Pazar, Aralık 28, 2025
tr
Ana Sayfa Blog Sayfa 127

MÜSİAD Batumda yönetim değişikliği

0
Haber: İlker ÇAKAN
   Müstakil Sanayiciler ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) Batum Şubesi için yapılan olağan genel kurul toplantısında Nuri Sarı oybirliği ile yeni başkan seçildi. Müstakil Sanayiciler ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) Batum Şubesi 1. Olağan Kongresiyle yeni yönetim kurulunu seçti. Kurulduğu günden bu yana çalışmalarına ara vermeden devam eden MÜSİAD Batum Şubesi yönetimine kattığı yeni isimler ve yeni görev dağılımı ile daha güçlü bir ekip oluşturdu.
Geçtiğimiz Cumartesi günü MÜSİAD Batum Şubesi’nde gerçekleştirilen genel kurul sonucunda MÜSİAD Batum Şubesi Başkanı Mustafa Okutan görevini yeni başkan Nuri Sarı’ya devretti.
  Genel kurula MÜSİAD 2. Dönem Başkanı ve Rize Eski Milletvekili Ali Bayramoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Batum Başkonsolosluğu yetkilileri, MÜSİAD Yurtdışı Teşkilatlanma Komisyonu Başkanı İbrahim Uyar ve Avrasya Bölge Koordinatörü Şeref Aygün ile birlikte pek çok davetli katıldı. Eski Başkan Mustafa Okutan bir teşekkür konuşması yaptı. Genel Kurulda bir konuşma gerçekleştiren MÜSİAD Yurtdışı Teşkilatlanma Komisyonu Başkanı İbrahim Uyar, Başkan Nuri Sarı ve yeni yönetiminin çok büyük işlere imza atacağına MÜSİAD Genel Merkez olarak inançlarının tam olduğunu belirterek şunları söyledi. Programın sonunda bir önceki Başkan Mustafa Kalafat’a hizmetlerinden ötürü hediye plaketi takdim edildi.
 
         

