Cuma, Aralık 5, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 350

Kırım Halk Dansları Topluluğu

0

Haber: İlker ÇAKAN

   Amasya Uluslararası Atatürk Kültür ve Sanat Etkinlikleri programı gereği Amasya’ya gelen Kırım Halk Dansları Topluluğu Amasya il merkezinde hafta boyunca değişik gösterilerde bulundular. Kırım Halk Dansları Topluluğu oynadığı yöresel oyunlarıyla beğeni topladı.

 
                             
                                             Kırım Halk Dansları Topluluğu
 
                                                     
                                          Kırım Halk Dansları Topluluğu
 
 

Yakutistan Halk Dansları Topluluğu

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Amasya Uluslararası Atatürk Kültür ve Sanat Etkinlikleri programı gereği Amasya’ya gelen Yakutistan Halk Dansları Topluluğu Amasya il merkezinde hafta boyunca değişik gösterilerde bulundular. Yakutistan  Halk Dansları topluğu grubunun sempatik ve sevecen tavırlarıyla yöresel oyunlarını sergilemeleri dikkat çekti.

 
    
                                                               Yakutistan Halk Dansları Topluluğu  
 
                                                
                                          Yakutistan Halk Dansları Topluluğu
 
     
Yakutistan Halk Dansları Topluluğu-                        Yakutistan Halk Dansları Topluluğu-
Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir                 Amasya P.Eğt. Tugay Komutanı
                                                                                             Tuğg. Mustafa Canatan
 
                               
                                                 Yakutistan Halk Dansları Topluluğu
 
 

Dursunbey Kaymakamı İbrahim Küçükten Türkiye’nin örnek anaokulu

0

Haber: İlker ÇAKAN

   Balıkesir-Dursunbey ilçesinde Kaymakam İbrahim Küçük’ün gayretleri sonucu; fiziki koşulları, çevre düzenlemesi, donanımı ile Balıkesir ve Türkiye’ye örnek olacak bağımsız bir anaokulu yapıldı. Birinci dönem eğitim biten okul; eğitim kalitesi yönünden çok başarı bir okul olduğu öğrenildi.  Okulun öğrenci kapasitesi 100 olup, eğitim açısından 80 olarak uygun görülmüş.

   Dursunbey Naif Eriş Anaokulu 529 metrekare bir kullanım alanına sahip olup, 6.000 metrekare ise bir çevre düzenlemesi var. Raif Eriş Anaokulunda; mini futbol sahası, mini basketbol sahası çocuk oyun parkı, trafik eğitim pisti, ağaçlandırma alanları, yeşil alan bulunmaktadır. Son derece modern ve güzel bir anaokuludur.

 

                              
                                          Dursunbey Raif Eriş Anaokulu öğrencileri
                                         ve öğretmenleri;  Bircan Evcil-Tülay Ceylan
 
                                                
                                               Dursunbey Raif Eriş Anaokulu Müdürü
 
 
 
 

Dursunbey ebru sergisi ilgi çekti

0
Haber: İlker ÇAKAN                   

    Balıkesir-Dursunbey ilçesinde açılışını Kaymakam İbrahim Küçük’ün yaptığı Ebru sergisi izleyenlerin ilgisini çekti. Serginin açılışına Dursunbey Kaymakamı İbrahim Küçük, kamu kurum ve kuruluş amirleri ve kursiyerler katıldı. Dursunbey HEM Ebru Kurs Öğreticisi ve Dursunbey Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Mehmet Ali Edoğlu’nun verdiği bilgiye göre açılan ebru sergisinde yaklaşık 90 eser sergilenmiş.

   Öğretmenler, çeşitli kamu kuruluşlarından memurlar, Dursunbey Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinin katılımı ile Mart-Haziran 2009 döneminde açılan ebru kursuna, yaklaşık 36 kursiyer katılmıştır. Dursunbey Kaymakamı İbrahim Küçük’ünde kursiyer olarak ebru kursuna katıldığı öğrenildi. 

 
     
  Kaymakam İbrahim Küçük-Ebru Sanatı Kurs     Ebru Sanatı Kursunu bitiren öğrenciler
  Öğretmeni ve Dursunbey MYO Öğr. Ali Edoğlu
 
                         
                         Dursunbey Ebru Sanatı Kursunu bitiren kursiyer öğrenciler:
                    (Soldan sağa)Şeyma Nergiz-Canan Özeldemir-Meryem Aydoğdu
 
                       
                      Dursunbey Ebru Sanatı Kursunu bitiren kursiyer öğrenciler                             

Dursunbey Kaymakamı İbrahim Küçük öğrencileri dinledi

0

Haber: İlker ÇAKAN

   Balıkesir-Dursunbey ilçesinde  Selimağa İlköğretim Okulundan 10 öğrenci okullarının tadilatı nedeniyle sorunlarını anlatmak amacıyla Dursunbey Kaymakam İbrahim Küçük’ün makamına geldiler. Kaymakam İbrahim Küçük odasında öğrencilere ikramda bulunarak onların sorunlarını dinledi ve çözüm önerilerini sunarak, devlet olarak hep sizleri düşünüyoruz. Hep sizin yanınızda olacağız dedi.

 
                            
                                Balıkesir-Dursunbey Kaymakamı İbrahim Küçük
                                   Selimağa İlköğretim Okulu öğrencilerinin
                                                   sorunlarını dinlerken

Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan: Maddeyi bırakıp, manaya koşuyoruz

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

   Elazığ iline bağlı Kovancılar ilçesi, Doğu Anadolu Bölgesinin batısında Elazığ-Bingöl ve Elazığ-Tunceli karayollarının birleştiği önemli bir kavşak noktasında bulunmaktadır. Elazığ il merkezine 67 km. uzaklıkta olup, yukarı Fırat bölümünde Şahmiran Dağının eteğinde düz bir alan üzerinde kurulmuş olup,, deniz seviyesinden yüksekliği ise  1.026 m.’dir.Kovancılar   ilçe merkezi nüfusu 20.000 olup, toplam 74 köyü, 64 mezrası vardır. İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. 1934 yılında Romanya’dan gelen soydaşlarımızın iskanı için ilk kez yerleşime açılan bir yerdir.

  Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan, 1989. Dönem Kaymakamlık kursunu başarı ile ile bitiren kaymakamlarımızdan birisidir. Gerçekten kursta başarılı olması, Kaymakam Selçuk Aslan’ın iş hayatına da aks etmiştir. Kovancılar’da göreve başlayalı bir yıl olmasına rağmen bir çok önemli projeye imza atmıştır. Sosyal ilişkileri ve devlet adamlığı vasfı ile Kovancılar halkı tarafından takdir edilmektedir. İlçe halkının ve ilçenin geleceği için yapılması gereken her şeyi yapmaya çalışmış ve birçok projeleri hayata koyuştur. Özellikle çeşitli nedenlerle okula gitmeyen çocukların büyük bir kısmını okula devam etmelerini sağlamıştır. Göreve başladığında okula gelmeyen öğrenci sayısı 1.500 iken bugün, bu rakam 20-30’a düşmüştür. Başarılı, çalışkan devlete ve millete hizmet aşkıyla dolu, “Biz burada millete hizmet için oturuyoruz. Millete efendilik yapmak, saltanat sürmek için değil. Milleti, yaptığın her adımda arkana alacağın ama insanlara, millete sırtını dönmeyeceksin” Diyen Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan, Kovancılar ve idarecilik konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;      

Kovancılar, stratejik konumdadır

   İlçemiz doğu-batı kısmen güney istikametinde Trabzon-Tunceli bağlantısı üzerinde ilimizi güney illerimize bağlayan ciddi bir kavşaktır. Stratejik bir konumdadır. İlçemizin merkez nüfusu 20.000 olup, bu nüfus gece 20.000, gündüz 25.000 oluyor. Yerleşim merkezi olarak bölgede cazibe merkezi ve ticaret hayatının döndüğü bir yerdir. Toplam 74 köyümüz, 68 mezramız olup,  toplam nüfusumuz 40.000’e dayanıyor. Ciddi potansiyelin olduğu bir yerdir. İlçede ekonomi, iç kesimlerde klasik olduğu üzere tarım ve hayvancılığa dayanır. 

 
                                  
                                                              Kovancılar
  
Hayvancılık sektörü iç Anadolu’dan daha gelişmiş durumdadır

    Hayvancılık sektörü iç Anadolu’dan daha gelişmiş durumdadır. İlçemizde ciddi miktarda küçükbaş hayvan varlığı vardır. Sanayi alt yapısının çok gelişmiş olduğunu iddia edemem. Devlet eliyle 1970 yılında kurulmuş ferro krom fabrikası dışında, şu aşamada kayda değer bir sanayi tesisimiz yoktur. Birkaç tane mermer fabrikamızı zikretmek de icap eder. Bunun yanında bölge ekonomisi yurtdışı işçi gelirlerinin transferine dayanan bir yapı oluşmuş durumdadır. Kovancıların başka bir özelliğine de atıfta bulunmanın mutlaka gerekliliğine inanıyorum.1934 yılında Romanya’dan gelen soydaşlarımızın iskanı için ilk kez yerleşime açılan bir yerdir. O anlamda tarihi 75 yaşını yeni dolduracaktır. Bu anlamda yerleşim yeri açısından oldukça genç denilecek bir yerdir.

Türkiye’deki imar planlaması yapılarak iskâna

 açılan ilk yerleşim yeri unvanına sahiptir

    Üçyüz hanelik bir köy olarak kurulup, bugün belediye alanı olarak nüfus 20.000’e ulaşmış durumdadır. İlçe planlı bir şekilde kurulduğu için, Türkiye’deki imar planlaması yapılarak iskâna açılan ilk yerleşim yeri unvanına sahiptir. İlçe ekonomisi kaba hatlarıyla bu şekilde ifade edilebilir. İlçenin anayol üzerinde olması nedeniyle belirli bir ticaret potansiyeli oluşmuştur. Genelde mülki idare amirleri olarak, bir yıl mutlaka acil sorunlara çözüm bulmanın yanında daha çok oturup, sağlıklı bir gözlem dönemi olarak geçirmenin faydalı olacağına inanıyorum. Çünkü var olan potansiyeli, ihtiyacı iyi tartıp, iyi değerlendirmek, doğru projeler, ihtiyaca hitap eden projelerin ortaya konulmasına imkân sunacak. Çünkü kendi kafanda bir proje vardır ama reel gerçeklik konusunda halkımızın ona talebi yoktur. Bu projeyi masraf edip, hayata geçirirsin ama kullanılırlığı olmaz. Bu şekildeki atıl kapasiteli projede kamu imkânlarının çöpe atılması sonucunu doğuracaktır. Bu anlamda daha çok bir yılı gözleyerek geçirmeyi tercih ettim.

Devlet adına hareket eden herkesin olmazsa olmazı eğitimdir

   Ama bir yıl içerisinde acil ihtiyaç olan ya da uzun vadeli gözleme ihtiyacın varsa birkaç aylık gözlemle de hayata geçirebilecek belli konuları ele aldık ve bunları hayata geçirdik. Her idarecinin, devlet adına hareket eden herkesin, öncelikli olarak ele alması gereken konu olmazsa olmazı eğitimdir. Çünkü hala toplumumuz eğitim açısından istenilen seviyede değildir. Hala yüzde yüzlük okuryazarlık oranına hala kavuşabilmiş değiliz. Nitelikli eğitim anlamında şu anda ilköğretimimizi sekiz yıl zorunlu hale getirdik. Bunda ciddi bir çaba ile bir noktaya gelindi. Daha önce okul çağında olup da, okula kayıtlı iken gitmeyenlerin oranı 900.000 iken, bugün bu rakam 200.000’lere kadar düştü. İlçemizde daha kayıtlı öğrenci olup da okula gelmeyenlerin sayısı 1.500 iken, şu anda 100’lü rakamlara kadar çekmiş durumdayız. Bu yüzü rakamlarda da şöyle bir durum vardır.

