Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi ve www.habergunebakis.com İnternet Haber Sitesi köşe yazarı Ressam-Yazar-Bioenerjist Şaziye Aslı Çuahadar’ın Ufo Araştırmacısı- Yazar Kuzey Atacan’la Kur’an ve dünya dışı” konulu yaptığı özel röportaj şöyledir;
Kuran’ı Kerimde uzaylılardan bahsediliyor mu?
Evet Kutsal kitabımız Kuran’ı Kerim bizlere dünya dışında bizlerden başka varlıkların olduğuna dair birçok ipuçları veriyor.
Kâinatın ilk varoluşundan günümüze, milyarlarca insanın daha doğar doğmaz kendi iradesi ve mantığıyla birer üyesi konumuna geldiği üç büyük din ve bu üç büyük dine ait kutsal kitaplar “Kur’an-ı Kerim – İncil – Tevrat”. Yüce yaratıcımız olan Allah’ın sözlerini, içinde barındıran bu kutsal kaynaklar acaba bizlere dünya dışında yaşayan başka varlıklarında olduğuna dair bilgiler vermekteler.
Şimdi bu sorulara bizzat elimizde bulunan ilahi kitabımız Kuran’ı Kerimden örnekler vererek cevaplar başlayalım.
Ayet ve Surelerin her birini ayrı ayrı incelerken öncelikle bir şeyi çok açık ve net olarak belirtmek istiyorum: Çok uzun yıllardır UFO ve dünya dışı yaşam konularını ortadan kaldırmak isteyen bir takım çıkar grupları ve bencil, bağnaz kimseler karşımıza hep bir tehdit ve engel olarak dinsel kaynakları çıkarmışlardır. Başta ben ve benim gibi UFO olgusunu her şeye rağmen kanıtlamaya kararlı araştırmacılarsa elimizde bulunan onca kanıta ve görsel malzemeye karşılık hep bu hassas konu karşısında çoğunlukla susmayı tercih ettik.
Hepsinden daha önemlisi de yoktan var eden ve her şeyin sahibi olan, sonsuz kudret sahibi Allah karşısında günah işlemekten korktuk.
Fakat “ Kuran-ı Kerim’in ” emirlerine ilmi savunan, yalana karşı olan okumayı emreden ayetlerine baktığımda bu güne dek yaptığımızın yanlış olduğunu ve doğru olan gerçeğin hiç kimseden saklanmaması gerektiğini gördüm. Bu yüzden bizleri din ve inançlarla ilgili konularda köşeye sıkıştırdığını zanneden kimselere sınırların dışına çıkmamak şartıyla artık cevap vermek istiyorum. Bu arada bizlerle aynı görüşü taşıyan ve her türlü konuda açık bir dünya görüşüne sahip bilim adamlarını, din adamlarını, araştırmacı kişileri, üst düzey askeri ve sivil kişileri de unutmamak gerekir.
Belki böylelikle yıllardır hüküm süren örümcek kafalı bazı görüş çevreleri yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu görür ve karşılaşacakları mutlak gerçekler karşısında yaşayacakları yıkımı en az seviyede atlatmış olurlar. Bakalım tüm benliğimizle, özgürce kendimizi gönülden teslim ettiğimiz kutsal kitaplarımız bizlere UFO’lar ve dünya dışı varlıklar hakkında ne tür ipuçları veriyorlar.
Aşağıda aktaracağımız ayetler kişilerin görüşüne ve yorumuna göre değişebilecek olması muhtemel bilgiler ve dünya dışı yaşam konusuyla ilgili ipuçları taşımaktadır. Lütfen verdiğimiz örnekleri okurken açık bir şuur ile değerlendiriniz. Göreceksiniz ki yıllardır bizlere empoze edilmeye çalışılan birçok bilgi eski geçerliliğini yitirecektir. Tıpkı güneşin doğup geceyi yok ettiği gibi.
Kur’an-ı Kerim
( Şûra Suresi, 42/29 ) : “Gökleri, yeryüzünü ve bunlar içinde üretip yaydığı canlıları yaratması da Onun varlığının ve yüceliğinin delillerindendir. ”
( Nahl Suresi, 16/49 ) : “Göklerde ve yeryüzünde olan canlılar ve melekler, onlar hepsi de büyüklük göstermeden Allah’a secde ederler. ”
( Enbiya Suresi, 21/19 ) : “Göklerde ve yeryüzünde kimler varsa hepsi Ona aittir. ”
( Hacc, 22/18 ) : “Görmedin mi; göklerde olan herkes ve her şey ve yeryüzünde bulunan herkes ve her şey; güneş, ay, yıldızlar, dağlar, bitkiler, hayvanlar ve pek çok insan gerçekten Allah’a secde ediyorlar. İnsanlardan çoğu da vardır ki onlara azap hak olmuştur.”
