Çarşamba, Aralık 24, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 167

Aşırı terleme (Hiperhidroz)

0
  Terleme değişik etkilere karşı vücudun iç düzenini sağlayan fizyolojik bir olaydır.Ter vücüdumuzda bulunan ter bezlerinden salgılanır. Vücudumuzda sayısı 2 ile 5 milyon arası değişen ter bezi vardır. Terleme istemsiz(otonom) sinir sisteminin bir bölümü olan sempatik sinir sistemi tarafından kontrol edilir. Normal sınırlarda terlemenin yararları şöyledir;
  -Vücudun ısı dengesinin ve elektrolit dengesinin korunması.
  -Toksinlerin ve bazı zararlı maddelerin uzaklaştırılması.
  -Böbreklerin ve karaciğerin yükünün azaltılması.
  Bazen terleme çok yüksek seviyelerde olabilir ve kişinin yaşamını olumsuz etkileyebilir.Bu durum hiperhidroz yani aşırı terleme olarak adlandırılır.Aşırı terleme sempatik sinir sisteminin aşırı tetiklenmesiyle oluşur ve primer ve sekonder olmak üzere ikiye ayrılır.Primer hiperhidrozda aşırı terlemenin nedeni bilinmemektedir ve sağlıklı bireylerde görülür.Sekonder hiperhidroz ise başka bir rahatsızlıkla beraber görülür ve bu hastalıkların büyük çoğunluğu hormonal bozukluklardır.
Aşırı terlemenin tedavisi için birçok değişik yöntem vardır. Fakat eğer aşırı terlemeye sebep olan başka bir sağlık sorunu varsa öncelikli olarak bu sorun tedavi edilir ve genelde bu rahatsızlıkların tedavisiyle aşırı terleme de tedavi edilmiş olur.Herhangi bir sağlık sorununun olmadığı aşırı terlemenin tedavi seçenekleri ise şöyledir;
  -Botoks yöntemi: 6-7 aya kadar etkilidir.
  -Topikal antiperspirantlar: Düzenli ve sık kullanmak gerekir ve bu durum ciltte iritasyona sebep olabilir.
  – İontoforez: Genelde el ve ayaklarda oluşan aşırı terleme için kullanılır.
  -Sempatik sinir sisteminin bloke eden ilaçlar: Yan etkilerinden dolayı pek tercih edilmezler.
  -Endoskopik sempatektomi: Genel anestezi altında yapılan cerrahi girişimdir.Genelde koltukaltı ve el terlemesinde başvurulan yöntemdir.
  Ayrıca bu yöntemlerin yanı sıra pamuklu kıyafetler giymek ve baharat ile tuz alımının azaltılması da terlemeyi azaltmaya yardımcı olan etkenlerdir.
  Sağlıklı ve mutlu günler dilerim…

Organik çay tarımı üzerine

0
  Son yıllarda ÇAY-KUR’un projelendirmeye çalıştığı organik çay tarımı,geçimini çay tarımı ile sağlamaya çalışan bölgemiz insanını tarımsal faaliyetlerde önemli sıkıntılarla baş başa bırakmaktadır.
  1950’li yıllardan beri yıllarca teşvik edilen çay tarımı ve bu tarımın sürdürülebilir olması için teşvik edilen suni gübre kullanımı toprak yapısında önemli tahribatlara yol açmış bulunmaktadır. Çay tarımı başlatılmadan önce bölgemizde sebzecilik,mısır ve fındık üretimi ile meyvecilik ön planda iken, geliştirilen çay tarımı ile önceden yapılan sebzecilik ve diğer tarımsal faaliyetler ya ikinci plana itilmiş ya da bırakılmış bir durum söz konusudur.
  Çay tarımında sunni gübre kullanımı ile topraktaki mikro organizmalar öldürülmüş, sularımız kirletilmiş durumdadır.Topraktaki mikro organizmaların yok edilmesi toprağın verimliliğini düşürmüş bulunmaktadır.ÇAY-KUR’un gündemde tuttuğu ve uygulamaya çalıştığı organik çay tarımı yıllarca suni gübre kullanılan bölgemiz topraklarında yapılması izlenen politikaya bakıldığında olası görülmemektedir.Zaten basına yansıdığı kadarıyla organik tarım uygulaması normal çay üretiminin olmadığı Hemşin ilçesinde uygulanmaya çalışılmakta, Hemşin dışında çay tarımının hiç yapılmadığı Borçka Maçahel (Camili) bölgesinde de bu tarımın yapılması ön görülmektedir.Bu uygulamalara bakıldığında organik çay tarımı uygulaması ve yaygınlaştırılması daha önce çay tarımı yapılmamış ve suni gübre uygulanmamış topraklar temel alınmaktadır.Bu durumda yıllarca suni gübre kullanılarak çay tarımı yapılan topraklar ne olacaktır? Normalde miadını doldurmak üzere olan çay tarımında mikroorganizmaları öldürülmüş olan topraklarda hangi alternatifler yaratılabilecektir.
  Sunni gübre kullandırılarak tahrip edilen bölgemizin toprağı ne olacaktır?Kirletilen doğa ve su kaynaklarının zararı nasıl giderilecektir? Çay tarımı yaptırılırken yıllar öncesinde bölge insanı suni gübreyi kullanmadan önce çayın dibine hayvan gübresi ile çevredeki bitkilerin çürüklerinin serilmesi ile organik tarım yapılırken hangi akla hizmet edilerek insanlarımıza Avrupa gübresi diye nitrat ve azot içerikli suni gübre kullandırılarak topraklarımız öldürülmüştür?
  Yapılması gereken yıllardır kullandırılan suni gübre uygulamasına son verilmesi,suni gübre kullanımı sonlanması akabinde toprağın yenilenmesi ve yeniden mikroorganizmaların oluşabilmesi için geçecek süre içerisinde düşük düzeyde oluşacak çay rekoltesi sonucunda üreticinin uğrayacağı zararın süspanse edilerek bölgemizdeki çaylıklarını da organik tarıma geçirilmesi en akılcı bir uygulama olacaktır.