                                  
                                           
                                      Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan
 

İlçemizde maalesef özel eğitim kurumları yoktur

   Gerçekte var olmayan çocuklar karşısında gerçek bir durum ortaya çıktı. Bizim insanımızda bir şark kurnazlığı söz konusudur.  Yurt dışındaki memleketlerde bulunan insanımız; çocuk parası desteği alacağım derken, iki tane çocuğum var ama dertteyim 4 tane yazdırayım, Almanya, Hollanda hükümetinden 4 tane desteği alayım mantığı ile gündeme getirilmiş. Nüfus kayıtlarına beyanı yazdırılmış ama şu anda gerçekte bu çocuklar var olmadığı için ulaşamadığımız kitle vardır. Bu 110 sayısı da karşımıza çıkan böyle bir gerçektir. İlçemizde gerçekten okula devam edemeyenlerin sayısı 20–30 arasıdır. Bu çocuklar da özel eğitime muhtaç çocuklardır. Bunlar; zihinsel, bedensel engellidir. İlçemizde bunların eğitimi ile ilgili maalesef özel eğitim kurumları yoktur.

Öğretmen eksikliğimizi önemli ölçüde giderdik

   Türkiye ortalamasına baktığımızda, bu sayı kabul edilebilir bir sayıdır. İlköğretimde kız ve erkek öğrenciler açısından iyi bir noktaya geldik. Bunun mutlaka devam ettirilmesi, gelinen noktada nitelik artışına dönük projelerin hayata geçirilmesi söz konusudur. Bu noktada merkezi hükümet politikalarımız, kaymakamlımızın izlemiş olduğu politikalarla niteliği artırma çabalarımız söz konusudur. Öğretmen eksikliğimizi önemli ölçüde giderdik. Öğretmen olmayan köylerimize vekil öğretmen verdik. En ücra köyümüze kadar internet alt yapısını ve bilgisayar, digital eğitim materyallerini ulaştırdık. Projeksiyon ve tepegözde eğitime katkı sunabiliyor. En ücra köylerimizdeki çocuklar bilgisayarı gördüklerinde, bu televizyonun küçüğü mü? Diyorlar.

Eğitimin niteliğinin artması konusunda ciddi bir gelişmedir

   Bundan sonra, onun artık onun bilgisayar olduğunu, onun nasıl kullanıldığını, onunla iletişimin ne şekilde olduğunu öğrendi. Bu eğitimin niteliğinin artması konusunda ciddi bir gelişmedir. En ücra köyümüze kadar kütüphaneler oluşturduk. Çocuklarımızın Türk ve dünya klasiklerine ulaşma imkânlarını sunduk. Devlet politikası olarak ülke genelindeki ilköğretimdeki eğitim seferberliği yanında, bundan sonrası kendi kendine devam eden süreç durumundadır. Lise eğitimi(orta eğitimi)  daha ciddi bir sıkıntınıydı. Sosyal yapımız maalesef artık yeterince açık değil, hala tutucudur. Bu nedenle kız çocuklarımızın eğitimi konusunda velilerimizle görüşmelerimiz devam ediyor.  

İnsanların gerekçelerini ortadan kaldıracak proje ve adımlar atıyoruz  

   Çocuk velilerinde kız çocukları okumasa olur bilinci var. Bu konuda bir zihniyet dönüşümü yapılması gerekiyor. Bu zihniyet üzerine kararlılıkla gidiyoruz. İnsanların gerekçelerini ortadan kaldıracak proje ve adımlar atıyoruz. İnsanlarda genelde katı taassuptan kaynaklanan gerekçelerini çok açık yüreklilikle ifade edemiyorlar. Çocuklarımız rahatsız, okul uzak, gidiş-geliş imkânı yok gibi genel gerekçeler ortaya konuldu. Bizde bu düşüncelerin önünü açacak her türlü çözümü de ortaya koyduk. Buranın en uzak(40 km.)köyünden liseye öğrenci taşıyorum. Türkiye’de kapsamlı bir şekilde tüm ilçelerde böyle uygulama yoktur. Sevabıyla, günahıyla sorumluluk aldık. Sosyal Yardımlaşma Vakfımızın imkânını fakir-muhtaç çocuklarımıza sunmanın daha evveliyatlı olduğunu, kısaca gelen insanlara kömür-odun dağıtmak kadar kutsi olduğuna inanarak ödeneğimizin belirli bir kısmını bu işe aksettik. Bunun meyvesini de ilk yıldan aldık.

 
                                 
                               Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan çocuklarla
    

Liselileşme oranı % 49,8 iken, bugün % 75’i aştı

    Kovancılar’da geçen yıl kız öğrenciler noktasında; liselileşme oranı % 49,8 iken, bugün % 75’i aştı. Halen ek kayıtlar devam ettiği için, kesin netice veremiyorum. Bu nedenle eğitim çok önemlidir. Öğretmenlerle yaptığım toplantıda geçen yılın sonundan itibaren bunun hazırlıklarına başladım. Sekizinci sınıftan mezun olan köy kökenli öğrencilerimizin tamamını topladık ve ortak bir mezuniyet töreni düzenledik. Bu mezuniyet töreninde karneleri; kaymakam, garnizon komutanına verdirmedik. Örnek rol model çalışması yapmak amacıyla farklı meslek gruplarından insanları davet ederek ve bunların özgeçmişlerini aktararak, bu kız çocuklarımızın karnelerini; bayan doktor, bayan hemşire, bayan baş komiser,  bayan jandarma astsubaya verdirdik. Bu çocuklara şöyle dedik; bu ablalarınızda sizler gibi köylü, çiftçi, memur çocuğudur. Bunlar farklı bir sosyal yapıdan gelmiş, üst kademeden ekonomik imkânlara sahip insanların çocukları değildir.

Her okul müdürümüzün karnesini göreceğim dedim

   Böylece okursanız sizde doktor, hakim, eczacı, hemşire polis olursunuz mesajını görsel olarak verdik. Çocuklarımızın okula devam noktasındaki motivasyonunda bu faaliyetin de bir katkısı oldu. Okul müdürlerimiz ve öğretmenlerimize de yıl sonunda şunları söyledim; arkadaşlar karneleri bugün dağıtıyoruz ama bugünden itibaren bu çocuklarımızın liseye devamı konusunda vebalini sizin omuzlarınıza veriyorum, ben kendim koşturuyorum, sizde koşturacaksınız. Her okul müdürümüzün karnesini göreceğim dedim. Bu nedenle sekizinci sınıftan itibaren kaç öğrencinin liseye devamını sağlamış. Bunu ilköğretim okulu müdürlerinden istedik.

Daha nitelikli bireylerimiz olduğunda, toplumumuz daha iyi olacak

   Öğretmenlerimiz ve okul müdürlerimiz bunu sahiplendiği için bu konuda ciddi bir sıçrama yakaladık. Bir toplantıda bir öğretmen arkadaş bununla ilgili şunu ifade etti. “Bu konuda çok uğraşıyoruz ama kız çocukları üniversiteye gidemeyince ne olacak?” Bende kendisine: ” Daha bilinçli anne olacak dedim. Daha nitelikli bireylerimiz olduğunda, toplumumuz daha iyi olacak. Kurallara uyan, üretken, açık yürekli, açık zihinli olacaktır.” Bugün, bir kısmımız okur-yazar olmayan annelerin evlatları olarak bu noktalara geldik. Düşününki; tahsilli, bilinçli annelerin evlatları olduğunuzda toplum nereye gelecektir. Bu atlama muhakkak ki eğitime olacaktır. Bunu görüyoruz ve buna inanıyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. Çocuklarımızı genel eğitimine destek noktasında yıl sonunda onları, düzenli olarak farklı bölgelere; Çanakkale, Doğu Karadeniz, Urfa, Antalya’ya gönderiyoruz.

Okuldaki eğitim faaliyeti kadar; çocukların zihninin, vizyonunun açılması

   Böylece yaklaşık 450–500 öğrenciyi, 10’dan fazla okulu belli kriter dahilinde buralara gönderdik. Bunun finansmanını kaymakamlık olarak sağladık. Okuldaki eğitim faaliyeti kadar; çocukların zihninin, vizyonunun açılması, kendine hedef koyması noktasında bunarında katkısı olduğuna inanıyorum. İlçemizde hala yüksek öğretim birimi yoktur. Bu konuda şu ana kadar, somut bir adım atılmamıştır. Yazılı bir teklif ortaya çıkarılıp, rapor verilip kolaylıkla yapılacak bir yüksek okulu açılması ile ilgili olarak bugüne kadar maalesef bir çalışma yapılmamıştır. Göreve başladığımızda bunu eksiklerden biri olarak değerlendirdik. Bu noktada adımlar attık. Kovancılar Meslek Yüksek Okulu ile teklifimizi ve projemizi Fırat Üniversitemize sunulmak üzere hazırladık.

 
                                 
                                Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan öğrencilerle
 

Üniversiteye okulumuzu açarsanız, bizde binasını yapacağız taahhüdünde bulunduk

   Bununla ilgili güzel bir yazılı doküman ortaya çıktı. Üniversitenin eğitim komisyonundan ve senatosundan geçerek, şu an YÖK safhasındadır. Açılacak bu okulumuza inşallah 2010–2011 eğitim-öğretim yılında öğrenci almak gibi hedefimiz vardır. Bakanlar Kurulundan okulumuzun açılım kararı çıktıktan sonra, somut adımlar atmamız gerekecek.      Bununla ilgili 25 dönümlük kampus sahasını bugünden hazırladık. Yükseköğretime dönük 8 tane lojmanımız bugünden itibaren hazırdır.  Üniversiteye okulumuzu açarsanız, bizde binasını yapacağız taahhüdünde bulunduk. Bu ciddi bir hedeftir. Çünkü bir trilyonluk bir hedeftir. Ben Kovancılar halkına inanıyorum. Çünkü bu karşılıklı kazan kazan süreci gibidir. Kovancılar ciddi bir şehirleşme, ciddi bir ekonomik büyüklüğe sahiptir. Bu sürdürülebilir olmaktan uzaklaşıyor. Çünkü durma noktasına gelmiş. Tad noktayı görmüş, durma noktasına gelmiştir. Sisteme tekrar bir enjeksiyon gerekli. Sıcak para girişi sağlamak gereklidir.

Okulun açılması ticareti canlandıracağı gibi, turizmi hızlandıracaktır

   Bir yere yüksek okulun gelmesini sadece ekonomik mantıkla değerlendirmemek gerekir. Okulun açılması ticareti canlandıracağı gibi, turizmi hızlandıracaktır. Benim en çok önemsediğim kısmı budur. İlçe esnafına bu okulun açılmasıyla birlikte işlerinizde ekonomik açıdan canlanma olacaktır diyoruz ama kamu idarecisi olarak istediğim sosyal-kültürel dönüşümü hızlandırmasıdır. Bundan sonra eğitimle ilgili çalışmalar daha güzel olacaktır. Sağlık noktasında Elazığ ili olarak aile hekimliğinin pilot uygulamasının başladığı yerlerdeniz. Bu nedenle ilçemizde 13 tane aile hekimimiz vardır.

