Cumartesi, Aralık 20, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 250

Sarp Türk Gümrük kapısında pasaport işlemlerinde kolaylık

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Sarp Sınır Kapısı Türkiye girişinde Sarp Sınır Kapısı Emniyet Müdürlüğü tarafında alıınan tedbirler sayesinde Türkiye giriş ve çıkışlarda pasaport işlemlerinde kolaylıklar getirildi. Edinilen bilgilere pasaport kuyruklarında azalma olmasında Sarp Sınır Kapısı Emniyet Müdürü Onur Karaburun’un üstün gayret gösterdiği öğrenildi. Türkiye’ye giriş-çıkışlarda pasaport işlemlerinde vatandaşlara kolaylık sağlamak amacıyla Başkomser Göksel Kök ve   Başkomser  Yardımcısı Kemal Sevinç’inde  görev yaptığı gözlendi. 

 
                                            
                                               Sarp Sınır Kapısında pasaport
                                                         işlemlerinde kolaylık      

Piraziz’de İzci Milli Kamplar serisi başladı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Giresun-Piraziz Şehit Tuğgeneral Bahtiyar Aydın İzci Evinde 2011 yılı Milli Kamplar serisi “Karadeniz Ergin İzci Milli Kampı” ile başladı. Milli Eğitim Bakanlığı Okul içi Beden Eğitimi, Spor ve İzcilik Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Kamp, 24-30 Haziran 2011 tarihleri arasında gerçekleştirildi

  Piraziz İlçesi Nefsi Piraziz Köyü Şehit Tuğgeneral Bahtiyar Aydın İzci Evinde 24 Haziran da başlayan Kamp, çeşitli illerden gelen toplam 130 izci ve lideri ağırladı. Türkiye’nin önde gelen İzci Lideri Eğitimcilerinden İbrahim Kurak nezaretinde açılan kampta; İlimiz İl izci Kurulu Başkanı Mehmet Şeyranlıoğlu ile lider eğitimcileri Zafer Işık, Arif Sertkaya, Hüseyin Tekiroğlu, Turgay Kiraz ile diğer teknik destek sağlayacak olan diğer liderler görev aldı. 

  Kampta, açılış ve kapanış etkinlikleri, kamp ateşi eğlenceleri, hayati idame çalışmaları, sportif ve eğitsel oyun ve yarışmalar ile yayla gezileri, kent oryantiringi ve deniz etkinliklerine yer verildi.Kampın açılışı, Vali Yardımcısı Cengizhan Aksoy, Piraziz Kaymakamımız Ali Hamza Pehlivan, İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Albayrak ve çok sayıda davetlinin katıldığı bir törenle yapıldı. Açılışta Şehit Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın 84 yaşındaki annesi de hazır bulundu.

  29 Haziran 2011 günü yakılacak veda kamp ateşi ile sona erecek olan Kamp, aynı zamanda 2012 yılında yapılması düşünülen Türk İzciliğinin 100. Yılı kampının da bir hazırlığı niteliğini taşıyor. Hem ilimizde izciliğin gelişip yaygınlaşmasına hem de Piraziz İzci Evinin izcilik hizmet ve faaliyetlerine daha çok ev sahipliği yapmasını sağlayacak olan kampın ardından Temmuz ayı boyunca üç ayrı kamp daha yapılacak ve kamp serisi yıl boyunca devam edecek.

Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş: “Sınır Kapıları Türkiye’nin aynasıdır”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Artvin-Hopa Kaymakamı ve Sarp Gümrük Kapısı Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş, Cumhuriyet tarihinde Sarp sınır kapısında milletimizin kültürel kimliğine uygun bir düzenleme yaparak herkesin takdirini kazanan ve gönlünde taht kuran örnek kaymakamlarımızdandır. Bu örnek parkta insanlar Gürcistan Sınır kapısına yönelik hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Sarp Sınır kapısındaki bu çevre düzenlemesini gördükten sonra bir Türk vatandaşı olarak insan gurur diyor. Özelikle sınır kapısında turizm danışma bürosunun açılması, turizm açısından burada tarihe geçmiş  bir çalışmadır.     

                         Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş tarafından yaptırılan
                                 Sarp Sınır Kapısının yeni çevre düzenlemesi 

                  

 

 

 

Piraziz Kaymakamı Ali Hamza Pehlivan: “Haberci Gazetesi Türkiye-Gürcistan arasında bir gönül köprüsü”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Giresun-Piraziz Kaymakamı Ali Hamza Pehlivan, Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin yayın hayatına başlaması nedeniyle yaptığı açıklamada şunları söyledi;

  “Yeni yayın hayatına başlayan Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi Türkiye-Gürcistan arasında hem bir gönül köprüsü, hem de bu vesileyle iki ülke arasındaki gelişmelerden haberdar olunmasını sağlamak, hem de bu vesileyle dostluk bağları daha da güçlenecektir. Bu eserin ortaya çıkmasında emeği geçen Gazeteci- Yazar İlker Çakan Bey olmak üzere herkesi gönülden kutluyorum. Başarılı yayınlar diliyorum.”

 

 

TZOB Genel Başkanı Ş.Şemsi Bayraktar: ” Yaş sebze ve meyvede fiyat artışı beklemiyoruz”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Ş.Şemsi Bayraktar yaklaşan Ramazan Ayı nedeniyle gıda fiyatları ile ilgili olarak yaptığı açkılamada şunları söyledi;

  “Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesi sağlanmalıdır…

Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar tüm taraflar bu hususta gereken hassasiyeti göstermelidirler. Sütteki üretici fiyatlarındaki düşüşler marketlere yansımamıştır

Gıdaya zam geleceği, ürünlerin ramazan ayında zamlanacağı şeklinde çıkan ve halkımızı tedirgin eden haberler fırsatçılara zemin hazırlamaktadır.

Küresel ısınmadan dolayı iklimde görülen anormallikler

  Dünya nüfusundaki hızlı artışla birlikte gıda maddelerine duyulan ihtiyaç da yoğun bir şekilde artmış ve giderek de artmaktadır. Dünya nüfusundaki artışın yanı sıra son yıllarda yüksek enerji fiyatları sebebiyle biyoyakıtlara olan ilginin artması, Küresel ısınmadan dolayı iklimde görülen anormalliklerin, zaman zaman tarım ürünlerini etkilemesi, bazı ülkelerdeki gelir artışlarından dolayı, büyüme hızıyla orantılı olarak tüketim alışkanlıklarının değişmesi nedenleriyle arz talep dengesinin, talepteki artış arzdaki düşüşlere bağlı olarak bozulması, fiyat manipülasyonları gıda fiyatlarında artışa neden olmuştur. Gıda fiyatlarındaki anormal atışlar teminindeki zorluklar tarımın stratejik önemini dünyaya daha net hissettirmiştir. Bu nedenlerle günümüzde yeterli ve güvenilir gıdaya erişim tüm dünya ülkelerinin öncelikleri arasında yerini almıştır. Bu bağlamda gıdanın üretildiği tarım sektörünün ne denli önemli olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Tarım üstü açık bir fabrika olup, iklimdeki değişikliklerden, doğal afetlerden etkilenmekte üretim her zaman risk altında bulunmaktadır. Tarımsal üretimde yaşanan bir değişim doğrudan gıda fiyatlarına yansımaktadır. Nitekim, Bitkilerdeki büyüme ve gelişme olayları genetik yapının yanında çevre koşulları tarafından yönlendirilmektedir. Bu durumda üretim iklimsel faktörlerden önemli ölçüde etkilenmektedir.

Ciddi bir rekolte kaybı beklememekteyiz

  Ülkemizde ilkbaharda yağışların fazla olması ve haziranda da devam etmesi, yağışların da geçen yıla göre fazla olması gibi çeşitli nedenlerle bazı ürünlerde rekolte artışı yaşanırken, yağışa bağlı olarak artan hastalıklar nedeniyle çeşitli sebze ve meyvelerde verim ve kalite kayıplarına neden olmuştur. Ayrıca meydana gelen yağışlar nedeniyle kiraz, erkenci karpuz gibi bazı ürünlerin olgunlaşmaları gecikmiş, turfanda ürünler biraz daha geç bir vakitte piyasaya girmiştir. Bütün bu gelişmelere rağmen, şu anki mevcut verilere göre fındık dışında hiçbir üründe ciddi bir rekolte kaybı beklememekteyiz.

