Pazartesi, Aralık 22, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 187

Batumda Cumhuriyet Bayramı sevinci

0

Haber: İlker ÇAKAN

  T.C.Batum Başkonsolosluğu’nun Türkiye Cumhuriyeti’nin 90. Kuruluş yıldönümü vesilesiyle düzenlediği 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu Batum Sheraton Oteli’nde yapıldı. Resepsiyona: Acara Özerk Cumhuriyeti (AÖC) Hükümet Başkanı Archil Khabadze, eski AÖC Hükümet Başkanı Levan Varshalomidze, AÖC Eğitim, Kültür ve Spor Bakanı Giorgi Tavamaishvili, AÖC Sağlık Bakanı Nugzar Surmanidze, AÖC Ekonomi Bakanı Davit Baladze, Gürcistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Murman Dumbadze, Acara Milletvekillleri, AÖC Yüksek Şurası Milletvekilleri, Batum Belediye Başkanı Cemal Ananidze, Batum Belediye Meclis Başkanı Irakli Çavleişvili Acara Başmüftüsü ve Tüm Gürcistan Müslümanları İdaresi Başkanı Cemal Paksadze, İlçe Müftüleri, daha önce görev yapmış Başmüftüler, Batum Katolik Kilisesi Başrahibi, çeşitli düzeylerde emniyet, gümrük, savcılık, cezaevi, askeriye ve sahil güvenlik yetkilileri, öğretim üyeleri, sanatçılar, Gürcü işadamları, Türk işadamları, vatandaşlarımız, Batum’da okuyan Türk öğrenciler iştiraketmiştir.

  Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda ayrıca, fotoğraf sanatçısı Mustafa Dedeoğlu’nun 40 fotoğrafından oluşan “Timeless City İstanbul & Faces” başlıklı fotoğraf sergisinin açılışı yapıldı. Resepsiyonda, Başkonsolos Engin Arıkan’ın konuşmasının ardından Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Archil Khabadze`de bir konuşma yaptı.. T.C. Batum Başkonsolosu  Engin Arıkan ın Türkiye Cumhuriyeti’nin 90. kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşma  şöyledir:

   “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 90. Yıldönümünü kutlamak üzere Batum’da biraraya gelmiş bulunuyoruz. Hepiniz hoş geldiniz.

Türkiye Cumhuriyeti, bundan 90 yıl önce, Anadolu’yu işgal kuvvetlerinden temizleyen Kurtuluş Savaşımızı zaferle sonuçlandıran Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruldu.

Atatürk, 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet’i ilan ettiğinde Anadolu’da devlet ve halk çok ağır şartlarla mücadele ediyordu. Savaşlardan yorulmuş, ekonomik olarak tükenmiş, eğitim düzeyi düşük kalmış Anadolu’da kısa sürede önemli atılımlar yapıldı.

Bu arada, Ortadoğu, Afrika ve Uzakdoğu’da sömürgecilik hala devam ediyordu. Bu bölgelerin halkları bağımsızlıklarına ve kendi kendilerini yönetme ayrıcalığına onyıllar sonra kavuşabildiler.

  Genç Türkiye Cumhuriyeti, birkaç yıl öncesine kadar Batı Anadolu’yu işgal eden ordularıyla savaştığı Yunanistan dahil tüm komşularıyla iyi ilişkiler geliştirdi.

Bu iyi ilişkilerin geliştirilmesinde, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözü her zaman rehber oldu. Bugün de bu ilke bizim komşularımızla ve tüm ülkelerle ilişkilerimizde temel rehberimiz olmaya devam etmektedir.

Türkiye’nin izleyeceği yol, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda Atatürk tarafından “muassır (çağdaş) medeniyetlerin” yolu olarak belirlenmişti. Türkiye hep muasır medeniyet hedefinin peşinde gitti.

  Uluslararası ilişkilerinde barışı esas alan ve kendi içinde muasır medeniyet hedefine ulaşmak için çalışan Türkiye Cumhuriyeti; dünyanın en hareketli bölgeleri olan Balkanların, Kafkasların ve Ortadoğu’nun kesişme noktasında hep istikrar ve güven unsuru oldu ve olmaya devam ediyor. Bölgesindeki bu rolünü her geçen gün daha da pekiştiriyor.

Bölgemizdeki ilişkilerimiz içinde Gürcistan’la ilişkilerimiz her zaman özel oldu. Bunda, Türkiye’de yaşayan ve sayıları milyonları bulan Gürcü kökenli vatandaşlarımızın da büyük payı bulunmaktadır.

  Gürcistan’ın zaman zaman içinden geçtiği sıkıntılı dönemlerde, Türkiye hep iyi bir komşu ve dost olmaya önem verdi. Türkiye her zaman komşusu Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü destekledi ve bu desteğini en açık şekilde dünyaya duyurdu.

Gürcistan’la ilişkilerimiz seneler içinde sürekli ilerledi. Batum Havalimanı’nı ortak kullanan, birbirlerinin ülkesine vize bir yana, pasaporta dahi ihtiyaç duymadan seyahat edebilen, birbirine bu derece güvenen iki ülke olduk. Sarp/Sarpi Sınır Kapılarından geçen araç ve yolcu sayısı her geçen gün arttı ve artmaya devam ediyor. Geçişlerin artmasıyla, sınırın her iki tarafında ekonomi canlanıyor, halklarımız birbirini daha iyi tanıyor.

  Türkiye-Gürcistan ilişkilerinde bu günlere gelinmesinde, kapı komşumuz Acara hep öncü rol üstlendi.  Batum’un kaydettiği ilerleme, iki ülke ticari ilişkilerinin gelişmesinde ve bölgenin turizm potansiyelinin büyümesinde son yıllarda hep hızlandırıcı etki yaptı.