   Bu hakikaten halkımıza dönük daha nitelikli sağlık hekimliğinin sunulmasına imkan verdi. Aile hekimliği sistemine geçilmeden önce,  bir tane sağlık ocağımızda üç tane pratisyen hekimle poliklinik hizmeti veriliyordu. Şu anda ise 13 aile hekimi eş zamanlı poliklinik hizmeti veriyor. Merkez Sağlık Ocağımız, Toplum Sağlık Merkezi olarak poliklinik hizmeti vermeye devam ediyor. Mesai saatleri içinde 4 tane doktorumuz poliklinik hizmeti veriyor. Böylece ilçede; 20 doktor eş zamanlı poliklinik hizmeti veriyor.

Devletimiz; sosyal güvenlik politikalarıyla,

sağlık hizmeti konusunda aç, açık kimse kalmadı

   İlçemiz Diş Sağlık hizmetine ede kavuştu. Devletimiz; sosyal güvenlik politikalarıyla, sağlık hizmeti konusunda aç, açık kimse kalmadı. Bu gerçekten medeni bir devlete yakışan bir adımdı. Devletimiz ve hükümetimizde bunu başardı. Bu gerçekten örnek alınması bir durumdur. Sağlık sektöründe şu anda, yıllarca ihalesi iptal edilmiş, sürüncemede kalmış devlet hastanemizin ek binası söz konusuydu. Hastanemizin 50 yataklı niteliği değişmemekle birlikte, ek hizmet binası mevcut binanın üçte ikisi kadar kapalı bir alan bize sunuyor. Mevcut binamızı tadilat ettiğimizde,75 metrekarelik bir alana hizmet sunarken, şu anda 2.250 metrekarelik bir kapalı alan imkânını sunuyor.

 
                                                
                                               Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan
 

Kovancılarda daha nitelikli bir sağlık biriminin bulunması

   Modern ameliyathane, diyaliz ünitesi,  modern acil ünitesi,  uzman doktorlarımızın hizmet sunumunda daha nitelikli poliklinikler, daha nitelikli laboratuar, daha nitelikli röntgen imkânlarını içinde barındıracak. Yeni yapılanmayla beraber hastanemiz, bölge hastanesi niteliğine kavuşacaktır. Özellikle Elazığ ilimiz coğrafi olarak dikdörtgenvari bir yapıya sahiptir. Bu anlamda Elazığ’ın batı ilçeleri merkeze yakınlığı itibariyle daha nitelikli hizmet almak için daha şanslılar. Karakoçan, Palu, Arıcak, Alacakaya’dan gelecek vatandaşımız açısından; Kovancılarda daha nitelikli bir sağlık biriminin bulunması, ciddi bir mesafe yakınlığı nitelikli sağlık hizmeti almada ulaşımda kolaylığı sağlayacaktır. Bölge hastanesi niteliğine kavuştuğumuzda yedi temel branşta hizmet sunmaya başlayacağız. 2010 yılı ek döneminde yeni ek bina bittiği gibi, eski binanın tadilatı da sona erecektir.

Kovancıların önümüzdeki elli yılını kaldıracak planlamadır

   Hedefimiz, daha nitelikli bir sağlık hizmetine kavuşmuş olmaktır. Bu yapılanma Kovancıların önümüzdeki elli yılını kaldıracak planlamadır. Geleceği 5–10 yıllık süresi olan hastane yapımına vesile olmuyoruz da, önümüzdeki elli yılı kaldıracak hastane yapılmasına vesile oluyoruz. Kovancıların nüfusu 50.000’ekavuştuğunda dahi o hastane Kovancıların ihtiyacına yetecektir. Çevre ve ağaçlandırma ile ilgili yoğun bir çabamız var. Hakikaten medeni insan yeşilliği seven, etrafını da yeşillendiren, ağaçlandıran insandır. Peygamber Efendimizin bir hadisi şerifi var; ” Yarın kıyametin kopacağını bilseniz de, elinizde yaş bir ağaç, fidan varsa dikin”der. Geldiğimizde ikinci aydan itibaren ulusal ağaçlandırma seferliği de başlayınca 40.000 fidan dikimine vesile olduk.

Şahmiran Dağında 100.000 fidan dikiyoruz

   Daha sonra İlkbaharda seçim arifesinde Çevre ve Orman Bakanımız Sayın Veysel Eroğlu’nu Elazığ’ımızda yakalayınca amirane tabirle yapıştık ve kendisine; “Sayın Bakanım ilçemizin yaslandığı Şahmiran Dağı var. Bu dağ tamamen çırılçıplaktır. Daha önceki kaymakamlarımız orada periyodik ağaçlandırma çalışmaları sonucu iki hektarlık bir ağaçlandırma sahası yapmışlar ama bu dağın tamamının ağaçlandırılması gerekir. Kovancılar’da; erozyon var, yoğun yağışa dönük ilçenin sel tehlikesi ile karşılaşma potansiyeli var. Biz burayı erozyonla mücadele ve ağaçlandırma seferliği kapsamında ilçeye bakıldığında arka fonunda yemyeşil bir dağ, çıplak bir dağ olmasın.” Dedim. Sayın Bakanımız bunun üzerine talimat verdi. Çevre ve Orman Bölge Müdürümüz ve İl Müdürümüzün destekleriyle de burada ağaçlandırma çalışmalarına başladık. Bu dağın tamamının teras davar sürümünü yaptık. Daha sonra İlkbaharda tüplü çam fidanı dikimini sağladık. Daha öncede Sonbaharda 40.000 fidan dikmiştik. Şu anda toprak dinlendi ve yağmurların etkisiyle tava geldi. Bu dağa şu anda 100.000 fidan dikiyoruz.

Elazığ-Bingöl karayolunda 30 km.’lik ağaçlandırma çalışması

    Geçmişte meslek büyüklerimizin yaptıkları faaliyetleriyle beraber, benden önceki abilerimizin gayretleriyle beraber 80 hektarlık bir ağaçlandırma sahasına kavuşmuş oluyor. Buda güzel bir çalışmadır. Bu konu ile ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın bir talimatı söz konusu olmuştu. Karayolu ile yaptığı bir Ankara-İstanbul seyahatinde ki Ankara-Bolu-Düzce güzegahı Allah vergisi zaten yeşil, oradaki otoban kenarlarındaki ağaçlandırma bölümleri hoşuna gitmiş. Bunun ülke çapında yaygınlaşması, ülke için kazanç olur talimatı gelince; bununla belediye başkanı ve ilgili arkadaşlarımızla bu konuyu görüştük. Biz bunu burada yapamaz mıyım? Dedik. Bunun planlamasını yaparak, Tunceli yolunu ikinci kademede alarak, Elazığ-Bingöl güzergâhını da 30 km.’lik karayolunun iki tarafını ağaçlandırsak nasıl olur tarzında bir çalışmamız oldu. Bunun fizibiletisini yaptık.

SYD Vakfında 6.000 dosya işlem görüyor  

   Dikilecek ağaçlarla ilgili görüşmeler yaptık. Nasip olursa önümüzdeki yıl ilkbaharda 25 m. aralıklarla dikilmek üzere 30 km. ilçenin bir mülki sınırı ucundan, diğer mülki sınırı ucuna kadar bir yeşil kuşak projemizde gündemdedir. Önümüzdeki 21 Mart’ta ağaçlandırma bayramında ilk ekimle beraber bu projede hayata geçecektir. Sosyal yardımlarımız noktasında; 2004 yılında SYD Vakfında otomasyon gibi bir düşünce ortaya çıkmıştır. Geçmiş arşivlerin hepsi köşeye konmuş, yeni formatlar geliştirilmiştir. Ancak, proje sonuçlandırılamadığı için hafızasız bir vakıf haline gelmiştir. SYD Vakfında 6.000 dosya işlem görüyor. Arkadaş bize geldiğinde derdini anlatıyor. Ben de bunun üzerine ilgilinin dosyasını istiyorum. Bu dosyada sade aldığı yardımlar var. Zengin mi? Kanun kapsamında mı? Değil mi? Çocukları ne durumda? Her şeyi görme imkânımız yoktu. Bu ne kadar insanları iyi niyetle yardım etmeğe çağırsak da, zaman zaman kamuoyu vicdanında sızlanmaya ve incinmeye neden olacak yardımlar çıkmasına neden oluyor.

İnsan buraya gelip, bazen ajitasyon yapabiliyor

   İnsan buraya gelip, bazen ajitasyon yapabiliyor. Burada bariz örneklerini ben yakaladım. Adamın 4–5 katlı apartmanı var, SYD Vakfından yardım alıyordu. İnsanın buna yüreği sızlıyor. Ben bunun aksini ispatlamak imkânım yoksa, benim vatandaşımın beyanı muteberdir. Yardımları verdiğimiz insanlara bakmak üzere sahaya çıktığımızda bunun çok isabetli hedeflerine ulaşamadığı tarzıdır bir yanlışı gördük. Bunun SYD Vakfındaki arkadaşları toparladık. Bir sefer yoğun gayret etmek zorundayız. Bu görevler bu arkadaşların asli vazifesidir. Bugüne kadar bırakılmış olması bir yanlışlıktı. Ama en az yanlışı düzeltip, bugünde itibaren doğrusuna yönlendireceğiz. SYD Vakfımıza müracaat etmiş insanların ev ev saha incelemesini yapmak zorundayız ki sağlıklı karar verelim.

Altı aylık bir süreçte içinde bunun % 90’nını tamamladık

    Altı aylık bir süreçte içinde bunun % 90’nını tamamladık. Köylerin tamamı, ilçe merkezinin ise % 75’i bitmiş durumdadır. Şimdi ise vatandaş bize geldiğinde SYD Vakfındaki dosyasından yardım yapılıp, yapılamayacağı her şeyi görebiliyoruz. Seni dosyanda görüyoruz. Devlet adına hakkını helal et, bundan sonra gerçek fakirimiz olarak seni tespit ettik. Devletin kanatları üzerindedir. Bunu bil. Sistemi sağlıklı hale getirmek önemlidir. Bir hatalı yardım verilmesinin önüne geçerek, devletin kendi sunduğu imkan ve imajı lekelemesinin önüne geçtik. Bundan sonra hakkaniyetli yardım noktasına geliyoruz. Bunun dışında sosyal projeler noktasında, ekonomik kriz döneminde hakikaten çok sıkıntılı olan insanlarımız vardır. İşini batırmış ama elinden tutarsak, tutarken toparlayacak insanlarımız vardır. Kalfalığını, ustalığını yapmış ama bana iş kuracak bir imkan sunarsanız, ben kendimi kurtarır. Sizinde sırtınızda yük olmaktan, kapınızı aşındırmaktan kurtulurum diyen insanlarımız var.  

200’ü aşan projeden, % 60’nın vizesini verdik

   Bu noktada ince eleyip, sık dokudum. Bu nedenle 200’ü aşan proje başvurusu oldu. Bunun şu ana kadar 60’nın vizesini verdik. Bunun 45 tanesi kuruldu ve faaliyet göstermektedir. Bu konuda hakkaniyetli davranmak gerekir. Bazı insanlarımız benim işim ters gidiyor, Kaymakamlık SYD Vakfının verdiği krediler uzun vadeli, faizsiz bundan faydalanalım. Bununla ilgili gelenler. Bu nedenle ciddi bir tavassutla karşılaştığımız zamanlarda oluyor. Bu insanlara şöyle diyorum. Size yardımcı olmak isterim ama siz bizim kapsamında değilsiniz. Sen bunu makul karşılaman gere kir. Seninle ilgili banka kredileri dahil her türlü kredi söz konusudur. Ama SYD Vakfının kredisi sizleri kapsamıyor. Bu konuda ciddi bir tavassutu da göğüsleyerek, 200’ü aşan rakamdan 60 tanesine vize verdik. Bu nedenle vicdanım müsterih, isabetli bir karar verdik.

