Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
MHP Ordu İl Başkanı Naci Şanlıtürk, Ordu ve Türkiye konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Fındığa dayalı ekonomi
” Ordu Karadeniz’de Samsun ve Trabzon illeri arasında sıkışmış, tarihten bu tarafa gelen şirin ve küçük bir ilimizdir. Ordu halkının geçim kaynağı fındıktır. Son zamanlarda fındığa dayalı ekonomisi vardır. Fındık para etmediği zaman, Ordulular ekonomik anlamda sıkıntıya giriyorlar. Ordu’da aktif olarak inşaat sektörü hakimdir. Ama mevcut hükümetin, son zamanlarda üreten kesimi cezalandırdığı gibi Ordu’da inşaat sektörü de bu manada sıkıntılar içerisindedir. İnşaat sektörünü bitirdiler. Memur-Sen’in yapmaya çalıştığı konutlar var. Onlarla ilgili vatandaş büyük bir beklenti içindedir. Ancak, Memur-Sen konutları hala başlamış değildir. Ordu ili kendi yağı ile kavrulan bir ildir. Havaalanı ve limanı olmayan, Karadeniz sahil yolu bir nefes aldırmış olsa da ciddi ulaşım sorunları olan bir ildir.
Ordu sürekli göç veren bir ildir
Fındığa bakmadan, mevcut hükümetin tarım politikası iflas etmiştir. Bu politikayla pirincimiz, tütünümüz, buğdayımız, incirimiz, üzümümüz, fındığımız olmaz. Bu manada bakmak gerekir. Ordu sürekli göç veren bir ildir. Devletin fındık ve tarım politikası yoktur. Geçmişte 1938 yılında kurulan Fiskobirlik iyi-kötü bu zamana kadar getirildi. Ordu dünya fındık üretiminin % 7080′ inin karşılamaktadır. Türkiye’de üretilen fındığın % 70’de Ordu’dan çıkıyor. Ordu’nun böyle bir özelliği vardır. Yanlış politikaların neticesinde, devletin tarımsal ürünleri desteklememesi politikası içerisine girince, kısaca fındığa devlet desteği olmayınca fındık olmuyor. Tarımsal ihraç gelirlerimiz arasında en büyük kalemi fındık tutuyor. Fiskobirliğin elinde 2005 yılından kalma fındık var. 20062007 yılına ait fındıklar beklemektedir.
Fındığın fiyatı kesinlikle 5 YTL.’nin altında olacak
Devlet desteği olmayınca, Fiskobirlik kendi destekleriyle bir şeyler yapmaya çalıştı, ancak kaynakları yetmedi. Geçen yıl hükümet Fiskobirlik seçimlerini kazanamayınca fındık alımı için bölgeye Toprak Mahsulleri Ofisini getirdi. Toprak Mahsulleri Ofisi de fındığın mantığını bilmeyince birtakım zararları oldu. Toprak Mahsulleri Ofisi nedeniyle maalesef fındığı bitirdiler. Sektöre birtakım zararları oldu. 2008 yılı fındık ürün rekoltesinin 800 bin ton olduğu tahmin ediliyor. Ancak 2007 yılı ürünü elde, 200 yılından kalanlar var. Vatandaşın Fiskobirlik’ten alacağı var. Bunlar ortada iken 2008 yılına ümitle bakmak mümkün değildir. Fiskobirlik ve hükümetler bir önceki fiyatın altında fiyat açıklamıyorlar. Belki bu yıl fiyat hiç açıklanmayacak. Fındığın fiyatı kesinlikle 5 YTL.nin altında olacak. Benim şahsi değerlendirmem halkımız 2,7 YTL’den alım yapan tüccarların insafına terk edilecektir.
Ama tüccarlar, ihracatçı kazansa bu da ülke için bir kazanımdır. Ama fındığı biz üretiyoruz. Borsası Hamburg’dadır. Piyasası dışarıdadır. Onun için kaybedilen bu paralar Türk milletinin cebine girmiyor. Bu süreç iyi yönetilmiş olsaydı. Ciddi manada katma değeri olan bir ürün olacaktı. Bu manada Türkiye kaybediyor. Türkiye ile birlikte Ordu’da kaybediyor.