( Enbiya, 21/19 ) : “ Göklerde ve yeryüzünde kimler varsa hepsi Ona aittir. Onun yanında bulunanlar ise Ona ibadetten büyüklük taslayıp geri durmazlar ve yorulmazlar da. ”
( Ra’d, 13/15 ) : “ Göklerde ve yeryüzünde kimler varsa onlar da gölgeleri de sabah, akşam ister istemez Allah’a secde ederler”
( Neml, 27/87 ) : “ Sura üfürüleceği gün, Allah’ın diledikleri müstesna, göklerde kimler var, yeryüzünde kimler varsa dehşetle korkarlar ve hepsi de boynu bükük ve zelil olarak Ona gelirler ”
( Rahman, 55/29 ) : “ Göklerde ve yeryüzünde kimler varsa hepsi Ondan ister. O ( Allah ) her gün bir yaratma işindedir ”
( Talak, 65/12 ) : “ Allah yedi göğü ve yerden de bir o kadarını yaratmış olandır. Onun emri bütün bunlar arasında durmadan iner durur. Allah’ın bunları yaratıp emirler indirmesi Onun gerçekten her şeye gücü yettiğini ve bilgisiyle her şeyi kuşatmış olduğunu, bilmeniz içindir. ”
( Tarık, 86/ 1- 4 ) : “ Göğe ve gece çıkana and olsun. Gece ortaya çıkanın ne olduğunu sen bilir misin? O, ışığıyla karanlığı delen yıldızdır. Üzerinde gözetici olmayan kimse yoktur. ”
( Yunus, 101 ) : “ Göklerde ve yerde neler var, bakın araştırıp ibret alın. ”
( Mülk, 16/17 ) : “ Gökte olanın, size ansızın saldırıp sizi yere göçürüvermesinden güvende misiniz? O an bir de bakarsınız, yer temelinden sarsılıvermiş. Gökte olanın üzerinize dumansız ateşlerle saldırmasına karşı kendinizi nasıl güvencede hissedersiniz. İşte o an tehdit nasıl olurmuş, korku neymiş anlarsınız ”
( Şura, 20 ) “ Rahmanın nezdindeki bu ordulara karşı hangi ordularla karşı koyacaksınız ”
( Fatır, 35/44 ) : “ Ne göklerde ve ne de yeryüzünde hiçbir şey Allah’ı aciz bırakamaz ”
( Ankebut, 29/22 ) : “ Siz ne yeryüzünde ne de gökte Allah’ı aciz bırakamazsınız ve siz Allah’ı bırakıp da ondan başak bir dost ve yardımcıda bulamazsınız ”
( Neml, 27/65 ) : “ Yerde ve gökte Allah’tan başka hiç kimse gaybi ve nihai sonuçlarının ne zaman geleceğini bilemezler ”
( Rum, 30/18 ) : “ Göklerde ve Yerde Hamd onadır. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine ulaştığınızda Allah’ı tesbih edin ”
( Rad, 13/15 ) : “ Göklerde ve Yeryüzünde kimler varsa onlar da, gölgeleri de sabah, akşam ister istemez Allah’a secde ederler ”
( Talak, 65/12 ) : “ Allah yedi göğü ve yerden de bir o kadarını yaratmış olandır. Onun emri bütün bunlar arasında durmadan iner durur. Allah’ın bunları yaratıp emirler indirmesi onun gerçekten her şeye gücü yettiğini ve bilgisiyle her şeyi kuşatmış olduğunu bilmemiz içindir ”
( Rum, 17/18 ) : “ Haydi Akşama girdiğinizde ve sabaha kavuştuğunuzda Allah’ı tesbih edin.” “ Göklerde ve yerde hamd ona mahsustur. Gündüzün son bölümünde ve öğle vaktine eriştiğinizde de onu tesbih edin ”
Surelerin birçoğuna baktığımızda göklerden ve yeryüzünden bahseden cümlelere sıkça rastlamaktayız. Buraya kadar her şey doğru görünmektedir. Fakat sureleri daha dikkatli okuduğumuzda burada bizim gökyüzümüz dışında başka semaların özellikle vurgulandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.”
Kur’an ve dünya dışı yaşam
Rize-İyidere’ye uluslararası lojistik liman
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile birlikte yapımı devam eden Rize şehir merkezine 20, Trabzon şehir merkezine ise 50 kilometre mesafede bulunan İyidere Lojistik Limanında incelemelerde bulundu.
Kafkas ülkeleri ve Rusya’dan Afrika’ya uzanan kuzey-güney koridorlarının da merkezi olacak
Bakan Uraloğlu, Türkiye’nin jeopolitik önemine vurgu yaparak, “Ülkemiz sadece doğu -batı eksenli koridorların değil; aynı zamanda, Kafkas ülkeleri ve Rusya’dan Afrika’ya uzanan kuzey-güney koridorlarının da merkezi. Doğu Karadeniz de Avrupa ve Orta Asya’dan açılan Kafkasya koridoru için çok önemli bir noktada yer alıyor. Limanımız aynı zamanda Kafkas ve Orta Doğu ülkeleri arasındaki potansiyel trafikten kaynaklanacak kombine taşımacılık zincirinin aktarma merkezi olacak.” şeklinde konuştu. Rize İyidere Lojistik Limanı’nın uluslararası ticaret yollarıyla olan bağlantısına değinen Bakan Uraloğlu, “Limana gelen yükler, Erzurum, Bingöl, Diyarbakır ve Mardin güzergahındaki karayolu bağlantısı ile Kalkınma Yolu’na bağlanacak, bu sayede, uluslararası ticaret yollarına bağlantısıyla Türkiye’nin stratejik konumunu güçlendirecek” dedi.
İyidere Lojistik Limanı 13 milyon ton kapasiteli
Bakan Uraloğlu, İyidere Lojistik Limanı faaliyete geçtiğinde İran’ın kuzey eyaletlerinin Dubai limanlarını kullanarak yaptığı 25 milyar dolarlık ithalatını bir aydan 15 güne indiren bir alternatif olarak hizmet edeceğini ve bu özelliğiyle bölgenin ve Türkiye’nin deniz ticaretinden aldığı paya büyük katkı sağlayacağını söyledi. Uraloğlu, “Limanımız genel kargo, dökme yük, konteyner yükü ve Ro-Ro taşıma olmak üzere yılda toplam 13 milyon ton kapasitesi ile Karadeniz havzasında büyük tonajlı gemilerin yeni adresi olacak.” dedi.
