Pazar, Aralık 21, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 197

Mısır Arap Baharı’nı yanlış mı anladı?

0

  Mısır’da neden taze demokratik mekanizma akamete uğradı, bahar rüzgârlarının yumuşak bir geçişe müsaade ederek devlet bürokrasinin ve özellikle ordunun gücünün yıpranmadan devam etmesi sağlanmışken şimdi ne değişti.  Ordu, halkın gözündekini itibarını riske atmaya değecek nasıl bir tehdit görüyor? Batı demokrasisi başka, doğu demokrasisi başka mıdır? Neden herhangi bir ülkede askeri darbe darbeyken Mısır’da bunun adı başkadır?

Biz baştan Mısır’da yaşanan olayı bir askeri darbe veya müdahale olarak tanımlayalım. Sözü fazla kıvırmaya gerek yok. Demokratik yönetim biçimi, siyasi yöneticilerin halk tarafından seçimine dayanır. Bu seçimin başka güç merkezleri tarafından yapılması veya değiştirilmesi demokratik sisteme açık bir müdahaledir.

  Ancak sonucu tartışmak nedenleri anlaşılmasını sağlamayacaktır. Nedenlerini anlamak için biraz geriye dönmek, Mübareğin devrilmesi sonrasında oluşan devlet yönetiminin bahar rüzgârlarının esasını kavrayamamasına ve konjonktüre uygun hareket edememesine eğilmek gerekir. Arap Baharı’nı salt demokrasi taleplerine bağlarsanız bugün ortaya çıkan durumu da anlamlandıramazsınız şüphesiz. Demokrasi yeni ortaya çıkan bir yönetim biçimi değildir ancak Ortadoğu’ya gelişi ne yazık ki oldukça gecikmiştir. Bunda halkın isteksizliğinden ziyade, petrolün getirebileceği ekonomik gücün küresel aktörlerce kontrol edilebilmesi gayesiyle seçimlerle değişebilecek hükümetler ve politikalar yerine değişmez yönetimler ve diktatörlüklerin tercih edilmesidir. Ortadoğu’nun kaderi yine kendi inisiyatifi dışında değişmektedir.

  Ortadoğu devletlerinde yönetimin halkın seçimleriyle şekillenebilme ihtimalinin ortaya çıkışı petrolün gücünün ve lanetinin zayıflamaya başladığını göstermektedir. Mesele petrolün ve getirdiği zenginliğin kontrol altında tutulmasından daha farklı yönlere kaymaktadır. Bu petrolün tamamen değersiz olacağı anlamına gelmez. Buhar gücünün kaynağı olan kömür hala ekonomik bir değerdir ancak küresel politikalar üzerinde tesiri çok azalmıştır. Ortadoğu’nun petrol zengini ancak endüstriyel üretim fakiri ülkelerinin kendi kendini idame ettirebilecek yetkinliğe kavuşturulması Arap baharının özetidir.

  Bu amacın arkasında da Batının refah ülkelerini az gelişmiş ülkelerinden gelebilecek göçleri, ekonomik uçurum nedeniyle ortaya çıkan husumetleri önlemek yatmaktadır. Bundan başka Ortadoğu halklarını batıya müttefik yapma niyetinden dahi söz edilebilir. Beklenen medeniyetler çatışması Müslüman ve Hıristiyanlar arasında değil, Batı ve Ortadoğu ittifakı ile Uzakdoğu arasında filizlenmeye başlarsa şaşırmamak gerekir. Özellikle Afrika’nın kontrolünü sağlayan tarafın diğerine üstünlük sağlaması olası görünmektedir. Bu gözlükle baktığınızda Mısır’daki devrik yönetimin bahsettiğimiz gelecek projeksiyonuna uymadığı fark edilmektedir. Arap ülkeleri demokratikleşirken yönetimlerin aşırı sağ siyasi yönelimlerde olması durumunda olası müdahalelere açık kalacaklardır. Batı tarafından hakir görülen Ortadoğu ve Afrika halkları birinci sınıf insan statünde görülmeye başlanacaktır. Ancak oluşturulacak politikalar batıdan uzaklaşan değil aksine yaklaşan uygulamalar içerecektir. Aksi tür yönetimlerin akamete uğraması olasıdır. Müslüman dünyası halen küresel politikalar oluşturma ve uygulama gücünde değildir.

  Mısır Ortadoğu’nun entelektüel merkezidir. Diğer ülkeleri yönlendirme potansiyeli yüksektir. Değişimin Mısır’dan başlaması sürpriz değildir. Özetle Mısır’da gelecek dönemde Batı ile birlikte politikalar belirleyip uygulayabilecek yönetimlerin gelmesi muhtemeldir. Ayrıca yakın gelecekte NATO gibi kuruluşlara üyeliğe başvuran ve kabul edilen Arap ülkeleri görürseniz şaşırmamak gerekir.  