5 milyon çiftçimizi ve 73 milyon tüketicimizi mağdur etmesini önlemeliyiz

  Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, Ramazan ayının yaklaştığı şu günlerde kamuoyunda gıdaya zam geleceği, ürünlerin ramazan ayında zamlanacağı şeklinde çıkan ve halkımızı tedirgin eden haberlerdir. Bu tür haberler fırsatçılara zemin hazırlamaktadır. Bir avuç spekülatörün, 5 milyon çiftçimizi ve 73 milyon tüketicimizi mağdur etmesini önlemeliyiz, insanlarımızın haklarını küçük bir azınlığın menfaatlerine kurban etmemeliyiz. 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bizler de üreticiden tüketiciye, halkımızın tamamını yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri, takip etmeye ve kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla açıklamalarımıza devam ediyoruz. Açıklamalarımızın amacı, tüketicinin ödediği fiyattan üreticilerimizin yeterince yararlanamadığını ortaya koymak, ayrıca fiyat artışlarının üreticilerimizden mi, yoksa aracı veya perakendecilerden mi kaynaklandığı konusunda doğru bilgiler sunmak,  olası bir spekülatif fiyat artışlarını önlemektir.

Gıda piyasalarında bir hareketlilik başlamıştır

  Ramazan ayının yaklaşması nedeniyle gıda piyasalarında bir hareketlilik başlamıştır. Gıda piyasalarında yaşanan bu hareketlilik bazı spekülatörlerin iştahını kabartmaktadır. Halkımızın mağdur edilmemesi için spekülatörlere fırsat verilmemeli, piyasaların canlanması için Ramazanı dört gözle bekleyen esnaf zan altında bırakılmamalıdır. 30 Hazirandan bu yana son 15 günlük fiyat değişimi. Son 15 günde, dana ve kuzu etindeki üretici fiyatı hiç artmadığı halde, market fiyatları artıyor.

Market fiyatlarında 11 üründe fiyat değişimi olmazken,

13 üründe azalma, 7 üründe ise fiyat artışı olmuştur

  30 Hazirandan bu yana son 15 gündeki fiyat değişimine baktığımızda, market fiyatlarında 11 üründe fiyat değişimi olmazken, 13 üründe azalma, 7 üründe ise fiyat artışı olmuştur. Süt, elma, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru üzüm, kuru incir, toz şeker, yumurta ve tavuk eti fiyatlarında değişim görülmezken, kuru fasulyede %1, kuru kayısıda %2, havuçta %4,3, yeşil fasulyede %4,4, domateste %4,5, kavunda %9,4, şeftalide 10,9, armutta %12,7, kirazda %15,7, patlıcanda %16,1, karpuzda %20,8, salatalıkta %23,1 ve soğanda %25,8 fiyat düşüşleri görülmüştür. Buna karşılık, dana etinde %0,5, çilekte %1,2, kuzu etinde %2, fındıkta %2,9, sivri biberde %5, limonda %6,4 ve patateste %22,1 fiyat artışları olmuştur.

30 Hazirandan bu yana son 15 gündeki fiyat değişimine baktığımızda, üretici fiyatlarında,  17 üründe fiyat değişmezken, 9 üründe azalma, 3 üründe ise fiyat artışları olmuştur. Domates, sivri biber, patlıcan, elma, şeftali, kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir, fındık, yumurta, süt, dana eti ve kuzu eti fiyatlarında değişim görülmezken, havuçta %1,9, kırmızı mercimekte %4, yeşil fasulyede %7,3, armutta %12,5, kavunda %13, çilekte %20,9, karpuzda %35,7, salatlıkta %37,5 ve soğanda %41,2 fiyat düşüşleri görülmüştür. Buna karşılık, patateste %33,3, kirazda %6,6 ve limonda %6,5 fiyat artışları olmuştur.

  Son 15 gündeki market ve üretici fiyatlarını birlikte değerlendirdiğimizde karpuz, sivri biber, fındık, dana eti ve kuzu etinde üretici fiyatı değişmezken, market fiyatlarının arttığı görülmektedir. Son 15 günde üreticide et fiyatları değişmemesine rağmen marketlerde dana eti %0,5, kuzu eti %2 artış göstermiştir.  Çilekte ise üretici fiyatları düşerken market fiyatları artış göstermiştir. Soğan, salatalık, karpuz, kavun, armut, yeşil fasulyede ise marketlerdeki fiyat düşüşü üreticiden daha az olmuştur. Verilerden de görüldüğü üzere üretici fiyatlarındaki düşüş marketlere yeterince yansımamıştır.

Geçen yıl ve bu yıl Ramazan öncesi fiyatların karşılaştırması

  Ramazan öncesinde üretici ve market fiyatları arasındaki farkı incelediğimizde, üretici ve market arasındaki fiyat farkının %317’lere ulaştığı görülmektedir. Ürün grupları itibarıyla baktığımızda ise bu oranın yaş sebze ve meyvede %317,1, kurutulmuş ürünlerde %236,7, baklagillerde %250,2, pirinçte %193,4’lere ve hayvansal ürünlerde %265,2’lere kadar çıktığı görülmektedir. Üretici ve market fiyat farkının en fazla olduğu ilk beş ürün ise sırasıyla domates(%317,1), sivri biber(%298), salatalık(%291,3), süt(%265,2), ile kuru fasulyedir(%250,2).

  Marketlerde ve üreticide geçen yıl ramazan öncesine göre fiyatı en çok artan ürünler patates, patlıcan, sivri biber, yeşil fasulye, kuzu  eti olurken, fiyatı en çok düşen ürünler soğan, salatalık ve limon olmuştur. Geçen yıl ramazan öncesine göre fiyat değişimine baktığımızda, market fiyatlarında elma, nohut, tavuk eti ve toz şekerde fiyat değişimi görülmezken, 8 üründe azalma, 17 üründe ise fiyat artışı olmuştur.  Pirinçte %1,8, yumurtada %4,3, dana etinde %4,5, karpuzda %6,4, soğanda %9,6, kuru incirde %18, salatalıkta %32,6 ve limonda %36,8 fiyat düşüşleri görülmüştür. Buna karşılık, patateste %71,4, sivri biberde %64,7, patlıcanda %49,5, armutta %44,8, yeşil fasulyede %42,7, havuçta %36,5, kuru kayısıda %19,2, domateste %15,5, kuzu etinde %7,6, kuru üzümde %6,2, fındıkta %4,5, yeşil mercimekte %4,3, şeftalide %3,6, kavunda %3,4,  sütte %3,2, kuru fasulyede %3,2, kırmızı mercimekte %1,9 fiyat artışları olmuştur.

  2010 yılı Ramazan öncesine göre, 2011 yılı Ramazan öncesi üretici fiyatlarında yeşil mercimekte fiyat değişimi görülmezken, 8 üründe azalma, 18 üründe ise fiyat artışı olmuştur.

Patateste %132,6, patlıcanda %100, havuçta %80,7, yeşil fasulyede % 66,2, armutta % 53, kuru üzümde %45,8, kuru kayısıda % 30, sivri biberde % 20,6, şeftalide %18,3, karpuzda % 12,5, kırmızı mercimekte %12,1, kavunda %11,1, kuzu etinde % 6,2, yumurtada %4,2, nohutta % 2,9, domateste % 2,6, fındıkta % 2,1, elmada % 1,8 fiyat artışı görülmüştür.Buna karşılık, kuru fasulyede %4, kuru incirde %7.7 pirinçte %10,8, dana etinde %12.6 süt 14.4 soğanda %16.7 limonda %18.5,salatalıkta % 27.2, fiyat düşüşleri görülmüştür.