Azerbaycan Devletinin gelişmesinde Haydar Aliyev fenomeni

0
  ABD ve dünya tarihinin önemli şahsiyetlerinden biri, kendine özgü onurlu iz bırakmış George Washington konuşmalarının birinde demiştir ki: “Yeni kurulan her devletin ömrünün uzun olmasını onun kurucusu olan liderlerin siyasi dehası belirler”. Bu açıdan geçen yüzyılın 90’lı yıllarının başlarında bağımsızlığını yeniden elde eden ve tarihten gelen devlet gelenekleri üzerinde bir devlet kuran Azerbaycan’a Haydar Aliyev gibi bilge liderin, ileri görüşlü politikacının, mahir devlet adamının rehberlik etmesi devletçilik tarihimizde kendi önemi ile seçilir.Öncelikle, Azerbaycan SSCB Devlet Güvenliği Komitesine, 1969 yılından sonra ise Cumhuriyetimize rehberlik eden Haydar Aliyev ülkemizin bağımsız devlet geleneklerinin yeni düzlemde geliştirilmesinde, milli devlet bilincinin oluşmasında bedelsiz hizmetler vermiştir.
  Haydar Aliyev 1969-1970 yıllarında gerçekleştirilen Azerbaycan KP MK-nın toplantılarında, aktivistlerin toplantılarında ve diğer toplantılardaki konuşmalarında sürekli olarak ekonomik ve kültürel yapılanma konularını analiz eder ve yeni görevleri öne sürümekteydi . Aynı yıllar da Azerbaycan’ın ekonomik ve sosyo-politik hayatında dönüş aşaması oldu. Cumhuriyetimizin dinamik gelişimi için karmaşık programların hazırlanmasına Azerbaycan Komünist Partisi MK-nın birinci sekreteri Haydar Aliyev’in etkinliği, eşsiz girişimciliği ve büyük organizasyonu tüm 1970-80 yıllarında başarılarının temeli oldu. Haydar Aliyev’in kesin tutumu sonucunda Ermenilerin Azerbaycan’ın tarihi-etnik toprağı olan Dağlık Karabağ’a asılsız iddialarına karşı direnç gösterildi, Azerbaycan topraklarının bir karışı bile Ermenistan’a verilmedi [Qasımlı MC Haydar ALİYEV- İstiklale giden yol (1969-1987 yılları) Bakü:Bakü Universitesi yayınları, 2006, s.326].
  1978 yılında Azerbaycan SSCB Anayasası’nın kabul edilmesi Haydar Aliyev’in uzak görüşlü bir adımı idi. Onun girişimiyle o dönemdeki Anayasamızda Azerbaycan dili devlet dili ilan edildi. Bu, o dönemde devletçiliyimizin kornumasına doğru atılan oldukça cesur bir adım, dilimizin, milli devlet geleneklerimizin geliştirilmesine Haydar Aliyev tarafından gösterilen bedelsiz hizmet idi. Eğer o dönemde Haydar Aliyev dil meselesinde merkez karşısında geri çekilseydi bu adım milli, manevi, devletçilik geleneklerimizin sürdürülmesinde en güçlü silah olan dilimizin ölmesine, millet olarak milli varlığımızın kaybedilmesine ve tarihin sahnesinden yok olacağımızın kaçınılmaz sonuclarından biri idi.
Haydar Aliyev Azerbaycan petrolünün merkeze taşınmasını istemediğinden petrol alanlarıyla özel olarak ilgilenmiş, mali kaynalar ayırarak, böylece ülkenin bölgelerinin geliştirilmesine, yeni iş yerlerinin açılmasına, Azerilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesine, nüfusun demografik gelişimine bölgelerin ve köylerin kültürel simasının değiştirilmesine dair stratejik planlarını hayata geçiriyordu. 70’li yıllarda Azerbaycan’da pamumkçuluğun ve bağçılığın üstün gelişmesinin nedenlerinden biri de işte bu etkenlerle bağlı idi.
Haydar Aliyev kenardan gelenlerin yöneticiliklerine son verme yönünde çalışarak, DTK kurunlarının yöneticilerinin Azerbaycanlılar olması için çaba göstermiş, yerel halkın temsilcilerini yerleştirerek yüksek rütbeler verilmesine aracı oluyordu. O, iktidara geldiğinde ekonomik yönetimde Azerilerin konumlanmalarını, ekonomide yönetimi de onların kontrolüne geçirdi. Bütün Sovyet döneminde Azeriler ilk defa olarak Azerbaycan’da Haydar Aliyev’in iktidarı döneminde ekonomik yerlerde pozisyonlar yakaladılar, onların özgüveni güçlendi [Europe since 1945. An Encyclepedia. Volume 1. Bernard A. Cook. Loyola University New Orleans. Editor. New York and London, Garlond Publishing Inc., 2001.p 70].
80’li yılların başlarında (1982-1987) Moskova’ya yüksek göreve getirilen Haydar Aliyev   Azerbaycan’ın milli devlet çıkarlarını daha yüksek düzeyde savunmaya başladı.