GESAM’dan Gürcistan- Batum’da “Türk Sanatçıları Sergisi”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan’ın girişimleri sonucu; Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü bünyesinde 1986 yılından bu tarafa çalışmalarda bulunan GESAM (Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) 3-7 Haziran 2013 tarihleri arasında Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da Acara Hariton Akhvlediani Devlet Müzesinde Türkiye Batum Başkonsolosluğu ve Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Eğitim, Kültür ve Spor Bakanlığı’nın destekleriyle “Türk Sanatçıları Sergisi” açtı.

 
      
                     GESAM’ın Gürcistan- Batum “Türk Sanatçıları  Sergisi”
 
  Resim sergisinin açılışını Türkiye Batum Başkonsolosu Engin Arıkan yaptı. Serginin açılışına; Türkiye Batum Başkonsolosu Engin Arıkan, Gürcistan Acara Özerk Cumhuriyeti Eğitim, Kültür ve Spor Bakanı  Yardımcısı Ketavan Manelishvili, Batum Belediyesi  Kent Konseyi Başkanı Irakli Chavleishvil,  Batum Kültür Merkezi Menejeri Aida Abuseridze, Acara Hariton Devlet Müzesi Müdürü ve çalışanları, GESAM Başkan Yardımcısı Nezih Demirtepe, Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel yayın Yönetmeni İlker Çakan, sergiye katılan GESAM  sanatçıları katıldı.( (K.Nezih Demirtepe -GESAM Yönetim Kurulu Üyesi-Gurup Başkanı, Kenan Olgun-GESAM Muğla Temsilcisi, T. Turan Atasever, Ayşe Atasever, Gülten Ünal, Mine Kaplan, Kamil Kaplan, Ülker Emmez,  Sevim Muratlı, Nilgün Sinanoğlu, Hasan Sinanoğlu, Ayla  Tan, Tülgül Altuntaş, N. Nalan Selçuk, Sühelya Tümöz))
 
   
 

  Türkiye Batum Başkonsolosu Engin Arıkan, Acara Özerk Cumhuriyeti Eğitim, Kültür ve Spor Bakanı  Yardımcısı Ketavan Manelishvili, Acara Hariton Devlet Müzesi Müdürü, Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan’a GESAM  tarafından Mevlana rölyefi ve sergiye katılım teşekkür belgesi verildi. Ayrıca sergiye katılan sanatçılara, Batum’da yayınlanan Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesine GESAM tarafından sergiye katılım teşekkür belgesi verildi.

 

             GESAM’ın Gürcistan- Batum “Türk Sanatçıları  Sergisi” fotoğrafları

 

  

 

  

 

     

 

   

 

  

 

  

 

    

GESAM’dan Gürcistan sergisi için Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesine teşekkür

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan’ın girişimleri sonucu; Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü bünyesinde 1986 yılından bu tarafa çalışmalarda bulunan GESAM (Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) 3-7 Haziran 2013 tarihleri arasında Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da Acara Hariton Akhvlediani Devlet Müzesinde Türkiye Batum Başkonsolosluğu ve Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Eğitim, Kültür ve Spor Bakanlığı’nın destekleriyle “Türk Sanatçıları Sergisi” açtı.

 
                                                      
                                                          Türkiye Batum Başkonsolosu Engin Arıkan-
                                                 Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi
                                                 Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan
 
  Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan’a GESAM  tarafından Mevlana rölyefi ve teşekkür belgesi verildi. Ayrıca, Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesine de teşekkür belgesi verildi. Teşekkür belgelerini Türkiye Batum Başkonsolosu Engin Arıkan verdi.

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu: “Devlete sahip çıkmak herkesin boynunun borcu”