İyidere Lojistik Limanı 2026 yılında
Devam eden yapım çalışmalarında yüzde 50 seviyesini aştıklarını bildiren Uraloğlu, limanın ana mendireğinin 2 bin 700 metre, tali mendireğinin ise 470 metre uzunluğunda olacağını belirterek, “Bir kilometreden uzun rıhtım ve 60,5 x 272,5 metre ölçülerinde de Ro-Ro rıhtımı da inşa ediyoruz. 2026 yılında Rize İyidere Lojistik Limanımızı hizmete almayı planlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

DKİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan: “Trabzon ilgi bekliyor, yatırımlar durdu”
Doğu Karadeniz İhraçatçklar Birliği(DKİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan’ın: “ Trabzon ilgi bekliyor, yatırımlar durdu, il ekonomisi 20 yıl geriye gitti, Trabzon’ a neden ilgisiz kalınıyor, Trabzon seçtiği milletvekillerinden ilgi bekliyor” konulu yazılı açıklaması şöyledir;
Trabzon ilinin göç veren bir
il durumuna düşmesi
“Bilindiği üzere, tarihin her döneminde bulunduğu Bölgenin merkezi işlevini gören ve bu özelliği ile de geçmişte siyasilerin ve her kesimin sahip çıktığı Trabzon ilimiz, maalesef ekonomik göstergelerden de görüleceği üzere son yıllarda merkez olma işlevini kaybettiği gibi, yatırımcı açısından cazibe sağlamaması, geçtiğimiz yıllarda siyasilerin vaat ettiği ve Resmi Gazete’de dahi yayımlananyatırımların yapılmaması, işsizliğin çığ gibi artmasına neden olduğu gibi, Trabzon ilini Karadeniz Bölgesi illeri içinde bir çok ilin gerisinde kalmasına neden olmuştur. Yetkin danışmanlık firmalarının katkıları ile Trabzon ekonomisinin ana aktörü olan sivil toplum kuruluşları ile birliktehazırladığımız, Trabzon ilinin öncelikli vizyon projeleri olan raporlarımızı değerli Bakanlarımız ve milletvekillerimize sunmamıza rağmen, aradan geçen 7 ayda Trabzon ilimiz ile ilgili hiçbir şey ortaya koyulmamasının üzüntüsünü yaşamaktayız. Bu durum Trabzon ilinin sürekli gerilemesine, ekonomik göstergelerinin Bölge ortalamasının altına düşmesine, ihracatımızın gelişmemesine, işsizliğin artmasına ve Trabzon ilinin göç veren bir İl durumuna düşmesine neden olmaktadır.
Defalarca siyasilerimize haykırdığımız;
-Trabzon’un vizyon projesi olan ve yüksek katma değerli sanayi ürünlerinin üretimin yapılacağı Arsin Yatırım Adası Endüstri Bölgesi yatırımına başlanılması,
-Sürmene-Çamburnu Tersane alanında halen atıl olarak duran alanların mevcut tersane alanları ile birlikte Gemi ve Yat Organize Sanayi Bölgesi ilan edilmesi,
-Trabzon ilinin sanayi yatırımcıları açısından cazip hale getirilmesini teminen yatırım teşvik mevzuatında 5 inci Bölge kapsamına alınması,
-Trabzon ilimizde bir Su Ürünleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulması,
-Trabzon Havalimanında ihraç yükleri için bir soğuk hava depolu kargo bölümünün kurularak kargo havayolu taşımalarının başlatılması,
-Yatırım yapılabilir yeterli arazinin bulunmadığı Trabzon ilimizde TOKİ tarafından yeni organize sanayi Bölgeleri ve fabrika binaları yapılarak yatırımcılara uzun vadeli ödeme seçenekleri ile bu alanlarının tahsisin sağlanması,
taleplerimizle ilgili olarak hiçbir siyasi bugüne kadar ilgilenmemiş ve bu projelerin hayata geçirilmesi noktasında bizlerle istişarelerde bulunmamıştır.
Bunun yanında emek yoğun bir sektör olan ve Trabzon’daki kırsal kesimde yoğun kadın işgücü kapasitesi avantajı nedeniyle Trabzon’da bir Tekstil ve Hazır Giyim Organize Sanayi Bölgesi kurulması ve bunun için de hazır giyim sektöründe önemli aktör olan TİM Başkanı Hemşehrimiz Sayın Mustafa Gültepe beyin destekleri bizler için büyük bir kazanım olmakla birlikte, bu kazanımların yatırımlara dönüştürülebilmesi için de siyasilerin Trabzon ilini ivedilikle yatırım teşvik mevzuatında 5.Bölge kapsamına almayı başarmaları gerekmektedir.
Trabzon iline karşı bu ilgisizliğin Trabzon için büyük risk oluşturduğunu ve ilin gerilemesine neden olduğu hususunu yetkili makamlar kendine dert edinmemektedir. Trabzon’da her şeyin yolunda olduğunu, turizmle her şeyin hallolduğunu, Trabzon’un hiçbir sorununun bulunmadığını siyasilere empoze eden belli kesimler Trabzon’a en büyük zararı vermektedir. Yıllardır iyi yönetilemeyen bölge turizmi, düşüş trendine girmiş olup, bu yönetim anlayışıyla maalesef birkaç yıl sonra bitme noktasına gelebilme riski ile karşı karşıyadır.Bu nedenle, Trabzon iline en fazla katkıyı sağlayan ve kalkınma için olmazsa olmaz ekonomik faaliyetlerden olan ihracat ve sanayiyi geliştirmek Trabzon’un yegâne çıkar yoludur. Bu bilinç ve misyonda olan tüm aktörlerin ve Trabzon halkının birleşerek yukarıda sıralanan yatırımlarınTrabzon’a kazandırılması gerektiğini tüm siyasilere haykırması gerekmektedir.