  Geçen yıl Ramazan öncesine göre üretici ve market fiyatlarını birlikte değerlendirdiğimizde üretici ve markette fiyatı en çok artan ürünler bazıları patates, patlıcan, sivri biber, yeşil fasulye, kuru kayısı, kuru üzüm ve kuzu eti olmuştur. Geçen yıl yazlık patates ekiminin fazla olması ile birlikte, bu dönem içinde piyasaya arz edilen ürün miktarındaki artışa bağlı olarak fiyatlarda düşüş görülmüştür. Bu düşüşün ardından bu yıl rekoltenin normal seyrine dönmesi fiyat artışı gibi görülmektedir. Patateste fiyatlar ancak normal seyrine dönmüştür.  Kuru kayısıda yeni ürün henüz tam olarak piyasaya çıkmamıştır. Geçen yıl yaşanan don olayı nedeniyle de rekoltedeki azalışa bağlı olarak fiyatlarda artış meydana gelmiştir.

Ramazan Ayı sebze ve meyvenin kaliteli,

 bol ve ucuz olduğu bir mevsime denk gelmektedir

  Sivri biber, patlıcan, yeşil fasulye gibi ürünlerde ise iklim koşullarına bağlı olarak hasat edilen ürün miktarındaki azalmaya bağlı olarak fiyat artışları görülmüştür. Fiyat düşüşü görülen ürünlere baktığımızda limonda 2010/2011 sezonunda ihracat iadelerinin gecikmeli olarak açıklanması tüm yılı etkilemiş olup, geçen yıl ramazan öncesine göre fiyatlar gerilemiştir. Bütün bu hususları değerlendirdiğimizde, et fiyatları iddia edildiği gibi artmamış hatta hiç değişmemiştir. Yaş sebze ve meyvede fiyat artışı beklemiyoruz. Halkımızın Ramazan ayında en uygun fiyatla satın alabileceği ürün grubu yine yaş sebze ve meyvelerdir. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan Ayı sebze ve meyvenin kaliteli, bol ve ucuz olduğu bir mevsime denk gelmektedir. Halkımız Ramazan’da bol miktarda yaş sebze ve meyve tüketebilir…

Kurutulmuş ürünlere dikkat!

  Geçen yıl Ramazan ayı öncesi değerlendirmemiz ile kıyasladığımızda kurutulmuş ürünlerde(kuru üzüm, kuru kayısı ve fındık) geçen yıla göre marketlerde ortalama %15 fiyat artış görülmüştür.  Özellikle Ramazan ayında halkımızın bu ürün grubuna talebi artmaktadır. Talep artışı suiistimal edilmemelidir.  Kuzu eti ve süt fiyatlarının artışında üreticinin vebali yoktur. Bir diğer dikkat edilmesi gereken ürün grubu ise hayvansal ürünlerdir. Kuzu eti, ve sütte market fiyatları geçen yıl Ramazan öncesine göre artış göstermiştir. 2010 yılı Nisan ayından itibaren başlayan canlı hayvan ve et ithalat sürecinin üzerinden bir yıldan daha fazla bir süre geçmiştir. Ne yazık ki bu dönem üreticilerimiz açısından iyi bir şekilde sonuçlanmamıştır.

  2010 yılı Ramazan öncesi dana eti üretici fiyatları 15,92 TL/kg iken 2011 yılı ramazan öncesinde %12,6 azalarak 13,92 TL’ye gerilemiştir.  Aynı dönemlerde perakende dana eti fiyatı ise %4,5 oranında azalarak 26,92 TL/kg’dan 25,71 TL/kg’a düşmüştür. Görüldüğü üzere perakende fiyatları düşürmeyi amaçlayan ithalat uygulaması hedeflenen sonucun elde edilmesine yeterince etki etmemiş, bilakis yükselen yem maliyetleriyle baş etmek zorunda kalan üreticilerimizin satış fiyatlarının daha da düşmesi ile büyük bir sıkıntı içerisine girmesine neden olmuştur.

İthalat kararı ve uygulamaları kuzu eti fiyatları

  thalat kararı ve uygulamaları kuzu eti fiyatlarında ilgili dönemde aşağı yönlü hiçbir etkiye neden olmamıştır. 2010 yılı Ramazan öncesinde 20,19 TL/kg olan üretici satış fiyatı %6,2 artarak 21,44 TL/kg’a yükselmiş, 30,28 TL/kg olan perakende kuzu eti fiyatı ise %7,6 artarak 32,58 TL/kg’a yükselmiştir.  Süt fiyatlarına baktığımızda, bilindiği üzere Ocak-Şubat-Mart 2010 tarihlerinde geçerli olan ve birkaç yerde belirlenen 0,85 TL çiğ süt litre taban fiyatları; “arz fazlalığı var, talep düşük, fiyatlar olması gerekenden fazla” gibi gerekçelerle, Mart ayından itibaren yani, sözleşme süresi dolmadan düşürülmüş, bu konuda üreticiye dayatma yapılması da doğal olarak üreticilerin tepkisini çekmiştir.

  Kamuoyunun da yakından takip ettiği üzere üreticiler, sanayiciye süt vermemeye kadar giden demokratik bir tepki ile bu olayı protesto etmiş ve fiyatların çok daha aşağılara düşmesini engellemişlerdir. Neticede fiyatlar 73-74 Krş bandında uzun süre kalmıştır. 2011 yılına gelindiğinde mazeretler biraz erken başlamış, ülkemizde birçok yerde sanayiciler sütü bırakma faaliyetine girmişlerdir. Üretici örgütlerinin verdiği bilgilere göre günlük yaklaşık 250 tona yakın bir sütün bırakılmış, sanayiciler tarafından alınmamıştır. 2011 Ocak-Şubat-Mart dönemi için belirlenen 0,73 TL’lik ihale fiyatı taraflarca imza altına alınmasına rağmen Şubat ve Mart aylarında sanayiciler tarafından tek taraflı olarak 0,63 TL’ye düşürülmüş, günümüze kadar da bu seviyede seyrine devam etmiştir.

Tarım, ekonominin anahtar sektörüdür

  2010 Ramazan ayında 0,73 TL/litre olan çiğ süt fiyatı 2011 Ramazan öncesinde %14,4 oranında azalarak 0,63 TL/litreye gerilemiştir. Buna karşılık marketlerde süt fiyatları 2010 Ramazan öncesinde 2,21 TL/litre iken 2011 Ramazan öncesinde %3,2 oranında artarak 2,28 TL/litreye yükselmiştir. Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesi hepimizin dileğidir. Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar tüm taraflar bu hususta gereken hassasiyeti göstermelidirler. Tarım, ekonominin anahtar sektörüdür. Tarımda meydana gelen en ufak bir değişim ülke ekonomisi ve halkın ekonomisini doğrudan etkilemektir. Bilindiği üzere tarım, üretimde riskin en fazla olduğu bir sektör olması nedeniyle her zaman desteklenmesi gerekmektedir.

Üretimde istikrarın bozulmasına fırsat verilmemeli

  Serbest piyasa ekonomisinin tavizsiz uygulandığı ABD ve AB’de bile her zaman tarım değişik şekillerde desteklenmektedir. Tarımsal üretimde meydan gelen bir değişim fiyatlara doğrudan yansımaktadır. Arzın azaldığı dönemde fiyatlar artarken, arzın çoğaldığı dönemde fiyatlar dibe vurmaktadır. Fiyat dalgalanmalarından hem üreticilerimizin hem tüketicilerimizin mağdur olmaması açısından üretimde istikrar sağlanmalıdır. Üretimde istikrarın bozulmasına fırsat verilmemeli, sıkıntının yaşandığı durumlarda tedbirler zamanında alınmalı, spekülasyona fırsat verilmemelidir. Üretici, esnaf, halk Ramazanı dört gözle beklemektedir. Tüm taraflar Ramazan ayının anlam ve önemine yakışır şekilde hareket etmeli, halkımız mağdur edilmemelidir. Gıda denetimleri artırılmalı, halkın sağlığıyla oynanmamalıdır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak fiyatları yakından takip etmeye ve halkımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz.”                                         

                                                                             

XX yüzyılın başlarında Ermenilerin Azerbaycanlılara karşı etnik temizleme ve soykırım politikası

0

  XX yüzyılın başlarında Ermeni milliyetçileri “Taşnaksütyun” partisinin programında öne sürdüğü “Büyük Ermenistan” fikrini gerçekleştirmek doğrultusunda çalışmalarını genişleterek kendi tarihi topraklarında yaşayan Azerileri planlı biçimde kendi yurtlarından kovmakla etnik temizlik ve soykırım politikalarını hayata geçirmeye başladılar. Öyle ki, 1905-1907 yıllarında Ermeniler Bakü’de, Gence’de, Karabağ’da, Erivan’da, Nahçıvan’da, Ordubat’ta, Şerur-Dereleyezde, Tiflis’te, Zengezurda, Kazah’da ve başka yerlerde sivil Azerilere karşı katliamlar yapmış, nüfus vahşice katledilmiş, şehir ve köyler yakılmış ve dağıtılmıştır.

