Cumartesi, Aralık 6, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 332

Bin ülkeli bir dünya

0

     1555 tarihinde yapılan Ausburg Antlaşması sonunda Avrupa, imparatorluk jeopolitik düşünce ve uygulamalarına alternatif olarak siyasi bakımdan güçlü ulus devlet anlayışı ve sekülerlik ilkesini yeni bir nizam olarak uygulamaya başladı. Bunun siyasi bakımdan en büyük sonucu imparatorlukların sonunu hazırlayan Fransız Devrimi düşünce akımlarına temel teşkil etmesi oldu. Bu gelişme başta 20 ayrı ırk ve 21 ayrı dilin konuşulduğu çokuluslu Osmanlı İmparatorluğunun yıkımına zemin hazırladı. Birinci Dünya Savaşıyla birlikte Almanya, Avusturya- Macaristan ve Osmanlı imparatorlukları tarihe karıştı.

     Endüstri Devrimi sonucu zengin uluslar 1800’lü yıllar boyunca üretim fazlası ürünleri için pazar arayışı içine girdiler. Aranan pazar sömürgecilik yoluyla bulundu. Yeni sömürgeler doyurulması gereken yeni nüfuslar demekti. Buharlı trenler nakliyede büyük kolaylık sağladı yüklü miktarda mal uluslararası pazarda dolaşma imkanına kavuştu. Zincirleme olarak artan talep üretim için hammadde gereksimini artırıyor. Hammadde gereksinimi sömürülecek yeni coğrafyalar bulmayı zorunlu kılıyor. Bunun sonucu Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında dünyadaki karaların %84’ü Avrupalıların işgali yada denetimine girmişti. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen arkasından dünya yeniden şekillendiriliyor. Yeni bir dünya, yeni bir düzen kurulması için temeller atılıyor. Birinci Dünya Savaşını bitiren antlaşmalardan memnuniyetsizlik duyanlar kısa süre sonra dünyayı tekrar ateş topu haline getirdiler. İkinci Dünya Savaşı sonrası ise yaklaşık 50 yıl iki kutupla dünya ve soğuk savaş denen olgu yaşandı. Ardından üçüncü bin yıla küreselleşme damgasını vuruyor. Her kelimenin önünde ya da arkasında ‘’küresel” var. Küresel Terör, Küresel Isınma, Küresel Ekonomi, Pazarın Küreselleşmesi v.s. Peki Küreselleşme kime hizmet ediyor? Küreselleşme ne manaya gelmektedir?

    Küreselleşmenin amacı; ulus devletleri küçük parçalara bölmek, kolay yutulur lokmalar haline getirmektir.”… eğer dünyayı tek pazarlı bir dünya haline getireceksek, parçaları küçük olmalı… bin ülkeli bir dünya, ulus devletin ötesine geçmeyi belirten bir mecaz”… John Naisbitt böyle yazıyor. Bu günün 200 ülkeli dünyası küreselleşme önünde engel olarak görülüyor.

     Fransız devriminin getirdiği milliyetçilik fikirlerinin eseri olan ulus devlet bugün mal ve hizmet dolaşımının önünde engel olarak gözükmektedir. Dün İnsanlığın kurtuluşu için bir yeni reçete olarak sunulan milliyetçilik küreselciler(uluslar üstü sermayedarlar) için bu gün tü kaka durumundadır.

    Mevcut düzende dünya nüfusunun  %2 ‘si dünya servetinin %60’ına hükmetmektedir. Uluslararası şirketler dünya ticaretinin %70’ini kontrol ediyor. Ancak bu yeterli değil, nasıl ki susamış birisi deniz suyundan içtikçe daha çok susar, bunlarda sömürdükçe daha çok sömürmek istiyorlar.”Yeni Feodal Lordlar’ın ne denli güçlü olduklarını, ulusların kimliklerini kaybetmemek için nedenli direnebileceklerini kuşkusuz zaman gösterecek”Alev Alatlı bu şekilde özetliyor ve  yenidünya düzeninin yeni bir toplumsal mühendislik projesi olduğunu söylüyor. Yeni düzen mevcut düzeni baş aşağı ediyor. Siyasi ve ekonomik yapıyı zorlayıp, sınırları kaldırıyor, ulus devletin cenaze merasimi için hazırlık yapıyor. Ardından kontrolü uluslararası şirketlere devrederek, dünyanın kontrolünü zengin bir gruba teslim ediyor. Öte yandan 200 ülkeli bir dünya büyük lokma olarak görülüp, etnisite ve inanç temelli ayrılıklar körüklenerek, yenilir yutulur bir dünya hedefleniyor. Böyle bir konjonktürde bize uyanık olmak düşüyor…

    Dostça kalın.

 