0

Haber: İlker ÇAKAN
  KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türkü’nün önce devletine sahip çıkıp birlik ve beraberliği sağlamasının, Anavatan Türkiye ile olan ilişkileri geçmişte olduğu gibi gelecekte de en sıcak noktalara taşımasının KKTC’nin geleceği için önemli olduğunu söyledi.
Bugüne kadar yapılan mücadelenin bundan sonra da süreceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs’ta yaşayabilir kalıcı bir anlaşmaya varmak için mücadele verirken, bir anlaşma olmayacaksa daha fazla birlik beraberliğe ihtiyaç olacağı gerçeğinden hareketle devlete sahip çıkmanın herkesin boynunun borcu olduğunu da ifade etti.
  Cumhurbaşkanı Eroğlu bu sabah TMT Mücahitler Derneği Başkanı Yılmaz Bora başkanlığındaki muharip dernekleri kabul etti. Cumhurbaşkanı Eroğlu, kabulde yaptığı konuşmada, bugün anlaşma arayışı içerisinde olduklarını, bunun bulunup bulunamayacağının belli olmadığını belirtti. Eroğlu, anlaşmanın sadece Kıbrıs Türk tarafına bağlı olmadığını ortaya çıkan bazı anlaşma metinlerinin Türkler tarafından kabul edildiği halde Rumlar tarafından reddedildiğini; anlaşma ister diye masada oturup bugüne kadar hiçbir anlaşmaya imza atmayan ve halkına bunu kabul ettirmek için gayret sarfetmeyen bir zihniyetle karşı karşıya olunduğunu vurguladı.
  “Temennim Kıbrıs’ta kalıcı olabilecek, yaşayabilir, Kıbrıs Türk halkının güven içerisinde yaşayabileceği bir anlaşma gerçekleşmesidir” diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, bunun karşı unsurların tavrına da bağlı olduğunu hatırlattı.
  Kıbrıs Türk halkının bir hedefinin de devletin sınırlarını sağlamlaştırmak, daha da güçlü hale getirmek ve haklı mücadele sonucu ortaya çıkan devlete herkesin sahip çıkmasını sağlamak olduğunu kaydeden Eroğlu, dış dünya nezdinde de her geçen gün artan itibara sahip olmak istediklerini bunların samimi arzu olduğunu söyledi.
  Eroğlu, Rumların uyuşmazlığı devam ettiği sürece bu düşüncelerin gerçekleşme ihtimalinin artacağını Rumların da görmesi gerektiğini de vurguladı.
İnsan haklarından bahseden medeni dünyanın ise, bu hakların Kıbrıs Türkü’nün de hakkı olduğu gerçeğini görmek istemediğini ve ambargolar altında yaşatmaya çalıştığını belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu söyle devam etti:
  “Halbuki Kıbrıs’ta ambargo altında yaşamaya mahkum bir halk olmadığımızı her zaman söylüyorum. Kıbrıs olaylarını başlatan biz değiliz. Ortaya çıkan anlaşmaları reddeden biz değiliz. Kurulmuş devleti yıkan biz değiliz ama gördüğünüz gibi kurulan devleti yıkan, Kıbrıs Türk halkını toplu mezarlara gömmek için plan ve projeler yapanlar bugün hem AB hem de BM üyesi. Biz ise ambargolar altında. Oysa Kıbrıs’ta bir anlaşma isteyen bu ileri medeniyet sahibi ülkelerin gerçekleri görmesi bize uyguladıkları haksız izolasyonlardan vazgeçmesi, bizi değil Rumları bir anlaşmaya teşvik etmesi gerçeğini kabullenmeleri gerekir. Bugüne kadar bu gerçeği gördüler mi? Belki gördüler ama kabullenmek istemediler…Biz gerçeklere uygun hareketi bugüne kadar Avrupa ve BM’den göremedik.”

Türkiye-Gürcistan’daki üniversiteler arasındaki akademik eğitimsel ilişkiler üzerine…

0

  Türkiye- Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sayın  İlker Çakan’ın girişimleri sonucu  Gürcistan-Batum Shota Rustaveli Devlet Üniversitesi Rektörü  Prof. Dr. Aliosha  Bakuridze’nin Amasya Üniversitesi ile  karşılıklı işbirliği kurmak için Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Orbay’a 04.06.2013 tarihli bir davetiye mektubu gönderdiği,  daha sonra Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Orbay, Amasya Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kezban Orbay, Amasya Üniversitesi  Genel Sekreteri Hasan Özyurt, Amasya Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Birim Başkanı Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Ekrem Solak  Batum Shota Üniversitesi ile akademik ve idari konularda işbirliği yapmak ve görüşmelerde bulunmak üzere Batum’a geldiği yönünde sevindirici gelişmenin ardından, 20.06.2013 Perşembe günü  Batum Devlet Üniversitesinde Amasya Üniversitesi ile Batum Shota Rustaveli Devlet Üniversitesi arasında 2018 yılına kadar geçerli akedemik işbirliği  Mevlana Değişim Programı Protokolü (öğrenci ve öğretim elamanı değişim programı) Türkiye- Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan’ın girişimleri girişimleri sonucu imzalandığı,  Protokolü iki üniversitenin rektörleri imzaladığı, Protokol imza sırasında; Batum Shota Rustaveli Devlet Üniversitesi Rektör Yardımcısı Irakli Baramidze, Türkoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Lile Tandilava  ile Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Çakan’ında bulunduğu haberinin basına yansıması eğitimsel açıdan çok önemli bir gelişmenin başladığı durumunu ortaya koymaktadır.

  Son zamanlarda kimlikle geçiş uygulamasının başladığı ve pasaport şartının aranmadığı Türkiye ve Gürcistan devletleri arasında geliştirilen bu ilişki yaşamın her akanında olumlu yönde etkiler bırakacak kazanımları da ortaya çıkarmaktadır.Her iki ülke içindeki üniversitelerin akademik düzlemde işbirliği ve bilimsel iletişimi sıklaştırma yönünde atılacak her adım her iki ülke insanlarının eğitimsel ve bilimsel gelişimleri açısından  çok önemli gelişmelere damgasını vuracaktır.Bu temelde ele alındığında Gürcistan-Batum Shota Rustaveli Devlet Üniversitesi ile Amasya Üniversitesi arasında gerçekleştirilen işbirliği protokolü akademik ve bilimsel düzlemde çok önemli bir adım olarak algılanması gerekmektedir.Bu tür ilişkilerin diğer üniversiteler arasında da kurulup geliştirilmesi her iki ülke insanı açısından çok önemli kazanımların oluşmasına yol açacaktır. Eğitimsel düzlemde gerçekleştirilecek her türlü ilişki toplumlar arası iletişimin ve ilişkinin  daha sağlıklı gelişmesine yol açacaktır.