MÜSİAD Türkiye’de 86, yurtdışında 68 ülkede 181 noktada

0
  Yerlerin, göklerin ve ikisi arasındakilerin yegane sahibi Hay ve Kayyum olan Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Sizleri, selamların en güzeli, Allah’ın selamı ile selamlıyorum, esselamu aleyküm. Tohumlarını, 9 Mayıs 1990’da, bir avuç genç ve yürekli işadamlarının toprağa attığı MÜSİAD, 27 yılın sonunda kocaman bir çınara dönüştü. Kökleri Anadolu’nun Ahilik bilinci ile derinleşen, dalları dünyanın dört bir yanında erdemli ve ahlaklı iş yapabilme düşüncesi ile yeşeren MÜSİAD, bugün uluslararası bir sivil toplum kuruluşu. Rabbime şükürler olsun, 27 yıldır hak yolunda bir an olsun durmadan, hep daha ileriyi düşünerek çalışan bir sivil toplum kuruluşunun yönetim kurulu üyesi olarak konuşuyorum. Bu yolda bizimle birlikte yer alan, kurucu başkanımız ve kurucularımız başta olmak üzere, MÜSİAD düşüncesine fikren, kalben ve bedenen destek olan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
  MÜSİAD, sadece bir iş adamları derneği değildir. 27 yıldır düzenlediğimiz bütün organizasyonlar, hazırladığımız raporlar, savunduğumuz fikirler ve inandığımız değerler, bunun göstergesidir. Biz iş adamlığını sadece para kazanmak, mevki elde etmek veya statü sahibi olmak için düşünmedik, asla da düşünmeyeceğiz. Bizim için iş adamlığı, toplumun dertleri ile dertlenmek, milletinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutmak ve lobilerin karanlık yüzlerine boyun eğmeden dik durabilmektir. Hamdolsun 27 yıldır MÜSİAD olarak hep birlikte dik durduk.
  Ünlü Gürcistan Şairi Şota Rusteveli der ki; ‘’Bir sevda peşinde değilsen eğer, düşman olur özün, kendi özüne.” Bu veciz söz, bireysel ve toplumsal hayatımızı şekillendiren vizyonu ortaya koyarken, 27 yıl önce yola çıkan MÜSİAD’ın anlam dünyasına da işaret etmektedir. Heyecanımızı ve coşkumuzla, kendi sevdamızın peşinde koştuk elhamdülillah..MÜSİAD olarak her zaman hem kendimizin hem de ülkemizin gelişimi için var gücümüzle çalıştık. Kendimizi geliştirdik evet; önceki başkanlarımızın vizyonu ve çalışma arkadaşlarımızın değerli çabalarıyla teşkilat yapımızı güçlendirdik. Bugün, Türkiye’de 86, yurtdışında 68 ülkede ise 181 noktada var olan bir MÜSİAD’a ulaştık.
Malumunuz üzere MÜSİAD Yurtdışı Teşkilatlanma olarak çok yoğun bir yılı geride bıraktı. 2016’nın mart ayında Romanya ile başlayarak Güney Afrika, Karlsruhe, Makedonya, Avustralya, Japonya, Sudan ve Amsterdam Şube açılışları, Bükreş, Viyana, Köln ve Frankfurt’ta AGİK programları gerçekleştirildi. Son olarak İngiltere’nin başkenti Londra’da şubemizin açılışını gerçekleştirdik. Çok yoğun ve verimli bir dönemi geride bıraktık çok şükür.
  2017 son dönemine girerken 3-5 Kasım tarihleri arasında Rotterdam, Den Haag, Utrecht Şubelerimizin açılışlarını ve Dünya Genel İdare Kurulu (DGİK) programımızı gerçekleştireceğiz. Devamında ise yıl sonuna kadar Tiflis, Bakü, Belçika şubelerimizin açılışları yapacağız. Yoğun bir dönem bizleri beklemekte. İnşallah hep beraber gayret ederek bu periyottan alnımızın akı ile çıkacağız. Öte yandan lobi faaliyetlerimizde teşkilatlarımız vasıtasıyla hızla devam etmektedir. Bu çalışmalarımızın bir neticesi olarak 20 Eylül’de MÜSİAD USA şubemizin organizasyonunda çok önemli misafirlerin katılacağı Dünya İş Zirvesi programını gerçekleştireceğiz inşallah.
  Türkiye’de bulunan Gürcü kökenli vatandaşlarımızın sayısına bakıldığında, iki ülkenin tarihsel bağlarının ne kadar güçlü olduğu da anlaşılıyor. Osmanlı yüksek bürokrasisinde de, çok sayıda Gürcü devlet adamı yer almıştı. 17 Gürcü Sadrazam, 173 Vezir, 6 Kaptan-ı derya, 23 padişah annesi ve daha burada sayamadığımız çok sayıda Gürcü kökenli vatandaşımız bunun göstergesidir. Bu Çalışkanlıkları ve sadakatleri ile tanınan Gürcü dostlarımıza, günümüzde Karadeniz başta olmak üzere, ülkemizin farklı şehirlerinde rastlamak mümkün. Aynı şekilde, Tiflis ve Batum başta olmak üzere farklı Gürcü şehirlerinde de, Türkiye’den gelen yurttaşlarımıza rastlamak çok olağandır. Onlar kanalıyla, uzun yıllardır, orta ve büyük hacimli ticari faaliyetler devam etmektedir. Fakat böyle sıkı bir ilişkinin olduğu iki ülkenin, Hınkel’i, Haçapuri’yi, Hamsiyi, Mısır Ekmeğini birlikte yiyen, Tulumun ezgileriyle, birlikte sevinen ve hüzünlenen iki ülkenin, ticari ilişkilere baktığımızda; dış ticaret rakamlarının, artış eğilimde de olsa, potansiyelin altında olduğu da görülmektedir.