Fndığın maliyeti çok fazladır
Karadeniz’de coğrafya Çarşamba, Bafra, Düzce, Akçakoca gibi değildir. Burada coğrafya ciddi manada engebelidir. Bu coğrafyada tarım yapmak, fındığı derenin dibinden çıkarmak, taşımak çok zordur. Bu nedenle burada fındığın maliyeti çok fazladır. Batı bölgesinde yapılan fındıkla, Ordu ve Giresun’da yapılan fındığı aynı kefeye koymamak gerekir. Bizim maiyetlerimiz çok yüksek olduğu için, vatandaş fındığı topladığımda masrafları karşılayabilirim mi tereddüdü içerisindedir.
Karadeniz Bölgesinde, fındığın yerine
alternatif ürün olması mümkün değildir
Karadeniz Bölgesinde alternatif ürün olarak ne üretilip, ne üretilmeyeceğine bakmak gerekir. Devletin bunu tespit etmesi gerekir. Çarşamba ve Bafra ovasında her ürünü yapabilirsiniz. Bu coğrafyada fındığın yerini tutacak manada bir ürün yoktur. Fındık ağaçlarının fındık olarak geliri dışında başka faydaları da var. Heyelan, erozyon toprak kaybı önleniyor. Fındık yaygın bir şekilde dikildiği için böyle bir faydası da vardır. Bu nedenle Karadeniz Bölgesinde fındığın yerine alternatif ürün olması mümkün değildir.
Ordu’nun damgasını vuracak, daha doğrusu bir kimliği yoktur
Ordu’ya hizmet anlamında AKP hükümetinin çakılmış bir çivisi yoktur. Sadece 15 yıldır devam eden Karadeniz sahil yolu bitirildi. Ama bunu biz yaptık diye söylüyorlar ama bu 1991 yılında başlayan bir projeydi. Son aşaması bunların zamanında oldu. Devlette süreklilik ve devamlılık esastır. u manada Ordu Devlet Hastanesi yapıldı, açılışı bunlara nasip oldu. Ancak biz yaptık dediler. Karadeniz sahil yolu yapıldı. Sadece Ordu tüneli kalmıştı. Ama biz yaptık dediler. Küçük yatırımları var. Ciddi manada istihdama dönük en ufak yatırımları yoktur. Ordu AKP içerisinde ciddi manada temsil edilen bir ildir. İki tane bakanımız var, geçmişte TBMM’de AKP grup başkanvekili Eyüp Fatsa vardı. AKP Genel Sekreteri İdris Naim şahin Ordu’ludur. Ciddi manada bir ağırlığı var ama maalesef, Ordu yatırım alamadı. 57. Hükümet döneminde ihalesi yapılan dere yolu projesi vardı. Topçam-Koyulhisar arası ihale edilmişti. Onun ihalesini de iptal ettiler. Yapılan yol, bir baraj yolu olmaktan ileriye gidemiyor. Bu yol yapılırsa güzel olur. Ordu’nun havaalanı, limanı, dere yolu yoktur. Ordu’nun damgasını vuracak, daha doğrusu bir kimliği yoktur. Burada zaten sanayi bölgesi olmuyor. Perşembe-Bolaman arasındaki güzel kıyımız turizm bölgesi ilan edildi. Burada turizm olur ama ciddi manada yatırımları olmadı.
Ülkemizi, milletimizi üretimsizleştirdi.