Küresel ekonomide yaşanan değişimler ve jeopolitik gelişmeler önümüzdeki yüzyılda dünyanın çok farklı alana evrileceğini, tek kutupluluktan çok kutuplu bir dünya düzenine geçişin olacağı gerçeğinden hareketle, Ülkemizin ve Trabzon ilinin çok avantajlı bir coğrafyada bulunduğunu bilmemiz ve buna göre de şimdiden gerekli olan altyapı yatırımlarını tamamlayarak, Trabzon ilini uluslararası yatırımcılar için cazip hale getirmemiz gerekmektedir. Birçok uluslararası stratejist, ABD seçimleri sonrasındaki önümüzdeki dönemde;çoğu uluslararası yatırımcının Çin’deki yatırımlarını kapatarak, yatırımlarını gelişmekte olan yatırım yapılabilir Ülkelere kaydıracağını söylemektedir. Bu durumun Trabzon için fırsata dönüştürülmesi konusunda talep ettiğimiz yatırımlara siyasilerin sahip çıkmasını istiyoruz.”
Türk boğazlarından 2023 yılında 83.892 gemi geçti
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü İstanbul Gemi Trafik Hizmetleri Merkezinde açıklamalarda bulundu. Bakan Uraloğlu, “Türk Boğazlarında, Karadeniz’de, Ege’de ve Akdeniz’de tam anlamıyla denizlere hakim olan atalarımız okyanuslara ulaşıp bir cihan imparatorluğu kurmuşlardır. Bizler için denizlerimiz Mavi Vatanımızdır. Her zaman belirttiğimiz üzere, bir karış toprağımız ne ifade ediyorsa denizlerimizin bir kum tanesi, bir avuç suyu da bizler için aynı anlam ve önemi taşımaktadır.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Uluslararası Denizcilik arenasındaki yeri
Bakan Uraloğlu, dünyanın en önemli boğazları arasında bulunan İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nın kontrolünü elinde tutan Türkiye’nin, Akdeniz ve Karadeniz Havzasındaki ülkelerin deniz ulaşımı ve uluslararası ticaret faaliyetleri açısından anahtar konumda olduğunu vurgulayarak, “Özellikle son 22 yılda bir kaptanın oğlu olan Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde denizcilik faaliyetlerinden sorumlu bakanlık olarak attığımız her adımı bu bilinçle atıyoruz. Hayata geçirdiğimiz tüm proje ve çalışmalar Türkiye’nin, uluslararası denizcilik arenasındaki yerini ön sıralara taşıyarak gurur verici başarılara yelken açmıştır. Hamdolsun bugün denizcilikte öncü ülkeler arasında olan bir Türkiye’den bahsediyoruz. Gemilerimizde dalgalanan Türk Bayrağı dünyanın en prestijli bayrakları arasında.” dedi.
Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri Merkezleri ile deniz trafiği 7/24
Bakan Uraloğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının denizlerde seyir, can, mal ve çevre emniyetine de büyük önem verdiğini belirterek, denizleri; COSPAS-SARSAT uydu yardımlı arama kurtarma sistemi ve gelişmiş haberleşme sistemleri ile dinlediklerini, Otomatik Tanımlama Sistemleri ile izlediklerini ve Gemi Trafik Hizmetleri Merkezleri ile yönettiklerini söyledi. Uraloğlu, 2003 yılında boğazlarımızdaki gemi trafiğini yönetmek amacı ile Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri Merkezini kurduklarını anımsatarak, “Diğer yoğun gemi trafiğinin yaşandığı deniz yetki alanlarını da kapsam altına almak amacıyla Gemi Trafik Yönetim Sistemi projesini hayata geçirdik. İzmit Gemi Trafik Hizmetleri Merkezini 2016 yılında, İzmir Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi’ni 2017 yılında, Mersin Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi’ni ise 2019 yılında hizmete açtık. Ankara’da Gemi Trafik Hizmetleri Merkezlerinden elde edilen verilerle tüm kapsama alanlarını gösterir Gemi Trafik Yönetim Merkezi’ni de hayata geçirdik. Bu sistemin 2003 yılında hizmete başlaması da elbette bir tesadüf değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde AK Parti Hükümetlerinin denizciliğe, denizcilerimize, insanımızın can ve mal güvenliğine verdiği önemin göstergesidir.” şeklinde konuştu.
Türk Boğazları Gemi Trafik Merkezleri
Türk Boğazları Gemi Trafik Merkezleri bileşenleri olarak İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında kurulu operasyon merkezleri ile Türk Boğazlarındaki yoğun gemi trafiğini yönettiklerini söyleyen Bakan Uraloğlu, “Bilindiği üzere Türk Boğazları, Karadeniz ve Akdeniz ekonomik havzaları başta olmak üzere tüm dünya için önemli bir suyolu ve enerji geçiş koridorlarından biridir. Özellikle İstanbul Boğazı yaklaşık 17 mil uzunluğu ile Aşiyan ve Kandilli arasında Asya ve Avrupa Kıtalarının birbirine 700 metre kadar yaklaştığı ve gemilerin çok kritik 80 dereceye varan 12 rota değişimi yapmasını gerektiren bir ticaret geçiş koridorudur.” dedi. Uraloğlu, İstanbul Boğazı’nda yıl boyu Kuzey-Güney yönlü, hızı saatte 6 deniz mili üzerine çıkan yüzey akıntısının yanı sıra, Kandilli, Kanlıca ve Yeniköy’de Anafor akıntıları oluştuğunu belirterek, aynı zamanda ortalama 15 metre derinlikte başlayan güney-kuzey yönlü ters dip akıntısının da mevcut olduğunu söyledi. Bakan Uraloğlu, “Mevsimsel olarak Marmara Denizi’nden boğaz içine doğru kuzey yönlü olarak oluşan Orkoz akıntıları ile karşılaşan yüzey akıntılarının yarattığı anaforlar ve çalkantılı sular ile sis gibi zorlu şartlar İstanbul Boğazı’nı daha da zorlu hale getirebilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Çanakkale Boğazı’nın da en az İstanbul Boğazı kadar seyir emniyeti için tehlike oluşturuyor
Çanakkale Boğazı’nın da en az İstanbul Boğazı kadar seyir emniyeti için tehlike oluşturacak potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Uraloğlu, Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri’nin özelliklerini vurgulayarak, “Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri, İstanbul Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi ve Çanakkale Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi olmak üzere iki parçadan oluşmakta ve toplamda 204 millik bir alanı kapsamaktadır. İstanbul Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi; İstanbul Boğazı’nın Karadeniz girişinden başlamak üzere Sektör Türkeli, Sektör Kandilli, Sektör Kadıköy ve Sektör Marmara olmak üzere toplam dört sektörden oluşmaktadır. Sorumluluk sahası 80 millik bir alanı kapsamaktadır. Çanakkale Gemi Trafik Hizmetleri Merkezimiz ise; Çanakkale Boğazı’nın Marmara Denizi girişinden itibaren Sektör Gelibolu, Sektör Nara ve Sektör Kumkale olmak üzere toplam üç sektörden oluşmaktadır. Sorumluluk sahası da 124 mildir.” şeklinde konuştu.