Yusufeli Kaymakamı Mevlüt Özmen: Ekolojik turizmin başkenti

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
       Artvin iline bağlı Yusufeli ilçesi Artvin’in güneyinde, Erzurum il sınırındadır. Denizden yüksekliği 560 km, yüzölçümü 2.270 kilometrekaredir. Yusufeli ilçesinin Artvin iline olan uzaklığı 80 km.’dir. Yusufeli, yoğun turist akınına uğramaktadır. Ekolojik ve alternatif turizmin başkentidir.
       Yusufeli ilçesi Kaymakamı Mevlüt Özmen ilçede göreve başlayalı bir yıl olmasına rağmen, ilçenin turizm yönünden tanıtılmasına büyük katkı sağlamıştır. Yurt dışından gazetecileri ilçeye davet ederek, yurt dışında da ilçenin tanıtılmasına katkı sağlamıştır. İlçede Kaymakamlık olarak bir turizm danışma bürosu ve mini bir etnografya müzesi açarak, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiştir. Çalışkanlığı ve devlet adamlığı duruşu ile Yusufeli halkının takdirini kazanan Yusufeli Kaymakamı Mevlüt Özmen, Yusufeli konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Yusufeli’nin en büyük potansiyeli turizmdir
       “Yusufeli’nin en büyük potansiyeli turizmdir. Yusufeli dağların arasında hırçın bir coğrafyadır. Yolların, altyapının, tarımın, turizmin ve tüm sektörlerin gelişmesinin çok güç olduğu bir coğrafyadır. Dünya Bahçe Hayatını Koruma Derneği tarafından dünyada seçilmiş 34 noktadan bir coğrafyadır. Kaçkar dağlarının büyük bir bölümü Yusufeli ilçesi sınırları içerisindedir. Dünya Bahçe Hayatını Korunma Derneğinin dünyada ilan etiği 34 sıcak nokta yani biyolojik çeşitliliğin tamamen yaşayabileceği bir alandır. Küresel ısınmadan etkilenmeyen bir bölgedir. Yusufeli’nde 4000 çeşit çiçek böcek türü yaşamaktadır. Bu çeşitlilik dünyada bir rekordur. İngiltere’nin tümünde 60 çeşit, Danimarka’da 52 çeşit olan kelebek türü Yusufeli’de 280 tanedir. Yusufeli’ne gelen yabancı araştırmacılar ilgili makamlardan izin aldıktan sonra buraya geliyorlar.
İsrail, İngiliz ve Alman araştırmacıların özel ilgileri var
       Özellikle İsrail, İngiliz ve Alman araştırmacıların buraya özel ilgileri var. Kelebek, böcek, sinek ve diğer canlı hayvan türleriyle ilgili araştırma yapmaktadırlar. Biz gelenlerden akademik çalışma yapanlarla ilgileniyoruz. Bu yıl çeşitli uygulamalar yaptık. Her bölgeye çok fazla sayıda tabela yaptırdım. Bu tabelalarda; bölgemizdeki kanun ve kurallar hem Türkçe hem İngilizce olarak yazılmıştır. Bu tabelalarda uyarı olarak çiçek toplamanın, kelebek toplamanın böcek toplamanın avcılık yapmanın yasak olduğu yazılıdır. Tabelaların yanı sıra ilçemizin tarih turizmini gösteren el broşürleri hazırladık. Broşürlerde yapılması yasak olan faaliyetler de vardır. Örneğin; gelen araştırmacıların dere kenarlarında başıboş şekilde kalmaması için izinsiz çadır kurmayı yasakladık.
Turizm ve tanıtım komisyonu kurduk
       Geçtiğimiz yıl Ocak ve Şubat aylarında 8 kişiden oluşan bir turizm ve tanıtım komisyonu kurduk. Bu komisyonla profesyonel çalışmalar çıkardık. Örneğin ne yapabiliriz dedik? İlçenin yeterince tanıtılmadığı gibi bir husus ortaya çıktı. İlçe için bir tanıtım filmi yapma kararı kaldık. Daha önce Amasya’da görev yaptığım sırada böyle bir çalışmada bulunmuştum. Yusufeli için bir afiş çalışması yaptık. Türkiye’nin bazı yerlerinde bunları sergiledik. Yapılacak fuarlarda bunları sergilemeye devam edeceğiz. Kaymakamlık olarak ilçemize gelen turistlerin güzel hatıralarla dönebilmesi için hediyelik eşya yapımı gerçekleştirdik. Özel sektör bu konuda girişimci bir ruha sahip olmadığı için bunu kendimiz üstlendik. Sayın valimiz Cengiz Aydoğdu’nun ve Rize valimiz Kasım Eken’in de Kaçkar Turizm Birliğinden destekleri oldu. Bu maddi desteklerle tanıtım filmi hazırladık ve 25 ayrı afiş çalışması yaptık. Bunun yanı sıra turizm tanım komisyonu ekibimle birçok ulusal televizyon kanallarına konuk olarak katıldım.
        Hem Türkiye içerisindeki hem de yurtdışındaki vatandaşlarımızın istifade edebilmesi için 10’a yakın programı da Yusufeli’nde yaptırdım. Örneğin en son yaptığımız program ‘Memlekette Birkaç Gün’ adlı programla Almanyada’ki bir vatandaşımızın bir Almanla buraya gelmesi tarlada çalışması rafting yapması vs. gibi gösterilen bir çalışmamız oldu. Yerli ve yabancı turistlerden bu televizyon programlarının çok olumlu etkilerini aldık.Bununla beraber Turizm Bakanlığıyla birlikte bir ortak çalışma yaparak tanınmış uluslararası gezi dergilerinin editörlerini, muhabirlerini ve yazarlarını davet ettik. Bir hafta ilçemizde ağırladık. Biz Çoruh nehriyle raftingde dünyanın 127 kilometre’yle en uzun ve uygun parkuruna sahibiz. Rafting yapmak çok keyifli, sezon açılışında başladım ve birçok kez yaptım. 

                                            
                                                  
