Ticaret Bakanı Prof. Dr. Bakan Bolat, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ile Antalya’da düzenlediği basın toplantısında, ekim ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı. Ekim ayında Cumhuriyet Bayramı’nın iş günü olan hafta arasına, geçen sene ise hafta sonuna denk geldiğini anımsatan Bolat, bu negatif takvim etkisine rağmen ihracatta artış yaşandığına dikkati çekti.
“Ekim ayında Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ekim ayı ihracatı rekorunu kırmış bulunuyoruz. İhracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artışla 23 milyar 600 milyon doları aşmış bulunmaktadır.” diyen Bolat, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz yıl ekim ayı ihracatı 22,8 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Yaklaşık 800 milyon doların üzerinde bir artışı ihracatçılarımız başardı. Ekim ayında altın ve enerji hariç ihracatımız, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,6 oranında artışla 22,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece ekim ayında aylık bazda Cumhuriyet tarihimizin en yüksek altın ve enerji hariç ihracat rekoru kırılmıştır. Böylece son 15 ayın 10’unda ayın Cumhuriyet tarihi rekorlarını kırdık. 2024 yılının ilk 10 ayında mal ihracatımız 209,7 milyar dolardan 216,4 milyar dolara yükseldi. Böylece bu yılın 10 ayında 6,7 milyar dolar mal ihracatımızı artırdık.”
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “”Ekonomimizde de güven endekslerinin giderek yükseldiğini görmekteyiz. 2024 yılı mal ve hizmet ihracat rakamları ile alakalı olarak olumlu ve güzel tabloları paylaşmış olacağız.” dedi. Bakan Bolat, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ile Antalya’da düzenlediği basın toplantısında, ekim ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.
Konuşmasına TUSAŞ’taki terör saldırısını lanetleyerek başlayan Bolat, saldırıda hayatını kaybeden şehitlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi. TUSAŞ’ın savunma sanayisinde çok önemli başarılar elde ettiğine işaret eden Bolat, savunma ve havacılık sanayisinin 90 bini aşan istihdamı ve 12 milyar dolarlık yıllık üretimi,185 farklı ülkeye 5,5 milyar dolar ihracat gerçekleştiren büyüklüğü ile Türkiye için çok önemli itibar ve saygınlık kazandırdığını söyledi. Bolat, bu yıl da savunma sanayisinde en az 6,5 milyar dolarlık ihracat beklediklerini dile getirerek, 2002’de yüzde 20 düzeyinde olan yerlilik, kendine yeterlilik oranının, 2023’te yüzde 80’in üzerine çıktığını aktardı.
Dış ticaret açığındaki düşüş
Dış ticaret açığındaki düşüşün, makroekonomik istikrara ve ekonomik büyümeye pozitif katkı verdiğinin altını çizen Bolat, şunları kaydetti: “Bu yılın ilk 8-9 ayında olduğu gibi, ekim ayında da dış ticaretimizdeki dengelenmenin devam ettiğini görmek bizleri memnun ediyor. Bu başarı, küresel ekonomi ve Avrupa Birliği’ndeki büyük durgunluğa rağmen başarılmıştır. Önümüzdeki süreçte Avrupa ve ABD’deki faiz indirimleri ile beraber ülkemiz ihraç ürünlerine olan talebin daha da artacağına inanıyoruz. Eylül-ekim ayında ihracatta başlayan yükseliş ivmesinin kasım-aralık aylarında da devam edeceğini ümit ediyoruz. 2024 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 2,5’lik büyümenin 1,3 yüzde puanı net mal ve hizmet ihracatından gelmiştir. Ekonomimizde güven endekslerinin giderek yükseldiğini görmekteyiz.”