  Ermeni silahlı çeteleri Şuşa, Zengezur ve Cebrail kazalarında, Erivan ve Gence guberniyalarında Azeriler yaşayan 200’den fazla yerleşim bölgesini viran koymuş, on binlerce soydaşımız kendi öz yurtlarından göçmeye zorlanmışlardır. Ermeniler 200 bin Azerbaycanlını çocuk, kadın, ihtiyar fark gözetmeksizin katl etmekle, bu bölgelerde Çarlık Rusyasının kendilerine vaad ettiği “Ermenistan Devleti” ni kurmak için etnik temizlik hayat geçirmişler.

  1917 yılında Rusya’da yaşanan Şubat ve Ekim olaylarından sonra “Taşnaksütyun” partisi ve Ermeni Ulusal Kongresi daha geniş faaliyete başladı. İlk adım olarak kendilerini Kafkasya’da Bolşevik hakimiyetinin yasal temsilcileri olarak gören maskelenmiş taşnaklar, özellikle Türkiye’den kaçıp gelen ermenileri silahlandırarak Sovyet hakimiyeti kurmak adı altında Bakü’de hakimiyeti ele geçirdiler. Lenin tarafından Aralık 1917’de Kafkasya’ya olağanüstü komiser tayin edilen taşnak S.Şaumyan Azerilerin toplu katliamının teşkilatçısı ve başkanına çevrildi . Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından 1917 yılının başlarından Mart 1918’e kadar olan dönemde Erivan guberniyasında 197 köy,Zengezur kazasında 109, Karabağ’da 157 köy tahrip edilmiş, diğer bölgelerde 60 yerleşim yeri imha edilmiş ve yakılmıştır. 1918 yılı başlarında, yani Mart katliamı sırasında doğrudan Şaumyan’a bağlı ermeni silahlı kuvvetlerinin sayısı 20 bine yakındı. Bolşeviklerin, ayrıca Lenin’in himayesinde Şaumyan Bakü Kommunasının başkanı oldu ve onun önderliğinde 1918 martında Ermeniler tarafından sivil Azerilere karşı gerçek soykırım yapıldı.

  Öyle ki, bu 30 Mart’da Ermeni-bolşevik birlikleri Bakü şehrini gemilerden yaylım ateşine tuttular. Ardından ise silahlı taşnaklar Azerilerin evlerine saldırarak amansız cinayetler yaptılar. 31 Mart’ta ve Nisan’ın ilk günlerinde katliamlar toplu karakter aldı. Binlerce sivil Azerbaycanlı sadece ulusal kimliğine gore öldürüldü. Aynı günlerde ermeni-bolşevik kuvvetleri Bakü’de 12-15 bin sivil Azerbaycanlını öldürdüler. Bu kanlı olaylar sırasında insanlar evlerinde diri diri yakılmış, aynı zamanda özel işkencelerle ve vahşice öldürülmüşlerdir.

  Ermenilerin baskını sonucunda 1918 yılının ilk beş ayında Guba kazasında 16 binden fazla insan gaddarca katledilmiş, 162 köy dağıtılmıştır, buonlardan da 35-i günümüzde de mevcut değildir .Ermeni-Taşnak çetelerinin Guba kazasında Azerilerin toplu katl etmesini tespit eden bilgiler son dönemlerde bir daha ispatlanmıştır. Öyle ki, bulunmuş sayısız insan kemikleri bu katliamlar sırasında ermeni vandalizmini doğrulayan açık olgulardır.

  Artık bunların 1918 yılında ermeni silahlı birliklerinin Guba’ya baskını sırasında gaddarlıkla katledilmiş ve sonradan toplu olarak gömülmüş yerli insanlara ait olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, Azerbaycan’ın yüzlerce yerleşim birimi, aynı zamanda Karabağ’da 150’den fazla köy tahrip edilmiş ve yakılmış, ayrıca Şuşa’da Azerbaycanlılara karşı amansız katliamlar yapılmıştır. Genellikle ermeni taşnakları tarafından 1918 yılı Mart-Nisan aylarında 700 binden fazla Azerbaycanlı, ayrıca Bakü’de ve çevre köylerde 30 bine yakın Azeri gaddarca katledilniştir.

  Aynı zamanda Zengezur kazasında 10 bin, Şamahı kazasında (şehirle birlikte) 16 bin, Erivan guberniyasında 132 bin Azeri vahşice öldürülmüştür . 1918-1920 yıllarında bugünkü Ermenistan topraklarında yaşamış 565 bin Azeri’nin 525 bin kişi öldürülmüş ve kendi toprağından göçmeye zorlanmıştır. Bu rakamı Z. Kirokodyan kendisinin “Sovyet Ermenistanının nüfusu 1831-1931” kitabında tasdik ederek yazıyor ki, “1920 yılında Sovyet hükümetine taşnaklardan toplam 10 bin kişiden biraz fazla Türk (Azeri) nüfus kalmıştır. 1922 yılında 60 bin göçmen geri döndükten sonra Azeriler burada 72 bin 596 kişi, 1931 yılında ise 105 bin 838 kişi olmuştur” .

  Bu dönemde Guba kazasında 122, Şamahı kazasında 72, Zengezur kazasında 115, Karabağ’da 157, Erivan guberniyasında 211, Kars ilinde 92 yerleşim birimi yakılmış, yıkılmış ve talan edilmiştir . 1919 yılının son iki ayında Erivan guberniyasının Eçmiedzin ve Sürmeli kazalarında 96 köy, Erivan kazasının ise tüm köyleri yok edilmiştir . Azerbaycanlılara karşı işlenen toplu katliamların Bakü, Kuba, Şamahı, Kürdemir, Lenkeranla yanı sıra Erivan guberniyası topraklarında, Zengezurda, Nahçıvan’da, Şerurda, Ordubad’da, Kars’ta ve başka bölgelerde amansız şekilde devam ettirilmesi sonucunda yüzbinlerce Azerbaycanlı en acımasız yöntemlerle katledilmiş, bir milyondan fazla nüfus kendi topraklarından göç düşürülmüştür. Tarihi Azerbaycan topraklarında ermeniler tarafından bu vahşetler hayat geçirilirken okullar, camiler yakılmış, maddî-kültür örnekleri imha edilmiştir.

  28 Mayıs 1918’de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra olağanüstü soruşturma komisyonu kurulmuş ve Ermenilerin yaptıkları bu cinayetler araştırılmaya başlanmıştır. Hükümetin kararı ile her yıl (1919 ve 1920 yılında Martın 31-da iki kez milli matem günü olarak anılmıştır) 31 Mart’ın matem günü olarak anılması karara alınmıştı. Fakat Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin çöküşü bu işi sona ulaştırmaya olanak vermedi .