Hayd ar Aliyev’in Azerbaycan’da nüfuzunun yüksek olması ve halk tarafından çok sevilmesi 70’lerin sonundan itibaren Moskova’yı açıkça olmasa da, gizlice rahatsız ediyordu. ABD’de yayınlanan bir kitapta yazıyordu ki, Azerbaycan’ın Haydar Aliyev’in gizli politikasının altında olması Moskova için çokta istenen bir durum değildi. Batı yorumcularının bir çoğu ise , SSCB rehberi olan Andropovun onu SSCB Bakanlar Kurulu Birinci Yardımcısı atamayla,hasta olan ve oturumlara katılamayan 77 yaşındaki Başbakan N.A.Tixonovun boşalacak yerine düşünmesiydi [Joseph L. Nogee .Soviet Politics. Russia after Brezhnev. New York: Proeger Publishers, 1985.p.140-141].
ABD tarihçisi Martin İvn yazıyor ki, Haydar Aliyev Andropovun güvendiği adamlardan birisiydi. Fakat Andropovun yanında güvenli, çalışkan, bilgili, becerikli bir kişilik olarak bilinen Haydar Aliyev 1985 yılında iktidara gelen dar düşünceli, sorumluluğu olmayan M.S.Gorbaçov tarafından kıskançlıkla karşılanıyordu. Çeşitli iftiralarla onun nüfuzunu düşürmek için pratik faaliyete geçildi. 1987 yılı Ekim ayının 21-de yapılan Sov. İKP MK toplantısında Haydar Aliyev “hastalığına göre” görevden alındı [Evon M. The Andropov file. New York, Mc. Graw. – Hill Book Company, 1983.p.82]. Fakat buna rağmen Haydar Aliyev siyasi faaliyetine devam etdi. 1990 yılının Ocak ayının 20-de ise yaşanan kanlı faciaya göre Haydar Aliyev Gorbaçov’un yürüttüğü kanlı politikaları şiddetle kınamaya başladı.
Azerbaycan ve SSCB yönetiminin engel olmasına rağmen, Haydar Aliyev güçlükle de olsa, 1990 yılının Temmuz ayının 20-de Bakü’ye döndü. Buradan ise o, Nahçıvan’a gitti. Nahçıvan’da halk tarafından büyük sevgi ile karşılanan Haydar Aliyev aynı yıl Nahçıvan Yüksek Sovyeti milletvekili seçildi. Bundan sonra yeniden tüm dikkatini Azerbaycan’ın milli devlet yapısının restorasyonuna yönelten Haydar Aliyev’in talebi ile Nahçıvanın adından “sovyet sosyalist” kelimeleri alındı. 1991 yılı, Eylül ayının 1-de Haydar Aliyev Nahçıvan Yüksek Sovyeti Başkanı seçildi. Bundan sonra Azerbaycan’ın bağımsızlığının ve milli devlet geleneklerinin kurtarma uğruna daha kararlılıkla hareket eden Haydar Aliyev’in girişimciliği ile Azerbaycan’ın bağımsızlığının önemli özellikleri olan üç renkli devlet bayrağımız Nahçıvan Ali Meclisi üzerinde dalgalanmaya başladı.
  Abluka altındaki Nahçıvan’a Haydar Aliyev’in göz ardı edilemez zahmeti sonucunda yardımlar yapılmıştır. Nihayet, Haydar Aliyev’in talebi ile imparatorluk askerleri Naxçıvanı terk etmeye mecbur kalmıştı. Bu ise de-facto olarak, Nahçıvan’da Azerbaycan’ın bağımsızlığının kurtulması demekti demekti. 1991 yılının sonbaharında Azerbaycan’ın bağımsızlığının elde edilmesinde Haydar Aliyev’in önemli rolü oldu.
  1992 yılının Ekim ayında ülkenin 91 kişi aydını “Ses” gazetesi aracılığıyla Haydar Aliyev’e başvurdu. Haydar Aliyev’in yönetimi altında Yeni Azerbaycan Partisi kuruldu. Ulu Önder’in söylediği gibi: “Bizim parti sağduyu, sağduyu – halkı birleştirmek ve Azerbaycan’ın o karmaşık hayatında ülkenin sorunlarının çözümünde yer almak, kendi hizmetlerini göstermek amacıyla kuruldu”.
  1992-1993 yıllarında Azerbaycan’ın başı üzerini yeniden bağımsızlığını kaybetme tehlikesi aldı. Böyle bir durumda 1993 yılının Haziran ayında Haydar Aliyev halkın ısrarlı talebi ile Nahçıvandan Bakü’ye geldi. O, hemen Azerbaycanın üzerini kaplayan tehlikenin giderilmesi ve devlet bağımsızlığının bir de elden verilmemesi için tüm gücünü sarf etti. 1993, Haziran ayının 15-de Haydar Aliyev Azerbaycan Yüksek Meclisi Başkanı seçildi. Bununla da Azerbaycan’ın bağımsız devlet geleneklerinin geliştirilmesi, güçlendirilmesi ve dünya devletleri sırasında kendi değerli yerlerinden birini tutması alanında yeni bir aşama başladı.
  Onun iktidara gelişi ile milli ideolojimizinin yansıdığı devletçilik anlayışı hazırlandı. En önemli sorunumuz olan Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümü yönünde de önemli adımlar atıldı. Ulu önder Haydar Aliyev dış ülkelere yolculukları sırasında esas dikkati bu çatışmalara yönelterek, Ermenistan’ın işgalci siyasetini dünyaya beyan etti. Azerbaycan çevresinde oluşturulan bilgi kuşatmasının yok edilmesi Ulu önder Haydar Aliyev’in faaliyetinin esas yönlerinden biriydi. Bağımsılığımızın ilk yıllarında Azerbaycan’ın bazı sorunlar yaşamasında ülkemiz hakkında bilgisizlik de önemli rol oynamıştı.