Yusufeli Kaymakamı Mevlüt Özmen

 Raftingi herkese tavsiye ediyorum
        Çok güzel bir spor olan raftingi herkese tavsiye ediyorum. Raftingde 7 derece vardır. Birinci derece amatörler için 7. derece profesyoneller içindir. Çoruh nehrinde 1’den 7’inci dereceye kadar tüm parkurları görmek mümkündür. Bununla beraber Türkiye’nin akışı en yüksek Bahral nehri ilçemizin ortasından geçer. Burada İngilizlerin en çok merak ettiği Kano sporu yapılmaktadır. Geçen yıl sezon açılışında İngilizlerin de katılımıyla rafting ve kano şenliği yaptık. Tabii ki Bahral nehri profesyoneller için çok uygun bir nehirdir. Gelenleri buraya işaret ediyoruz. İnsanlar artık turizmde alternatif arayışındadır. Biz ulusal kanallarda yaptırdığımız programlarda rafting yapmaya teşvik ederek bunun çok iyi bir spor olduğundan bahsettik. Bunun sonuçlarını yaz döneminde aldık. Raftingin yanı sıra, Yusufeli’nde 34 ayrı birbirinden bağımsız uluslararası rota var. Kuşları, kelebekleri gözleyerek ırmak kenarlarından zirveye yürüyüş yapılıyor. 80 adet deniz ve buzul gölümüz var Kaçkarların eteklerinde Erzurum’a doğru uzanan dağların eteklerinde görsel güzelliği çok yüksek olan yerlerdir. Yabancı turistlerin yanında yerli turistlerimizin de buralara gelmesi için çaba sarf ediyoruz. Buzul göllerinin yanında kamp yapma imkânları var.
Yusufeli’nin engin bir coğrafyası vardır
       Yusufeli’nin engin bir coğrafyası vardır. Dağları, uçurumları, ormanları ve buzul gölleri var. Dağ yürüyüşü için gelen turistleri buralara 34 ayrı noktadan yönlendiriyoruz. Bölgeden gelen 70 adet ciple safari yapıyoruz. Bu şekilde çok ciddi bir safari turizmi oluştu. 3.937 metreye kadar çıkabiliyoruz. İlçemizin Yüksekova köyünden Arhavi’ye açılan yol çalışmalarını bitirdik. Yusufeli’nden bir vatandaşımız ciple bu yolu kullanarak Arhavi’ye ulaşabilmektedir. Safari için belli konaklama noktaları gösteriyoruz. Ev pansiyonu dediğimiz konaklama yerleri mevcut. Kültür ve Turizm Bakanlığıyla birlikte ev pansiyonculuğu kursu çalışması başlattık. Bu kursa 21 tane kursiyerimiz katıldı. Bu kursiyerlerimizin her birine cip rotaları üzerinde ev pansiyonları açıyoruz. Bu kursiyerlerimize Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’ndan 10 ile 15 bin YTL arasında kredi veriyoruz. Yusufeli çok ciddi bir tarihi birikime sahiptir. 6. yüzyıldan başlayıp 10. yüzyıla kadar Gürcü Bağratlı Krallığının imar çalışmaları olmuş. O günden bugüne kadar yaşayan tarihi eserler var. Halen ayakta olan üç büyük kilise mevcuttur. Bizim Ateş kuleler olarak bildiğimiz düşmanın geldiğini haber veren gözetleme kulesi vardır. Yaklaşık 100 km mesafeden insanların haberleşeceği şekilde yapılmıştır.
Gürcü turistlerin buraya yoğun ilgisi vardır
        Bu nedenle Gürcü turistlerin buraya yoğun ilgisi vardır. Bu yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesinin katkısıyla Bağratlı Kilisesinin tadilat çalışmalarını yaptık. İşhan kilisesi ile ilgili Gürcü Hükümetiyle ortak bir restorasyon çalışması yapılmaktadır. Çeşitli ülkelerden gazetecileri buraya çağırdık. Bu gazeteciler kendi ülkelerinde ülkemizin ve Yusufeli’nin tanıtımını yaptılar. Türkiye’nin imajının değiştiğini söylediler. Türkiye ekolojik turizmde büyük bir potansiyele sahiptir. Yusufeli, geldiğimiz noktada alternatif turizmin başkenti olmuştur. Yusufeli bu yıl 100 bine yakın turist ağırlamıştır. Turizm tanıtım anlamında her şeyi yaptık.
Turizm danışma bürosu ve müze açtık
       İlçemizde daha önce bir müze ve donanımlı bir turizm danışma bürosu yoktu. Vatandaşlarımızdan Yusufeli’nin tarihi ile ilgili tarihi eserleri vatandaşlarımızdan alarak ilçemizde kaymakamlık olarak bir müze oluşturduk. Bu eşyaları halk kendisi gönüllü olarak verdi. Türkiye’de bir ilk olarak müze ve turizm danışma bürosu açtık. Bu çalışmamız Türkiye’ye iyi bir örnek teşkil edecektir. Barhal, Altıparmak vadisi Türkiye’nin en güzel vadilerinden birisidir. Altıparmak Köyü mükemmel bir görselliğe sahiptir. Burada her türlü biyolojik varlık görülmektedir.  Burada girişi ücretli hale getirdik. Böylece Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Altıparmak vadisine bir giriş kapısı koyduk. Kaymakamlığımız adına bilet yaptırdık. Ancak çok cüzi b.ir ücret alıyoruz. Gelen bir turistin korunan bir alana gireceğini hissetmesi gerekir. Bölgenin hassas olduğunu bilmesi anlamında 1 YTL aldık. Gelen gelirler oradaki kilisenin restorasyonunda kullanılacaktır. İlçemizde konaklama imkânı yeterli değildir.15 bin konaklama talebini geri çevirdik. İlçemize yıllık yaklaşık yüzbin turist gelmektedir. Bu nedenle ev pansiyonculuğu kursu çalışmalarına başladık. 21 tane pansiyon açıyoruz.
Bölgemize İsrailli turistlerin yoğun ilgisi vardır