Üretimden uzaklaştırdı, üreteni cezalandırdı
Ordu Üniversitesini kurdular. Kâğıt üzerine kurulmuş bir üniversitedir. Üniversite rektörü özveriyle kısıtlı kaynaklarla çalışıyor. Fazla yapacağı bir şeyde yoktur. Her ile bir üniversite kuruldu ama Ordu’nun avantaj teşkil edecek bir konumu yoktur. Köylere gidiyoruz. Köydeki vatandaşın hayvanı ve tavuğu yoktur. Köylerimizde daha önce yapılan meyve ve sebze üretimi artık yapılmıyor. Hâlbuki Ordu bal üretiminde Türkiye’de ikinci sıradadır. Neden yapmıyorsunuz diye sorduğumda para yetmiyor ki yapalım diyor. Köylü hayvan yetiştiriyor eti para etmiyor. Bal yapıyor, balı para etmiyor. Bu manada mevcut hükümet ülkemizi, milletimizi üretimsizleştirdi. Üretimden uzaklaştırdı, üreteni cezalandırdı. Yardımlarla, dağıttıkları karşılıksız ünitelerle, siz çalışmayın, biz size yardım edelim diye bu manada davrandıkları için çok ciddi sıkıntılar oluştu. İnsanlarda tembelleşti. El açar hale geldi. Zaten yapılan nüfus sayımında da Ordu’da bizim bir milletvekilliğimiz düştü. Kırsalda, köylerde yaşayan insanlarımız hızlı bir şekilde büyük şehirlerin varoşlarına doluştu. Büyük şehirlerin varoşlarında her türlü üretimden uzak, gıda ve kömür yardımlarıyla el açar hale geldiler. Türkiye adeta dizlerinin üzerine çökertildİ.
Tohumculukta İsrail’in hakim olduğu bir ortam meydana geldi
Türkiye üretimden uzaklaştırıldı. Teknolojiyi ABD’den alıyorsunuz. Bilim onlardadır. Birjinya’dan tütün getireceksiniz, bizim insanımız burada sigara içecek. Dışarıdan buğday mısır, alacaksınız. Dünyanın sayılı tahıl ambarlarından Anadolu’da. Türkiye Cumhuriyeti devletinde bunlar yakışıksız şeylerdir. Doğru şeyler değildir. Evlere şenlik bir tohumculuk yasası çıkarıldı. Bu yasa ile Türkiye tamamen milli bir tohumculuk politikasından uzaklaştırıldı. Tohumculukta İsrail’in hakim olduğu bir ortam meydana geldi. Gölköy’de genetik yapısıyla oynanmış patates ekildiğinden, şu anda Gölköy ilçemizde ekilen bu tohumlar toprağı bozduğu için patates yetiştirilmiyor. Şimdi değil, ileride Türkiye’nin başını ağrıtacak çok çeşitli yasalar çıkarıldı. Derhal dönülmelidir.
Türkiye’de derhal üretim desteklenmelidir.
Üreten insanlar destek verilmelidir
Türkiye’de derhal üretim desteklenmelidir. Üreten insanlar destek verilmelidir. Dönüm yardımı altında insana para dağıtacaksın, sağlık yardımı altında para dağıtacaksın, yakacak yardımı diye kömür dağıtacaksın. Bunlar çözüm değildir. Şu anda fındık bahçelerinde fındık dallarını yakar, ısınma ihtiyaçlarını öyle giderirlerdi. Şu anda fındık dalları evlere kömür geliyor diye bahçelerde kaldı. Bu ciddi manada sıkıntıdır. Fındıkla sobasını yakan insanlar kendi ekmeklerini de üretiyorlardı. Şimdi şehirdeki fırınlar köylere ekmek servisi yapar hale geldi. İnsanımız tembelleştirildi. Bu manada çok ciddi sıkıntılar var. Derhal bunlardan vazgeçilip, yardımlar kesilip, üreten insanlar desteklenmelidir. Örneğin fındık üreticisini kilogram başına desteklemek gerekir. Her şeyden önce üreten insanın yanında olmak gerekir. ABD’yi yeniden keşfetmeye gerek yoktur. Hollanda, İsrail önce tarımsal planlamayı yaptı. Dünyada ekilebilir, dikilebilir arazisini bilmeyen devlet olur mu? Kadastro geçmeyen devlet olur mu? Hangi toprağında hangi ürün olur bunu bilmeyen olur mu? Yurt dışında ben ikibuçuk yıl kaldım. Adam diyor ki sen domates üreteceksin. Tarım Müdürlüğünün izni olmadan bahçene başka ürün ekemezsin. Ülkemizde; plansız, programsız istediğin yere istediğin ürün ekebilirsin.