  Öte yandan iki ülkenin ticari ilişkilerine baktığımızda,Türkiye’nin Gürcistan’a olan ihracatı, 10 yıl önce 200 milyon$ iken, 2016’da yaklaşık olarak 1,5 milyar$ rakamlaulaşmıştır. Türkiye’nin Gürcistan’dan ithalatı ise 10 yıl önce 300 milyon$ iken, 2016 yılında yaklaşık olarak 186 milyon$’adüşmüştür. Gürcistan’la olan ticaretimizde, en önemli ihracat kalemlerimiz otomotiv, maden, gıda ve demir-çelik ürünleri olurken, önde gelen ithalat kalemleri ise petrol ve türev ürünleri, otomotiv, ilaç, mineraller, gıda ve makine olmuştur. İnanıyorum ki, daha ileri adımlar atılacak ve konuşulacak rakamlar şimdikinden daha farklı olacaktır. 
  Türkiye, 2007 yılından beri Gürcistan’ın en büyük ticaret ortağı durumundadır. Gürcistan’a en çok doğrudan yatırım yapan ülkeler arasında da Türkiye ilk sıralarda gelmektedir. Öte yandan 31 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan ve 10 Aralık 2011 tarihinde yürürlüğe giren bir protokol uyarınca, iki ülke vatandaşları birbirlerinin ülkelerine sadece kimlik bilgileri ile seyahat edebilmektir.
Ekonomi Bakanlığı’ndan alınan istatistiklere istinaden, Gürcistan’da bugüne kadar, Türk müteahhitlik firmaları tarafından yaklaşık 3,5 milyar dolar tutarında proje üstlenilmiştir. Türk firmalarının faaliyet alanları, enerji santrali, turistik tesis, konut, karayolu inşası gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır.
  Türk şirketleri Gürcistan’da yatırıma büyük ilgi göstermektedir. Bu bağlamda, Gürcistan’daki önemli Türk yatırımları arasında Tiflis ve Batum havaalanlarını, Paravanihidroelektrik ve Gardabani termik santrallerini, Batum Uluslararası Üniversite Hastanesi’ni, Tiflis yakınlarındaki Natakhtari bira ve meşrubat fabrikasını, yine Tiflis yakınlarında (Ksani) şişe fabrikası ile Borjomi ve Batum’daki beş yıldızlı otelleri saymak mümkündür.
  Karşılıklı olarak bu kadar yoğun olan ticari ilişkilere rağmen sıkıntılarda yaşanmaktadır. Türkiye-Gürcistan arasındaki ticaret sürekli bir artış eğilimi gösterse de iki ülke arasındaki dış ticaret rakamları ve Türkiye’nin Gürcistan’daki yatırımlarının miktarı potansiyelin altındadır. Türk firmalarının Gürcistan faaliyetlerindeki temel sıkıntısı finansman sorunudur. Ulaştırma sektöründe yaşanan sorunlar da iki ülke ticaretini olumsuz yönde etkilemektedir. Farklı ülkelerde şube açarken en büyük gayelerimizden biride bu sorunların çözümünde aktif rol almak, devletimize ve milletimize hizmet etmektir. Genel Kurulunu yapmakta olduğumuz MÜSİAD Batum şubemizde yeni yönetimi ile bu amaca hizmet edecektir. Karşılıklı ilişkilerinin büyük mesafeler kat edebilmesi için MÜSİAD’ın Tiflis ve Batumteşkilatları olarak elimizden gelen mücadeleyi göstermeliyiz.
  Bulunduğumuz ülke ve bölgede daha aktif ve girişken olmalısınız. Ticaret ve sanayi odaları, iş dünyasına hitap eden STK’larda daha çok yer alarak buralarda yönetim kadrolarında bulunmanız gerek kendiniz gerek kurumunuz gerekse ülkeniz için önemli faydalar vereceğini düşünmekteyiz. Bu yönde daha çok gayret edilecek inşallah. Bulunduğumuz bölgedeki Büyükelçiliğimiz Konsolosluğumuz ya da Ticaret müşavirliğimiz ile ilişkilerimizi geliştirmeli, buradaki akreditasyonumuzu sağlamalıyız. Sağlamalıyız ki daha etkin ve verimli faaliyetlerde bulunabilelim.
  Öte yandan güçlü teşkilatlar oluşturmalı, hali hazırda var olan teşkilatlarımızı da gerek kurumsal gerekse yönetsel açıdan daha güçlü bir hale getirmeliyiz. Teşkilatlarımız ile bulundukları bölgelerde oluşturduğumuz yerel güç, merkezi daha güçlü kılmaktadır. Yerelde güçlülük merkezde de güçlü bir yapıyı temin edecektir her daim.
  Üyemize daha çok fayda sağlamamız açısından iş geliştirmeye önem vermeliyiz. Bulunduğumuz bölgedeki muhatap kurumlarla Mou ve partnerlik anlaşmaları imzalayarak yeni networkler kazanmalıyız. Bu da işin geliştirilmesi açısından önemli kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum. Sözlerime son verirken, siz MÜSİAD dostlarına yürekten teşekkür ediyorum. MÜSİAD Batum Şubemizin Genel Kurulunun rabbim’den hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. Hep birlikte, daha da güçlenerek, azimle, inançla çalışmaya devam edeceğiz. Allah’ın bereketi ve mağfireti üzerimize olsun.

