Pazar, Aralık 28, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 133

Biz Türk milletiyiz…

0
  Sivas kongresi tamamlanmış, Ankara’ya dönmüşlerdi. Elde avuçta ne varsa tükenmişti. Ekmek almak için fırına ödeyecek paraları bile yoktu. Sofraya bulgurdan başka konacak yemek kalmamıştı. Mustafa Kemal bankalara borçlanmayı reddediyordu. Özel kalem müdürü Mazhar Müfit Kansu kürklü paltosunu sattı, satılabilecek bi o kalmıştı, anca birkaç gün daha idare edebileceklerdi. Kapı çalındı…
İçeri giren asker, müftü efendi’nin geldiğini söyledi. “Eyvah” dedi Mazhar Müfit… Çekmecesini açtı, kahve vardı ama, sadece iki tek kesme şeker kalmıştı, sigara bitmişti, misafir ağırlayabilecek durumda değildi. N’aapsın? Olduğu kadar gari, “buyursunlar” dedi.
  Börekçizade Rıfat efendi odaya girdi, masanın kenarındaki iskemleye ilişti. Mazhar Müfit, Mustafa Kemal için sakladığı iki tek kesme şekere kıyamadı, “zannedersem sade kahve içersiniz değil mi” diye sordu. Müftü efendi tebessüm etti, “zahmet etmeyin, kahve içmiyorum” dedi. Sigara da kullanmazsınız değil mi? Onu da kullanmam… Halbuki, hem kahve içtiğini, hem sigara içtiğini, elbette Mazhar Müfit de biliyordu.
  Müftü efendi “fazla vaktinizi almayayım” diyerek söze girdi, “biraz sıkıntıda olduğunuzu duyduk” dedi. Demesine kalmadan, Mazhar Müfit gayet ters bir el işaretiyle müftünün sözünü kesti, “paramız var” diyerek, masanın arkasındaki küçük kasayı gösterdi. Bozuntuya vermek istemiyordu ama, kasada sadece 48 kuruş vardı. Paltodan geriye o kadarı kalmıştı.
  Müftü efendi, günümüzde artık normal kabul edilen sarıkla-cübbeyle gezmiyordu, bildiğin ceket giyiyordu. Elini sol iç cebine soktu, mendil çıkardı. Katlanmış, minik bir çıkın haline getirilmişti. Masaya koydu. Açtı. Bin 200 lira vardı. Kendi çocuklarına bile yük olmamak için, eşi Samiye hanım’la birlikte biriktirdikleri cenaze parasıydı.
Bu mübarek memleket… Kuvayi Milliyecinin sırtından çıkarıp sattığı paltosuyla, yurtsever müftünün kefen parasıyla kuruldu.
  Biz böyle bir millet ve karnına (midesine) iki taş bağlayan bir peygamberin ümmetiyiz…
  İsraf haram!
  Şan şöhret nefsimize ağır gelir. Mütevazılıktır yaşam tarzımız…!!!
  Kalınız sağlıcakla…!!!!

Tuncay Okutandan Batum Türkü Gecesi

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Türk Halk Müziğinde kendine özgü tarzıyla, farklı ve yenilikçi tavrı ile yer edinen, ünlü ve sevilen sanatçı Tuncay Okutan’ın Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da Intourist Hotelde 26 Mayıs 2017 Cuma günü “Türkü Gecesi” konseri var.
 
 
                                    

Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin 57. sayısı

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da 2011 tarihinden itibaren yayın hayatına başlayan ve yayın hayatının altıncı yılına giren, Türkiye temsilciliğini de Habergünebakış Sitesinin yaptığı(www.habergünebakis.com) Karadeniz Bölgesinin Türkçe-Gürcüce dilinde onbeş günlük olarak yayınlanan tek gazetesi olan ve Gürcistan-Batum, Artvin, Rize, Trabzon, Giresun’un Ordu, Samsun illerinde dağıtımı yapılan uluslararası “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi”nin 57. sayısı çıktı. Kuşe kağıda baskılı, onbeşgünlük tirajı 4.000 ve 8-4 sayfa renkli olarak yayınlanmaktadır.
 