  Dileğimiz ve hedefimiz, ikili ticari ilişkilerin, yatırımların ve turizmin daha da gelişmesidir. Türkiye ve Gürcistan, birbirinden vazgeçemeyecek iki komşu ve dost ülkedir. Türkiye ve Gürcistan dostluğu geleceğe güvenle bakmaktadır. Türkiye’de kaydedilecek her gelişme Gürcistan’ın, Gürcistan’da kaydedilecek her gelişme de Türkiye’nin menfaatinedir.

1922 yılında kurulmuş olan ve Gürcistan’daki en eski yabancı temsilcilik olan Başkonsolosluğumuz, Türkiye ile görev bölgemiz olan Acara’nın ve genel olarak Gürcistan’ın ilişkilerini geliştirmek için üzerine düşen görevi yapmaya devam edecektir.

Bu anlayıştan hareketle, Batum’a gelerek, dürüst ve çalışkan Türk girişimcisini Gürcistan’da yüzünün akıyla temsil eden tüm vatandaşlarımızın başımızın üzerinde yeri olduğunu özellikle vurgulamak isterim.

  Sözlerimi burada noktalarken, Cumhuriyetimizi kuran, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan ve ne yazık ki savaşlarla, çatışmalarla dolu bir coğrafyanın ortasında barış içinde bugünlere erişmemizin önünü açan Ulu Önder Atatürk’ü saygı ve minnettarlıkla anıyorum.

Bu mutlu günümüzü paylaştığınız için hepinize tekrar teşekkür ediyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.”

 
                          Batumda Cumhuriyet Bayramı sevinci haberi fotoğrafları     
 
                      
  
     
 
                    
 
                       
 
             
 
        

Araştırma, istatistik ve yönetim

0

  Araştırma, istatistik ve yönetim kavramları, insanın tarihi kadar eski olmakla birlikte, bunların bir arada kullanılması çok eski sayılmaz. Yönetim, karar alma ve benzeri tüm faaliyetlerini yerine getirirken, dikkate alması gereken iki önemli kavram olan araştırma ve istatistik bu yazının konusudur. Buna göre araştırma ile ilgili temel bazı bilgiler ile istatistiksel gelişim ve bakış açısı hakkında açıklama yapılacaktır.  

  Araştırma, çoğunlukla yalnızca gözlem yapma, bilgi ve veri toplama anlamında ifade edilir. Bu tanım, yanlış olmamakla birlikte eksik bir bakış açısıdır. Bir araştırmada, olayların incelenmesi, bilgilerin toplanması tabii ki söz konusudur. Ancak araştırmacı gözlemlerini ve topladığı bilgileri yeniden gözden geçirerek, analiz etmeli ve tartışarak yorumlamalı, değerlendirmeli ve anlamlı bilgiler haline getirmelidir. Bu yönüyle araştırma, çok daha karmaşık ve detaylı bir uğraştır. Araştırmada, insanlığın yararına yönelik olarak, kişinin ve toplumun karşılaştığı problemleri çözme, insanlığın hizmetine ve kullanımına yeni araçlar kazandırma gibi amaçlar bulunur. Buna göre araştırma, insanın bilgide ve teknolojide ilerleme, gelişmeyi sağlama, çevresini tanıma ve yararlanabilme, problemleri çözmek amacıyla başvurabileceği önemli bir yaklaşımdır.

  Araştırmalar, bilime katkıda bulunarak, problemlere çözüm getirip, toplum ve ülke yararına alınacak kararlara yol göstererek, insanlığın bilgi ve kültür birikimini zenginleştirecek şekilde yapılmalıdır. Araştırma bu derecede önemli bir çalışma olduğunda, onun sonuçlarının da o derecede güvenilir olması gerekmektedir. Bunu sağlayacak olan ise yapılacak çalışmalarda, amaçları gerçekleştirecek en uygun yöntem ve tekniklerin kullanılmasıdır. Böylece, araştırma bir bilgi kazanma aracı olarak, bilginin üretilmesine yardımcı olurken, aynı zamanda bilimin gelişmesine ve oluşmasına da katkıda bulmaktadır.

  Araştırmada aranan bazı özellikler söz konusudur. Bu özellikler ise şöyle sıralanabilirler: Araştırma, olgusal ve kuramsaldır, gözlemseldir, sistematiktir, mantıksaldır, yöntem olarak işlevseldir, hipoteze dayalıdır, seçicidir, genelleyicidir, sosyal bir etkinliktir, dinamiktir ve doğruluk yapısına sahip olmalıdır. Bu özelliklerinin yanında araştırmada gerçekleşmesi istenen amaçlar genel olarak; açıklama, kestirim ve kontrol gibi üç grupta toplanabilir. Araştırmanın çeşit ve yöntemlerinde ise tam bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bununla birlikte, araştırma yöntemleri; amaca, kullanılan veri toplama ve analiz yöntemlerine, değişkenleri kontrol edebilme derecesine, verilerin kaynaklarına, çevresine, düzeyine ve zamana göre adlandırılabilir veya gruplandırılabilmektedir.

  Araştırmaya başlamadan önce izlenebilecek yola ait bir plan yapılmalıdır. Kabaca bu planlamaya araştırma önerisi adı verilir. Burada bir model geliştirilmelidir. Bu model, araştırma sürecinde kılavuzluk görevi yapacaktır. Ancak bu planlama her araştırma için bazı farklılıklar gösterebilir. Araştırmacının hazırlamış olduğu projenin uygulanabilir olup olmadığını, araştırmanın öneri taslağında ilerleyip ilerlemeyeceği sorusunun cevabı ile bu modelde anlaşılabilir olacaktır. Planlama yapmak, araştırmanın yürütülmesinden daha fazla bir dikkat istemekle beraber bu planın anlaşılır ve uygulanabilir olmalıdır. Bir araştırma önerisi, düzen olarak belli bir modele ve biçime sahip, başkaları tarafından anlaşılacak şekilde açık ve eksiksiz yazılmalıdır.