  “Büyük Ermenistan” fikri ile yaşayan Ermeniler kendi amaçları için dış hamilerinin yardımıyla çeşitli dönemlerde Azerilere ve Türklere karşı korkunç terör ve soykırım hayata geçirmekle etnik temizlik politikası yürütmüşler. Öyle ki, Azerbaycan halkı son 200 yılda Ermeni milliyetcilerinin sürekli olarak etnik temizlik, soykırım ve saldırganlık politikasına maruz kalarak, kendi tarihi topraklarından göç ettirilmiş, mülteci ve zorunlu göçküne çevirilmişlerdir.

  Çarlık Rusyasının sömürgecilik politikasının bir parçası olan göçüme süreci bütün XIX yüzyıl boyunca devam ettirilmiş ve sonuçta bölgede demografik duruma etki göstermiştir. Ermenilerin bu bölgede yapay olarak çoğaltılması onların yirminci yüzyılın başlarından başlayarak Azerbaycan’a karşı toprak iddiaları ve saldırganlık siyasetinin baş kaldırış sebebi olmuştur. Güney Kafkasya’nın sovyetleşmesini kendi amaçları için kullanan ermeniler 1920 yılında Zengezuru ve Azerbaycan’ın bazı topraklarını Ermenistan SSC’nin arazisi ilan ettiler. Sonraki dönemlerde ise bu topraklarda yaşayan Azerilerin sınırdışı edilmesi politikasını daha da genişlettiler.

 ___________________________

  Azerbaycanlıların soykırımı hakkında (8 dilde), Bakü, 1998, s.14.

  Arzumanlı V., Mustafa N. Tarihin kara sayfaları. Göçürülme. Soykırım. Mültecilik. Bakü, 1998,  s.34.

  Memmedov H., Memmedov N., Türkiye’de ve Azerbaycan’da ermeni milliyetcilerinin cinayetleri, Bakü, 2006, s.47.

Aynı yerde, s.35.

  Memmedov İ., Esedov S., Ermenistan Azerbaycanlıları ve onların acı akibeti (kısa tarihi oçerk), Bakü, “Azerbaycan”, 1992, s.22.

  Azerbaycanlıların soykırımı hakkında (8 dilde), Bakü, 1998, s.14.

  Arzumanlı V., Mustafa N. Tarihin kara sayfaları. Göçürülme. Soykırım. Mültecilik. Bakü, 1998, s.44.

  Azerbaycanlıların soykırımı hakkında (8 dilde), Bakü, 1998, s.8.

 

KAYNAKÇA

 

  1.Arzumanlı V., Mustafa N., Tarihin kara sayfaları Göçürülme. Soykırım. Mültecilik. Bakü, 1998.

  2.Azerbaycanlıların soykırımı hakkında (8 dilde), Bakü, 1998.

  3.Azerbaycanlıların soykırımı ile ilgili Azerbaycan Cumhuriyyetinin Cumhurbaşkanının fermanı. 26 Mart 1992

  4.Azerbaycan tarihi. En eski zamanlardan XX asra kadar. Ders kitabı. Bakü, 1994, Azerneşr yayınevi.

  5.Ermeni terörist gruplarının insanlığa karşı cinayetleri (XIX-XXI asır.). Bakü, 2002.

  6.Ermenistan devletinin Azerbaycan Cumhuriyyetine karşı saldırısı. Bakü, 1994.

  7.Halilov H., Karabağın ulus dünyası. Bakü, 1992, Azerneşr yayınevi.

  8.Mahmudov Y., Şükürov K., Karabağ. Gerçek Tarih, olgular, dokümanlar. Bakü, 2005.

  9.Memmedov H., Memmedov N., Türkiye’de ve Azerbaycan’da ermeni milliyetcilerinin cinayetleri. Bakü, 2006.

  10. Memmedov İ., Esedov S., Ermenistan Azerbaycanlıları ve onların acı akibeti (kısa tarihi oçerk). Bakü, 1992, Azerbaycan yayınevi.

  11. Şavrov N.N., Kafkasyada Rusiya çıkarlarına tehlike: Gelecekte Muğanın yabancılara verilmesi. Bakü, 1990, Elm yayınevi.

Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin ikinci sayısı çıktı

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da yayın hayatına başlayan ve Batumi-Georgia Network Medya Grup tarafından çıkarılan, Türkiye temsilciliğini de Habergünebakış Sitesinin yaptığı  (www.habergünebakis.com)  Karadeniz Bölgesinin Türkçe-Gürcüce dilinde haftalık olarak yayınlanan tek gazetesi olan Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin ikinci sayısı çıktı.”Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi”nin kağıdı kuşe, haftalık tirajı 5.000 adet olup, renkli olarak yayınlanmaktadır.

 
           
       Haberci Gazetesi 1. sayfa     Haberci Gazetesi 2. sayfa     Haberci Gazetesi 3. sayfa
                                                                                                                        
            
         Haberci Gazetesi 4. s.            Haberci Gazetesi 5. s.       Haberci Gazetesi 6. s.  
 
                                   
                              Haberci Gazetesi 7.sayfa       Haberci Gazetesi 8.sayfa
 

Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş: “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi bölge için güzel ve mükemmel olacaktır”

0

Haber: İlker ÇAKAN

  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da yayın hayatına başlayan ve Batumi-Georgia Network Medya Grup tarafından çıkarılan, Türkiye temsilciliğini de Habergünebakış Sitesinin yaptığı  (www.habergünebakis.com)  Karadeniz Bölgesinin Türkçe-Gürcüce dilinde haftalık olarak yayınlanan tek gazetesi olan Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin ilk sayısı çıktı.”Türkiye-Gürcistan  Haberci Gazetesi”nde kağıdı kuşe olup, renkli yayınlanmaktadır.

  Türkiye’de ve Gürcistan’da  Türkçe ve Gürcüce dilinde ilk defa gazete unvanını taşıyan  Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesinin yayın hayatına başlaması nedeniyle bir açıklama yapan Artvin-Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş şunları söyledi;

  “Batum’la bizim tarihi birlikteliğimiz var. Batum’da hem bizim Müslüman kardeşlerimiz, hem de bölge ile akraba olan ırkdaşlarımız oradalar. Geçmişten bugüne her ne kadar komünist Rusya, S.S.C.B. zamanında bu ilişki kesintiye uğrasa da, o ilişki şu an son hızıyla gelişiyor. Şimdi Türkçe-Gürcüce dilinde yayınlanacak olan Haberci Gazetesinin çıkmasıyla da bence iki halk birbirine daha da yaklaşacaktır. İki ülkenin vatandaşlarından; Batum’dakiler Türkiye tarafında ne oluyor onu öğrenecekler.
 
                             
                   Türkçe ve Gürcüce yayınlanan Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi
 
  Türklerde Batum tarafında ne oluyor onu öğrenecekler. Aynı zamanda kültürel işbirliği ortaya çıkacaktır.  Bizim valiliğimizin turizm açısından söylediği “İki devlet tek tatil” diye bir sloganımız vardır. Bunu düşünüyoruz. Batum Havalimanını ortak hava limanı olarak kullanıyoruz. Bir aya kalmaz Sarp Sınır Kapısından kimlikle  geçiş başlayacaktır. Bununla birlikte özellikle Acara Bölgesi ile Artvin, Rize, Trabzon illerini kapsayan Doğu Karadeniz Bölgesi arasındaki hem ticari ilişki, hem kültürel ilişki, hem ekonomik ilişki canlanacak ve daha da artacaktır. Dolayısıyla sizin bu yaptığınız hizmet, çalışma da bölge için bence çok güzel, mükemmel olacaktır. İki bölgenin birbirini tanıması da güzel olacaktır. Hopa Kaymakamlığı olarak bu konuda türlü desteği vermeye hazırız.  Hopa Kaymakamlığı olarak biz elimizden ne geliyorsa, yaparız.”

  Türkçe-Gürcüce dilinde Türkiye-Gürcistan’da ilk defa yayınlanan ve Türkiye- Gürcistan’da dağıtımı yapılan ” Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi’nin yayın hayatına başlaması nedeniyle Batumi-Georgia Network Medya Grup tarafından yapılan “Yayın  politikamız”  konulu açıklama şöyledir;

  Türkçe ve Gürcüce dilinde çıkan, başlangıçta on günde bir yayın hayatına başlayan ve daha sonra da haftalık ve üç günde bir yayınlanması planlanan, hedeflenen tiraj 10.000 adet olup, dağıtım yeri Türkiye ve Gürcistan’dır. Türkçe-Gürcüce dilinde yayınlanan  “Türkiye-Gürcistan Haberci Gazetesi’nin idari yeri Batumi-Georgia’dır.