                  1- https://i.hizliresim.com/O0XvE3.jpg
                  2- https://i.hizliresim.com/W0OqbE.jpg
                  3- https://i.hizliresim.com/gqQRp5.jpg
                  4- https://i.hizliresim.com/m39ME2.jpg
 
                    
                    Haberci Gazetesi 1. sayfa       Haberci Gazetesi 2. sayfa
 
                   
                         Haberci Gazetesi 3. sayfa       Haberci Gazetesi 4. sayfa

Gürcistanda boşandım, Türkiyede nasıl boşanacağım?

0
  Gürcistan’ da yaşayan Türk vatandaşları boşanma işlemlerini neticelendirmesine rağmen Türkiye’ de evli gözükmeye devam etmektedir. Çünkü devletlerin kendi mahkemelerinin vermiş olduğu boşanma kararları tanıma tenfiz davası açılmadığı takdirde Türkiye’de hüküm ihtiva etmemektedir. Bu durum milletlerarası özel hukuk gereğince Türkiye’de boşanmanın tanınması ve tenfizi davasının açılmasını zaruri kılmaktadır.
  Gürcistan’da boşanmış olan kişiler bu noktada tarafımıza yapılan başvurular neticesinde çoğu bireyin tanıma tenfiz davasından haberi dahi olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Kimi zaman ise bireyler daha sonra gerekenleri yaparım düşüncesiyle tanıma tenfiz davası açmayı geciktirmektedir.
  Gürcistan’ da ikamet eden Türklerin başka bir Türk vatandaşıyla yahut yabancı ülke vatandaşıyla evliliğini Gürcistan’ da noktalaması ve boşanması nedeniyle tanıma tenfiz davası açmaması durumunda aleyhe bazı hukuki sonuçlar ortaya çıkmaktadır:
  1- Gürcistan’ da boşanma nedeniyle Türkiye’ de boşanmanın tanınması ve tenfizi davası açılmadığı takdirde eski eşinizin yasal mirasçılık statüsü devam etmektedir.
  2- Gürcistan’ da boşanmanıza rağmen Türkiye’ de tanıma-tenfiz davası açmadığınız takdirde Türk kurumları nezdinde evli gözükmeye devam edersiniz. Bu nedenle tekrar evlenmek istediğiniz takdirde memurlar tarafından “Siz zaten evli gözüküyorsunuz, bu nedenle evlenemezsiniz!” şeklinde olumsuz olarak bilgilendirilirsiniz.
Boşanma tanıma tenfiz davası
  Boşanma tanıma tenfiz davası açacak olan kişiler açısından bu sürecin en kısa sürede atlatılması için Gürcistan’da boşanma gerçekleştiren, eşlerin avukat ile temsil edilmemesi ve gerekli belgelerin doğru hazırlanmaması durumunda özellikle ülkemizdeki dava süreleri göz önüne alındığında dava yıllar sürebilmektedir.
  Boşanma tanıma tenfiz davalarında önemli olan bir diğer husus ise gerekli belgelerin yurtdışından gelmesi beklenmeden avukatı tarafından hazırlanmasıdır. Mamafih boşanma tanıma tenfiz davası belgelerinin yurtdışından gelmesi aylarca sürebileceğinden mağduriyetler ve hak kayıpları yaşanmaktadır. Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Batum da faaliyetlerini sürdüren bünyesinde Türk ve Gürcü avukatlar bulunduran  Batumi Turkish Law and Consulting Office konunun uzmanları ile profesyonel olarak boşanma davası ve tanıma tenfiz davalarında yardımcı olmaktadır.
  Unutmayınız ki, tanıma tenfiz davası açılmadan herhangi bir kuruma başvuru yaparak bu problemi çözemezsiniz. Başvuru yaptığınız takdirde dahi size dava açmanız gerektiği aktarılacaktır. Gürcistan’da boşanma ve bu boşanmaya ilişkin kararların tanınması ve tenfizi davası için Türkiye’ ye gelmenize gerek yoktur. Davayı avukatınız vasıtasıyla neticelendirebilirsiniz.
Gürcistan’da boşanma nedeniyle tanıma tenfiz
davasında gerekli belgeler nelerdir?
  1- Gürcistan’ da boşanma ile ilgili verilen Gürcüce mahkeme 
      kararının ıslak imzalı aslı.
  2- Gürcistan’da mahkeme kararının kesinleştiğini gösterir şerh yahut belge.
  3- Gürcistan’da verilen mahkeme kararına ve kesinleşme şerhi yahut belgesine
      Gürcistan Mahkemesi veya yetkili makamca 1961 Lahey Konvansiyonu’ na
      göre Apostille evrakı eklenmesi.
  4- Gürcistan mahkemesinin vermiş olduğu kararın, kesinleşme şerhinin ve
      apostille tasdikinin yeminli Türkçe tercümana çevirisi
  5- Yeminli tercümeye konsolosluk onayı.
  6- Avukatınıza verilecek özel tanıma tenfiz vekâletnamesi.
  Gürcistan ile ilgili bilgi paylaşımımız devam edecektir, bizden yazmamızı istediğiniz konuları, görüş ve önerilerinizi nfo@batumiturkishlawoffice.com veya http://www.batumiturkishlawlawoffice.com/ adreslerine yazabilirsiniz.
   Saygılarımla…