  Bir araştırmada çeşitli hatalar yer almış olabilir. Burada hata olarak ifade edilen noktalar, araştırmanın sonuçlarını ve bulguları etkileyen sebeplerdir. Bu hatalar, araştırma sonuçlarının genellenmesi ile ilgili olarak, araştırmacının yanlış genellemeler yapmasına yol açabilirler. Bu hatalardan kimi araştırma modeli ile ilgili olabileceği gibi kimi de başka sebeplerden kaynaklanabilir. Örneğin, yığının özellikleri, örnekleme teknikleri, istatistik yöntemleri, ölçme teknikleri vb. gibi.

  Araştırmanın bilimsel olarak nitelenmesinde katkılar sağlayan istatistik ise günümüzde, belirsizlik ortamında, araştırma, tahmin ve karar verme mekanizmaları geliştiren bir bilim dalı olup, aynı zamanda diğer bilim dallarının da teknolojisi olarak kabul edilmektedir. Son çeyrek yüzyıla damgasını vuran ve bu çağın bilgi çağı olarak adlandırılmasına neden olan gelişmeler, istatistiği evrensel bir anlaşma dili haline getirmiştir. Bilgi çağı kavramının oluşmasında istatistiğin katkısı büyüktür. Çünkü her türlü yönetim, ulusal ve uluslararası sosyal-ekonomik ve diğer gelişme hedeflerinin belirlenmesi ve bu hedeflerin başarısı, güncel ve güvenilir istatistiksel çalışmalara dayandırılmasına bağlıdır. Bugün, doğru bilgi, doğru yorum ve doğru karar alma sürecinde; araştırmacılar, politikacılar, yöneticiler ve tüm bireyler çalışmalarında ve güncel hayatlarında istatistiksel bilgileri, bilerek ya da bilmeyerek etkin olarak kullanmaktadırlar.

  Şimdi öncelikle, eski zamanlardan başlayarak istatistiğin gelişimine bakmakta fayda vardır. Bu gelişimin, istatistik uygulaması (veya resmi istatistik) ve istatistik bilimi olmak üzere ayrı ayrı ele alınmasında fayda vardır.

  Veri derlemeye dayanan istatistik uygulamasının tarihçesine bakılacak olursa, istatistik, MÖ 3000’li yıllara kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Nüfus, arazi ve ekonomik gibi bazı olaylar bakımından bilgi sahibi olmadan devletin yönetimi zor olacağından, istatistik uygulamasının devlet kadar eski olduğunu söylenebilir. Milattan önceki yüzyıllarda, Mısır’da, Roma’da ve Çin’de nüfus ve arazi sayımları yapıldığı çeşitli kaynaklardan bilinmektedir. Bu tür çalışmalar yüzyıllar içerisinde periyodik olarak yapıla gelmiştir. Daha yakın zamana gelinecek olursa, 17. Yüzyılda Fransa’da Colbert zamanında maliye ve dış ticaret istatistikleri derlenmeye başlanmıştır. 1790 tarihinden başlayarak ABD’de genel nüfus sayımları yapılmaktadır.

  Bir bilim dalı olarak istatistiğin tarihçesine ilişkin gelişme de ide iki farklı bakış açısı söz konusudur. Bunlardan ilki, H.Conring (1606-1681) ve G.Achenwall (1719-1772)’nin başlattığı betimsel (tasviri) istatistiktir. İkincisi ise analize dayanan istatistik olarak nitelendirilmekte olup, bunların ilk başlatıcılarına sigorta matematikçileri ve nüfusçular denmektedir. Bu akım, 17. Yüzyıldan itibaren birinci akımdan bağımsız olarak İngiltere’de doğmuştur. Bunların ilk başlatıcısı J.Graunt (1620-1674)’dır. Olasılık hesaplarının ve istatistik kuramının gelişmesinde katkıda bulunan önemli pek çok matematikçi vardır. Bunlardan bazıları: J.Bernoulli (1945-1705), K.F.Gauss (1777-1855) ve S.D. Poisson (1781-1840)’dır.

  Geçen iki yüzyıldan, günümüze kadar istatistik kuramsal yönden önemli gelişmeler sağlayarak uygulama alanı hızla gelişen bir bilim dalı haline gelmiştir. Bu çerçevede yaptıkları çalışmalar ile K.Pearson ve R.A.Fisher önemli isimler olarak kabul edilmektedir. Son 50-60 yıllık zaman dilimi içerisinde yönetim, iktisat, finans, sağlık bilimleri, sosyoloji, psikoloji, mühendislik, ziraat, fizik, biyoloji, meteoroloji ve deprem gibi daha bir çok konuda uygulaması olmak üzere kuramsal açıdan da yeni gelişmeler sağlanmıştır. Bu noktada istatistik, aynı zamanda bilimsel araştırmanın temeli haline geldiğini söylemek ise yanlış bir ifade değildir.

  Ülkemizde istatistik uygulaması ise oldukça eskidir. Selçukluların ve ilhanlıların nüfus bilgilerine önem verdikleri kayıtlarla bilinmektedir. Osmanlı imparatorluğunda bazı yıllarda çeşitli konularda sayımlar yapıldığı ve 1389’da kurulan Defterhane’de, bu kayıtların tutulduğu belgelerden bilinmektedir. Osmanlı yönetiminin modern istatistik bilgi ve yöntemlerden yararlanma isteği 19. yüzyılda reform süreci ile başlamış olup, 1830 tarihli nüfus sayımı bunun ilk örneğidir. Bununla birlikte aynı yüzyılın başından itibaren merkezi sisteme dayalı olarak bazı yerlerde istatistik büroları açılmıştır. 1891’de ise Bab-ı Ali’de Merkezi İstatistik Encümeni kurulmuş ve istatistik hizmetleri kanuni bir esasa bağlanmıştır. Adı geçen bu sistem, Cumhuriyet dönemine kadar devam etmiştir.