İtalyan Hakim ve Ömer Muhtar

0
   İtalyan devleti’ne karşı savaştınız mı?
   Ömer Muhtar:
   -Evet
  -İnsanları İtalyan devleti’ne karşı savaşmaya teşvik ettiniz mi?
   Ömer Muhtar:
   -Evet
  -İtalya’ya karşı kaç yıl savaştınız?
   Ömer Muhtar: Yaklaşık 20 yıl
  -Yaptıklarından dolayı pişman mısınız?
   Ömer Muhtar:
  -Hayır
  -İdam edileceğinizi biliyor musunuz?
   Ömer Muhtar:
  -Evet
  Hakim şaşırdı:
  -Sizin gibi birisi için böyle bir son, çok üzücü
   Bunu duyan Ömer Muhtar şöyle dedi:
  -Tam tersi! Bu, hayatımın sonu için en güzel yol.
  Hakim daha sonra, mücahidlere cihadı durdurmalarını emreden bir 
  emirname   yazması halinde O’nu beraat ettirmek ve ülke dışına sürgüne   göndermek istedi.
  Bunun üzerine Ömer Muhtar,
  O meşhur sözlerini söyledi:
  -“Her namazda Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed (s.a.s.)’in de o’nun resulü olduğuna şehadet eden parmaklarım, asla yanlış bir şey yazamaz!
Bizler teslim olamayız…!!!
  Ya kazanırız ya da ölürüz!”
  Biz ölsekte kazanırız ve siz kaybedersiniz…
  Fakat acı olan siz bunu ancak öldüğünüzde anlarsınız ve bunun size bir faydası olmaz..!
  Ömrünü küffara karşı cihad ederek geçiren Ömer Muhtar’ı şehadet’e    yürüyüşünün yıl dönümünde (16 Eylül 1931) saygı ve rahmetle yad ediyoruz.
  Kalınız sağlıcakla…!!!

