorum. Bizim sıkıntımız şu; Konsolosluğa derdimizi anlatamıyoruz. Derdimizi anlatmak için ne bizi dinleyen biri var. Bırakın konsolosluktan içeri alınmıyoruz. Konsolosluk kapısında demir parmaklıklar var. Orada zil var. Zilin arkasında, bizimle sanki cezaevindeymiş gibi bir muamele var.
Derdimizi anlatmayı bırakın, içeri giremiyoruz
Derdimizi anlatmayı bırakın içeri giremiyoruz. Yeni konsolosluk binası o kadar güzel yapıldı ki içeride bekleme yerleri ve alanlar vardır. Biz yurt dışında yaşayan Türkler olarak ticaretle uğraştığımız halde, kendi ülkemizin konsolosluğu içerisine giremiyorsak, düşünün halimize. Bu nedenle büyük bir üzüntü içindeyiz. Yetiklilerden bunun düzelmesini bekliyoruz. Ancak hiç ümidim yoktur. Çünkü daha önceki konsolosları da gördüm, aynı şeyler hala geçerliydi. Kişiliklere en ufak bir lafım yoktur. Kişilikler farklı olabilir ama devletimiz temsil ediliyor. Kapıda konuştuğumuz kişilerin ne iş yaptığını dahi bilmiyoruz. Görevlerinin ne olduğunu dahi bilmiyoruz. Kim adına konuşuyorlar bunları dahi bilmiyoruz. Biz burada bu muamele ile karşı karşıyayız. Düşününki biz burada ne zorluklarla ticaret yapıyoruz.
Konsolosumuzun bizleri ziyaret etmesini istiyoruz
Konsolosumuzun bizleri ziyaret etmesini istiyoruz. Bizlerin sıkıntı ve isteklerini sormasını istiyoruz. Bizleri ziyaret etmelerini bekliyorum ve hala beklemekteyim. Maalesef, iki yıldır burada ticaret yapıyorum, hala konsolosluktan kimseyi tanımıyorum. Kendilerini tanıtma, tanışma amaçlı, aynı zamanda da bizlerin sıkıntılarını, isteklerini dinleyecek şekilde bir toplantı, panel yapmalarını istiyoruz. Bunlar yapılırsa çok anlamlı olur. Çok faydalı olacağa inanıyorum. “
Gürcistan’a bağlı Özerk Acara Cumhuriyeti başkenti Batum’da tekstil dalında faaliyet gösteren Batum A.T. Tekstil Sahibi Tunca Büyüktunalıoğlu, Batum konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Batum’un kapasitesi ve ekonomik gücü buna izin vermiyor
“İki yıldır Batum’da işyeri çalıştırıyorum. Tüm dünyada kriz vardır. Bu kriz Batum’u ekonomik yönden fazla etkilememektedir. En azından etkisini ben görmedim. Batum’un kapasitesi ve ekonomik gücü buna izin vermiyor. En azından böyle bir şeyi görmediğimi söyleyebilirim. Bazı şeyleri daha iyi öğrenebilmemiz için, birtakım yardımlara da ihtiyacımız vardır. Bundan sonraki yatırmalarımızda daha verimli olabilmemiz için tabii ki birtakım desteklere ve bilgilere ihtiyacımız vardır. Bu sorunlar konsolosluk aracılığı ile çözülmektedir. Konsolosluktan öğreneceğimiz daha çok bilgi vardır. Biz burada konsoloslukla yaşadığımız bir sürü sıkıntılar vardır. Üç-dört değişik ülkeye gittiğim halde burada böyle bir şey görüyorum.
Konsolosluğa gittiğimizde konsolosluğa bir şey dahi soramıyoruz
Konsolosluğa gittiğimizde konsolosluğa bir şey dahi soramıyoruz. Sanki tamamıyla demir parmaklıklar arasında ve son derece kötü bir üslupla tekrar geri gönderiliyoruz. Benim gibi burada birçok Türk vatandaşı aynı şeyleri yaşıyor. Örneğin pasaportla ilgili bir soru dahi soramıyoruz. Çünkü konsolosluktan sanki hapishane gibi içeri alınmıyoruz. Burada; yağmur, kış, kar çamur oluyor. Bununla ilgili ekstra söyledikleri bir kelime ancak yağmur yağar, dışarı soğuk olursa sizi içeri alırız diyorlar. Batum’daki konsolosluk yeni binasına taşındı. Çok güzel bir yeri var. Hakikaten Türkiye’ye özlem duyulmayacak kadar güzel bir konsolosluk binası yapıldı.
Konsolosluk binasının içerisine biz giremiyoruz
Fakat konsolosluk binasının içerisine biz giremiyoruz. Derdimizi anlatamıyoruz, soru soramıyoruz. Hiçbir şekilde yardım alamıyoruz. İş adamı olarak normal vatandaştan farkımız yoktur. İş yapmak ve yatırım yapmak için buraya geldik. Ancak, Konsolosluktan muhatap olduğumuz kişiler tarafından da son derece kötü bir üslupla geri çevriliyoruz. Zaman, zaman kavgalar, gürültüler, tartışmalar çıkıyor. Ama hiçbir şekilde düzeleceği yolunda en ufak bir ümidim yoktur ve kalmadı. Konsoloslukların yoğun iş talebiyle karşılaştıklarını anlıyorum. Bizim sıkıntımız şu; Konsolosluğa derdimizi anlatamıyoruz. Derdimizi anlatmak için ne bizi dinleyen biri var. Bırakın konsolosluktan içeri alınmıyoruz. Konsolosluk kapısında demir parmaklıklar var. Orada zil var. Zilin arkasında, bizimle sanki cezaevindeymiş gibi bir muamele var.
Derdimizi anlatmayı bırakın, içeri giremiyoruz
Derdimizi anlatmayı bırakın içeri giremiyoruz. Yeni konsolosluk binası o kadar güzel yapıldı ki içeride bekleme yerleri ve alanlar vardır. Biz yurt dışında yaşayan Türkler olarak ticaretle uğraştığımız halde, kendi ülkemizin konsolosluğu içerisine giremiyorsak, düşünün halimize. Bu nedenle büyük bir üzüntü içindeyiz. Yetiklilerden bunun düzelmesini bekliyoruz. Ancak hiç ümidim yoktur. Çünkü daha önceki konsolosları da gördüm, aynı şeyler hala geçerliydi. Kişiliklere en ufak bir lafım yoktur. Kişilikler farklı olabilir ama devletimiz temsil ediliyor. Kapıda konuştuğumuz kişilerin ne iş yaptığını dahi bilmiyoruz. Görevlerinin ne olduğunu dahi bilmiyoruz. Kim adına konuşuyorlar bunları dahi bilmiyoruz. Biz burada bu muamele ile karşı karşıyayız. Düşününki biz burada ne zorluklarla ticaret yapıyoruz.
Konsolosumuzun bizleri ziyaret etmesini istiyoruz
Konsolosumuzun bizleri ziyaret etmesini istiyoruz. Bizlerin sıkıntı ve isteklerini sormasını istiyoruz. Bizleri ziyaret etmelerini bekliyorum ve hala beklemekteyim. Maalesef, iki yıldır burada ticaret yapıyorum, hala konsolosluktan kimseyi tanımıyorum. Kendilerini tanıtma, tanışma amaçlı, aynı zamanda da bizlerin sıkıntılarını, isteklerini dinleyecek şekilde bir toplantı, panel yapmalarını istiyoruz. Bunlar yapılırsa çok anlamlı olur. Çok faydalı olacağa inanıyorum. “
Bu sayfa hakkındaki yorumlar:
|