       Bölgemize İsrailli turistlerin yoğun ilgisi vardır. Türkiye’nin en zengin su bölgesi Yusufeli’dir. İsrailli turistler ormanı, suyu ağacı seyrediyorlar. Gürcü Krallığının burada yaşanmış olması nedeniyle ilçemizde Gürcü turistler de yoğun görülmektedir. Daha sonra yoğun olarak İngilizler görülmektedir. Hatta Brezilyalı turistleri de görmekteyiz. Her türlü turizmin yapıldığı, Türkiye’nin en güzel bölgesidir. İlçemize her milletten insan gelmektedir. Ekolojik turizmin olduğu yerlerde, yıpranma ve bozulma görülmektedir. Bu nedenle bunu önlemek için nitelikli turizm ve nitelikli turist sloganını başlattık Kaliteli turizm ve kaliteli turist istiyoruz. Çekirge sürüsü gibi ortalığı mahfeden turist istemiyoruz. Turist olmayı bilen turist istiyoruz. Bulunduğu çevreye zarar vermeyen turist istiyoruz. Bu yönlü çalışmalar yaptık. Kaçkar Dağlarının tepesine, Yaylalar köyüne Helikopterle turistleri bırakıyoruz. Alternatif turizmde Yusufeli’yi ileri bir seviyeye taşımaya çalışıyoruz.
Yusufeli’nde boğa güreşleri yapılmaktadır
      Yusufeli’nde boğa güreşleri yapılmaktadır. Bu bin yıllık bir gelenektir. Yusufeli’nin haşin bir coğrafyası vardır. Ahırlarda 5–6 ay kalan hayvanların, çok bunaldığı, gerildiği söylenir Bu hayvanlar bahar geldiğinde; dağlara, ovalara salındığında stresin atmak için birbirleriyle mücadelede bulundukları söylenmektedir. Bunun sonucu bir kısmının dağlardan yuvarlanarak öldükleri görülmüştür. O zaman, o dönemde yaşayan halk tarafından böyle bir karar alınmıştır. Bu nedenle bahar gelince boğaların gerginliğini atmak için güreştirilir. Doğaya daha sonra salınır. Boğa güreşinde birinci olan hayvanın diğer hayvanlar tarafından saygı gördüğü söylenir.  Bu nedenle Yusufeli alternatif ve ekolojik turizmin başkentidir. Artvin’in en büyük ilçesidir. Rakım 450 metreden başlayıp, 4000 metreye kadar çıkmaktadır ve beş ayrı vadiden oluşmaktadır. Müthiş güzellikler vardır.
Yusufeli’nin yeni taşınma yerinin hazırlık çalışmaları bitti
       Yusufeli’nin yeni taşınma yerinin hazırlık çalışmaları bitti. Yusufeli barajı için kredi veren Fransız ortaklı kreditörler çekildi. Şimdi Doğuş grubu yap-işlet devret modeliyle aldı. Bu nedenle baraj çalışmalarına kısa bir sürede başlanacağı söylendi. Barajın 10 yıl içinde yapılacağı tahmin edilmektedir. Çoruh nehri üzerinde 27 baraj kurulacaktır. Türkiye elektrik üretiminin %13’ünü karşılayacaktır. Bu nedenle bu baraj çok ciddi bir yatırımdır. Eskiden bu tarafa söylenilen bir söz vardır. “Su akar, Türk bakar” diye. Türk artık bakmıyor.
Kaymakam olarak; tarafsız, bağımsız olmak zorundayız
       Kaymakamlar devleti temsil ettiği için; bağımsız olmak, tarafsız olmak zorundayız. Taraflar üstü olmak zorundayız. Üç yıl boyunca eğitimi devam eden hiçbir meslek yoktur. Birçok kurslardan geçiyoruz. Bize devlet nasıl olunur bilinci veriliyor. İlçelerde devletin en büyük temsilcisi kaymakamlardır. Bütün kurumların başıdır. Herkesin temsilcisi olmaya çalışıyoruz. Vatandaşın devlet olarak görmesi yapıyı tüm arkadaşlarımız vermektedir. Eskiden kalan alışkanlık olan devletin sert yüzü değiliz. Kaymakamlar proje üreten, Avrupa Birliğini çok yakından takip eden, bununla ilgili projeler üreten yöneticiler olmaya çalışıyoruz. Özel sektör bu bağlamda devlet yöneticilerinin çok gerisinde kalmıştır. Biz onlarca projeye imza attık.
Türkiye’nin en çok proje üreten ilçelerinden birisiyiz
        Yusufeli olarak Türkiye’nin en çok proje üreten ilçelerinden birisiyiz. OKS sınavında başarılı olan öğrencilerimize bilgisayar aldık. Kaymakamlar donanımlı, çok daha iyi yetiştiriliyor. Projeji olarak yetiştiriliyor. Arkadaşlarımız çok yoğun olarak çalışıyorlar. Hem devletin güler yüzü, hem de devletin üreten yüzü olmaya çalışıyoruz. Kaymakamlar olarak KÖYDES projesini harçsız ve borçsuz olarak hiçbir bir sıkıntıya düşmeden başardık. Müthiş yollar yaptık. Yusufeli ilçesinde göreve başladığım bir yıl içerisinde; 35 km. ham yol, 18 km beton yol yaptık. 8.5 km. su şebeke hattı yaptık. 500 m. taş duvar çalışması yaptık. İlçemizde kapari ürünü de üretilmektedir. Kapari en önemli tarım ürünüdür. Bu ürün dağların başında yetişir. Üretim alanı yüzde beş olan kapari ürün alanını, yüzde ona çıkarmak istiyoruz. Kaymakamlar Türkiye’nin en çok üreten, en verimli kurumladır. Bizim şahsımızla alakası yok ama ama takdir edilmemesi içten bile değildir. Müthiş işler başarılıyor. Bizim yaptığımız işleri dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir yönetici gerçekleştiremez. Yusufeli tanıtım broşürlerinde hep şunu vurguladık: Broşürdeki fotoğrafa göre slogan belirledik. “Yusufeli sizi maceraya davet ediyor. Yusufeli sizi huzura davet ediyor” gibi. “
 