Buhara…

0
  Unuttuğumuz tarihten bir zafer daha hatırlayım istedim. M. Kemal Paşa,11 Mayıs 1920 de Rusya’ya bir de heyet yollamıştır.1920 yılından itibaren belli aralıklarla Ankara Hükümeti; cephane, savaş malzemesi ve para yardımında bulunmuş Sovyetler Birliği de dönem dönem yardım göndermiştir.Sovyet yardımı olarak bilinen bu paraların gerçekte Buhara halkı tarafından bağış yoluyla toplanan paralar olduğu daha sonra anlaşılacaktır.
  Buhara Cumhuriyetinin ilk ve son cumhurbaşkanı olan Osman Kocaoğlunun anlatımından Sovyet Yardımının Hikayesi;
  1920 yılında Buhara Cumhuriyeti kurulduktan sonra, ben ilk cumhurbaşkanı olarak, yanıma başvekilimiz rahmetli Feyzullah Hocayı alarak Sovyet Rusya büyükleri ve bu arada Lenin ile temasta bulunmak üzere Moskovaya gitmiştim. Bizden bir müddet önce, Temmuz ortalarında   Türkiyeden de milli hareketi temsil eden ilk heyetin Bekir Sami Beyin başkanlığında Moskova’ya gelerek Lenin, Çiçerin ve Karahan ile, bilhassa yardım temini konusunda müzakerelerde bulundukları anlaşılıyordu.
  Nitekim, Kremlin Sarayında kendisi ile görüştüğümüz gün Lenin, önem verdiğini hissettirdiği   Türkiyeden söz açarak, bana
  – Ankaradan bir Türk heyeti geldi. Vaziyetlerini anlatarak acele yardım istedi. Bu hususta sizin fikriniz nedir? dedi.
  Hiç tereddüt etmeden kendisine:
  – Elbette yardım etmek gerek ve vakit geçirmeden yapılmalıdır. deyişim üzerine bu işte zaten kararlı olduklarını, fakat bazı zorluklarla karşılaştıklarını belirten bir ifade ile,
  -Yardım meselesi için bizi düşündüren iki zorluk var. dedi ve devam etti.
  – Birincisi Türklerin istedikleri altın para bizde pek azdır. deyince sözünü kestim.
  – Bizde altın para vardır! dedim. Verebiliriz de
Lenin memnun olduğunu belirten bir baş eğişiyle devam etti.
  – İkincisi, yol meselesidir. Çünkü Türklere yalnız para değil, her türlü harp malzemesi de vermemiz gerekiyor. Bunları emniyetle Ankaraya ulaştıracak yol lâzım! Halbuki Kafkaslardaki durum dolayısıyle yollar kapalıdır. Ne zaman açılabileceği malum değildir.
Biz, bu hususta ayni kanaat ve fikirde olduğumuzu söyleyerek ilave ettim:
  – Kafkaslarda kurulan cumhuriyetlerle anlaşmak mümkündür. Bu bölgede Müslümanlar çoğunluktadır. Gürcüler’de Müslümanlara yakındır. Ermeniler’de keza çalışılırsa müşterek bir yol bulmak imkanı vardır. dedim.
  Ayrıca paranın miktarını tespit etmek icap ediyordu. Bunu mütehassıslar tespit etsinler dedik ve bizim -aynı zamanda Hariciye Nazırı olan- Başvekil Feyzullah Hoca ile Rus mütehassıslardan mürekkep bir heyete havale ettik. Bu heyet uzun müzakereler sonunda yardım miktarını en az yüz milyon altın ruble olarak tesbit etti. Tekrar Leninle buluştuk. Lenin bu sefer yaptığımız konuşmada sözü tekrar para konusuna getirerek ne kadar verebileceğimizi sordu.
  – Yüz milyon ruble dedim.
Lenin tekrar etti:
  -Yüz milyon mu?
  -Evet. Derhal verebiliriz!
  Çarlık zamanından kalma altın rublelerimiz çoktu. Buhara hazinesindeki bu paraya Ruslar el sürmezler, dokunmazlardı. Buhara bir Çar emâreti olduğu halde, idari ve mali işlerde müstakildi. Bu sebeple bizde altın belegan mâbelâg (haddinden fazla) çoktu. (Yakın Tarihimiz, Cilt.1, shf.292-293)
  Leninle bu şekilde mutabık kaldıktan sonra heyet Buhara’ya geri döner. Para yardımı meselesini meclise götürürler. O sırada Buharanın nüfusu dört buçuk milyondur. Buhara parlamentosu Türkiye’ye yüz milyon altın ruble yardımını tek itiraz sesi yükselmeden oy birliğiyle alkış ve tezahüratlar altında kabul eder.
  Parlamentonun bu kararının hemen ertesi günü gereken muameleleri tamamlayarak parayı, Ankaraya yetiştirilmek üzere Rus hazinesine teslim ederler.
Buhara Hükümeti tarafından gönderilen altının sadece 18.326.800 altın rublelik kısmı, o da üç yıla yayılarak Türkiye’ye teslim edilmiştir. Türkiye’ye gönderilmesi gereken 81.673.200 altın ruble tutarındaki Özbek altını, Lenin hükümeti tarafından açıkça gasp edilmiştir.
  Milli mücadelemizin kazanılmasında Buhara Halkının yardımlarını unutmamak için elimizden geleni yapmaya çalışalım.
  Kalınız sağlıcakla…!!!