İstanbul Boğazı’nda 2023 yılında toplam 39 bin gemi hareketliliği
İki merkez ile boğazların çeşitli noktalarına konuşlandırılmış toplam 16 trafik gözlem istasyonunda; radar, elektro optik kamera, sinyal alıcı ve vericileri gibi cihazların yardımı ile deniz trafiğini 7/24 gözlemlediklerini ve yönettiklerini söyleyen Uraloğlu, “Ne kadar yoğun bir gemi trafiğini yönettiklerinin iyi anlaşılması amacıyla bazı istatistikleri sizlerle paylaşmak istiyorum. İstanbul Boğazı’nda 2023 yılında toplam 39 bin gemi hareketiyle toplam 416 milyon ton yük taşındı ve bu yüklerin yaklaşık 165 milyon tonu petrol dâhil olmak üzere tehlikeli yükler kapsamındaydı. Bu tehlikeli yükleri taşıyan 9 bin 300 civarındaki tankerlerden 2binini de 200 metre ve üzeri boya sahip tek seferde bir milyon varilin üzerinde ham petrol taşıyan gemilerdir.” dedi. Uraloğlu, Çanakkale Boğazı’nda ise 2023 yılında toplam 44 bin 892 gemi hareketi gerçekleştiğini ve 550 milyon ton yük taşındığını belirten Uraloğlu, taşınan tehlikeli yük miktarının toplam 185 ton, 200 metre üzerinde 2 bin 500 tanker geçişi olduğunu bildirdi.
Son beş yıllık süreçte gemi boy gruplarında özellikle 250 metreden büyük gemilerin sayısında istikrarlı bir artış gözlemlendiğini söyleyen Uraloğlu, “Bu noktada da seyir emniyeti, can, mal, çevre ve deniz güvenliğini arttırmak için Gemi Trafik Hizmetleri Merkezlerimiz ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğümüzün sorumlulukları daha çok artıyor.” dedi. Gemi trafiği yoğunluğu, artan gemi büyüklükleri ve tehlikeli yükler gibi hususlar da göz önüne alındığında Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından verilen kılavuzluk hizmetinin ve bu hizmet oranlarındaki artışa dikkat çeken Uraloğlu, “Bu hususta İstanbul Boğazı’nda 2003 yılında yüzde 40 ve 2013 yılında yüzde 51 olan kılavuzlama oranı 2023 yılında yüzde 65’e yükseltilmiştir. Yine aynı şekilde Çanakkale boğazında 2003 yılında yüzde 29, 2013 yılında yüzde 43 olan kılavuzlama oranı da 2023 yılında yüzde 55’e yükseltilmiştir. Bu oranlar 2023 yılı itibariyle 150 metre üstü gemilerde İstanbul Boğazı’nda yüzde 99’a ve Çanakkale Boğazı’nda ise yüzde 78 oranına ulaştı
Türk Boğazlarından geçen riskli gemilere Genel Müdürlük tarafından verilen refakat hizmeti hakkında da bilgi paylaşan Uraloğlu, “İstanbul Boğazı’nda 2017 yılında 848 olan refakat hizmeti verilen gemi sayısı 2023 yılı itibariyle 8 bine yükselmiş durumdadır. Çanakkale Boğazında ise 2017 yılında 574 olan refakat hizmeti verilen gemi sayısı da yıllık 2 bin 500’e yükselmiştir.” şeklinde konuştu.
Denizde daha güvenli ve tamamen
milli bir Türkiye
Uraloğlu, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünün görev ve sorumluluklarını en üst düzeyde yerine getirmesi için sürekli olarak gelişen teknolojiye ayak uydurduğunu ve filosunu güçlendirmeye devam ettiğini belirterek, “Daha dün Genel Müdürlüğümüzün operasyonel gücüne güç katacak ve başta Türk Boğazları olmak üzere ihtiyaç duyulan her yerde kullanılacak olan; 2 adet 70 ton ve 2 adet 80 ton çekme kapasitesine sahip 4 römorkör ile 6 adet kılavuzluk botunun Türk tersanelerinde yerli olarak üretilmesine yönelik yatırımın imzaları atıldı. Yeni nesil yerli römorkörlerimizin yanı sıra yerli elektronik fener, şamandıra, sinyalizasyon sistemleri, radar ve kameralarımızla, hem daha güvenli bir deniz trafiği sağlıyor, hem de filomuzu ve teknolojimizi millileştiriyoruz. Denizde daha güvenli ve tamamen milli bir Türkiye inşa ediyoruz.” diye konuştu.