  Bilimsel temellere dayanan ve modern anlamda istatistik hizmetlerinin yürütülmesi 1926’da Başbakanlığa bağlı Merkezi İstatistik Dairesi adıyla kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde 1933 yılında İstatistik Umum Müdürlüğü kurulmuş ve resmi verilerin toplanması görevini üstlenmiştir. Daha sonra İstatistik Genel Müdürlüğü adını alan bu kuruluş 13 haziran 1962 tarih ve 53 sayılı kanun ile Başbakanlığa bağlı Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) olarak yeniden teşkilatlanmıştır. DİE, ülkenin sosyal, ekonomik ve sağlık gibi verilerini toplama ve yayınlama görevini üstlenmiştir. Daha sonraki gelişmeler çerçevesinde, 1984 yılında 219 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden yapılandırılmış olan DİE, son olarak 2005 yılında, 5429 Sayılı Türkiye İstatistik Kanunu ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) adını alarak kurulmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu; İstatistik Konseyi ve Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığından oluşmuştur.

  Bugün kamu sektöründe TÜİK’in yanında resmi istatistik çalışmalarının yapıldığı başka kurumlar da söz konusudur. Başta bütün bakanlıkların olmak üzere en büyüğünden en küçüğüne kadar istatistik dairesi, şubesi veya birimi olmayan kamu kuruluşu neredeyse yok gibidir. Ancak, Türkiye’de üretilen istatistiklerin büyük bir çoğunluğu TÜİK tarafından yapılmasının yanında, kamuda veri üreten diğer istatistik birimleri arasında koordinasyonun istenilen düzeye olmayışı, özellikle yönetim ve planlamada problemler oluşturmaktadır. Ancak son kanunla beraber koordinasyona yönelik ilerlemeler sağlanmış olup, bu yönde uygulamaların gerçekleştirilmesi için çalışmalar devam etmektedir.

  İstatistik eğitim ve öğretimine bakılacak olursa, dünyada üniversite düzeyinde istatistik eğitimi 20.yüzyılın başlarına kadar uzandığı bilinmektedir. İlk zamanlar istatistik, bazı branşlarda servis dersi olarak, daha sonra ise bağımsız bir bölüm olarak eğitim ve öğretimde yerini almıştır. Gelişmiş ülkelerde var olan bu köklü yapılaşmasının yanında, ülkemizde istatistik bir ders olarak, 1933 yılında üniversitelerimizin iktisat fakültelerinde verilmeye başlatılmıştır. İstatistik öğretimi daha sonra sağlık, fen ve sosyal bilimlerde hızlı bir şekilde yayılmıştır. Ayrı bir bölüm olarak kurulması ise çok eski sayılmaz. Öncelikle 1960’lı yılların başında lisans üstü düzeyinde eğitim ve öğretime başlanılmıştır. Aynı yıllarda AİTİA gibi diğer bazı eğitim kurumlarının yanı sıra bu konuda öncü rolünde olan DİE’de istatistik sertifika programı başlatılmıştır. Lisans düzeyinde ilk bölüm ise 1967 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde kurulmuştur. Bunu sırasıyla ODTÜ, Gazi Üniversitesi ve diğerleri izlemiştir. Bugün Türkiye’de 25 civarında aktif olarak eğitim-öğretim yapan istatistik (ya da istatistik ve bilgisayar bilimleri) bölümü bulunmaktadır. İstatistik lisans eğitiminin yaklaşık %50’i istatistik konulu dersler, %20’i matematik konulu dersler, %20’si bilgisayar konulu dersler ve %10’i ise ekonomi, işletme, maliye, sosyal-psikoloji, biyoistatistik gibi zorunlu ve seçmeli dersler oluşturmaktadır. Bu durum bölümden bölüme farklılık gösterebilmekte ve gelişen ihtiyaçlara göre değişebilmektedir.

  Gelişmiş ülkelerde hassas bilgiye verilen önem, hassas bilgiye olan ihtiyaçtandır. Hassas bilgiye ihtiyacınız yok ise veya yöneticiler ya da karar alıcılar yapacaklarını doğru bilgiye göre değil de başka ölçütlere dayandırıyorlarsa böyle ülkelerde ve toplumlarda sıkıntılar yaşanabilmektedir. Çeşitli zamanlarda ülkemizde bu ikilemin var olduğunu söylemek her halde zor olmasa gerek. İstatistikleri gizlenen veya yanıltıcı bir şekilde kamu oyuna sunulan ülkelerin ekonomileri ve diğer kurumlarıyla beraber yönetimlerin ne tür çıkmaza girdikleri geçmişte örnekleriyle görülmüştür.

  Bugün ülkemizde kamu sektöründe resmi istatistikleri üreten TÜİK’in geçmişten bugüne oldukça mesafe aldığı söylenebilir. Eğer bilimsel yeterlilik ve bilgi düzeyi göz önünde tutulursa, bu durum gelişerek devam edebilecektir. Fakat iş TÜİK’in sağlıklı veri üretmesiyle bitmemektedir. Önemli olan o göstergelerin yönetimler ya da karar vericiler tarafından önemsenerek dikkate alınmasıdır. Aslında özel sektörde istatistiksel çalışmaların istisnalar dışında önemsendiğini, üretimde ileri kaliteye ulaşmak için yapılan çalışmalarda istatistiksel anlayışın kabul gördüğü söylenebilir. Ancak, bazı kamuoyu araştırmalarının sonuçlarına zaman zaman kuşkuyla yaklaşıldığı ise bilinmektedir.

