Ana Sayfa GENEL Yeni dönemde Azerbaycan-Türkiye ilişkileri

Yeni dönemde Azerbaycan-Türkiye ilişkileri

0

  Sovyetler Birliği’nin dağılması ile bağımsızlığını yeniden kazanan Azerbaycan dünya birliği sıralarında yerini almakla beraber, milli devlet ilkelerine uygun dış politika yürütmeye başladı.

  Bağımsız Azerbaycan devletinin dünya siyasal sisteminde yeri ve rolü bakımından Türkiye ile ilişkileri önem arz etmektedir. Etnik, kültürel, dini kök birliğine dayalı Azerbaycan-Türkiye ilişkileri tarihin çeşitli dönemlerinde ciddi denemelerden çıkmış, iki kardeş devlet arasında düşmanlık tohumları serpmeye çalışan güçlerin tüm gayretlerine rağmen bu ilişki daha da gelişerek stratejik işbirliği düzeyine ulaşmıştır.

  Azerbaycan-Türkiye ilişkileri sağlam tarihi esaslara sahiptir. Henüz yirminci yüzyılın başlarında, 1918 yılında Müslüman dünyasında kurulmuş ilk demokratik cumhuriyet olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kendisinin yabancı devletlerle ilk sözleşmesini sadece Osmanlı  İmparatorluğu ile imzalamıştı. Aynı yılın 4 Haziran’ında Batum’da imzalanan ve onbir  maddeden  oluşan “Osmanlı imparatorluğu hükümeti ile Azerbaycan  arasında dostluk anlaşması» Azerbaycan’ın uluslararası itibarına olumlu etki göstermekle beraber, Güney Kafkasya’da Azerbaycan Türk milletinin mevcudluğunun korunması açısından da büyük öneme sahip bir adım olmuştur (6 , 90-91). Ayrıca, Birinci Dünya Savaşı’nın doğurduğu bir takım sorunları gidermek amacıyla taraflar Batum anlaşmasına ek olarak daha iki anlaşma imzalamıştılar. Onlardan ilki Azerbaycan ile Türkiye arasında askeri işbirliğini göz önünde bulunduruyordusa, ikincisi sınır bölgelerinde karşılıklı ticareti geliştirmek amacıyla belirlenmiş özel ayrıcalıklarla ilgili olmuştur (7, 164-165). Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin Osmanlı ile ilişkilerinin, günümüz için de eşsiz önemi olan parlak sayfalarından biri 1918 Eylül 14-15-de Bakü’nün İngilizler tarafından himaye edilen ve Rus-Ermenilerden oluşan Sentrokaspi Diktatörlüğünden kurtarılması olmuştur. İşte bunun sonucunda Azerbaycan hükümeti kendi iktidarını cumhuriyet topraklarında tam anlamıyla kazanmıştı.

  1980 yılların ikinci yarısından itibaren Azerbaycan’da güçlenen milli-özgürlük harekatı zaferle sonuçlandı ve  18 Ekim 1991’de Azerbaycan Parlamentosu tarafından “Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Devlet Bağımsızlığı Hakkında” Anayasa maddesinin kabulü ile sonuçlandı. Aslında Azerbaycan Parlamentosu bununla, 23 Eylül 1989 yılında cumhuriyetin egemenliği ve 25 Mayıs 1991’de ekonomik bağımsızlığı hakkında kabul edilmiş kanunları ve 30 Ağustos 1991’de bağımsızlık hakkında ilan edilmiş bildirini onaylamış oldu (4).

  Azerbaycan’ın bağımsızlığının ilk dönemlerinden başlayarak Bakü ile Ankara arasındaki ilişkiler hızla gelişmeye  başladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin eski Sovyet cumhuriyetlerinden ilk olarak bizim ülkemizle diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurması halklarımız arasındaki bağlılığın bariz göstergesi olmakla beraber, dönemin talebine de uygundu.

  Azerbaycan ve Türkiye arasınnda siyasi ve diplomatik ilişkilerin kurulması bu aşamada hayata geçse bile, Azerbaycanı yönetenlerin dış politika alanındaki faaliyetlerinde Rusya’ya, kısmen de İran’a avantaj vermeleri Ankara ile ilişkilerin nispeten zayıf olmasına yol açmıştı. Bu arada, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı Türkiye Cumhuriyeti tarafından resmi olarak 9 Kasım 1991 tarihinde tanınmıştır. İki devlet arasında diplomatik ilişkiler ise 14 Ocak 1992 yılında oluşturulmuştur (5). 1992 yılı Mart ayında Azerbaycan’da Türkiye Cumhuriyyeti Büyükelçiliği faaliyete başladı. Bu yabancı ülkelerin Azerbaycan’da açılan ilk Büyükelçiliği idi. Türkiye Cumhuriyeti’nin Azerbaycan’da ilk büyükelçisi olmuş Altan Karamanoğlu hem de Azerbaycan’daki diplomatik grubun duayeni olmuştur.