Tarımsal planlamanın, ürün haritasının çıkarılması gerekir
Ülkemizde GAP bölgesine fındık dikilmiş. Şimdi biz Terme ovasında mevsimde dört ürün alırken, taban araziye fındık dikilerek, o arazi heba edilirimi? Ondan sonra da diyorsun ki üretim, rekolte fazlası var diyorsunuz. Ondan sonra da Almanya, AB ülkeleri fındığı almıyor diyorsunuz. Böylece hem insanlarımız, hem ülke zarar ediyor. Rusya domatesimizi almadığı için domateslerimizi çöpe döktük. Ne kadar içeride tüketiriz, ne kadar dışarıya satarız diye planlama yapmayan bir hükümet, devlet olursa bu şekilde çok ciddi sıkıntılar yaşarız. Tarımsal planlamanın, ürün haritasının çıkarılması gerekir. Hangi bölgede neyi üreteceğiz onu bilmemiz gerekir. Onun için herkes önüne gelen ürünü istediği yerde ektiği için, sıkıntı oluyor. Doğudaki aşiret reisleri geniş arazilerini devletten dönüm parası aldıkları için ekmiyorlar. Devletimiz diğer medeni ülkelerde olduğu gibi vatandaşına bu tarla senden önce benim demelidir. Japonya, üst üste üç yıl tarlasını ekmeyenden tarlasını elinden alıyor ve bu tarlayı eken başkasına veriyor. Bu yapılmalıdır. Bu tarlaların tapusu bende diye bu tarlaları boş bırakamayız. Ülkemizi turizm, sanayi, tarım bölgesi şekelinde bölgelere ayırmak gerekir. Bunların tümünün planlanması gerekir. Eğitime önem vermemiz gerekir. İnsanımız her manada eğitme muhtaçtır. Bu manada Ordu çok sıkıntıları olan bir ildir. Alt yapıda sıkıntılar var. Bizim insanımız teşvik edildiği zaman, eski günlerdeki gibi çalışkan olur diye düşünüyorum.”
MHP Ordu İl Başkanı Naci Şanlıtürk, Ordu ve Türkiye konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Fındığa dayalı ekonomi
” Ordu Karadeniz’de Samsun ve Trabzon illeri arasında sıkışmış, tarihten bu tarafa gelen şirin ve küçük bir ilimizdir. Ordu halkının geçim kaynağı fındıktır. Son zamanlarda fındığa dayalı ekonomisi vardır. Fındık para etmediği zaman, Ordulular ekonomik anlamda sıkıntıya giriyorlar. Ordu’da aktif olarak inşaat sektörü hakimdir. Ama mevcut hükümetin, son zamanlarda üreten kesimi cezalandırdığı gibi Ordu’da inşaat sektörü de bu manada sıkıntılar içerisindedir. İnşaat sektörünü bitirdiler. Memur-Sen’in yapmaya çalıştığı konutlar var. Onlarla ilgili vatandaş büyük bir beklenti içindedir. Ancak, Memur-Sen konutları hala başlamış değildir. Ordu ili kendi yağı ile kavrulan bir ildir. Havaalanı ve limanı olmayan, Karadeniz sahil yolu bir nefes aldırmış olsa da ciddi ulaşım sorunları olan bir ildir.
Ordu sürekli göç veren bir ildir
Fındığa bakmadan, mevcut hükümetin tarım politikası iflas etmiştir. Bu politikayla pirincimiz, tütünümüz, buğdayımız, incirimiz, üzümümüz, fındığımız olmaz. Bu manada bakmak gerekir. Ordu sürekli göç veren bir ildir. Devletin fındık ve tarım politikası yoktur. Geçmişte 1938 yılında kurulan Fiskobirlik iyi-kötü bu zamana kadar getirildi. Ordu dünya fındık üretiminin % 7080′ inin karşılamaktadır. Türkiye’de üretilen fındığın % 70’de Ordu’dan çıkıyor. Ordu’nun böyle bir özelliği vardır. Yanlış politikaların neticesinde, devletin tarımsal ürünleri desteklememesi politikası içerisine girince, kısaca fındığa devlet desteği olmayınca fındık olmuyor. Tarımsal ihraç gelirlerimiz arasında en büyük kalemi fındık tutuyor. Fiskobirliğin elinde 2005 yılından kalma fındık var. 20062007 yılına ait fındıklar beklemektedir.