  Sonuç olarak eğitimsel açıdan her iki ülkenin eğitim kurumları arasında akademik düzlemdeki işbirliğine dönük atılacak her adım toplumsal gelişmenin olumluluk kazanmasına yol açacaktır. 

Mahşerin cennetinde bir olalım seninle

0

  Öfke odunlarını nefretin tutuşturduğu, ateşe atılan İbrahim hürmetine, kıramadığımız putların gölgelediği düşlerimiz adına gel bana!.. “Ey ateş! İbrahim’e serin ve selamet ol” diye buyuran Rabbim; Aşk ateşinden kurtar, Mihrace’me kavuştur, cennetine al beni!.. Gönülden bir teslimiyetle sonsuzluk kervanına katıldım. Ya Rabbenâ; ateşle suyun özü birdir bilirim. Bilirim ki; ateşin de suyun da sahibi Sensin. Aşk ateşi sardı tüm hücremi. Suyun sırrını ateşe sormalı, ateşin sırrını pervaneye. Ya pervanenin sırrını kime sormalı? Sana doğru durmadan, yorulmadan dönmek olsa gerek. Yıldızlar, güneşler gibi döne döne yanmak bu sırlı âlem içinde. Ve budaklı kamıştan çıkan ney sesiyle sema etmek, semazenler gibi Hâk yolunda…

  Kim bilir kaç kez diz çöktüm önünde, kaç kez sabahladım aşkınla. Secdelerde el açtım Hâk Teâlâ’ya. Gözyaşlarım dualarıma karıştı, duymadın sesimi Mihrace! Ey sonsuzluğun sahibi! Ey özüme binlerce kıvılcım salan, ateş dokulu yürek! Ey soluğuyla içime bahar dirilişi sunan! Yitik cennetimi avuçlarıma koyan güzel; Gel!.. Elmas kalem sahibi, yetim ve öksüz çocuklara döndüm sayende; Gel!.. Virane yüreğimin semâlarına kanat çırpan, asil prensesim; Gel ki ebedi bitsin bu ayrılık. Mahşerin cennetinde bir olalım seninle. Sonsuzlukta cennetinle müjdele beni. Kınalı bir bahar gibi, umudum olmanı isterim sevgili…

  Gökyüzünün yanağından süzülen gözyaşıyım ben. Ey yâr; Senin diyarında bülbül oldu dilim, ikliminde açan gül oldu yüreğim. Gözyaşlarımda duaları, dualarımda ise yalnız Seni diledim Rabbimden. Ufukta kaybolan kuşların tâ kendisiyim ben. Toprağın sıcak bağrında yetişen bir meyve ağacıyım bazen. Toprağın sinesi parça parça olduğu demde kucakla beni ey sevgili. “Ölümden öte yol yok” bilirim. Ölümün ötesinde, senin olman ne güzel. Sen ateşler yakıyorsun ya içimde, bense külünden şiirler yazıyorum sana. Yüreğimde sancı, yüreğimde hâr. Vuslatın için ağıtlar yakıyorum, senin için yanıyorum yâr. Bir dua sonrası hicran avuçlarıma aktı, bana dualar bile yetmez oldu yâr.

Güneş çarpması

0

 Yaz birçoğumuz için eğlence ve tatil demektir. Fakat bazen bu mevsim boğucu sıcaklar yüzünden  tam bir kabusa dönüşebilir. Yazın gelmesiyle beraber, sıcaklarında iyiden iyiye kendisini hissettirmeye başladığı şu günlerde uzmanlar her yıl olduğu gibi bu yılda sıcaklara karşı gereken uyarıları yapıyorlar. Özellikle güneş altında fazla kalmayla oluşan güneş çarpmaları gencinden yaşlısına herkesin sağlığını tehdit etmektedir.

  Vücudumuz kendi sıcaklığını sabit tutabilmek için bir çok mekanizma geliştirmiştir. Aşırı derecede güneşe ve sıcağa maruz kalınan durumlarda bu mekanizmaların işleyişi bozulur  ve güneş çarpması dediğimiz ölümcül veya kalıcı hasarlar bırakabilen durum oluşur.

  Güneş çarpmasının belirtileri ise şöyledir;

  -Ateş (genelde 39  derece veya daha fazla)

  -Baş ağrısı

  -Kusma

  -Kalp atışlarında düzensizlik

  -Halsizlik

  -Cilt renginde kızarma

  -Bilinç kaybı (ağır vakalarda)

   Yazın güneş çarpması riskini azaltmak ise alınacak önlemlerle mümkündür;

  -Öğlen saatlerinde dışarı çıkmamak, çıkmak zorunda isek mümkün olduğu kadar gölgede durmak.