  Bunun dışında, bugün özellikle akademik araştırmalarda istatistiksel değerlendirmenin önemsendiği söylenebilir. Bu çerçevede istatistik çoğu konularda ortak bir anlatım dili olarak varlığını hissettirmektedir. Yukarıda da ifade edildiği gibi, bir bilim dalı olarak istatistik aynı zamanda diğer bilim dallarının teknolojisi olduğu ve araştırmayla beraber gelecekte de önemini yitirmeyeceği ve gelişmişlik düzeyi arttıkça bunun daha da belirginleşeceği söylenebilir. Avrupa Birliği Sürecinde müzakere konu başlıklarından birinin de İstatistik olması bu konudaki önemli göstergelerden biridir. Buna paralel olarak, ülkemizde sorumluların, araştırma ve istatistiği, gelişmiş ülkeler çerçevesinde önemserse, geleceğin daha güzel olabileceği aşikardır. İfade edilen güzelliklere sahip olabilmek için, araştırma ve istatistiksel yaklaşımın artarak kullanılmasıyla, Türkiye’nin, ekonomi, sağlık, güvenlik, eğitim ve benzeri tüm sektörlerine çok daha önemli katkılarının olacağı ise açık bir gerçektir.

 

Kaynaklar

  DİE, IV.Yüksek İstatistik Şurası Kitabı, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası, Ankara, 1984.

  DİE, 70 Yılda Devlet İstatistik Enstitüsü, Başbakanlık Devlet İstatistik Matbaası, Ankara, 1997.

  DİE, Türkiye İstatistik Yıllığı, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara, 2001.

  Güran, T., Osmanlı Devletinin İlk İstatistik Yıllığı 1897, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara, 1997.

  Kaptan S., Bilimsel Araştırma ve İstatistik Teknikleri, Bilim Yayınevi, 11.Baskı, Ankara, 1998.

  Kasap, R., “Kamu ve özel sektörde İstatistiğin kullanımı ve önemi”, Sağlık Eğitim Dergisi, 2(3), 32-35, 2000.

 Liesse, A., İstatistik (Çeviren:Suphi Nuri), Vakit Matbaa, İstanbul, 1934.

*Moles, A., Belirsizin Bilimleri: İnsan Bilimleri İçin Yeni Bir Epistemoloji (Çeviren: Nuri Bilgin), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1993.

 Sprent, P., Statistics in Action, Penguin Books, England, 1979.

  Stigler, S.M., The History of Statistics:The measurment of Uncertainty before 1900, Harvard University Press, Massachusetts, 1986.

  Thirkettle, G.L., Bussiness Statistics, Macdonald&Evans, London, 1968

  http://www.biyoistatistik.com

  http://www.imd.org.tr

  http://www.dpt.gov.tr

  http://www.tuik.gov.tr

Siroz

0

  Karaciğer vücudumuzda bir çok göreve sahip olan, en büyük ve en önemli organımızdır. Vücudumuza giren birçok yiyecek, içecek ve ilaçların vücut tarafından kullanılır hale getirilmesi ve zararlı kısımların uzaklaştırılması karaciğerde olur. Ayrıca karaciğer kan şekerinin düzenlenmesinde  ve toksinleri atılmasında da etkin rol oynar.Siroz tüm bu görevleri yapan karaciğer hücrelerinin hasar görmesiyle oluşan karaciğerin fonksiyonlarını kaybetmesiyle sonuçlanan durumdur. Sirozun başlıca sebepleri ise şunlardır;

  Aşırı alkol kullanımı

  Hepatit B,C ve D

  Bazı ilaçların uzun süre ve kontrolsüz alımı

  Safra kesesi rahatsızlıkları

  Kronik kalp yetmezliği

  Siroz belirtileri ise başlarda başka rahatsızlıklarla aynı olabilirken, ileri safhalarda daha şiddetli belirtiler göstermektedir. Sirozun genel belirtilerini ise şöyle sıralayabiliriz;

  Çabuk ve aşırı yorulma

  İştah kaybı

  Kaşıntı

  Mide bulantısı 

  Bacaklarda ve karında şişkinlik

  Gaz ve kabızlık

  Kilo kaybı

  Motivasyon zorlukları

  Yemek borusunda kanamalar

  Her hastalıkta olduğu gibi sirozda da erken teşhis hastalığın tedavisinde ve şiddetini azaltmada önemli rol oynar. Yapılan kan tahlilleri, karaciğer biyopsisi ve ultrason ile sirozun hangi safhada olduğu teşhis edilir.

  Sirozda tedavi genelde hastalığın sebebine göre yapılır. Eğer sebep alkol kullanımı ise alkol alımı kesilir. Hepatit virüslerinin sebep olduğu sirozda ise virüslerin çoğalmalarını kontrol altına alıp engelleyecek tedavi uygulanmaktadır. Bunların yanı sıra; uygun bir diyet, idrar söktürücü ilaçlarla ödemin atılması, doktorun tavsiyesi varsa vitamin alımı ile hastalığın seyri yavaşlatılabilir. Diğer bir tedavi ise karaciğer naklidir. Sirozda kesinlikle doktor tavsiyesi olmadan herhangi bir tedavi uygulanmamalıdır, çünkü bu tarz tedaviler şifa vermek yerine karaciğeri daha fazla yorabilmektedir.

   Kendimizi sirozdan korumak ise alacağımız bazı önlemlerle mümkündür. Bunlar;

  Alkol alımından kaçınmak

   Sağlıklı ve dengeli beslenmek

  Hepatit B aşısı yaptırmak. Hepatit D virüsü Hepatit B virüsü varlığında aktif olduğu için Hepatit B aşısı aynı zamanda Hepatit D’ye karşıda koruma sağlar.

  Her sene en az bir kez karaciğer kontrolü yaptırmak.