1992 yılında ülkemize karşı uygulanan “Özgürlüğü Savunma Yasası” na adaletsiz 907.değişiklik de bu bilgisizliğin ve fiili faaliyet göstermemenin sonucuydu. Bu değişikliğin ülkemize maddiden çok, manevi zararını öne çıkaran Ulu önder dünyanın en prestijli kurumlarının kürsülerinde Azerbaycan gerçeklerini, Dağlık Karabağ sorununun asıl önemini uluslararası kamuoyunun dikkatine iletti. Ermeni yalanları olgularla ortaya çıkarıldı.
Haydar Aliyev’in uzak görüşlü politikaları sonucunda 1994 yılının Mayıs ayında Ermenistan’la ateşkes konusunda anlaşmaya varıldı. 1994 yılının Eylül ayının 20-de ise yabancı ülkelerin petrol şirketleri ile Hazar’ın petrol ve gazla zengin yapılarının işletilmesi konusunda “Yüzyılın Anlaşması” adlı tarihi belge imzalandı.
Bununla da Azerbaycan’ın ekonomik yönden daha da geliştirilmesine ve güvenliğinin sağlanması için daha başarılı eylemler gerçekleştirmeye ortam yarattı. Hazar petrolünü dünya pazarlarına nakline ortam yaradan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol, ayrıca Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hatlarının işe düşmesi Azerbaycan’ın bağımsızlığına verilen daha bir katkı oldu.
Haydar Aliyev’in yönetimi altında hazırlanarak 1995 yılında yapılan halk referendumunda kabul edilen Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası demokratik, laik, hukuk ve üniter cumhuriyet gibi devlet mekanizmasının temelini koydu. Anayasanın kabulü Azerbaycan’ın zengin devletçilik tarihinin, devletin egemen tesisat gibi varlığının onaylanması idi.
  Ulu önderimiz petrolden elde edilen gelirlerin ekonominin diğer önemli alanlarına yöneldilmesini, diğer sektörlerde yeni üretim tesislerinin kurulması yolu ile yeni iş yerlerinin açılması, bir sözle, nüfusun sosyal güvenlik önlemlerinin kendisinin ekonomik politikalarında sürekli prioteritet görev olarak incelemiştir. “Ekonomisi güçlü olan devlet herşeye kadirdir” ilkesine dayanarak siyaset hayata geçiren Haydar Aliyev ekonomik gelişmede demokrasileşme sürecine önem vermekle, ekonomik ilerlemeleri diğer alanların gelişmesine katkıda bulunan bir itici güç olarak kabul ediyordu.
“Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Fonu’nun oluşturulması hakkında” 29 Aralık 2000 tarihli ferman da bu yüksek amaçların gerçekleştirilmesine hizmet etmişti. Fonun faaliyetlerinin başlıca konusunu petrol ve gaz üretiminden elde edilen finansal gelirlerden şimdiki ve gelecek nesillerin yararına amaçlı kullanım oluşturuyor. Haydar Aliyev’in devlet yapılanması alanındaki temel hizmetlerinden biri ve belki de en önemlisi, sağlıklı güçleri seferber ederek güçlü devlet yapıları oluşturması, bağımsızlığımızın, iç, sosyal-siyasi istikrarın gerçek sağlayıcısı olan devlet yönetimi aparatı oluşturmasıydı.
Azerbaycan gençlerinin çağdaş, gelişmiş, entelektüel gibi olgunlaşmasında Ulu Önder’in büyük çabası olmuştur. Haydar Aliyev’in fermanı ile 1994 yılının 26-da Gençlik, Spor ve Turizm Bakanlığı oluşturuldu. 1995 yılında ise o, Azerbaycan gençlerinin forumunun geçirilmesi teklifini ileri sürmüştü, 2 Şubat 1996 tarihinde bağımsız Azerbaycan gençlerinin ilk forumu yapıldı. Foruma Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev bizzat katılmıştır. 1 Şubat 1997 tarihinde forumun yıldönümü dolayısıyla gençlerin bir grubunu kabul eden Haydar Aliyev “2 Şubat – Azerbaycan gençleri gününün ilan edilmesi hakkında” Serencam imzalamıştır. 1999 yılında Haydar Aliyev tarafından imzalanan “Devlet Gençlik Politikası hakkında” ferman bu alana Başkan çapında büyük önem verildiğinin göstergesiydi.
  Milli lider demokratik, uygar toplumda insan haklarının korunmasını, çok partili sistemin oluşturulmasını, muhalif güçlerle yapıcı işbirliği açısından yasalara dayanan tutumunu da göstermiştir. İlk defa olarak Azerbaycan devletinin başkanının emrinde iqtidaryönümlü ve muhalif siyasi güçler kavramı kullanılmıştır. Milli lider Haydar Aliyev’in ülkemize rehberlik yaptığı 1993-2003 yıllarında insan hak ve özgürlüklerinin korunması için sağlam temel oluşturulmuştu. 1998 yılında Doğu’da ilk kez ülkemizde ölüm cezası iptal edildi. Bugün dünyanın birçok gelişmiş ülkelerinde bile, ölüm cezasının hala iptal olunmadığını ve düzenli olarak uygulandığı dikkate alınırsa, Ulu önderin bu adımının ne derecede büyük hukuki, tarihi değer taşıdığı anlaşılır. 1995 yılından af sistemi çıkarılmış, bu dönemden itibaren imzalanan emir ve fermanlara esasında binlerce vatandaşımız özgürlüğe kavuşmuştur. 1998 yılının Ağustos ayının 6’sında ulu önderimiz Haydar Aliyev’in imzaladığı özel Serencamla Azerbaycan’da sansürün kaldırılması ile basının gelişimi dikkate çarpmaya başladı. 1999 yılında “medya hakkında” Azerbaycan Cumhuriyeti Kanununun, diğer hukuki-normatif düzenlemelerin kabulü yapıldı.