Üreten toplum olalım… Atatürkten tarihi mesaj

0
  “Atatürk, dinlenmek için gittiği İstanbul’daki Florya köşkünden, yanında yalnızca şoförü ile Küçükçekmece’ye doğru giderken tarlasında sabanla çift süren bir çiftçi görür. Çiftçinin sabanında koşulu olan öküzün yanında, koşulu bir de merkep vardır. Şoförüne;
  – Arabayı durdur, der.
  Arabadan iner. Tarlaya doğru yürür. Çiftçi kendisine doğru geleni görmüştür. Sabanında koşulu olan öküzü ve merkebi durdurur. Atatürk, yanına gelince,
  -Kolay gelsin Ağa, der.
  -Sağolasın Bey! Hoşgeldin.
  -Hoşbulduk Ağa. Yoldan geçerken dikkatimi çekti. Öküzün yanına merkep koşmuşsun. Hiç öküzün yanına merkep koşulur mu? Bunlar denk değil.
Köylünün canı sıkkındır. Biraz da alınmıştır. Bezgin bir ses tonuyla,
  -Merkeple Öküzün yan yana koşulmayacağını bilmiyom mu sanıyon bey. Sen bunu bana mı söylüyon?
  -Kime söylemeliyim ağa?
  -Sen bunu git vergi memuruna söyle.
  -Vergi memuruna mı?
  -He ya! Bu sene ürünüm kıt oldu. Vergi borcumu ödeyemedim. Dört gün önce vergi memurları öküzün eşini “Vergi borcunu karşılar” diyerek alıp götürdüler. Sattılar. Benim öküzün eşi sizin gibi beylerin sofrasına et, sucuk oldu bey.
  Atatürk, çok sinirlenmiştir. Alışkanlığı gereği kızdığı zaman kaşlarını çatmaktadır. Onun bu halini gören köylü,
  -Bana niye kaş çatıyon bey. Yalan söylediğimi mi sanıyon? Sana ne söylediysem hepsi doğru. Ben Küçükçekmece Köyündenim. muhtara sor istersen.
  Atatürk,
  -Neden kaymakam bey’e gidip durumu anlatmadın ağa?
  -Gittim Bey.
  Köylü duraksamıştır. Bunu anlayan Atatürk, devam eder.
  -Kaymakam ne dedi?
  -Git borcunu öde, dedi.
  -Sen de Vali Bey’in yanına gitseydin.
  Köylü Atatürk’ü bir müddet süzer. Atatürk, konuşmadan dinlemektedir. Köylü konuşmaya devam eder.
  -Sen hiç Vali’nin yanına gitmemişsin bey. Halından belli oluyor.
  -Halimden belli mi oluyor?
  – He ya! hem gitseydin bilirdin.
  -Neyi bilirdim?
  -Kapıdaki jandırmaların adamı içeri koymadığını, bey.
  Atatürk,
  -Başvekil İsmet Paşa’ya telgraf çekip, durumunu niye izah etmedin?
Diye sorar.
   köylü gülümseyerek,
  -İnsanı güldürme bey. Başvekilin kulağı sağır, duymaz diyola, der.
   Atatürk, kızmıştır.
  -Peki! Gazi Paşa’ya niye telgraf çekmedin? Diye sorar.
  -O’nunda bir gözü kör, görmez diyola. Hem, sen zenginsin.
  Tomofilin bile var. Bunları heç duymadın mı?
  Atatürk, cüzdanından elli lira çıkarır.
  -Bunu kabul et ağa. Öküzün yanına bir eş alırsın, der.
Elleri titreyen köylünün, elini sıkar. Yanından ayrılır. Hızlı adımlarla arabasına doğru yürür. Florya köşküne döner. Başbakan İsmet Paşa’ya şu telgrafı çeker.
  -“Derhal Heyeti Vekileyi (Bakanlar Kurulu’nu) topla, İstanbul’a gel.”
Başbakan başkanlığında Bakanlar Kurulu Florya köşküne gelirler. Atatürk, şoförünü köylüyü alıp gelmesi için yollamıştır. Arabanın içinde sıra sıra dizilmiş Jandarmaların arasından Florya Köşküne gelen köylü “Eyvah ben ne yaptım” diye için için dövünmektedir. Kendisini kapıda karşılayan şık giyimli bir beyefendi nazik bir sesle ” beni takip edin efendim” deyince içi biraz ferahlasa da çok korkmuştur. Adamı takip ederek büyük bir toplantı salonuna girerler. Salon kalabalıktır. Ortada büyük bir masa, etrafında sandalyelere oturmuş şık giyimli insanlar ile ayakta duran iki kişi daha vardır. Gözleri karamış, ayakları bedenini taşımakta zorlanmaktadır. Heyecandan kalbi fırlayacak gibidir. Tanıdık bir ses duyar.
  -Hoşgeldin ağa. Gel yerin burada.
  Diyen Atatürk, sağ tarafında, yanında ayırdığı boş sandalyeyi eliyle işaret etmektedir.   Köylü, zorlanarak yürür ve yığılırcasına sandalyeye oturur. Durumunu anlayan Atatürk,
  -Sakin ol ağa. Korkacak hiç bir şey yok.
  -Sağol bey! Sağol.
Köylünün soluklanmasını ve rahatlamasını bekleyen Atatürk, bir müddet sonra,
  -Seni buraya niye çağırdım biliyor musun ağa?
  -Hayır bey, bilmiyom.
  -Dün bana anlattıklarını, bu gün burada anlatmanı istiyorum. Ama; bir tek kelimesini dahi atlamadan, eksiksiz olarak anlatmanı istiyorum. Haydi başla, seni dinliyoruz.
Köylü başından geçenleri bir bir anlatır. Daha önce söylediklerinin eksik olanlarını Atatürk, tamamlar. Köylünün konuşması bitince Atatürk, masada oturanları tek tek tanıtır. Kendisinin de Gazi olduğunu söyler. Sonra ayağa kalkar. Elini masaya sertçe vurarak, öfkeli bir sesle;
  -Beyler, ben çiftçinin koşumluk hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tohumluk buğdayını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tarım aletini, sağımlık hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ankara’ya dönecek ve bu işi hemen halledeceksiniz.
  Bu olaydan sonra aşağıdaki kanun bir gecede hazırlanıp yasalaştırılmıştır. İcra İflas Kanunu Madde 82/4.: Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer teferruatı ve tarım aletleri haczedilemez…”
  Şimdi biz büyükbaş hayvan ithal eder olduk(Bulgaristan,Yunanistan). Samanıda Romanya’dan ithal eder olduk. Buğday, mercimek, nohut kısaca hububat ürünlerini ithal eder olduk. Sarımsağı dahi yurt dışından ithal eder hale geldik.
  Kalınız sağlıcakla…!!!