Batumda Serkan Kaya sevgisi

0
Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN
  Türk Müziğinin ünlü sanatçılarından Serkan Kaya geçtiğimiz günlerde Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da Leogrand Hotel’de sahneye çıktı. Dev orkestrası ve muhteşem sahne performansıyla Leogrand Hotel misafirlerine unutulmaz bir gece yaşatan ve iki saat sahnede kalan sanatçı, sevenlerine kendi parçalarının yanı sıra Karadeniz türkülerini de seslendirdi. Hiçbir hayranının hatıra fisteğini geri çevirmeyen Kaya, sahnede sık sık hatıra fotoğrafı çektirdi. Sevenlerinin fenomen olmuş arabesk şarkılarının yanı sıra sanatçı, hareketli parçalar söyleyerek de gelen misafirleri oturmadı. Batum’a ilk kez geldiğini söyleyen Kaya, “Güzel bir şehir. Bana kalırsa denize kıyısı olan her şehir güzeldir. İnşallah bundan sonra daha sık geleceğiz” dedi. Yurt dışında sahneye çıkmasıyla ilgili sanatçı, “Yurtiçi veya yurtdışında konser vermenin arasındaki tek fark şehirler. Öncelik sevenlerimle buluşmak, şarkılarımı sevenlerimle hep birlikte söylemektir. Sağolsun hayranlarım hiç bir yerde yalnız bırakmıyor. Türkiye’deki konserlerime de yurt dışından katılım çok oluyor. Türkiye’den, kalkıp yurt dışına konserimi izlemek için gelenler de çok oluyor. Dediğim gibi önemli olan onlarla birlikte olabilmek” diye konuştu.
Dinlerken çok gözyaşı dökeceğiniz Miras albümü geliyor.
  “Son dönemde arabesk müziğinin yükselmesine sebep oldunuz. Nasıl bir duygu?” sorusuna Kaya, “Tabii ki de güzel bir duygu. Bunun için çalışıyoruz, üretiyoruz. Sadece şarkı söylemekle kalmayıp; kendi bestelerimi de ürettiğim için arabesk müziğe özellikle hem üretici hem de yorumcu olarak hizmet etmek benim için büyük bir onur. Sevenlerimin arasında, “Arabeski seninle sevdik” diyenleri duydukça daha da mutlu oluyorum” şeklinde konuştu.
  Bu ay için ‘Miras’ isimli albümü çıkacak olan sanatçı, “Albümümüzün adı, ‘Miras’… Çok güzel şarkılar var. Hangisiyle çıkış yapsak diye düşünüyoruz çünkü hepsi birbirinden güzel. Herkesin, ‘Benim şarkım, beni anlatıyor!’ diyebileceği bir albüm hazırladık. İnşallah, satışı bol olacak, sektöre hareket getirecek. Herkes mendillerini hazırlasın. Dinlerken çok gözyaşı dökeceğiniz bir albüm geliyor. Bu albümdeki şarkıların çoğuna klip çekmek istiyorum. Bu albümde çok güzel süprizlerim var.” ifadelerini kullandı.
 
                 
 
                                                  

Türkiye-Gürcistan İş Forumu

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) ile Gürcistan İşvereneler Derneği’nin (GİD) ortaklaşa düzenlediği Türkiye-Gürcistan İş Forumu Tiflis’te gerçekleştirildi. DKİB ve GİD Başkanlarının yanısıra, Büyükelçi Levent Gümrükçü, Gürcistan Kalkınma ve Yatırım Ajansı Başkanı Otar Antia, Tarım Bakan Yardımcısı Gela Khanishvili ve Tiflis Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Beşir İyidiker’in de konuşmacı olarak iştirak ettiği foruma iki ülkeden çok sayıda işadamı katıldı. Büyükelçi Zeki Levent Gümrükçü forumda yaptığı konuşmada, Türkiye-Gürcistan ekonomik ilişkilerinin 25 yılda önemli mesafe kaydettiğini, ancak gerek ikili ticaret, gerek karşılıklı yatırımlar bakımından halen ciddi bir potansiyel bulunduğunu belirtti ve her iki hükümetin de bu yönde iş dünyalarına gereken yardımı sağlamaya hazır olduğunu vurguladı.