Müttefik cumhuriyetler arasında birinci olarak tarım reformu Haydar Aliyev’in yönetimi altında Azerbaycan’da geçirildi. Toprağın büyük bir bölümü kendi sahiplerine iade edildi. Böylece, gıda sorununun çözümüne, hem de bölgelerin nüfusunda olan maddi ve mali kaynaklarından üretimin gelişmesi için kullanılmaya ortam oluştu.
2001 yılının Kasım 9-10-da Ulu önder Haydar Aliyev’in girişimi ile Dünya Azerbaycanlılarının I kurultayının yapılması vatandaşlarımızla dayanışmanın sağlanmasına, Azerbaycan gerçeklerinin uluslararası kamuoyuna aktarılmasında önemli bir faktör olan diasporanın örgütlenmesi için yasal altyapının temelinin konulmasına, yapılacaklar bir merkezden yönetilmesi için Diasporla iş Devlet Komitesi oluşturulmasında temel rolünü oynadı.
  Milli Lider Azerbaycan’ın perspektif kalkınma önceliklerini doğru belirleyerek sivil Batı değerlerinin toplumda tam benimsenilmesine, demokratik değerlerin daha sağlam yer bulmasına, insan ve vatandaş hak ve özgürlüklerinin güvenli teminatına her zaman özel dikkatle yaklaştı. Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev uluslararası kurumlar ve Avrupa’nın saygın kuruluşları ile etkin ve iş ilişkilerinin kurulmasına önemle dikkat ediyordu. Azerbaycan liderinin NATO, AGİT, Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşların çalışmalarına aktif katılımı da, hiç kuşkusuz Azerbaycan’ın dış politikasının başarıları ve ülkemizin nüfuzunun göstergesi sayılabilirdi. Haydar Aliyev tarafından temeli atılan dengeli dış politika konseptinin öngörüsü şudur ki, bu kavram bugün de Azerbaycan devleti önünde duran sorunları çözmeye muktedir olan tek kavramdır. Haydar Aliyev’in kararlı çabası sonucu Azerbaycan Cumhuriyeti 2002 yılında Avrupa Konseyi’ne tam üye kabul edilerek avropa ailesine kavuşmuş ve burada kendine ait yerini almıştır.
  Çağdaş Azerbaycan’ın kalkınma modelinin tezahürlerinden biri de Azerbaycançılık ideolojisidir. Milli lider Haydar Aliyev milli ideolojinin kurulması, halka ulaştırılması yönünde halkımıza çok büyük, önemli bir bilimsel miras bıraktı. O miras ki, onun üzerinde bugün bağımsız Azerbaycan devleti hızla gelişmektedir.
Azerbaycan devletçiliğine, devletçiliğimizin gelişmesine verilen değerli katkılar işte Ulu önder Haydar Aliyev kişiliğinde en yüksek zirveye ulaştı. Halkına, onun bilgeliğine, entelektüel potansiyeline sonsuz güven Haydar Aliyev kimliğini ideal seviyeye taşıdı. Haydar Aliyev tamamen Türk dünyasının büyük devlet adamı, aynı zamanda günümüzde devletçiliğin yeni tipolojisinin temelini atanlardan biridir. Haydar Aliyev’in zengin devlet tecrübesi bugün tüm dünyada kabul edilir, saygıyla karşılanır ve yüksek derecede ölçülür. Milli lider bizim için bilimsel ilkelere ve zengin entelektüel potansiyele dayalı mükemmel bir devletçilik anlayışı yaratmış, kamu yönetimi alanında zengin bilimsel teorik ve pratik miras bırakmıştır. Onun devlet düşüncelerinin bilimsel teorik temelleri sadece bugün için değil, gelecek için de önemlidir.
Bu gün Azerbaycan Haydar Aliyev yolu ile ilerliyor ve gelişiyor. Haydar Aliyev devlet yöneticiliği okulunun en ünlü temsilcisi uluslararası saygın siyasetçi olarak kabul edilmiş, modern zihnin, kalifiye ve cesur Cumhuriyet Cumhurbaşkanı İlham Aliyev attığı adımlarda Haydar Aliyev siyasi kursunun, Ulu önderin zengin devlet okulunun iyi takipçisi olduğunu doğrulamıştır. Kazanılan her başarı ise Milli lider Haydar Aliyev’in temelini koyduğu devlet stratejisinin pratik sonucu olarak dikkat çekiyor. Ulu Önder’in kaydettiği: “Azerbaycan dünyaya güneş gibi doğacaktır” fikri artık kendi onayını bulmaktadır.