   -Sık sık duş almak

   -Ağır öğünlerden kaçınmak

   -İnce ve açık renkli giysileri tercih etmek

   -Bol sıvı tüketmek

   Güneş çarpmalarında bir çok durumda olduğu gibi erken müdahale önemli bir yer tutar. Güneş çarpması yaşayan bir kişiye yapılacak ön müdahaleler ise şöyledir;

   -Hasta gölge ve serin bir yere taşınmalı

   -Vücudu sıkan giyisiler derhal gevşetilmeli

   -Hasta baş ve göğüs kısmı yukarıda kalacak şekilde yatırılmalı ve kusma durumunda boğulma tehlikesine karşı kafa yana çevirilmeli

   -Kişinin başı soğuk ve nemli bezlerle kompres yaparak serinletilmeli

   -En kısa sürede sağlık ekiplerine haber verilmelidir.

Gürcistan-Batum Shota Rustaveli Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aliosha Bakuridze

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN                                                                       

  Gürcistan-Batum Shota Rustaveli Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aliosha  Bakuridze “Batum Shota Rustaveli Devlet Üniversitesi” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

  “Üniversitemiz 1935 yılında hizmete girmiştir. Üniversitemize bağlı 4 fakülte vardır. Bunlar; Turizm, Ekonomi, Hukuk, Türkoloji Fakülteleridir. Üniversitemizde 5000’den fazla öğrencimiz vardır. Ayrıca üniversitemize bağlı olarak üç araştırma enstitümüz vardır. Üniversitemizde 250’den fazla öğretmenimiz vardır. Üniversitemizde görev yapan beşyüz de profesör vardır. Üniversitemizde Türkçe eğitim yapılan Türkoloji Fakültesi de vardır. Üniversitemizde yaklaşık 60 Türk öğrenci vardır. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi ile birlikte ortak program kurmayı planlıyoruz.”  

 
                             
                                    

Haydar Aliyevin dış politika çizgisi yeni ve dinamik gelişme aşamasında

0

  Temeli ulusal önder  tarafından atılmış ve bugün Sayın İlham Aliyev tarafından başarıyla gerçekleştirilen dış politika stratejisi sayesinde  Azerbaycan devletlerarası bölgesel ve uluslararası ilişkilere daha yakından katılarak, Doğu ve Batı değerlerinin sentezinden oluşmuş yönleri kendinde birleştirerek, dünya birliğine yoğun bütünleşme hattını seçmiştir. Bu seçimi gerçekleştirmek için Azerbaycan devleti bir yandan dünya deneyimini öğrenerek, kendisinin ekonomik ve siyasi gelişme modelini belirliyor, diğer yandan ise uluslararası alanda kabul edilmiş ilkelere uygun olarak kendi milli çıkarlarını koruyarak devletlerarası ilişkilere giriyor.

  Ulusal Önder Haydar Aliyev’in dış politika çizgisini yenilikçi ve dinamik şekilde sürdüren Sayın İlham Aliyev yüksek diplomatik faaliyeti sayesinde ülkemizin dünyanın siyasi ve ekonomik manzarasını tespit eden lider devletlerle ve uluslararası kuruluşlarla ilişkileri niteliksel yeni düzlemde daha da geliştirmiştir. Sonuçta, Azerbaycan sadece bölgedeki süreçlere değil, aynı zamanda uluslararası alanda cereyan eden gelişmelere de tesir göstermek imkanı kazanmıştır.

  Azerbaycan artık Güney Kafkasya bölgesinde esas söz sahibi olan devlet gibi zor jeopolitik ortamda bağımsız dış politika gerçekleştiriyor. Şu anda bu yönde esas dikkat Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün yakında sağlanması, bölgede istikrarın ve güvenliğin güçlendirilmesi, Hazar Denizi havzasının silahsızlandırılması, Avrupa-Atlantik yapılara entegre vb. konulara odaklanmıştır.

  Şu anda önemli jeopolitik mekan olarak Azerbaycan bölgede barışın ve güvenliğin sağlanması için dayanak noktası, en umut verici ortak kabul edilir. Artık ülkemiz tüm bölgesel meselelerde esas katılımcıdır ve Devlet Başkanı sayın İlham Aliyev’in vurguladığı gibi “Bölgedeki stratejik önemli bir proje Azerbaycan’ın rızası olmadan gerçekleşemez”.

  Azerbaycan’ın petrol sektörünün gelişimi artık ülkemizin ekonomik yükselişine katkıda bulunmuş, bölgesel ve küresel işbirliği için ek olanaklar yaratmıştır. Bakü-Supsa, Bakü-Tibilisi-Ceyhan petrol boru hatları ve Güney Kafkasya doğalgaz hattı gibi bölgesel altyapı bölgenin önemini arttırmış. Avrupa için yeni ve hayati enerji kaynaklarının temelini atmıştır. Sadece enerji üreticisi ve ihracatçısı olarak Azerbaycan’ın bölgenin temel katılımcısı ve uluslararası arenada önemli aktör olarak imkanları gittikçe artmaktadır.

  Güney Kafkasya bölgesi üzerinden uluslararası ulaşım ve iletişim koridorlarının genişletilmesi ve Azerbaycan’ın transit imkanlarının güçlendirilmesi ülke ekonomisinin ve petrol sektörünün gelişiminin önemli bir unsurudur. Bu anlamda, Azerbaycan “Avrupa-Kafkasya-Asya Transkafkasya ulaşım koridoru” (TRACECA) projesi, ayrıca Doğu-Batı ulaşım koridorunun gerçekleştirilmesine aktif yer almıştır . Bununla birlikte, Azerbaycan Türkiye ve Gürcistan’la jeostratejik önem arz eden Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının çekilmesi yönünde işbirliği yapıyor.