Fındığın fiyatı kesinlikle 5 YTL.’nin altında olacak
Devlet desteği olmayınca, Fiskobirlik kendi destekleriyle bir şeyler yapmaya çalıştı, ancak kaynakları yetmedi. Geçen yıl hükümet Fiskobirlik seçimlerini kazanamayınca fındık alımı için bölgeye Toprak Mahsulleri Ofisini getirdi. Toprak Mahsulleri Ofisi de fındığın mantığını bilmeyince birtakım zararları oldu. Toprak Mahsulleri Ofisi nedeniyle maalesef fındığı bitirdiler. Sektöre birtakım zararları oldu. 2008 yılı fındık ürün rekoltesinin 800 bin ton olduğu tahmin ediliyor. Ancak 2007 yılı ürünü elde, 200 yılından kalanlar var. Vatandaşın Fiskobirlik’ten alacağı var. Bunlar ortada iken 2008 yılına ümitle bakmak mümkün değildir. Fiskobirlik ve hükümetler bir önceki fiyatın altında fiyat açıklamıyorlar. Belki bu yıl fiyat hiç açıklanmayacak. Fındığın fiyatı kesinlikle 5 YTL.nin altında olacak. Benim şahsi değerlendirmem halkımız 2,7 YTL’den alım yapan tüccarların insafına terk edilecektir.
Ama tüccarlar, ihracatçı kazansa bu da ülke için bir kazanımdır. Ama fındığı biz üretiyoruz. Borsası Hamburg’dadır. Piyasası dışarıdadır. Onun için kaybedilen bu paralar Türk milletinin cebine girmiyor. Bu süreç iyi yönetilmiş olsaydı. Ciddi manada katma değeri olan bir ürün olacaktı. Bu manada Türkiye kaybediyor. Türkiye ile birlikte Ordu’da kaybediyor.
Fndığın maliyeti çok fazladır
Karadeniz’de coğrafya Çarşamba, Bafra, Düzce, Akçakoca gibi değildir. Burada coğrafya ciddi manada engebelidir. Bu coğrafyada tarım yapmak, fındığı derenin dibinden çıkarmak, taşımak çok zordur. Bu nedenle burada fındığın maliyeti çok fazladır. Batı bölgesinde yapılan fındıkla, Ordu ve Giresun’da yapılan fındığı aynı kefeye koymamak gerekir. Bizim maiyetlerimiz çok yüksek olduğu için, vatandaş fındığı topladığımda masrafları karşılayabilirim mi tereddüdü içerisindedir.
Karadeniz Bölgesinde, fındığın yerine
alternatif ürün olması mümkün değildir
Karadeniz Bölgesinde alternatif ürün olarak ne üretilip, ne üretilmeyeceğine bakmak gerekir. Devletin bunu tespit etmesi gerekir. Çarşamba ve Bafra ovasında her ürünü yapabilirsiniz. Bu coğrafyada fındığın yerini tutacak manada bir ürün yoktur. Fındık ağaçlarının fındık olarak geliri dışında başka faydaları da var. Heyelan, erozyon toprak kaybı önleniyor. Fındık yaygın bir şekilde dikildiği için böyle bir faydası da vardır. Bu nedenle Karadeniz Bölgesinde fındığın yerine alternatif ürün olması mümkün değildir.