Azerbaycanda yerel yönetimlerin gelişim süreci

0
  1989 yılından itibaren dünyada meydana gelen hızlı gelişmeler uluslararası sistem ve dengelerde köklü değişikliklere yol açmıştır. Geçmişte Sovyetler Birliği içinde yer almış olan bu ülkeler Sovyet rejiminin çöküşü sırasında önce egemenliklerini, sonra da bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. 
  Bağımsız devlet statüsünün kazanılması ile birlikte bir yandan ekonominin yeniden yapılanması “merkezi planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçiş” diğer yandan da “hukukun üstünlüğü” ve “demokratik ilkeler”e dayalı yeni bir devlet kurulmasına yönelik gelişmeler aynı zamanda gündeme gelmiştir. Geçmişte Sovyetler Birliği içinde yer almış olan bu ülkeler Sovyet rejiminin çöküşü sırasında önce egemenliklerini, sonra da bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bağımsız devlet statüsünün kazanılması ile birlikte bir yandan ekonominin yeniden yapılanması “merkezi planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçiş” diğer yandan da “hukukun üstünlüğü” ve “demokratik ilkeler”e dayalı yeni bir devlet kurulmasına yönelik gelişmeler aynı zamanda gündeme gelmiştir.
Azerbaycan’da dört ayrı sistemin egemen olduğunu görmekteyiz. Önce Çarklık Rusya’sı, ardından kısa süreli bir bağımsızlık dönemi, Sosyalist yönetim ve 1991 sonrası yeniden bağımsızlık. Dünyada tüm ülkeler, yönetim sistemleri içerisinde yerel yönetimlere yer vermektedirler. Batıda 10. yüzyıldan itibaren yerel yönetim birimleri ortaya çıkmıştır. .
     Anayasaya göre Azerbaycan’da yerel hizmetler iki yolla veriliyor:
       a) Merkezi idarenin bir kolu olan yerel yürütme hakimiyeti organları;
       b) Yerel hizmetleri hayata geçiren belediyeler.
    Devlet kurumlarının taşra kuruluşlarının işini, eşgüdümleştiren ve yerlerde yürütmenin başı olan yerli yürütme hakimiyetlerinin başçılarını Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı atar ve görevden alır. Anayasanın 124. maddesine göre yerel yürütme hakimiyetlerinin yetkilerini Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı belirliyor.
    Belediyelerin statüsü hakkında Azerbaycan Cumhuriyeti yasasının 27. maddesine göre : “Belediyelere seçimler, vatandaşlarını kanunla belirlenmiş seçim hakları temin edilmekle; genel, eşit, doğrudan seçim hakları esasında serbest, şahsi, gizli oy verme yolu ile hayata geçirilir. Belediye seçimleri “Belediye Seçimlerinin kuralları hakkında Azerbaycan Cumhuriyetinin kanununa uygun olarak hayata geçirilir. Azerbaycan Cumhuriyetinin devlet organları belediye seçimlerinin demokratik olarak hayata geçirilmesine teminat verirler.”
Belediyelerin yetki müddeti 5 yıldır. Belediyelerin yetkileri onların ilk toplantı günü başlar ve yeni seçilen belediyelerin birinci toplantı günü sona erer. Belediye üyelerinin yetkileri yalnız belediyenin yetki müddetinde yürürlüktedir.
23 Aralık 2014 tarihinde Azerbaycan‘da yerel seçimler yapılıdı. Azerbaycan`da halk belediye seçimleri için sabahın erken saatlerinde oy vermek için sandık başına gitti.      Azerbaycan’da, ülke genelinde il, ilçe, belde ve köy belediye meclis üyeliği için seçim yapıldı.
Azerbaycanlılar, bağımsızlığın kazanılmasının ardından dördüncüsü düzenlenen yerel seçimlerde meclis üyelerini belirlemek için sandık başına gitti..
  Oy verme işlemi yerel saatle 08.00’de başladığı seçimlerde 37 bin 77 aday, bin 607 belediyenin 15 bin 35 meclis üyeliği için yarışdı.
Yeni Azerbaycan Partisi, Anavatan Partisi, Vatandaş Hemreyliği Partisi, Ümit Partisi, Sosyal Demokrat Parti, Milli Diriliş Harekatı Partisi, Demokratik Reformlar Partisi ve Büyük Kurtuluş Partisi’nden toplam 13 bin 907 adayın girdiği seçimlerde, 23 bin 61 bağımsız aday da yarışıyor. Seçimlerde 109 aday da farklı gruplar adına seçmenin karşısına çıktı.
  Dört milyon 819 bin seçmenin kayıtlı olduğu Azerbaycan’da 5 bin 15 seçim merkezi oluşturuldu. Azerbaycan yasaları gereği, yerel seçimlerde önce meclis üyeleri belirleniyor, daha sonra bu üyeler kendi aralarından belediye başkanını seçiyor.
  Azerbaycan Cumhuriyeti yaklaşık 24 yıldan beri bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmektedir. Bu 24 yıllık süre içerisinde birçok siyasal olaylar ve gelişmeler yaşamıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti farklı ulusları dolaysıyla çok farklı dinlerin bulunduğu, türlü dillerin konuşulduğu ve bir çok etnik grubun bulunduğu Kafkasya’da stratejik açıdan önemli bir coğrafyada yer almaktadır. Azerbaycan aynı zamanda petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip olması nedeniyle dünya ülkelerin ilgisini çekmektedir.

KKTC Meclis Başkanı Sibel Siber: “Uluslararası toplumun parçası olacağız”

0
Haber: İlker ÇAKAN
  KKTC
Meclis Başkanı Sibel Siber Kıbrıs Türk halkının yakın tarihinin acılarla ve mücadeleyle dolu olduğunu kaydederek, “Bu yolda çok insanımızı kaybettik, acılar ve göçler yaşadık. Savaşın ne demek olduğunu, nasıl bir acı olduğunu, savaşta kaybolan bir babanın çocuğuna, eşine, kardeşine, yakınlarına sorarak daha iyi anlayabilirsiniz” dedi.
   21-25 Aralık Milli Mücadele ve Şehitler Haftası kapsamında düzenlenen bir etkinlikte konuşan KKTC Meclis Başkanı Sibel Siber, bugünlerin geçmişi anmak, dayanışmak ve umudu yükseltmek için olduğunu vurguladı. KKTC Meclis Başkanı Sibel Siber, “Modern dünyada halklara kendi yurdunda, demokratik ortamda kendi kimliğiyle yaşama hakkının tanınmaması, uzlaşı yerine savaşın tercih edilmesi… Biz bunu yaşadık. Mücadelemiz buydu. Savaşı ve geçmişin acılarını yeniden yaşamayı istemiyoruz. Daha güzel günlere gitmeyi hedefliyoruz ve buna inancımız var,” dedi.
   KKTC
Meclis Başkanı Sibel Siber, Kıbrıslı Türklerin özgüveni yüksek ve barışçı bir halk olduğunu kaydederek, “Kendi kimliğimizle bir gün uluslararası toplumun parçası olacağız. Bugün değilse, yarın olacak, verdiğimiz mücadele taçlanacak. Onun için çözüm, onun için barış diyoruz” diye konuştu.