İthalatta azalma trendi devam ediyor
Ekim ayında eylül ayında olduğu gibi altın ve enerji ihracatındaki aşağı yönlü seyrin devam ettiğini belirten Bolat, kasımdan sonra buradaki seyrin yeniden bu rakamların yukarı yönlü olmasını beklediklerini anlattı. Bakan Bolat, ithalatta azalma trendinin devam ettiğine dikkati çekerek, şunları söyledi: “Ekim ayı ithalatı yüzde 0,1 azalışla 29 milyar 364 milyon dolar olarak gerçekleşti, 43 milyon dolarlık bir gerileme var ama ihracatımız 800 milyon dolar artınca aylık dış ticaret açığımızdaki azalma devam ediyor. 2024 Ekim ayında, dış ticaret açığımız ise yıllık bazda yüzde 13 azalış ile 5,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2023 Ekim ayında 6,6 milyar dolarlık dış ticaret açığı kaydedilmişti. Son 15 ayın 12’sinde dış ticaret açığımızın azaldığını görüyoruz. 2024 Ekim’de, ihracatın ithalatı karşılama oranında 3 puanlık bir artışla yüzde 80,4’e yükselmiş bulunuyoruz. 10 aylık ithalatımız yüzde 7,2’lik azalışla 282 milyar dolara geriledi.” Bolat sözlerine şöyle devam etti:
“İlk 10 ayda mal ithalatında yaklaşık 22 milyar dolar tasarruf sağlamış bulunuyoruz. Dış ticaret açığı, 2024 yılı ilk 10 ayında yüzde 30,4 azalışla 65,6 milyar dolar olarak kaydedilmiştir. 2023 yılının ilk 10 ayında dış ticaret açığı 94,3 milyar dolar idi. Hedefimiz bu açığı 80 milyar dolatın altında tutabilmek. İhracatın ithalatı karşılama oranı 8 puana yakın artışla yüzde 69’dan yüzde 76,7’ye yükseldi. 2024 yılının ekim ayında yıllıklandırılmış ihracatımız yüzde 3,1 artış ile 262,3 milyar dolar olmuştur. Bu da Cumhuriyet tarihinin rekor rakamı konumundadır.”
Yıllıklandırılmış ithalatı 340 milyar dolara düşürdük
Bakan Bolat, yıllıklandırılmış ithalatta geçen yıl ekimde 367,2 milyar dolarlık ithalat bulunduğunu anımsatarak, şu an 340 milyar dolara düştüğünü söyledi. Ekim ayı itibarıyla son 12 ayda yıllıklandırılmış dış ticaret açığının, geçen yılın aynı ayına göre 35,1 milyar dolar azalarak 77,7 milyar dolar olduğunu bildiren Bakan Bolat, 2024 yılının ekim ayında yıllıklandırılmış ihracatın ithalatı karşılama oranının ise yüzde 77,2 olduğunu dile getirdi.
Bolat, “Bu rakamlar döviz ihtiyacımızın azaldığı anlamına geliyor, döviz sorunun şu an için ortadan kalktığını gösteriyor. Merkez Bankamızın brüt ve net rezervlerinin hızla arttığını biliyoruz. Dün gece Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notunu yükseltti, son 1 yıl içinde yaklaşık bütün kredi derecelendirme kuruluşlarından 2’şer defa not artışı sağlanmış oldu. İnşallah 2 ay sonra buluştuğumuzda, 2024 yılı mal ve hizmet ihracat rakamları ile alakalı olarak olumlu ve güzel tabloları paylaşmış olacağız.” ifadelerini kullandı.
İhracatımızın son 12 ayının 112,5 milyar dolara çıkacağını tahmin ediyoruz
Hizmetler ticaretinin de parlayan bir sektör olduğuna dikkati çeken Bolat, geçen yılın 106 milyar hizmet ihracatı ile kapandığını anımsattı. Bolat, “Bu yıl için 110 milyar dolarlık bir hizmet ihracatı hedefi belirlemiştik, bu rakamın ekim ayı ödemeler dengesi tablosu açıklandığında 97 milyar dolar ilk 10 ayda hizmet ihracatı bekliyoruz. Geçen yıl 56 milyar dolar fazla veren hizmetler dış ticaretinde ekim ayı itibarıyla hizmetler ihracatımızın son 12 ayının 112,5 milyar dolara çıkacağını tahmin ediyoruz. Orada da hedefimizi aşacağız.” diye konuştu. Dış ticarette cari işlemler açığının azaldığını hatırlatan Bolat, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bununla sevinmek yerine, ‘Tüketim malları ithalatı artıyor.’ deniyor. Bakıyoruz orada, altın ihracatı yapmak isteyenlerin, bir kısım mücevher şeklinde yarı mamul getirme yoluyla bir rakamda artış olduğunu görüyoruz. Bunu tüketim malları ithalatı artıyor şeklinde söyleyerek hepimizin başarısını gölgelemeye çalışmak beyhude. Bunun yanında ‘ekonomi yavaşladı da bunlar oldu’ deniyor ama ekonomi yavaşladı ama bir dengeleme, ayarlama süreci yaşanıyor. Dış ticaret açığı azaldı mı, döviz dengelendi, kur patlaması yok, Merkez Bankasının kasası dolu. Bunlarla sevinmek varken hep olumsuzluk arayanlara bunları söylüyorum.”