Ordu’nun damgasını vuracak, daha doğrusu bir kimliği yoktur
Ordu’ya hizmet anlamında AKP hükümetinin çakılmış bir çivisi yoktur. Sadece 15 yıldır devam eden Karadeniz sahil yolu bitirildi. Ama bunu biz yaptık diye söylüyorlar ama bu 1991 yılında başlayan bir projeydi. Son aşaması bunların zamanında oldu. Devlette süreklilik ve devamlılık esastır. u manada Ordu Devlet Hastanesi yapıldı, açılışı bunlara nasip oldu. Ancak biz yaptık dediler. Karadeniz sahil yolu yapıldı. Sadece Ordu tüneli kalmıştı. Ama biz yaptık dediler. Küçük yatırımları var. Ciddi manada istihdama dönük en ufak yatırımları yoktur. Ordu AKP içerisinde ciddi manada temsil edilen bir ildir. İki tane bakanımız var, geçmişte TBMM’de AKP grup başkanvekili Eyüp Fatsa vardı. AKP Genel Sekreteri İdris Naim şahin Ordu’ludur. Ciddi manada bir ağırlığı var ama maalesef, Ordu yatırım alamadı. 57. Hükümet döneminde ihalesi yapılan dere yolu projesi vardı. Topçam-Koyulhisar arası ihale edilmişti. Onun ihalesini de iptal ettiler. Yapılan yol, bir baraj yolu olmaktan ileriye gidemiyor. Bu yol yapılırsa güzel olur. Ordu’nun havaalanı, limanı, dere yolu yoktur. Ordu’nun damgasını vuracak, daha doğrusu bir kimliği yoktur. Burada zaten sanayi bölgesi olmuyor. Perşembe-Bolaman arasındaki güzel kıyımız turizm bölgesi ilan edildi. Burada turizm olur ama ciddi manada yatırımları olmadı.
Ülkemizi, milletimizi üretimsizleştirdi.
Üretimden uzaklaştırdı, üreteni cezalandırdı
Ordu Üniversitesini kurdular. Kâğıt üzerine kurulmuş bir üniversitedir. Üniversite rektörü özveriyle kısıtlı kaynaklarla çalışıyor. Fazla yapacağı bir şeyde yoktur. Her ile bir üniversite kuruldu ama Ordu’nun avantaj teşkil edecek bir konumu yoktur. Köylere gidiyoruz. Köydeki vatandaşın hayvanı ve tavuğu yoktur. Köylerimizde daha önce yapılan meyve ve sebze üretimi artık yapılmıyor. Hâlbuki Ordu bal üretiminde Türkiye’de ikinci sıradadır. Neden yapmıyorsunuz diye sorduğumda para yetmiyor ki yapalım diyor. Köylü hayvan yetiştiriyor eti para etmiyor. Bal yapıyor, balı para etmiyor. Bu manada mevcut hükümet ülkemizi, milletimizi üretimsizleştirdi. Üretimden uzaklaştırdı, üreteni cezalandırdı. Yardımlarla, dağıttıkları karşılıksız ünitelerle, siz çalışmayın, biz size yardım edelim diye bu manada davrandıkları için çok ciddi sıkıntılar oluştu. İnsanlarda tembelleşti. El açar hale geldi. Zaten yapılan nüfus sayımında da Ordu’da bizim bir milletvekilliğimiz düştü. Kırsalda, köylerde yaşayan insanlarımız hızlı bir şekilde büyük şehirlerin varoşlarına doluştu. Büyük şehirlerin varoşlarında her türlü üretimden uzak, gıda ve kömür yardımlarıyla el açar hale geldiler. Türkiye adeta dizlerinin üzerine çökertildİ.
Tohumculukta İsrail’in hakim olduğu bir ortam meydana geldi
Türkiye üretimden uzaklaştırıldı. Teknolojiyi ABD’den alıyorsunuz. Bilim onlardadır. Birjinya’dan tütün getireceksiniz, bizim insanımız burada sigara içecek. Dışarıdan buğday mısır, alacaksınız. Dünyanın sayılı tahıl ambarlarından Anadolu’da. Türkiye Cumhuriyeti devletinde bunlar yakışıksız şeylerdir. Doğru şeyler değildir. Evlere şenlik bir tohumculuk yasası çıkarıldı. Bu yasa ile Türkiye tamamen milli bir tohumculuk politikasından uzaklaştırıldı. Tohumculukta İsrail’in hakim olduğu bir ortam meydana geldi. Gölköy’de genetik yapısıyla oynanmış patates ekildiğinden, şu anda Gölköy ilçemizde ekilen bu tohumlar toprağı bozduğu için patates yetiştirilmiyor. Şimdi değil, ileride Türkiye’nin başını ağrıtacak çok çeşitli yasalar çıkarıldı. Derhal dönülmelidir.