Kitap okumak

0
   Dinimizin ilk emridir ”Oku”…Bunu bilmeyen yoktur, sanıyorum…Her ne kadar günlük hayatta uygulamalarını pek göremesek de… Peygamber efendimizin, çeşitli hadislerde ilim ve ilim sahibini övmesi, müslümanları ilim öğrenmeye ve okumaya teşvik etmiştir.. şöyle ki; Cenabı Hak, Peygamber efendimize ilmin dışında herhangi bir şeyi kendisine arttırması için dua etmemesini emretmiştir.
  .”Rabbim ilmimi arttır” de, buyurmuştur.. Çünkü, okumak sayesinde elde edilen ilim, bitmek tükenmek bilmeyen bir hazinedir..
  İlim yalnızca sahibine değil, başka insanlara hatta diğer canlılara bile fayda sağlar. Hem dinimiz bunu emrederken, hem de gelişen ve değişen dünyaya uyum ancak okumakla mümkün iken maalesef yeterince okumuyoruz..
  Ülkemizde her yüz kişiden sadece 4.5 kişi kitap okuyor. Kitap okumuyoruz diye hayıplanıp sızlanmakla ele bir şey geçmez tabi ki.. Bu alışkanlığın çok küçük yaşlarda kazanıldığı bir gerçek. Çocukların ilgi ve alışkanlıklarının ailede şekillendiği düşünülürse, burada görev anne-babalara düşüyor.
   Çocuklar, bizim sözlerimizden çok adımlarımızı takip ederler. Okumalarını istiyorsak, önce biz elimize kitap alacağız.. 
   Okumayan, çocuklarının okumalarını desteklemeyen ailelerin, çocuklarından bunu beklemeleri beyhude bir hayaldir. Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak için, daha çok küçük yaşlard,a çocuğa özel zaman ayırarak,onun yaşına, ilgisine uygun masal ve öykü kitapları okunabilir.
   Evde, hem diğer aile fertleri hem de çocukların ulaşabileceği şekilde, farklı kitaplardan oluşan bir kitaplık yapılabilir. Kitaplar,çocukların ilgi alanlarına ve yaşına göre,çocukla birlikte seçilmelidir.
   Anne babalar, çocukla birlikte alışverişe çıktıklarında, bir kitapçıya veya kitap-dergi reyonuna uğramalıdırlar. Kitap okuma alışkanlığı için kütüphane kullanımının etkisi de büyüktür.kütüphanelerin aktif kullanımı için yönlendirilmelidir. Anne babaların ödül listesinde kitaplar da olmalıdır.
   Okumadığında, uyarmak yerine kitap okuduğunda motive edip desteklemek daha doğru olur. Yaşına uygun bir dergiye abone olması ya da düzenli takip etmesi için yol gösterilebilir. Anne babalar belli zamanlarda, belli sürelerin okumaya ayrılmasını sağlayabilirler. Diliyorum bu öneriler işinize yarar. .
  Ağaç yaşken eğilir, unutmayalım.. Önce biz anne babalar okuyalım, o zaman emin olun çocuklarımıza ”okuyun” dememize bile gerek kalmayacak.
  Nasıl okuyabileceğimizi değil, okuduklarımızı tartıştığımız zamanların hayaliyle…Esenlikler…

TBMM Dışişleri Komisyon Başkanı Ahmet Berat Çonkar:”Projeler geliştirme konusunda da bize bir fırsat sunuyor”

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
  TBMM Dışişleri Komisyon Başkanı Ahmet Berat Çonkar “Türkiye-Gürcistan ilişkileri” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Türkiye, Gürcistan-Azerbaycan’ı stratejik partner olarak değerlendiriyor
  “Türkiye, Gürcistan-Azerbaycan’ı stratejik partner olarak değerlendiriyor ve her sektörde ve alanda ilişkilerimiz bu perspektif içeresinde gelişiyor. Yapılan bu toplantının ikincisisini gerçekleştiriyoruz. Parlemantoların dışişleri komisyon başkanlarının üçlü olarak bir araya geldiği, komisyon üyeleri ile beraber gündemimizdeki konuların hem siyasi, hem ekonomik hemde diğer kültürel meselelerin tartışıldığı, konuşulduğu bir diyalog platformu olarak gerçekleşti. Batum’da gerçekleştirdiğimiz bu toplantıda da yine ükelerimizin gündeminde olan hem sıcak meseleleri konuştuk, hemde kendi aramızda daha iyi bağlantıyı nasıl sağlayabileceğimizi, ortak projeleri, ortak perspektifleri hayata geçirmede ne gibi işbirlikleri oluşturabileceğimizi değerlendirdik.
İstikrar merkezi olarak şekillenmesi hedefi ile gerçekleştiriliyor
  Özellikle Türkiye’nin Gürcistan ve Azerbaycan’la olan ilişkisi bölgenin Orta Asya’ya ve Avrupa’ya, batıya bağlantısı açısından bakıldığı zaman bir istikrar merkezi olarak şekillenmesi hedefi ile gerçekleştiriliyor. Devlet Başkanlarımız, Dışişleri Bakanlarımız, diğer bakanla bu perspektifle bu ilişkileri inşa etme gayreti içindeler. Bizde parlamentolar, milletvekilleri, dışişleri komisyonları olarak diyoloğu ve ikili temasları artırarak gündemimizdeki meselelerde hem hızlı karar almak, hemde ülkelerimizin, halklarımızın beklentileri çerçevesinde politikalarımızı şekillendirmek amacındayız.Bu toplantının bu açılardan çok faydalı olduğuna inanıyorum. Hem ülkeler ve temsilcileri birbirlerini daha yakından tanıyorlar, hemde önümüzdeki meselelerde odaklanma imkanı buluyoruz ve somut projeler geliştirme konusunda da bize bir fırsat sunuyor.”

Gürcistan-Azerbaycan-Türkiye Parlamentoları Dışişleri Komisyonu Ortak Toplantısı 

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Gürcistan-Azerbaycan-Türkiye Parlamentoları Dışişleri Komisyonu ortak toplantısı Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da yapıldı. Toplantıya; Gürcistan( Tedo Jparidze, Ms. Ani Mirotadze, Demur Basheleishvili, Giorgi Tsereteli,Gubaz Sanikidze) Azerbaycan(Samad Seyidov, Asim Molla-Zade, Rasim Musabeyov, Babek Aghayev),Türkiye(İstanbul Milletvekili ve Dışişleri Komisyonu Başkanı Ahmet Berat Çonkar, İstanbul Miletvekili ve Dışişleri Komisyonu Sözcüsü Dr.Osman Aşkın Bak, İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, Iğdır Milletvekili ve Dışişleri Komisyon Üyesi Sinan Oğan) Parlamentoları Dışişleri Komisyon Başkanları ile ilgili komisyon üyeleri katıldı.Toplantıya Türkiye Batum Başkonsolosu Yasin Temizkan’da katıldı.Toplantıda üç ülke arasındaki işbirliği konularının görüşüldüğü öğrenildi.
 