İş kuracağım diyen buyursun gelsin

   Bu konuda SYD Vakfı mütevelli heyeti olarak şöyle bir yöntemi icat ettik. İş kuracağım diyen buyursun gelsin. Bu konuda ilgili kişiyi mülakata alıyoruz. Kendisine bu işten tecrüben nedir? Beklentin nedir? Maliyet kar-zarar noktasında bununla geçinebileceğini düşünüyor musun? Yapmak işte ehil misin? Böylece elemek ve insanların arkasında durmak daha kolay oluyor. Birebir söyleşi yapmak suretiyle o insana verdiğimiz değeri göstermesi babından, işin ehil olduğunu görmek açısından önemlidir.

Bölgedeki terör olaylarının yansımaları ve

uyuşturucu ticaretinin yansımalarında etkilenmemiz çok fazladır

   Emniyet asayiş noktasında ilçe yol üstü olduğu için gidip-gelirken konaklamalar söz konusudur. Geçerken bir yerleri vurup patlatalım, hırsızlık yapalım diyenler çok fazladır. Bölgedeki terör olaylarının yansımaları ve uyuşturucu ticaretinin yansımalarında etkilenmemiz çok fazladır. Bunlarla yoğun bir mücadele içerisindeyiz. Arkadaşlarımız çok güzel operasyonlar gerçekleştirdi. Yirmiyi aşkın küçük çaplı operasyon yapıldı ama büyükler noktasında 5080 karton, 50.000 paket kaçak sigara, 100 kg. esrar yakaladık. Bunları ele geçirirken emniyetin, jandarmanın, il teşkilatımızın uzantıları, adli teşkilatımızın koordinasyonunun çok büyük etkileri vardır. Kurumlar arası dayanışmada bu başarının eseri ortaya çıktı. Bu noktada kaçakçılıkla çok yoğun bir mücadele var. Terörle mücadelede sürekli teyakkuz olmak durumundayız.

Bu nedenle cansız şahitlere ihtiyaç vardır. Buda kamera ile olacaktır

   Maalesef 2007 yılında araç yakma noktasında talihsiz iki olay yaşadık. Arkadaşlarımız bu noktada hakikaten üzerine karalılıkla gitti. Sağlam bir istihbarat çalışmasıyla yedi araç yakımı faillerinin tamamı yakalandı. Bunların hepsi, şu anda ceza evindedir. Bu oldukça çok zor bir süreçtir. Ama arkadaşlar o noktada belli başarıyı yakaladı. İlçenin yol üzerinde ve heterojen bir yapıya sahip olması nedeniyle emniyet-asayiş olayları adli olaylara yansıyor. Yaygın bir hırsızlık, gasp olayları ortadadır. Buda kapalı bir toplum yapısı olunca, olayları çözümlemekte bir sıkıntıdır. Şahitlik yapma süreci maalesef işlemiyor, kurumsallaşmamış. Vatandaş neme lazım, başıma bela olur diyor. Bu nedenle cansız şahitlere ihtiyaç vardır. Buda kamera ile olacaktır. Bunun fizibiletisini yaptırdık.

 İlçemizde güvenlik kamera takip sistemi faaliyete geçmiş olacaktı

   İlk planlamamızda 60 milyar gibi bir maliyet vardı. Koşturarak bu maliyeti tedarik ettirdik. Arkadaşlar bunu daha fonksiyonlu yapalım dediler. Ancak bu defa maliyet 120 milyara çıktı. Bu nedenle ek finansman arayışı içerisindeyiz. İlçemizde güvenlik kamera takip sistemi faaliyete geçmiş olacaktı ama bunu önümüzdeki İlkbahara tehir ettik. Böylece bulacağımız finansmanlarla güvenlik kamera sistemini önümüzdeki Mart ayında hayata geçirmek niyetindeyiz. Bunun bir ön çalışması olarak Gülüşkür İlçe Jandarma Komutanlığımıza bağlı Gülüşkür Jandarma Karakolumuz söz konusudur. Bu karakolumuz bir nevi kilit noktadadır. Doğu-batı istikametinde herkes oradan geçmek zorundadır. Oradan gelip-geçeni kayda alalım tarzında 6 kameralı bir sistemi kaymakamlık olarak orada tesis ettik.

Gülüşkür Karakolu ve Gülüşkür Köprüsü Murat nehri

üzerinden geçen yegâne karayolu güzergâhıdır

  Gülüşkür Karakolu ve Gülüşkür Köprüsü Murat nehri üzerinden geçen yegâne karayolu güzergâhıdır. Her türlü araç oradan gelip, geçmek zorundadır. Orada olanı, biteni, geleni-geçeni kayda alma noktasında hem bize, hem de ile yarayacak bir hafıza oluşturmak önemli gördük. Hem de karakolun güvenliğini alma noktasında ihtiyaç görünce kaymakamlık olarak üstünlük aldık. Mobesenin öncelikle orada örnek olmasını başlattık. Şimdiye kadar ilçemizde kültür ve sanat konusunda bir faaliyetin, festivalin olmaması bir eksikliktir. Festivaller belli amaçlar hizmet eder. Ortak hemşerilik bilincinin pekişmesini sağlar. O yörenin sıkıntılarının, sorunlarının duyurulması, çözümü noktasında bir düşünsel faaliyetin ortaya konulması, festival vasıtasıyla davet edilen davet edilen, çözüme katkı sunabilecek devlet büyüklerinin taahhütlerinin alınması ya da dertlerinin ilk elden aktarılması noktasında üçüncü bir faydası vardır.

Bir nevi imaj, marka çalışması gibi düşünce oldu

  Dördüncü faydası noktasında; küçük yerler maalesef sürekli göç veren pozisyonundadır. Yerleşim yeri dışında ciddi bir hemşeri potansiyeli vardır. Bunların birbirlerini tanıması senede bir gün de sila-i rahim yapması konusunda bir randevu tarihi ortaya koymaktır gibi belli amaçlara faydası vardır. Bu konu şimdiye kadar icra edilmemiştir. Bu nedenle bir festival yapmaya karar verdik. Festivali ismi konusunda değişik alternatifler oldu. Kovancılar duyulduğunda o isim akla gelecek, o isim duyulduğunda kovancılar akla gelecek bir nevi imaj, marka çalışması gibi düşünce oldu. Yörede Heybet Dağımız vardır. İmaj çalışması ile sembol çalışması noktasında bence fonksiyonel durum önemlidir.  Heybet Dağı ile ilgili olarak yöredeki insanlarımızın şöyle bir inanışı vardır.

Heybet Baba Kültür ve Sanat Festivali olmasına karar verdik

  Çocuğu olmayanlar oraya gider dua eder. Dua kapısı olarak yaradan orada duayı kabul eder noktasında bir inanç sistemi var. Bir kısım insanlar oraya gittik çocuğumuz oldu diye iddia ediyorlar. Bu nedenle doğan çocuğumuzun adını da heybet koyduk diyorlar. Dağın diğer adı da Beşiktaşıdır. Orada bir türbe var. İnsanlar orayı dua kapısı gördüğüne göre bu sıradan bir insan olmamalı, büyük bir zat olması gerektiği noktasında düşündük. Kaynaklarda burada yatan Heybet Babanın Anadolu’nun fethinden sonra, Anadolu’nun İslamlaşması için gelen, Yesevi Dergâhından çıkan derviş gazilerden birinin olduğu rivayetine ulaşınca Heybet Baba budur, Heybet Dağı ilgili efsaneler bunlardır dedik. Bu nedenle yapılacak festivalin adının Heybet Baba Kültür ve Sanat Festivali olmasına karar verdik.

Festivalin ilk yılı olması nedeniyle katlım çok iyiydi

   Bu yıl 2 Ağustosta bir günle sınırlı tutarak icra ettik. Bu festivalde;  sportif faaliyetler yapıldı ve yöresel yemekler yarışması, yöre sorunlarının tartışıldığı bir toplantı, müzik eğlence programı düzenlendi. Festivalin ilk yılı olması nedeniyle katlım çok iyiydi. Bu programı 6.000 seyirci izledi. Bu festival umduğumuzun üzerinde oldu. Bunun devamını yapma noktasında bize kararlılık vermesinde imkân sundu. Dönemimizin en hızlı olmazsa olmazlarından birsi internettir. Ulaştırma Bakanlığı ile Türk Telekom Türkiye çapında kamu internet merkezlerinin oluşması güzel bir çalışma yürüttü. İlçemizde kişisel sıkıntıların genele mal edilmesi gibi koordinazasyonlukla bu hayata geçirilememiştir. Daha önce Ulaştırma Bakanlığı adan zye her şeyini kuruyor.

Kamu internet erişim merkezimizi 15 gün önce faaliyete geçirdik

  Siz işletmesini yapıyordunuz. Bu nedenle bu projenin zamanı geçtiği için kurulacak yerin masa ve sandalyelerini karşılamak zorunda kaldık. Bu nedenle Telekom mahdut sınırlı bir desteği sundu. Bu pozisyonu icra ederek hayata geçirdik. Kamu internet erişim merkezimizi 15 gün önce faaliyete geçirdik. Buraya oldukça güzel bir ilgi vardır. Bu projeyi Halk Kütüphanemiz uhdesinde faaliyete hayata geçirdik. Bilgiye ulaşma noktasında bir hizmet sunacaktır. İnsanların kütüphaneye alışması noktasında internet erişim merkezinin avantajlarını kullanacağız. İlçemizde bunun dışında yaygın eğitim faaliyetleri oldukça hızlı ve güzel bir ilgi vardır.

Geçen yıl 300 bayanın ilk defa eğitimine, okur-yazar olmasına vesile olduk.

 Bu uygulamada diploma alana altın verdik

   Beni geçen yıl duygulandıran bir örnek oldu. Bu yıl bunu ödüllendirme sistemine geçtik. Hiç eğitim alamamış insanlarımıza okur-yazar yapmaktır. Geçmişten bu tarafa yapılıyor ama anakız okuma seferliği ile beraber bu işe biraz daha ilgi arttı. Geçen yıl 300 bayanın ilk defa eğitimine, okur-yazar olmasına vesile olduk. Bu uygulamada diploma alana altın verdik. Karagedik Köyümüzde 73 yaşında bir teyzemiz okuma-yazmayı öğrenmekle beraber Türkçeyi öğrendi. Önce Türkçeyi, sonra okuma-yazmayı öğrendi. Bu durum ben duygulandırarak, eğitim konusunda bütün gücümüzle uğraşmamız gerektiğine inandım. Yaygın eğitim kurslarımız devam etmektedir. Ömrünün sonuna üçgün da kalmış olsa onu okuryazar kılarak ebedi âleme göndermek için önümüze hedef koyduk. Bu böyle en güzel şekilde tanımlanabilir. Hükümet Konağı 2005 yılında yapıldı.