“Mesela cari işlemler açığı sorun olmaktan çıktı. 2024 yılı ocak-ağustos döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 75,2 azalışla 9,7 milyar dolar olarak kaydedildi.” yorumunu yapan Bolat, “Yıllıklandırılmış bazda cari işlemler açığındaki iyileşmenin 2024 genelinde devam etmesini bekliyoruz. 2024 yılı ekim ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığının 9-10 milyar dolar aralığına kadar gerilemesini tahmin ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, AB’ye ocak-ekim döneminde 90,2 milyar ihracat yapıldığına dikkati çekerek, “Balkan ülkelerine 22 milyar dolar ihracatımız var. Bu yıl Bulgaristan’a ihracatımızda önemli bir artış var. Ocak- Ekim döneminde en fazla ihracat yaptığımız ilk beş ülke ise sırasıyla Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Irak ve İtalya olmuştur. İngiltere’ye ihracatımıza 2,3 milyar dolar artış var, Suudi Arabistan’a ihracatımız hızla artıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Filistin’e dünyada en fazla yardım eden ülke Türkiye olmuştur
Bolat sözlerini şöyle tamamladı: “Azalışlarda birinci sırada İsrail var. İlk dört ayın verileri ile yüzde 67 azalış gözüküyor ama 2 Mayıs’tan bu yana İsrail’le bir dolarlık ticaret yapılmadı. Ama Filistin tarafı ile Filistin devletine yönelik olarak, Filistin Milli Ekonomi Bakanlığının resmi olarak talep ettiği ürünlerde, ihracat iznini, varış yeri Filistin, alıcısı Filistinliler olmak kaydıyla, Filistin Milli Ekonomi Bakanlığının kontrolünde veriyoruz. Filistin’de yaşayan 6 milyon insanın, 7 Ekim’den önce ithalatının yüzde 25’ini Türkiye’den yaptığını düşündüğümüzde Filistin devletinin ekonomik, ticari taleplerine sessiz kalmıyoruz. Filistin’e dünyada en fazla yardım eden ve tutunmasını sağlayan ülke Türkiye olmuştur.”
Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat: “Cumhuriyet tarihimizin en büyük ihracatı”
Su savaşları başladı
7 Ekim 2023 günü sabah 06.30’da başlayan saldırılar İsrail’in Orta Doğu’da varlığını sürdürme ve hayallerini hayata geçirme yönündebir dönüm noktası oluşturdu. Ama o işin bahanesi. İsrail’in tüm hesaplarını Arz-ı Mev’ud’a göre yaptığını bilirsek, fırsat kolladığını da biliyoruz demektir.
1948 yılında İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Mısır’ın öncülüğünde oluşturulan Arap Birleşik Ordusunun İsrail’e saldırması ile başlayan ilk savaşın devamı olarak 1952’de, 1967’de ve 1973’de yaşanan savaşlarda, Mısır, Irak, Suriye, Libya ve Ürdün birliklerinden oluşan Birleşik Arap Orduları İsrail topraklarına hiç ayak basamamışlar, tam tersine toprak kaybı yaşamışlardı.
İlk kez 7 Ekim 2023 saldırısında, İsrail’in terör örgütü sınıfına koyduğu, düşman saydığı ve tehdit olarak gördüğü Hamas üyeleri İsrail topraklarına girmiş oldu.
BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olan ABD ve bir asır önce 1916 yılında Fransa ile imzaladığı SycesPicot anlaşması ile Osmanlı Devletini parçalayarak Orta Doğu’nun bu günkü sınırlarını çizen, petrol yataklarını da yarattıkları yapay devletlerle kendi kontrolleri altına alan İngiltere, İsrail’in Orta Doğudaki varlığını pekiştirmek için Hamas’ın bu saldırısını Uluslararası Hukuka uygun bir fırsata dönüştürmek yoluna gittiler.
İsrail, BM Güvenlik Konseyi üyeleri olan ABD, İngiltere ve Fransa’nın da desteği ile Birleşmiş Milletler Kuruluş Antlaşmasının 51. Maddesi içeriğince “silahlı saldırı gerçekleştikten sonra meşru müdafaa hakkını oluşturan yasal yetkiyi” kullanacağını açıklayarak, karşı saldırılarını bu içeriğine sokarak, yasallaştırdı. Bu kapsam içinde hareket ederek de Gazze de orantısız güç kullanma yoluna giderek 27 Ekim 2023’de kara harekatını başlattı. Tüm yerleşim yerlerine, yok etmek hedefli planlı ve düzenli saldırılar düzenledi.
Saldırılarda iki milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı, Gazze’deki binaların yaklaşık yüzde 60’ı harabeye döndü, su, elektrik, kanalizasyon, iletişim, yol ve diğer insan yaşamını kolaylaştıran altyapı tümü ile yok oldu, resmi olarak 42 bin, yıkıntıların içinde kalan ve halen ulaşılamayanlarla birlikte yüz binden fazla insan hayatını kaybetti.
Yerel halkın Gazze’deki varoluşu sonlanırken, Hamas’ın Gazze’deki varlığı ve gücü yok oldu.
İsrail, Gazze toprakları içinde yaşayan yerel halk ile Hamas’ın varlığını sıfırladıktan sonra gözünü komşu ülkelerden başlamak üzere Orta Doğu’ya dikti. Belli ki Orta Doğu, aynen 1916’da yapıldığı gibi yeniden yapılandırılacak, yeni sınırlar çizilecek ve Atlantik ittifakının kolayca uzaktan yöneteceği yeni yapay devletler oluşturulacak.
Şimdi önemli olan bundan sonra bölgedeki varlığını ve güvenliğini sağlam temellere oturtmak için neler yapacağı. Ki İsrail’in ilk hedefinin, insanın yaşamı için olmazsa olmaz olan ‘su’yun bölgedeki kaynaklarını ele geçirmek ve kendi kontrolü altına almak olacağını tahmin etmek zor değil. Suriye sınırları içinde yer alan Golan tepelerini 1967’deki Yom Kippur savaşında ele geçirmesi ile su sıkıntısını biraz olsun azaltan İsrail, şimdi gözünü 1948’de çizilen ama gerçekleştirilemeyen İsrail Haritasında yer alan Litani nehrine ve bu nehri besleyen su havzalarına dikti.
Yani İsrail’in Lübnan’a saldırısındaki önceliği Hizbullah ile savaşmak değil, Litani Nehrini ve bu nehri besleyen su havzalarını ele geçirmek. Litani nehrini ve su havzasını ele geçirdikten sonra aynen Gazze’de yaptığı gibi, Lübnan’ın güneyini yaşanmaz hale getirerek, bölge halkını baskı altına alacak, Hizbullah’ın Lübnan kanadını da etkisiz hale getirecek.
Anlayacağınız “su savaşları başlayacak” efsanesi hayata geçiyor. Uzun vadeli hesapların insanı olan Yahudiler bunun hesabını da yapmış belli ki…

TRT Program ve Belgesel Yönetmeni Ayhan Özvatan’dan “SİYO ile gelen kültür” belgeseli
TRT Program ve Belgesel Yönetmenlerinden Ayhan Özvatan “SİYO ile Gelen Kültür” adlı bir belgesel program hazırladı. ‘SİYO ile Gelen Kültür’ belgeseli, 50 yıllık bir kültür mirasını izleyicilere sunuyor. Ankara’da 2 Kasım’da gerçekleşecek galada TODAIE – SİYO mezunlarının hikayeleri ve okulun onlara yansıyan kültürel etkileri anlatılacak. Yönetmen Ayhan Özvatan’ın metin yazarlığını ve yönetmenliğini yaptığı bu yapımda program, yakın dönem Türkiye tarihinin sosyal, siyasal ve ekonomik yanlarını tarihin içinden ele alarak başlamaktadır.