                                         
                                                
                                           Türkçe-Gürcüce Haberci Gazetesi
 
  Hedeflerimiz Türkiye ve Gürcistan arasındaki; dostluk, ticari, kültürel işbirliğinin daha da geliştirilmesine katkı sağlamaktır. Gazetemizin bu yayın hedefleri doğrultusunda iki halk birbirine daha da yaklaşacaktır. Gürcistan’da yaşayan Gürcü halkı Türkiye tarafında ne oluyor onu öğrenecektir. Türkiye tarafında yaşayan halk da Gürcistan tarafında neler oluyor onu öğrenecektir. Böylece kültürel işbirliği daha da gelişmiş olacak ve iki ülke vatandaşları karşılıklı sosyal, kültürel, ekonomik ilişkilerde daha bilinçli hale gelecektir.

  Kısaca gazetemizin bu yayın ilkeleri doğrultusunda iki ülke vatandaşlarının birbirlerini daha iyi tanımaları sayesinde iki ülke arasındaki kültürel, sosyal, ticari ilişkilerdeki mevcut gelişme daha hızlanacaktır.

  Gürcistan ve Türkiye’de olmak üzere; tüm iş adamları, resmi kurum ve kuruluşlar, yerel ve bölgesel sektörler ve diğer kuruluşlar olmak üzere geniş bir dağıtım ağına sahiptir. Genelde dağıtım ağırlık olarak  Karadeniz Bölgesine hitap etmektedir.Gazetemiz dışında internet ortamında  sitelerimizle devamlı haber takibi yapılarak kişisel ve kurumsal takip sistemine geçilecektir.”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Hasan Bozer: “Türk Birliğinin de olması gerektiğine inanıyorum”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi Başkanı Dr. Hasan Bozer, 25 Şub 2010 tarihinde hayatını kaybeden YÖK’ün Kurucu Başkanı ve Bilkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın öğrencisi olup, Türk kültürüne ilgisinden dolayı da fırsat buldukça Kafkasya’da bulunan tüm Türki Cumhuriyetlerini gezmiş. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Hasan Bozer, “K.K.T.C.nin ekonomik ve sosyal durumu, Cumhuriyet Meclisi, Türk Birliği ” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi arasındaki ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kardeşlik ilişkiler tamda o boyutta örnek olacak ilişkilerdir

  Türkiye Büyük Millet Meclisi ile çok sıcak, samimi ilişkilerimiz vardır. Kardeşlik ilişkiler tamda o boyutta örnek olacak ilişkilerdir. Meclis başkanlığını iki yıldır yapıyorum. Bundan önceki Meclis Başkanımız Sayın Köksal Toptan Beyde, şimdiki Meclis Başkanımız Sayın Mehmet Ali Şahin Beyle de çok seviyeli, çok düzgün, çok içerikli hakikaten candan ilişkilerimiz vardır. Gerek bilgi alışverişi olsun, gerekse yurt dışı temaslarımızda olsun biz onlardan ciddi bir şekilde destek görüyoruz.

                                             Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Cumhuriyet Meclis Başkanı Dr. Hasan Bozer
ve Sonsöz Gazetesi Köşe Yazarı-
Habergünebakış Editörü İlker Çakan
                                                      
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının bize çok ciddi katkıları oluyor

  Çünkü malumunuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bir izolasyon, ambargo problemimiz vardır. Bu yalnız ekonomide, ulaşımda, siyasette değil, bütün dış temaslarda da buram buram karşımıza çıkıyor. Bütün bu zorlukları çok büyük görmenin biz Türkiye Büyük Millet Meclisindeki arkadaşlarımızın destek ve himayelerinde aşabiliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının da bize çok ciddi katkıları oluyor. Biz meclis olarak gerek ben, gerekse başkanlık divanımız, Anavatanımız Türkiye’ye vardığımızda hangi yere gidersek gidelim hemen orada TBMM mensupları bizi karşılar, ilgilenir, eşlik eder. Anlatılamayacak düzeyde, çok da memnuniyet verici bir düzeydedir. Her aşamada ve her safhada bize aşırı derecede destek ve yardım veriyorlar.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ekonomik ve sosyal durumunu

ve tarihi süreç de neler yapılması gerekir?

Huzur ve mutluluk tabi yalnız asayiş boyutunda olmamalı

  Bizim bütün uğraşımız; Kıbrıs Türkü 1950’lerden beri  çok büyük eziyetler çıkmıştır, çatışmalar olmuştur, şehitler vermiştir, kayıplar vermiştir, göçmenlik yaşamıştır, çok uzun süredir göçmenlik yaşamıştır. Çok uzun bir süreçten sonra mutlu bir barış harekatı ile huzura ve mutluluğa kavuşmuştur. Ama huzur ve mutluluk tabi yalnız asayiş boyutunda olmamalı, ekonomik boyutuyla da olmalıdır. Bu noktada da çok güzel adımlar atılmıştır, çok iyi yerlere gelinmiştir. Malumunuz son birkaç yıldır dünyada bir ekonomik kriz yaşanıyor.

Bizde ekonominin esas can damarı turizmdir

  Bizde globalleşen dünyada ondan etkilenmiyoruz. Çünkü dünya ile ticaret ve ithalat yapıyoruz. Bize turist geliyor. Bizde ekonominin esas can damarı turizmdir. Bunların hepsi dolar krizinden etkilenmiştir. Bir miktar bizi de etkilemiştir. Tabi bizlerde ülke yönetimi olarak ondan çıkmaya çalışıyoruz. Çünkü bu halk çok eziyetler çekerek buraya geldi ve onlara güzelliklerin en fazlasını, en yükseğini sunmak bizim için görev olmalıdır. Ona çalışıyoruz.

Cumhuriyet Meclisinde partilerin milletvekili dağılımı nasıldır Cumhuriyet Meclisi çalışmalarınızla, TBMM çalışmaları arasında fark var mıdır?

  Pek çok farklı yönlerimiz yoktur. Bizim gerek anayasamız, yasalarımızın çok büyük bir bölümü, meclis içtüzüğümüz TBMM ile çok büyük oranda örtüşüyor. Dolayısıyla benzerliğimiz had safhada, yüksek orandadır. Zaten öyle de olması gerekir. Onun dışında bizde bu coğrafyanın gereği olarak sıcakkanlı insanlarız. Malum arada bizim mecliste böyle söz düelloları, atışma, sataşma gibi şeyler fazlasıyla da oluyor. Ama o memnuniyet verici bir durumdur ki  o yalnız genel kurul aşamasında kalıyor. Dışarı çıkıldığında herkes onu orada unutuyor. İnsanların dostlukları ve medeni ilişkileri yine devam ediyor.

                                               
K.K.T.C. Cumhuriyet Meclisi
     Başkanı Hasan Bozer
 
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı olarak

Türk halkına ve Kıbrıs halkına mesajınız nedir?

Bedelin ne olduğunu da biliyoruz

  Bilindiği gibi  Kıbrıs adasında biz 1571 yılında beri varız. Kıbrıs’ın Osmanlı tarafından fethinden beri varız. Var olmaya devam edeceğiz. Biz bu ada varlık sebebimiz, Anavatanımızın gösterdiği sıcak ilgi, şefkat ve sevgi ve destektir. Bizim en büyük gücümüz Anavatanla olan bu sıcak ilişkilerimizdir. Bu tabi dünya tarafından bilindiği içindir ki bizi zafiyete uğratma adına zaman zaman ilişkilerimizi bozmak için manipülasyonlar yapılıyor. Ama ona biz gelmeyiz.  Bedelin ne olduğunu da biliyoruz.