                            Gürcistan-Azerbaycan-Türkiye Parlamentoları
                           Dışişleri Komisyonu Ortak Toplantısı fotoğrafları
 
      
 
     
 
                            
 
                             

Türkiye-Gürcistan Dostluk Grubu Başkan V. İsmail Aydın: “Gürcistanı partner olarak görüyoruz”

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
  Türkiye-Gürcistan Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkan Vekili-Bursa Milletvekili İsmail Aydın “Türkiye-Gürcistan ilişkileri” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;
Türkiye-Gürcistan dostluk ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gürcistan’la olan ilişkilerimizi daha da ilerletmek istiyoruz
  “Gürcistan bizim tarihsel olarak bağlarımızın güçlü olduğu bir dost ülkemizdir. Sınır ülkelerimiz arasında şu anda hiçbir problemimizin olmadığı tam aksine, ilişkilerimizin çok yoğun olarak hergeçen gün daha da artarak, iyileşerek gittiği bir ülkedir. Gürcistan’la olan ilişkilerimizi daha da ilerletmek istiyoruz ve daha bir ilerki safhaya taşımak istiyoruz. Buradaki temel amacımız her iki ülke vatandaşlarının da hayatının, ekonomik gelirlerini daha da üst seviyeye çıkarmaktır.
Gürcistan’da yeni yürürlüğe giren kanunla 180 günlük süre içinde 90 gün Gürcistan’da, 90 gün Türkiye’de kalma zorunluluğu vardır. Bu konu ile ilgili olarak düşünceleriniz nedir?
Tekrar inşallah eski sisteme dönülecektir
  Şu anda sadece KKTC'(Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti)ne ve Gürcistan’a kimlikle girişimiz söz konusudur. Şu anda Gürcistan’la olan ilişkilerimizi çok iyi noktada tutuyoruz ve iyi noktada devam edecektir.Tekrar vizeli günlere döneceğimizi zannetmiyorum. Önümüzdeki günlerde Gürcistan Dışişleri Bakanı Türkiyeye gelecek. Görüşme noktalarımızdan biriside budur. Biz yine her iki ülke vatandaşlarının da her iki ülkede rahat bir şekilde girip ve çıkmalarını ve iş yapabilmelerini arzu ediyoruz. Görüşmelerle işaallah bu meseleyi halledeceğiz. Tekrar inşallah eski sisteme dönülecektir.
Türkiye-Gürcistan dostluk ilişkilerinin geleceği hakkında görüşünüz nedir?
Gürcistan için kazan kazan politikasını izliyoruz
  Sarp Sınr Kapısı yıl içerisinde en çok yoğunluğu yaşadığımız üçüncü sınır kapısıdır. Gürcistan’ı her zaman, her konuda kendimize partner olarak görüyoruz. Ekonomik ilşişkilerimizi mevcut yapıdan bir ileri seviyeye çıkarmak istiyoruz. Gürcü iş adamlarının Türkiyeye gelip yatırım yapmasını, Türk iş adamlarının da Gürcistanda çok fazla yatırım yapabilmelerini istiyoruz. Her iki ülkenin kazanmasını istiyoruz. Gürcistan için kazan kazan politikasını izliyoruz. Yeniyüzyıl enerji yüzyılıdır. Özellikle Gürcistan enerji yatırımları konusunda çok bakir bir ülkedir.Bu konuda görüşmelerimiz devam ediyor. Özellikle enerji alanında yatırım yapmak isteyen iş adamlarımızı burada yatırım yapmalarını teşvik ediyoruz.
Türkiye-Gürcistan Parlamentolar arası Dostluk Grubu hakkında düşünceleriniz nedir?
En çok üyesi olana dostluk gurubudur
  Parlemantolar arası Türkiye-Gürcistan Dostluk Gurubunun TBMM’de 500 üyesi vardır. En çok üyesi olana dostluk gurubudur. Türkiye’deki 550 milletvekilinin 500’ü bu dostluk gurubunun üyesidir.Türkiye’nin yaklaşık 90 ülkeyle parlemantolar arası dostluk gurubu vardır. Son bir ayda üç defa dostluk gurubunun farklı alanlarda farklı amaçlarla Gürcistan ziyareti olmuştur. Son üç ayda da Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı ve Türk Hükümetinin üst düzey Gürcistan ziyaretleri olmuştur. Bu da bizim Gürcistan’a verdiğimiz önemi gösteriyor. Bu ziyaretimizde de TİKA’nın Tiflis, Batum, Megrel’de yaptığı hizmetleri yerinde gördük. TİKA’nın Gürcistan’da yaptırdığı üç tane özürlüler okulunu ziyaret ettik. Özürlü ve bakıma muhtaç çocukların burada eğitimlerini gördük. TİKA burada önemli yatırımlar yapmıştır. Bununla gurur duyduk. Bizde dostluğumuzu böyle ilerletmek istiyoruz.”

Türkiye-Gürcistan Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkan V.İsmail Aydın: “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi daha başarılı yayın yapacaktır”

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
  Türkiye-Gürcistan Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkan V. -Bursa Milletvekili İsmail Aydın, “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi:
“Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesini Gürcistan ziyaretimizde tanıdım. Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin gerçekten gerek kağıt kalitesi ve gerekse haber ağı yönünden bu işin hakkını veren bir gazete olduğunu daha ilk gördüğümde anladım. Haber yoğunluğunun hem Türkiye’den, hemde Gürcistan’dan olması bir hayli ilgi çekicidir.
  Bundan sonraki yayın hayatında da ümit ediyorum ki Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi daha başarılı yayın yapacaktır. Bu ziyaretimizi bir rapor haline getiriyoruz. Önümüzdeki günlerde Türkiye-Gürcistan Parlamentolararası Dostluk Grubu üyesi Milletvekillerimizin Gürcistan’a gitmeden önce Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin önceki sayılarına bakmalarını ve Gürcistan’a geldikten sonrada takip etmelerini tavsiye edeceğim.”
error: Content is protected !!