Belgesel, Sevk ve İdare Yüksek Okulu’nun (SİYO) kurulduğu günden bu yana oluşturduğu kültür ve bu kültürün mezunlar üzerindeki etkilerini izleyicilere aktarıyor. SİYO’nun 50 yıllık hikayesi, mezunlarla yapılan röportajlarla zenginleştiriliyor. Belgeselde hayatta olan SİYO mezunlarıyla yapılan röportajlar, okulun eğitim sürecinde yaşanan anıları ve SİYO kültürünün mezunlar üzerindeki etkilerini derinlemesine işliyor. 1982’de okulun kapanmasının yarattığı hüzün ve beraberindeki dostluklar belgeselin öne çıkan temalarından.
TODAIE- Sevk ve İdare Yüksek Okulu (SİYO) mezunlarının hayatını ve okulun kültürel etkilerini konu alan ‘Siyo ile Gelen Kültür’ belgeseli, ilk gösterimi için geri sayımda. Yönetmen Ayhan Özvatan’ın yönettiği bu yapım, SİYO mezunlarının vefa örneklerinin yanında oluşturdukları başarı örneklerine ışık tutuyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan TRT’nin emektar Program ve Belgesel Yönetmeni Ayhan Özvatan şunları söyledi;
“TRT program ve belgesel yönetmenlerindenim. “Siyo ile Gelen Kültür” adlı 74 dakika süreli belgesel programın metin yazarlığını ve yönetmenliğini üstlendim.
Çekim yerleri olarak arkadaşlarımızın yoğun olarak yaşadıkları Ankara, İzmir ve İstanbul şehirlerini seçtik. Programın müzikleri: Derya Türkan (Kemençe sanatçısı), Canberk Ulaş ( Duduk Sanatçısı-İsveç ), Kemal Günüç (Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası Müzik Şefi ) tarafından gerçekleştirilmiştir. Seslendirme ise Mazlum Kiper tarafından yapılmıştır. TRT kurgu şeflerinden Yusuf Şen programın kurgusunda yer aldı.
Program yakın dönem Türkiye tarihinin sosyal, siyasal ve ekonomik yanlarını tarihin içinden ele alarak başlamaktadır. Programda, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsüne bağlı olarak kurulan Sevk ve İdare Yüksek Okulu (SİYO) ve mezunlarının kuruluşundan itibaren ortaya koyduğu kültür aşamaları yer almaktadır. Okulun kuruluşunun 50. yılı nedeniyle hazırlanan belgesel programda hayatta olan hocaların yanında oldukça yüksek sayıda okul mezunlarıyla yapılan röportajlara yer verilmektedir.
Okul sürecinde yaşanan anılar, eğitim ve öğrenimin düzeyi, SİYO’lu olmanın ve 50 yıldır kaybolmadan süren dostluğun onlarda oluşturduğu “Siyo Kültürü” programın çatısını oluşturmaktadır. Dönemin sosyo kültürel değerlendirilmesinin de yapıldığı program, mezuniyet sonrası uğraşı alanları , başarı ve vefa örneklerini de içermektedir.
12 Eylül darbesi sonrası alınan bir kararla Sevk ve İdare Yüksek Okulu 1982 senesinde fiilen kapatılmış oldu. Okullarının öğretim sürecinden kaldırılmasının onlarda yarattığı hüzün, acı, keder dolu mesajlar belgesel programın bir başka boyutunu oluşturmaktadır.
İlk gösterim 2 Kasım 2024 tarihinde Ankara Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi Sabahattin Ali Konferans Salonu’nda yapılacak. Etkinlik saat 14.00’te kokteyl ile başlayacak, ardından belgesel gösterimi ve ödül töreni ile devam edecek.”

Türkiye’de UFO aktivitesi
Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi ve www.habergunebakis.com İnternet Haber Sitesi köşe yazarı Ressam-Yazar-Bioenerjist Şaziye Aslı Çuahadar’ın Ufo Araştırmacısı- Yazar Kuzey Atacan’la “Türkiye!de UFO aktivitesi”konulu yaptığı özel röportaj şöyledir;
Türkiye’de uzaylılar tarafından kaçırılan insanlar çok mu?