Atatürk anıtı ve ilçenin tek bir tören alanı yoktu

   Çevresinde mahdut bir beton alan ortadadır. Burası o zaman tamamen ot ve çamur içindeydi. Bahçede bir tane dikili ağaç yoktu. Bu yakışan bir durum değildi. Ben buna çok anlam veremedim. Bu ağaçlar üç yıl önce dikilseydi daha görkemli bir ağaç olacaktı. Bahçe düzenlemesi basit olmasın diye peyzaj mimari bir arkadaşımı buraya davet ettim. Arkadaşım bize olarak üç tane alternatif proje verdi. O zaman pratik olduğu için şu andaki düzenlemeye karar verdik. Onbeş tane yetişkin çam ağacını bir yerden ağaç dikme makinesi bularak nakil ettik. Atatürk anıtı ve ilçenin tek bir tören alanı yoktu. Burayı nitelikli bir tören alnına kavuşturduk. Burada  2.500 metrekare çimleme yaptık.300 tane fazla ağaç diktik. Basit bir tanımlama ile yüz araçlık otopark yaptık.Burayı yaparken; 75 kamyon dolgu toprağı,3 kamyon gübre, 300 kg.’dan fazla çim tohumu, 500 metrekare parke,500 metrekare bordür, 15 kamyon dolgu malzemesi kullandık.

 
                                 
                                Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan’ın yaptırdığı
                                          Atatürk anıtı ve çevre düzenlemesi
 

Bunu tamamen mahalli imkânlarla karşıladık

   Bunu Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatlarına vursak 150 milyar lirayı aşan bir maliyet söz konusudur. Bunu tamamen mahalli imkânlarla karşıladık. Bize yardıma gelen insanlara bizimde size küçük bir işimiz düştü dedik. İlçeye bir ziyaretçi geldiği zaman hükümet konağında ağırlıyoruz, uğurluyoruz. Bunun dışında etrafın görüntüsü çok iyi değil. İşçilik konusunda eli yatkın insanlar destek sundu. Malzemenin taşınmasında Belediyemiz ve Kaymakamlığımızın imkânlarını seferber ettik. Ağaçlar konusunda Çevre ve Orman Bölge Müdürümüzün kapısını aşındırdık. Şu an burası ortaya çıkmış ilk prestij yapıdır. Bu proje ihtiyaçları gideren bir projedir. Bunun dışında bir toplum merkezi projemiz vardır. Bunun için Ankara’da temaslarda bulundum.

Profesyonel kültür merkezi istiyoruz

   Dörtyüz kişi kapasiteli bir tiyatro salonu, bir internet evi, kütüphanesi, üç dersliği, kondisyon salonu, idari büroları içinde barındıran profesyonel kültür merkezi istiyoruz.Bunu yaparken özel idareden,il kültür müdürlüğünde, Bayındırlı Müdürlüğünde ilçelere hitap edecek  tek kültür merkezi tip projesi  dahi bulamadık.En son bunu mimara çizdirelim dedik.Bu konuda yeni mezun bir mimar kardeşimizle temasa geçtik.İstanbul Üniversitesi mezunuyum.Tiyatroya karşı ilgim olduğu için şehir tiyatrolarının tüm sahnelerini görme imkanım oldu.

 1-1.5 trilyonu bulacak bir rakamdır ki ben bu projeyi 500-600 milyar

 gibi bir rakama bitirmek iddiasındayım

   Bu konuda mimar arkadaşımızla bu konuda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk.Bu görüşmeler sonucunda hem maliyet açısında ideal, hem de ihtiyacı görme açısından ideal bir proje ortaya koyduk.Arkadaşlarımız bu projenin örnek bir proje olduğunu ifade ettiler.Bu projenin maliyeti Bayındırlık birim fiyatları ile  1-1.5 trilyonu bulacak bir rakamdır ki ben bu projeyi 500-600 milyar gibi bir rakama bitirmek iddiasındayım.inşallah bu projeyi hayata geçirmek niyetindeyim. Bizim futbol sahamız ihtiyaç noktasında çim değildir. Hiçbir kapalı salonumuz yoktur.

Ne spor yapılabilecek, voleybol oynanabilecek kapalı bir mekânımız yoktur

Kamu yapımı konusunda biraz daha geri kalmışız

  Bunun Milli Bakanlığına bağlı kurumlarda da ne spor yapılabilecek, voleybol oynanabilecek kapalı bir mekânımız yoktur. Bunun yanında ilçemizin üç tane yüzme havuzu ve üç tane özel kapalı halı sahası vardır. Buda ilçenin sivil girişim eliyle diğer bir rengidir. Kamu yapımı konusunda biraz daha geri kalmışız. Bunları hayata geçirmek gereklidir. İkili eğitimi bitirebilmek açısından eğitim-öğretim konusunda şu anda verdiğimiz mücadelelerden birisi içe merkezinde 35 dersliğe ihtiyacımız vardır. Lisede ek binaya ihtiyacımız var.300 öğrencimiz bu okula ikili eğitimle devam ediyor. İki binamız var ama biri 1980 yılında çürük raporu aldığı için yıkılması gerekiyor. Acil olarak buraya ek bina girişimimiz devam ediyor.2010 yılında bundan sonuç almak niyetindeyiz. İlçemizde; İmam Hatip, Genel Lise ve Anadolu Lisesi vardır. Bu liseler genel lise dışında belli bir talebi karşılıyor.

Meslek lisesi memleket meselesi diye de bir reklam vardır

   Bunun dışında kalan öğrenciler genel lisede kanalize olmak durumundadır. Bu durum Kovancı Lisesi üzerindeki baskıyı artırıyor. Bunun yanın da uzun vadeli üniversite eğitimi hedeflemeyen çocuklarımız açısından meslek verme gibi imkanda sunmuyor. Bu noktada mesleki eğitim şattır. Ben meslek lisesi elektrik bölümü mezunuyum. Bunun önemini ve manasını çok iyi kavramış durumundayım.  Meslek lisesi memleket meselesi diye de bir reklam vardır. Çünkü herkesi kültürel eğitim yapmış insan yaptığınızda, bunun yanında makineyle, elektrikle uğraşacak insana ihtiyaç vardır. Toplum bir iş bölümü silsilesi ile mana kazanıyorsa ki herkes şair, edebiyatçı, kaymakam, hakim olmayacaktır.    

 Bu noktada mutlaka meslek lisesini devreye sokmak zorundayız

  Teknik bilimlerle uğraşacak teknik bilim anlamında mühendiste olmayacak. Usta, kalfa, çırak noktasında ihtiyaç vardır. Bu noktada mutlaka meslek lisesini devreye sokmak zorundayız. Hatta ilçe açısından ağır sanayi takviye edeceksek burada bir iş gücü hazırlamak zorundayız. Meslek lisesi açısından ümit ışığı gördük. Geçiş aşamasında belli kapasite mekânı ayarlarsak, 2010 yılında öğrenci alacağımız noktasında Ankara’dan taahhüdünü aldık. Bu ilçemiz açısından isabetli oldu. İlçemize bir Atatürk heykeli yapımı konusunda Kültür Bakanlığı -Güzel Sanatlar Genel Müdüründen destek aldık.2010 yılı Şubat ayı içerisinde onu hayata geçireceğiz. Hem güneydoğu şehitlerimiz ve yakınları, Kıbrıs, Kore gazilerimizi bir araya getirdik.  Bunların örgütlenmesine imkan sunduk. Her zaman onlarla beraberiz. Onlara imrenirdim. Büyük ilçelerimizde ve batı vilayetlerinde törenlerde şehit yakınları, gazilerimiz gazilik forması içinde korteje katılırdı.

Doğunun tamamında bir ilk örnek olmak üzere

Muharip Gaziler Derneği ile temasa geçtim

  Bununla ilgili Elazığ’da değil, doğunun tamamında bir ilk örnek olmak üzere Muharip Gaziler Derneği ile temasa geçtim. Hepsini kalpağından, ayakkabısına kadar nizami bir formaya kavuşturduk. Resmi törenlerde onları geçişi o kadar coşku oluşturuyor ki, o insanlar kendilerine sahip çıkıldığını hissediyorlar. Törenlerde en önde onlar geçiyor. Onları o hali nasıl yaşadıkları gözlerinden okunuyor. O birlik ve moral noktası çok hoş görünüyor.

 
                                
                                 Kaymakam Selçuk Aslan Muharip Gazilerle
 

Maliyeti 7,5 milyar civarında olan 13 tane oyun grubu

  Eğitim yaşındaki çocuklar, burada çocukluğunu yaşayacak ortamdan uzaktalar. Köylerde zaten hiçbir şekilde oyun grupları yok. İlçe merkezinde maalesef bu yoktu. Dört tanesi köy ilköğretim okulu olmak üzere,13 tane İlköğretim Okulumuzun bahçesine 4 salıncak,1 kaydırak, 1 kule,1 komando yürüyüş parkı üçlü tahta varilli setinden oluşan piyasa maliyeti 7,5 milyar civarında olan oyun grubunu koyarak, bunun uygulamasını yaptırdık.

 
                                  
                                    Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan’ın
                                           yaptırdığı çocuk oyun grubu
                                       

Sosyolojide fakirlik ve fakirlik kültürü birbirinden ayırt edilir

   Niyetimiz bunu tüm köylerimize yaygınlaştırmaya çalışmaktır. Bu ayrı bir güzelliktir. Buda bir yıllık döneme dahildir.  SYD Vakfı yardımlarında, hedefe daha fazla ulaşabilmek açısından çek sistemi geliştirdik. Sosyolojide fakirlik ve fakirlik kültürü birbirinden ayırt edilir. Fakirlik kültürü içindeki bir insana istediğiniz maddi imkanı sunun, o kendi yaşam standardından silkelenip çıkma eğiliminde olmayan insanı ifade eder. Bunu somut örneğe dayandıracağım. Reel olarak çalıştığım üç ilçede de bu örnekleri gördüm. Örneğin aile fakir, evin reisi olan koca sarhoş ve bu alışkanlığından kurtulma eğiliminde değil. Buna verdiğin gıda ve yakacak yardımı satılıyor. Bunu satıyor alkolde, kumarda kullanıyor.

Verdiğimiz yardımların doğrudan insanların hayat

standardına ulaşmadığını görünce çek sistemini geliştirdik

  Gıda yardımını çocuğuna sıcak çorba götürmek yerine kötü yerlerde kullanmak gibi bir tercihte bulunuyor. Yardımlarda en büyük kitlemiz olan yaşlılarda şu alışkanlık var. Zamanında kıtlığı ve yokluğu görmüş. Karagün paramdır, kefen paramdır diye verdiğimiz yardımları alıyor ve evde saklıyor. Vefatı söz konusu söz konusu olduğunda ailesi sağı solu temizlerken etrafta paralar çıkıyor. Verdiğimiz yardımların doğrudan insanların hayat standardına ulaşmadığını görünce çek sistemini geliştirdik. Bunlar; eğitim, ulaşım, alışveriş, kömür çekidir. Bu çekler karşısında mal almak zorundadır.  

Böylece yardımların ailesine ulaşacak yöntemleri kullanmalıyız

   Bu çekleri nakte çevirmesi biraz daha zordur. Baba sarhoş da olsa aldığı yardımları eve götürerek çocuklarının kursağından sıcak lokma olarak geçirmek zorundadır. Belli suiistimallerin önüne geçecek yöntemler geliştirmek zorundayız. Yanlış alışkanlığı olan insanları cezalandırdığımızda çocuklarını da cezalandırıyoruz. Böylece yardımların ailesine ulaşacak yöntemleri kullanmalıyız. Bu tür insanların eşlerine verdiğimiz yardımları eşlerine şiddet kullanarak almak istiyorlar. Bu çeklerle ilgili olarak esnafımızla çeklerin farklı amaçlarla kullanılmaması ile ilgili olarak ağır bir sözleşme yaptık. Banka nasıl çek karşılığı ile ilgili olarak para kırıyorsa, sizde aynısını yaparsanız, tespit ettiğimizde senin dükkânında ne kadar çek varsa onun bedeli geçersiz hale gelecektir dedik. Bu nedenle esnafta otokontrolü sağlamak durumundadır.