Batumda Erdal Beyazgülden şelpe şovu

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin Başkenti Batum’da Batum Intourist Liberti Casino’da Türk Halk Müziği Sanatçısı ve bağlama üstadı Edal Beyazgül kendi bestelerini sazıyla birlikte söylererek güzel bir müzik ziyafeti verdi. Ünlü Sanatçı Erdal Beyazgül; 1980 Ankara’da doğumlu olup ve aslen Erzincan-Tercan ilçesindendir. Sanatçı,bağlama ile 8 yaşında tanıştı ve bir buçuk seneye yakın Ünlü Halk Ozanı Musa Eroğlu Müzik Eğitim Merkezinde bağlama eğitimi aldı. Kendisine şelpe tekniği üzerinde geliştirerek Akara müzik piyasasında kendinden söz ettirmiştir. çeşitli müzik merkezlerinde bağlama eğitimi veren Erdal Beyazgül profesyonel anlamda ilk kez 1998 yılında sahneye çıkmış olup, pek çok albümde bağlama çalarak sanatçı dostlarına destek vermiştir.
  Türkiye’nin çeşitli illerinde halk konserleri veren ve şelpe şovları ile tanınan bağlama uzmanı ünlü sanatçı Erdal Beyazgül müziği kendine iş olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görmüştür. Bu bağlamda dostluk ve kardeşliğin Türk halk müziği yapısında yer aldığı bilincinde yoluna devam etmektedir. Alın Yazısı şarkısı ile tanınmıştır.
  Özellikle Alın Yazısı şarkısındaki; “Bir bakıştan gittin sessiz, Hem selamsız hem sitemsiz, Boş bir kuyuya koydular, Hem tabutsuz hem kadersiz, Boş bir kuyuya koydular, Hem tabutsuz hem kadersiz, Ben bir alın yazısıyım, Bir babamın kuzusuyum, Evimiz direksiz kaldı, Yanar yürek sızısı, Tabip dayanmaz ahıma, Merhem olmaz bu yarama, Kardaşlarım hep yanımda, Birsen yoksun garip babam, Kardaşlarım hep yanımda, Birsen yoksun garip babam, Ben bir alın yazısıyım, Bir babamın kuzusuyum, Evimiz direksiz kaldı, Yanar yürek sızısı ” sözleri ile milyonlara ulaşmıştır.
 
            
 
           

Karadeniz Bölgesi ihracatı

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Genel Sekreterliğinin; “DKİB’in 2017-Nisan ayı bölgemizden gerçekleşen ihracat” konulu yazılı açıklaması şöyledir; “Genel Sekreterliğimiz yetki alanında bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi Trabzon, Rize, Artvin ve Gümüşhane illerinden 2017 yılının ilk 4 ayında (Ocak-Nisan) 475.374.949 USD $ tutarında ihracat gerçekleşmiş olup, gerçekleşen ihracatımızda bir önceki yılın aynı dönemine (2016 yılı ilk 4 ay ihracatı 468.866.611 USD $ olarak gerçekleşmişti) göre % 1,4 oranında bir artış yaşanmıştır. 2017 yılı ilk 4 ayı ayında Bölgemizden gerçekleşen ihracatın iller bazında olmuştur.
  İhracatın iller bazında dağılımında Trabzon ve Rize illeri ihracatında bir önceki yılın 4 aylık aynı dönemine oranla artış yaşanmamasına rağmen, Artvin ili ihracatında % – 16,2 oranında düşüş yaşanmış, Gümüşhane ili ihracatında ise madencilik ürünleri ihracatında yaşanan artışa bağlı olarak yüksek oranlı, % 149 seviyelerinde bir artış yaşanmıştır.