Kaçırılma oranı sizce yüzde kaçtır?
“Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemiz sınırları içerisinde de çok fazla dünyadışı varlıklarla ya da UFO’larla yakın karşılaşma vakaları yaşanmakta. Bizler hep yurt dışı kaynaklara odaklandığımız için bu vakaların pek farkında değiliz. Türkiye’de kaçırılan insan sayısı hiç de sanıldığı kadar az değil. Fakat toplumun ön yargıları ve henüz anlamlandıramadıkları açıklayamadıkları olaylara karşı takındığı tutum, olaya tanıklık eden, deneyimleyen kişilerin susmasına ve gizlenmesine neden oluyor. Deneyimlerini anlatıp paylaşacak bir ortam bulamayan insanlar kendi içlerine kapanıp telafisi olmayan geri dönüşsüz ruhsal sıkıntılara girmelerine meydan veriyor. Bize günün 24 saati yazan arayıp yaşadıklarını anlatan birçok insan mevcut. Hepsine yetişemesek de birçoğuna cevap vermeye yaşadıkları deneyimler hakkında bilgilendirmeye çalışıyoruz.
Size ulaşan en ilginç vakalar neler?
Bize ulaşan birbirinden ilginç birçok vaka var. Gece yarısı gemiye alınanlar mı dersiniz, uyurken karnındaki bebeği alınanlar mı? Sayısız vaka ile karşılaşıyoruz. Bir kısmı onlardan mesajlar aldığını iddia ederken bir kısmı ise kendilerinin bu dünyada insan bedeninde enkarne olmuş ruhlar olduklarını ifade ediyorlar. Bu dünyaya uyum sağlamakta zorlandıklarını ve kökenlerinin kozmik bir aileye ait olduğunu iddia ediyorlar.
Amerika neden kaçırılma vakalarını ve UFO’ları gizleme telaşında?
Amerika dünya dışı zeki varlıklarla 1947-1954 yıllarından beri içli dışlı. Çok özel üslerde Dünya dışı zeki varlıklar ile akıl almaz çalışmalar yürütüyorlar. Teknoloji karşılığında varlıkların insanlar üzerinde biyolojik testler yapmalarına izin veriyorlar. Temas halinde olunan bu varlıklardan yüksek derecede önemli bilgiler ve teknolojiler alıyorlar. Alınan bu bilgileri yalnızca kendi tekelleri altında bulundurup geliştirmeye çalışıyorlar.
Kamuoyundan ve insanlıktan uzak projelerini yürütüyorlar. Gücün kendileri dışında birilerinin eline geçmesini istemiyorlar. Konu sadece teknoloji alışverişi değil aynı zamanda kontrolün ve iktidarında hala kendilerinde bulunmasını arzu ediyorlar. Çünkü dünyadışı zeki varlıkların ifşası dünyamız üzerindeki birçok yerleşik sistemin alt üst olması demek. Tarihten tutunda bilinen doğru sandığımız bilgilerin, inandığımız inanç sistemlerinin bile yeniden revize edilmesi gerekecek. Bu yüzden ABD, Rusya veya benzeri süper güçlerin içerisinde yer alan derin birimler bu tür bilgilerin bilinmesini istemiyorlar. En çok da birleşik bir insanlık realitesinin doğmasını istemiyorlar. Çünkü parçalanmış ve birbirinden şu yâda bu sebeplerle ayrılmış toplumları kontrol etmeleri daha kolay.
Türkiye bu UFO araştırmaları konusunda nerede?
Bu konuları ele aldığı bir birimi, çalışmaları var mı?
Türkiye son 20 yıldır özellikle bu konuda önemli yol aldı. Teknolojinin hayatımıza girmesi paylaşımların artmasına ve daha önceleri sadece belli ufak bir zümrenin dile getirdiği konuların toplumun geneline yayılmasına sebep oldu.