Kardeşler arasında o boyut da bir sorunumuz yoktur

  Samsunlu, Trabzonlu, Adanalı arasında futbol takımları taraftarları aralarında zaman zaman ihtilaflar olabiliyor. Bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı ile Anadolu halkı arasında bir sorun yoktur. Kardeşler arasında o boyut da bir sorunumuz yoktur. Ama yaşamın içinde belli sektörlerde zaman zaman bazı sorunlar yaşanabilir. Onlar aşılır.  Bugün bir Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Trabzonlu gibi kitleler aralarında belli pürüzler yaşıyorsa bunu o şekilde düşüneceğiz. Onun ötesinde milli dava uğruna, o derin duygular, o derin düşünce, o gönül birliği noktasında bir zafiyetimiz yoktur.

Türki Cumhuriyetlerin kaçını gezdiniz?

Türki Cumhuriyetleri ile ilgili olarak neler yapılması gerekir?

Avrupa Birliğine karşı bir insan değilim

  Hepsini gezdim. Meclis başkanı sıfatımla iki yere gittim. Buraları ben 1990’lı yıllardan beri dolaşıyorum. Tabi ben Avrupa Birliğine karşı bir insan değilim. Orada dursun ama Türk Birliğinin de olması gerektiğine inanıyorum. Onun için bu yörelere çok ilgi duyuyorum. Burada liderlik etme görevi Anavatanımız Türkiye’ye düşüyor. Onların hakikaten bu liderliğe ihtiyaçları vardır. Ben bunun bugün değilse yarın, yarın değilse, öbür gün bu Türk Birliğinin oluşacağına inanıyorum ve bu oluştuğu anda da inanıyorum ki halklarımız tek bir haktır, devletleri farklıdır diye yorumluyorum.

                                       Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet
Meclis Başkanı Dr. Hasan Bozer ve
Sonsöz Gazetesi Köşe Yazarı-
Habergünebakış Editörü İlker Çakan
 
Oralardaki halk bu birliğin kurulmasını bizden daha çok istiyor

  O birliğin kurulduğu günlerde; çok daha mutlu, çok daha kalkınmış, çok daha güçlü olacaklar diye düşünüyorum. Oralardaki halk bu birliğin kurulmasını bizden daha çok istiyor. Ama bizden, bizim istediğimizden daha çok istiyorlar. Daha çok istiyorlar. Onun bilincindeyim. İnanın bu birliğin, bu kardeşliğin, bu ilişkilerin olmasını daha çok istiyorlar. Nahcivan Cumhurbaşkanın daveti üzerine ayın 25’inde Nahcivan’a gidiyoruz. Bütün mesele bu ilişkiler daha yüksek boyuta taşınsın, gerek siyasal, ekonomik, kültürel bağlarımız daha da kuvvetlensin yani arz zaten hep vardır ama daha da ileriye taşınsın ve daha da işlerlik kazansın. Çok işlevsel değildir. Onu ifade etmek zorundayım. Daha çok muhabbet ederdik ama başka bir programım var. Çok teşekkür ederim.”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Maliye Bakanı Ersin Tatar: “100’ün üzerinde ülkeyle ticaret bağımız vardır”

0

Haber-Röportaj: İlker ÇAKAN

  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Maliye Bakanı Ersin Tatar, ” K.K.T.C.’nin ekonomik durumu ve Trabzon” konulu yaptığım röportajda şunları söyledi;

Kuzey Kıbrıs Cumhuriyetinin ekonomik ve sosyal durumunu,

İpek yolu projesini değerlendirir misiniz?

Trabzon’da gerçekten çok büyük bir sıcak ilgi gördük

  Bizi Trabzon’da ağırlayan; Sanayi ve Ticaret Odası Başkanımıza, valimize, belediye başkanımıza, Ali Osman Ulusoy’a çok teşekkür etmek istiyorum. Trabzon’a Ahmet Zengin beyle beraber gittim. Biliyorsunuz Ahmet Bey, genç yaşta gelmiş buraya geliş yerleşmiş Ulusal Birlik Partisinin bir Milletvekilidir. Burada mecliste onunla beraber ülkemize hizmet etmek için gece gündüz uğraşıyoruz. Ahmet Zengin Beyle beraber gittiğimiz Trabzon’da gerçekten çok büyük bir sıcak ilgi gördük.

Ali Osman Ulusoy ve arkadaşlarına  bir kez daha

bu vesileyle teşekkür etmek istiyorum

  Ticaret ve Sanayi Odası, Borsası başkan ve yöneticilerinden, gerek valimizden, gerek belediye başkanımızdan, gerekse o geceyi düzenleyenler arasında bulunan eskiden de tanıdığımız Ali Osman Ulusoy ve arkadaşlarına, hepsine bir kez daha bu vesileyle teşekkür etmek istiyorum. Bu ilişkilerimizi, temasımızın ve orada yaptığım açıklamaların burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde de memnuniyetle karşılandığını ifade etmek istiyorum.

Karadeniz’den gelip, yerleşmiş çok sayıda insanımız vardır

  Çünkü  burada  yıllar önce buraya Trabzon ve bölgesinden   Karadeniz’den gelip, yerleşmiş çok sayıda insanımız vardır. Bence bu sayı 20.000’nin üzerindedir. İskele Bölgesinde Karadeniz kökenli kardeşlerimizle yaptığım görüşmede gerçekten bu ziyaretimin büyük bir memnuniyetle izlediklerini, takip ettiklerini, çok olumlu bulduklarını ifade etmişlerdir. Dediğim gibi Trabzon ve bölgesi ile bu tür temasların olmasında büyük fayda ve yarar vardır. Gerek turizm bakımından, gerek aramızdaki  maneviyat  ve manevi  bağların güçlenmesi, birde tabi ticaret ve ekonomidir.

                                               
K.K.T.C. Maliye Bakanı Ersin Tatar
ve Sonsöz Gazetesi Köşe Yazarı-
Habergünebakış Sitesi Editörü İlker Çakan
 

Yılda bir milyar dolar ihracat potansiyeli                                                               Çünkü Trabzon, orada da İpek yolu toplantısında ifade edilmiştir. Şu anda yılda bir milyar dolar ihracat potansiyeli, 2023 yılında bu rakamın 6 milyar dolar olması beklenmektedir. Çünkü Trabzon artık o bölgenin merkezi haline gelmiştir. Gerek Rusya, gerek İran’a, gerek Arap ülkelerine çok büyük bağlantılar kurulmuş. Buradaki ihracat oradaki iş adamları sayesinde gerçekleştiriliyor. Bende bir örnek verdim.                                                                                           Portakalımızı Trabzon kökenli Kalyoncu adında  bir arkadaşımız firması marifetiyle alıp, götürüyor                 Bizim portakalımızı Trabzon kökenli Kalyoncu adında  bir arkadaşımız firması marifetiyle alıp, götürüyor ve Trabzon üzerinden de ihracatlar ve bağlantılar yapılıyor. Onun için biz ambargo ve izolasyonlar altında olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ki bunlar tabi ki komşumuz Rumlar ve Yunanlılar tarafından olan olaylardır.                                          Önemli ithalat yapıyoruz ve ürünlerimizden satabiliyoruz                                                                                   Esasında bizim dünya ülkeleriyle, dünya milletleriyle hiçbir sorunumuz yoktur. Türkiye ile beraber biz ilişkilerimizi sıcak tutuyoruz ve gerçekten de 100’ün üzerinde ülkeyle ticaret bağımız vardır. Önemli ithalat yapıyoruz ve ürünlerimizden satabiliyoruz. Ancak, direk temas konusunda sıkıntılar vardır. Örneğin Avrupa ülkelerine bile direk göndermiyoruz. Türkiye üzerinden, Mersin Limanı üzerinden gönderiyoruz. Bu da tabi ki maliyetlerimizi artırıyor. Ancak buna rağmen Türkiye Cumhuriyetinin gelişen ilişkileri, artan etkinliği bizimde kendi ihracatımızı kolaylaştırmaktadır. O bakımdan ben Türkiye iş adamlarına bu vesileyle bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Trabzon’un giderek artan önemi bile Trabzon’la olan ilişkilerimizin de gelişmesine büyük fayda olacağını düşünüyorum. O bakımdan da Onur Air’in başlattığı direk seferlerin de çok faydalı olacağına inancım sonsuzdur.