Milli yazılım ve teknolojinin geliştirilmesine yönelik adımlar da attıklarının altını çizen Uraloğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ana yüklenici HAVELSAN ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğümüz arasında Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri Sistem Yükseltme Projesi de imza altına alınmıştır. Proje; yazılım, sensörler ve bilişim altyapısı, ülkemiz milli yetkinlikleri ve üretim kabiliyetleri göz önünde bulundurularak tasarlanmıştır. Alt yüklenici ASELSAN tarafından da yerli üretilen radar, elektro-optik kamera ve radar yön bulucu gibi sistemleri de entegre edilerek yerli üretim oranının en üst seviyeye çıkarılması amaçlanmıştır. Bu düşüncelerle ülkemiz denizlerinde daha güvenli bir geleceğe doğru attığımız her adımda, tüm Gemi Trafik Hizmetleri Merkezlerinde çalışan baş operatör ve operatörlerimizle birlikte denizlerimizin güvenliği ve denizciliğimizin gelişimi için alın teri döken herkese teşekkür ediyorum.”
Batum Bulvarı yenilenen alt yapısıyla yaz turizmini karşılıyor
Gürcistan’da turizmde marka şehir Batum’un Bulvarı yaz turizm sezonunu yenilenen altyapısıyla karşılıyor; Uluslararası standartlarda kaykay parkı son aşamadadır. Bulvar mesire alanının doğal afetten zarar gören kısmı yenilendi. Dolgu çalışmaları yapıldı ve bu yıl da devam edecek. Batum Bulvarı’na yeni kum futbol stadyumu inşa edildi. Bulvar arazisine modern standartlarda bisiklet yolu düzenlendi. Sahil şeridine uygun yollar, su çeşmeleri yerleştirildi, iki noktada engellilere yönelik altyapı tamamen yenilendi.
ბათუმის ბულვარი ზაფხულის ტურისტულ სეზონს განახლებული ინფრასტრუქტურით ხვდება:
დასკვნით ეტაპზეა საერთაშორისო სტანდარტების სკეიტპარკი
განახლდა სტიქიის შედეგად დაზიანებული ბულვარის პრომენადის ნაწილი
ნაპირსამაგრი სამუშაოები განხორციელდა და მიმდინარე წელსაც გაგრძელდება
ბათუმის ბულვარში ქვიშის ფეხბურთის ახალი სტადიონი აშენდა
ბულვარის ტერიტორიაზე თანამედროვე სტანდარტების ველობილიკი მოეწყო
სანაპირო ზოლზე ადაპტირებული ბილიკები, წყლის შადრევნები განთავსდა, ორ ლოკაციაზე სრულად განახლდა ინფრასტრუქტურა შშმ პირთათვის.



Batum’da turistik sokak ve caddeler resimlerle süsleniyor
Gürcistan-Acara Turizm Dairesi Başkanlığı tarafından, Ağustos ayı sonuna kadar Batum’un turistik açıdan aktif bazı yerlerinde 400 metrekareye kadar duvarların boyanması planlanıyor. Batumlu Sanatçı Ioseb Zorbenadze sokak resimleri üzerinde çalışıyor.
ბათუმს ლამაზი ქუჩის მხატვრობა ემატება
აჭარის ტურიზმის დეპარტამენტის ორგანიზებით, აგვისტოს ბოლომდე ქალაქის რამდენიმე ტურისტულად აქტიურ ადგილზე, 400 კვადრატულ მეტრამდე კედლის მოხატვა იგეგმება
ქუჩის მხატვრობაზე ბათუმელი მხატვარი იოსებ ჯორბენაძე მუშაობს.


Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki’ye göre Türkiye’de en büyük deprem olacak şehirler
Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki’den çarpıcı bir uyarı geldi. Doğu Anadolu’dan Akdeniz’e ulaşan fay hattına dikkat çeken Moriwaki, “7,5 büyüklüğünde deprem olabilir” dedi. Yoshinori Moriwaki, en büyük depremlerin yaşanılabileceği illeri sıraladı..
Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki, Kahramanmaraş merkezli Şubat depremlerinin ardından Türkiye’yi bekleyen büyük tehlikeye ilişkin önemli bir açıklama yaptı. Doğu Anadolu’nun Akdeniz’e ulaşan fay hattında herhangi bir deprem olmadığını belirten Moriwaki, biriken bir enerjinin doğurabileceği tehlikeyi hatırlattı.
Doğu Anadolu’nun batı kolunda
depremler. 7.5 üzeri olacak
Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki, “Doğu Anadolu’dan uzanan ve Kahramanmaraş depremiyle büyük bir enerji depolayan Kıbrıs’tan gelen fay hattı ile birleşen Doğu Anadolu’nun batı kolunda deprem yaşanması halinde büyük bir yıkım yaşanacak. Bu deprem en az 7.5 üzeri olacak” dedi.
Adana, Hatay, Antalya’da tsunami
Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki, bu depremin olması halinde ise Mersin, Adana, Hatay ve Antalya’da şiddetli bir tsunaminin yaşanabileceğini ifade ett
Marmara’da 6 büyüklüğünde olan depremler
Marmara’dan geçen fay hattının yumuşak zeminde olduğunu söyleyen Moriwaki, “Bu bölgede 6 büyüklüğünde deprem bile oldukça riskli. Bu yüzden bir an önce burada hem devlet hem belediye hem de vatandaşların dikkat etmesi gerekiyor” dedi.
Deprem sırasında evde güvenli bölge oluşturulmalı
Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki sözlerine şöyle devam etti:
“En önemli detay ise depreme hazır olmak gerekiyor. Mutlaka her evde deprem çantası olmalı. Deprem sırasında merdivenlerden kaçmak yerine evde güvenli bölge oluşturulmalı. Kahramanmaraş depreminde de gördük ki çoğu vatandaş merdivenlerde asansörlerde ve pencerelerden atlayacak vefat etti.