Batumda Kurban Bayramı çoşkusu

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da Kurban Bayramı çoşkuyla kutlandı. Batum Merkez Orta Caminde kılınan Kurban Bayramı namazına yoğun ilgi oldu.Ramazan Bayramı nedeniye Merkez Orta Camii ve avlusu tamamen doldu.Bunun dışında caminin arka tarafında kapısının önündeki sokakta tamamen doldu. Kurban Bayramı namazı bitiminde Kurban Bayramı kutlamalarına katılmak üzere: Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti Hükümet Başkanı Zurab Pataradze, Acara Özerk Cumhuriyeti Yüksek Şura Başkanı Davit Gabaidze, Acara Özerk Cumhuriyeti Bakanları Batum Merkez Orta Camiye geldiler. Hükümet Başkanı Zurab Pataradze, Yüksek Şura Başkanı Davit Gabaidze Kurban Bayramı nedeniyle camide birer konuşma yaparak daha sonra birlikte halkın bayramını kutladılar. Bayram tebrikleri halk tarafından sevinçle karşılandı.
 
      
 
      
 
      
 
            

Batum Başkonsolosluğunda bayramlaşma

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyetinin başkenti Batum’da Kurban Bayramı nedeniyle Batum Başkonsolosluğunda halkla bayram tebriği programı düzenlendi. Kurban Bayramı tebrik programına Batum Başkonsolosu Yasin Temizkan ve başkonsolosluk personeli ile vatandaşlar katıldı.
 