Trabzon TSO Batum 2. Uluslar arası Turizm Fuarında fuarında stand açtı

0

Haber: İlker ÇAKAN

   Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı Gürcistan-Özerk Acara Cumhuriyeti başkenti Batum’da 8-10 Mayıs 2009 tarihleri arasında düzenlenen 2. Uluslar arası Turizm Fuarında; firma katalog ve afişlerinden oluşan bir stand açtı. Trabzon standında Trabzon’un tanımı konusunda Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Erkut Çelebi’nin büyük gayret gösterdiği gözlendi. Trabzon standında TSO personelleri; Özcan İlaraslan, Murat İskender, Nihat Sağlam görev yaptı.  Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şadan Eren’e ait  Trabzon örmeli poşetlerde dağıtılan  Trabzon’u tanıtıcı hediyeler katılanların ilgi odağı oldu.Trabzon standını Trabzon-Akçaabat Belediye Başkanı Şefik Türkmen ve meşhur Akçaabat Köftecisi Nihat Usta da ziyaret etti.

 
                         
                                            Trabzon Standı
 
 
 

Tunalar Otomotiv Batum 2. UluslarTurizm Fuarında arasıstant açtı

0

Haber: İlker ÇAKAN

     Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te faaliyet gösteren Tunalar Gürcistan Fiat Distribütörü; Gürcistan-Özerk Acara Cumhuriyeti başkenti Batum’da 8-10 Mayıs 2009 tarihleri arasında düzenlenen 2. Uluslararası Turizm Fuarında Fiat otomotiv ürünlerinden oluşan stand açtı. Konuyla ilgili görüşlerini açıklayan Tiflis Tunalar Otomotiv Genel Müdürü Levent Yahşıeli şunları söyledi;

    “Tunalar Gürcistan Fiat Distribütörü olarak 2008 yılı Ekim ayında faaliyetlerimize başladık. Firmamız aynı zamanda ofis hizmeti yanında, servis hizmeti de sunmaktadır. Firmamızın aynı zamanda Türkiye’de Ordu-Giresun-Trabzon Fiat bayiliği de bulunmaktadır.”

Akademi Tıp Merkezi Batum 2. Uluslararası Turizm Fuarında bir stand açtı

0

Haber: İlker ÇAKAN

     Samsun il merkezinde sağlık sektöründe faaliyet gösteren Akademi Tıp Merkezi; Gürcistan-Özerk Acara Cumhuriyeti başkenti Batum’da 8–10 Mayıs 2009 tarihleri arasında düzenlenen 2. Uluslararası Turizm Fuarında bir stand açtı. Fuara; Akademi Tıp Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Radyolog Dr. Hayati Ergür, Genel Müdür Av. Hüseyin Değerli, Halkla İlişkiler ve Pazarlama Müdürü Funda Güven katıldı.  Konuyla ilgili görüşlerini açıklayan Akademi Tıp Merkezi Halkla İlişkiler ve Pazarlama Müdürü Funda Güven şunları söyledi;

    “Akademi Tıp ve Görüntüleme Merkezi Samsun ilinde ileri teknolojisiyle hizmet vermektedir. Yönetim Kurulu Başkanımız Hayati Ergür ileride daha birçok yatırıma imza atacaktır. Merkezimizde tüm branşlar mevcuttur. Görüntüleme merkezinde; Me(magnetik rezona), tomografi, sintigrafi, USG, doppler, mamografi, ve laboratuar alanlarında hizmet vermekteyiz.”

 

Samsun Alpa Gıda Batum 2. Uluslararası Turizm Fuarında

0

Haber: İlker ÇAKAN

     Samsun il merkezinde gıda sektöründe faaliyet gösteren Alpa Gıda  Sanayi Ltd. Şti.;Gürcistan-Özerk Acara Cumhuriyeti başkenti Batum’da 8-10 Mayıs 2009 tarihleri arasında  düzenlenen 2. Uluslararası Turizm Fuarında ürettiği ürünlerden oluşan bir stand açtı. Konuyla ilgili görüşlerini açıklayan

 şunları söyledi;

     “Alpa Gıda Samsun’da üretim ve pazarlama faaliyeti sürdüren bir firmadır. Kendi tescilli markalarıyla; aromalı toz içecek, küp şeker, çay kombisi imalatı ile kahve-kahve kreması, çay paketleme yaparak ürünlerini öncelikle kahve, kahvehane, kafeterya, çay bahçeleri ve tesislerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla satışa sunmaktadır. Ayrıca Türkiye genelinde bayiler aracılığıyla yaygınlığını sağlamış ve satış ağını geliştirerek markalaşmıştır.”

Sporcu kimliği ile de tanınan Sevgi Sanar’ın Siyaset Akademisindeki başarısı

0

Haber: İlker ÇAKAN

    AK Parti Genel Merkezince Türkiye genelinde eğitimli siyasetçileri yetiştirmek amacıyla düzenlenen Siyaset Akademisi programları doğrultusunda Amasya il merkezinde açılan Siyaset Akademisi Eğitim Programına edinilen bilgilere göre yaklaşık 180 kişi katılmış ve bu eğitim programı sonunda yapılan sınavda Amasya-Suluova AKP Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Sevgi Sanar (35) birinci olmuş.

    Sevgi Sanar, Eskişehir Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olup, sporcu kimliğiyle de Amasya yöresinde tanınmaktadır. Siyasette ve sporda başarılı olduğu öğrenilen Sevgi Sanar geçen yıl Amasya’da yapılan Amasya AKP İl Kadın Kolları Başkanlığı 2.Olağan Kongresinde İl Başkanlığına aday olmuş ve yapılan seçimde toplam 284 geçerli oyun 142’sini almıştı. Seçim sonucunda iki aday eşit oy aldığı için, yapılan kongre ertelenmiş. Daha sonra seçim yapılmayarak AKP Amasya Kadın Kolları İl Başkanlığına AK Parti Genel merkezince üçüncü bir kişi atanmıştı.