  Bağımsızlığın ilk dönemlerinde Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin dinamikliyi artmış, çeşitli düzeyde karşılıklı seferler, danışma, uluslararası toplantılarda ortak faaliyetler içinde bulunulmuştur.Bu dönemde Türkiye ile karşılıklı yararlı işbirliği, neredeyse cumhuriyetin dış politikasının önemli yönlerinden biri olmuştu. İşte bu aşamada, 1992 yılının Ağustos ayında Ankara’da Azerbaycan Cumhuriyeti Büyükelçiliği açılmış, 1993 yılında ise ikili diplomatik, siyasi, ekonomik, kültürel ve insani ilişkilerin genişlendirilmesinin zaruretinden dogarak Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olan İstanbul’da Konsolosluk tesis edilmiştir (5).

  Belirtmek gerekir ki, Türkiye ile ilişkilerin genişletilmesi bağımsızlığının ilk dönemlerinde cumhuriyetimizin uluslararası alanda yerini bulmasına, bir dizi uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine, ülkemiz etrafında Ermenistan ve onun yandaşları tarafından yapay olarak yaratılmış bilgi blokunun giderilmesine, Azerbaycan’da yaşananlar hakkında uluslararası âleme objektif olarak iletilmesine yardım etmiştir. Ermenilerin Nahçıvan’a olan iddialarına karşı Türkiye’nin sert tepkisi bölgede yeni bir çatışma alanının oluşmasını engellemişti. 19 Mayıs 1992’de  Türkiye Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal Nahçıvan için tehlike yaranacağı takdirde Türkiye’nin gerekli, ayrıca askeri yardım yapmaya hazır olduğunu net şekilde beyan etmişti. Türkiye yönetiminin şu şekildeki tutumu bir yandan 1921 yılı Moskova ve Kars sözleşmeleri uyarınca Nahçıvan’ın güvenliğinin sağlanmasından Türkiyenin sorumlu olduğuyla ilişkin idiyse, diğer yandan bu dönemde Nahçıvan’ı büyük yönetim kabiliyyetine sahip olan Haydar Aliyev’in yönetmesi ile ilgili olmuştur. Haydar Aliyev Nahçıvan Ali Meclis Başkanı görevinde çalışırken Türkiye ile, bu ülkenin resmi çevreleri ile sürekli ilişki kurmuş, kardeş ülke ile Nahçıvan arasında yeterince yüksek ilişkilerin kurulmasına nail olmuştu. Kuşatma durumunda bulunan Nahçıvan’ın o zor ve ağır yıllarda bilhassa Türkiye tarafından yapılmış yardımlar, Azerbaycan-Türkiye sınırında “Ümit Köprüsü” nün inşaatının Özerk cumhuriyeti büyük belalardan kurtarmıştı.

  Haydar Aliyev’in Azerbaycan Cumhurbaşkanı seçilmesi Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesinde yeni aşamanın başlangıcı oldu. Dünyanın politik düzleminde Türkiye’nin yeri ve onun genç cumhuriyetimiz için önemi eskiden olduğu gibi yine yüksek değerlenmiş, bütünüyle Türkiye yönü ülkenin dış politika doktrininde üstün yön gibi göz önünde tutulmuştur. Haydar Aliyev Türkiye ile daha sıkı ilişkilerin kurulmasına yönelik dış politika yürütür, fakat bu ilişkilerin bölgedeki güçler oranının oluşturulması açısından hayata geçirilmesine özel olarak dikkat ediyordu. Doğru belirlenmiş dengeli  siyaset hem de Rusya ve İran’la ilişkilerde oluşmuş bir takım sorunu zamanla gidermeye olanak vermişti.

  İktidara geldiği zamandan iki devlet arasındaki ilişkilerin gelişmesine önemli yer veren Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev 2000 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ilk dış gezisini ülkemize yapmasını ve Azerbaycan halkını yüksek değerlendirdiğini vurgulayarak demiştir: “Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında dostluk, kardeşlik ve geniş işbirliği ilişkileri derin köklere sahiptir.Ancak Azerbaycan kendi bağımsızlığını elde ettikten sonra bu ilişkiler hızla gelişti.İlişkilerimiz o kadar yakındır ki, biz birbirimizi ayrı bir devlet, halk gibi hiss etmiyoruz “(1, 157).