Türkiye’de derhal üretim desteklenmelidir.
Üreten insanlar destek verilmelidir
Türkiye’de derhal üretim desteklenmelidir. Üreten insanlar destek verilmelidir. Dönüm yardımı altında insana para dağıtacaksın, sağlık yardımı altında para dağıtacaksın, yakacak yardımı diye kömür dağıtacaksın. Bunlar çözüm değildir. Şu anda fındık bahçelerinde fındık dallarını yakar, ısınma ihtiyaçlarını öyle giderirlerdi. Şu anda fındık dalları evlere kömür geliyor diye bahçelerde kaldı. Bu ciddi manada sıkıntıdır. Fındıkla sobasını yakan insanlar kendi ekmeklerini de üretiyorlardı. Şimdi şehirdeki fırınlar köylere ekmek servisi yapar hale geldi. İnsanımız tembelleştirildi. Bu manada çok ciddi sıkıntılar var. Derhal bunlardan vazgeçilip, yardımlar kesilip, üreten insanlar desteklenmelidir. Örneğin fındık üreticisini kilogram başına desteklemek gerekir. Her şeyden önce üreten insanın yanında olmak gerekir. ABD’yi yeniden keşfetmeye gerek yoktur. Hollanda, İsrail önce tarımsal planlamayı yaptı. Dünyada ekilebilir, dikilebilir arazisini bilmeyen devlet olur mu? Kadastro geçmeyen devlet olur mu? Hangi toprağında hangi ürün olur bunu bilmeyen olur mu? Yurt dışında ben ikibuçuk yıl kaldım. Adam diyor ki sen domates üreteceksin. Tarım Müdürlüğünün izni olmadan bahçene başka ürün ekemezsin. Ülkemizde; plansız, programsız istediğin yere istediğin ürün ekebilirsin.
Tarımsal planlamanın, ürün haritasının çıkarılması gerekir
Ülkemizde GAP bölgesine fındık dikilmiş. Şimdi biz Terme ovasında mevsimde dört ürün alırken, taban araziye fındık dikilerek, o arazi heba edilirimi? Ondan sonra da diyorsun ki üretim, rekolte fazlası var diyorsunuz. Ondan sonra da Almanya, AB ülkeleri fındığı almıyor diyorsunuz. Böylece hem insanlarımız, hem ülke zarar ediyor. Rusya domatesimizi almadığı için domateslerimizi çöpe döktük. Ne kadar içeride tüketiriz, ne kadar dışarıya satarız diye planlama yapmayan bir hükümet, devlet olursa bu şekilde çok ciddi sıkıntılar yaşarız. Tarımsal planlamanın, ürün haritasının çıkarılması gerekir. Hangi bölgede neyi üreteceğiz onu bilmemiz gerekir. Onun için herkes önüne gelen ürünü istediği yerde ektiği için, sıkıntı oluyor. Doğudaki aşiret reisleri geniş arazilerini devletten dönüm parası aldıkları için ekmiyorlar. Devletimiz diğer medeni ülkelerde olduğu gibi vatandaşına bu tarla senden önce benim demelidir. Japonya, üst üste üç yıl tarlasını ekmeyenden tarlasını elinden alıyor ve bu tarlayı eken başkasına veriyor. Bu yapılmalıdır. Bu tarlaların tapusu bende diye bu tarlaları boş bırakamayız. Ülkemizi turizm, sanayi, tarım bölgesi şekelinde bölgelere ayırmak gerekir. Bunların tümünün planlanması gerekir. Eğitime önem vermemiz gerekir. İnsanımız her manada eğitme muhtaçtır. Bu manada Ordu çok sıkıntıları olan bir ildir. Alt yapıda sıkıntılar var. Bizim insanımız teşvik edildiği zaman, eski günlerdeki gibi çalışkan olur diye düşünüyorum.”