Türk Cumhuriyetleri ve sorunları

0

    Gelişmelerin hızlı ve büyük olduğu bir çağda yaşıyoruz. Teknolojinin gelişmesi ve “bilgi”nin geniş kitlelere yayılması sonucu ortaya çıkan küreselleşme ve bu gelişmeye ayak uydurmaya çalışan ülkeler yarış haline girmişlerdir. Diğer ülkelerle birlikte bağımsızlığını yeni kazanan devletler de dünya ile entegre olma çabası içindedirler. 1989 yılından itibaren dünyada meydana gelen hızlı gelişmeler uluslararası sistem ve dengelerde köklü değişikliklere yol açmıştır. Bu değişmelerin kimi ekolojik ve teknolojik, kimi de ekonomik ve politik nitelik taşıyan gelişmeler olarak ortaya çıkmıştır. İki bloklu bir yapıya dayanan dünya düzenin yıkılmasıyla, ekonomik ve politik nitelik taşıyan yeni dünya düzenin oluşumu gündeme gelmiştir.
     1990’lı yıllarda dünyada görülen ekonomik ve politik değişim içerisinde en önemlisi Sovyetler Birliği’nin (SSCB) dağılması hareketi olmuştur. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bölgede yeni bir süreç yaşanmaya başlamıştır. Sovyetler Birliği dünyada geniş bir coğrafi alanı kapsayan ve içerisinde pek çok topluluğu bir arada barındıran bir devlet olması nedeniyle burada oluşan değişimler tüm dünyayı yakından etkilemiştir.
      Sovyetler Birliği’nde Gorbachev’in “açıklık” ve “yeniden yapılanma” politikalarıyla başlayan yeni dönem, bütün dünyada ideolojilerin değişmesine, duvarların yıkılmasına, demokratikleşme ve etnik milliyetçilik hareketlerinin yoğunlaşmasına, iktisadi üretim biçimlerinin ve mülkiyet anlayışlarının, piyasa mekanizması kurallarına doğru kaymasına yol açmıştır.
      Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte bölgede yaşanmaya başlayan yeni süreçte diğer ülkelerle birlikte halkı etnik olarak Türk olan beş Türk Cumhuriyeti de bağımsızlığına kavuşmuştur. Yeni Cumhuriyetler milli devlet olma sürecine girmişlerdir, millileşme politikalarını uygulamaya ve yönetim yapılarını kurmaya başlamışlardır.
      Geçmişte Sovyetler Birliği içinde yer almış olan bu ülkeler Sovyet rejiminin çöküşü sırasında önce egemenliklerini, sonra da bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bağımsız devlet statüsünün kazanılması ile birlikte bir yandan ekonominin yeniden yapılanması “merkezi planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçiş” diğer yandan da “hukukun üstünlüğü” ve ‘demokratik ilkelere’ dayalı yeni bir devlet kurulmasına yönelik gelişmeler aynı zamanda gündeme gelmiştir. Bu açıdan Azerbaycan’ın da içinde bulunduğu bu ülkeler “geçiş süreci” içinde bulunmaktadır.  Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber bağımsızlığını kazanan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde yeni arayışlar içerisine girmiştir. Bu yeni sistem arayışları içerisinde Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin benimsemiş olduğu sistem, siyasal yönden “anayasal ve demokratik”, ekonomik yönden de “piyasa ekonomisi” sistemi olarak belirtilmektedir. Diğer ülkelerde olduğu gibi Türk Cumhuriyetlerinde de  totaliter rejimden, demokratik düzene, federatif devlet yapısından, bağımsız ulusal devlete, devletçi merkezi ekonomik düzenden, piyasa ekonomisine geçiş sürecinde birçok sorunu beraber yaşamaktadır.
     Orta Asya Türk Cumhuriyetleri yaklaşık 18 yıldan beri bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmektedir. Bu 18 yıllık süre içerisinde birçok siyasal olaylar ve gelişmeler yaşamıştır. Türkiye ile tarihi, kültürel ve siyasal bağları bulunan ve Türkiye açısından bir potansiyel oluşturan Türk Cumhuriyetleri, milli devlet oluşumu sürecinde yaşanan siyasal, yönetsel ve ekonomik gelişmelerin ve sorunların ortaya konması bu ülkenin daha yakından tanınması ve bu ülke ile ilişkilerin geliştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Türkiye açısından bir potansiyel oluşturan Türk Cumhuriyetlerine ilişkin güncel araştırma, inceleme ve yayınların son yıllarda artmış olmasına rağmen yeterli düzeye ulaşamamış olmasıdır.

     Bilindiği gibi, demokratik bir sistemi kurma ve demokratik kurumları yerleştirme yolundaki en önemli adım, iyi bir Anayasanın hazırlanmasıdır. Bu nedenle, Eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri, bağımsızlıklarının ilk gününden itibaren, Anayasalaşma süreci içine girdiler. Uluslararası sisteme eklemlenme girişimlerinin sürdüğü  Türk Cumhuriyetleri dünya politikasında önemli bir yere sahiptir. Bölgede enerji kaynaklarının paylaşımı kadar, SSCB sonrası etki alanı  savaşımı da  söz konusudur. Bugün Türk Cumhuriyetlerinde enerji kaynaklarının işletilmesi ve uluslararası pazarlara taşınması gibi sorunlar mevcuttur. Daha önemlisi etnik   çatışmaların varlığı söz konusudur.   Son dönemlerde küreselleşme tartışmaları ile dünya yeni milliyetçilik akımlarının güçlenmesine şahit olmaktadır.    Ayrımcılığa neden olan tarihsel iletişimsizlik ortadan kalkarken, yeni ayrımcılık ve mikro milliyetçilik paradoksal bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

      Etnik kimlik arayışları modern dünyanın siyasal bakımdan olumsuz bir yönünü temsil eder. Etnik bakımdan birden fazla toplumun bulunduğu bir yapıda, istikrarlı bir politik sistemin işlerliğinin ve demokratik normların sürekliliğinin sağlanması başlı başına bir problemdir. 1991 yılında SSCB’nin tarih sahnesinden silinmesinin ardından dünya yeni bir yapılanmaya gitti. Eski SSCB mekânında   Asya ve Doğu Avrupa’da yeni bağımsız devletler oluşmaya başladı. Türkiye açısından çok yönlü bir ilgilenme zorunluluğu bulunan Türk Cumhuriyetleri bölgesi her şeyden önce Türkiye’nin güvenliği ve geleceği bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Türk ve Müslüman olan ve genel olarak Türkiye’ye yakınlık duyan bölge halkı ile sosyo-ekonomik ve politik ilişkiler kurulmasının temin edilmesi; stratejik yeraltı zenginlikleri ve petrol yatakları nedeniyle uygun ham madde ve pazar olanağı oluşturulması; 
      “Yüzyılın anlaşması”  diye isimlendirilen bu anlaşmayla ilgili işlerin hızlandırılması, dünya ekonomisin 21. yüzyılda  Hazar Denizi’nin zengin enerji rezervleriyle gelişmesi ve öncelikle Hazar kıyısındaki devletlerin ekonomik güçlerinin sağlamlaştırması için geniş imkânlar yaratmaktır. Çırağ-ı petrol platformunda  ilk petrolün çıkarılması, sadece Azerbaycan’ın siyasi, toplumsal ve ekonomik  hayatında değil, dünya çapında  bir öneme sahiptir. 