                                                K.K.T.C. Maliye Bakanı Ersin Tatar
 
Türkiye’yi, Türkiye’deki gelişmeleri büyük bir beklenti içerisinde  izliyor

  Gerek turizm, gerek kültürel, gerek ticari ve ekonomik ilişkiler bakımından bu ulaşımın sıklığı ve gelişmesi aramızdaki bağları daha da güçlendireceğini haliyle burada ve orada yaşayan kardeşlerimizin daha da kaynaşmasını ve daha da güzel ilişkiler kurmalarına ve ailede vefanın artmasına kadar oluşacak olan bir karşılıklı menfaat ilişkilerine de bağlı bir proses, bir yoldur. O bakımdan ben bu münasebetleri çok olumlu karşılıyorum ve basın aracılığı ile de bu gibi temasların duyurulmasında büyük fayda vardır.

Trabzon’la olan bağlarımızın güçlenmesi bana heyecan veriyor

   Çünkü halkımız burada gerçekten Türkiye’yi, Türkiye’deki gelişmeleri büyük bir beklenti içerisinde izliyor. Gerek Trabzon olsun, gerek Samsun olsun, gerek Kayseri, gerekse Gaziantep olsun bunlar dünyada yükselen yıldızlardır. O bakımdan buradaki Karadenizli kardeşlerimizin de yoğunluğu da dikkate alındığında Trabzon’la olan bağlarımızın güçlenmesi bana heyecan veriyor.

Sizleri bir kez daha burada görmekten duyduğumu memnuniyet

  O bakımdan sizleri bir kez daha burada görmekten duyduğumu memnuniyeti ifade ederken, temaslarımızın artmasında büyük fayda olduğunu, kendi iş adamlarımıza da bunları aktardığımızı; gerek ticaret odası, gerek sanayi odası ve haliyle bu temasların giderek artarak basın yoluyla da duyurulmasında büyük fayda olduğunu düşünüyorum. Trabzon dörtbin senelik bir şehir, orada bunu gördüm ve gerçekten gururlandım. Sayın Valimizle yaptığımız temaslarda bir kez daha oradaki çalışmalar bize anlatılmıştır. Mesela; Kanuni Sultan Süleyman’ın, İkinci Selim’in oralarda bulunduğu, haliyle Osmanlı İmparatorluğunun birtakım köklerinin orada restorasyon çalışmalarıyla ortaya çıkartılacağını ve turizm yönünden de Trabzon’un da çok önemli bir nokta haline geleceğini, o bakımdan bizim insanlarımızın da yurt dışı seyahatlerinde Trabzon’u seçmeleri kendi menfaatlerine de olacaktır diye düşünüyorum.

Onur Air ‘in  Lefkoşe-Trabzon  seferleri  başlamıştır

  Çünkü, orayı tanımaları, orayı görmeleri. Türkiye Cumhuriyetinin tarihinin ne kadar görkemli olduğunu bir kez daha ortaya çıkartması bakımından aynı şekilde bu uçakların seferlerinin artmasıyla Trabzon insanını da burada ağırlamaktan duyacağımız memnuniyeti bir kez daha belirtmek isterim. Bu bir turizm hareketidir. Onur Air ‘in  Lefkoşe-Trabzon  seferleri 19 Mayıs 2011 tarihinde başlamıştır. Bu münasebetlerin gelişeceğine yürekten inanıyorum. Uçak seferleri; gerek Mersin, gerek İstanbul, gerek İzmir üzerinden devam ediyor. Trabzon yeni destinasyon, yeni bir kapıdır. Çünkü Rusya ve İran çok önemlidir. Orada İpek yolu toplantısında gördüğüm; Rusya, İran ve başka gördüğüm Arap ülkeleri, Azerbaycan dahil, oranın coğrafyası, oranın liman imkanları ve bağlantıları bize bir kapı olarak değerlendiriyorum ve bu kapının daha da araştırılması gerektiğini, daha fazla temasların bulunması gerektiğine inanıyorum.

Kendi ayakları üzerinde durma çabası içinde birtakım çalışmalarımız vardır

  Bizim burası her ne kadar küçük devlet olsa da kendi ayakları üzerinde durma çabası içinde birtakım çalışmalarımız vardır. Birtakım tedbirleri aldık ve almaya devam edeceğiz. Eskiden yapılan bize göre birtakım yanlışlar vardı. Türkiye Cumhuriyetinde de bu böyleydi. Ama orada alınan tedbirlerle ve yapılan çalışmalarla en az sürdürülebilir bir yapı ortaya çıkmıştır. Aynı gayret şu anda burada devam ediyor.

                                             
K.K.T.C. Maliye Bakanı Ersin Tatar
 
Cumhuriyetinin bizim arkamızda dimdik durmasıdır

  Bizim en büyük şansımız tabi ki Türkiye Cumhuriyetinin bizim arkamızda dimdik durmasıdır. Bu devletin gerek tanınma bakımından, gerek sürdürülebilirliğini devam etmesi noktasında Türkiye Cumhuriyetinin çok değerli yetkilileriyle devamlı çalışma içerisindeyiz. Çünkü Türkiye’de bugün çok önemli çalışmalar yapılmıştır. Örneğin, gazetede okuyacaksınız, Türkiye Cumhuriyetinde Bağkur ve SSK emeklileri için bir reform yapılmaktadır. Bunun mimarı Mehmet Emin Zararsız’dır. Mehmet Emin Zararsız geçen hafta buradaydı ve bizimle de buradaki sosyal güvenlik reformu ve bazı sıkıntılarını aşmak için bir toplantı yapmıştır. İşte böyle değerli insanların da buraya gelip, teknik konularda görüş beyan etmeleri, yardımcı olmaları bizim için çok önemlidir.

Türk milletine sizin aracılığınızla en büyük sevgi ve saygılarımı iletmek istiyorum

  Bunun için bizi Ulusal Birlik Partisi olarak Türkiye Cumhuriyeti ile olan ilişkilerimizi çok önemsiyoruz, değer veriyoruz ve bu coğrafyada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yaşaması için bu coğrafyada Türk bayraklarının, ayyıldızlı bayrakların, iki bayrağımızın dalgalanması için her türlü mücadele içerisinde bu sıkıntıları aşarak daha güçlü bir devlet yapısının ortaya çıkaracağına, tam gideceğimize inancım sonsuzdur ve  Türk milletine sizin aracılığınızla en büyük sevgi ve saygılarımı iletmek istiyorum.

1571 yılından sonra gelen Türk insanlarıyız

  Biz burada 1571 yılından sonra gelen Türk insanlarıyız. Bazı kardeşlerimizi biliyoruz, özellikle Karadeniz Bölgesinden 1974 yılından sonra gelmişlerdir ve burada kaynaşarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti insanını oluşturmuş durumdayız. Esasında bize göre artık  eski Kıbrıslı, yeni Kıbrıslı diye bir kavram yoktur. Türkiye Cumhuriyetinden gelen kardeşlerimiz artık bizimle beraber bu ülkede kendi çocuklarını doğurmuşlar ve eğitmişler haliyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyetine bağlı olarak yoluna devam edecektir.

Gücümüzü Anadolu’dan alıyoruz, Türkiye’den alıyoruz

  Ama basın yoluyla da bu temasların Türk halkına anlatılması çok önemlidir. Çünkü biz gücümüzü Anadolu’dan alıyoruz, biz gücümüzü Türkiye’den alıyoruz ve Türk ulusunun son yıllarda başarıları ve dünyaya entegre, bütünleşme yolundaki ekonomik bir takım gösterge ve başarıları da bizi fazlasıyla memnun etmektedir, bize de ufuk tutmaktadır, bize de umut vermektedir. O bakımdan bu yolu hep birlikte yürümeye azim ve kararlıyız.”

error: Content is protected !!