Ana Sayfa GENEL Mısır Arap Baharı’nı yanlış mı anladı?

Mısır Arap Baharı’nı yanlış mı anladı?

0

  Mısır’da neden taze demokratik mekanizma akamete uğradı, bahar rüzgârlarının yumuşak bir geçişe müsaade ederek devlet bürokrasinin ve özellikle ordunun gücünün yıpranmadan devam etmesi sağlanmışken şimdi ne değişti.  Ordu, halkın gözündekini itibarını riske atmaya değecek nasıl bir tehdit görüyor? Batı demokrasisi başka, doğu demokrasisi başka mıdır? Neden herhangi bir ülkede askeri darbe darbeyken Mısır’da bunun adı başkadır?

Biz baştan Mısır’da yaşanan olayı bir askeri darbe veya müdahale olarak tanımlayalım. Sözü fazla kıvırmaya gerek yok. Demokratik yönetim biçimi, siyasi yöneticilerin halk tarafından seçimine dayanır. Bu seçimin başka güç merkezleri tarafından yapılması veya değiştirilmesi demokratik sisteme açık bir müdahaledir.

  Ancak sonucu tartışmak nedenleri anlaşılmasını sağlamayacaktır. Nedenlerini anlamak için biraz geriye dönmek, Mübareğin devrilmesi sonrasında oluşan devlet yönetiminin bahar rüzgârlarının esasını kavrayamamasına ve konjonktüre uygun hareket edememesine eğilmek gerekir. Arap Baharı’nı salt demokrasi taleplerine bağlarsanız bugün ortaya çıkan durumu da anlamlandıramazsınız şüphesiz. Demokrasi yeni ortaya çıkan bir yönetim biçimi değildir ancak Ortadoğu’ya gelişi ne yazık ki oldukça gecikmiştir. Bunda halkın isteksizliğinden ziyade, petrolün getirebileceği ekonomik gücün küresel aktörlerce kontrol edilebilmesi gayesiyle seçimlerle değişebilecek hükümetler ve politikalar yerine değişmez yönetimler ve diktatörlüklerin tercih edilmesidir. Ortadoğu’nun kaderi yine kendi inisiyatifi dışında değişmektedir.

  Ortadoğu devletlerinde yönetimin halkın seçimleriyle şekillenebilme ihtimalinin ortaya çıkışı petrolün gücünün ve lanetinin zayıflamaya başladığını göstermektedir. Mesele petrolün ve getirdiği zenginliğin kontrol altında tutulmasından daha farklı yönlere kaymaktadır. Bu petrolün tamamen değersiz olacağı anlamına gelmez. Buhar gücünün kaynağı olan kömür hala ekonomik bir değerdir ancak küresel politikalar üzerinde tesiri çok azalmıştır. Ortadoğu’nun petrol zengini ancak endüstriyel üretim fakiri ülkelerinin kendi kendini idame ettirebilecek yetkinliğe kavuşturulması Arap baharının özetidir.

  Bu amacın arkasında da Batının refah ülkelerini az gelişmiş ülkelerinden gelebilecek göçleri, ekonomik uçurum nedeniyle ortaya çıkan husumetleri önlemek yatmaktadır. Bundan başka Ortadoğu halklarını batıya müttefik yapma niyetinden dahi söz edilebilir. Beklenen medeniyetler çatışması Müslüman ve Hıristiyanlar arasında değil, Batı ve Ortadoğu ittifakı ile Uzakdoğu arasında filizlenmeye başlarsa şaşırmamak gerekir. Özellikle Afrika’nın kontrolünü sağlayan tarafın diğerine üstünlük sağlaması olası görünmektedir. Bu gözlükle baktığınızda Mısır’daki devrik yönetimin bahsettiğimiz gelecek projeksiyonuna uymadığı fark edilmektedir. Arap ülkeleri demokratikleşirken yönetimlerin aşırı sağ siyasi yönelimlerde olması durumunda olası müdahalelere açık kalacaklardır. Batı tarafından hakir görülen Ortadoğu ve Afrika halkları birinci sınıf insan statünde görülmeye başlanacaktır. Ancak oluşturulacak politikalar batıdan uzaklaşan değil aksine yaklaşan uygulamalar içerecektir. Aksi tür yönetimlerin akamete uğraması olasıdır. Müslüman dünyası halen küresel politikalar oluşturma ve uygulama gücünde değildir.

  Mısır Ortadoğu’nun entelektüel merkezidir. Diğer ülkeleri yönlendirme potansiyeli yüksektir. Değişimin Mısır’dan başlaması sürpriz değildir. Özetle Mısır’da gelecek dönemde Batı ile birlikte politikalar belirleyip uygulayabilecek yönetimlerin gelmesi muhtemeldir. Ayrıca yakın gelecekte NATO gibi kuruluşlara üyeliğe başvuran ve kabul edilen Arap ülkeleri görürseniz şaşırmamak gerekir.  

HENÜZ YORUM YOK

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

error: Content is protected !!