     
 
                                      

Trabzon uluslararası coğrafi işaretler sempozyumu

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Trabzon’da; 12-13 Eylül 2017 tarihleri arasında WIPO organizasyonuyla Patent ve Marka Kurumu ve Gürcistan Patent Ofisi işbirliğinde “Uluslararası Coğrafi İşaretler Sempozyumu ve Sergisi” yapılacaktır. Yapılacak olan etkinliğin açılışı;Trabzon Valisi Yücel Yavuz, Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip ASAN, Gürcistan Ulusal Fikri Mülkiyet Merkezi Başkan Yardımcısı Sophio Mujiri tarafından gerçekleştirilecek.
  İki gün sürecek etkinlik çerçevesindeki sergide, Trabzon ve çevre illerimizin coğrafi işaretli ürünleri başta olmak üzere Türk ve Gürcü coğrafi işaretleri tanıtılacak. Sempozyuma; Azerbaycan, Moldova, Bulgaristan, Makedonya ile Romanya temsilcileri de katılım sağlayacak. Etkinlik ile coğrafi işaret konusuna dikkat çekilerek tescilli coğrafi işaretlerin sayısının ve kalitesinin arttırılması, coğrafi işaretlerin etkin olarak korunmasına katkı sağlanması, coğrafi işaretli ürünlerin yurtiçi ve yurtdışında bilinirliğinin arttırılması amaçlanıyor.

World Foood Moscow Fuarı

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Trabzon Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Genel Sekreterliğinin “DKİB’den Rusya Federasyonuna çıkarma” konulu yazılı açıklaması şöyledir.; “Rusya Federasyonu ile Ülkemiz arasındaki ilişkilerin her geçen gün hızlı bir şekilde gelişmesi dış ticarette de aynı oranda yansıyarak yılın ilk sekiz ayında Doğu Karadeniz Bölgesinden Rusya Federasyonu’na yapılan ihracatta miktarda % 305 oranında ve değer bazında ise % 186 oranı gibi çok yüksek bir oranda ihracat artışı yaşanarak, Bölgeden Rusya Federasyonu’na yapılan ihracat 104.013.807 $’a ulaştı. Bu rakamın yeterli olmadığını, var olan potansiyeller bu rakamın daha üst noktalara ulaştırılması gerektiğine değinen Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan;
  Rusya Federasyonu’na Doğu Karadeniz Bölgesinden yapılan ihracatın daha üst sıralara ulaşması amacıyla geliştirdikleri projeler kapsamında, 11 – 14 Eylül 2017 tarihleri arasında Moskova’da düzenlenecek olan gıda sektörünün önde gelen uluslararası fuarı olan World Foood Moscow fuarında stand açarak Bölge ürünlerini ve ihracatçılarını tanıtacaklarını ayrıca, aynı etkinlikle eş zamanlı olarak gıda sektörü Bölge iş adamlarından oluşan bir heyetle de sektörel ticaret heyeti programı düzenleyerek Rus gıda sektörü firmaları ile Bölge firmaları arasında iş görüşmeleri gerçekleştireceklerini ifade etti.
  Fuar süresince info stantlarında yaş meyve ürünleri ve firmaları yanında, işlenmiş gıda ürünlerinin ve imalatçı firmalarımızın tanıtımı yapılarak, Doğu Karadeniz Bölgesinden Rusya Federasyonu’na yapılan ihracatın daha yüksek rakamlara ulaştırılmasını amaçladıklarını ifade eden Gürdoğan, bunun için de önümüzdeki dönemde fuarlar yanında, diğer ticaret heyeti organizasyonları düzenleyerek iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin daha üst noktalara ulaşması konusunda çaba sarf edeceklerini belirtti.”