Konuya ilgi duyan araştırmacıların da olaya dahil olup araştırmalarda bulunmaları konunun daha evrensel bir boyuta taşınmasını sağladı. Gerek internet ağının yayılması ve teknolojik bir takım cihazlarında devreye girmesi amatör insanların dahi gerek bilgiye gerekse görsellere erişimini kolaylaştırdı. Amatör insanlar bile gözlemledikleri anomalileri görüntüleme şansına sahip oldular. Araştırmalar ve yeni elde edilen veriler ışığında daha önceleri gizlenen birçok vakanın dünyadışı kaynaklı olduğunu gördük.
Türkiye’de UFOlar ve dünyadışı zeki yaşam üzerine
çalışan özel birimler mevcut mu?
Evet devletimizin çeşitli kademelerinde ve kolluk birimlerinde dünyadışı yaşamı araştıran birçok gizli birim mevcut. Fakat bunları ifşa etmek doğru olmaz. Anayasamız ve silahlı kuvvetlerimiz içerisinde bir bu anomalileri takip eden birimler ve mevcut yasalar mevcut. Bunun dışında sivil toplum kuruluşları ve özel araştırma merkezleri de mevcut. Orion UFO ve Dünyadışı Varlıkları Araştırma Merkezi olarak bizlerde bunların en başında geliyoruz. 20 yılı aşkın süredir gerek yurtiçi gerekse yurt dışı bağlantılarımız ile bu konunun takibindeyiz.”
Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Ömer Bolat örnek bir devlet adamı
Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Ömer Bolat’ın çalışmalarıyla ilgili konuları haber kanallarında ve sosyal medyada devamlı takip ediyorum. Şimdiye kadar şahsıyla ve bakanlığı döneminde çalışmaları ile ilgili olarak olumsuz haberlere rastlamadım. Daha önceki dönemlerde bakanlıkla ilgili olumsuz bazı haberlere rastlamak mümkündü.
Örnek karakter özelliği ve devletimizin ve milletimizin daha iyi bir seviyeye gelmesi için mesai saati gözetmeden yoğun gayret göstermesiyle birlikte milletimizin sevgisini, takdirini kazanan, ülkemizin yetiştirdiği örnek devlet adamlarımızdan birisidir
Bakanlığı döneminde başarılı ve disiplinli bir çalışma ortamı oluşturdu. Ayrıca vatandaşın ve kamuoyunun beklentilerine karşılık uyguladığı yaptırımlar takdir ve beğeni topladı. Eğer Ticaret Bakanımız değerli devlet adamımız Prof. Dr. Ömer Bolat bu tedbirleri uygulamasaydı, piyasadaki çok yüksek fiyatlar vatandaşın hayatını çekilmez hale getirirdi. Bunun için acilen alınması gereken tedbirleri alıp, kararlılıkla uyguladığı için fiyat istikrarının oluşmasına vesile oldu. Allah razı olsun.
Ticaret Bakanımızın sağlık ve afiyet içinde başarıları daim olsun. Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Ömer Bolat’la ilgili olarak daha önceki köşe yazılarımda belirttiğim gibi samimi, sağlam karakterli, kalbinde gerçek anlamda Allah sevgisi ve peygamber ahlakı olan, karşı insana saygı anlamında iletişime özel önem gösteren, kibir ve gururdan uzak, vatan ve bayrak sevgisini hayatlarına ve işlerine uygulayan böyle örnek devlet adamları tarih boyunca daima başarılı olmuşlardır. Çalışmalarında başarılar dilerim.
Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Tornike Rijvadze’nin çalışma toplantısı
Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Tornike Rijvadze, Bakanlar ve bakanlıkların üst düzey yetkilileri ile bir çalışma toplantısı düzenledi. Hükümet Başkanı Tornike Rijvadze yaptığı açıklamada; “Son yıllarda bakanlıkların finansmanı ve büyük çoğunluğu vatandaşların ihtiyaçlarına göre şekillendirilen bir dizi program olumlu yönde değişti” dedi.
Toplantıda; önümüzdeki yıllara ilişkin önceliklerin plan ve stratejisinin yanı sıra bakanlıkların artırılan bütçeleri kapsamında devam eden projeler de görüşüldü. Çalışma toplantısına; Acara Maliye ve Ekonomi Bakanı Jaba Putkaradze, Eğitim, Kültür ve Spor Bakanı Maya Khajishvili, Tarım Bakanı Zaza Shavadze, Sağlık Bakanı Nino Nizharadze, hükümet ve bakanlıkların yetkilileri katıldı.