Türkiye’nin en büyük depremleri; Bursa, İstanbul, Tunceli ve Bingöl’de yaşanacak
Japon Deprem Uzmanı Yoshinori Moriwaki; Bursa, İstanbul, Tunceli ve Bingöl’de Türkiye’nin en büyük depremlerinin yaşanacağını ifade etti. Ege’den Çanakkale’ye uzanan fay hattının oldukça tehlikeli olduğunun altını çizen Moriwaki, Marmara’da birleşen fay hatlarının Güney Kore’dekine benzer olduğunu ifade etti.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda mail order -IBAN kontolü başladı
Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu (VDK), Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, “Vergide adalet ve etkinliği artıracağız, çok kazanandan çok vergi alacağız. Kayıt dışı ekonomiyle mücadele ederek bütçe finansmanını iyileştiriyoruz.” mesajı doğrultusunda çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Kurul, yüksek tutarda harcaması olduğu halde herhangi bir gelir beyan etmeyen veya düşük tutarlı gelir beyanında bulunan kişileri mercek altına aldı.
Bu inceleme sırasında, bazı kişiler, VDK’nin radarına takıldı. Buna göre, ilk etapta tespit edilen 800 kişinin aylık 5 milyon liranın üzerinde harcama yaptığı, lüks araçlara bindiği, lüks tüketimde bulunduğu ancak hiç gelir beyan etmediği ve vergi mükellefi olmadığı görüldü.
Vergi müfettişleri, şimdi bu kişileri yakın takibe aldı. Bu kişilerden bazısının aylık harcamasının 10 milyon lirayı bulduğu belirlendi. Harcamaları incelenerek bu gelirin kaynağı tespit edilecek ve bu gelirlerin vergilendirilmesi sağlanacak.
Iban yoluyla tahsilat yapanlara gelir kaynağı sorgusu
VDK, müşterilerini IBAN üzerinden ödemeye yönlendiren ve bu işlem karşılığında fiş veya fatura kesmeyen işletmelere yönelik de sıkı takip yürütüyor. Bu kapsamda Kurul tarafından incelemeye alınan IBAN hesabı sahiplerine vergi müfettişleri tarafından gelirin kaynağının tespitine yönelik detaylı sorular yöneltiliyor.
İnceleme sırasında hesap sahiplerinin bilgilerine başvurulurken hesaplarını başkasına kullandırmanın Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında suç sayıldığına ilişkin bilgilendirme yapılıyor.
Bu incelemelerde ilk sonuçlar alınırken, ilk tespitlere göre, IBAN hesapları aracılığıyla başkası adına tahsilat yapılmasına aracılık edenlerin genellikle şirket ortakları, çalışanları veya mükellef yakınları olduğu belirlendi. Hesaplarını başkalarına kullandıranlar ile farklı tahsilat yöntemleri kullanarak vergi kayıp kaçağına sebep olanlar hakkındaki incelemeler devam edecek. Bu noktada ifadesine başvurulanların doğru bilgi vermesi, mağdur olmamaları açısından oldukça önem taşıyor.
“Mail order” yöntemi mercek altında
Kurul, hizmet, e-ticaret ve mobilya gibi sektörlerde müşterilere, fiziki tahsilatın mümkün olmaması, taksit imkanları gibi sebeplerle alternatif olarak sıklıkla kullanılan “mail order” yöntemini de inceliyor. Bu yöntemle yapılan tahsilatlar, muhtemel vergisel risklerin varlığı nedeniyle takip ediliyor. VDK, “mail order” yöntemi kullanılarak yapılan tahsilatlarda satışı yapılan mal veya hizmet karşılığı fatura veya fiş düzenlenmeyen durumları izlemeye aldı.
Vergide adaleti artırmaya ve kayıt dışılığı azaltmaya yönelik çalışmalar
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek şunları söyledi:
“Vergide adaleti artırmaya ve kayıt dışılığı azaltmaya yönelik çalışmalarımız aralıksız sürüyor. Aylık harcamaları 5 milyon TL’nin üzerinde olup hiç gelir beyan etmeyen kişileri gerçek kazançlarını vergilendirmek üzere denetim kapsamına alıyoruz. IBAN veya “mail order” ödeme yönetimi ile tahsilat yaparak vergisini ödemeyen işletmeler de inceleniyor. Vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet vererek haksız kazanç sağlayanların ve haksız rekabet oluşturanların takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
“Türkiye nüfusunun yüzde 86,5’i çevrimiçi, yüzde 93,8‘i mobil”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, her yıl dünya genelinde dijital verileri raporlayan We Are Social ve Meltwater’ın hazırladığı Dijital 2024 Global Genel Bakış ve Türkiye Raporu Nisan ayı verilerini değerlendirerek, dünya genelinde cep telefonu kullanım oranının 2024 yılında yüzde 69’u aştığını söyledi. Bakan Uraloğlu, “2024 itibarıyla dünya çapında 5,65 milyar insan cep telefonu kullanıyor.
Geçtiğimiz yıl tekil mobil kullanıcı sayısı yüzde 2,4 artış göstererek 133 milyon yeni kullanıcıya ulaştı.” dedi. Dünya genelinde de internet kullanımının büyük bir artış gösterdiğini belirten Uraloğlu, 2024’te dünya nüfusunun yüzde 67,1’inin yani 5,44 milyar insanın çevrimiçi olduğunu ifade etti. Küresel internet kullanıcı sayısının önceki yıla göre yüzde 3,4 arttığını bildiren Uraloğlu, “2024 Nisan verilerine göre dünya genelinde 5,07 milyar sosyal medya kullanıcısı bulunuyor. Bu, toplam küresel nüfusun yaklaşık yüzde 62,6’sına denk geliyor. Sosyal medya kullanıcı artışı son aylarda yavaşlamış olsa da yıllık yüzde 5,4’lük bir büyüme ile yeni kullanıcı sayısındaki artış 260 milyon civarında oldu.” diye konuştu.
İnternette geçirilen ortalama süre
günde 7 saat
Bakan Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin toplam nüfusa göre interneti benimseme bakımından yüzde 86,5 oranıyla dünya sıralamasında 36. sırada bulunduğunu ifade etti. Uraloğlu, internette geçirilen sürenin günde ortalama 7 saat civarında olduğunu belirterek, “Ülkemiz son yapılan ölçümlere göre internette geçirilen süreye bakıldığında günde 7 saat 6 dakika ile dünyada 19. sırada yer alıyor.” diye konuştu.