Batum Türk Hukuk Bürosu

0
Haber: İlker ÇAKAN
  Gürcistan-Acara Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Batum’da “Türk Hukuk Bürosu” açıldı.
Batumi Turkish Law and Consulting Office(Batum Türk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi) Yönetici Avukatı Fatih Sarıoğlu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi;
  “Geleneksel avukatlık değil, günümüz şartlarında, avukatlık mesleğinde, gelenekselliğin ve bireyselliğin yetersiz olduğuna inanan ofisimiz, kurumsallığın ve takım çalışmasının iş hayatındaki öneminin bilincindedir. Bu bilinç ile ulusal ve uluslararası firmalara ekip olarak küresel ölçekli avukatlık hizmeti sunmaktayız. İş dünyası, iş dünyası bakımından Türk yatırımcıları Avrasya’da yapacakları her türlü faaliyet ve yatırımlarında, hukuki mevzuat konusunda birebir kendi lisanlarını kendi kültürlerini bilen uzman avukatlardan destek alabilecekler. Yine aynı şekilde Avrasya ülkelerinden Türkiye’ye yatırım için gelen yatırımcılara da hukuk servisi vermiş olacağız.Gürcistan’da hukuk hizmeti vermekten dolayı memnunuz burada faaliyet gösteren başta Türkler olmak üzere çok sayıda yabancı girişimci bulunuyor bizim önceliğimiz kaliteli küresel ölçekli hukuk danışmanlığı ve dava vekilliği yapmak.
Uluslararası Erişim
  Batumi Türkish Law andConsulting OFFİCE olarak, nihai hedefimiz dünyanın yedi kıtasında bulunan hukuk büroları, meslek örgütleri ve güçlü çözüm ortaklarıyla birlikte müvekkillerimize en uygun hukuki çözümü, en kaliteli biçimde üretmektir. Bunun için farklı uluslardan avukat ve kendi alanlarında uzman danışmanlardan oluşan erişim ağımızı kurduk. Bu küresel ağ ile müvekkilimiz zaman kaybetmeden dünyanın neresinde olursa olsun interaktif bir şekilde yerinden avukatlık hizmeti sunuyoruz.(Tel: +995557 24 12 82 Tel: +90 553 510 58 00
 
 

İnsan olalım

0
  Haram olsun haram…!!!Ümmet olalım…!!! İnsan olalım…!!! El vicdan diyelim…!!! Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman’a haram!” Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye…Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzura getirilmiş.
  “Bu nasıl fitnedir, dini İslâm, ahalisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla! Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?” diye çıkışmışlar adama.
  Adam:
  – “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…” dedikçe kadı kızmış:
  – “Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir!” demiş. Demiş ama bir yandan da merak edermiş:
  – “Nedir gerekçen?” diye sormuş. Adam:
  – “Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş. Padişah da sinirlenmiş ama diğer yandan o da meraklanırmış:
  – “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman’a haram yazarsın?” Adam, başı önünde konuşur:
  – “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”
  – “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?”
  – “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım…”
  – “Eeee!”
  – “Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…”Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Museviler,
  “Ne oluyor, bu ne zulüm? Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…”Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş. Bir hafta dolunca, adam:
  – “Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler.
  – “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar…
  Din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine…
  Sultan:
  – “Bitti mi?” demiş adama.
  – “Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.
  – “Şimdi nedir isteğin?”
  – “Efendim, payitahtımız Bursa’nın en sevilen, âlimini alınız minberinden…”
  Adamın dediğini yapmışlar, Ulucami imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler.
  Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış… Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok! Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta tutuklanan koca âlim için:
  – “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”
  – “Kim bilir ne suç etti de tevkif edildi!”
  – “Vah vah! Acırım arkasında kıldığım namazlara…”
  – “Sorma, sorma…”
  Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
  – “Eee, ne olacak şimdi? Adam:
  – “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.” “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
  – “Ey büyük Sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?”
  Sultan acı acı tebessüm etmiş:
  – “Hava bile haram, hava bile!” demiş.
  Vatanına, bayrağına, milletine, devletine sahip çıkmayana herşey haram…
error: Content is protected !!