  Trabzon, Rize, Artvin ve Gümüşhane illerimizden 2017 yılı ilk dört ayında gerçekleşen ihracatın ürün sıralamasında; bir önceki yıla oranla % 3,7 düşüşle 310.610.238 USD tutarında ihracatla Fındık ve Mamulleri birinci sırayı, % 14,3 oranındaki artışla 64.671.767 USD tutarındaki ihracatla Yaş Meyve Sebze Ürünleri ikinci sırayı ve % 28 oranındaki artışla 45.266.526 USD tutarındaki ihracatla da Madencilik ürünleri üçüncü sırayı almaktadır.
  Bölgemizden 2017 ilk dört ayında 98 farklı ülkeye ihracat yapılmış olup, en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülke ise sırasıyla; İtalya, Almanya, Fransa, Gürcistan ve Rusya Federasyonu olmuştur. En çok ihracatımızın yapıldığı bu ülkelerden de Fransa ve Gürcistan’a yönelik ihracatımızda düşüş yaşanmasına karşın, İtalya’ya % 2, Almanya’ya % 3 ve Rusya’ya yapılan ihracatımızda % 45 oranında artış yaşanmıştır.
  İhracatımızda her ne kadar artış hızı yavaşlamasına rağmen önümüzdeki aylarda, yüksek oranlı artış hızına tekrar dönüleceğini ummaktayız. Özellikle referandum sürecinin tamamlanması sonrasında piyasaların beklemiş olduğu istikrar ortamının oluşması, bütün hızıyla Hükümetimizin de ekonomik reformlara odaklanarak iş aleminin ve ihracatçımızın beklediği reformların hızlı ve kararlı bir şekilde uygulamaya koyacak olmasının oluşturacağı olumlu hava aynen ihracatımıza da olumlu yansıyacaktır. Özellikle en önemlibeklentilerimizden olan bürokrasi ayağında yaşanan ve 1930’lardan kalma gereksiz ve hiçbir amacı bulunmayan izin prosedürlerinden kaynaklı sorunların yeni uyum yasaları ile ortadan kaldırılması, bürokrasinin müşteri memnuniyeti ve vatandaşın emrinde, hizmetinde olma misyonuna dönüş yapması, iş aleminin en öncelikli beklentileri arasında bulunmaktadır.
  Bunun yanında, son günlerde özellikle ihracatçımızın en önemli ve vefakâr finansman kaynağı olan Eximbank kredilerindeki kredi tahsislerinin çok daha hızlı bir şekilde ve önceden olduğu gibi 3 iş günü içinde yerine getirilmesine yönelik Eximbank’a gerekli kaynak tahsislerinin yapılması ile ihracatımız büyük bir sıçrama yapacaktır.
  Ayrıca, Bölge ihracatımız açısından önemli pazarlarımız arasında yer alan Rusya Federasyonu’nun bir kısım yaş meyve sebze ürünlerimize uygulamış olduğu ambargoyu, Sayın Cumhurbaşkanımızın bugün Rusya Devlet Başkanı ile yapacak olduğu görüşme sonrası kaldırılmasının kuvvetle muhtemel olması ihracatımız açısından en fazla önemsediğimiz konuların başında yer almaktadır.”