Biz burada millete hizmet için oturuyoruz.

Millete efendilik yapmak, saltanat sürmek için değil

  Dönemsel periyodik yardımlarımız yüklü miktarları içerdiği için ilçe ticaret açısından ciddi bir dinamizme neden oluyor. Bir yönetici nasıl olmalıdır? Biz burada millete hizmet için oturuyoruz. Millete efendilik yapmak, saltanat sürmek için değil. Atatürk’ün güzel bir sözü var; “Millete efendilik yok, hizmet vardır.”Millete hizmet eden zaten onun efendisi olur. Ben ne kadar hizmet edersem, o derece bir saygı göreceğim. O insanların gönlünde o denli taht kuracağım. Kapın açık olmak zorunda, her insanı dinlemek zorundasın ki anlayabilesin. Sokakta olmak zorundasın ki nabzı tutabilesin. Acı ve mutlu gününde yanında olmalısın ki senden olduğunu hissetsin ki daha açılabilsin.

 
                                        
                                     Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan
 

Milleti, attığın her adımda arkana alacağın

ama insanlara, millete sırtını dönmeyeceksin

    Ben hep şu şekilde ifade ediyorum ve sözü de bana aittir. “Milleti,  attığın her adımda arkana alacağın ama insanlara, millete sırtını dönmeyeceksin.”Millete sırtını dönmeden, milleti arkana almak nasıl bir denklemdir? Bunu başarabilmek. Başarılı idareci olur. Bu yumurta tavuktan mı? Tavuk yumurtadan mı? Gibi zor bir denklemdir. Yaptığın her şeyi millete iyi anlatırsan, millet neme lazım diye sırtını döndüğü zaman kalabilecek köprü kalmıyor. Ben 89.Dönem Kaymakamlık Kursu dönem birincisiyim. Kaymakamlık kursunda dönem arkadaşlarım adına yapmış olduğum konuşmanın son paragrafını vurgulayarak sözü bitireyim. Bu söz duygu yüklü ve hamaset doludur. Hakikaten aynı heyecanı ben yaşıyorum. “…ve biz bozkırlarında yetişen papatyaları şehitlerinin kanlarıyla sulayarak adına vatan dediğimiz bu ülkenin taşrasında birer ışık olmak için “maddeyi bırakıp” “manaya” koşuyoruz. Bize gam, bize keder, bize dert yoktur.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DP Çayeli İlçe Başkanı Selman Kalyoncu: Siyasette amaç memlekete hizmettir

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Demokrat Parti Rize-Çayeli İlçe Başkanı Selman Kalyoncu, Türkiye’de siyaset konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Siyaset günlük değildir

  “Demokrat Parti çok geçmişi olan bir siyasi partidir. Demokrat Parti liderlik konusunda zaman zaman sıkıntılar yaşadı. Siyaset günlük değildir. Hüsamettin Cindoruk’un siyasi tecrübelerinden Türk haklının faydalanmasında fayda vardır. Ama Türkiye’de gelecekte siyaseti yönlendirecek kişinin de Hüsamettin Cindoruk olmadığını biliyoruz. Cindoruk’la bu parti bir birleşme olayını zaten kendisi tarafından gerçekleştireceğini açıklanmıştı. Ama, Cindoruk’tan sonra gelecek kişinin, bu partiyi toparlaması ve belli bir noktaya taşıması gerekmektedir. Bunun da çok siyasi birikimi olan, tecrübesi olan, daha önce milletine, memleketine hizmet etmiş olan, kendini ispatlamış bir kişinin olması gerekmektedir.

Tansu Çiller’in Demokrat Partinin başına gelmesiyle iktidara alternatif olacağı

   Bu anlamda şunu söylemek gerekirse; DP geleneğine uygun, geçmişte yapmış olduğu mücadelenin Türk halkı tarafından benimsenmiş olan sayın Prof. Dr Tansu Çiller’in bu partinin başına gelmesinde büyük fayda olduğuna inanıyorum. Bununda zaman içerisinde gerçekleşeceğine de inanıyorum. 28 Şubat hadisesinde Sayı Çiller bir sıkıntı yaşamış, bu sıkıntıdan dolayı kamuoyu tarafından kendisine bir yanlış yapıldığını halk tarafından inanmış. Bu yanlışlığın hesabını sorma anlamında Tansu Çiller’in tekrar Demokrat Partinin başına gelmesiyle çok ciddi bir ivme kazanacağı, hatta iktidara alternatif olacağına inanıyorum. Bu anlamda mutlaka Tansu Çiller’in bu partinin başına gelmesinde fayda vardır.

Mesut Yılmaz Çayeli’nden çıkmış değerli bir genel başkandır

  Sayın Mesut Yılmaz Çayeli’nden çıkmış değerli bir başkandır. Zaten bundan on yıl önce beraber bir hükümet kurdular. Dönüşümlü bir başbakanlık sistemiyle bunu götüreceklerini kamuoyuna açıklamışlardı. Fakat o günkü siyasi ortam ve Türkiye’de demokrasi dışı müdahalelerin fazla olması hesabıyla bu koalisyon fazla yürümedi. O günkü Başbakan Sayın Mesut Yılmaz’dır. Bu koalisyon gitmedi. Daha sonra bu partinin başına daha sonra Sayın Çiller Başbakan olarak gelecekti geçti. Antlaşma, görüşme, konuşmalar bu şekildeydi. Bu gerçekleşmedi. Zannediyorum ki Sayın Mesut Yılmaz’ın Çiller’in o dönüşümlü Başbakanlıktaki eksiği bu dönem tamamlamak için, Sayın Mesut Yılmaz’ında bu olaya sıcak bakacağını düşünüyorum. Genel Başkanlık konusunda Sayın Mesut Yılmaz, bir talebi olmadığını açıkladı. Bu partinin genel başkanlığına Sayın Mesut Yılmaz’ın gelmesi konusunda bir sıkıntımız olmaz. Ama kendisi açıkladığına göre genel başkanlık düşünmediğini düşünüyorum.

Tabelaları, insanları birleştirerek birleştirme olmaz

   Tabelaları, insanları birleştirerek birleştirme olmaz. Birleşme fikirlerde olur. ANAP ve DP aynı fikirleri savunan, fakat 1980 ihtilalinin getirdiği ortamda ayrı düşen, bugün Sayın Demirel, Sayın Mesut Yılmaz’la güzel anlaşıyor, konuşuyor ama gönül isterdi ki bu birleşme 1980 yılı öncesi olsaydı. Bu çok geciken bir birleşme olduğu için, kamuoyun da  AK Partinin doğmasına neden oldu. Kamuoyundaki insanları etkiledi; siz birleşmiyorsanız, biz başka bir yerde birleşiriz diyerek bugünkü ANAP ve AK parti doğdu. Şu andaki konjöktörde; ANAP-DP birleşmesi ile bir hareket gelir. Ama bu hareketin iktidar olma aşamasında ne götürür bu da birleşir ve kamuoyunun benimsediği gibi bir liderin ortaya çıkmasıyla birlikte iktidara doğru gider.

Süleyman Demireli ‘de 28 Şubat süreci çok ciddi bir sıkıntıya soktu

  Süleyman Demirel 1980 yılına kadar bu memlekette iktidar olduğu dönemlerde çok ciddi atılımlar yapan, memleketin kalkınmasında büyük emeği olan büyük bir liderdir. Demireli bugün kabullenmemek, inkâr etmek bence Türkiye Cumhuriyeti devletini inkar etmek gibi bir şey olur. Siyaset zaman zaman insanları sıkıntıya sokuyor. Süleyman Demirel’i ‘de 28 Şubat süreci çok ciddi bir sıkıntıya soktu. Bu sıkıntı Süleyman Demirel’in kamuoyunda demokrat olmadığı konusunda ciddi bir eleştiriye neden oldu. Süleyman Demirel ihtilallerle mücadele etmiş, demokrasi için savaşmış kahramandır. Ama tabiî ki 28 Şubatı ve Süleyman Demirel’i değerlendirirken, bugünkü şartları da biraz değerlendirmek lazım. Ben şahsen Süleyman Demirel’in demokrat olmadığına inanmak istemiyorum. Bazı yanlışlarının da olduğu gerçeği kamuoyu tarafından kabulleniliyor. Bizimde bunu kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Vatandaşımızın gerçek anlamda alternatife inandığını söyleyemeyiz

  Kamuoyunda merkezde AK Partiye bir alternatif partinin olması gerektiği ile ilgili kamuoyunda bir istek ve belirti var. Ama şu anki konumda henüz vatandaşımızın gerçek anlamda alternatife inandığını söyleyemeyiz. Şu anda AK Partinin alternatifi varımıdır? Sorusunun cevabı yoktur. Türkiye’nin ekonomik durumunu değerlendirecek olursak; 2002 yılında parti kuruldu. AK Parti iktidar oldu. O dönemde parti kuruldu, iktidar olunda o günkü şartlarda ben bir esnaf olarak, ticarete 40 yılını veren bir kişi olarak yani bu kadar ekonominin kötü idare edildiği bir dönemi hatırlamıyoruz. Ama bu ekonomik krizin faturasını millet ödüyor.

Alternatifi yoktur cümleleriyle kamuoyu yanıltılıyor

  Fakat alternatifi yoktur cümleleriyle kamuoyu yanıltılıyor. Aslında çok başarısız, hiçbir şeyi gerçekleştiremeyen bir iktidarla devam ediyoruz. 6–7 yılını geçirmiştir. 2003 yılında iktidara geldiğinde, ekonomiyi gerekli yere getireceğim demiştir. Ekonomik sıkıntıların gideceğini söylemiştir. Bu yılın sonunda değil, yedi yılın sonunda geldiğimiz nokta 2003 yılının çok daha sıkıntılı bir dönemini yaşadığımızı gösteriyor. Laflarla ülke yönetilmiyor diye bir söz vardır. Lafla peynir gemisi yürümez.

Türkiye karamsarlığa doğru gidiyor

   Ekonomik sıkıntı Anadolu’da ilçelerde, büyük şehirlerde çok ciddi şekilde devam edeceğini hatta ben piyasalara gidiyorum, iş yerlerinin tamamen boşalmaya başladığı, kiralık yerlerin çok fazla arttığını görüyoruz. Kiraların hatta artması değil, geriye doğru düştüğünü görüyoruz. Bu ekonomik sıkıntının nasıl aşılacağı konusunda çok ciddi sıkıntılar var. Sıkıntıların nasıl aşılacağı konusunda bu hükümetin ciddi bir programının olmadığını görüyoruz. Türkiye karamsarlığa doğru gidiyor. İnşallah yinede iyi olur diyoruz.

Özel sektör ciddi şekilde ödeme sıkıntısı içindedir

   Sayın Tayyib Erdoğan geldiği zaman çay fiyatlarını zaten beğenmemişti. Bunu bir bardak çay ve simitle değerlendirmişti. Ama maalesef yedi yılın sonunda, çayımız çok daha kötü durumda, ÇAYKUR zaten vatandaştan çay almamak için çırpınıyor. Çeşitli bahaneler üretiyor. Bir şekilde çayın özel sektöre kayması için gayret sarf ediyor. Bu gidişinde, özel sektöründe çaya vereceği fiyat bellidir. Özel sektör ciddi şekilde ödeme sıkıntısı içindedir. Vatandaşımız sattığı çayı bozdurarak, özel sektörden aldığı çayı bozdurarak hayatını idame ettiriyor.