  Modern jeopolitik ortamda Azerbaycan Avrupa Birliği ile ilişkilerinde kendi dış önceliklerine uygun olarak daha çok ikili ilişkilere öncelik veriyor. Avrupa Birliği’nin bölgesel projelerinde yer almakla birlikte, Güney Kafkasya’daki genel ekonomik kalkınmadaki  payına göre lider devlet olan Azerbaycan AB’nin dış ilişkilerinde belli pozisyon yakalamaya çalışıyor. O’dur ki, Azerbaycan devleti Avrupa Birliği ile ikili ilişkilerin yeni biçimlerini yaratır, onunla yakınlaşmak için gerekli olan tüm kurumları geliştirerek AB’nin Avrupa ekonomik, siyasi ve güvenlik mekanına bütünleşmek isteğini göstermektedir.

  Öyle ki, şu anda ülkemiz Avrupa güvenlik mimarisinin güvenli ortağı olarak kıtanın enerji güvenliğinin sağlanmasında önemli rol oynar. Azerbaycan 2004 yılında temel amacı Güney  Kafkasya devletlerinin siyasi, ekonomik açıdan Avrupa değerlerine yaklaşmasını hızlandırmaktan oluşan “Avrupa Komşuluk Politikası’na” katılmış, 2006 yılında Azerbaycan    

  Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği arasında enerji konularında stratejik ortaklık anlaşması memorandumunu imzalayan , 2008 yılında ise AB’nin “Doğu Ortaklığı” programına katılarak bu siyasi, ekonomik işbirliğini daha da genişletmiş ve niteliksel yeni aşamaya girmiştir .

2011 yılının Ocak ayında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barrozu tarafından “Güney gaz koridoru hakkında Ortak Bildiri” nin imzalanması ikili işbirliğinin genişletilmesi yönünde atılan önemli bir adım oldu  . Bununla birlikte, “Azerbaycan Cumhuriyeti ve Avrupa Komisyonu arasında 2011-2013 yılları için Ulusal Gösterge Programa dair Mutabakat muhtırası” ve “Azerbaycan Cumhuriyeti ve Avrupa Komisyonu arasında kapsamlı kurumsal yapılanma programının çerçeve belgesi üzere Mutabakat muhtırası”nın imzalanması ülkemizin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin çeşitli alanlarda geliştirilmesi açısından önemlidir .

  Bununla birlikte, küresel ve bölgesel sorunların çözümünde Azerbaycan İslam Konferansı Örgütü ile de yoğun işbirliğini geliştirerek, örgütün yapı ve fonksiyonlarının daha da genişletilmesi, Avrupa kurumları ile işbirliği mekanizmalarının oluşturulması yönünde çabalar göstermekle kurumun siyasi rolünün artırılması ve uluslararası sorunların çözümüne etki imkanlarının güçlendirilmesi yönünde aktif politikasını sürdürüyor.

  Azerbaycan’ın İKÖ ile yaptığı verimli ve yararlı işbirliği bütün İslam aleminde kazandığı otoritenin önemli göstergesi olmuştur. Ülkemiz bu yüksek güveni doğrultmaya çalışarak, kültürler ve dinler arası diyaloğun teşviki, çeşitli milletler ve dinler arasında hoşgörü ve karşılıklı anlayışın, ayrıca hoşgörünün gelişmesine hizmet eden verimli kriterlerin hazırlanması, uluslararası kamuoyunda, öncelikle Avrupa’da İslam’ın, onun kültür, değer ve felsefesinin iyi kavranması amacıyla aktif çaba göstermiş, geniş kapsamlı bir dizi uluslararası girişimler gerçekleştirmiştir.

   Azerbaycan’la İKÖ çeşitli yapıları arasındaki ilişkilerin gelişip güçlendirilmesinde Haydar Aliyev Vakfı Başkanı, UNESCO ve ISESCO İyiniyet elçisi Mihriban Aliyeva’nın faaliyeti ayrı bir öneme sahiptir. Şunu da belirtmek gerekir ki, uluslararası düzeyde tanınmış bilimsel araştırmacıların ve uzmanların katılımıyla Bakü’de kültürlerarası diyaloğa dair dört, muhteşem tedbirin uygulanması, özellikle 2011 yılı Nisan 7-8-de Bakü’de Kültürlerarası diyalog dünya forumunun yapılması, hem de Bakü’nün 2009  yılında İslam kültürünün başkenti ilan edilmesi ile ilgili karar da, İKÖ ile işbirliğinin ürünü ve Azerbaycan’ın First Lady’sinin yorulmaz faaliyetinin sonucudur  .