Kut’ûl Amâre Zaferi

0
  Kut’ûl Amâre Zaferi, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunun zor şartlar ve imkânsızlıklar içerisinde Çanakkale’den sonra kazandığı ve bir İngiliz tümeninin bütün personeli ile birlikte esir alındığı eşsiz bir zaferdir. Dolayısıyla tarihin bu olayı yazarken kelime bulmakta müşkülata uğrayacağı bir zaferdir. İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri ile Osmanlı kuvvetleri arasında geçen 1. Dünya Savaşı’nın temel muharebelerinden biri olarak 1. Kut Muharebesi olarak da bilinir.
  29 Nisan 1916’da Osmanlı Ordusunun Irak’ın Kut bölgesinde İngilizlere karşı kazandığı Kut’ûl Amâre ‘de 13 bin 300 İngiliz askeri ile 13 general, 481 subay esir alındı ve 40 bini aşkın İngiliz askeri öldürüldü. Zaferi kazanan 6. Ordunun komutanı Halil Paşa, ordu birliklerine yayınladığı mesajında;”Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı bu harpte birinci vaka Çanakkale’de, ikinci vaka da burada geçti.Bu güne, ‘Kût Bayramı’ adını veriyorum! Ordumun her ferdi her yıl bugünü kutlarken, şehitlerimize Yâsinler, Tebarekeler, Fâtihalar okunsun!” diyerek bugünü bayram ilan etmiştir ve Türkiye’de 1952 yılına kadar ‘Kut Bayramı’ olarak kutlanmıştır.
  Türkiye’nin NATO’ya üye olmasının ardından İngilizler, bayramın kaldırılması için baskı yapmış, baskılar üzerine bayram kutlamalarına son verilmişti. Fakat tarihine ve ecdadına her daim sahip çıkan Türk Milleti, bu yıl 101. yıl dönümünde bu şanlı zaferin gurur ve heyecanını yaşatmaya devam edecektir. Sırt sırta, birlik ve beraberlik duygularıyla perçinleşen bu zaferler unutturulamaz! Milli duygular içerisinde kutlanmaya ve anılmaya devam edecektir. Tüm kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor ve Kut’ûl Amâre Zaferimizi can-ı gönülden kutluyorum.
error: Content is protected !!