Rize’deki nüfusun beş yıl sonra  % 30 daha eksileceğini

   Rize’de durumun çok ciddi olduğunu, çok kötü olduğunu, bu gidişin Rize’de halkının boşalmasına neden olacağını ve Rize’de şunu iddia ediyorum; bu ekonomik şartlar devam ederse, beş yıl sonra Rize’deki nüfusun % 30 daha eksileceğini ve Türkiye’nin en fazla göç veren Rize olacağını görüyorum. İnşallah hükümet buna ciddi şekilde eğilir. İnsanların göç ederek büyük şehirlere göç etmesi ekonominin en büyük sıkıntısıdır. İnsanlarımızı olduğu yerde yaşatmak, olduğu yerde ikametini sağlamak bence devletin en büyük sorumluluğudur. 1980 yılı öncesi çaya verilen fiyatlar, ÇAYKUR’un vatandaşa sağladığı imkânlar sayesinde Rize dışarıdan göç almış, ekonomisini ayakta tutmuş. Bu şekilde Rize Türkiye’de sayılır belli bir yöne gelmesi sağlanmıştır. Maalesef ANAP döneminde başlayan çöküş, AK Parti döneminde çayda hızlanarak devam etmiştir.

Ortak bir çelenk yapalım, bu çelenkte Demokrat Parti ve CHP’nin adı olsun

   Biz Demokrat Parti olarak CHP ile ortak çelenk yapışımızın ana nedeni;  bir ilçe teşkilatının ayda 15–20 yere çelenk göndermesi gerekir. Buda belli bir ekonomik külfet getirmektedir. DP genel merkezinden herhangi bir desteği yoktur. Burada ilçe başkanı ve teşkilatının destekleriyle ayakta durmaktadır. Bu aynı şekilde diğer partilerde de yaşanmaktadır. O nedenle CHP ilçe başkanı da yakın dostumdur. Aynı sokakta esnafız. Bugün kendisine çelenk göndermemiz gerektiğini kendisine söylediğimde, kendisi bizim de ekonomik sıkıntımız var nasıl çelenk gönderelim derken, bende kendisine ortak bir çelenk yapalım, bu çelenkte Demokrat Parti ve CHP’nin adı olsun, hem de ekonomik krizi gösteren bir belge gibi olsun dedim. Buda çok büyük bir ilgi gördü.

Televizyonlarda çıktığı zaman CHP’den başka bir şey konuşmuyor

   Bu haber olarak ulusal televizyonlarda gösterildi. Hatta TOBB genel kurulunda dahi bu çelenk konuşuldu. Bence bu iş güzel oldu. Hatta diğer siyasi partilerin ilçe başkanları bana bizde bu işe ortak olalım, aynı çelenke bizim partilerin isimlerini yazalım dediler. Bu uygulama güzel oldu ama siyasette beğenmeyenler olmuştur. Yanlış olduğunu düşünenler olabilir. Demokrat Partinin CHP ile ne alakası düşüncesi içinde olan arkadaşlarımız olabilir. Siyasette amaç memlekette hizmettir. Siyasi partilerin kavga etmekten ziyade memlekete neyi, ne şekilde hizmet getirebilirizi düşünmeleri gerekmektedir. Bugün Sayın Tayyib Erdoğan’ın şahsen kınıyorum. Televizyonlarda çıktığı zaman CHP’den başka bir şey konuşmuyor. Biz CHP’yi bu işleri çok iyi yapacağını düşünmüş olsaydık, CHP’yi iktidar ederdik. CHP’yi konuşmanın anlamı yok. Memlekete hizmet etmeyi, sıkıntılarını çözmeye Sayın Tayyib Erdoğan’ı davet ediyorum.

Siyasetçinin boş zamanı olmaz

   Siyasetçinin boş zamanı olmaz. Boş işlerle vakit geçirmeden bir an önce ekonomik sıkıntıyla ilgili çok ciddi tedbirleri alıp, ülkenin önünü açmasını bekliyorum. AK Parti iktidar partisidir. AK Parti iktidar partisi olduğu için, zannediyorum ekonomik sıkıntıları olmadığından muhalefetle ortak çelenk koyma anlayışının olmayacağını düşünüyorum. Ama muhalefetteki diğer arkadaşlarla hep beraber her zaman ortak çelenk koyabiliriz. Sıkıntı olmaz. Demokrat Partide çare tükenmez. Ortak çelenk koymaya arkadaşlarımız sıcak bakıyorlar. Bunu değerlendirmeye devam edeceğiz.

Türkiye’de solun belli bir oyu olup, bu oy oranı % 30 civarındadır

  Türkiye’de solun belli bir oyu olup, bu oy oranı % 30 civarındadır. Solda bir iki parti vardır. Bu partilerden birisi olan DSP şu an siyasi konjöktörden çekildi. Diğeri ise ciddi bir oranı ile parlamentoda olan CHP vardır. Bunun dışında Mustafa Sarıgül’ün çıkıp ta, belli bir barajları geçecek, belli bir potansiyeli yakalayacağına inanmıyorum. CHP’nin daha kültürlü, daha bilinçli bir seçmene sahip olduğunu düşündüğümde, iktidarı devirme şansı olmayan ikinci bir CHP’liye, CHP partisine, yani Sarıgül olayına sıcak bakacağına düşünmüyorum. Başarılı olacağına inanmıyorum. Mustafa Sarıgül’ün liderlik konusunda doldurmasından ziyade, şartların, konjöktörün ona uygun olması lazım.

Solda konjöktörün  Mustafa Sarıgül’den yana olduğuna inanmıyorum.

Konjöktörün sizi bir yerlere taşıması gerekir

   Siz siyaseten ne kadar bilgili, becerikli, yetenekli olursanız olun, bunun neticeyi etkileme oranı %1-2’dir. Konjöktörün sizi bir yerlere taşıması gerekir. Şu anda solda konjöktörün  Mustafa Sarıgül’den yana olduğuna inanmıyorum. Şu anda konjöktür olarak Sarıgül’ün cde tek başına yapacağı bir hareketin başarılı olacağına inanmıyorum. Şu an konjöktör buna müsait değildir. Ama Sarıgül, örneğin DP’de ciddi bir siyaset yapma ortamına girerse, başarılı olacağını ve hatta onun lideri olacağını dahi düşünüyorum.

 Ali Müfit Gürtuna; İstanbul’da fikirleriyle, yaptıklarıyla

 kendini kabul ettirmiş bir arkadaşımızdır

   TURKUAZ Hareketi Lideri ve İstanbul Büyükşehir eski Belediye Başkanı Sayın Ali Müfit Gürtuna belediye başkanlığında başarılı olmuş bir arkadaşımızdır. İstanbul’da fikirleriyle, yaptıklarıyla kendini kabul ettirmiş bir arkadaşımızdır. Ali Müfit Gürtuna bir siyasi parti ele beraber hareket ederse, belli bir noktalarda başarılı olma şansı olur. Kendi başına kuracağı yeni bir hareketin başarılı olacağına inanmıyorum. Siyasette kişiler önemli değil, bulunduğunuz konjöktör önemlidir. Örneğin 1980 ihtilali olduğu zaman bir siyası boşluk doğdu. Bu boşlukta, Turgut Özal partiyi kurdu ve iktidar oldu.

Eğer ciddi bir başarı bekliyorsa, önce konjöktörü yakalaması

   Şu andaki konjöktör öyle bir boşluğun olduğunu göstermiyor. Kim olursa olsun, eğer konjöktörü yakalayamadığı anda, başarılı olma şansının olmadığı Türk siyasi hayatında görülmüştür. Bunu yeniden denemenin de anlamı yoktur. Önemli olan eğer ciddi bir başarı bekliyorsa, önce,  konjöktörü yakalaması, daha sonrada kendisinin ortaya çıkması gerekmektedir. Kişi ortaya çıkmadan da bu işler olmaz, ama önemli olanın o andaki konjöktörü bir kere sağlama almalı, ondan sonra kendini ortaya çıkarmalıdır. Yoksa konjöktör olmadan belli bir noktaya gidersiniz, ondan sonra eksiye doğru, bu şuna benzer konjöktörde belli bir basamağa çıkarsınız, konjöktür müsait olmadığı takdirde o basamaklardan yavaş yavaş geri düşersiniz ve sıfıra doğru gidersiniz. Başladığnız noktaya gelmiş olursunuz.

Ali Müfit Gürtuna; Türk siyasetinde değerli,

istifade edilmesi, değerlendirilmesi gereken bir kişiliktir

  Onun için Sayın Ali Müfit Gürtuna; Türk siyasetinde değerli, istifade edilmesi, değerlendirilmesi gereken bir kişiliktir. Bunun da konjöktüre çok dikkat etmesi, ona göre siyasete girmesinde fayda olduğuna düşünüyorum. Demokrat Parti hareketinin içine girerse belli bir noktada; hem Demokrat Partiye, hem de kendisine iyi imkân sağlayacağı konusunu düşünüyorum. Siyasette belli bir noktaya gelmiş çok güzel değerlerimiz vardır. Sayın Gürtuna, Sayın Mesut Yılmaz, Sayın Tansu Çiller Türk siyasetinin yetiştirdiği büyük değerlerdir. Bunların tecrübelerinden, bilgilerinden istifade edilmesi gerekmektedir. Ama bunların tek başına hareket etmeleri, Türk siyasetine bir şey kazandırmaz. Bunların gelip, yeni projelerle Türk halkının önüne çıkıp, Türkiye’ye gelecek için bir şeyler hazırlaması gerektiğine inanıyorum. Yoksa ferdi yapılacak hareketlerin, Türk siyasetinde başarılı olacağına asla inanamıyorum ve olmamıştır. Seçime iki sene yakın bir süre vardır. Bu çalışmaların bugünden itibaren başlaması gerekir. Bunların finali seçime bir yıl kala kamuoyunun önünde olur.

Halkın önüne ciddi bir programla, seçime bir yıl kala çıkılırsa

   En azından alt yapı çalışmalarının bugünden itibaren başlanılması gerektiğine inanıyorum. Halkın önüne ciddi bir programla, seçime bir yıl kala çıkılırsa, Türk vatandaşının bunları değerlendireceğini ve beklide ilklere taşıyacağına inanıyorum. Alt yapı çalışmaları başlar derken yani ferdi çalışmaların başlamaması lazım. Sarıgül’ün kendi başına bir hareketin içinde olması, Gürtuna’nın kendi başına bir hareketi başlatması bence yanlış olur. Bence insanların bir araya gelip, beraber hareket etmeleriyle beraber kamuoyu oluşturur. İnsnların bir araya gelmesi yeni bir enerji oluşturur. Yeni bir ruh verir.