  Görüldüğü gibi, artık bu yıl 20. yıldönümünü kutlayacağımız bağımsız devletimiz tüm alanlarda gelişmesini sürdürüyor, uluslararası sözleşmelerini daha da güçlendirir, dış politikadaki başarılarını yoğunlaştırmakta. İşte bunun sonucudur ki, Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümü yönünde Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev’in tutumu dünyanın önde gelen devletleri ve nüfuzlu uluslararası kuruluşların temsilcileri tarafından takdir edilmektedir.

  Azerbaycan günümüz tehditlerini koordineli şekilde önlenmesi, hem de ortadan kaldırmak için uluslararası topluluğun çabalarını seferber etmek amacıyla küresel ve bölgesel örgütlerin çalışmalarında aktif yer alıyor. Ülkemiz barış ve güvenliğin sağlanmasında evrensel uluslararası örgüt olarak BM’nin merkezi rolünün daha da artırılması yönünde gösterilen çabaları desteklemekle örgütün çeşitli kurumları ve özel kurumlarında temsilini daha da artırmıştır.

  Bununla birlikte, 2004 yılı 29 Ekim’de BM Genel Kurulu’nun toplantısında Azerbaycan heyetinin girişimiyle “Azerbaycan’ın işgal edilmiş topraklarında durum” adlı konu oturumun gündemine alınmış, daha sonra BM Genel Kurulu’nun 2006 yılı 7 Eylül’de gerçekleştirilen 60. toplantılarının 98. ve 2008 yılı 14 Mart’ta yapılan 62. oturumun 86. genel kurul toplantılarında “Azerbaycan’ın işgal edilmiş topraklarında durum” adlı kararlar kabul edilmiştir .

  Bu belgelerde Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarında Ermenilerin yerleştirilmesi, bu alanlarda yangınların işlenmesi kınıyor, Güvenlik Konseyi bilinen 4 kararına atıf edilmekle    Ermeni silahlı kuvvetlerinin işgal altındaki Azerbaycan topraklarından derhal, tamamıyla ve koşulsuz çıkarılması isteniyordu. Bununla birlikte, kararlarda Azerbaycan’ın egemenliği, toprak bütünlüğüne saygı ifade edilir, hem de kendi topraklarından kovulmuş Azerilerin yurtlarına dönme hakkı bir daha doğrulandı.

  Genellikle, sorunun barışçıl yöntemlerle çözümlenmesi yönünde tüm uluslararası kuruluşların kabul ettiği belgeler Azerbaycan’ın konumunun bir daha güçlendirilmesi ve meselenin uluslararası hukuk ilkeleri temelinde çözümünün onaylanması demektir. Bu açıdan BM Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği 4 karar, AGİT, Avrupa Konseyi ve İslam Konferansı Örgütü kararları da önemlidir ve ülkemizin adil tutumunun uluslararası düzeyde korunması için hukuki esastır. Son zamanlarda ise, Avrupa Parlamentosu ve NATO zirve toplantılarında alınan kararlarda kesin şekilde Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü desteklenir ve işgale son verilmesi belirtiliyor.

Sonuç:

  Ulusal Önder Haydar Aliyev’in siyasetini layıkıyla ve çok başarıyla sürdürerek Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümlenmesi için özel çaba sarf eden Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bu konuda sadece cumhuriyetimizin milli ve devlet çıkarlarını daima üstün tuttuğunu sergilemiştir. Ulusal Önder tarafından belirlenmiş prensiplere sadık kalan devlet başkanı İlham Aliyev ülkemizin dış politikasının temel önceliği olan Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun sadece uluslararası hukukun norm ve ilkeleri çerçevesinde Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün sağlanması şartı ile çözümlenmesi gerekliliğini belirtmiş ve uluslararası kuruluşların bu alanda çabalarını güçlendirmesinin zorunluluğunu beyan etmiştir.

  Yapılan görüşmeler sürecinde Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev’in defalarca ve kesin olarak “Azerbaycan toprak bütünlüğü görüşmelerin konusu değildir olmamıştır ve olmayacaktır” görüşünü ileri sürmesi ülkemizin milli menfaatlerinin korunması şartıyla sorunun adil şekilde çözüme kavuşturulacağı  ile ilgili umutları daha artırmıştır. Aynı zamanda, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev beyan etmiştir ki, Dağlık Karabağ’a hiçbir zaman bağımsızlık verilmeyecek, dünya birliği hiçbir zaman Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanımayacaktır.

  Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev Azerbaycan halkı ve devletinin bu işgal, etnik temizleme siyasetini önlemek ve topraklarımızı kurtarmak için hakkımız olduğunu ve bunun uluslararası hukuk normları ile teyit edildiğini vurgulamıştır. Ona göre ancak Azerbaycan halkının iradesine, gücüne güvenmeyi bildiren devlet başkanı bu amaçla ekonomimizi ve ordumuzu güçlendirmenin önemini bildirmekle birlikte kaydetmiştir ki, “Biz görüşmeler yapıyoruz, ancak bununla beraber, her an topraklarımızı işgalcilerden askeri yolla kurtarmaya hazır olmalıyız”.