  Sağlıklı ve mutlu günler dilerim…              

Çözüm?…

0

  Son zamanlarda çözüm süreci hakkında pek çok bilgi kamuoyunun gündemini meşgul ediyor. Ortak payda, ülkemizdeki tüm insanların haklarının eşit şekilde korunduğu adil, onurlu ve huzurlu yaşamdır. Buna kimin itirazı olabilir. Bu süreçte sanki bir şeyler unutuluyor ya da unutturulmaya çalışılıyor hissi uyanmıyor değil. Görevdeki T.C. Hükümeti görev ve sorumluluğu gereği ülkemiz topraklarında yaşayan tüm vatandaşlarımızı ilgilendiren adımlar atmaya çalışıyor. Umulur ki gayretler olumlu sonuçlansın. Terör örgütü geçmişte 7000’e yakın güvenlik görevlisi olmak üzere 40.000’e yakın insanın ölmesinden ve yüz milyarlarca dolar zarar verilmesinden sorumlu değilmiş gibi insan haklarından, demokratikleşmeden bahsedince, süreç durursa önceki durumlarına döneceklerinden bahsedince, elde etmeye çalıştıkları ödünlere karşılık bu kadar ölüm ve verdikleri zararların haklı olduğunu neredeyse açıklamadıkları kaldı. 
  Kısaca yaratılan kaos ve terör sonucu başarıya ulaşıldığı kanısı ortaya çıkarılıyor. Türkiye Cumhuriyeti ne için mücadele verdi, bu kadar kan o zaman ne için döküldü, ne için bu kadar şehit verildi, ülkemize niye bunca zarar verildi. Terör örgütünü yaptıklarından dolayı haklı çıkarmak için mi? Değil tabii ki. Dünyada hangi ülke terör örgütünü ve liderini çözüm için bu denli muhatap aldı? Kaldı ki pek çok batılı ülke bu örgütü, terör örgütü olarak kabul etmişti. Ancak ne değişti de son zamanlarda Avrupa Parlamentosu terör örgütü üyelerini aktivist olarak kabul etti.
  Demokratikleşme sadece bir grubu değil tüm vatandaşlarımızı ilgilendirmelidir. İnsanca huzur içinde yaşamak insan olması nedeniyle herkesin hakkıdır. Teröristin ve terörün milliyeti, dini, masumiyeti olamaz, hangi din, dil, ırk vs. olursa olsun dürüst kişilerle terörün bir arada olamayacağının, terörle huzurun birlikte aynı potada olmasının mümkün olmadığının akıldan çıkarılmaması gerekir.    
   

Yanıklar

0

  Hemen hemen hepimiz hayatımızda en az bir kez yanık olayını yaşamışızdır. Yanıklar günümüzde ev kazalarının en başında gelmektedir. Özellikle evde küçük çocuğu olanların en çok korktuğu şeydir yanıklar. Bazı yanıklar kişiyi hem psikolojik hem de fiziksel  olarak olumsuz etkiler.

  Yanık; ısı, kimyasal ve elektrik gibi etkenlerin dokularda yaptığı tahribattır. Yanığın şiddeti ise yanığı oluşturan etkene ve etkenin süresine, tahrip olan alanın kritik alan olup olmadığına, büyüklüğüne ve derinliğine, kişinin yaşına ve sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Eğer yanığın oluştuğu bölge büyük ve yanıklar derinse kişi için hayati tehlike oluşturabilir

  Birinci derece yanıklarda, sadece derinin üst yüzeyi hasar görür. Yanan bölgede kızarma ve hafif ağrı hissedilir. Birinci derece yanıklara en iyi örnek güneş yanıklarıdır.

  İkinci derece yanıklar, birinci derece yanıklara göre daha derin yanıklardır. Etkilenen bölgede kızarıklığın yanında aynı zamanda su toplamış kabarcıklarda görülür.

Genelde sıcak suyun etken olduğu yanıklar ikinci derece yanıklara örnektir.

Bu tür yanıklarda deri mikrop kapmaya çok müsait hale gelir.

  Üçüncü derece yanıklarda derinin tüm tabakaları etkilenir. Hasar gören sinir uçları nedeniyle  genelde ağrı yoktur, deride renk değişimi, sertlik ve aşırı kuruluk vardır.

Bazı durumlarda yanık kemiğe kadar işlemektedir. Genelde kişide kalıcı izler bırakır.

   Yanıklarda ilk yardım önemli bir yer tutar ve yanığın etkenine göre değişiklik gösterir. Yanığı oluşturan etkenin ısı olduğu durumlarda izlenmesi gereken yol ise şöyledir;

   Yanığa sebep olan etkenden kişiyi uzaklaştırmak

   Varsa kişinin yanan bölgesindeki aksesuarları (yüzük,saat vs.) çıkarmak

   Yanan bölgeyi soğuk suya tutmak

   Soğuk ile ıslatılmış temiz bir bezi yanan bölgenin üzerine örtmek.

   Elektrik ile oluşan yanıklar genelde hayati tehlikede taşır. Elektrikle oluşan yanma durumlarında ise ilk yardım şöyledir;

   Kişiye dokunmadan önce elektrik akımı mutlaka kesilmelidir.

   Hasta kesinlikle kıpırdatılmamalı ve su ile temas ettirilmemeli

   Kişinin üzerine mümkünse temiz bir bez örtülmeli ve zaman kaybedilmeden sağlık ekiplerine haber verilmelidir.

   Kimyasalların sebep olduğu yanıklarda ilk yardım adımları ise şu şekildedir;

   Kimyasal madde hemen hastadan uzaklaştırılır

   Yanan bölge bol su ile yavaş ve yumuşak hareketlerle en az 20 dakika yıkanmalı ardından temiz bir bezle hafifçe örtülmelidir.