Alt yapı çalışması derken, Türkiye’yi idare edecek milli takımı

oluşturmak anlamında bunu söylüyorum

   O ruhla beraber Türk siyaseti yeniden şekillenir. Alt yapı çalışması derken, Türkiye’yi idare edecek milli takımı oluşturmak anlamında bunu söylüyorum. Türk siyasetinde belli tecrübeleri edinmiş kişileri bir araya getirme, onlardan istifade etme, yıpranmış insanları değil, yeni insanlarla beraber tecrübeyi bir araya getirmektir. Tamamen eski bir kadroyu da kamuoyu önüne koymamak gerekir. Yeni insanlarla, tecrübeli insanları bir araya getirip, dallarında başarılı olmuş olanları toparlayıp, kamuoyunun önüne çıkılmasında fayda görüyorum. İllerde, ilçelerde eğitimli insanları, bilgili, kültürlü insanları partilerin il ve ilçe teşkilatlarına, belde teşkilatlarına getirmek lazım. Şimdi Türk siyasetinde il ve ilçe başkanlıklarına baktığımızda, eğitimli insanların çok az olduğunu görüyoruz.

Günümüzde eğitimli insanların siyasetten kaçtığını görüyoruz

   Günümüzde eğitimli insanların, siyasetten kaçtığını görüyoruz. Buda bizim için çok büyük bir eksiktir. Bugün Avrupa’da eğitimli olmayan, hiçbir kişinin siyasi partilerde olduğuna inanmıyorum. Bu şekilde eğitimli, kendisini yetiştirmiş, teknik bilgiye sahip, ekonomik bağımsızlığını elde etmiş, yetenekli, bilgili, becerikli insanların parti teşkilatlarına bir şekilde kazandırılması lazım. Yoksa siyasette eğitim almamış, yoksa geçmişte babası Demokrat Partiliydi bugünde bu il, ilçe başkanı olsun, bu anlamda bir siyaset değil, siyasete çözüm getirebilecek değerleri bulup, ortaya çıkarıp, ilinde ne yapılması gerektiğini, ilçesinde neyin yapılması gerektiğini bilebilecek kapasitedeki insanların siyasete kazandırılması lazım. Yoksa aynı insanlar A partisini bırakmış, B’ye geçmiş, B’yi bırakmış, C’ye geçmiş insanları partilere alarak, kamuoyunun önüne çıkılması tamamen yanlıştır.

Türk kamuoyunun önünde yeni bir siyasi oluşum

 oluşturulursa netice alınacağına inanıyorum

   Yepyeni yüzlerle, bilgiyle, tecrübeyi bir araya getirerek, Türk kamuoyunun önünde yeni bir siyasi oluşum oluşturulursa, netice alınacağına inanıyorum. Benim bugün siyasi tecrübem olabilir ama bende bu konularda kendimi yeterli görmüyorum. Daha iyisini bulma, daha güzelini bulma yönünde faaliyet içinde olmalıyız. Artık bizim için koltuk değil, Türkiye’nin geleceği olmalıdır. Geleceğinde ne şekilde faydalı olabileceğine inandığımız arkadaşları siyasete katmamız gerekmektedir. Maalesef siyaseten bilgili, becerikli olması gerekli insanlar kaçmakta, olmaması gereken insanlar siyasetle ilgilenmektedirler. Bu da Türkiye’nin bugün en büyük çıkmazıdır. Bunu önlemek için, eğitimi ön plana çıkarmak gerekir. Bugün ilçe başkanları en azından üniversite mezunu olmalıdır. İlçe, il başkanları, parti teşkilatlarındaki insanlarımız mutlaka eğitimli, mutlaka başarılı insanlar olacaktır. Ayrıca sivil hayatta kendisini ispatlamış insanlar olacaktır. Belediye başkanları da aynı şekilde olmalıdır.

Her şekilde eğitimli, kendisini yaptıklarıyla ispatlamış insanlar olmalıdır

  Her şekilde eğitimli, kendisini yaptıklarıyla ispatlamış insanlar olmalıdır. Yoksa parti anlayışı ile bizim partinin adamıdır, o partinin adamıdır, bu partinin adamıdır yani adamıdır lafı Türk siyasetinden çıkmalıdır. Bilgi, beceri, eğitim ön plana çıkmalıdır. Ben buna inanıyorum. Bu şekilde bir yapılanma olursa, Türk siyasetinde, diğer partilere de örnek olur. Önemli olan bizim partinin iktidar olmasından ziyade, bizim tuttuğumuz partinin iktidar olmasından ziyade, kamuoyundaki Türk siyasetindeki partilerin bu anlayışı yakalayarak iktidarı elde etmesi gerekmektedir. Yoksa hiçbir siyasi partide parti emeği olmamış, parti parti gezen insanlarla iktidar olduğunuz zaman, yarın farklı bir şey yapmanız mümkün değildir. Çünkü geçmişte yaşadığız partinin fikirlerini gelip, burada savunmaya kalkacaktır. Oda o partiyi iktidar olsa bile bir başarı elde etmesi mümkün değildir. Siyasetteki insanlarımızın başarılı olması, ekonominin düzgün olması, bizimde ticari hayatta başarılı olmamıza etki yapar. Ondan dolayıdır ki siyasetten kaçmamamız gerekir. Ne olursa olsun, hangi şartta olursa olsun ilgilenmemiz lazım.

İlgilenmezsek siyaset yanlış insanların eline geçer.

Onun için eğitimli, bilgili, kültürlü insanları siyasete davet ediyorum

   İlgilenmezsek siyaset yanlış insanların eline geçer. Onun için eğitimli, bilgili, kültürlü insanları siyasete davet ediyorum. Biz onlara her zaman yerimizi vermeye hazırız. İlçe başkanı olarak, hep Çayeli’nde ben bunu düşündüm. Çayeli’ndeki siyasi kadroma baktığınız zaman bunu görürsünüz. Bunu daha da genişletmekte faydalı olacağına inanıyorum. Bütün siyasi partilerin bu şekilde kendilerini yenilemeye yönelik hareket ederlerse, Türk siyaseti de kendini yenilemiş olur. Günün şartlarına göre kendini uyarlamış olur. Türk milletine hizmet etmede daha ufukları açılmış olur.

Siyasetin giriş kapısı var, çıkış kapısı yok

  Daha da güzel hizmet etmelerine bu işler neden olur. Siyasette tecrübeli olan insanlarımız, Türk siyasetinin duayeni Sayın Süleyman Demirel söyler; “Siyasetin giriş kapısı var, çıkış kapısı yok.”.Siyasette tecrübe çok önemli bir unsurdur. İnsanlarımızın devamlı tecrübelerinden istifade etmek gerekir. Onlarında, bizi o yaşlarda siyaseti kendi kontrollerine alarak Türk siyasetini yönlendirmeye kalkmaları da yanlıştır. Onlar saygı duyduğumuz insanlardır. Onlar bize sıkıntı yaşadığımız zaman danışmanlık edecek kişilerdir. Yanlız onların bizi yönetmesi şeklindeki bir siyasette tamamen yanlıştır. Siyasette belli bir noktaya gelirsiniz, hizmet edersiniz, ondan sonrada sizin fikirlerinizden istifade edecek insanlar olur.

Genelde toplumumuz, siyasetçileri ön yargılarla yargılamaktadırlar

   Yoksa benim söylediğim olsun anlamındaki siyasetin, Türkiye’ye bir faydası yoktur. Bugün bazı siyasi liderlerimiz, bu şekilde davranmışlardır ve siyasetten de yok olmuşlardır. Voleybol oynarken, top zirvedeyken ona vuracaksınız. Siyasetten çekilmiş bir insanın, tekrar siyasete yön vermeye kalkmış olması, bence siyasette tasvip edilecek bir durum değildir. Bu anlamda siyaset yapmak isteyen siyasetçilerimiz, maalesef geçmişlerinde yanlış yapmışlardır ve kendilerini siyaseten yok etmişlerdir. Bugün bunun örnekleri vardır. Türkiye’de siyasetçileri tenkit etmemiz, beğenmemiz kolay şeydir. Bunlar geçmişte görülmüştür. İnsanı tenkit etmek, başarısızdır demek çok kolaydır. Genelde toplumumuz, siyasetçileri ön yargılarla yargılamaktadırlar. Avrupada bir siyasi parti belli bir yere geldiği zaman, ona seçmeni en az bir, iki dönem destek verir. O niçin desteklendiğini bilir.

Türk insanımız siyasetçiyi incelemeden, araştırmadan kendisine rey veriyor.

Ondan sonrada onu iktidar ediyor. Ertesi günde ondan vazgeçiyor

  Bizim Türk insanımız siyasetçiyi incelemeden, araştırmadan kendisine rey veriyor. Ondan sonrada onu iktidar ediyor. Ertesi günde ondan vazgeçiyor. Siyasette rey kadar değerli bir şeyin olduğuna inanamıyorum. Bunu verirken çok dikkat etmemiz, çok araştırmamız lazım. Ben size bir örnek vereyim; Sayın Demirel o yıllarda(1969) Boğaz köprüsünün yapılmasını söyleyen ve onun için mücadele eden bir insandı. Türkiye’de hizmet etmenin çok zor olduğuna inanıyorum. O yıllarda ben ilkokul beşinci sınıf öğrencisiyim. Sınıfımızdaki öğretmen şöyle diyor. Bir boğaz köprüsünü mü alırsınız? 200.000 tane  evsiz vatandaşa evimi alırsınız? Herkes evsiz vatandaşa evi alıyor. Siz bir köye evmi alırsınız? Hastaneyi mi alırsınız? Herkes hastaneyi alıyor.

Böyle bir anlayış Türk siyasetine zarar veriyor

   Ama kimseye İstanbul’da böyle bir köprünün yapılacağı, bu köprünün büyük bir hizmet vereceğini söylemiyor. Çünkü o günlerde Türkiye’de bir köprü düşmanlığı vardır. Ben O günlerde Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan köprüyü alıyorum diyorum. Neden? Bizim evde o köprünün faydaları konuşuluyor. O köprünün İstanbul’a büyük bir rahatlık getirileceği söyleniyor. Maalesef o gün o köprüyü yapan insanlara, temelini atan insanlara nerdeyse hain diyoruz. Böyle bir anlayış Türk siyasetine zarar veriyor. Türk siyasetindeki oy kullanan insanlarımızın mutlaka belli bir araştırma yaptıktan sonra sandığa gidip oylarını kullanması gerektiğine inanıyorum. Oy kadar, değerli hiçbir şeyin olmadığını düşünüyorum.”  

   

 

 

Samsun 19 Mayıs Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü Mustafa Demiroktan tasarruf

0

Haber: İlker ÇAKAN

   Samsun 19 Mayıs Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü Mustafa Demirok; kişiliği, devlet hizmet anlayışı nedeniyle Türkiye’de örnek polis  müdürlerinden birisidir.. Hizmet aşığı Polis Müdürü Mustafa Demirok, Samsun 19 Mayıs Polis Meslek Yüksek Okulu Hizmet binasında, polis okulu öğrencilerinin daha iyi bir ortamda hizmet vermesi için hizmet binasında mahalli imkânları kullanarak çeşitli tadilatlar yaptırmış.

    Samsun 19 Mayıs Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü Mustafa Demirok, devlet hizmetinde mahalli imkanları  en iyi kullanan polis  müdürlerinden birisidir. Polis Müdürü Mustafa Demirok, hizmet binası alanının çok büyük olması nedeniyle kontrollerini yakıttan tasarruf amacıyla arabayla değil, bisikletle yapıyor. Polis Okulu Mustafa Demirok, “Bu görevi yapmaktan dolayı mutlu olduğunu, ülkemize geleceğin polisini yetiştirmenin kutsal bir görev olduğunu” söylüyor.

 
                                          
                                              Samsun Polis Meslek Yüksek
                                            Okulu Müdürü  Mustafa Demirok       
 
error: Content is protected !!