  Tüm yukarıda anlatılanlara dayanarak diyebilirizki, günümüzde Azerbaycan’ın dış politika stratejisinin başarılı şekilde uygulanması cumhuriyetimizin nüfusunu epey artırmış, ülkemizin Güney Kafkasya bölgesinde lider devlet haline dönüşmesini sağlamıştır. Temeli Ulusal Önder Haydar Aliyev tarafından atılmış dış politika stratejisinin hızla geliştirilmesi perspektivinde özgür devletimizin dünya birliyinde konumunun yükseleceğine olan umutlar daha da artacaktır.

 

Kaynakça

  1. Elçin Ahmedov, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Başkanlığına bağlı Devlet İdarecilik   

      Akademisi, uluslararası ilişkiler bölümü, öğretim üyesi, elchin_ahmedov@yahoo.com

  2. A.Hasanov, a.g.e. s. 494-495.

  3.”Halk qazetesi”, 12 kasım 2006.

  4. Comission of the European Communities, “European Neigbourhood Policy”,

      Country Report   Azerbaijan.   Brussels, 2005, p.2-3; European Neighbourd   Policy  EU  /   Azerbaijan Action  Plan   14  november 2006. – http://ec.europa.eu/environment/enlarg/
pdf/enp_ action_plan_ azerbaijan.pdf; ; Eastern partnership: Communication from the European Commission to the European Parliament and the Council, № COM (2008) 823 from 3 December 2008.

  5. “Azerbaycan” qazetesi, 14 ocak 2011.

  6.”Halk qazetesi”, 28 mayıs 2011.

  7.”Azerbaycan” qazetesi, 8-9 nisan 2011.

  8. E.Ahmedov, a.g.e. s.788-791.

  1. Azerbaycan ve Avrupa Konseyi. Bakü, 2009, 240 s.

  2. Haydar  Aliyev Azerbaycan’ı dünyaya tanıtıyor /tertibçi – Şükürov İ/. Bakü,1994, 175s.

  3. Hasanov, Ali, Modern Uluslararası İlişkiler ve Azerbaycan’ın

      Dış Politikası. Bakü, 2005, 752 s.

  4. Hasanov, Ali,  Azerbaycan’ın ulusal kalkınma ve güvenlik politikası. Bakü, 2011, 440 s.

  5. Ahmedov, Elçin, Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısı: tahlili xronika

      (1987-2011). Ansiklopedik yayın. Bakü, 2012,  912 s.

  6. OSCE, Lisbon Document 1996. Lisbon, 1996, p.6.

  7. Comission of the European Communities, “European Neigbourhood Policy”,

      Country Report Azerbaijan.   Brussels, 2005, p.2-3

  8. European Neighbourd   Policy  EU  / Azerbaijan Action  Plan   14

     november 2006. -http://ec.europa.eu/environment/enlarg/pdf/enp_

     action_plan_ azerbaijan. pdf

  9. Eastern partnership: Communication from the European Commission to the

      European Parliament and the Council, № COM (2008) 823 from 3 December 2008.

  10. “Halk qazetesi”, 10 mayıs 1994.

  11. “Azerbaycan” qazetesi, 28 ocak 2001.

  12. “Halk qazetesi”, 12 kasım 2006.

  13. “Azerbaycan” qazetesi, 14 ocak 2011.

  14. “Azerbaycan” qazetesi, 8-9 nisan 2011.

  15. “Halk qazetesi”, 28 mayıs 2011.

Sevginin dili

0

  Henüz öğrenciyim o yıllarda, sağlık ocağında mesleğe atılmış abi ablalarımızın yanında stajda. Seksen beş yaşlarında tonton bir nine yanında torunuyla gelmiş, tansiyonu ölçülecek. “Hoş geldin teyze” dedim, “Geçmiş olsun”. Ses yok. Herhalde duymadı diyerek sesimi biraz daha yükselttim. Yine ses yok. Torunu “Anneannem sağır dilsizdir” dedi. “Biz anlaşırız her türlü” deyip nineye gülümsedim, kat kat giyinmiş olduğu kıyafetlerini sıyırdım, elini tuttum falan derken  biz ninemle gözlerimizle konuşuyoruz.

  Her hareketime pırıl pırıl bakıyor. Öyle böyle derken işlemi tamamladım ki kaptı anneanne elimi ve öptü. Öyle hazırlıksız yakalandım ki. “Dur ninem ne yapıyorsun” diyorum artık kullanabileceğim tüm mimiklerimle. Torunu girdi araya “Teşekkür ediyor, güler yüzlü candan çalışmanız hoşuna gitti herhalde anneannemin” dedi. Ben karışık duygular içinde; bir yandan eli öpülecek yaşta birinin elimi öpmesinin verdiği utanç, bir yandan minnettarlığın sağır dilsiz biri tarafından eşsiz sunumunun verdiği mutluluk… Gözlerim doldu. Sarıldım anneanneye, ben de öptüm onun elini, sırtımı sıvazladı ve sonra unutulmayacak bakışları eşliğinde torunuyla odadan çıktı…

  Onca geçen seneden sonra  kaç hatıra kalır ki geriye her anıldıklarında aynı duyguları hissettiren insana, gözlerini dolduran. Gerek var mı ki kelimelere sözlere, sevginin dili  yokken…

 

error: Content is protected !!