  2003 yılının Ekim ayından başlayarak iki devlet arasındaki ilişkilerin en yeni aşaması başlamış oldu. Bu dönemde kabul edilmiş Azerbaycan’ın Milli Güvenlik Doktirininde ülkemizin güvenliğinin teminatın bölge devletleri ile işbirliyinde Türkiye ile ilişkilere  özel önem veriliyor.  Bu doktirininde net şekilde gösteriliyor ki, “Bugün bölgede barış ve istikrarın sağlanması açısından müstesna role sahip olan Türkiye ile tüm alanlarda ilişkiler son derece önemlidir. Etnik, kültür ve dil açısından birbiriyle sımsıkı bağlı olan ülkelerimiz arasındaki karşılıklı ilişkilerin stratejik işbirliği çapında daha da genişlemekte ve derinleşmektedir.Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye’nin transregional ekonomik projelerinin gerçekleşmesine katkıları, ayrıca Türkiye’nin. Ermenistan-Azerbaycan sorununun çözümüne yönelik çabaları iki ülkenin tutumunun tam uygunluğunu ve onlar arasında işbirliğinin kalite seviyesini gösteriyor “(2)

  Bugün hayata keçiriliən bir takım büyük çaplı projeler iki devlet arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesine yol açmıştır. Sağlam temeler üzerinde kurulan Azerbaycan-Türkiye ilişkileri 2010 yılı 15 Eylül’de İstanbul’da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladıkları “Azerbaycan  ve Türkiye Cumhuriyeti arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurulması hakkında Ortak Beyanname” hem ülkelerimizin kalkınması açısından , hem de bölgede yaşanan gelişmelere olumlu etki göstermek açısından öneme sahiptir. İmzalanmış belgenin önemini vurgulayan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bunun ilişkilerin sonraki gelişimine olumlu etki göstereceğini belirtmiştir: “Bugün imzalanan belge aslında bugüne kadar görülen işlerin bir çeşit sonucudur ve stratejik işbirliğimizin gelecek gelişimini belirliyor. Yüksek Düzeyli Stratejik Ortaklık Konseyi’nin kurulması sadece sıradan bir anlaşma, sözleşme değildir. Bu, bize gelecekte tüm alanlarda faaliyetimizi birlikte kurmaya, ilişkili şekilde yapmaya ve tüm alanlarda daha da büyük sonuçlar elde etmeye olanak yaratacaktır. (3).

  Bütün olarak iki devlet arasındaki siyasi-ekonomik, kültürel-insani alanlarda ilişkiler, karşılıklı yatırım , enerji, petrol-gaz alanlarındaki işbirliği, ulaşım, demiryolu projeleri, başarıyla ve hızla gelişiyor, yapılan işler bu ilişkilerin daha da organize şekilde ileriye gideceğini söylememizi sağlıyor.

 

Kaynakça:

  Azerbaycan-Türkiye ilişkileri ve Haydar Aliyev. I Kitap. MC Mərdanovun editörlüğü ile.Bakü: “Kafkas Üniversitesi”, 2002, 180 s.

  Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Güvenlik Doktirini «Cumhuriyet» qaz., 2007, 24 Mayıs.

  Azerbaycan ile Türkiye’nin askeri işbirliğini daha da güçlendirilecektir / / Azerbaycan Devlet Telgraf Ajansı. 6 dekabır 2006, 22:24:57, www.azertag.com

  Azerbaycan’ın iç siyasi manzarası. / / Azerbaycan dünyası. 2003, № 1 s.3

  Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi cari arşivi. Uluslararası İlişkiler Şubesi.Görüşmeler. 2000,17 Mart -20 Haziran, 284 s.

  Haydar Aliyev ve Doğu (Türkiye). Hazırlayanlar Allahverdiyev K., Sultanzadə V. İkinci kitap. Bakü: Çaşıoğlu 2005, 589 s.

   Kasımov M. Birinci Dünya Savaşı yıllarında büyük devletlerin Azerbaycan politikası.Bakü: Adiloğlu, 2001, 406 s.

   Guluzade V. Geleceğin ufukları. Bakü: Azerbaycan, 1999, 288 s.

   Yaner S., Türk-Rus ilişkilerinde gizli güç Kafkasiya.İstanbul: Trend Matbaası, 2002, 256 s.

HENÜZ YORUM YOK

YORUM YAP

Please enter your comment!
Please enter your name here

error: Content is protected !!