 Türk Cumhuriyetlerindeki mevcut sorunlar:

      1.İhtiyaçlara  cevap vermeyen çağ dışı kamu yönetimi anlayışı, 2.Adaletsiz ve adil olmayan gelir dağılımı, 3.Gittikçe bozulan sosyal güvenlik ve sağlık sistemi, 4.İşsizlik, 5.Dünyanın stratejik bölgesinde olmamız ve buna yönelik iyi bir politikamızın olmaması, 6.Ulusal değerlerimizin küreselleşme politikalarının gölgesinde kalması, 7.Alternatif enerji kaynaklarını ve yollarını ele geçirme politikalarının   olmaması ile devletimiz 21.yüzyıla hazır değildir görüşünü ortaya çıkarmıştır. Yeni yüzyılda dünyaya bakışımızı değiştirmeliğiz. Halkımızın ve devletimizin sorunlarına çözüm getiren yeni kalkınma modellerine  ihtiyacımız vardır. Vizyon ve misyonumuzu  yeniden belirlemek zorundayız.

 

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek: “Rekabet gücü olan teşvik sistemi getiriyoruz”

0

Haber: İlker ÇAKAN                            

   AKP Amasya İl Kongresinde konuşan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek şunları söyledi;

Türkiye nüfusu genç olan bir ülkedir

    “Türkiye nüfusu genç olan bir ülkedir. Türkiye yeter ki iyi yöneltilsin. Bırakın batı ile arayı kapatmayı önümüzdeki dönemlerde gerçekten dünyanın en iyi ülkelerinden birisi olacaktır. Ortaya koyduğumuz vizyonla, dirayetli idare ile Türkiye’yi ileri seviyelere taşıyacağız. Türkiye çok değişik bir dönemden geçti. Biz insanımıza yatırım yapmaya devam edeceğiz. Bizim için insanlarımız, gençlerimiz çok önemlidir. Hükümetimiz son birkaç yıldır hiçbir dönemde olmadığı kadar, eğitimde, eğitimde yatırımda çok önemli mesafeler kaydetti. Çünkü gelecek oradadır. Herkes bize eğitimin çok önemli olduğunu söyler. Biz bununla kalmadık, bütçeden en büyük payı Milli Eğitime ayırdık.

Gençlerimizi iyi eğitirsek, o zaman dünyaya hitap ederiz

   Çünkü bizim gençlerimiz Türkiye’nin geleceğidir. Gençlerimizi iyi eğitirsek, o zaman dünyaya hitap ederiz. Son 7 yılda bütçeden en çok payı Milli Eğitim Bakanlığı aldı. Çünkü öncelik ordadır. Kamuya aldığımız her iki elamandan birisi öğretmendir. O nedenle Türkiye geleceğe güvenle bakıyor. Amasya’da çok önemli bir mesafe kaydedilmiştir. Amasya okul öncesi eğitimde Türkiye birincisidir. Çocuklarımızın erken yaşlarda eğitim görmesi, gelecek açısından çok önemlidir. Sıınf başına düşen öğrenci sayısına göre Amasya çok iyi bir konumdadır. İl merkezindeki sınıflarda 30 olan sayı ilçelerde 20’ye kadar düşüyor. Eğitimde kalite çok önemlidir. Amasya’daki liselerin % 48’i meslek liseleridir. Bu çok önemlidir. Türkiye’deki sorunları çözmemiz için eğitimdeki bu hamleyi devam ettireceğiz. Buna daha fazla kaynak aktarcağız.  Dünya ile o anlamda rekabet edeceğiz. Eğitimde kaliteyi artıracağız. Tabii ki eğitim işin bir boyutudur.

2002 yılında iktidara geldiği zaman, devlet bütçesinin % 86’sı faize gidiyordu.

   AK Parti alt yapıda da Türkiye’de çok büyük bir hamleye imza attı. Ürettiğimiz ürünlerin rekabet ortamında satılması çok önemlidir.79–80 yıllık bir dönemde Türkiye’de yol uzunluğu 6.100 km. idi. Bizim altı buçuk yılda yaptığımız yol 9.200 km.’dir. Aradaki farka bir bakın. Bunu nasıl başardık? Ak Partinin 2002 yılında iktidara geldiği zaman, devlet bütçesinin % 86’sı faize gidiyordu. Devlet olarak bütçemizin 100 liralık vergi geliri varsa, onun 86 lirası faize gidiyordu. Bugün biz bunu çok şükür 30 liraya indirdik. Bugün gelir olarak 100 liranın, 30 lirası faize gidiyor. Bu da vatandaşımıza hizmet olarak gidiyor. Bu nedenle daha fazla eğitime ve alt yapıya yatırım yaptık. Yatırım sadece eğitim ve alt yapıdan ibaret değildir.

Türkiye artık araştırma ve geliştirmeye de büyük önem veriyor

   Türkiye artık araştırma ve geliştirmeye de büyük önem veriyor. Biz Türkiye olarak dünya ile rekabet edeceksek, katma değeri yüksek ürünlere yani kar marjı yüksek ürünlere geçeceksek, araştırmaya, geliştirmeye da daha fazla kaynak aktarmamız lazımdır. Son yıllarda TÜBİTAK’a verdiğimiz kaynak, üniversitelere verdiğimiz kaynak hiçbir dönemde görülmemiştir. Bizim önceliklerimiz bellidir. Bizim önceliğimiz insandır. Bunun içinden eğitimden, araştırma, geliştirmeden, alt yapıdan yola çıktık.