   Yanığın tedavisi yanığın derecesine göre değişebilmektedir. Birinci derece yanıklar genelde açık bırakılırken ikinci derece yanıklarda özel materyaller kullanılarak yaranın üzeri mikrop almaması için kapatılır. İkinci derece yanıklarda su toplayan kısımlar kesinlikle patlatılmamalıdır çünkü bu yaranın mikroplara daha açık hale gelmesine, iyileşme sürecinin uzamasına ve iz kalma ihtimalinin artmasına sebep olur. Üçüncü derece yanıklarda ise tedavi sonrasında belirgin izler kalabilir. Bu durumda kişiye iyileşme tamamlandıktan sonra  cerrahi operasyon veya lazer tedavisi uygulanabilir.

Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin 22. sayısı çıktı

0

Haber: İlker ÇAKAN

     Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da 05.07.2011 tarihinde yayın hayatına başlayan ve Batumi-Georgia Network Medya Grup tarafından çıkarılan ve yaklaşık 3 yıldır yayın hayatına devam eden, Türkiye temsilciliğini de Habergünebakış Sitesinin yaptığı (www.habergünebakis.com) Karadeniz Bölgesinin Türkçe-Gürcüce dilinde onbeş günlük olarak yayınlanan tek gazetesi olan ve Gürcistan-Batum, Artvin, Rize, Trabzon, Giresun’un Ordu, Samsun illerinde dağıtımı yapılan uluslararası “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi”nin 22. sayısı çıktı. Kuşe kağıda baskılı, haftalık tirajı 8.000 ve 8 sayfa renkli olarak yayınlanmaktadır.

 
             1-http://u1310.hizliresim.com/1g/r/tuhm0.jpg

             2-http://u1310.hizliresim.com/1g/r/tuhmj.jpg 

             3-http://u1310.hizliresim.com/1g/r/tuhmt.jpg    

             4-http://r1310.hizliresim.com/1g/r/tuhnc.jpg

             5-http://s1310.hizliresim.com/1g/r/tuhnz.jpg

             6-http://s1310.hizliresim.com/1g/r/tuhpg.jpg  

             7-http://r1310.hizliresim.com/1g/r/tuhpx.jpg 

             8-http://r1310.hizliresim.com/1g/r/tuhq8.jpg

 

               

             Haberci Gazetesi 1. sayfa   Haberci Gazetesi 2. sayfa  Haberci Gazetesi 3. sayfa


             

           Haberci Gazetesi 4. sayfa    Haberci Gazetesi 5.sayfa  Haberci Gazetesi 6. sayfa
                                
                                   

                                   Haberci Gazetesi 7. sayfa  Haberci Gazetesi 8.sayfa                  

Artvin Valisi Kemal Cirit: Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi iki ülke arasında dostluk köprüsü

0

Haber: İlker ÇAKAN

Artvin Valisi Kemal Cirit, Türkiye- Gürcistan Haberci Gazetemizle ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi; Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi, Türkiye-Gürcistan arasında dostluk köprüsü görevi görmektedir. Bu vesileyle iki ülke arasındaki kültürel, sosyal ve ekonomik işbirliğinin daha iyi gelişmesine katkı sunmaktadır.


                                                  

                                                                     Artvin Valisi Kemal Cirit

  

Atrvin Valisi Kemal Cirit: Sarp Sınır Kapısından 5 milyon yolcu giriş-çıkış yaptı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Artvin Valisi Kemal Cirit Sarp Sınır Kapısı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi; Artvin’in Hopa ilçesinde, Sarp Sınır Kapısı’ndan bu yıl Eylül ayı sonu itibariyle 5 milyon yolcu giriş çıkış yaptı.Gürcistan ile 109 kilometre sınır uzunluğuna sahip Artvin’in, komşu ülkeyle Sarp Kara Hudut Kapısı ve Hopa Limanı ile hem kara hem de deniz hudut kapısı bulunmaktadır.

  Söz konusu sınır kapılarının çok önemli işleve sahip olduğunu, yolcu giriş çıkışlarının her yıl artarak devam ediyor. Sarp Sınır Kapısı’ndan 2012 yılı 30 Eylül itibariyle 4.1 milyon yolcu giriş çıkışı  bu yılın aynı döneminde 5 milyona ulaştı. Yine aynı dönemde 324 bin olan tır ve kamyon geçişi 370 bine çıktı. Otomobil sayısındaki artış ise yüzde 20’ler seviyelerinde gerçekleşti. Sarp Sınır Kapısı kara hudut kapılarımız içinde en yoğun kullanılan kapılarımızdan birsidir.Bu kapıdan yılda 1.5 milyona yakın araç trafiği, 6 milyona yaklaşan yolcu trafiğinin olduğu bir kapıdır. Ülkemiz geneli düşünüldüğünde; Sarp Sınır Kapısı yolcu giriş ve çıkışları itibariyle ülkemizde kara hudut kapıları arasında birinci sırada, hava sınır kapıları dahil edildiğinde ise Atatürk ve Antalya havalimanlarından sonra üçüncü sıradadır.

Dolayısıyla burası Kafkaslara ve Orta Asya’ya açılan en önemli ticaret ve gümrük kapılarımızdan birisidir. 2023 yılında  koyduğu 500 milyar dolarlık bir hedef doğrultusunda düzenlememiz ve yeniden yaplandırmamız  gerektiği ortadadır. Bununla ilgili çalışmalar sürmektedir.

  Sarp Sınır Kapısı’nda her geçen gün yolcu ve araç yoğunluğunun arttığını, özellikle kapıdaki tır trafiğini azaltmak için alternatif olarak Muratlı Sınır Kapısı düşünülmektedir.Muratlı

Artvin Valiliği ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın çalışmaları neticesinde Bakanlar Kurulu kararıyla Borçka ilçemizin Muratlı köyüne yeni bir sınır kapısı açılıyor. Buradaki işlemleri hızlı şekilde tamamlayıp kapıyı kısa sürede hizmete açacağız. Özellikle Gürcistan’ın, tır trafiğinin başka bir yere yönlendirilmesi noktasında yoğun talepleri vardı. Muratlı Kara Hudut Kapımız daha ziyade ticari anlamda faaliyet gösterecektir. Bu nedenle tır trafiğine hizmet verecek hale getirilmesi için çalışmalara kısa sürede başlayacağız .”

Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikheil Saakashvili’nin Borçka gezisi

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikheil Saakashvili, Sarp Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaparak kara yoluyla Artvin’in Borçka ilçesine geldi. Sarp Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaparak kara yoluyla Artvin’in Borçka ilçesine geldi. Borçka girişinde; Artvin Vali Yardımcısı Mehmet Ali Öztürk, CHP Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu, Borçka Kaymakamı Şakir Öner Öztürk, Borçka Belediye Başkanı Oral Küçük ile vatandaşlar tarafından karşılandı.Daha sonra Borçka ilçesine bağlı Taraklı köyüne geçti.Burada kendisine yöresel yiyeceklerden oluşan köy kahvaltısı ikram edildi. Saakaşvili, köyde yaşayan Yusuf Arifağaoğlu’na Gürcistan vatandaşlık belgesini takdim ettikten sonra Gürcistan sınırındaki Camili (Macahel) köyüne geçti.
  Camili Yatılı Bölge İlköğretim Okulu bahçesinde, bölgede yer alan 6 köyün muhtarı ile çok sayıda vatandaş tarafından çiçeklerle karşılanan Saakaşvili, vatandaşlarla tokalaşıp sohbet ettikten sonra Türkiye ve Gürcistan arasındaki dostluk ve kardeşlik nedeniyle 9 vatandaşa Gürcistan vatandaşlık belgesini verdi.
  Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikheil Saakashvili  burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Kanaatimce Türkiye açısından bakacak olursak Gürcistan ve Gürcistan halkı, Türkiye’nin gerçekten en yakın dost ülkesidir ve halkıdır. Bunu daha da güçlendirmemiz gerekir. Camili halkı Gürcü asıllı olmalarına rağmen ülkerine sadık, Türkiye Cumuriyeti’ne sadık, iki ülke arasında köprü oluşturan, kendi dillerini konuşan vatandaşlardır. Çok sayıda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına Gürcistan ülkesi vatandaşlığı belgesi verdik. Bugün Camili’ye gelerek Gürcistan vatandaşlığına başvuruda bulunanlara belgelerini veriyoruz. Bu, iki ülke arasındaki barış ve dostluk köprüsünü daha da güçlendirmek için bir araç olarak vazife görecektir.

 
                                     
                         Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikheil Saakashvili’nin Borçka gezisi
 
  Gerek Gürcü asıllı gerekse Türk iş adamlarının birçoğunun Gürcistan’da önemli yatırımlarda bulundu. Bu iş adamları ticaret yapmaktadırlar. Kendileri para kazanmakla Gürcistan’ın kalkınmasına da çok ciddi katkı sunmaktadırlar. Bu, Gürcistan için çok önemli bir durumdur. Türkiye ve Gürcistan dışında Türkiye ve Gürcistan ilişkilerinin bu satıhta, bu güzergahta gelişmesini istemeyenler de vardır. Gerek Türkiye’deki Gürcüler’in gerekse diğer Türk vatandaşlarının yakın işbirliği ve dostluğundan hoşlanmayanlar da vardır ama biz şunu biliyoruz ki Türkiye’deki bütün vatandaşlar Gürcistan’ın gelişmesine önemli katkılar sağlamaktadırlar. Gürcistan’ın ve Türkiye’nin bu yönde attığı adımlar vardır. Pasaportsuz gümrük geçişleri sağlanmaktadır. Ortak havalimanımız vardır. Bunun gibi birçok önemli projeye iki ülke imza atmaktadır .
  Türkiye ve Gürcistan arasında ticaret ve yatırımların dışında özellikle kültürel işbirliği ve yakınlaşma açısından da önemli adımlar atıldı. Gürcistan’da Türkçe eğitim yönünde önemli sayıda öğrencinin Türkçe öğrenmesi noktasında sahalar açılmıştır. Buna mukabil geçen yıl Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Batum ziyaretinde mutabık kaldığımız gibi Türkiye’de bir okulda 10 öğrenci olduğunda Gürcü dilinin öğrenilmesi yönünde öğretmen tedariği sağlanacaktır.

  Bu da iki ülkenin birbirini anlaması ve işbirliği anlamında ciddi katkılar sağlayacaktır. Benim kanaatimce Türkiye açısından bakacak olursak Gürcistan ve Gürcistan halkı, Türkiye’nin gerçekten en yakın dost ülkesidir ve halkıdır. Bunu daha da güçlendirmemiz gerekir. Gürcistan ile Türkiye ilişkilerinin bu seviyeye gelmesinde özellikle Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önemli katkıları olmuştur. Bunu açıklıkla ifade etmek lazım. Biz de üzerimize düşen görevi yaptık.İki ülke vatandaşlığı alan vatandaşların diğer imkanlardan faydalanması için gereken girişimlerde bulunmaları halinde kendilerine her türlü yardımda bulunacağız.  

Trabzon ve Rize Valilerinin Batum ziyareti

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Trabzon Valisi Abdil Celil Öz ve Rize Valisi Nurullah Çakır Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Archil Khabadze’yi ziyaret etmek amacıyla Batum’a geldiler. Acara Özerk Cumhuriyeti  Hükümet Başkanı Archil Khabadze’yi makamında ziyaret eden Vali Abdil Celil Öz ve Vali Nurullah Çakır daha sonra T.C. Batum Başkonsolosu Engin Arıkanı’da ziyaret ettiler.

 

                           

                                

                          Rize Valisi Nurullah Çakır ve Trabzon Valisi Abdil Celil Öz’ün

                                                    Gürcistan-Batum ziyareti

error: Content is protected !!