Nüfusumuzun yüzde 93,8’i mobil
bağlantı sahibi
Uraloğlu, Türkiye’de internet kullanımına dair istatistikleri de paylaşarak, “Nüfusumuzun yüzde 86,5’i internet kullanıcısıyken, yüzde 93,8’i mobil bağlantı sahibi ve yüzde 67,4’ü sosyal medya kullanıcısı. Rapora göre, hücresel mobil internet için ortalama indirme hızı 37,66 Mbps, sabit internet ortalama indirme hızı ise 41,90 Mbps.” ifadelerini kullandı. Uraloğlu, Türkiye’de internet kullanımının başlıca 5 nedenini de açıklayarak, “İnternet kullanımımızın en yaygın nedenleri arasında bilgi bulmak, haber ve etkinliklerden haberdar olmak, bir şeyin nasıl yapılacağını araştırmak, ürün ve marka araştırması yapmak ile aile ve arkadaşlarla iletişimde kalmak gibi amaçlar bulunuyor.” dedi.
Dünya çapında sosyal medya kullanıcı sayısının pandeminin başlangıcından bu yana yüzde 35’e yakın arttığının ve son 3 yılda 1 milyara yakın yeni kullanıcının sosyal medya kullanmaya başladığının altını çizen Bakan Uraloğlu, “Kullanıcı sayısındaki büyüme geçtiğimiz yıl önemli ölçüde yavaşlasa da sosyal medya kullanıcı sayısı halen artmaya devam ediyor. 2013 yılında 1,7 milyar, 2018’de 3,46 milyar olan kullanıcı sayısı Nisan 2024’te bir önceki yıla göre yüzde 5,4 artış ile 5,07 milyara ulaştı.” şeklinde konuştu.
En çok kullanılan Instagram
Bakan Uraloğlu, Dijital 2023 Global Genel Bakış ve Türkiye Raporu’ndaki verileri de anımsatarak, kullanıcı başına aylık sosyal medya kullanımında ilk sırayı 21 saat 24 dakika ile Instagram’ın, ikinci sırayı ise 20 saat 54 dakika ile TikTok’un aldığını söyledi. Bakan Uraloğlu, “Yapılan araştırmanın sonuçlarına baktığımızda Türkiye’de sosyal medya hesaplarından takip edilen profillerin başında arkadaşlar, aile ve tanıdığımız insanlar geliyor.
Bunu, satın aldığımız ve satın almak istediğimiz markalar, televizyon şovları ya da kanallar ile eğlence içerikleri, fenomenler ve parodi hesaplar takip ediyor. Dünyada sosyal medyada fenomenlerini takip etme oranına göre Türkiye diğer ülkelere göre yüzde 11,7 ile 49. sırada bulunuyor.” dedi.
E-Ticarette yüzde 64,6’lık oran İle dünyada 3. sırada
Uraloğlu, 2023 yılındaki rapora göre, dünya genelinde her hafta çevrimiçi satın alım yapan internet kullanıcıları incelendiğinde Türkiye’nin e-ticarette yüzde 64,6’lık oran ile dünyada 3. sırada yer aldığını kaydetti. Bakan Uraloğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Ücretsiz teslimat imkanının satın alma sürecinde kullanıcılar tarafından dikkate alınan en önemli faktör olduğunu vurgulayarak, “Ücretsiz teslimat, kolay iade politikası, kuponlar ve indirimler, hızlı ve kolay ödeme ile müşteri yorumları gibi etkenler vatandaşların çevrimiçi alışverişe yönelmesinde en önemli tercih sebepleri olarak karşımıza çıkıyor. Yeni marka, ürün ve hizmetleri keşfeden kullanıcılar incelendiğinde de kullanıcıların yüzde 36,8’i sosyal medya reklamları aracılığıyla bu markaları keşfettiğini söylüyor. Bu sıralamayı, arama motorları, televizyon ve uygulama reklamları ile marka veya ürünlerin internet siteleri takip ediyor.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e gönderilen 22 Ocak 1936 tarihli fatura ödemesi
TÜRKİYE-GÜRCİSTAN HABERCİ GAZETESİNİN ÖZEL HABERİ
Bugün sizlere bir fatura sunacağım;
Fatura, 22 Ocak 1936’da, Niğdeli manav Durmuş Ali tarafından kesilmiş.
Vali Ziya Tekeli’ye gönderilen faturanın dökümü şöyle:
– Tel ve çiviye verilen: 57 kuruş.
– 6 adet sandığın bedeli: 3 lira 60 kuruş.
– Elmaların istifine ödenen: 75 kuruş.
– Sandıkların İstasyona taşınmaları için hamaliye: 25 kuruş.
– 170 kilo elmanın bedeli: 46 lira 75 kuruş.
– Ankara’ya kadar navlun bedeli: 6 lira 95 kuruş.
– Yekün: 58 lira 87 kuruş.
★★★
Şimdi sıkı durun.
Sandıklardaki tel ve çiviye kadar bedeli ödenmiş bu elmalar kime gönderilmiş?
Çankaya’ya, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e…
Peki ödemeyi kim yapmış?
Yine Atatürk!..
Niğde elmasını çok seven Ata, Vali Tekeli’ye parasını göndererek, manavın fatura kesmesini istemiş.
Belgesi de Atatürk arşivinde bugünlere kadar saklanmış.
★★★
6 kasa elmaya harcanan paranın hesabını tutan devlet anlayışından, halkın vergisiyle oluşan milyarlarca dolarlık harcamaların akıbetiyle ilgili tüm soruları cevapsız bırakan bir anlayışa…
Başka söze gerek var mı?..