Son yıllarda Türkiye bir devrime imza attı

   Son yıllarda Türkiye bir devrime imza attı. Geçen sosyal güvenlik yasası yaptık. Sosyal Güvenlik reformunda çok önemli bir adım attık. 18 yaşına kadar bütün vatandaşlarımız, doğuştan itibaren genel sağlık sigortası kapsamındadır. Bunların hepsi insan meselesidir. Bunların hepsi iyi idare ile olur. Bugün birçok gelişmiş ülkede ABD’de dahil sağlık sigortası olmayan 30- 40 milyon vatandaşları vardır. Onun için bu son yıllardaki kazanımları hiçbir zaman küçümsememek gerekir. Bu kazanımlar çok önemlidir. Ama biz her şeyi de hallettik demiyoruz.

Daha rasyonel, daha akılcı bir teşvik sistemi uygulayacağız

   Ülkenin birçok sorunu devam ediyor. Onları da çözeceğiz inşallah. Çözülmez dediğimiz birçok meseleyi çözdüğümüz ortadadır. İnşallah şu anda karşı karşıya olduğumuz diğer sorunları da çözeceğiz. Daha rasyonel, daha akılcı bir teşvik sistemi uygulayacağız. Özellikle Merzifon bu teşviklerden çok yararlandı. Merzifonda son dönemde 34 fabrika açıldı. Birçok vatandaşımız burada istihdam imkanı buldu. Önümüzdeki bu defa dönemde ilerimizin zenginliklerini, rekabet gücünü ön plana çıkaran yeni bir modelle yola devam edilecektir. Bu dönemde sadece bölgesel kalınmışlık farklarına bakmayacağız.

Sektörel olarak, rekabet gücü olan yeni bir teşvik sistemi getiriyoruz

   İlerimizin zenginliklerini nasıl ön plana çıkarcağız, sektörel olarak, rekabet gücü olan yeni bir teşvik sistemi getiriyoruz. Türkiye’nin kaynak çok daha rasyonel biçimde kullanacak yeni bir teşvik sistemi olacaktır. Birçok bölgesel kalkınma projeleri devam ediyor. Bu Türkiye’de işsizliğin azaltılması açısından, istihdamın artırılması açısından çok önemli projelerdir. Bunlar sadece doğu ve güneydoğu Anadolu projesi değildir. Sadece Konya ovası projesi değildir. Diğer Karadeniz’de ve başka bölgelerimizdeki bölgesel kalkınma projelerine çok faza daha kaynak aktarıyoruz, aktarmaya devam edeceğiz.

 
                                    
                                        Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
 
Türkiye büyük bir değişim sürecinden geçiyor

   Son birkaç yıl içerisinde gerçekten Türkiye büyük bir değişim sürecinden geçiyor. Türkiye batı ile arayı kapatıyor. Rakamlar ortadadır. 2000 yılında Türkiye’de kişi başına milli geliri AB ülkelerinin ortalamasının yaklaşık % 30’ydu.Geçen sene bu rakam % 44’ün üzerine çıktı. Bu nedenle kişi başına milli gelirde AB ülkeleri arasındaki farkı % 14 puanla kapattık. Gelişme, kalkınma sadece ekonomik anlamda değildir. Türkiye’de daha duyarlı bir toplum için, daha demokratik bir toplum için bütün çabalarımız bundan sonrada devam edecektir.

Türkiye birinci sınıf demokratlığı hak ediyor

   Türkiye birinci sınıf demokratlığı hak ediyor. Türkiye birinci sınıf temel hak ve özgürlükleri hak ediyor. Geldiğimiz günden itibaren kalkınmayı sadece ekonomik boyutta değil, insan kaynaklarımızın geliştirme boyutunda değil, çok boyutlu bir biçimde temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi boyutunda büyük bir mücadele verilmiştir. Bu mücadeleye devam edilecektir. Onun için siz ve biz ülkemize güveniyoruz. Ülkemiz zengin ve kaynakları iyidir. Yeterki biz onları iyi bir şekilde kullanalım. Bundan sonra güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Bizler ülkü için hizmete devam edeceğiz. Bizde durmak yok, yola devam vardır.”

AK Parti Amasya İl Başkanı Mustafa Çiftçi

0

Haber: İlker ÇAKAN                                          

     Amasya il merkezinde Hamit Kaplan Kapalı Spor Solunda yapılan AKP  Amasya İl Genel Kongresinde tek listeyle yapılan seçim sonucunda AKP Amasya İl Başkanlığına Amasya Belediye Başkanlığı Meclisi üyesi Mustafa Çiftçi seçildi.Kongreye AKP Amasya Milletvekilleri Akif Gülle, Avni Erdemir, Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir, Taşova Belediye Başkanı Özgür Özdemir, diğer belediye başkanları ve İl Genel Meclisi üyeleri, partili delegeler katıldı.

     AKP eski Amasya İl Başkanı Mustafa Yıldız’a; AKP İlçe Başkanları ve Amasya Milletvekili Akif Gülle, Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir birer plaket verdi. AKP Amasya İl Başkanı Mustafa Çiftçi yaptığı konuşmada dürüst ve adil bir yönetim uygulayacağını söyledi. Yaklaşık toplam 635 delegenin olduğu öğrenilen kongrede salonun dolmadığı ve salonda yaklaşık 300 delegenin olduğu gözlendi.

 
                            
                                 Amasya AKP İl Kongresi Delegeleri
 
 
                                 
                                AKP Amasya İl Başkanı Mustafa Çiftçi-
                                    Maliye Bakanı Mehmet Şimşek-
                             Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir
 
error: Content is protected !!