აჭარის მთავრობის თავმჯდომარემ თორნიკე რიჟვაძემ სამინისტროებში სამუშაო შეხვედრები გამართა.
მთავრობის თავმჯდომარის თქმით, ბოლო წლებში პოზიტიურად შეიცვალა როგორც სამინისტროების დაფინანსება, ასევე, მთელი რიგი პროგრამები, რომელთა აბსოლუტური უმრავლესობა მოქალაქეების საჭიროებებზეა მორგებული.
შეხვედრაზე მომავალი წლების პრიორიტეტების გეგმისა და სტრატეგიის შესახებ იმსჯელეს, ასევე განიხილეს სამინისტროების გაზრდილი ბიუჯეტის ფარგლებში მიმდინარე პროექტები.
სამუშაო შეხვედრას აჭარის ფინანსთა და ეკონომიკის მინისტრი ჯაბა ფუტკარაძე, განათლების, კულტურისა და სპორტის მინისტრი მაია ხაჯიშვილი, სოფლის მეურნეობის მინისტრი ზაზა შავაძე, ჯანდაცვის მინისტრი ნინო ნიჟარაძე, აჭარის მთავრობის და სამინისტროების ხელმძღვანელი პირები ესწრებოდნენ.
Gürcistan-Acara Tanıtım Günleri
არკეტინგული კამპანია, რომლითაც აჭარის ულამაზესი ტურისტული ადგილები მილიონობით ადამიანს გავუზიარეთ.
კამპანიის ფარგლებში გამოქვეყნებულ აჭარის საპოპულარიზაციო პოსტებზე წვდომები ჯამში 240 მილიონ წვდომას აღემატება
ძალიან დიდი მადლობა პროექტში ჩართულ ყველა მონაწილეს დაუღალავი შრომისთვის, საინტერესო შინაარსის პოსტებისთვის და აჭარის რეგიონის პოპულარიზაციისთვის.
Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin marka turizm kenti Batum’da Acara tanıtım günleri düzenlendi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Turizm Departmanı Tinatin Zoidze şunları söyledi;
“Adjara’nın en güzel turistik yerlerini milyonlarca insana paylaştığımız bir pazarlama kampanyasıdır. Kampanya dahilinde yayınlanan Adjara’nın popülerleştirme gönderilerine erişim 240 milyonu aşacak. Projenin tüm katılımcılarına çalışkanlığı, ilginç içerikli paylaşımları ve Adjara bölgesinin tanıtımı için çok teşekkür ederiz.”






Artvin Valisi Dr. Turan Ergün
Artvin Valisi Cengiz Ünsal’ın son valiler kararnamesi ile İçişleri Bakanlığına “Vali-Mülkiye Başmüfettişi” olarak atanmasından sonra; Uşak Valisi olarak görev yaparken Artvin Valisi olarak atanan Vali Dr. Turan Ergün;
1967 yılında Sinop’ta doğdu. 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu.1992 yılında Samsun Kaymakam Adayı olarak Mülki İdare Amirliği mesleğine girdi. Kütahya Çavdarhisar, Muş Varto ve Yozgat Akdağmadeni Kaymakamlıklarında bulundu. 2002 yılında Mülkiye Müfettişliğine, 2003 yılında Mülkiye Başmüfettişliğine, 2016 yılında Mülkiye Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığına atandı. İçişleri Bakanlığınca inceleme ve araştırmalarda bulunmak üzere 1994 yılında 8 ay süreyle İngiltere’ye, 2009 yılında da 6 ay süreyle ABD’ye gönderildi.
2008 yılında Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsünden Yüksek Lisans, 2013 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünden doktora derecesi aldı. 10 Haziran 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığına atanan Vali Turan Ergün , 12 Mayıs 2022 tarih ve 2022/209 sayılı karar ile Uşak Valiliği görevine atanmıştır. Cumhurbaşkanlığı’nın 19 Eylül 2024 tarih ve 32667 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 18 Eylül 2024 tarih ve 2024/321 sayılı kararına göre ise Artvin Valisi olarak atandı.















